• Sonuç bulunamadı

1-Genel Olarak

Avrupa'da 18. asra kadar sanık ile suçlu birbirine karıĢtırılıyor, sanığın suçsuz olabileceği ihtimali gayeye aykırı sayılıyordu. 70

18. asrın ikinci yarısında zamanın felsefi ve liberal cereyanın tesiri ile sanığın korunması safhasına ulaĢılmıĢtır, bu Ģekilde, devlet kudretinin kötüye kullanılmasını önleme ve ferdi koruması gayesi güdülüyordu. Hakimlerin keyfiliğine ve sanıkları muhakkak suçlu görmek ve cezalandırmak temayüllerine karĢı bir tepki olarak bu dönemin sembolü "sanık suçluluğu sabit olana kadar masum sayılır" ilkesiydi. Bu ilke daha sonra insan hakları sözleĢmesine geçmiĢtir.71

En iyi ceza muhakemesi hukuku hem fertlerin haklarını teminat altına almaya, hem de toplum düzenini korumaya yönelik olmalıdır. Osmanlının uyguladığı muhakeme hukuku, bu özellikleri içerisinde barındırmaktadır. Ġslam hukuku, koyduğu prensiplerle bunu sağlamıĢtır. Adaletin geciktirilmesi zulüm sayıldığı için ceza muhakemesinin bir gayesi de muhakemenin en kısa zamanda ve en az masrafla gerçekleĢmesidir.Osmanlı ceza muhakemesi bu hususları da sağlamıĢtır.72

2-.Osmanlı ceza muhakemesi prensipleri

Osmanlı ceza muhakemesinde sanığın hak ve hürriyetlerinin korunması prensiplerle sağlanmıĢtır. Osmanlı devletinin, bir Ġslam devleti olduğu ve her türlü hukuki konuda Ġslam hukuku hükümlerini uyguladığı herkesçe malumdur. Fakat Osmanlı hukuk mevzuatının iki kısımdan oluĢtuğu da bilinen bir gerçektir. Bunlardan ilki, Kitap, Sünnet, Ġcma ve kıyasa dayanan ve fıkıh kitaplarında

70 KUNTER Nurullah: Ceza Muhakemesi Hukuku, (Ġstanbul, 1981) No 12-a 71 KUNTER Nurullah a.g.e. No 13-b

72

toplanmıĢ olan normlar manzumesidir ki bunlara şer'i hukuk ya da şer'i şerif denilmektedir. Osmanlı hukukunun ikinci büyük parçasını ise örfi hukuk oluĢturmaktadır73

a

.Beraet-i Zimmet Asıldır Ġlkesi

Yani bir kimsenin suçsuz ve borçsuz olması temel prensiptir. Suçluluk ve borluluğun varlığını iddia edenin, bunu ispat etmesi gerekir, çünkü delil yeni bir Ģeyi iddia edenden istenir. Bu iddianın zann-ı galip verecek surette ispat edilmesi gerekir. Bu sebeple, bir Ģahit yeterli görülmemiĢ, ispatın en az iki Ģahitle olması Ģart koĢulmuĢtur.74

Herkesin Ģahitliğinin kabul olunmaması, Ģahitler hakkında güvenirlik soruĢturması yapma zorunluluğu, hakimin objektif delillerle bağlı kılınıp haksızlığa sapmamasını temin edici tedbirler alınması ve Ceza Muhakemesinin her safhasının açık olması sanığın hak ve hürriyetlerini korumaya yöneliktir.75

b

.ġek Ġle Yakin Zail Olmaz Ġlkesi

Bu prensibe göre bir Ģeyin varlığı kesin olunca, aksi ispat edilmedikçe, meydana gelecek bir Ģüphe sebebi ile o Ģeyin yokluğuna hükmolunamaz. Osmanlı hukukunun dörtte üçü veya daha fazlası bu prensibe uygundur. Osmanlı ceza muhakemesinde Ģüphe daima sanık lehine kullanılmıĢtır. Had ve kısas cezaları da Ģüphe ile düĢmüĢtür. Hatta bu cezaların ağır olmaları sebebi ile hakim somut olayda bir Ģüphe ile düĢmüĢtür. Hatta bu cezaların ağır olmaları sebebi ile hakim somut olayda bir Ģüphe bulup cezayı düĢürmekle görevlendirilmiĢtir.76

c

.Açık SoruĢturma Ġlkesi (Aleniyet Ġlkesi)

Mahkemelere çeĢitli konularda yapılan Ģikayetler sonucu, daha çok ceza davalarında yürütülen soruĢturmaların yapılan keĢif ve tatbikatın gizli olmamasıdır.

73 ERġEN Serkan s 17 74 ÖZMEN Necmettin, s 29 75 BAYINDIR Abdülaziz a.g.e.s124 76

Bilhassa ceza davalarının ilk soruĢturma safhasında soruĢturmanın açık olması ve orada hakimin vekil tayin ettiği ve naip ismi verilen yardımcıları ile beraber halktan güvenilir kiĢilerin (ümena) mutlaka bulunması, ceza muhakemesinin bütün safhalarının halka açık olarak yapıldığını göstermektedir. Halbuki modern ceza muhakemesinde sadece duruĢma safhası halka açıktır.77

Yargılamada tam bir eĢitlik ve tarafsızlık esas alınmıĢ ve ceza muhakemesinin bütün safhalarının halka açık olması ilke haline getirilmiĢtir.78

d

.Hakimin Tarafsızlığı Ġlkesi

Hakim taraflar arasında eĢit davranmak zorundadır. Taraflardan biri her ne kadar eĢraftan ve ileri gelenlerden, diğeri de sıradan vatandaĢ olsa dahi muhakeme sırasında tarafları oturtmak, onlara bakıĢlarını yöneltmek ve hitab etmek gibi muhakeme ile ilgili bütün muamelelerde tamamıyla adalet ve eĢitliğe uyması gerekirdi.79

e

.Hakimin Bağımsızlığı Ġlkesi

Hakimler sultan tarafından göreve tayin edilirler ve sultan tarafından görevden alınabilirlerdi. Muhakemeyi yürütme ve hüküm verme konusunda sultanın vekili olarak görev yaparlardı. GeniĢ yetkilerle donatılmıĢ olmalarına rağmen vali ve beylerbeyi gibi yürütme organları hakim tayin edemez ve onları görevden alamazlardı.80

f

.Yetkili Mahkemenin Tayini

Osmanlı muhakeme sisteminde bir yerde birden fazla bulunduğu takdirde taraflardan biri bir hakimin huzurunda diğeri de diğer hakim önünde davaya bakılmasını ister ve bu konuda anlaĢmazlık çıkarsa sanığın istediği hakim tayin edilirdi. Çünkü bir kiĢinin suçsuz olması muhakeme hukukunun temel

77 BAYINDIR Abdülaziz a.g.e.s124 78 ÖZMEN Necmettin, s 31

79 BAYINDIR Abdülaziz a.g.e.s86 80

prensiplerindendir. Sanık davacının iddia ettiği Ģey ile ilgisi olmadığını belirlenmesini istemektedir. Davacı ise davalıdan bir hak alma arzusundadır. Davalı, davacının tercih ettiği hakim hakkında Ģüpheye düĢebilir. Bu bakımdan davalının arzusuna uymak, davacının arzusuna uymaya tercih edilmiĢtir.81

g

.DuruĢmada Hazır Bulunma Hakkı

Osmanlı muhakeme sisteminde davalının yani sanığın duruĢmada hazır bulunması Ģarttır çünkü dava ve deliller ancak duruĢmada hazır bulunan hasmın yüzüne karĢı dinlenir. Davalı yani sanık bizzat mahkemeye gelmekten veya vekil göndermekten kaçındığı takdirde zorla getirtilir, buda mümkün olmazsa yerine bir vekil-i musahhar tayin edilerek gıyabında hüküm verilirdi.82

h

.Davaya Hakimin Huzurunda Bakılması

Burada dava demek muhakemenin duruĢma devresi demektir. Buda ancak hakimin hazır bulunduğu bir oturumda olabilir. ġahitlerde sadece hakim tarafından dinlenebilir.83

i

.Hakikatin AraĢtırılması Ġlkesi

Ceza muhakemesinde hakikat araĢtırılmasına büyük önem gösterilmiĢ ve bu hususta objektif kıstaslar esas alınmıĢtır, çünkü insan Ģeref ve haysiyeti her Ģeyden üstündür, hiç kimsenin Ģeref ve haysiyeti hakimin vicdani kanaatine terk edilemez, bir kiĢinin cezalandırılabilmesi için suçluluğunun kesin olarak ispat edilmesi gerekir. Ġspat vasıtaları hem hakimi hem tarafları bağlar. Her suç konusu ile ilgili olarak suçun kendisi, sanık, davacı ve Ģahitler hakkında yapılacak tahkikat iĢlemleri bütün incelikleri ile fıkıh kitaplarında tespit edilmiĢ ve bütün unsurlarının teĢekkülüne

81 BAYINDIR Abdülaziz a.g.e.s 95 82 BAYINDIR Abdülaziz a.g.e.s 101 83

önem gösterilmiĢtir. Ceza muhakemesinde hakimlerin takdir yetkisi son derece dardır. 84

j

.Hüküm Verilirken Tarafların Hazır Bulunması

Muhakeme esnasında tarafların hazır bulunmalarının Ģart olduğu gibi hüküm verilirken de hazır bulunmaları Ģarttır. Taraflar yerine kanuni temsilcileri de hazır bulunabilirler85

k

.Muhakemede Çabukluk Ve Ucuzluk Ġlkesi

Muhakeme sırasında hakikatin araĢtırılmasına azami dikkat gösterilmekle beraber, muhakemenin bir an önce sonuçlandırılması, sistemin ayırıcı bir özelliğidir. Yargılama sade ve basit usullerle yapılır. Gecikmeye sebep olabilecek hususlar tamamen ortadan kaldırılmıĢ olduğundan sonuç kısa zamanda alınabilmektedir.86

3-.Osmanlı Ceza Muhakemesi Sistemi

Osmanlı ceza muhakemesinin kendine has bir sistemi vardır. Bu, batı kaynaklı muhakeme sistemlerinden hiçbirine benzememektedir. Muhakeme, davacı, davalı, bunların vekilleri ve hakim arasında açık ve sözlü olarak yapılmakla birlikte süjelerden her birinin görevi ayrıdır. Hiçbiri diğerinin yapması gereken faaliyeti yapamaz. Hakimin iĢe el koyması bir davanın açılmasına bağlıdır. Ceza davası açmakla görevlendirilmiĢ bir makam yoktur. Eğer suç özel hukuk sahasına giriyorsa, Ģahsi dava açılması gerekir. Topluma karĢı iĢlenmiĢ suçlarda dava kendiliğinden var kabul edilir.87

Hakim ihtiyaç duyduğu konularda naiplerine ilk soruĢturma yaptırır. Osmanlı sisteminde ispat davacıya düĢen bir görevdir. Sanık baĢlangıçta suçsuz sayıldığından itham edildiği bir fiili iĢlemediğini söylemesi yeterli olur. Bu konuda delil getirmez.

84 BAYINDIR Abdülaziz a.g.e.s 128 85 BAYINDIR Abdülaziz a.g.e.s 112 86 BAYINDIR Abdülaziz a.g.e.s 129 87

Ceza muhakemesinde, sanığın suçluluğunun bütün Ģüphelerden uzak bir Ģekilde ortaya konulması ve ispat edilmesi gerekir. Dolayısıyla her Ģey delil olmaz ve deliller hakimin kanaatine göre değerlendirilmez.88

Ġspat vasıtaları ikrar yemin ve tanık beyanlarıdır. Ġkrar sanığın suçunu kabul etmesidir. Hakim huzurunda yapılmayan ikrara itibar edilemez. Sanık kendisine isnat edilen suçu kabul etmediği takdirde Ģahitlerle ispat olunması gerekir. Somut olayda Ģahit yoksa ve sanıkta suçunu kabul etmediyse Ģüpheden sanık yararlanacaktır.89

Muhakemenin her safhasının açık olması ve takdir yetkisinin dar tutulmasının yanında ispat vasıtalarının tamamen objektif kıstaslarla değerlendirilmiĢ olması Osmanlı hukukuna has bir özelliktir.90

Modern hukuk sisteminde kabul edilen vicdani delil sistemi Osmanlı ceza muhakemesinde kabul edilmemiĢtir. Ceza davaları kanuni delillerle ispat edilebilir. Hatta ağır ceza gerektiren hat ve kısas davalarının ispatı daha zor Ģartlara bağlanmıĢtır. Çünkü insan Ģeref ve haysiyeti her Ģeyden üstündür. Suç iĢlediği kesin olarak ispat edilmedikçe kiĢi cezalandırılmamalıdır. Ayrıca deliller kesin ve takdiri olmak üzere de bir ayrıma tabi tutulmamıĢlardır. 91