• Sonuç bulunamadı

1. FÜTÜRİZM

1.3. Fütürolojinin Tarihsel Gelişimi Aşamaları

O’Toole (2017)’un gelecek bilim ile ilgili yaptığı tanım ve bahsettiği süreçler incelendiğinde aşağıdaki bilgilere ulaşılabilir. Fütüroloji tarihsel süreç içerisinde ilk olarak bilim kurgu ve ütopya edebi eserlerinde ortaya çıkmasına rağmen, bu alanın isimsel olarak nitelendirilebilmesi, II. Dünya Savaşının son günlerine kadar ulaşmıştır; çünkü, çok büyük bir yıkımla karşı karşıya kalan dünya, bundan sonra geliştirilecek teknolojilerin ne olacağını ve bunun hangi boyutlara ulaşabileceğini tahmin etmek istemiştir. Ancak böyle olursa insanlık bunların nelere sebep olabileceğini önceden varsayabilir ya da onlara muadil veya karşıt teknolojiler geliştirebilirdi. ABD tarafından ilk önceleri teknolojik tahminler üzerine kurulu ilk fütüroloji örnekleri; daha sonrasında uluslararası ilişkilerde ne gibi değişimlerin yaşanabileceği hususunda ekonomik, politik, askeri gibi birçok alanda tahminler üretmeye başlamıştır. Öncesindeki dönemlerden çok daha büyük teknolojik dönüşümlere şahit olan dünyanın II. büyük savaşının talebi, hangi teknolojinin daha iyi ve hedefe yönelik olabileceğiyle ilgili olarak ortaya atılan stratejilerin, bu alanlara yapılacak büyük zaman ve para harcamalarına mahal vermemesiydi. Bu büyük savaşın akabinde gelecek bilim askeri tahminler kurmanın dışına çıkarak, ekonomi, politika, sosyo-kültür ve çevre gibi alanlarda da tahminler yürütmeyi amaçlamıştır.

29

Indeterminist bakış açısına göre her ne kadar fütürolojiyi tarihsel bir süreç içine yerleştirmek zor olsa da Kuosa (2011) gelecek bilimin gelişimini üç periyota ayırmanın mümkün olduğunu belirtmiştir. Bunlardan ilki 1940 ve 1950’leri içine alır ve daha çok sorunlara çözüm odaklı bir yaklaşım vardır. Savaşın içinde veya hemen sonrasında silahların yıkıcı gücünün görülmesiyle, toplumlar gelecek planlamasını yapmak zorundaydılar ve bu planlamalar doğrudan problemleri temele alarak devam ediyordu. Bu dönemde fütürolojiye temel sayılabilecek bazı gelişmeler yaşandı. Gebris (2018) tarafından da belirtildiği üzere savaş dönemi yaptığı isabetli tahminlerle Theodore von Karman ve ekibi; Amerikan Hava Gücü ile Douglas Uçak arasında 1946 yılında kurulan ortak teşebbüs ürünü RAND (Research and Development) şirketi, ilk dönemin önemli fütürist öncülleri olmuştur.

Fütürolojinin temellerinin atıldığı bu dönemin ikinci basamağı Kuosa (2011)’a göre 1960 ve 1970’leri kapsayan dönemdir ve bu dönemde artık dünya savaşının etkisi kısmen aşılmış ve çalışmalar sadece askeri amaçlı olmaktan öte geçmiştir. Bu dönemle birlikte, toplumları artık sadece nükleer savaş ya da savaşlarda kullanılabilecek yeni teknolojili savaş aletleri ilgilendirmiyordu. Ancak bu dönemin ilk yılında yayımlanan bir eser yine savaş üzerine bir tahmin yürütmüştü. Fütürolojinin ilk ve en önemli örneklerinden olan bu eser, Herman Kahn tarafından yazılan “Termonükleer Savaş Üzerine” adlı kitaptı ve daha sonraki dönemler için de büyük etkiler bırakmıştı. Ayrıca Herman Kahn ilk bağımsız düşünce kuruluşu olan Hudson Enstitüsü’nün de kurucu yöneticisidir. “Düşünülmeyeni Düşünmek”, “Gerilim Üzerine”, “Yıl 2000”, “Gelecek 200 Yıl” ve “Zengin Kaynaklı Yeryüzü” gibi birçok önemli eserde de bu yazarın imzası vardır.

Aslında bu dönemle birlikte sanayileşme hızının ve buna bağlı olarak kentleşmenin artması, artan çevre kirlilikleri, artan enerji ihtiyaçları ve bunun etrafında şekillenmeye başlayan dış ilişkiler politikaları, nüfus artışı, ekonomik büyümeler ve yeni pazar arayışları gibi birçok alan ikinci fütürist dönemin ilgi alanları haline gelmişti. Bu dönemde bu alanlarla alakalı birçok farklı eser ve kuruluş ortaya çıkmıştır. Dönem içerisinde ilk bahsedilebilecek kuruluş Edward Cornish tarafından 1966 yılında kurulan “Dünya Fütüristler Birliği” (World Future Society)’dir. Bu topluluk, içerisinde gelecek bilimcileri barındırmaktadır. Organizasyonun kuruluş amacı zamanın parlak beyinlerini bir araya getirerek günün zorluklarına çözümler üretmek olarak ele alınabilir. Üyeleri

30

dünyanın dört bir tarafından olan bu kuruluş günümüzde de etkinliğini sürdürmektedir. 1967 yılında fütürolojinin temel yapı taşlarını anlatan bir yazar ortaya çıkmıştır. Bu yazar Bertrand de Jouvenel’dir. Yazar “Konjonktür Sanatı” (The Art of Conjecture) isimli kitabıyla fütürolojinin temel ilkelerini ve kavramsal gelişim süreçlerini açıklamıştır.

1968 yılında kurulan “Roma Kulübü” de fütüroloji açısından büyük önem arz etmektedir. Bu kulübün kuruluş serüvenine kulübün üyesi olan “Ekonomik Büyümenin Sınırları” (The Limits To Growth) kitabının yazarları gözüyle bakmak daha objektif olacaktır. Meadows ve arkadaşları (1972) üyesi oldukları bu kulüpten bahsederken, onun Nisan, 1968 yılında on farklı ülkeden bilim adamı, eğitimci, ekonomist, sanayici ve ulusal ve uluslararası memurlar tarafından Dr. Aurelio Peccei’nin önderliğinde kurulduğundan bahseder. Kulüp ekonomik, politik, doğal, sosyal ve birbirleriyle bağlı olan konulara yönelik bir tutum ve anlayış geliştirmeyi hedeflemiştir. Bu bileşenler, içinde yaşadığımız küresel sistemi oluşturan bileşenlerdir. Amaçları, politika yapıcılara ve dünya çapındaki halklara bir bakış açısı geliştirerek, yeni politika uygulama teşvikleri oluşturmaktır. Bu dönemde savaş dışı konuları temel alan önemli eserlerden biri Alvin Toffler tarafından 1970’te kaleme alınan “Gelecek Korkusu” (Future Shock) adlı eserdir. Bu kitapta, Toffler ortaya çıkmakta olan süper endüstri dünyasını, yarının aile yapılarını, ortaya çıkacak yeni iş alanlarını, gelecekteki alt-kültürleri, yaşam tarzlarını ve insan ilişkilerini tasvir etmektedir. Yarının dünyasını açıklarken gününün klişelerini kullanır. Bu kitap; okurlarına karmaşıklık, tahrik, korku, cesaret ve bunların üstünde bir değişim vaat etmektedir.

Son olarak bu dönemin dikkat çeken diğer önemli eseri; Meadows ve arkadaşlarının kaleme aldığı “Ekonomik Büyümenin Sınırları” (The Limits To The Growth) adlı eserdir. Küresel sosyo-ekonomik eğilimlerin etkileşimlerini tasvir eden bilgisayar modelleri üzerine kurulu olan kitap; nüfus artışı, endüstriyel gelişim, kirlilik, yiyecek kıtlığı ve doğal kaynakların tüketilmesiyle küresel bazlı bir çöküşün resmini çizer. Bunu yaparken de eserin ortaya çıktığı dönemki büyümeyi temel alır. Ve büyümenin bu hızla devam ettiği takdirde muhtemelen 70 yıl gibi kısa bir süre içerisinde, büyük adımlar atılmazsa sosyal ve ekonomik sistemin çökeceğinden bahseder. 1960 ve 1970’ler anlatılanlardan da anlaşılacağı üzere fütürolojik yaklaşımın, bilim dünyasına

31

köklerini saldığı ve yerini ortaya çıkan kurumlarla ve yazılan kitaplarla belirginleştirdiği yıllardır. Bu dönemde fütüroloji adına bahsedilebilecek en önemli gelişmeler bunlardır.

Fütürolojinin son periyodu 1980’lerden günümüze kadar olan süreci kapsar. Kuosa (2011)’un da makalesinde belirttiği üzere son dönem; gelecek çalışmalarının neredeyse duraklama dönemine girdiği, gelecek araştırma metodolojilerinin yalnızca 1/5’inin bu dönemde gelişme gösterdiği kısmi durağan bir dönemdir. Ancak bu dönem aynı zamanda fütürolojinin istikrara kavuştuğu ve benimsendiği dönemdir. Dönem içerisinde en çok tartışılan konu, fütüristlerin kimlik sorgulamaları olmuştur ve bilim alt dallara ayrılmıştır. Bu dönemde fütürolojinin bilimsel süreç metodolojilerinden bahseden ve fütürist açıdan nasıl inceleme yapılabileceğini yansıtan en önemli eserlerden bir tanesi Edward Cornish tarafından kaleme alınan “Gelecek: Geleceğin Keşfi” (Futuring: The Exploration of the Future) adlı eserdir.

Kuosa (2011)’a göre 1980’lerle birlikte bilimin temel alanları olan fizik, kimya, matematik, biyoloji gibi alanlarda meydana gelen gelişmeler, bilimin bilgisini daha karmaşık hale getirmiş ve fütüristlerin başlangıçta kullandıkları metotlarla tahmin yapabilmesi neredeyse imkânsız hale gelmiştir. Yapılan bilimsel çalışmaların karmaşıklığı ve çeşitliliği fütürist geleneklerde de bir değişime sebep olmuş ve fütürist akım etrafında buluşan ileri görüşlü insanlar daha dağınık halde çalışmaya ve çalışmalar hazırlamaya başlamışlardır. 1980 sonrası meydana gelen ayrışmanın Kuosa (2011)’a göre sebepleri şu şekilde açıklanabilir. Kendisini fütürist olarak adlandırabilecek bir meslek grubunun oluşmaması ve böylece herkesin aslında strateji üretmek gerekliliği hissettiğinde, bu alana dahil olabilmesi bu ayrışmanın ilk sebebi olarak görülebilir. Bunun diğer bir sebebi de bilimle birlikte gelişen birçok alan olması ve bir fütürist bilimcinin tek başına bütün alanlara sahip olmasının imkansızlığı nedeniyle belirli bir alanda uzmanlaşma eğilimi de olabilir. Değişik türlerde iş barındıran şirketlerin gelecek planlamalarında fütüristleri kullanması sebebiyle, fütüristlerin alanın mecburen şirketin hedefleriyle sınırlandırılması da başka bir sebep olabilir. Ya da bunun arkasındaki temel sebep fütürizmin sadece fütüristlere ait olmaması, yeri geldiğinde herkes tarafından sahiplenilmesi de olabilir. İşte bu gibi sebepler fütürizmde ayrışmalara temel teşkil etmektedir. Ancak ister ayrı ister bir bütün olsun, fütüristler post-modern çağın usta stratejistleridir. Ve çevreden ekonomiye, kültürden savaşa kadar bütün beşerî bilgilere hâkim bir kuvvete sahiptirler.

32