• Sonuç bulunamadı

Hayvanların mutlu yaşadığı, her türden ağacın bulunduğu çok güzel bir orman varmış. Bu orman öylesine güzelmiş ki insanları hayran bırakan güzel şelaleler bile varmış. Bu orman her türlü hayvanın da barınağıymış. Aslan, kaplan, fil, sincap, maymun, tavşan ve hemen he- men her türden hayvan burada mutlu bir şekilde yaşarmış…

Bu ormanda bir de maymun yaşarmış ki sormayın. Bu maymun öylesine gevezeymiş ki hiç sesi kesilmezmiş. Devamlı çevredekilere bir şeyler anlatıp dururmuş. Bu maymun bu boş sözlülüğünün yanında bir de alaycı mı alaycıymış. Ormandaki tüm arkadaşlarına bir lakap takar ve onları bu lakaplarıyla çağırarak kızdırırmış. Kendisine bunu yapmaması gerektiğini söyleyenlere de çok kızar ve işine karışmamalarını söylermiş.

Alaycı ve geveze maymun hayvanlar arasında pek sevilmeyip, hiç kimse onun çocukla- rıyla oynamasına izin vermediğinden, o da hep yalnız dolaşırmış.

Yine böyle kendi halinde şarkılar söyleyip gezerken karşısına bir tavşan çıkmış. May- mun hemen tavşana takılmaya başlamış:

-Hey uzun kulak!

Tavşan maymunun nasıl biri olduğunu bildiği için hiç seslenmemiş. -Hey sana söylüyorum uzun kulak beni duymuyor musun?

Tavşan onun bu ısrarları karşısında dayanamayıp cevap vermiş. -Ne o bir şey mi vardı?

-Evet ya ben bir şeyi merak ettim de onu soracaktım. -Evet, neymiş bu sor bakalım.

-Şeyy!.. Senin kulağın uzun ama kuyruğun niçin kısa, aynı zamanda neden dişleksin di- ye soracaktım da... Deyip kahkahayı basıvermiş.

Tavşan maymunun oyununa geldiğini anlamış ve kızarak oradan uzaklaşmaya başlamış. Tavşan oradan ormanın derinliklerine doğru giderken tavşan da arkasından bir şarkı söylü-

yormuş:

-Kulağı uzun, kuyruğu kısa

-Uuzuuun kuulak, kıısaaa kuyruuk… -Dişlekkk tavşaaan..

İşte maymun böyle biriymiş ve ormandaki tüm arkadaşlarına da böyle davrandığı için çevresinde birkaç kişi dışında arkadaşı da kalmamış.

Tavşan da onun bu huyunu bildiği için bir daha kesinlikle konuşmamaya karar vermiş. Her defasında maymun onu gördüğünde kısa kuyruk, uzun kulak ya da dişlek diye alay edip kızdırınca o da maymuna kızıp hemen oradan uzaklaşıyormuş.

Tavşan durumu ormandaki diğer arkadaşlarına anlatmış. Onlar da maymunu pek ciddiye almaması gerektiğini ve bir daha hiç cevap vermemesini söylemişler.

Özellikle ormandaki yaşlı hayvanlar maymuna hep nasihat edip bir daha böyle yapma- ması gerektiğini söylermiş. Eğer böyle yapmaya devam ederse ormanda kendisiyle konuşan hiçbir hayvanın kalmayacağını söylemişler. Ama bu nasihatler tavşanın bir kulağından girip diğer kulağından çıkıyormuş.

-Ne yapıyorum ki ben, size bir zarar mı veriyorum. Kendi çapımda eğleniyorum işte, siz benim işime karışmayın, dermiş.

Bir ara ormandaki tüm hayvanlar birlikte bir piknik yapmaya karar vermiş. Hem piknik yapıp hem de eğleneceklermiş. Fakat hiçbir hayvan maymunun gelmesini istemiyormuş. Öyle ya, maymun gelirse hepsinin moralini bozar ve pikniğin tadını çıkartmazmış. Bu söz maymu- nun kulağına gitmiş tabi. Maymun da:

-Aman siz kendiniz gidin pikniğinize. Ben de ormanda kendim gezerim, demiş.

İşte maymun yine böyle kendi halinde, ormanda pikniğe gitmek için yola çıkan hayvan- larla alay ederek gezerek ormanın derinliklerine doğru ilerlemiş gitmiş. Daldan dala sıçrayıp şarkılar söylüyormuş. Susadığını fark edip nehir kenarına gitmeye karar vermiş.

-Orada hem biraz su içer, hem de nehir kenarında gördüklerimle biraz sohbet ederim, demiş. Tabi ki bunun sohbet dediği onlarla alay edip, onlara takılmasından ibaretmiş. Tam kafasından bu düşünceler geçerken birden ne olduğunu anlayamadan kendini bir ağın içinde buluvermiş.

anlamış. Anlamış anlamasına da buradan kurtulmak için elinden de bir şey gelmiyormuş. Yaklaşık yerden bir metre yüksekliğinde havada asılı kalmış. Tabi ki bu durum maymunu çok korkutmuş. Onun için de bağırmaya başlamış.

-İmdaaat!.. Birileri yok mu? Bana yardım edin.

Evet, maymun gücünün yettiği kadar bağırıyormuş. Fakat bunun sesini duyan kimse olmamış. Maymun aç ve susuz orada öylece kalakalmış. Aslında o avcıların korkusundan açlığını ve susuzluğunu da unutmuş. Tek bir isteği varmış o da bu tuzaktan kurtulmakmış.

Hiçbir çaresi olmayan maymun ağlamaya başlamış.

-Keşke ben de arkadaşlarımla iyi geçinseydim de şimdi onlarla birlikte olsaydım. Başı- ma da bunlar gelmezdi, demiş.

Bu tuzak arkadaşlarına yaptıkları kötülükleri anlamasını sağlamış. Keşke onlarla alay etmeseydim, keşke onların kalplerini kırmasaydım.. Keşke..keşke… İşte keşkeler birbiri ardı- na sıralanıp gitmiş. Ama bu keşkelerin ona hiçbir faydası olmamış. Tam bunları düşünürken uzaktan tavşanın geçtiğini fark etmiş. Ve yüksek sesle bağırmaya başlamış:

-Heeey!.. Tavşan kardeş. Heeey!.. Tavşan kardeş.

Tavşan kendisine seslenildiğini duyunca birden durmuş ve sesin geldiği yöne doğru bakmış. Bakmış bakmasına ama ortalarda görünen yokmuş. Aynı sesi tekrar duymuş:

-Heeey!.. Tavşan kardeş. Heeey!.. Tavşan kardeş. Tavşan kendi kendine:

-Evet, bu ses… Evet, buldum bu ses alaycı maymunun ta kendisi. Yine benimle dalga geçmek için bana oyun yapıyor herhalde. Bana seslenip saklanıyor, demiş. Ve tekrar koşmaya başlamış.

Maymun bu durumu görünce yine bağırmış:

-Tavşan kardeş benim ben maymun. Yukarıya baksana. Bana yardım et!

Tavşan durumun farklı olduğunu anlayıp maymunun olduğu yere doğru gelmiş ve maymunun bir ağacın tepesinde ağlar içinde olduğunu görmüş. Maymunun bir tuzağa kapıl- dığını hemen anlamış.

Maymun tavşanı görünce çok sevinmiş.

çaresiz durumunu görünce ona çok acımış. Fakat ona bir ders vermek istiyormuş. -Benim adım tavşan değil, demiş.

-Nasıl yani, sen basbayağı tavşansın işte.

-Yok, ben uzun kulağım, ya da kısa kuyruk da diyebilirsin bana. Ya da dişlek.. Hem ben pikniğe geç kalıyorum. Sana yardım edemem, demiş.

Maymun bu sözleri duyunca bir an bir şey diyememiş. Sonra yaptığı hatayı anlayıp on- dan özür dilemiş:

-Affet beni tavşan kardeş. Biliyorum sizlere ve özellikle sana karşı çok kötü davrandım. Söylenmeyecek sözler söyledim ama inan şimdi çok pişmanım. Bir daha sizlere öyle sözler söylemeyeceğim, demiş.

Tavşan maymunun gerçekten pişman olduğunu görmüş. Maymunu daha fazla üzmemek için de ona yardım etmeye karar vermiş:

-Bakıyorum ki sen artık akıllanmışsın maymun kardeş. Buna sevindim bak. Tamam, sa- na yardım edeceğim. Şu ağaca çıkayım da şu ipleri kemireyim, demiş.

Maymun bir sevinç çığlığı atarak:

-Beni burada yalnız bırakmayacağını biliyordum. Sen çok iyisin tavşan kardeş. Sen çok iyisin.

Tavşan biraz uğraştıktan sonra tuzağın iplerini koparıp maymunu kurtarmış. Hem de maymunun alay ettiği o dişleriyle kemirmiş ipleri... Maymun bu durum karşısında sevinç gözyaşları dökerek tavşanla kucaklaşmış. Ve artık bir daha kimseyle alay etmeyeceğine söz vermiş.

Artık durum tatlıya bağlanmış. Tavşan da maymunu pikniğe davet etmiş ve:

-Gel şimdi seninle şu pikniğe gidelim. Arkadaşlar senin bu sözlerini duyunca çok sevi- necekler, demiş.

-Ben gelmesem olmaz mı? -Niyeymiş bakalım?

-Yani onlar beni sevmiyor da..

-Onlar seni sevmemesinin sebebi senin alaycı tavırlarındı. Artık bunu yapmayacağın i- çin de seni çok seveceklerdir merak etme diyerek cevap vermiş.

Maymun tavşanın bu sözlerinden cesaret alarak pikniğe gitmeye karar vermiş. Beraber pikniğe gelince de tavşan olup biteni anlatmış. Maymun tüm arkadaşlarından tekrar özür dile- yip hepsiyle helalleşmiş.

O olaydan sonra da maymunun ağzından tek bir kelime bile kötü söz duyan olmamış. Tüm hayvanlar bu güzel ormanda mutlu bir şekilde yaşamlarını sürdürmeye devam etmiş gitmiş..

Konu: ALAY ETMEK Tür: Şiir

ALAY

Yazık olsun onlara, Alay edip dururlar. Her şeyi yaratanı, Nasıl da unuturlar.

Alaycının sonunu, Pek iyi görmez Kur’an. Kâr kalmaz yanlarına, Vardır kötü bir mekân.

Alay edip durduğun, Nedir ey insan senin? Alay edenin sonu, Hüsrandır sen bilesin.

Ağzından her çıkanı, Aman söylemeyesin. Dikkat et kalp kırmalar, Sözle başlar bilesin!

Lakap takmak kötüdür, İnsanları incitir.

Bunları yapmayanı, Allah da sevindirir.

Allah’ın sevdiği kul, Olmak çok zor değildir. Dikkat edip sözlere, Önce düşünmelidir.

Eğlenmekse niyetin, Başka yol bul kendine. Şeytana sen uyup da, Kendini heder etme.

Kur’an senden istiyor, İyi insan olmanı. Oku ve anla sen de, İhmal etme Kur’an’ı.

Örnektir bizim için, O güzelim peygamber. Öğren hadislerini, Sonra yap birer birer.

Neler Öğrendik?

ƒ Alay etmek kötü bir davranıştır.

ƒ Dinimize göre alay etmek yasaklanmıştır.

ƒ Alay eden kimse toplum tarafından hiç sevilmez. ƒ Alay etmek kul hakkına girer.

ƒ Hakkını aldığımız bir kimseden kesinlikle helallik dilenmelidir. ƒ İyi olan insanları hem Allah, hem de tüm insanlar sever.

Konu: KİBİRLENMEK Tür: Hikâye