• Sonuç bulunamadı

1.4. Zaman Etkenli Faaliyet Tabanlı Maliyetleme Yazınının İncelenmesi

2.1.1. Performans

İşletme çevresinde en yaygın kullanılan kavramlardan biri olmasına karşın, tek bir performans tanımının yapılması her zaman zor bir durum olmuştur. Çünkü performans kavramına farklı süreçlerde, farklı boyutlarda ve farklı alanlarda değişik anlamlar yüklenebilmektedir. Performans olgusu, insanlar için olduğu kadar işletmeyi oluşturan malzeme, araç-gereç, sermaye, kaynaklar, varlıklar ve çevre unsurları gibi tüm bileşenler için geçerli olabilmektedir. Bu açıklamalar doğrultusunda en genel ifadeyle performans, bir işletmenin belirli bir zaman diliminde elde ettiği başarı derecesi olarak tanımlanmaktadır. Daha özel bir şekilde ise performans; bir işi yapan bireyin, grubun ya da örgütün amaçlanan hedeflere yönelik olarak nereye kadar varabildiğinin nicel ve nitel olarak gösterilmesidir (Oktay ve Özgür, 2008, s.164).

Günümüzde performans, işletme başarısında hayati bir unsur olarak değerlendirilmektedir. Özellikle insan unsurunun ön plana çıktığı, somut ve soyut çok sayıda girdi ve çıktı faktörünün kullanıldığı hizmet endüstrisinde giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Bu nedenle en etkin performans ölçüm yöntemlerine ihtiyaç duyulmaktadır. Performans ölçümü, işletme faaliyetlerinin etkinlik ve etkililik açısından sayısal olarak değerlendirilmesidir (Öncü vd., 2013, s.79). Dolayısıyla her işletmede performansın doğru bir şekilde ortaya koyulması neredeyse bir zorunluluktur.

2.1.2. Verimlilik

İşletme yazınında genel kabul gören bir sınıflandırmaya göre performans kavramı belli başlı yedi performans boyutu ile incelenmektedir. Bu boyutlar arasında en önemli olanları verimlilik ve etkinliktir (Akal, 2005, s.179). Verimlilik ya da diğer adıyla üretkenlik, en basit haliyle çıktının girdiye oranı şeklinde ifade edilmektedir. Verimlilik bir üretim ya da hizmet sisteminin ürettiği çıktı ile bu çıktıyı elde etmek için kullanılan girdi arasındaki ilişkisidir. Bu bağlamda bir işletmenin belli bir çıktıyı en az girdi kullanarak elde etmesi ya da kıt kaynakların en etkin şekilde kullanılması da verimlilik olarak adlandırılmaktadır (Oktay ve Özgür, 2008, s.164). Verimlilik, mevcut üretim sürecinde uygulanan yöntemlerde, girdi miktarlarında, üretim kapasitesinde ve çıktı karmasında oluşan tüm değişimleri “çıktı/girdi” ilişkileri düzeyinde göstermektedir. Bu değişimler genel olarak (1) aynı girdi ile daha çok çıktı sağlanması, (2) aynı çıktının daha az girdi ile sağlanması ve (3) çıktının girdi artışından daha yüksek düzeyde arttırılması ya da tam tersi çıktının girdi azalışından daha düşük oranda düşürülmesi şeklinde üç farklı biçimde kendini göstermektedir. Verimlik matematiksel olarak

ortaya koyulabilen bir performans ölçüsüdür. Ancak farklı boyutlarda farklı girdi ve çıktı unsurları kullanılarak değişik verimlilik sonuçlarına ulaşılabilmektedir. Yazında en yaygın kullanılan verimlilik oranlarının bazıları şunlardır (Köksal, 2001, s.41-43);

Verimlilik = Çıktı / Girdi ya da Başarılan performans / Kullanılan kaynaklardır. Daha genel bir ifadeyle; Verimlilik = Etkililik / Etkinlik

2.1.3. Etkinlik

Etkinlik (Efficiency), genellikle verimlilik kavramı ile benzer olarak algılanmaktadır. Bu nedenle her iki kavramın net bir şekilde iç içe geçmeden tanımlanması kolay değildir. Ancak iki kavram arasında teknik olarak önemli farklılıklar bulunmaktadır. Verimlilik, istenilen amacın nasıl gerçekleştiğine dair öznel bir yaklaşım getirirken, etkinlik ise organizasyondaki çıktılar ve girdiler arasındaki sebep-sonuç ilişkisinin nasıl olduğunu ölçerek daha nesnel bir yaklaşım sunmaktadır. Başka bir ifadeyle verimlilik doğru işi yapmak, etkinlik ise herhangi bir işi doğru yapmaktır (Yükçü ve Atağan, 2009, s.7).

İşletme açısından etkinlik; işçilik, hammadde, malzeme ve diğer girdilerin işletme içinden saptanan amaçlar doğrultusunda ne denli yeterli kullanıldığını gösteren bir değerlendirme ölçütüdür. Etkinlik, bir işletmenin üretim faktörleri ve üretimin kendisi için önceden saptadığı programın gerçekleştirilme derecesini gösterir. Bir başka deyişle, fiili (gerçekleşen) performans, önceden saptanan standart (olması gereken) performans ile karşılaştırıldığında, gerçekleşen performansın standart performansa ne ölçüde yaklaşıp yaklaşmadığını göstermektedir. Etkinlik düzeyi yaygın olarak aşağıdaki eşitlikler ile belirlenmektedir;

Etkinlik= Standart performans / Gerçekleşen (fiili) performans Etkinlik= Ağırlıklı çıktılar / Ağırlıklı girdiler

Etkinlik kavramı, matematiksel hesaplama yöntemi olarak da verimlilik kavramından farklılıklar göstermektedir. Verimlilik bir referans noktasına ihtiyaç duyulmadan, yalnız bir karar verme birimi için hesaplanabilecek göreli olmayan bir performans göstergesidir. Ancak göreli bir kavram olan etkinliğin hesaplanabilmesi için mutlaka birden fazla karar verme birimi gerekmektedir. Yerli bir mağaza grubunun başkanı Boyner’e (Capital, 2013) göre işletme boyutunda verimlilik, zaten yaptığınız bir işi biraz daha geliştirmeyi, belki bir aşama yukarı çekmeyi ifade etmektedir. Oysa etkinlik stratejik bir karar olarak görülmektedir. Sadece işletmeyi değil, pazarı ve pazarın geleceğini de ele almaktadır. Dolayısıyla verimlilik ile etkinlik arasında bir kıyaslama yapılması durumunda, etkinlik tarafında bir tercihin yapılması gerektiği ifade edilmektedir.

Bazı araştırmacılar verimlilik ve etkinlik arasında olduğu gibi etkinlik ve etkililik (effectiveness) kavramları arasında da bir anlam kargaşası yaşandığını belirtmektedir. Etkililik kavramı, daha çok örgütün istediği sonuçlara ulaşma derecesini ifade etmektedir. Örneğin, bir işletmenin bilgi işlem merkezinde hazırlanan programların sayısı çıktıyı belirlerken, bu programlar içinde uygulanabilir nitelikte olanlar ve gereksinimlere cevap verenler sonuç (yani etkililik) olmaktadır (Akal, 2005, s.37). Dolayısıyla etkinlik ve etkililik aynı şey değildir. Bu nedenle bir işletme etkin olabilirken etkili olmayabilir, aynı şekilde etkili olarak görülen bir işletmenin etkin olmaması da mümkündür. Etkinlik, kısa dönemde işletmelerin kaynaklarını tam olarak kullanabilmesidir. Etkinlik ve etkililik arasındaki farklılık, etkinliğin işletme içi (dâhili) faaliyetlerle, etkililiğin ise müşteri hizmetleri gibi harici faaliyetlerle ilgili olmasıdır. Etkinlik, bir işletmenin belli bir dönemde işletme amaçlarına ulaşma başarısıdır. Dolayısıyla VZA ile sadece işletme etkinliği değil, aynı zamanda etkililik de ölçülebilmektedir (Hsieh vd., 2010, s.2183).

Etkinliğin ölçülmesi için birbirleriyle ilişkili bir dizi etkinlik kavramı geliştirilmiştir. Bir işletmenin minimum maliyet düzeyinde üretim yapma başarısının ekonomik göstergesi olarak tanımlanan maliyet etkinliği, bu kavramların başında gelmektedir (Aktaş, 2001, s.164). Farrell (1957) maliyet etkinliğini, teknik etkinlik ve tahsis etkinliği olarak ikiye ayırmıştır. VZA uygulamalarında performans göstergesi olarak teknik etkinlik ve tahsis etkinliğiyle birlikte ölçek etkinliği gibi farklı etkinlik türleri kullanılmaktadır. Bu etkinlik türlerinin her biri aşağıda açıklanmaktadır.

2.1.3.1. Teknik Etkinlik

Teknik etkinlik üretim girdilerinin çıktılara dönüştürülme süreci olarak tanımlanmaktadır. Bu sürecin etkinliği belirli girdi bileşiminin kullanılarak maksimum çıktının elde edilmesine veya belirli bir çıktı bileşiminin en az girdi kullanılarak üretilmesine bağlıdır (Tarım, 2001, s.14). Yani teknik etkinlik bir işletmenin belli girdiler seti ile maksimum çıktı elde edilebilme gücüdür. Bu güç şu formüllerle ifade edilmektedir (Yükçü ve Atağan, 2009, s.4);

Teknik Etkinlik = Yararlı çıktı / Girdi Ya da

2.1.3.2. Ölçek Etkinliği

Ölçek etkinliği en verimli ölçek büyüklüğüne olan yakınlık olarak tanımlanmaktadır (Tarım, 2001, s.17). Charnes, Cooper ve Rhodes (CCR) analiz modelinden elde edilen toplam etkinlik değerinin Banker, Charnes ve Cooper (BCC) analiz modelinden elde edilen teknik etkinlik değerine oranlanmasıyla ölçek etkinliği elde edilmektedir. Ölçek etkinliği ve teknik etkinlik kullanılarak toplam etkinlik belirlenmektedir. Buna göre;

Toplam Etkinlik = Ölçek Etkinliği x Teknik Etkinlik

Bir karar biriminin teknik etkinliği korunarak ölçeği büyütülürse verimliliğinin artması beklenmektedir. Bu durum ölçeğe göre artan getiri (Increasing Return to Scale) olarak adlandırılmaktadır. Diğer taraftan bir karar biriminin teknik etkinliği korunarak ölçeği küçültüldüğünde verimliliğinin artması durumu, ölçeğe göre azalan getiri (Decreasing Return to Scale) olarak nitelendirilmektedir. Üretim sınırında ölçeğe göre artan, azalan ve sabit getiri aralıklarının birlikte bulunabileceğinin kabulü durumunda ise ölçeğe göre değişken getiri (Variable Return to Scale) söz konusudur (Tarım, 2001, s.17).

2.1.3.3. Tahsis Etkinliği

Birden fazla girdi kullanan bir ekonomik birimin girdi fiyatlarını dikkate alarak en uygun girdi bileşimini seçmedeki performansı tahsis etkinliği olarak kabul edilmektedir. Bir karar biriminin minimum maliyetle üretim yapmasını sağlayan, en uygun faktör bileşimiyle mevcut durumunu kıyaslayan tahsis etkinliği açıklanırken eş ürün eğrilerinden faydalanılmaktadır. Tahsis etkinliği aşağıdaki gibi gösterilmektedir (Aktaş, 2001, s.168);

Tahsis etkinliği = Maliyet etkinliği / Teknik etkinlik

2.1.4. Karar Birimi

Benzer girdiler ile benzer çıktılar üreten, girdiyi çıktıya dönüştürmekten sorumlu birimlere “Karar Birimi (Decision Making Unit-DMU)” denmektedir. KB’nin tanımı çok genel ve esnek bir özellik gösterir. Bir karar birimi, farklı miktarlarda ama aynı girdi ve çıktıları kullanan hastane, okul, kamu kurumu, şirket, otel, restoran vb. farklı faaliyet çevrelerinde yer alan işletmeler olabildiği gibi, tek bir firmanın farklı faaliyet dönemleri, departmanları, ürünleri ya da hizmetleri de olabilmektedir.

2.1.5. Etkinlik Sınırı

Bir mal ve hizmetin üretiminde en uygun girdi bileşimiyle elde edilebilecek en yüksek üretim miktarı ya da çıktının oluşturduğu teorik sınıra etkin üretim sınırı ya da etkinlik sınırı adı verilmektedir. Etkin üretim sınırında faaliyet gösteren firmalar, optimal girdi miktarını ve en gelişmiş üretim teknolojilerini kullanarak tam teknik etkinlik seviyesinde üretim yapmaktadır (Aktaş, 2001, s.164). Teknik olarak etkin olan karar birimlerinin üretim sınırı üzerinde yer almaları gerekmektedir. Üretim sınırının altında kalan karar birimlerinin, göreceli olarak kaynaklarını tam olarak kullanamadığı söylenebilir. Etkinlik sınırı teknik anlamda 0 ile 1 arasında değişen bir ölçüdür. Performans arttıkça etkinlik sınırının 1’e yaklaşması, azaldıkça da 0’a yakın olması beklenir.

Bu açıklamalar doğrultusunda etkinlik sınırının, tüm üretim bileşenlerinin teknik etkinliklerinin bir karışımı olduğunu söylemek mümkündür. Bu nedenle üretim sınırına etkin sınır da denmektedir (Tarım, 2001, s.14). Etkinlik sınırı en iyi performansı temsil eden ve girdi-çıktıları en verimli şekilde birbirine dönüştüren veri kümesindeki birimlerden oluşan bir sınırdır. Bu sınırda olan birimler %100 verimliliğe sahiptir. Sınırda olmayan herhangi bir birim ise %100 verimliliğin altındadır. VZA’da esas olarak KB’lerin girdi ve çıktı bileşenlerine bağlı olarak en iyi etkinlik sınırı belirlenmekte ve her birimin bu sınıra olan uzaklıklarına göre göreli etkinlikleri ortaya koyulmaktadır.