• Sonuç bulunamadı

Osmanlı İmparatorluğunda İç Karışıklık ve Patrona İsyanı

XVIII YÜZYILIN BAŞLANGICINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU VE GÜNEY KAFKASYA

C. Osmanlı İmparatorluğunda İç Karışıklık ve Patrona İsyanı

Osmanlı İmparatorluğunun başında bulunan sulh taraftarı Padişah Sultan III. Ahmet ve Vezir-i Azam Damat İbrahim Paşa, Safevilerin Nadir Kulu Han komutası altında harekete geçerek imparatorluğun İran ve Azerbaycan’da bulunan topraklarını tek tek ele geçirmesine karşı hiçbir ciddi tedbir almamıştır. Hatta Şah II. Tahmasb tarafından elçi olarak İstanbul’a gönderilen Rıza Kulu Han’la anlaşma yapılarak 1724- 1725 yıllarında büyük zahmetle ele geçirilen topraklar savaşın çıkmaması için feda edilmiştir. Ancak Safevi Devleti bu anlaşmanın tasdikini geciktirerek Güney Kafkasya’da bulunan eski topraklarını geri almak için hazırlık görmeye başlamıştır. Bunun üzerine Sultan III. Ahmet Revan, Tiflis, Gence ve Van muhafızlarına fermanlar yollayarak kalelerini müdafaasını daha da kuvvetlendirmelerini ve işinde gevşek davranmamalarını aksi taktirde cezalandırılacaklarını bildirmiştir. Ayrıca vilayet ve sancaklara kendisinin de iştirakiyle Safeviler üzerine sefere çıkacağından hazırlık

yapılmasını isteyen emirler göndermiştir544.

Padişahın sefer sırasında konaklayacağı yerler tespit edilip 27 Temmuz 1730 tarihinde padişahın tuğları çıkarılmış ve 31 Temmuz tarihinde Üsküdar’a nakl olunmuştur. Ancak Sultan III. Ahmet sefere çıkma saati gelince tereddüt ederek bu işten vazgeçmiştir.

       542 Abdi Tarihi, s.27.

543 Kütükoğlu, “Şah II.Tahmasb”, s.327; Karadeniz, İran, s.135-136; Ateş, İran, s.134-135; Aliev,

Antiiran, s.99-100.

113

Yeniçeri Ağası Hasan Ağa bu haberi aldığında şaşırarak Padişah’ın gelmesini bekleyen yeniçerilerin ve diğer ocakların bunu duydukları zaman ayaklanabileceklerinden korkmuştur. Bunun üzerine derhal Padişah’a haber göndererek “Yeniçerilerin kendisini Üsküdar’a geçmelerini beklediklerini, eğer geçmeyecek olursa veya geçmek istemediği haberi duyulursa ayaklanacaklarını ve bu ayaklanmayı bastırmaya kadir olamayacağını” bildirmiştir. Bunun üzerine Sultan III. Ahmet istemeyerek de olsa 3 Ağustos tarihinde Üsküdar’a geçmek mecburiyetinde kalmıştır. Ancak Padişah’ın sefere çıkmak istemediği herkes tarafından anlaşılmış ve isyan kıvılcımları belirmeye başlamıştır. Padişah’tan sonra Damat İbrahim Paşa da sefer çıkmak istemeyerek yerine başka birisinin serasker tayin edilip gönderilmesini istemiştir. Bütün bunlar üzerine Safeviler tarafından Tebriz’in ele geçirilmesi ve oradaki halkın katledilmesi haberinin İstanbul ahalisi tarafından bilinmesi, yıllardır Damat İbrahim Paşa’nın faaliyetlerine karşı olan memnuniyetsizliğin taşması için son damla olmuştur. Bunun sonucunda 1718 yılda Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın sadaret makamına gelmesiyle başlayan ve tarihe Lale devri olarak geçen devri sona erdiren

Patrona isyanı vuku bulmuştur545.

30 Eylül 1730 tarihinde Padişah’ın ve Sadrazam’ın sefere çıkmak için Üsküdar’da olması ve tatil dolayısıyla İstanbul’da devlet erkânından kimsenin bulunmasından yararlanan halk Arnavut asıllı on yedince bölükten olan Patrona Halil rehberliğinde ayaklanmışlardır. İsyanın patlak vermezi üzerine üzerine dükkan sahipleri

dükkanlarını kapayarak evlerine yollanmıştır546. Yeniçeri Ağası Hasan Ağa dükkan

sahiplerinden dükkanlarını kapamamalarını istemiştir. Ancak hiçbir sonuç vermeyince

kendisi de firar ederek gizlenmiştir547.

İsyan haberinin alınması üzerine Padişah maiyeti ile beraber İstanbul’a

geçmiştir548. İstanbul’a geçtikten sonra isyanın bastırılması için yeni bir toplantı tertip

edilmiştir. Toplantıda bulunan Mısır Kahir beylerinden olan Ali Beyi isyanın derhal

askeri güçle bastırılmasını teklif etmiştir. Ancak onun bu görüşü kabul görmemiş549 ve

      

545 Şem’dâni-zade Fındıklı Süleyman Efendi, Mür’i’t-Tevârih, Haz. Münir Aktepe, C. I, İstanbul 1976,

s.2-3; Uzunçarşılı, Osmanlı, C. IV/1, s.202-203.

546 Abdi Tarihi, s.29; Hammer, Osmanlı, C. VII, s.369; Şem’dâni-zade, Mür’i’t-Tevârih, C. I, s.6. 547 Abdi Tarihi, s.29.

548 Vak’anüvis Subhi Efendi, Subhi Tarihi Sami ve Şâkir Tarihleri ile Birlikte, Haz. Mesut Aydıner,

İstanbul 2007, s.23; Uzunçarşılı, Osmanlı, C. IV, s. 205; Hammer, Osmanlı, C. VII, s. 369-370; Shay,

Lale Devri, s.36.

114

yapılan uzun müzakerelerden sonra Damat İbrahim Paşa’nın isteğiyle sancağ-ı şerifin

çıkarılmasına karar verilmiştir. Ama bu da bir sonuç doğurmamıştır550.

Bunun üzerine Sultan III. Ahmet, isyancıların isteklerini öğrenmek maksadıyla Haseki Ağa’yı At meydanına yollamıştır. İsyancılar, III. Ahmet’le hiçbir davalarının olmadığını ve sadece Sadrazam Damat İbrahim Paşa’nın, Kethüda Mehmet Paşa’nın, Şeyhülislam Abdullah Efendi’nin ve daha defterde isimlerini tahrir ettikleri kişilerin

kendilerine teslim etmelerini istemişlerdir551. İsyancıların isteklerini yerine getirmek

mecburiyetinde kalan Padişah 1 Ekim 1730 tarihinde Damat İbrahim Paşa, Kaymakam

Kaymak Mustafa Paşa ve Kethüda Mehmet Paşa boğdurularak552 bir öküz arabasına

koyulmuş ve isyancılara gönderilmiştir553.

Ancak Sultan III. Ahmet’in tahttan feragat etmesini isteyen isyancılar bu idamlarla yetinmemiş ve isyanı devam ettirmişlerdir. İsyancılar bu idamlardan sonra Sultan

İbrahim nice oldu? Bunun bize cevabı verilsin diyerek asıl niyetlerini dile getirmeye

başlamışlardır554. İsyancıların isteği üzerine idam edilerek kendilerine gönderilen Damat

İbrahim Paşa’nın cesedinin hakiki İbrahim Paşa olmadığını ve onun yerine ona benzer Kürkçübaşı Manolu’nun katledildiğini söyleyerek cesedi Bab-ı Hümayün önüne

getirerek bırakmışlardır555. İsyancılarının maksadının kendisini tahttan indirmek

olduğunu anlayan Padişah Sultan III. Ahmet Anadolu Kazaskeri Zülali Hasan Efendi Atmeydanı’na göndererek isyancıların kendisine ve ailesine dokunulmadığı takdirde tahtan feragat etmek ve yerine şehzade Mahmut’u getirmek istediğini bildirmiştir. Bu haberi memnuniyetle karşılayan isyancılar, ne kendisine, ne de ailesine

dokunmayacaklarına dair Kur’an üzerine yemin etmişlerdir556. 2 Ekim 1730 tarihinde

Sultan III. Ahmet kardeşi II. Mustafa’nın oğlu Şehzade Mahmut’u alnından öperek

Osmanlı İmparatorluğu tahtına kendi eliyle oturtmuştur557.

      

550 Uzunçarşılı, Osmanlı, C. IV, s.206; Hammer, Osmanlı, C. VII, s.370; Abdülkadir Özcan, “Patrona

İsyanı”, DİA, C. XXXIV, s.190.

551 Shay, Lale Devri, s.36-37; Abdi Tarihi, s.37-39; Jorga, Osmanlı, C. IV, s.338; Subhi Tarihi, 25-30 552 İsyancıların kendilerine teslim edilmeleri istenen listede bulunan dönemin Şeyhulislamı Abdullah

Efendi ulemaların yanına giderek ağlayarak ve yalvararak öldürülmemsi için yardım göstermelerini istemiştir. Ulemaların yardımı sayesinde celladın baltası altından başını kurtaran Abdullah Efendi Bozca adasına sürülmüştür (Şem’dâni-zade, Mür’i’t-Tevârih, C. I, s.10-11; Subhi Tarihi, s.25).

553 Abdi Tarihi, s. 37-39; Jorga, Osmanlı, C. IV, s. 338; Subhi Tarihi, 25-30.

554 Uzunçarşılı, Osmanlı, C. IV/1, s. 209; Subhi Tarihi, s. 31; Shaye, Lale Devri, s.37.

555 Özcan, “Patrona İsyanı”, s.190; Hammer, Osmanlı, C. VII, s.373; Uzunçarşılı, Osmanlı, C. IV, s.209 556 Hammer, Osmanlı, C. VII, s.373; Uzunçarşılı, Osmanlı, C. IV, s.210; Şem’dâni-zade, Mür’i’t-Tevârih,

C. I, s. 11.

557 Özcan, “Patrona İsyanı”, s.191; Sultan III. Ahmed saltanatı kardeşi oğluna verdiği zaman bazı

nasihate bulunarak:“İptidası Vezirine teslim olma ve daima ahvalini tecessüs eyle ve beş on sene birini vezarette müstakil istihdam eyleme ve kelâm-ı durglarına aslâ itimad etme ve sahib-i merhamet ol ve sahaveti elden koma ve gayet tasarruf üzere ol. Hala hazinelerde olan malı izaat eyleme ve işini kendin

115

Sultan I. Mahmut 2 Ekim 1730 tarihinde Osmanlı İmparatorluğu tahtına oturduktan sonra ilk başta isyancıların her isteğini yerine getirdiği gibi, onların devletin idari işlerinde tayin ettikleri bazı kişileri de onaylamıştır. I. Mahmut tahta geçme münasebetiyle yeniçerilere, cebecilere, sipahi ve diğer askeri taifesine cülus bahşişi dağıttıktan sonra İstanbul Kadısı İbrahim Efendi’yi At meydanına yollamış ve isyancıların çadırlarını kaldırarak dağılmalarını istemiştir. Bununla beraber İsyancılar dağıldıktan sonra kendilerine dokunulmazlık konusunda Padişah’tan teminat

almışlardır558. Ancak Patrona ve arkadaşları gün geçtikçe devlet işlerine müdahalelerini

artırmaları Sultan I. Mahmut’un onların ortadan kaldırılmaları için yeterli olmuştur559.

İsyancıların bertaraf edilmesi için Sultan I. Mahmut Pehlivan Halil Ağa, o zaman İstanbul’da bulunan Kırım Hanı Kaplan Giray, Kaptan-ı derya Canımhoca Mehmet Paşa

ve başka devlet ricalinden oluşan gizli bir heyet kurmuştur560. Kurulan bu gizli heyet

yapmış olduğu müşaverede İran seferi dolayısıyla Patrona ve yandaşlarının saraya davet edilerek katledilmeleri yönünde olmuştur. Bu maksatla 25 Kasım 1730 tarihinde Patrona ve yandaşları İran seferi için meşveret gerekçesiyle saraya davet edilerek

öldürülmüşlerdir561.

D. Avşarlı Nadir’in Yükseliş ve Osmanlı İmparatorluğu’nun Güney