• Sonuç bulunamadı

Oyunun Çocuğun Gelişimine Etkisi

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.1. Çocuk ve Oyun

2.1.7. Oyunun Çocuğun Gelişimine Etkisi

Oyun her ne kadar ihtiyaç olarak kabul görmese de aslında çocuğun birçok temel ihtiyacına birden cevap veren bir etkinliktir. “Çocuk, oyunlarında kendi tarzında yaşadığı zor yaşantılarını tekrar yaşar” (Özdoğan, 2014, s. 126). Oyun oynayan çocuk mutludur, özgüvenlidir. Sevgi ve ilgi konusunda oyun oynamayan bir çocuğa göre daha fazla doyuma

ulaşmıştır. “Oyun oynama çocuk ve ergenlerin gelişiminde önemli bir asama olarak görülmektedir” (Horzum, Ayas ve Balta, 2008, s. 77). Oyun sayesinde çocuklar eğlenirken öğrenirler. Ural (2009, s. 5) oyunun özelliklerini şu şekilde sıralamıştır:

1. Oyun yaşamsal ihtiyaçları karşılama amacıyla yapılmaz. Fakat oyun içerisinde yapılan etkinlikler, yaşamsal ihtiyaçları karşılamak için yapılacak etkinliklere alıştırma teşkil eder. 2. Oyun kişide doyum yaratır.

3. Oyunda katılımcı etkindir.

4. Oyun kuralları, roller ve araçlar sabit olmak ve gerçek hayata uygun olmak zorunda değillerdir. Bu da kişide oluşabilecek gerçeğe benzetme baskısını azaltır.

5. Oyun kişiye zarar görmeden hata yapma imkânı verir. Bu da yapılan hatalardan elde edilen deneyimler ile öğrenmeyi sağlar.

6. Oyunda yapılan hatalar, kişide düşük düzeyde stres ortaya çıkarırken elde edilen başarılar yüksek oranda doyum ile sonuçlanır.

7. Oyun başarısız olunduğu zaman getirdiği tecrübenin yanında başarılı olma durumunda da doyum getirir. Elde edilen bu haz kişiyi tekrar oyun oynamaya teşvik eder.

8. Başarı hazzının fazla olması ve hayatsal diğer faaliyetlerden alınan hazzın önüne geçmesi durumunda oyun bağımlılığı ortaya çıkabilir.

9. Oyun kişide ruhsal, sosyal, psikometri, zihinsel vb. birçok alanda gelişmeye neden olur. Fakat gelişim oyunun amacı değil bir yan etkisidir.

10. Oyun içsel olarak güdülenmiştir ve oyun kişisel tercihler ile girişilmesi gereken bir etkinliktir. Her türlü zorlama oyun kavramının dışına çıkmaya neden olabilir.

11. Oyunla ilgili üst bilişsel beceriler zor gelişir ya da hiç gelişmez. Bu yüzden oyunla ilgili araştırmalarda araştırmacı katılımcının ifadelerinin altında yatan gerçeği bulmak için donanımlı olmalıdır. Özellikle yas küçüldükçe bu tehlike de artar.

12. Oyunun tanımlanması, zor fakat oynayana sorulduğunda gerçek hayattan kesin çizgilerle ayırt edilebilen bir etkinliktir. Kişiler yaptıkları etkinliklerin oyun mu iş mi olduğunu çok iyi bilmektedirler

13. Oyun başladı denilen yer ve zamanda başlar, bitti denilen yer ve zamanda biter. Zamanda ve mekânda kesintilere uğrayabilir ama gene de zaman ve mekânla sınırlıdır.

Oyuna ait özellikler incelendiğinde oyunun çocuğun gelişimine ve değişimine doğrudan katkı sunacak bir araç olduğu görülmektedir. Oyun, çocuklarda fiziksel, zihinsel, psikolojik, dilsel gibi birçok gelişim alanına doğrudan katkı sunar. Oyun sayesinde bireyler

kendini ifade edebilecek, sosyal çevre oluşturabilecek ve karşılıklı olarak kültürlerini birbirlerine aktaracak imkânlar bulmuş olurlar.

2.1.7.1. Oyunun Çocuğun Bedensel Gelişimine Etkisi

Bedensel gelişim; bireyin vücudunda meydana gelen boy ve kiloda ki düzenli artıştır. Fiziksel gelişim belirli periyotlarda devam eder. Çocuğun bedensel gelişiminde bireysel farklılıklar yaşanabilir. Çocuğun tüm yönleriyle gelişmesini hedefleyen okullar, oyunlar ve fiziksel etkinlikler sayesinde bedensel gelişime katkı sağlayabilir. Oyun çocuğu çok yönlü geliştirir. Bu kimi zaman duyusal-motor, kimi zaman fiziksel kimi zamanda zihinsel katkı şeklinde olabilir. Özellikle okul öncesi ve gelişim çağı çocukları için oyunun fiziksel gelişime katkısı oldukça fazladır. İnce motor, kaba motor hareketlerini geliştirir. Gelişim çağında oynanan oyunlar, çocuğun kemik ve kaslarını güçlendirirken boylarının uzamasına da yardımcı olur. Çocuk oyunlarının bedeni faydaları: Çeviklik, dayanıklılık, denge, güzel görünüm, güç, hız-surat, hüner, kabiliyet, kuvvet, ritim, zekâ gelişimi (Kaya, 2009, s. 91). Oyun beden olarak çocuğu bu kadar geliştirebilme yetisine sahipken çocuğun hayatını oyunla iç içe hale getirmek gerekir.

2.1.7.2. Oyunun Çocuğun Psiko- Motor Gelişimine Etkisi

Bebeklik döneminden itibaren oyun, çocuğu fiziksel yönden oldukça geliştirir. “Oyun çocuğa motor becerilerini geliştirebileceği fırsatlar sunar” (Kerkez, 2006, s. 65). Özellikle 0-2 yaş aralığında el göz koordinasyonunu sağlamasına yardımcı olur. Bu da okul öncesi dönemde ve ilkokul döneminde çocuğun ince ve kaba motorlarının daha iyi çalışmasını sağlar.

Oyun bedensel ve zihinsel faaliyetleri içeren eğlenceli etkinlikler bütünüdür. Çocuk oyun süreci boyunca aktiftir. Aktif faaliyetler çocuğu fiziksel olarak güç göstermeye ve kaslarını kullanmaya zorlar. Çocuk, kaslarını kullandıkça güçlendirir. Böylece ince ve kaba motor gerektiren becerileri yerine getirebilir. “Oyun aktivitelerinde motor tepkilerin denenmesi süratli, akıcı ve doğru motor becerilerin kazanılmasına yol açmaktadır” (Çelik ve Şahin, 2013, s. 470). Doğru motor becerileri çocuğun gelişmesine katkı sağlar. “Oyun oynama, özellikle koşma, atlama, tırmanma, sürünme gibi fizik gücü gerektiren oyunlar, çocuğun vücut sistemlerinin(solunum, dolaşım, sindirim, boşa1hm gibi) düzenli çalışmasını sağlar”

(Koçyiğit, Tuğluk ve Kök, 2007, s. 335). Psiko- motor becerileri gelişen bireyler yaşamlarını daha iyi ve sağlıklı bir şekilde yürütebilir.

2.1.7.3. Oyunun Çocuğun Dil Gelişimine Etkisi

İnsanlar, diğer canlılardan farklı olarak konuşma yetisine sahiptir. Bu yetiyi geliştirmek kişinin sosyal yetilerini de geliştirir. Oyunların birçoğu çocuğun sadece fiziksel gelişimine katkı sağlıyor gibi görünse de hemen hemen her oyunun içinde sözlü iletişim etkinlikleri de yer alır. Sözlü iletişim, çocuğun dil gelişimi için oldukça önemlidir. “Oyun çocuğun bedensel, motor, duygusal ve sosyal gelişimini etkilediği gibi zihin ve dil gelişimini de etkilemektedir” (Erşan, 2011, s. 26). Çünkü oyun, tek boyutlu etkinliklerden oluşmaz. İletişim hemen hemen her oyunun içerisinde yer alır. Bazı oyunların içerisinde yer alan tekerlemeler, sayışmalar ve şarkılar ritmik şekilde tekrarlandığı için çocuğun dil gelişimini olumlu yönde etkiler. Ayrıca oyun, çocuğun sosyalleşme alanı olduğu için oyun içerisinde geçen diyaloglar ve iletişimler çocuğun ifade becerisine de katkı sağlayacaktır.

Kimi oyunlarda yer alan karşılıklı diyaloglar sayesinde çocuk kendini ifade etme yetisini de kazanır. “Oyun, çocuklarda ifade edebilme, anlatma gelişimine de büyük katkı sağlar” (Gül, 2012, s. 40). Örneğin; ”Selamlaşma” gibi tanışma ve kendini tanıtma türünde ki oyunlarda özellikle çocuğun kendini anlatma yeteneği ön plana çıkar. Bu da çocuğun eğlenirken aynı zamanda sosyalleşmesine ve dil becerisini geliştirmesine de büyük katkı sağlar.

2.1.7.4. Oyunun Çocuğun Duygusal Gelişimine Etkisi

İnsan duygusal bir varlıktır. Eğlenirken de öğrenirken de duygularından bağımsız değildir. “Çocuk oyun yoluyla; keşfetmeyi, denemeyi, kendini ifade etmeyi, yaratıcılığı, hayal gücünü kullanmayı, yeni beceriler kazanmayı, bedenini kontrol etmeyi, paylaşmayı ve işbirliğini öğrenir” (Erşan, 2011, s. 24) Bundan dolayı hem eğlenirken hem de öğrenirken duygusal yönden de kendini geliştirme fırsatları bulabilir.

Çocuk oyun içerisinde farkında olmadan birçok duygu ile karşılaşır. Kimi zaman sevinç, kimi zaman öfke, kimi zaman başarı, kimi zaman da yenilgi duygularını tadar. Bu geçişler çocuğun duygular yönünden güçlenmesine ve duygu yolu ile öğrenmesine katkı sağlar. Bazen olumsuz duyguları ile başa çıkmasını öğrenir. Oyunla öfke kontrolü sağlanabilirken,

başarıyı olgunlukla karşılama veya başarısızlığı kabullenme gibi duygu deneyimleri yaşanabilir. Deneyimler sayesinde çocuk, gerçek hayatta karşılaşabileceği birçok duyguları oyun içinde yaşar. Böylece duygusal yönden daha güçlü bir kimliğe sahip olabilir.

2.1.7.5. Oyunun Çocuğun Zihinsel Gelişimine Etkisi

Oyun, çocuğu her yönden geliştirebilen çok yönlü bir etkinliktir. Zihinsel gelişim de bunların başında gelir. “Oyun, çocukların bilişsel gelişimi için çok önemli bir etkinliktir. Çocuklar, öğrenmek için, inceleme, deneme ve keşfetme yoluyla bilgi elde etmek zorundadırlar” (Çakmakçı, 2011, s. 80) Oyun oynayan çocuğun algıları dış dünyaya daha açıktır. Çünkü oyun çocukta merak uyandırır. Merak eden çocuk dikkatli ve çevresine karşı ilgilidir. Merak çocuğu keşfetme davranışına yöneltir. Keşfetmenin ardında her zaman bir öğrenme vardır.

Oyunların birçoğu strateji temellidir. .“Oyun yoluyla çocuklar, dünyayla ilgili sorularına cevap bulur, yeni fikir ve kavramları test eder, problem çözme ve mantık yürütme yeteneklerini uygulamaya geçirirler” (Akman, 2002, s. 245) Oyunlarda başarılı olmak için her çocuğun kendince yöntemler, akıl yürütmeler ve belirli stratejiler geliştirmesi gerekir. Bu da çocuğun oyun oynarken aynı zamanda beyin jimnastiği yapmasını sağlar.

2.1.7.6. Oyunun Çocuğun Sosyal Gelişimine Etkisi

Oyun sosyal bir olgudur. “Oyunların, en önemli işlevi bireyin gelişimine katkı sağlayabilmektedir” (Ogelman, 2016, s. 154). Çocukların tek başlarına oynadıkları oyunlarda hayali kahramanları ya da monolog konuşmaları vardır. Çocuklar paralel oyun oynarken bile her zaman sosyal bir ortamın içindedir. “Her oyunun çocuğun sosyal gelişimine katkısı vardır (Telman, 2009, s. 42).Çünkü oyunlar birliktelik, yardımlaşma kavramlarının en yoğun olarak çocuğa aktarıldığı etkinliklerdir. “Çocuk, oyunda özgür olma, kendini ifade etme ve çevresiyle uyumlu ilişkiler kurma ihtiyacını giderebilmektedir” (Erşan, 2011, s. 25).Çocuk oyunla birlikte arkadaş edinir. Kendine güven kazanır. Çoğu sosyal ihtiyacını oyunla karşılar.

Çocuk, meraklı bir varlıktır. Her bulunduğu ortamda keşfetmeye hazırdır. Yaşantılar geçirdikçe öğrenir ve kendini geliştirir. Oyun ortamı da çocuk için bir öğrenme ortamıdır. Duygusal ve sosyal gelişime etkileri çerçevesinde oyun, duyusal algılamanın

kazanılmasında rol oynamakta; çocuk çevresindeki büyüklük, şekil, renk, uzaklık gibi algıları, kavramları, sesleri; nesnelerin kokularını öğrenmektedir” (Baysal, 2012, s. 74). Oyun içerisinde çocuğun bulunduğu sosyal ortam çocuğu etkiler. Çevresinde bulunan nesnelere, eşyalara karşı oyun içerisinde daha fazla dikkat eder. Birlikte oynanan oyunlarda çocuğun benmerkezciliği daha alt seviyelerdedir. Çünkü çocuk o ortamda o an sadece kendisinin olmadığının farkındadır. Kendi başına oynamadığı tüm oyunlarda toplumun içerisinde yer alır. “Çocuk, oyunda uyumlu olmayı öğrenmenin yanında, bireylerin oluşturduğu ve kendisinin de içinde bulunduğu toplumu da tanır” (Gül, 2012, s. 36). Toplum rollerini oyun içerisinde deneyimleme fırsatı bulur. Böylelikle içinde bulunduğu ortamın tam bir parçası olarak kendi toplumu ile kaynaşarak büyür.