• Sonuç bulunamadı

Değerlerin Sınıflandırılması

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.2. Değerler Eğitimi

2.2.4. Değerlerin Sınıflandırılması

İnsanların yaşamında önem verdikleri birçok değer vardır. Bu değerlerin sınıflandırılmasında farklı görüşler vardır. Birçok devlet, eğitim sistemleri içerisinde değerler eğitimini çeşitlendirmiştir (Cockerill, 2011, s. 198). Değerler sınıflandırılırken toplumun yapısı, değerlerin özellikleri ve içeriği dikkate alınmıştır. “Temel değerleri sınıflandırmada esas; değerlerin şahsa dönük veya topluma dönük olması ya da şahsa özgü veya şahıslar arası olmasıdır” ( Dilmaç, 1999, s. 25).

Değerlerin sınıflandırılması konusunda en kapsamlı çalışma yapmış olan Spranger değerleri altı temel gruba ayırmıştır. Bu sınıflamada değerler: Bilimsel Değer, Ekonomik Değer, Estetik Değer, Sosyal Değer, Politik Değer, Dini Değer olarak altıya ayrılmıştır.

Tablo 1.

Spranger’in Değerler Sınıflaması

Bilimsel Değer değerleri olan insan deneysel, eleştirici, akılcı ve entelektüeldir. Gerçeğe, bilgiye, muhakemeye ve eleştirel düşünceye önem verir. Bilimsel

Ekonomik Değer

Yararlı ve pratik olana önem verir. Ekonomik değerlerin hayatta önemsenmesi gerektiğini belirtir.

Estetik Değer görür. Sanatın toplum için zorunluluk olduğunu düşünür. Simetri, uyum ve forma önem verir. Birey, hayatı olayların bir çeşitliliği olarak Sosyal Değer sevgisidir. Bu insan sevgisini insanlara sunar. Nazik ve sempatiktir. Bencil Başkalarını sevme, yardım ve bencil olmama esastır. En yüksek değer insan

değildir.

Politik Değer ilgilidir. Her şeyin üstünde kişisel güç, etki ve şöhret vardır. Esas olarak kuvvetle Dini

Değer

Evreni bir bütün olarak kavrar ve kendisini onun bütünlüğüne bağlar. Dini uğrunda dünyevi hazları ifade eder.

Aydın ve Gürler (2012, s. 10).

a) Bilimsel Değer:

Bilim, doğal ve sosyal gerçekliğin daha iyi anlaşılmasını ve belirli ölçülerde de denetlenmesini sağlar. “Gerçek tektir, bilimsel bilgi de gerçeğe ulaşmak için izlenen bir yoldur” (Özden, 2010, s. 56). Toplumun itici gücünü, üretim biçimini ve gelişmesini belirler. Bir toplumun bilim düzeyi, onun geri, az gelişmiş ya da gelişmiş olduğunun ölçütüdür. Toplumun gelişmişlik düzeyini belirleyen bilim bu kadar etkili iken,

öğrencilerde de bilimsel değerler oluşturulmalı ki geleceği inşa edecek olan çocuklar bu değerler ışığında bilimi geliştirebilsinler.

Bilimsel değer, gerçeğe, bilgiye ve eleştirici düşünceye önem verir (Özgüven, 2003, s. 368). Bilimsel değerleri olan insan deneysel, eleştirici, akılcı ve entelektüeldir. Bu bağlamda öğrencilere bilimsel değerler kazandırılmalı ve bu değerleri günlük yaşamlarında kullanmaları sağlanmalıdır.

b) Ekonomik Değer:

İnsanların yaşamını sürdürmesinde ve rahat bir şekilde toplumda yer edinebilmesinde en önemli etkenlerden biri ekonomik güçtür. Çocuklarda yapılacak olan ekonomik değer eğitimi çocukların neyi ne zaman niçin yapacağını ve en kısa zamanda en az maliyetle nasıl yapacağını bilmesinde ve uygulamasında etkili olmaktadır. Ekonomik değer, yararlı ve pratik olana önem verir. Ekonomik değerlerin hayatta önemsenmesi gerektiğini belirtir. “Ekonomik değerlere sahip bireyler için yaşamın korunması ve devam ettirilmesi gereksinimlerin karşılanmasına bağlıdır” (Atabey, 2014, s. 9).

c) Estetik Değer:

Estetik değer, insanların bir nesneyle veya olayla karşılaşıldığı zaman, kişide uyandırdıklarına bağlı olarak nesnenin ya da olayın kendisine yüklenen bir dizi estetik özellik, nesnelerin kendilerini algılayanlar karşısında taşıdıkları değişik duygular ile hazları uyandırma yetisi olarak ifade edilmektedir. Estetik değer eğitiminde söz konusu estetik değerler ne ahlaksal bir iyiliği, ne bilgi, kuramsal ya da varlık bilgisel anlamda bir doğruluğu, ne de metafizik bir yetkinliği anlatmaktadırlar. Daha açık bir deyişle, en azından gündelik konuşmalarda karşılaşıldığı biçimleriyle, ‘iyilik”, “doğruluk”, “yetkinlik’ gibi kategoriler üzerinde durmakta ve ilgilenmektedir.

Estetik değer, simetri, uyum ve forma önem verir ve birey hayatı olayların bir çeşitliliği olarak görür (Akbaş, 2004, s. 30). Birey, hayatı olayların bir çeşitliliği olarak görür. Sanatın toplum için zorunluluk olduğunu düşünür.

d) Sosyal Değer:

“Sosyolojik açıdan değerler ideal olarak toplumun bütün bireyleri tarafından benimsenen, süreklilik gösteren normatif yargılar olarak değerlendirilmektedir” (Turan ve Aktan, 2008, s. 233). Bütün bireyler tarafından kabul edilen bu değerler, toplumun birlikte rahat ve huzur içerisinde yaşamasını sağlayan olgulardır. Sosyal değerlere sahip insanlar toplum

içerisinde kabul görebilir ve sağlıklı bir yaşam sürebilirler. “Değerler sosyal bağlamda kişiyi ahlaki davranışta bulunmaya itmekte, bireyin olumsuz davranışlarını engelleyip ona olumlu nitelikte olan davranışlar geliştirmeye zorlamaktadır” (Bolat, 2011, s. 45).

Sosyal Değerlere sahip bireylerde; başkalarını sevme, yardım ve bencil olmama esastır. En yüksek değer insan sevgisidir. Bu insan sevgisini insanlara sunar. Nazik ve sempatiktir. Bencil değildir.

e) Politik Değer:

Değerler bireylerin sosyal yaşamını doğrudan etkilemektedir. Değerler toplum içerisinde ırk, dil, din, cinsiyet ayrımı yapmadan yaşamasını ve ortak payda da buluşmasını sağlamaktadır. Tüm bu kavramları sağlamada politik değerlerin yadsınamaz bir katkısı mevcuttur. Politik değerler sayesinde insanlar yapılacak bir işi en iyi yapabilecek kişiye verme ve işlerde liyakat arama eğiliminde olacaklardır. Politik değerler ile bireyler makam ve mevkilerin kalıcı olmadığını ve bu konumların yeri geldiğinde, başarısız olunduğunda bırakılması gerektiğini kavrayacak düşünce yapısına sahip olmasını sağlamaktadır. Politik değere sahip kişiler, kişisel olarak, etkili ve güçlü olmaya önem verir (Özgüven, 2003, s. 368). Esas olarak kuvvetle ilgilidir.

f) Dini Değerler:

Din toplumu ayakta tutan ve ortak değerlerin oluşmasında etkili olan en önemli kavramlardan biridir. “Dinin toplumda başlıca iki fonksiyonu vardır; Birisi toplumda birlik ve bütünlüğü sağlamak, ikincisi ise toplumsal kontrol görevi yapmaktır” (Arslanoğlu, 2005). Bu iki faktör din ve inançların değerler eğitiminde önemli bir yere sahip olmasına neden olmaktadır. Değer kavramı tanımları yapılırken en çok kullanılan terimler inanç ve tutumlardır. Değerler inançlara göre oluşmaktadır. Değerler eğitimi önceki zamanlarda, eğitim yaklaşımları arasında ahlaki bir seçenek olarak çağrışımlar yaratmaktaydı (Lovat, Clement, Dally ve Toomey, 2010, s. 216). Ahlaki değerler dini değerlerin içerisinde yer alan en önemli kavramlardan biridir. Ahlaki değerler ile dini değerler birlikte düşünülmekte ve kullanılmaktadır.

21.yy’da dünyada bilimin etkisi ile dini değerlerin azalmakta olduğu ve insanların bu duygularının giderek kaybolduğu düşünülmektedir. Avrupa’da, aydınlanma çağından bu yana akademik bilgi, nesnellik ve deneysellik arttığı için eğitimde değerleri maneviyatı korumak adına dikkate almaktadır (Thanissaro, 2010, s. 175). Çünkü dini değerler

toplumların birlikte olmasını ve ortak değerler oluşturmasını sağlayan en önemli etkenlerdir. Dini değerlere sahip insanlar evreni bir bütün olarak kavrar ve kendisini onun bütünlüğüne bağlar. Dini uğrunda dünyevi hazları feda eder. Dini değerler eğitimi ile insanlara şu kazanımlar kazandırılabilir:

Değerlerin sınıflandırılması konusunda çalışma yapmış olan bir diğer isim ise Rokeach’ dır. Rokeach’ a göre ise değerler, temel değerler ve araç değerler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Temel Değerler; arzu edilen nihai değerleri içerir, başarı, özgürce seçim, eşitlik erdem vb. Araç Değerler; Temel değerlere ulaşmak için kullanılacak davranış tarzlarını ifade eder, cesaret, sorumluluk, gerçeklik, tutku vb. (Balat, 2012, s. 10).

Tablo 2.

Rokeach’ ın Değerler Sınıflandırılması

Temel Değerler Araç Değerler

Aile güvenliği Bağımsız olma

Barış içinde bir dünya Bağışlayıcı

Başarılı olma Cesaretli

Bilgelik Dürüst

Dini olgunluk Entelektüel

Eşitlik Geniş görüşlü

Gerçek dostluk Hırslı

Güzellikler dünyası İtaatkar

Heyecanlı verici bir yaşam Kendini kontrol eden

İç huzur Kibar

Kendine saygı Kendine hakim

Mutluluk Mantıklı

Gerçek dostluk Neşeli

Özgürlük Sevecen

Rahat bir yaşam Sorumluluk sahibi

Sosyal kabul Temiz

Ulusal güvenlik Yardımsever

Zevk Yaratıcı olma

Rokeach (1973, s. 28).

Değerler eğitiminin sınıflandırılmasında çalışma yapmış olan Schwartz değerlerin benzerliklerini ve farklılıklarına dikkate alarak bir gruplandırma yapmaya çalışmıştır. Schwartz’ ın yaptığı gruplandırma Sagiv ve Schwartz’ ın (2000, s. 179) yaptığı çalışmada şöyle ifade edilmiştir:

Güç (Power): Kişi ve kaynaklar üzerinde sosyal statü ve prestij, kontrol veya hakimiyet.

(Sosyal güç, otorite, zenginlik, genel imajımı korumak)

Başarı (Achievement): Sosyal standartlara göre yetkinlik gösterme yoluyla kişisel başarı.

(Başarılı, yetenekli, iddialı, inandırıcı)

Hazcılık (Hedonism): Kendiniz için zevk ve duygusal hoşnutluk. (Zevk, hayattan zevk alıyor, kendine güler yüzlü)

Teşvik (Stimulation): Hayatta heyecan ve zorluk (cesaretlilik, çok yönlü bir yaşam, heyecan verici hayat).

Kendini Yöneltme (Self-Direction): Bağımsız düşünce ve eylem-seçme, yaratma, keşfetme. (Yaratıcılık, özgürlük, bağımsız, meraklı, kendi hedeflerini seçmek)

Evrenselcilik (Universalism): Herkesin ve doğanın refahı için anlama, takdir etme,

hoşgörü ve koruma. (Bağımsız, bilgelik, sosyal adalet, eşitlik, barış içinde bir dünya, güzelliğin dünyası, doğayla birliktelik, çevrenin korunması)

Yardımseverlik (Benevolence): Seyrek olarak kişisel temas kuran kişilerin refahının

korunması ve geliştirilmesi. (Yararlı, dürüst, affedici, sadık, sorumlu)

Gelenek (Tradition): Geleneksel kültüre veya dinin kendini sağladığı gelenek ve

düşüncelere saygı, kararlılık ve kabul. (Mütevazi, hayatımdaki payımı kabul ediyorum, dindar, geleneğe saygılı, ılımlı)

Uyum (Conformity): Başkalarını üzen ya da zarar verecek ve sosyal beklentileri veya

normları ihlal edecek davranış, eğilimler ve dürtülerin kısıtlanması. (Nezaket, itaatkâr, öz disiplin, ebeveynleri ve yaşlıları onurlandırmak)

Güvenlik (Security): Toplumun güvenliği, uyum ve istikrarı, ilişkiler ve benlik. (Aile

Güvenlik, ulusal güvenlik, toplumsal düzen, temizlik, iyilik karşılıklılığı)

Teknolojinin gelişmesi ile birlikte insanoğlunda ve dolayısıyla yaşadığı toplumda da birçok değişiklik meydana gelmeye başlamıştır. İnsanlar gelişen teknoloji ile birlikte sosyal bir varlık olmaktan çıkmış bireyselliğin ön planda tutulduğu bir varlık haline gelmiştir. Bu durum toplumların birlik içerisinde ve huzurlu bir şekilde yaşama arzusunu köreltmeye ve sıkıntılar yaratmaya başlamıştır. Değerler eğitimi de toplum içerisinde görülen bu sıkıntıları gidermek, insanların sosyalleşmesini, yaşadığı toplum tarafından kabul edilen ortak değerleri kazanması için uygulanmaya başlanmış programlardır. Türkiye’de de

değerler eğitiminin gerekliliği ve önemi son yıllarda anlaşılmış ve bunun sonucu olarak da değerler eğitimi programları yoğun bir şekilde uygulanmaya başlanmıştır. Yapılan bu çalışmalar sonucunda 2005 yılında geliştirilen Hayat Bilgisi dersi programında on beş, sosyal bilgiler dersi programında da yirmi iki değere yer verilmiştir. 3. sınıf oyun ve fiziki etkinlikler dersi programı incelenmesi sonucunda, programda dört adet değer belirlenmiştir. Bu değerler: Sorumluluk, Öz Güven, İşbirliği, Saygı- Başarıyı Tebrik.

a) Sorumluluk

Sorumluluk; bireyin ve toplumun mevcut değerleri üzerine kurulu yazılı olmayan bir sözleşmedir niteliğindedir (Girgin, 2012, s. 161). Sorumlu bireyler yapacağı işi ve ne zaman yapacağını çok iyi bilen insandır. Verilen bir görevi zamanında ve işin doğasına uygun halde yapabilmek için çaba sarf ederler. “Sorumluluk sahibi kişi, kendine ve başkalarına karsı saygılıdır. Üzerine düşen görevleri yerine getirir” (Aladağ, 2009, s. 37). Okullarda öğrencilerin sorumlu birey olmaları sağlanırsa çocukların akademik başarıları da yükselecektir. Öğrenciler sorumluluk sahibi bireyler oldukları takdirde yapacakları işi bir plan çerçevesinde ve istenilen şekilde yerine getireceklerdir. Sorumluluk sahibi bireyler yapacağı davranışa ve bulunduğu yere ve konumuna dikkat ederek hareket ederler. Okullarda öğrencilere sorumluluklar vererek ve bu görevleri yerine getirip getirmedikleri takip edilerek sorumluluk değeri kazandırılabilir.

b) Öz Güven

Özgüven; organize edilmiş, çok yönlü, hiyerarşik, istekli, gelişebilen, değer biçilebilen ve ayırt edilebilen bir özelliktir (Shavelson, Hubner ve Stanton, 1976, s. 411). Olumlu ve olumsuz yönlerini bilerek yaşamak ve bunların getireceği sonuçlara hazır olma durumudur. Özgüven sahibi kişiler kendilerini oldukça iyi tanırlar. Nerede ve ne zaman başarılı, başarısız olacaklarını öngörebilirler. “Özgüven duygusu bireyin olumlu yaşantılara sahip olması, kendini yetenekleri doğrultusunda besleyebilmesi, güçlü yanlarını başarılı bir kişi olma yolunda destekleyebilmesi için oldukça önemli bir faktördür” (Ekinci, 2013, s. 53). Böylece daha sağlıklı kişilikler oluşturabilirler. Çocuklarda özgüven gelişimi bebeklikten itibaren başlar. Erikson’a göre temel güven duygusuna karşı güvensizliğin oluştuğu yaş aralığı 0-1 yaş aralığıdır. Bebekler doğar doğmaz kendilerini güvende hissetmek isterler. Bundan dolayı anneyle ilk temas çok önemlidir. Annesi ile ilk temasını yaşayan bebek kendini güvende hissederek rahatlar. Güven duygusu ve değeri bu kadar önemliyken çocuklukta da bu değerin kazanılması bir o kadar önem arz eder. Özgüven değerinin

temelleri aile eğitiminde atılır okul eğitiminde devam eder. Okullarda eğitimciler, çocuklara ders içinde ve dışında gerek davranışları ile gerek sözlü iletişimle özgüven değerini kazandırmalıdırlar. İlkokul müfredatlarında yer alan ders ve konularda özgüven değerine sıkça yer verilmiştir. Bunu fırsata çevirmek, çocuklara bu eğitimi drama, tiyatro veya oyunla vermeye çalışmak ise bu değerin öğretimini kolaylaştırabilir.

c) İşbirliği

Yapılan herhangi bir eylemde, etkinlikte birlikte hareket etmeye işbirliği denir. İşbirliği, doğru zamanda ve doğru yerlerde kullanıldığı zaman verimi yükseltir. Zamandan ve iş yükünden tasarruf sağlamada yardımcı olur. İşbirliği, eğitimde de oldukça yararlıdır. Aynı amaç için tüm öğrenciler birlikte ya da gruplar halinde çalışmalar yapabilirler. İşbirliği ile çalışmada çocuklar paylaşma, bir grubun üyesi olma gibi birçok sosyal beceriyi de edinmiş olur. “İşbirliği içinde yetişen öğrencilerin ben duyusundan çok biz duygusu gelişmesine katkı sağladığı gibi toplumsal değerlerin kazanımı da sağlar” (Dilmaç, 2007, s. 34). Arkadaşları ile birlikte hareket eden çocuk, toplumun bir parçası olduğunu fark eder. Toplum içerisinde yer edinir ve söz sahibi olur. Akranları ile olumlu ilişkiler geliştirebilme fırsatı yakalar. İşbirliği değeri küçük yaşlardan itibaren kazandırılması gerekir. Çünkü toplumların var olabilmesi birliktelikle mümkündür. Bireyler içerisinde bulunduğu topluma ne kadar katkı sağlarsa toplum içerisinde bir o kadar yer almış olurlar. İşbirliğinde, bireysellikten çok grup çalışması daha önemlidir (Girgin: 2012, s. 113). Bu değerin öğretiminde okullarda sık sık grup çalışmaları, grup oyunları yapılabilir. Çocuğa, grup içerisinde yer vererek sorumluluk alması ve birlikte hareket etme bilincinin kazandırılması sağlanabilir.

d) Saygı- Başarıyı Tebrik

“Saygı, herhangi bir ilişki içinde olunan bir kurum, birey ve benzerine, söz konusu varlık veya oluşumun ilgi ve duygularının farkında tutum sergilemek, buna göre uygun bir davranış tarzını, tutumu benimsemektir” (Girgin: 2012, s. 151). Toplumumuz geçmişten beri küçükleri sevmeyi, büyüklere saygı göstermeyi kural edinmiştir. Bu yüzdendir ki yıllardır toplumumuzda büyüklere saygı çok önemsenmiş, nesiller bu bilinç ile yetiştirilmeye çalışılmıştır. Türk toplumunda görülen geniş aile yapısının yerini artık çekirdek aileye bırakması bireyleri kısmen yalnızlaştırmıştır. Geniş aile içerisinde çocuklar farklı kuşakları bir arada görerek, onlarla iletişim kurup kendi görüş ve düşüncelerini geliştirme imkânı bulmaktaydılar. Böylece saygı değerini model alarak, yaşayarak

öğrenebilmekteydiler. Son zamanlarda meydana gelen bireyselleşmeler nedeni ile insanlar sadece kendi hayatları ile ilgilenmeye başlamışlardır. Böylece diğer insanların düşüncelerine, davranışlarına ve hayatlarına karşı daha az duyarlı hale gelmişlerdir. Bu davranış şeklide insanlar arasında oluşan saygının en aza inmesine neden olmaktadır. Saygının yok olduğu toplumlarda, toplumdan söz etmek mümkün değildir. Birlikte olma bilinci ancak saygı değerinin devam etmesi ile oluşabilir. Saygı değeri, aile içinde ve eğitim kurumlarında öncelikli olmalıdır. “Her insan doğuştan değerlidir, saygı ve değer görerek yaşama hakkına sahiptir” (Atabey, 2014, s. 20). Çocuğa bu değer kavratılırken öncelikle rol model olunmalıdır. Aile içerisinde eşler arasında saygı değeri oluşmamış ise çocuğun saygı değerini öğrenmesini ve hayatına geçirmesini bekleyemeyiz. Saygı ve sevgi değerlerini öğrencilere okulda kazandırmak için öğretmenler öğrencilerin görüşlerine, kişiliklerine saygılı olmalıdırlar. Öğrencileri koşulsuz sevmeli ve onları kabul etmelidirler. Saygı ve sevgi değerlerinin öğretiminde şu söz dikkate alınmalıdır: Sayılmak istiyorsanız sayılmayı, sevilmek istiyorsanız sevmeyi öğreniniz. Çünkü her insan saygı duyulmak ve sevilmek ister bunun yolu öncelikle diğer insanları sayıp sevmekten geçmektedir.