• Sonuç bulunamadı

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.1. Çocuk ve Oyun

2.1.6. Oyuncak ve Oyun

Oyun ve oyunu meydana getiren oyuncaklar çocukların hayatında geniş bir alanı kaplamaktadır. Türk Dil Kurumu’na göre oyuncak ‘oyun aracı’ olarak tanımlanmaktadır. Çocukların gelişiminde en önemli faktörlerin başında oyun ve oyuncak türlerinin olduğu bilinmektedir. Günümüzde oyuncak yelpazesi çocuk için doğru oyuncak seçimini zorlayacak kadar geniştir. Oyuncakların kolay ulaşılabilir olması, çeşitli reklamlar ve internet ortamı ebeveynlerin oyuncak seçiminde etkili olmaktadır. Ebeveynler, genellikle oyun malzemelerini seçerken çocuğun yaratıcı yönlerini arttırıp hayal güçlerini besleyen, var olan yeteneklerini ortaya çıkarmalarına katkı sağlayacak oyuncakları tercih etmektedirler. Bu çeşitlilik içinde oyuncak, ‘yaratıcı oyuncak’ olarak adlandırıldığı zaman ilgiyi üzerine daha çok çekmektedir. Örneğin Gardner ve arkadaşlarının (2012) yapmış olduğu bir araştırmanın genel amacı; “hem oyuncakların karakteristik özelliklerinin, hem de piyasanın sağladığı bilgilerin; Ebeveynlerin reklamı yapılan oyuncağa bakışını, Ebeveynlerin, çocuklarının gelecekteki huzuru ve başarıları için hangi hayati yeteneklerin önemli olduğu konusundaki fikirlerini nasıl etkilediğini anlamaktır” (Gardner, Golinkof, Michnick, Hirsh-Pasek ve Heiney-Gonzalez, 2012, s. 382).

“Her oyuncak daima, zamanının ve yapıldığı yerin belirli aurasını taşır. Yetişkinlerin çocuklar için yaptığı oyuncaklar, bu yetişkinlerin dünya görüşlerini, ideolojilerini, zevklerini, tarzını ve teknoloji anlayışlarını yansıtır” (Smirnova, 2011, s. 37). Çocuk ile yetişkin arasındaki farkı, bir oyuncak tasarımı için kullanmaya kalktığımızda da gözlemleme olasılığımız yüksektir. Bu anlamda oyuncak tasarımında çocuğun söz sahibi olması durumu dikkate alınabilir bir durumdur. Bulunduğu zaman ve kültürün çocuklarına

hitap edeceği için bir oyuncağın karakterinde içinde bulunduğu zaman ve kültüre ait öğeleri barındırması gayet doğaldır. Oyuncaklarda tıpkı çocuklar gibi büyürler, her dönemin çocukluğu için değişim göstermektedirler. Oyuncaklar çocuklar için üretilse de birer yetişkin tasarımıdır. Haliyle oyuncaklara yansıtılması istenen her türlü fikir yüklenebilmektedir. Bu türde tasarlanan oyuncaklar ile çocukları kitleler halinde yönlendirebilmek kolaylaşmaktadır.

“Eğitici oyuncakların çocuklara belirli becerileri (okul müfredatı ile paralel, fakat o kadar ayrıntılı değil) öğretecek özellikleri olması ve bu yüzden de çocukları onlarla sadece eğlence amaçlı oynamak için çekmeyecek ‘ciddilikte’ ve sade olmaları gerekmektedir. Oyun sadece ciddiye alınmamalı, ciddi de olmalı idi” (Goldstein, 1994, s. 51). Oyuncağın ciddiliği denince oyunun ciddiliği düşünülebilir. Ama her oyun ciddi bir nitelik ve yapısal kodlara sahip olmamalıdır. Oyunun önemli özelliği de ciddiyeti merkezi bir bileşen olarak kabul etmemesidir. Ancak eğitim amaçlı olan ya da eğitici oyuncaklara böyle bir anlam yüklenmesi de tartışmaya açıktır. Eğitici oyuncakların ve diğer oyuncakların arasındaki fark çocukların bir yetişkin eşliğindeki ciddi oyunları ve serbest oyunlar arasında gözlemlenen farkla aynıdır. İster eğitici ister serbest oyun materyalleri ile oyunun doğrudan ve dolaylı olarak çocuğun eğitim ve öğretimine katkı sağladığı kabul edilmektedir.

Oyuncaklar ile ilintili bir pozitif durum ya da başarıyı oyuncağa bağlamak, oyuncağa da bu durum için bir pay çıkarmak ve oyuncağa şahsiyet yüklemek ile sonuçlanabilir. Bu durum ilerleyen zamanlarda oyuncak ile çocuk arasındaki aidiyet ve sahiplenmeyi pekiştirebilir. Eğitici oyuncaklar için söylenebilecek bir diğer dikkat çekici unsur ise araştırmalarda bu oyuncakların öğrenime sanıldığı gibi katkıları olmadığıdır. Çalışmalara göre öğrenmelerin oyuncaklara bağlı olarak değil bir yetişkinin rehberliği ya da çocukların entelektüel kapasiteleri ile daha ilişkili olduğu analizi yapılmaktadır (Goldstein, 1994, s. 52).

Çocuk oyunlarında kız ve erkek çocukların cinsiyet farklılığından kaynaklanan farklılığından bahsedilmektedir. Cinsiyet farklılıklarının ilgi alanı dağılımında, oyunlara duygusal ve fiziki yaklaşımda görülmesi doğal olarak kabul edilebilir.

Oyuncak tek başına oyun malzemesi olmaktan çıkar, çocuğun hayal gücüyle çeşitlenir, yeni kimliklere veya yapılara dönüşebilir. Oyun ortamının oyuncakla çocuğu içine aldığı zamanlarda çocuk duygu yoğunluğunu da oyuna katabilmektedir.

2.1.6.2. Geleneksel Oyunlar

Geleneksel oyun; kültürel ögelerden, gelenek ve göreneklerden izler taşır. Kurallarını, kıyafetlerini törelerden alır. Türk Milleti’nin gelenek, görenek ve hasletlerini ortaya koyan canlı ve uygulamalı örneklerden olup, kuşaktan kuşağa aktarılarak yasatılan sportif, folklorik değerlerdir. (İşler, 1997, s. 37).

2.1.6.3. Sanal Oyunlar

1990’ların başında bilgisayar teknolojilerindeki hızlı gelişmeler sayesinde bilgisayar oyunları sektörde kendisini göstermeye başlamıştır. Bilgisayarlar konsollara göre daha fazla fonksiyonu yerine getirebildiği için, yani oyun oynama dışında da kullanılabildiği için evlerdeki kullanımları artmaya başlamıştır.

Çevrim içi oyunlar, ara yüz olarak bir web sitesi kullanır ve çok sayıda bilgisayarda oynanır. Bu tür web tabanlı ağ oyunları arasında en yeni ve en popüler olanları; kitlesel, çok oyunculu çevrim içi rol üstlenme oyunlarıdır (Griffiths, Davies ve Chappell, 2004, s. 88).

1996 yılında ilk devasa çok oyunculu çevrim içi oyun olan “Ultima Online” oyunu kısa sürede büyük oyuncu kitlesine ulaştı. Akkemik (2009)‟ e göre, bu oyun, oyun tarihinde gerçek bir dönüm noktası olarak kabul edilebilir. Ultima Online ile birlikte oyunlar için artık fiziksel mesafe önemini kaybetmiştir. İnternete bağlanarak dünyanın herhangi bir yerinde bulunan başka bir kişi ile oyun oynama şansı yakalanmıştır. Aynı zamanda oyun zamanı kavramı da değişmiş, oyunlar artık belirli zamanlarda oynanmak yerine istenildiği her an, günün yirmi dört saati oynanabilir hale gelmiştir.

2.1.6.4. Sınıf İçi Eğitsel Oyunlar

İnsanlar oyun oynarken bilinçli ya da bilinçsiz olarak oyunun kurallarına ve oyunu kazanmaya odaklanırlar. Bu da oyun sırasında diğer kaygılarından kurtulmalarını sağlar. Böylece oyunun heyecanına kapılan bireyler aslında kaygılarından arındıkları için öğrenmeye ve öğrendiklerini sergilemeye daha açık hale gelirler. Romine oyunların eğlenceli olduğunu vurgularken öğrencilerin aslında bir öğrenme etkinliğine katıldıklarını fark etmediklerini, fark etseler bile genellikle bu süreci zevkli bulduklarını belirtmektedir.

Bu nedenle öğretmenlerin oyunları ve diğer eğlence aktivitelerini derslerine dâhil etmeleri gerektiğini savunmaktadır (Romine, 2004, s. 294).

Oyunların amaçları arasında sadece eğlence yer almaz. Çocuklara bir şeyler katabilmek, öğretebilmek de önemlidir. Eğitsel oyunlar çocuklara yeni bir şeyler öğretmek veya var olan bilgilerini pekiştirmek amacıyla tasarlanmış oyunlardır. Bundan dolayı eğitsel oyunlarda öncelikli hedef çocuğa kazanım kazandırmaktır. Okullarda kullanılan eğitici oyunların diğer oyunlardan farkı bu oyunların belli bir amaca hizmet etmesidir (Altınbulak, Emir ve Avcı, 2006, s. 37). Bu oyunlar derste işlenen konuya uygun, konuyu öğretici ya da pekiştirici nitelikte olmalıdır. Yani öğrencinin dikkatini dağıtmadan temelde konuya odaklanmasını sağlamalıdır. Öğretim yöntemi olarak oyun öğrenme hedeflerine uygun olarak düzenlenmiş olmalı ve 3 temel prensip olan rekabet, kurallar ve eğlenceyi içermelidir (Sanchez, Morfin, & Campos, 2007, s. 47).

2.1.6.5. Açık Alan Oyunları

Açık hava oyunları koşmayı, diğer bazı fiziksel becerileri gerektiren oyun türlerindendir. Daha çok koşma, atlama, zıplama gibi hareketleri içerir. Amaç genel olarak çocuğa zindelik kazandırmak, beden koordinasyonunu ve gücünü sağlatmaya çalışmaktır.

Çocuk dış dünyada ve açık havada daha fazla meraklıdır. Keşfe daha çok yatkındır. “Dış mekan uygun görülen davranışlar açısından daha az yapılandırılmış olduğundan serbest keşif için daha fazla imkan sağlar ve çocuklar için sürekli bir yenilik kaynağı haline gelir” (Aksoy ve Çiftçi, 2014, s. 77).

Açık alan oyunları çocukların daha fazla özgürleştikleri oyunlardır. Çünkü çocuk mekânsal olarak bir sınır içerisinde değildir. Kendini özgür hisseden çocuk daha fazla sosyalleşir ve kendini gerçek dünyaya daha kolay adapte eder.