• Sonuç bulunamadı

18. VE 19 YÜZYILLARDA AVRUPA’DA BEDEN EĞİTİMİ AKIMLARI

5.2. İsveç Jimnastiği’nin Türkiye’de Tercih Nedenleri

5.2.1. Pedagojik Nedenler

19. yüzyıldan itibaren Avrupa genelinde okul programlarında uygulanan beden eğitimi derslerinin İsveç jimnastiği ekseninde olduğu görülmektedir. Nissen’e (1891) göre okulda kullanıma en uygun jimnastik sistemi olan İsveç jimnastiğini diğerlerinden ayıran en önemli unsur bedensel egzersizler yoluyla alet kullanımı olmadan tam bir sistematik gelişim sağlayabilmesidir. İsveç jimnastiğinin öğretici bir biçimde aletsiz egzersizlerden oluşmasının avantajlarını Ling’e göre Hartwell (1896) şöyle aktarır:

1. Bir öğretmen gözetiminde daha fazla kişi egzersiz yapabilir.

2. Hareketler çeşitlilik gösteren alanlarda yapılabilir: Sınırda, kışlada, konutta, okulda ya da okul bahçesinde.

3. Aletleri sağlam tutma ve aletleri sağlama gibi sorunlar ortadan kalkar.

4. Bütün birlik ya da sınıfın egzersizleri aynı anda yapması kuvveti, çevikliği ve hız kazanmayı vücut kontrolüyle teşvik eder.

5. Jimnastikleri komut ile yerine getirmek askeri talimlerin kesinlikle etkisini güçlendirir. 6. Bu serbest hareketler bireylerin bedensel özelliklerine kolayca adapte edilebilir.

7. Beceriksizliğin ve sertliğin üstesinden gelebilmek bakımından aletli jimnastiklerden daha iyidir.

Okul programları çok iyi ayarlansa bile çok sayıda öğrenciye aynı anda beden eğitimi egzersizleri yaptırılmasından kaçınılamayacağından hareketle, fazlaca ve önemli derecede yer işgal eden, belirli sayıda öğrencinin kullanabildiği büyük ve hantal aletlerin kullanılmasından kaçınmak gerekmektedir. İsveç jimnastiği bu anlamla okullarda öğrencilerin toplu beden eğitimi uygulamalarına uygun olduğu gibi, düzgün ve toplu yapılan jimnastiğin tek başına oynamaya nazaran birey üzerinde oluşan olumlu etkileri göz

96

önüne alınmalıdır (Hough, 1899). Jimnastik egzersizlerine katılacak öğrenci sayısı, sadece egzersiz mekânının büyüklüğü ile sınırlandırılabilir. Çeşitli yönlere doğru yapılacak olan hareketler de aynı şekilde mekânın büyüklüğü ile alakalıdır. Bu durum okul öğrencileri için toplu çalışmalara olanak verir (Rothstein 1853). İsveç sistemi tek bir öğretmenin kitleye eğitim vermesine imkân sağlaması ve beden eğitimi derslerinin ancak bu şekilde en doğru şekilde uygulanabilmesi, öğrencilerin diğer sistemlerde olduğu gibi uygulayıcılar ve izleyiciler şeklinde ayrılmasını önlemektedir ki bu ayrılık geçmişte bazı ülkelerde toplumsal çöküşünün başlangıcı olmuştur (GCI, 1902). Celal Sıtkı’da (1928), İsveç jimnastiğindeki her hareketin basamak basamak ilerlemesi prensibinin Alman jimnastiğinde olmamasından dolayı Alman jimnastiğinin seyircisinin her zaman uygulayıcısından daha çok olduğundan bahseder.

Alman jimnastiği talimleri beraberinde çeşitli sakatlık ve yaralanmaları getirirken İsveç jimnastiğinin basit ve herkes tarafından uygulanabilir formu okul öğrencileri için en uygun jimnastiğin İsveç sistemi olduğuna işaret etmektedir. Nitekim henüz 1895’te Mekteb-i Sultani’nin jimnastik derslerindeki zor hareketlerin sebep olduğu kazalardan birine bağlı olarak bir öğrencinin hayatını kaybetmesi üzerine derslerde öğrencilerin sağlığına uygun olmayan hareketlerden kaçınılması ve yeni bir program hazırlanarak Maarif Nezareti’ne gönderilmesi hususundaki irade (BOA, MF.MKT., 245-36), idari erkin de konu üzerinde hassasiyetle durduğunu göstermektedir.

İsveç jimnastikleri her yaştan bireyler için uygulanabileceği gibi, beden eğitimi dersini oluşturan egzersizler öğrencilerin yaş gruplarına göre süre, hız ve güç bakımından ayarlanabilir. Seviyelendirmenin en önemli faktörü, hareketin temel pozisyonunu belirlemektir. Yardımcı araçlar olmaksızın vücut ağırlığı ile yapılan egzersizler kasların istenilen düzeyde kasılması için yeterli olmalı ve hareketler etkilerine göre sınıflandırılıp, zorluk derecesine göre sıralandırılmalıdır. Hareketler kolaydan zora ve basitten karmaşığa doğru sıralanırken, etkileri bilinmeyen ve birbirini etkisizleştiren karmaşık hareketlerden ziyade basit ve belirgin hareketler uygulanmalıdır (GCI, 1902). Diğer sistemler aletsiz olarak tam bir sistematik egzersiz sağlama bakımından İsveç jimnastiğine nazaran yetersizdir (Nissen, 1891).

Selim Sırrı Tarcan, çocukların buluğ çağında fikrinde, ruhunda, bedeninde büyük değişiklikler olabileceğini ve yanlış yönlendirmeler ile büyük zararlar görebileceklerini

97

söyler. Buluğ çağından önce yapılacak olan vücudu zorlayıcı fiziksel aktivitelerin kasların yırtılmasına, kalplerinin büyüyüp şişmesine, kemiklerinin çarpılmasına ve sakatlıklara uğramalarına neden olabileceğinin üzerinde durarak, İsveç jimnastiği zemininde okul programlarının çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimlerine göre hazırlanması gerektiğini belirtir (Tarcan, 1940). Selim Sırrı Tarcan bu durumu şu şekilde açıklar (Tarcan, 1935):

İsveç usulünde cambazlığa, zorbalığa elverişli aletler yoktur. Aletler sıhhi, eğitici bir amaçla vücudun bazı kısımlarını tespit etmek ve kasları tam ve mükemmel bir şekilde işletmek için bir vasıtadır. Vücuda uygulanan hareketler istenen etkiye ve ölçülere göre düzenlenir. Bu hareketler her yaşta, her tipte, kimselerin ihtiyaçlarını karşılar. Uygun bir şekilde düzenlenen programlar sağlığı yerinde veya zayıf olanların işine yarar ve istenilen sonucu elde etmeyi sağlar.

Beden eğitiminin okul programları için önemi konusu dönemin aydınları tarafından da ele alınırken izlenecek usulün İsveç jimnastiği olması gerektiği vurgulanmakta, ancak bu usulün layıkıyla uygulanmadığından şikayet edilmektedir (Kazım Nami, 1338). Ethem Nejad, okul programlarında İsveç jimnastiklerinin kullanılması zorunluluğunu, tüm dünyada kabul görmüş ve yaygınlaşmış olmasının yanında çocuklar için en zararsız ve faydası en çok olan beden eğitimi egzersizlerinin bu temrinler altında toplandığından hareketle açıklar (Ethem Nejad, 1326). İsveç sistemi gerek vücudun her parçasını ayrı ayrı çalıştıran hareketleri, gerekse vücudun bir ahenk içinde işlemesini amaçlayan oyunları bakımından küçük çocuklar için en uygun olan sistemdir. Jimnastik egzersizleri yaptırılırken öğretmenlerin aralara çeşitli oyunlar serpiştirmesi monotonluğu önleyeceği gibi çocukların sıkılmasının da önüne geçecektir (Küçük çocuklar jimnastik ve spor yapmalı mı?, 1341; [Ünaydın], Ruşen Eşref, 1332).

Selim Sırrı Bey de, oyunun çocuğun gelişimi ve sosyal becerileri üzerindeki etkilerini savunmaktadır ([Tarcan], Selim Sırrı, 1328). O’na göre beden eğitimi: oyun, jimnastik ve spordan oluşmaktadır (Tarcan, 1935) ve çocuk oyunla güler, oyunla büyür, oyunla taze hayat bulur. Çocuğu oyundan men etmek, onun hayatına kastetmek demektir ([Tarcan], Selim Sırrı, 1328).

İsveç jimnastiğinde hareketler en kolaydan en zora doğru sıralanacak şekilde seçilirken, günlük yaşantının, özellikle okul hayatının beraberinde getirdiği duruş hataları ve omurga çarpıklıklarına karşı karın kasları, sırt ve ense kaslarına ilişkin çalışmalara özen gösterilir. Okul gençliğindeki hatalı duruşlardan kaynaklanan fiziksel sorunlar düşünüldüğünde İsveç jimnastiğinin bu ortopedik tarafı en güçlü yanı olarak görülebilir (Akın, 2004). İsveç

98

sisteminin en zararsız ve fizyolojik temellere dayanan usül olduğu ve kız okulları başta olmak üzere tüm okullarda yer alması gerektiği, Cumhuriyet dönemine kadar uzanan süreçte dönemin aydınları tarafından da savunulmaktadır (İdmanlar hakkında varit olan istizaha cevap, 1923).

Ruşen Eşref, Mekteb-i Sultani’deki jimnastiğin değişimine ilişkin olarak başlangıçtan itibaren beden eğitimindeki gelişimi; 1868-1879 yıllarını kapsayan dönemi “prehistorik”, Ali Faik Bey ve Mazhar Bey’in öğretimindeki dönemi “arkaik” ve İsveç jimnastiğine geçiş dönemini “klasik” devir olarak adlandırarak klasik devirde ampirik uygulamalardan bilimsel yöntemlere geçildiğini belirtmektedir (Ünaydın, 2014).