• Sonuç bulunamadı

Osmanlı’nın Sefer Kararı ve Kartli Prensliği’nin İlhakı

XVIII YÜZYILIN BAŞLANGICINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU VE GÜNEY KAFKASYA

B. Osmanlı İmparatorluğu’nun Güney Kafkasya’ya Sefer

1. Osmanlı’nın Sefer Kararı ve Kartli Prensliği’nin İlhakı

XVIII. yüzyılın başlangıcında Safevi Devleti’nde baş gösteren iç karışıklıklara ve isyanlara Osmanlı İmparatorluğu kayıtsız kalmamış ve olayların gidişatını sınır beylerinin merkeze göndermiş olukları raporlarla takip etmiştir. Safevi Devleti’nin iç karışıklığının gün geçtikçe daha da ağırlaşması ve isyanların bütün ülkeyi sarması üzerine Osmanlı İmparatorluğu Safevi Devleti’nin iç durumunu daha yakından öğrenmek için elçi gönderilmesine karar vermiştir. Bu maksatla 1720 yılının Ağustos ayında şıkk-ı sâni payesiyle Dürri Ahmet Efendi Safevi Devleti’ne elçi olarak

       258 Karadeniz, İran, s.88.

259 Sarıoğlu, Yozefo, s.49-50; Kruşinski, Khristian, s.60-70;Osmanlı-İran-Rus, s.12-14; Karadeniz, İran,

62

gönderilmiştir260. Safevi Devleti’ne elçi olarak gönderilen Dürri Ahmet Efendi

görünüşte iki devlet arasındaki dostluğu müstenid ve 1718 yılında yapılmış Pasarofça antlaşmasına göre Osmanlı İmparatorluğu arazisinden geçecek olan Avusturya-Safevi ticaret yoluna ait muamelenin tekamül etmesi meselesini görüşmek için gitmiştir. Bununla beraber asıl amaç Safevi Devleti’nde baş göstermiş olan Afgan isyanı ve

devletin iç durumu hakkında malumat toplamaktı261.

1720 yılının Ağustos ayında İstanbul’dan yola çıkan Dürri Ahmet Efendi aynı yılının 11 Kasım tarihinde Safevi sınırına varmıştır. Osmanlı elçisi Safevi Sarayı’nda güzel bir merasimle karşılanmıştır. Ancak, Şehit Ali Paşa döneminde Mora seferinden sonra Safeviler üzerine sefer yapılacağına dair haberler nedeniyle Safevi devlet ricalinde, Osmanlının, devletinin düştüğü iç karışıklıklardan yararlanarak bazı haklar talep edeceği yönünde huzursuzluk oluşmuştur. Fakat elçinin Şah tarafından kabulünden ve Padişah tarafından gönderilen namelerin içeriği açıklandıktan sonra bu

korku ve endişenin boş olduğu anlaşılmıştır262.

Yaklaşık altı buçuk ay Safevi Devleti’nde kalan Dürri Ahmet Efendi 5 Aralık

1721 tarihinde İstanbul’a dönmüştür263. Dürri Ahmet Efendi elçi olarak bulunduğu

sırada Damat İbrahim Paşa’dan aldığı talimat doğrultusunda Şah’ın divanı, devlet idaresi, halkı, şehirleri, kaleleri, askeri ve iç durumu, komşu ülkelerle ilişkileri, ülkede baş göstermiş olan Afgan ve Lezgi isyanları hakkında malumat toplamıştır. İstanbul’a vardıktan sonra Dürri Efendi topladığı bütün bu malumatları Sefaret-name şeklinde

Padişah Sultan III. Ahmet’e takdim etmiştir264.

Dürri Ahmet Efendi’ye ilaveten Erzurum valisi Silahtar İbrahim Paşa ve Bağdat valisi Eyyüplu Hasan Paşa’nın durmadan Safevi Devleti’nin iç karışıklığının gün geçtikçe arttığı ve İsfahan’ın Afgan isyancıları tarafından kuşatıldığı hakkında bilgiler göndermişlerdir. Ayrıca Silahtar İbrahim Paşa merkeze gönderdiği istihbarat bilgilerinin teyidi için Tebriz’de bulunan Fransız tüccarlarının Erzurum ve İzmir’de bulunan ortaklarına İsfahan’ın kuşatılması ve Safevilerin iç durumu hakkında gönderdikleri mektupların birer örneklerini de İstanbul’a göndermiştir.

      

260 Köse, Kafkaslar, s.45; Karadeniz, İran, s.95-96; Mary Lucille Shay, Venedik Balyosların Bakışıyla

Osmanlı İmparatorluğu Lale Devri Ve Sonrası (1720-1734), çev. Münir Akın, İstanbul 2009, s.118.

261 Münir Aktepe, “Dürri Ahmet Efendi’nin İran Sefareti”, Belgelerle Türk Tarih Dergisi, Sayı 1, Ankara

(Ekim 1967), s.57; Köse, Kafkaslar, s.45-46.

262 Aktepe, İran Sefareti, Sayı 3, s.64-65. 263 Aktepe, İran Sefareti, Sayı 5, s.56. 264 Aktepe, İran Sefareti, Sayı 6, s.82-83.

63

Sınır beylerinin durmadan göndermiş oldukları malumatlar, Çarlık Rusya’sının Güney Kafkasya’ya sefer hazırlıkları yapması ve Avrupa devletlerinin tahriki üzerine İstanbul’da bulunan Safevi elçisi Murtaza Kulu Han geri gönderilmiştir. 15 Mayıs 1722 tarihinde devlet adamlarının iştirakiyle Safevi meselesini tartışmak için Büyük Divan

toplantısı düzenlenmiştir265. Bu Divan toplantısında yapılan müzakereler sonucunda

aşağıdaki kararlar alınmıştır:

1. Afgan kabileleri, Mir Üveys oğlu Mahmut Han idaresinde, Kandehar’da isyan

etmiş ve birçok İran şehirleri bunlar tarafından zapt edildikten sonra, İran’ın hükümet merkezi olan İsfahan şehri dahi muhasara altına alınmıştır.

2. İran dahilindeki bu isyanın, Osmanlı devleti sınırına sirayet etmesi muhtemel

görüldüğünden, keyfiyet, Osmanlı İmparatorluğunun doğu sınırları için de büyük bir tehlike arz etmektedir.

3. Bu itibarla, evvelce Osmanlı Devleti’ne ait bulunuyorken, sonradan İran’a

terk edilmiş olan, doğu sınırları üzerindeki, Revan, Tebriz, Gence ve Tiflis gibi daha bazı kal’a ve şehirler, tekrar Osmanlı İmparatorluğu sınırları içine alınarak, devletin doğu hududunun emniyeti sağlanmalıdır.

4. Mu’teber telâkki olunan bir çok fıkıh kitablarına nazaran, Râfizi tâifesi,

mürted ve küfr erbabından sayıldığı içün, bunlarla savaşmak dahi müşrikler ile harb etmeye müsavidir.

5. Nihayet, Osmanlı devleti’nin doğuda âsâyiş ve emniyetini sağlamak,

Müslüman Türklerle meskun bir kısım şehirleri, şi’ilerin zulmünden kurtarmak için,

buraları zapt etmek maksadile, İran’a savaş açmakta hiçbir mahzur yoktur266.

Divan toplantısında alınan savaş kararına rağmen Safevi devletine karşı herhangi bir sefer başlatılmamış ve İsfahan’ın düşmesine kadar beklenmesi uygun görülmüştür. Bu karara muhalefet eden Erzurum Valisi Silahtar İbrahim Paşa’ya “Madem ki Darül-

Mülk-i Şah-ı Acem olan İsfahan düşmemiştir, taraf-ı Devlet-i aliyyemden İran memleketine tecavüz olunduğuna rızay-ı hümayunum olmamağla yerinden hareket eyleyemeyesin; İsfahan’ın düştüğü haberi alınır alınmaz derhal harekâta başlayasın”

diye ferman buyurularak herhangi bir taarruza geçmemesi bildirilmiştir267.

Kartli topraklarını ele geçirmeyi aklına koyan Silahtar İbrahim Paşa bu sefer Tiflis taraflarına gönderdiği çuhadarın getirmiş olduğu “Tiflis Hanı İranlılarla itaatten       

265 Uzunçarşılı, Osmanlı, C. IV, s.173; Münir Aktepe, 1720-1724 Osmanlı-İran ve Silahşör Kemani

Mustafa Ağa’nın Revan Fetih-Namesi, İstanbul 1970, s.12.

266 Aktepe, Revan, s.13-14; Köse, Kafkaslar, s.54.

64

çıkıp müstakil bir hükumet kurarak etrafındaki yerleri emri altına alıp kendisine itaat etmeyen Müslüman Lezgi taifesine taarruz ettiğini ve maksadının Şirvan ve havalisini istila etmek olduğunu” haberini merkeze iletmiştir. Bunun üzerine yapılan müzakereler

sonucunda Kartli üzerine yapılacak seferi Safevilerle olan sulhü bozmayacağından 1722 yılının Ekim ayında Erzurum Valisi Silahtar İbrahim Paşa’nın Kartli üzerine

yürümesine izin verilmiştir268. Ayrıca bu arada İsfahan’ın düşmesi haberinin alınması

üzerine dönemin Şeyhülislamı Yenişehirli Abdullah Efendi’den Safevi toprakları

üzerine yapılacak seferin meşruluğuna dair fetva alınmıştır269.

Osmanlı İmparatorluğu’nun Güney Kafkasya üzerindeki niyetlerini bilen Kartli Kralı VI. Vakhtang, I. Petro ile birleşme planının başarısızlığa uğraması üzerine yüzünü yeniden Avrupa’ya çevirerek Osmanlıya karşı yardım istemiştir. Bu maksatla 1722 yılının 29 Kasım’ında İstanbul’da bulunan Avusturya elçisi vasıtasıyla Papa XIII. İnnocent ve Avusturya İmparatoru VI. Karlos’a mektupla müracaat etmiştir. VI. Vakhtang, Papa XIII. İnnocent’e yazdığı mektupta, “Osmanlı Sultanı Krallığımı ve

burada bulunan Hristiyanları yok etmek için hazırlık yapıyor. Bizim tek umudumuz sensin ve senin yardımıyla Osmanlıya karşı bir Hristiyan devleti bize yardım edebilir”

demekte idi. Yine aynı tarihte Avusturya İmparatoru’na yazılmış olan bir başka mektupta VI. Vakhtang, Müslümanların liderinin buradan o kadarda uzak olmadığını, ordularını topladığını, Krallığını yok etmek ve memlekette bulunan Hristiyanlığı kökünden kesmek istediğini söylemiştir. Böyle korkunç bir durumda tek umutlarının kendileri olduğunu, kuvvetle ya da diplomatik yolla kendilerini tehdit eden ve yürüyüş için hazırlıklar yapan Osmanlı İmparatorluğu’nun önlenmesini istemiştir. Daha önceki yüzyıllarda Gürcü Kralları tarafından Avrupa devletlerinden Osmanlıya karşı istenmiş

olan müracaatlar gibi VI. Vakhtang’ın bu müracaatı da sonuçsuz kalmıştır270.

Serasker İbrahim Paşa sefere başlamadan önce birkaç defa VI. Vakhtang’a elçilerini göndererek Devlet-i Âliye’ye itaat göstermesini istemiştir. Ancak Kartli Kralı

Vakhtang bazı şartlar ileri sürerek Seraskeri oyalamaya çalışmıştır271. Bu yolla zaman

kazanmaya çalışan Vakhtang müttefiki olan I. Petro’ya arka arkaya mektuplar

göndererek Osmanlıya karşı askeri yardım istemiştir272.

      

268 Uzunçarşılı, Osmanlı, C.IV, s.177; Aktepe, Revan, s.16.

269 Uzunçarşılı, Osmanlı, C.IV, s.176; M. Aktepe, Revan, s. 18; Hammer, Osmanlı, C. VII, s.297.

270 İlia Tabağua, Sakartvelo-Saprangetis Urtiertoba (XVIII Saukunis Pirveli Meotkhedi), Tbilisi 1972,

s.315.

271 Küçükçelebizade Asım Efendi, Tarih-i Asım, İstanbul 1282 s.45.

272 Dumbadze, Sakartvelos İstoriis Narkvevebi, C. IV, s.420; Vakhtang’ın müracaat üzerine I. Petro

65

Erzurum Valisi Silahtar İbrahim Paşa Kars’ta bulunduğu sırada Kahetiya Kralı II. Konstantin Muhammed Kulu Han, Kazvin’de kendisini Şah ilan eden Tahmasb’den aldığı emir üzerine kiraladığı Lezgi askeri birlikleriyle Kartli’nin başkenti olan Tiflis’i 4 Mayıs 1723 tarihinde ele geçirmiştir. Silahtar İbrahim Paşa Kartli Kralı VI. Vakhtang’ın kenti terk ederek Tiflis yakınlarındaki Gori kentine, oğlu Bakar’ın ise Tüşet’e çekildiği

haberini almıştı273. Kartli’de vuku bulan bu olaylardan haberdar olan Serasker İbrahim

Paşa, Vakhtang’a elçisini göndererek “akrabasından birisini gönderip itaatini bildirdiği

taktirde, II. Konstantin Mehmet Kulu Han’ı Tiflis’ten kovalayarak hâkimiyetinin yeniden kendisine tesis edileceğini” bildirilmiştir. Osmanlıya itaat etmekten başka

çaresi olmayan VI. Vakhtang, kardeşi İese ve oğlu Bakar’ı Kars’ta bulunan Serasker

İbrahim Paşa’ya yollamıştır274. İbrahim Paşa Kars’tan Tiflis’e doğru hareketle Çıldır

Eyaletine tabi Akhalkalaki Sancağının Poka köyüne vardığı zaman VI. Vakhtang tarafından gönderilmiş olan İese ve Bakar karargaha gelerek Devlet-i Âliyeye itaatini

arz ederek Gori Kalesi’ni teslim etmeye hazır olduklarını bildirmişlerdir275.

Serasker İbrahim Paşa maiyetindeki Diyarbakır Valisi Vezir Arifi Paşa, Kars

Beylerbeyi İshak Paşa, Şebinkarahisar mutasarrıfı ve 30.000276 kişilik bir orduyla

Tiflis’e doğru harekete geçmiştir. Osmanlı ordusunun Tiflis’e doğru geldiğini haber alan II. Konstantin Muhammed Kulu Han, herhangi bir mukavemet göstermenin faydasız olacağından hareketle, Serasker İbrahim Paşa’yı Tiflis dışında karşılayarak kalenin anahtarlarını ona takdim etmiştir. Böylece hiçbir mukavemetle karşılaşmaksızın 1723 yılının Haziran ayında Tiflis’i ele geçiren Serasker İbrahim Paşa kısa sürede Kartli’yi ele geçirmiş ve orada bulunan Safevi garnizonunu çıkarmıştır. Bölge Osmanlı egemenliğine geçtikten sonra Müslümanlığı kabul ederek İbrahim Paşa ismini alan Bakar’a yıllık 40.000 kuruş ödemek şartıyla Tiflis yurtluk ocaklık olarak verilmiştir. Ayrıca Serasker Tiflis Kalesi’ni teslim eden II. Konstantin Muhammed Kulu Han’ı

hapsederek Bakar’a teslim etmiştir277. Muhammed Kulu Han’ın kaleyi teslim etmesine

karşı hapsedilmesinin sebebi ise onun Şiilikten dönmemesi ve Safevi taraftarı

olmasından dolayıdır278.

      

yollamıştır. Ancak Petro’nun bu kararı geç kalınmış bir karar olmuştur. I. Petro’dan daha erken davranan Silahtar İbrahim Paşa Tiflis’i ele geçrmiştir. (Paiçadze, Ruset, s.145).

273 Küçükçelebizade, Tarih-i Asım, s. 46; Brosse, Sakartvelo, C. II, s.63. 274 Batonişvili, Kartli, C. IV, s.504; Brosse, Sakartvelo, s.64.

275 Küçükçelebizade, Tarih-i Asım, s.47. 276 Jorga, Osmanlı, s.332.

277 Solağaşvili, Kartl-Kakheti, s.147; Brosse, Sakartvelo, C.II, s.64; Sekhnia Çkheidze, Sakartvelos

Tskhovreba, Haz. Z. TÇitçinadze, Tbilisi 1913, s.37.

66