• Sonuç bulunamadı

Pamuk ve Şeker adında iki küçük kedicik varmış. Bu kediler çok iyi arkadaşmış. Her zaman beraber yer-içer ve beraberce gezerlermiş. Bunlar birbirlerinden hiç ayrılmadıkları için de arkadaşları onları pamuk şekerler diye çağırırmış.

İşte bu pamuk şekerleri yine beraberce oynamak için kırlara gitmişler. Birbirinden güzel ve rengârenk çiçekler arasında doyasıya oynamışlar. Hava kararmadan da evlerine dönmüşler. İkisi aynı evde kalıyormuş. İşte dedik ya yedikleri ve içtikleri ayrı gitmiyormuş. Günleri de hep böyle geçiyormuş. Fakat o gece ertesi gün farklı bir yere gitme kararı almışlar. Başka yerleri de görmek ve yeni arkadaş edinmek istemişler. İşte bunun hayaliyle o gün erkenden uyumuşlar. Sabah olunca da günün ilk ışıklarıyla yola çıkmışlar.

Az gidip uz gitmişler, dere tepe düz gitmişler… Öyle bir yere gelmişler ki gerçekten bu- ranın güzelliğine hayran kalmışlar. Her yer yemyeşilmiş, birbirinden güzel akarsular, çeşit çeşit meyveler ve daha birçok güzellikler de varmış. Uzakta evler de gözüküyormuş. Fakat buranın güzelliğine kendilerini öyle bir kaptırmışlar ki; kimseyle tanışma imkânları olmadan akşama kadar buralarda tek başlarına oyuna dalmışlar. Akşama yakın da tekrar kendi evlerinin yoluna koyulmuşlar.

“-Ne de olsa buranın yolunu öğrendik, yarın tekrar geliriz.” Diyerek evlerine gitmişler. Akşam yatmadan önce de pamuk eline bir defter ve kalem alarak bir şeyler yazmaya başlamış. Bunu gören şeker sormuş:

-Hayırdır akşam akşam ne yazıyorsun pamuk, demiş. Pamuk da:

-Hiiçç.. Bugünkü gördüğüm güzellikleri yazıyordum işte. Artık günlük tutmaya karar verdim. Ve bir haftadır da yazıyordum, diye cevap vermiş.

Şeker bu duruma çok şaşırmış. Çünkü pamuk’un günlük tuttuğunu bilmiyormuş. Şimdi öğrenince de çok şaşırmış. Birden sormuş:

-Eeee peki neler yazıyorsun Pamuk. Bana da okur musun? Pamuk:

“İyi öyle olsun bakalım” diye kendi kendine söylenmiş Şeker. Kendi odasına uyumaya gitmiş. Fakat merakını da giderememenin sıkıntısıyla uyumakta zorlanmış.

Ertesi sabah da tekrar yollara düşmüşler ve gittikleri yere tekrar gelmişler. Bu sefer u- zakta görünen evlerin yanına da gitmişler. Ve gittikleri köydeki kişilerle de tanışmışlar. Bura- da da birbirinden farklı hayvanlar yaşıyormuş. Bunların bu kardeşliğinden çok etkilenmişler ve hemen kaynaşmışlar.

Beraberce kovalamaca oynamışlar. Rengârenk uçurtmalar uçurmuşlar. Ve daha birçok oyunu doyasıya oynamışlar. Pamuk şekerleri de bu yeni arkadaşlarını kendi evlerine bekledik- lerini söyleyip kendi evlerine gitmişler.

Yorucu geçen günün ardından şeker hemen uyumak istediğini söyleyip odasına gitmiş.. Fakat pamuk yine günlüğüne bir şeyler yazmaya başlamış. Yazısını bitirince onu dolabına koymuş ve kendisi de yatmış.

Şeker aslında uyumamış ve pamuk’un günlüğünü nereye koyduğunu merak ediyormuş. Onun için gizlice Pamuk’u takip etmiş. Ve günlüğün yerini öğrenmiş. Çünkü günlüğüne neler yazdığını çok merak ediyormuş. Kendisi hakkında neler yazdığını da çok merak ediyormuş. Çünkü artık kendisini eskisi kadar sevmediğini, bu edindikleri yeni arkadaşları kendisinden daha çok sevdiğini düşünüyormuş. Ve bu konu hakkında neler yazdığını da çok merak edi- yormuş. Bu merakını gidermek için de pamuk uyuduktan sonra günlüğünü okumaya karar vermiş.

Pamuk günlüğünü dolaba koyduktan sonra kendi odasına yatmaya gitmiş. Şeker de bir müddet odasında beklemiş. Pamuk’un uyuduğundan emin olduktan sonra odasından çıkmış. Ve doğruca dolaba yönelmiş. Sessizce dolabı açıp günlüğü almış. Heyecanla sayfaları çevir- meye başlamış. Hangi sayfayı okuyacağını birden bilememiş. Bu heyecan içindeyken birden Pamuk odasından çıkmış. Bunu gören şeker de günlüğü hemen arkasına saklamış. Pamuk:

-Hayırdır Şeker kardeş… Gece gece ne yapıyorsun orada. Diye sormuş. Şeker de titrek bir sesle:

-Hiiç… Bir şey yok. Sadece susamıştım da onun için kalkmıştım. -Ama su dolabın orada değil ki!

-Şeyyy… Uyku sersemliğiyle birden buraya gelmişim işte, demiş ve hemen mutfağa gitmiş.

Pamuk, şekerin bir şeyler gizlediğinin farkındaymış. Bakınca dolabın kapağının açık ol- duğunu ve günlüğünün yerinde olmadığını görmüş. Fakat o gece Şeker’e hiçbir şey söyleme- miş. Fakat aklından da Şeker’e yapacağı bir şeyi düşünmüş ve gülümseyerek yatmış.

Pamuk şekerleri o gün geç vakite kadar yatmışlar. Kalktıklarında da yemeklerini yedik- ten sonra arkadaşlarıyla oynamaya gitmişler. Şeker o gün çok sessizmiş. Hiç konuşmuyormuş. Pamuk sormuş:

-Şeker kardeş hasta mısın yoksa? Hiç konuşmuyorsun bugün.

-Yok, hasta falan değilim de konuşmak gelmiyor içimden diye cevap vermiş. Pamuk planını devreye koymaya başlamış ve şeker’e:

-Şeker kardeş bak sana ne diyeceğim. Dün ben şu yeni arkadaşlarımızdan bir şey öğren- dim.

Şeker meraklanarak sormuş:

-Hayırdır, ne öğrendin Pamuk kardeş?

-Yeni bir sihir işte. Hayvanların tüylerini dökme sihiri. -Neee.. Ne yapacaksın bu sihiri yaaa.

-Güzel değil mi işte. Ben de bir gün lazım olur diye öğrenmiştim. Ve işime de yaradı doğrusu.

-Niye işine yaradı ki. Anlamadım.

-Hani benim günlüğüm vardı ya. İşte ona zarar gelmemesi için yaptım ben de büyüyü. Kim benim haberim olmadan ona dokunursa onun tüylerinin dökülmesi için yaptım. Nasıl iyi mi?

-Neeee… Yani neden yaptın, ne gerek vardı ki?

Pamuk, Şeker’in buna inandığını görünce çok sevinmiş. Şeker de renkten renge giri- yormuş. Fakat o da Pamuk’a bir şey hissettirmemeye çalışmış.

Sonra beraberce evlerine gitmişler. Şeker eve gider gitmez aynanın karşına geçerek kendisine bakmaya başlamış. Kendi kendine “Pamuk’un dediği doğruysa ben yandım. Tüm tüylerim dökülecek şimdi.” Diyormuş.

Bu durumu gören Pamuk daha çok sevinmiş. Şeker’i biraz korkutmak için de:

Şöyle kendine iyi bir baksana aynada.

-Ciddi misin Pamuk kardeş. Sanki bana da öyle geliyor.

Neyse şimdi uyu bakalım Şeker kardeş. İkimiz de bugün çok yorulduk. Belki yorgun- luktan öyle görüyoruzdur, demiş. Buna sadece “Belki” diye isteksizce bir cevap vermiş Şe- kercik. Ve odasına yatmaya gitmiş. Pamuk ise her zamanki gibi günlüğünü açmış ve yine bir şeyler yazmaya başlamış.

Biraz vakit geçtikten sonra Şeker odasından çıkmış gelmiş ve Pamuk’un tepesine dikil- miş. Bu duruma şaşıran Pamuk sormuş:

-Ne o Şeker kardeş. Uykun mu kaçtı. Niye yatmadın? Demiş. -Evet, gözüme bir türlü uyku girmedi. Nasıl girsin ki zaten.

-Niye böyle söylüyorsun şimdi Şeker kardeş. Yoksa bir durum mu var? Şekercik başını yere eğerek konuşmaya devam etmiş.

-Evet, Pamuk kardeş bir durum var. Ve bunu sana nasıl söyleyeceğimi bilmediğim için gözüme uyku girmedi. Aslında çok pişman oldum ama…

Pamuk durumu anlamış ve içten içe gülmeye başlamıştı. Bunu Şeker’e çaktırmamaya çalışarak konuşmasına devam etti:

-Evet devam et Şeker kardeş. Bana ne söylemek istiyorsan buyur söyle. Seni dinliyo- rum, demiş.

Bu sözler üzerine kendinden biraz daha emin olan Şeker konuşmasına devam etmiş: -Şeyy.. Senin şu günlüğün vardı ya…

-Evett.

-İşte dün ben onu okumak için senden habersizce almıştım. Özür dilerim. -Yaaa.

-Şimdi de ne yapacağımı bilmiyorum. Bunun cezasını çekebilirim ama tüylerimin dö- külmesi olmasın bu lütfen. Zaten ben bir satırını bile okumadım pamuk kardeş. Lütfen, demiş ve ağlamaya başlamış.

Bu durumu gören Pamuk da kahkahalarla gülmeye başlamış. Bu duruma Şeker de çok şaşırmış. Ve:

yorsun. Ne o, yaptığın sihirle tüylerim döküleceği için çok mu seviniyorsun yoksa, demiş. Bu sözler üzerine gülmelerini artıran pamuk gülmekten kedini yerlere atmış. Bir müddet geçtikten sonra da:

-Ne sihiri ne tüyü şeker kardeş?

-İşte senin bugün söylediğin sihir canım. Hani şu günlüğünü açanlar için yaptığın sihir. -Yok ki öyle bir şey.

-Yok mu? Peki, niçin böyle söyledin peki?

-Sana bir şaka yapmak istemiştim o kadar. Hem biliyorsun ki sihir dinimizde de yasak- lanmıştır. Böyle bir şeyi nasıl yaparım ben.

Durumu anlamaya çalışan Şeker dizleri üzerine çökmüş. Ve: -Demek günlüğünü okumaya çalıştığımı fark ettin ha.

-Evet. Bunun için de sana bir şaka yapmak istemiştim. O kadar. Günlük benim özel eş- yamdı ve onu karıştırman da hoşuma gitmedi. Sana da bir ders vermek için böyle yapmıştım demiş.

Şeker mahcup bir ifadeyle.

-Tekrar özür dilerim Pamuk kardeş. Ben bir hata ettim. Bu aralar yeni arkadaşlarımızı benden daha çok sevdiğin hissine kapılınca, günlüğünde onlar ve benim hakkımda neler yaz- dığını merak ettiğim için okumak istemiştim. Fakat sen de birden gelince okuyamamıştım zaten. Elbette biliyorum, o günlük senin özel eşyan. Bunları iznin olmadan karıştırmamam gerekiyordu. Hata ettiğimin farkındayım. Ben sadece arkadaşlığımız bitmesin istemiştim de- miş ve ağlamaya başlamış.

Şeker gözyaşları içinde ağlarken Pamuk günlüğünü açarak oradan bir bölüm okumaya başlamış: “Şeker arkadaşım benim… Benim bu dünyada sevdiğim ve değer verdiğim tek ar- kadaşım. Her ne kadar yeni arkadaşlar edinsem de, başka arkadaşlarım olsa da, hiçbirisi be- nim Şeker arkadaşımın yerini tutamaz. Onun yeri her zaman çok farklıdır…”

Bu sözler üzerine Şeker Pamuk’un yanına gelmiş ve ona sarılmış.

-Canım arkadaşım benim. Ben de seni çok seviyorum. Bir hata ederek senin hakkında şüphelenmişim. Ve benim bu şüphelerim de beni kötü bir şey yaptırmaya yönlendirdi. Lütfen affet beni, demiş.

İşte bu pamuk şekerler o günden sonra bir daha hiç ayrılmamış ve mutlu bir şekilde ya- şayıp gitmişler… Şeker mi… O da bir daha asla başkasının özel eşyasını o kişinin izni olma- dan almamış. Ve kimsenin özel hayatını araştırmaya çalışmamış.

Konu: ÖZEL HAYATI ARAŞTIRMAK Tür: Şiir