• Sonuç bulunamadı

2. ÖNCÜL ENERJİ KAYNAKLARI ve AB-RUSYA ENERJİ POLİTİKALAR

2.3. Öncül Enerji Arz Kaynakları

2.3.2. Doğalgaz

Doğalgaz, birincil enerji kaynaklarından bir tanesi olup etkinliği bildiğimiz manada petrol kadar uzun zaman dilimine sahip değildir. Enerji alanındaki önemi günden güne artmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (2017) bilgilendirme sistemine göre doğalgaz da bir petrol türüdür ve renksiz, kokusuz, yanıcı ve havadan hafif bir özelliğe sahiptir. En önemli avantajı, kaynağından çıktığı haliyle kullanılabilmesidir. Rafine maliyeti olmadığı için kullanımı çok daha ekonomiktir. Petrolün bulunduğu alanlarda veya gaz rezervuarlarında bulunabilen bu gaz, boru hatları yoluyla ya da sıvılaştırılarak nakledilir. Rezervlere sahip olan bölgelerde yine başı Orta Doğu ülkeleri çekmektedir. Rezervleri 79,1 trilyon metreküp olan bu ülkeler dünya doğalgaz rezervlerinin %40,9’una sahiptir. Avrupa ve Avrasya ülkeleri %32,1 ile 62,2 trilyon metreküplük bir hacme sahiptir. %17,1’lik kısım Afrika ve Asya Pasifik ülkelerindedir.

2.3.2.1. Dünyada Doğalgaz Üretimi ve Tüketimi

Şekil 2. 3. Dünya Doğalgaz Üretimi (YCharts, 2019)

2.3.’de açıkça görüldüğü üzere dünya doğalgaz üretimi artarak devam etmektedir. Üretiminin hızla arttığı bir enerji kaynağı olması, doğalgazın enerji tüketicileri tarafından rağbet gördüğünün bir kanıtıdır. Bunun sebebi muhtemelen iki tanedir: Birincisi doğalgaz yapısı sebebiyle işlenmeye gerek duymaz, çıkartıldığı gibi kullanılabilir. Bu yüzden ucuzdur. Böylece ısı enerjisi olarak kullanılabilecek kadar

72

ekonomiktir. Hava kirliliğine olan etkisi petrolün diğer ürünlerine ve katı yakacaklara nazaran daha düşüktür, bu yüzden nüfusun yoğun yaşadığı bölgelerde ısınma için doğalgazın kullanılması hava kalitesini arttırarak yaşam kalitesini yükseltecektir. Muhtemel diğer sebep, taşınması kolay enerji kaynağı olmasından kaynaklıdır. Bu yüzden temini kolaydır.

Şekil 2. 4. Dünya Doğalgaz Tüketimi (YCharts, 2019)

2.4.’te açıkça görüldüğü üzere dünyadaki doğalgaz tüketimi de hızlı bir şekilde artmaktadır. Yine YCharts (2019) verileri dikkatle incelendiğinde, 1995 yılında dünyada üretilen doğalgaz miktarı 988,05 milyar metreküpken, bu oran 2018 yılında 2,031 trilyon metreküpe ulaşmıştır. Doğalgaz üretimi son 23 yılda katlanarak artmıştır. Doğalgaz tüketimi de paralel oranlara sahiptir. 1995 yılında 979,58 milyar metreküp olan tüketim, 2018 yılında 2,028 milyar metreküpe ulaşmıştır. Burada da üretim ve tüketim verilerindeki farklılığın sebebi doğalgazda da gelişmeye başlayan depolama yöntemleridir. Bundan bahsetmek şekilleri yorumlarken yanıltıcı olmaması açısından önemlidir.

2.3.2.2. Doğalgazın Politik Araç Olarak Yansımaları

Petrolün dünya politikası için önemli olan yadsınamaz rolü, artan doğalgaz kullanımıyla birlikte, doğalgazın da politik bir araç olarak kullanılması ihtimalini güçlendirmiştir. Burada cevaplanması gereken iki tane soru vardır. Doğalgazdaki güç petrolde olduğu gibi Orta Doğu ülkelerinde midir? Yoksa doğalgaz bağlamında güç merkezinde bir değişim meydana gelmiş midir? BP Dünya Enerji İstatistik Görünüm (2018) raporuna göre dünyada kanıtlanmış doğalgaz rezervleri, çalışmanın diğer bölümlerinde tablolar yoluyla açıklanacağı üzere sırasıyla en çok; Rusya, İran, Katar,

73

Türkmenistan ve ABD’de bulunmaktadır. Petrole göre doğalgazın politik gücünü elinde bulunduran ülkelerde farklılıklar gözlemlenmektedir. Bu bilgi ışığında doğal gazın politik araç olarak yansıması Rus- AB ilişkileri ve ABD üzerinden yorumlanacaktır. Doğalgaza yön veren dev rezervler görüldüğü üzere Batı Bloğundan çok Doğu Bloğundadır. Ve özellikle de Avrupa Birliği ülkelerinin enerji ihtiyacı konusunda dışa bağımlı olmaları onları doğalgazın büyük tedarikçisi Rusya’yla karşı karşıya getirmektedir.

Rusya’nın bu bağlamda doğalgazı özellikle AB ülkelerine karşı önemli bir silah olarak kullanması, Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Ofisi (2018) raporlarında da açıkça görülmektedir ve bu politikalar raporda sunulduğu gibi şu şekilde aktarılabilir. Rapor (2018)’da enerji zengini otoriter devletlerin ve özellikle de Rusya’nın enerji ihracını ekonomik kazancın yanında dış politika manivelası olarak kullandığı vurgulanmıştır. Rusya gibi devletlerin rejimlerinin hayatta kalmasının buna bağlı olduğundan bahsedilmektedir. Rusya, kendisine yakın ülkeler üzerine olan ilgisini korumak ve güçlendirmek için enerji zenginliğini kullanır. Rusya, jeopolitik etkisini alanının ötesine taşımış ve buna Avrupa’yı da dahil etmiştir ve rapora göre, gaz tedarikini hem transit ülkelere hem de tüketici ülkelere cezalandırma ve ödüllendirme aracı olarak kullanmaktadır. Rusya doğalgazı politik araç olarak üç yolla kullanır. Bunlar; enerji akışının kesintiye uğratılması, fiyat dalgalanmaları ve Kuzey Akım ve Türk Akım gibi yeni doğalgaz transit projeleridir. Bu projeler, Rus dış politikasını desteklemekte ve Rusya’nın jeopolitik güdüsüyle alakalı şüpheleri büyütmektedir. Rus enerji politika kararlarının açık olmaması bunu ayrıca destekler. Raporda (2018) AB açısından Rus tekeline karşı yapılacak olanın, “III. Enerji Paketi” çerçevesinde enerji birliği inşa etmek, enerjinin ortak Avrupa pazarına entegresini sağlamak ve kaynakları çeşitlendirmek olduğundan bahsedilmiştir. LNG gibi yeni kaynaklara yatırım yaparak ya da liberal enerji pazarı hedeflerini tamamlayarak böyle bir enerji baskısına direnilebileceği ve daha efektif AB yabancı politiği geliştirilebileceği vurgulanmaktadır.

Politika aracı olarak doğalgazın kullanılmasına diğer bir örnek ABD üzerinden verilebilir. ABD en çok enerji tüketen ancak tükettiğinin tamamını kendi rezervlerinden karşılayamayan bir ülke olarak, iç ve dış politikasını bu gerçeğe göre şekillendirmek zorundadır. BP (2018) raporlarına yansıdığı şekliyle, ABD bunu, iç politikasında dünyada en fazla doğalgaz üretimini yaparak sağlamıştır ancak bu yeterli olmadığından

74

yeni dış politikalar da geliştirmek zorunda kalmıştır. ABD politikaları çerçevesinde Katar’ın yalnızlaştırılması ve bunun ABD’nin destekçisi olduğu Suudi Arabistan ve BAE gibi OPEC ülkeleri tarafından yapılması yeni bir enerji politikasının öncülleri konumundadır. Bu ve bunun gibi politikalar artık doğalgazın da petrol gibi politik bir maske taktığına işaret etmektedir.