• Sonuç bulunamadı

2. ÖNCÜL ENERJİ KAYNAKLARI ve AB-RUSYA ENERJİ POLİTİKALAR

2.3. Öncül Enerji Arz Kaynakları

2.3.1. Petrol

Petrol, birincil enerji kaynaklarının en önde geleni, en çok rağbet edileni ve geniş kullanım alanına sahip olanıdır. Bu nedenle, petrol tüm dünyanın yakından ilgilendiği enerji kaynağını oluşturur. Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (2017) bilgilendirme sistemine göre petrol, ana bileşeni hidrojen ve karbon olan, bunların yanında içerisinde kükürt, nitrojen ve oksijeni de barındıran karmaşık bir bileşimin adıdır. Katı, sıvı ve gaz halinde bulunabilen petrolün, ana bileşeni hidrojen ve karbon olduğu için ‘Hidrokarbon’ olarak adlandırılır. Petrolün ne anlama geldiği ve nasıl oluştuğuyla alakalı genel bir bilgi vermek gerekirse; petrol Ayduk (2007)’un çalışmasında bahsettiği üzere kaya ve yağ anlamına gelen Latince iki sözcüğün birleştirilmesiyle türetilmiş bir kelimedir. Bitki ve hayvan kalıntılarının uzun zaman aralıklarında dönüşümüyle meydana gelen bu kıymetli madde; benzin, mazot, gazyağı, fueloil, bitüm ve parafin mumu gibi ürünlerin üretilmesinde birincil kaynaktır.

2.3.1.1. Dünyada Petrol Üretimi ve Tüketimi

T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (2017)’nın yaptığı açıklamaya göre 2017 yılı itibarıyla ispatlanmış petrol rezervi 1.696,6 milyar varildir. Bu petrol rezervlerinin 807,7 miyar varili Orta Doğu’da, 330,1 milyar varili Güney ve Orta Amerika ülkelerinde, 226,1 milyar varili Kuzey Amerika ülkelerinde bulunmaktadır. 2017 yılında bu birincil enerji kaynağı, dünya enerji talebinin %33,7’sini karşılamıştır. 2030 yılına kadar, dünya birincil enerji talebinin %40 oranında artması öngörüldüğüne göre ham petrol üretiminin artması beklenilmektedir.

69

2.1.’de görüldüğü üzere OPEC üyesi ve üyesi olmayan ülkelerin ham petrol üretimi, güncel veriler itibarıyla haziran ayında 81,97 milyon varil olarak gerçekleşmiştir. Arz talep dengesi içerisinde, petrol üretimindeki artışa bakarak, tüketiminde de artış olduğunu söylemek mümkündür.

Şekil 2. 2. Dünya Ham Petrol Tüketimi (YCharts, 2019)

2.2.’de açıkça gösterildiği üzere, dünya ham petrol tüketimi, kesiti sunulduğu kadarıyla yaklaşık son dört yıl içerisinde sürekli bir artış halindedir. Bu da petrole olan bağımlılığın arttığını göstermektedir. Üretim ve tüketim verilerindeki farklılığın sebebi üretilen petrolün depolanabilmesi ve sonrasında kullanılabilmesi ayrıca verilere yansıtılmayan üretimlerdir. Bundan bahsetmek şekilleri yorumlarken yanıltıcı olmaması açısından önemlidir.

2.3.1.2. Petrolün Politik Araç Olarak Yansımaları

“Petrol politikaları … 20. yüzyılın başlarından itibaren diplomasinin önemli bir boyutu haline gelmiştir” (Islam, 2019). Petrolün üretim sisteminin ittirici gücü olması, petrolü yakıt kimliğinden çıkartmış ve ona politik bir maske takmıştır. Özellikle petrolün dünya piyasalarında hızla yayıldığı 20.yüzyıl boyunca birçok hamle petrolün politik bir silah olarak kullanıldığına büyük bir kanıt teşkil etmiştir. Islam (2019)’ın aktardığı bilgiler ışığında petrolün politik araç olarak yansımaları konusunda şu bilgilere ulaşılabilir. Petrol oyunun kurallarını değiştirmiş ve dünya politika kurallarına dahil olmuştur. Ulusal ve uluslararası ölçekte petrolün artan politik gücü bugün savaşılan ya da savaş riski olan birçok yerde kendisini göstermektedir. Bu açıdan bakıldığında petrol tüketiminin küreselleşmesi, küresel barış ve refahın artmasında bir engel olarak görülebilir. Politik silah olarak petrolün kullanımına verilebilecek en güzel örnek “Yom

70

Kippur Savaşı” esnasında ve akabinde yaşananlardır. OPEC’in kurulması ve uluslararası pazarda petrol üretimi ve fiyatlarına yön vermesiyle birlikte kısmen de olsa petrolde rekabet ortamı yumuşatılmış ve petrolün ucuza farklı bölgelerden temini yerine, tek bir karar çatısı altında birleşmesi sağlanmıştır. Kurucu üyelerin ve sonradan birliğe dahil olan üyelerin çoğunluğunun Arap ülkeleri olduğu gerçeğiyle bakıldığında, yaşanan Arap – İsrail Savaşı esnasında Arap ülkelerinin petrol ambargosuyla 1973 yılında dünyayı derinden sarsmayı başarmasının nedeni kolayca anlaşılabilir. Bu dönem içerisinde petrol fiyatlarında OPEC tarafından yapılan artışlar, dünya finansal sisteminde büyük dalgalanmalara sebep olmuştur.

Islam (2019)’ın çalışmasından hareketle politika aracı olan petrol konusuna şu bilgiler eklenebilir. ABD ve Batı Dünyası’nın İsrail’e desteğiyle başlayan bu ambargo, özellikle iki büyük petrol üreticisi olan ülkeyi kızdırmıştır. İran’ın ABD ve Batı’ya petrol akışını kesmesi, Suudi Kral Faysal’ın Batı’ya yönelik uyguladığı ambargoyla birleşince ABD’de petrol fiyatları dört katına kadar çıkmış ve ülkenin iç ve dış ticaret akışında fiyat değişimlerine sebep olmuştur. Böylece Amerikan Hükümeti öncesinde çok da kayda değer görmediği enerji fiyat ve kaynakları konusunda ciddi politikalar üretmek zorunda kalmıştır. Dünya ekonomisindeki resesyon sadece bir yıl süren ambargonun sonucudur ve eğer bu güç petrol üreticisi ülkelerin elinde kalmaya devam ederse, bunun ABD ve Batı için büyük bir tehdit kaynağı olmaya devam edeceği anlaşılmıştır. Böylece, uluslararası ilişkilerde yeni bir başlangıcın adımları atılmış ve petrolün diğer ülkelere karşı kullanılabilecek politik ve ekonomik silah olduğu gerçeğinin farkına varılmıştır. Petrolün büyük bir endüstriyel değer olmasına karşın sınırların ötesindeki ekonomik güçler açısından en az küreselleşen birincil kaynak olması politik açıdan petrolü güçlendirmiştir çünkü petrol rezervleri çoğunlukla dünyada belli ülkelerin başı çektiği noktalarda üretilmektedir. Her ne kadar son yirmi yıldır özelleşse ve tekrar düzenlense de petrol çoğunlukla devlet kontrolünde ve politik ve yönetimsel baskı altındadır.

Sonuç olarak, 1973’te yaşanan krizden başta ABD ve tüm dünya büyük dersler çıkarmış olmalıdır ki bugün 1973’te yapıldığı gibi ortak bir kararla petrol ambargosu uygulanmasının engellenebilmesi için gerekli adımlar atılmıştır. Tek ve ortak karar alınabilmesine engel olmanın en kolay çözümü, araya çatışmalar sokmak ve petrol üreten ülkelerde gerek askeri gerek politik yönden hâkim olmaktır. Bugün, Suudi

71

Arabistan – İran arasındaki siyasi problemler ya da Amerika’nın Irak Müdahalesi gibi verilebilecek birçok örnek petrolün politik gücünü gösterme açısından değerlidir.