• Sonuç bulunamadı

1. FÜTÜRİZM

1.7. Fütürolojik Bağlamda Pragmatik Konjonktür Metodolojileri

1.7.4. Fütürolojik Bağlamda Jouvenel Metodolojisi

Gelecek bilimin öncüllerinden Bertrand De Jouvenel’in “Konjonktür Sanatı” (The Art of Conjecture) adlı kitabındaki tahminler üzerine yazdıklarını bilmek ve ona değinmek fütürolojinin metodolojisini anlamaya büyük katkılar sağlayacaktır.

Profrans; Jouvenel (1967)’e göre şu andan yola çıkılarak geleceğin önermesini yapmak anlamında kullanılan terimdir. Kişi gelecek ile ilgili çıkarımlarda bulunurken içinde bulunduğu koşullardan yararlanır. Kişinin dışarıyı ve içsel fikirlerini gözlemlemesi kişinin mevcut fikirlerini gelecekle ilgili varsayımlara dönüştürdüğünün kanıtı niteliğindedir.

Nicelleştirme; günümüz değişen dünyasında tahminlerin birçoğu nicel veriler hesaplanarak yapılmaktadır. Bir adım atılmadan önce atılacak olan adımın ne kadar gerekli ve işe yarar olduğunu görmek için sayısal veriler kullanılır. “Her bir yeni aygıtı, makineyi ya da fabrikayı işlevsel hale getirmek için alınan özel kararlar, fiziksel performansı açısından teknik tahminlere, maliyeti açısından bütçesel tahminlere ve genellikle karlılığı açısındansa ticari tahminlere bağımlıdır” (Jouvenel, 1967). Ve bu tahminlerin yapılmasında temel olarak alınan sayısal verilerdir. Sayısal verilerin mantıksal kullanımı, yatırımcılar ya da stratejistler açısından önem taşır. Veriler, trendlerin sayısal hale getirilmiş somut örnekleridir ve atılacak adımların gerçekçi

51

olmasını sağlar. Yine Jouvenel (1967)’e göre; sayısal verilerin kullanımı iki açıdan önem ihtiva etmektedir. Bunlar; özel bir problemin çözümünü sağlamasından ve kişilere, probleme yönelik yeni bakış açıları kazandırmasından kaynaklıdır.

Ortaya çıkan ulusal ya da uluslararası bir problemin çözümünde sayısal veriler olasılıkları belirlemede ve problemin etki sahasının genişlemeden önlenmesinde büyük katkılar sunar. Aynı zamanda karar vericilerin ya da alanında uzman kişilerin problemi farklı açılardan da irdelemelerini sağlayacak ve kararlarında etkili olacaktır. Veriler kullanılarak tahminler yürütülürken karşılaşılabilecek en büyük sıkıntı verilerdeki stabil artışını hızlandıracak ya da yavaşlatacak ani değişimlerin ortaya çıkması ve bunun tahmin edilebilmesinin çok güç olmasıdır. Bu ani değişimlerle ilgili tahminler yürütülebilir ancak bu tahminlerin hedef temelli başarısı çok değişken olacaktır. Nicel verilerdeki olası ani değişimlerin tahmin edilebilmesi ancak diğer bileşenlerin de hesaba katılmasıyla mümkün olabilir. Örneğin, nüfus artış hızı üzerine bir tahmin ortaya konulurken, ülkenin yaşıyor olduğu ya da yaşaması yüksek ihtimal dahilinde olan siyasi gerilimler hesaba katılarak, bu artışın aynı doğrultuda gitmeyeceği öngörülebilir. Ya da ülkede artan yerli üretimle birlikte kişilerin ekonomik olarak rahatlamasının yine artı ya da eksi yönde nüfus artış hızına etki edeceği tahmin edilebilir. Ancak sayısal veriler üzerinde olası ani değişimlerin etkisinin olması, muhtemel etkenleri belirlemede sayısal veriler üzerinden yapılacak tahminlerin en büyük kısıtlayıcı yönüdür.

Jouvenel (1967) sayılar üzerinden tahminler yürütülürken, 3 basit prosedürden bahseder. (i) İstikrar; bunlardan ilkidir ve tahmin yürütülen zaman diliminde davranışlarda sabit bir durumun olması anlamına gelir. Sabitten kasıt rakamların yaklaşık stabilitelerini korumasıdır. Ancak istikrar temelli varsayımlarda, tahminler uzun süreli değildir. (ii) Değişmeyen Değişim; üzerine araştırma yapılan olgunun aynı doğrultuda ve aynı hızda hareketine devam etmesidir. (iii) Periyodik Varyasyon; araştırılan değerde dalgalanmaların olacağının kabul edilmesidir. Bu dalgalanmaların belirli kalıp zaman aralıkları vardır ve değerler sürekli olarak döngüsel dalgalanmalara maruz kalır.

Eğilim Uzatımı; eğer gelecek mevcut olanla alakalıysa, şu anda değişmeden kalanların gelecekte varlığını devam ettireceği varsayılır. Ancak varlığını devam ettirecek olan yapılar günün koşullarına göre değişime uğrayacaktır. Gelecekle ilgili olan, bu değişimin hangi yönde ve ne hızda olacağını belirlemektir. Eğer bugünün

52

dünden farklı olduğu gerçeğinin farkına varılırsa yarının da bugünden farklı olacağı anlaşılabilir. Ancak burada Jouvenel (1967) için önemli olan; sadece günün eğilimi değildir. Geçmişin eğilimiyle birleşen farkındalık, eğilimlerin gelecek sürerliliği ile ilgili daha kesin bir bilgi sunabilir. Örneğin; iki tahminin birbirinden çok farklı çıkmasının nedeni, eğilimin uzatımı ile alakalı olabilir. Geleceğin tahmininde daha uzak bir geçmişten başlanarak tahminlerin yürütülmesiyle sadece yakın geçmişe bakarak tahminlerin yürütülmesi farklıdır. Sadece yakın geçmiş ele alınarak yapılan tahminler daha uzun zaman aralıkları üzerine yapılan tahminlere göre büyük farklılıklar gösterebilir. Gelecekle ilgili tahminin uzatımındaki sorun; yönelimde büyük değişimlerin mümkün görülmemesidir.

Analoji; birbirine benzer iki olayın benzer şekilde davranışlar sergileyeceği ve gelişeceği görüşüdür. İnsanlar bir şeyleri başka şeylere benzeterek öğrenebilirken, nesneler ve olayları durumlarına göre sınıflandırılırlar. Her nasıl birbirine benzeyen iki nesne aynı şekilde hareket ederse, birbirine benzeyen iki durum da benzer şekilde gelişir. Nedensel olarak iki durum benzeşmiyorsa, aynı etkileri beklemek güçtür. Ancak nedensel olarak önemli noktalar benzeşse bile, önemli olan diğer parçalar birbirinden yine de ayrışabilir. Bu yüzden pratik sonuçlar gerçek durumun karmaşıklığına bağlı olarak bilinmez kalsa da önemli olan analiz yapılması ve benzer durumların ortak hareket noktalarının belirlenmesidir.

Tren yolu; tarih sürekli kendini tekrarlayan bir yapıya sahiptir ve bu sadece kısa zaman aralıklarını kapsamaz. Bir ülkede meydana gelen değişimler başka bir ülkede olanı da tetikleyebilir. Bir millet aynı yol üzerinde diğerinin biraz mesafe arkasından giden bir tren yolunu takip eder. Geçmişte olanlar birbiri ardına bunları yaşadılar ve bu yolla onların takipçileri aynı sırayla yaşanılanların bilgisini elde eder.

Diğer Jouvenel Metodolojileri ise şunlardır:

(i) Nedensellik; Eyleme devam eden bir sebep bularak, onun zorunlu etkilerini belirlemeye dayalı tahminlerdir. Burada asıl olan; nicel verilere dayanmadan, doğrudan olayların arkasındaki nedensel ilişkileri bulmaktır ancak bu çoğunlukla yanıltıcı olabilir. Aynı zamanda yanıltıcı olmasının bir diğer sebebi nedensel olarak kurulan tahminlerde, işe kişisel ve niteliksel yargıların karışmasıdır ve bu öznel değer karışımı, kişiye gerekli sebep bağı olarak gelebilir ve böyle olduğunda da bu yanıltıcı olabilir. Her nasıl geçmiş eylemlerin açıklanmasında öznelliğin var olmadığını söylemek imkansızsa, aynı şekilde,

53

tahmin sunulurken tercihli nedensel bağlantıların kurulmadığını söylemek de imkansızdır.

(ii) Önsel Kanıt; ön hiçbir bilgiye sahip olmaksızın ve araştırma veya deneye tabi tutmaksızın bir şeyin kabul edilmesi olarak adlandırılabilir. Elde var olan bütünsel veri üzerinden, öznel yapılar değerlendirilir ve bilgi çoğunlukla katı ve değişmezdir. Kişinin getirdiği önyargıları ya da dünyayı algılayış biçimi gibi sahip olduğu ve araştırmadan veya doğrudan gerçek olarak adlandırdığı bilgiler üzerinden yaptığı yorumlamalardır.

(iii) Sistemler; birbirine karşılıklı bağımlı yapılar olarak adlandırılan sistemde eğer dinamikler doğru olarak belirlenebilirse, sistemin geleceği de doğru biçimde tahmin edilebilir. Sistemde önemli olan içinde barındırdığı yapılar değil, bu yapıların birbiriyle olan etkileşimidir.

(iv) Formlar; bir devletin formları var olan yapılarını devam ettirebilmesi için aynı olmalıdır. Ancak bir devlet büyür ya da küçülürse devlet de mevcut yapılarını büyüme ya da küçülmeye göre ya daha karmaşık hale getirir ya da daha da basitleştirir. Bir devletin nüfusu ve hâkim olduğu alan değiştikçe, rejimden de onun yapısını değiştirmesi beklenir. Hem içsel güçler hem de dışsal baskılar form değişikliğine sebep olur.