• Sonuç bulunamadı

Osmanlı Basını’nda Gudi Darbesi’nin Yansıması

GOUD HTLAL’NN YUNAN ve OSMANLI BASININDA YANSINMASI

C) GUD DARBES’NN OSMANLI DEVLET’NE YANSINMASI

2) Osmanlı Basını’nda Gudi Darbesi’nin Yansıması

Atina’daki ihtilâl hareketi haberi ve müteakip geli meler Osmanlı basınında aksettiriliyordu. Osmanlılar, Gudi Darbesi’nin milliyetçi bir eylem olduunu farkındaydılar ve istikbalde karı ıklıkların ortaya çıkmasından endi eleniyorlardı. Mesela, Yunanistan’ın askeri güçlendirilmesinin, Makedonya’daki çete rekabetinin alevlenmesine yol açacaını dü ünülmekteydi. Darbeden önceki olaylar ve subayların Yunan politikasına müdahalesini yorumlayan “kdam” Gazetesi’nin 30 Austos 1325 (17 Austos 1909) tarihli nüshasında unları yer almaktaydı: “...  te ahvâl ile ef’âl bu tezâdd... tabiyenin ilcâât-ı serîyye birtakım genç zâbitân efkârında edid bir aks-i tesir hasıl etmi tir; bu te ebbüs Yunanistan’ın tarih-i hazırı i’tibârıyla büsbütün yeni bir hâl, yeni bir devr te kil eylediinden, bizce, Osmanlılarca, Osmanlı hükümetince bir dikkat-ı fevkâlade ile takip olunmaya sezâdır; zira Yunanistan’ı ıslah etmek azm-i kat’iyyesinde bulunan bu zâbitân her eyden evvel Yunan a’mâl-i milliyesini ok ayarak icraâtta bulunacaklardır... (Panhelenizm) politikası alevlenerek Girit ve Makedonya meseleleri yine mü kül ve nazik bir dereceye dâhil olacaktır. Panhelenizm politikası deyip geçmemeli. Bu cereyan (Pancermanizm ve Panslavizm) cereyanları derecesinde vâsi’ deil ise de esasen onlar kadar kuvvetlidir. Panhelenizm Yunanistan’da mahdûd kaldıkça etrafa bir tesir-i muzırr saçamaz. Mamafih Yunan a’mâl-i milliye ve siyasiyesi memleketimizde

131 tahdîd etmek vazife-i mühimmesi de haricî politikamızı idare eden zevata terettüp eder. Bu a’mâl nazarilikten çıkarak faraza Makedonya’da çete te kilâtına ve asayi i memlekete ihlâle müncer olacak olursa ordumuzun satveti bu mes’eleyi hâl’e kâfi ise de mes’ele suret-i katiyyede yani esasından hâl ve fasıl edilmi olamaz. Zira Yunanlılar hükümet-i Osmaniye hakkında adavet beslemeyip kendi mevcudiyetlerini Bulgarlara kar ı, müdafaaya mecbur oldukları, Bulgarların maksadı ise de Rumlara kar ı a’mâl-i milliyeyi takviye olduunu alenen olmasa bile zımnen anlatıp i bu makasıdı kendi icraatlarına mukabil esbabı muhakkaka olarak göstermek istiyorlar76”.

Keza, Gudi htilali’ne müteallik haberler “Tanin” Gazetesi’nin sütunlarında da yer almaktaydı. Gazetenin deerlendirmelerine göre Gudi’deki isyan vakası aniden ve bila-sebep ortaya çıkmadı. Yunan askerleri ve halkının tümü, krallık hudutlarının geni lemesini iddetle arzuluyor ve bu amacın gerçekle mesi uruna son on yıl içerisinde birçok fedakarlıa katlanıyordu. Ancak “ imdiye kadar bu fedakârlıklarla mütenâsib bir ey meydana gelmemi olmasını nazar-ı dikkate alıyordular”. Bu babda genç subaylar, birtakım düzenlemelerin yapılmasını isteyerek ayaklandılar. Bunun dı ında, anlattıımız üzere, zabitan tarafından veliahdın, Ordunun Kumandanlıı’ndan ve dier prenslerin ordudan uzakla tırılması isteniyordu. “Tanin” Gazetesi, bu son istei, Kral Yorgo ve genel olarak hanedana kar ı bir ho nutsuzluk cereyanının belirtisi olarak yorumlamaktaydı77.

Esas itibarıyla Askeri ttifak me ruti krallık düzenini hedef almamı tı. Mamafih subayların yayımlattıkları muhtırada yer alan prenslerin uzakla tırılması talebi, hanedana kar ı icra edilen bir hareket olarak algılanmaktaydı. Bu konuda Kral Yorgo’nun tepkisinin ılımlı ve tavizkar olmasına ramen birçok ayialar dola maya ba ladı. Böylece, Osmanlı basınında Yunan Kralı’nın istifa edip etmeyecei hakkında çok sayıda makale kaleme alınmı tır. Örnein, “ kdam” Gazetesi’nin 31 Austos tarihli nüshasında, prenslerin Yunan Silahlı Kuvvetleri’nden ihraç edilmeleri

76

kdam, nr. 5367; 30 Austos 1909 (17 Austos 1909), s 4.

132 takdirde kral “... kendisi dahi istifa edip bi’l-cümle evlat ve i’yali ile Avrupa’ya çekileceini beyân eylemi tir78” denilmekteydi.

Bunun dı ında, önceki bölümlerde de belirtildii üzere, Gudi’deki kıyam vakası Jön Türk Devrimi’nden ilham alarak husule geldi. Yunan subayların örgütlenme biçimi, hafî cemiyetlerin kurulması ve isyan eyleminin ba göstermesi, ttihatçı örnee dayanarak vuku bulmu tu. ttihat ve Terakki Cemiyeti üyesi olan smail Hakkı, Atina’daki ihtilal hareketinin deerlendirilmesini yaparken onun Jön Türkler’in taklidi olduunu ileri sürmekteydi. öyle ki: “Vakanın zuhurundan evvel zaten bazı alâmât karîben Atina’da bazı vuku’at-ı mühimme cereyan edeceini gösteriyor idi. Memalik-i Osmaniyye’de devr-i me rûtiyetin hulûl-i dakikasından itibaren Yunanîler kendi ahvâl-i müzebzebe-i dâhiliyyelerine bihakkın bir nazar-ı ye’s ve teessüf atıf etmi ler ve der-akab hareket-i ahrârâne-i Osmaniyye’yi taklide kalkı mı lardır”. Ancak ona göre Yunan ile Jön Türk askerî hareketi arasında büyük bir fark var; zira “bizdeki (Osmanlı mparatorluu’ndaki) hareket-i askeriyye bir ihtiyaç-ı edid ve mübrem neticesinde vak’i oldu. Artık ba ka türlü yapmaa imkân yok idi. Tarik-i kanuniyye kapanmı , zulüm ve istibdad vatanı girdâb-ı izmihlâle sevk etmi , hiçbir me ru kapı kalmamı idi”. Bunun aksine Yunanistan’ın “parlamentosu mevcut, kavânîni ma’ bi-t-tatbik, tarîk-i kanuniyyesi kü âde olan zulm ve mahkûmiyyeti hiçbir vakit devr-i sabıkta memleketimizde misl ve nazarı görülen derekeye inmemi ...” 79.

Aynı makalenin devamında smail Hakkı, saltanatı 46 sene sürmü olan Kral Yorgo’nun faaliyetlerinden bahsediyordu. Buna göre, hükümdarın, Avrupa hanedanlarıyla akrabalık ve yakın ili kilerinden dolayı Avrupaî siyaset üzerindeki tesir ve nüfuzu oldukça mühimdi. Böylece, Kral Yorgo sayesinde yon Adaları Yunanistan’a verildi, daha sonra ise Teselya ve Epir’in büyük bir kısmı krallıa bırakılmı tı. Üstelik Kral, Girit Adası’nın Yunanistan’a ilhakı için Avrupa’da her sene turne ve seyahatler icra etmekteydi. Ancak istedii sonucu elde edemedi. 1909 Temmuz ayında Türkiye’nin Girit Meselesine müteallik notaları Yunanistan’da efkar-i umumiye arasında büyük bir galeyan yaratmı ve bunun neticesinde Yunan

78

kdam, nr. 5368; 31 Austos 1909 (18 Austos 325), s. 4.

133 hanedanına kar ı geni bir muhalefet zemini meydana gelmi ti. Bu durumu göz önüne alarak Kral, Girit Adası’nın Yunanistan’a ilhak olunmadıkça iade-i sukut olunamayacaını dü ünmü ve böylece hükümet dei ikliine razı olmu tu.  te Yunanistan’ın dı politikasına ait bir mesele ülkenin iç hayatındaki bir sorun haline gelmi ve meydana gelen buhran zabitanın kıyamına sebep olmu tu. Ancak smail Hakkı, subayların bu hareketleriyle kendi memleketine Tesalya hezimeti kadar büyük bir darbe vurmu olduklarını iddia etmekteydi; zira dı politikasında varlık gösteremeyen Yunan ordusu bütün öfkesini ülkenin dâhiline sevk etmi ti. Fakat böyle bir eylemin Avrupa Devletleri tarafından ho kar ılanması mümkün olamazdı80.

Bu noktada, yazarın görü lerinin deerlendirmesinin faydalı olacaı inancındayız. smail Hakkı’ya göre, Gudi Darbesi, Jön Türk hareketi modelinden esinlendi ve bunu hızlandıran en önemli sebep olarak Girit Meselesi’ydi. Ku kusuz Girit sorunu, darbenin patlamasında katkıda bulunmu tu. Ancak, gördüümüz üzere, dı politikadaki geli melerin yanı sıra, ülkenin dâhilinde sürüp giden gergin ortam, hükümet-muhalefet ili kileri, partilerin rekabeti ve ekonomik kriz, halk ve subayların ho nutsuzluuna yol açmı tı ve ortaya çıkan bu durumun neticesinde 15 Austos’da htilal Hareketi ba gösterdi. “Tanin” Gazetesi’nin makale yazarı, bütün isabetli yorumlarına ramen, Gudi Darbesi’ni, Yunanistan’ın karı ık iç ortamına gönderme yapmaksızın deerlendirmeye çalı maktaydı.

Gudi Darbesi’ne katılan subayların esas talebi, Yunanistan Ordusu’nun yeniden te kilatlandırılıp güçlendirilmesiydi. Yunan Askeri’nin ıslahatı Osmanlılar’ın ilgisini çeken bir mesele olduundan krallıın askeri reformlarına ait detaylar Osmanlı basınına aksettiriliyordu. Örnein “kdam” Gazetesi Yunan askeri programından bahsederken unları yazmaktaydı: ”...Evvela on be bin nefer alınabilmek üzere ahz-ı asker nizamnamesinin tadili, saniyen gelecek ubat’ta la-akall dört sınıf redif askerinin celbiyle talim-i umumi icrası ve imdiye kadar askerlikten müstesna tutulmu olanların da bir ay talimi silâhaltına celbi, salisen mevcut olan üç zırhlının tamiri ile on bin tonluk hacminde yeni bir zırhlı ile sekiz torpido daha itirak

134 olunması, rabian ıslahat-ı askeriye ve muhribiye deruhte (...) olmak üzere Avrupa’dan bazı zabitan-ı ecnebiyenin getirtilmesndeni ibarettir...”

Fakat bütün bunlara ramen makalenin yazarına göre Yunan Ordusunun kısa zaman içerisinde ıslah edilip kuvvetlendirilmesi epeyce zordur: “...Lakin Yunanistan’a muhtaç olduu 120.000 mevcutlu kuvve-i askeriye temin edebilmek için daha birçok masarifin tenzili ve hizmet-i askeriye müddetinin tensiki icab eder. Binaen-aleyh yapılmak istenilen i bir yaz celsesinde bitiverecek mesele deildir...” 81

.

Gudi Darbesi’nin patlak verdii dönemde Osmanlı-Yunan siyasi ili kileri gergindi. Atina’da gerçekle tiren askeri müdahaleden sonraki geli meler ve yeni Yunan Hükümetinin takip edecei dı politika Osmanlı Devleti’ni yakından ilgilendiriyordu; çünkü Mavromihalis Kabinesi tarafından atılgan ve saldırgan bir dı siyasetinin uygulanması, Balkan Yarımadası’nda büyük bir buhranın ba göstermesine sebep olacaktı. Bu çerçevede Osmanlı Devleti’ne kar ı takip edilecei politika hakkında Yunan siyasi adamlarının mülakatı Osmanlı basınında yer alıyordu. Mesela stanbul’daki Yunan elçisi Griparis’in Babıâli’yi ziyareti ve yapılan görü meler detaylı olarak anlatılıyordu: “...Yunan sefiri mösyö Griparis... evvelki gün Babıâli’ye gelerek Sadrazam Paa ile Hariciye Nazırını görmü ve Yunanistan yeni kabinesinin eski kabinenin meslei takip edeceini yani Yunanistan’ın Devlet-i Osmaniye lehindeki amal-i dostane ve sadıkanesini muhafaza edeceini ve yeni kabinenin esas maksadının iki memleket arasındaki münasebet ve irtibatı takviyeye münhasıran olacaını dermiyan eylemi ve Atina’da zuhur eden hadise-i ahirenin sırf dahili bir mesele olup Yunanistan’ın harici politikasına hiçbir tesiri olmayacaını söylemitir”. Aynı ekilde, Atina’daki Osmanlı sefiri Nabi Bey çektii bir telgrafta “yeni bavekil mösyö Mavromihalis... iki memleket arasında muallak kalan bi-l-cümle mesailin hüsn-i suretle tesviyesi için elden geleni sarf edeceinden” bahsediliyordu82. Yunan politikacılarının ılımlı ifadelerine ramen Atina’da meydana gelen darbenin ba lıca nedenlerden biri ülkenin askeri zaafı ve Megali dea’nin gerçekle tirilmesinin olanaklı görünmemesiydi. Yunan subaylarının amacı ülkenin

81

kdam, nr. 5369; 1 Eylül 1909 (19 Austos 1909), s. 4.

135 güçlendirilmesi ve Balkanlar’da daha aktif ve dinamik bir politikanın uygulanabilmesiydi. Bu yüzden Osmanlı Hükümeti tarafından yukarıda zikredilen açıklamaların ne kadar inandırıcı olduunu tahmin etmek zor deildir.

Bu arada Avrupa Devletleri, Atina’daki karı ıklıklardan dolayı Dou Akdeniz’de yeni bir buhranın doması ve bundan çıkabilecek bir Avrupa sava ından endi eleniyorlardı. Böylece Yunanistan’da cereyan eden olaylar hakkında Avrupa basınında, Yunan subaylarının hareketini kınayan birçok makaleler kaleme alınmı tır. Bu makalelerin birçou çevrilip Osmanlı gazetelerinde yayımlanıyordu. Örnein, “Tanin” Gazetesi’nin 18 aban 1327 (21 Austos 1909) tarihli nüshasında, bir önceki gün “Tan” Gazetesi’nde yayımlanan ba makalesinin çevrisi yer alıyordu. smi belirlenmeyen makalenin yazarına göre Yunan subayları “... Misal olarak Osmanlıların hareketleriyle 1908 senesindeki kıyam-ı askeriyeyi gösterebilirler. Fakat onların hareketiyle o ahval arasında hiçbir münasebet ve müabehat yoktur. Genç Türkler zabitları Abdülhamit’in istibdadine karı hareket ve kıyam etmilerdi. Hâlbuki Yunanistan kanun-i esasiye malik bir merutiyet memleketidir. Osmanlı ordusu bir inkılâp vücuda getirdi. Yunan ordusu ise ancak bir kıyam-ı askeri yapabildi...”.

Aynı yazar makalenin devamında Yunan subaylarının hareketini yererek ihtilalin, partilerin esas görevlerini yerine getirmedeki yetersizliklerinden ve yozla mı politikacıların siyasi tutumu yüzünden kaynaklandıı, Kral Yorgo’nun aleyhine döndüü, subayların programının vücuda getirilebilmesinin zor olduu ve bu meselenin milletlerarası bir boyutun kazandıını iddia etmekteydi. öyle ki:

“... Belki de kıyam-ı mezkûr iptidasında kral aleyhinde deildi. Fakat sonradan Kral aleyhine döndü, veliahdı ve biraderlerini hizmet-i askeriyeden çıkarmak iddiası zabitanın programları balasına geçirildi. Kral Yorgo’nun istifa edecei ayiası deverana baladı. Bu babda malumat-ı sahiha almak müküldür. Fakat öyle bir istifanın ne faidesi olacaktır? Veliaht dahi pederi gibi ahali tarafından sevilmiyor. Yalnız Kral Yorgo’nun kırk senelik tecrübesi vardır. Kendisine isnad olunan bir ey varsa o da durgunluk ve layıktır. Lakin ahval-i haziranın Yunanistan’da öteden beri icra-i hükmeden ayan-ı teessüf ahlak-ı siyasiye neticesi bedihi deil midir? Kral, meslek-i beyne’l-milel de milleti için mertebe-yi haddü’l-gayede olan eyleri istihsal

136 eylemitir. Yunanistan parlamento usulünün ayan-ı teessüf bir komedi olmasında kabahat kralda mı? Yunanistan’daki politika partileri ancak memleketi soymak üzere teekkül eder, eer baladan alaya kadar menafi-yi ahsiye her kaideye takdim olunur, eer Yunanistan mazide olduu gibi imdi de Makedonya ilerine karımakta devam eylerse ne olur? Yunanistan’da terbiye-yi milliyeyi mükemmelletirmek lazım gelirken bir aks-ı tesir askeri vücuda gelmitir...”.

Subayların programında “... bazı iyi cihetleri bulunabilir. Mesela hidmet-i askeriyenin iki sene olmak üzere, tayini, asakir-i muvazzafanın tezyidi, ecnebi muallimin tayini, idare-yi askeriyenin ıslahı, eski harp gemilerinin satılması, yeniden gemiler inası, rükub-ı kraliye mahsus sefainin tenkis-i miktarı, Ba Komutanlıın ilgası, orduda ve donanmada hanedan-i krali erkanına verilen imtiyazların tadili gibi teklifler yakından tetkik edilmee ayan-ı eylerdir. Lakin bunların bir güne tedkike müstenid olmayarak, birdenbire takımıyla asi zabitan tarafından hükümete teklif edilmesi ve mezkur zabitanın Yunanistan hakimi kesilmeleri ayan-ı kabul ahvalden deildir. Bir de burada mesele dahili bir ey olmaktan ziyade beyne’l-milel bir suret iktisab ediyor. Bir seneden beri Kral Yorgo ihtiyat-kârâne davranarak Türklerin pek ziyade arzu ettikleri bir muharebeyi bertaraf edebildi. Son haftalar zarfında Yunanistan beyanat-ı resmiyede bulunarak Babıâli’yi honud edecek teahüdatta bulundu. Lakin bu teahüdatın bir kıymeti haiz olabilmesi Yunanistan’da bir hükümet bulunmasına vabeste iken hayfa ki asi zabitan muamelesi bu hükümeti bugün hiç mertebesine tenezzül eyledi. Kanuna muhalif olan bir isyan memleketin menafi-i hariciyesinde mazarrat verecektir. Hâlbuki isyanı ika edenler bunu düünmüyorlar...” 83.

Yukarıda sözü geçen makaleyi göz önüne alarak ve Yunanistan’da ortaya çıkan durumu deerlendirerek “Tanin” Gazetesinin editörü olan Hüseyin Cahit, “Ufak bir Mukayese” adlı makalesinde Genç Türk ile Yunan subaylarının hareketi arasında hiçbir benzerliin söz konusu olmadıı kanısındadır: “... Zahiren birbirine benzeyen bu iki hareket arasında hayır ile er arasında olduu kadar büyük fark vardır... Geçen Temmuz’da Osmanlı ordusu merkezi tanımayarak ihtilal ettii zaman yegane maksadı vatanı kurtarmak idi. Vatan 10 Temmuz’da bir düman harici karısında

137 deil fakat Abdülhamit gibi kanlı ve zalim bir müstebid-i dâhil pençesinde mahvoluyordu. Osmanlı ordusu 10 Temmuz hareketini bir fırka-yı siyasiye mücadelesi için deil, umumi vatan için, bütün Osmanlıların selameti için yaptı. ekl-i idareyi dei tirince derhal, bila-tereddüt vazife-yi asliyesine avdet etti. Bu bir kuvvet-i me rua kar ı isyan deildi, onun için orduya afv-ı umumi ilan etmee lazım yoktu. 31 Mart hadise-yi irticaiyesinden sonra Osmanlı ordusu ikinci bir ihtilal daha vücuda getirdi. Bu defa yine aynı dü man-ı dâhili kar ısında bulunuyordu. Abdülhamit-i zalim stanbul’u kanlara boyamı , hükümet-i me rutayı yıkmak isteyerek stanbul’da hükümet-i müstebideyi iade eylemi ti. Ordu Abdülhamit üzerine yürüyerek stanbul’u feth emekle yalnız vatana kar ı olan vazifesini ifa etmi oldu. Fakat Atina’da Yunan ordusu hiçbir zaman kendi kıyamı için böyle tabii ve me ru sebep gösteremez. Me rut-i idareye malik olan bir memlekette ordunun heyet-i vükelayı dü ürmek ve heyet-i vükelayı bir meslek-i mahsus vermek için kıyam etmesi vatanı kurtarmaa deil, mahvetmee sebep olacak hareketlerindendir. Ordu büyük bir kuvvettir. Bu kuvvet vazife-yi asliyesini, mevzuunu unutup da kendi kendisini politika i lerinde kullanırsa bütün tadını tattıktan sonra artık zor geri çekilir, adımlar tevali eder. O halde ordu deil yeniçeri yıını haline munkalip olur...” 84.

Aynı ekilde, Berlin “Tagbelat” Gazetesi’nde yayımlanan bir makale üzerine yorumlar yapan “ kdam” Gazetesi’nin bir yazarı “... Yunan harekât-i askeriyesi ile Osmanlı askeri tarafından husule getiren inkılâbı mukayese ile Yunan hadisat-ı ahiresi ile inkılab-ı Osmaniye’nin nokta-yı mühim-yi malumelerini izah ettikten sonra Yunan harekâtının Osmanlı inkılabı derecesinde ulvi bir maksatla husule getirilmediini ve Yunan zabitanın hareket-i ahireye te ebbüsleri Osmanlı zabitanından aldıkları misal üzerine olduu halde neticede Yunan zabitanın Osmanlı meslekta ları kadar muvvafak olamadıını” i aret ediyordu85.

Osmanlı siyasilerine göre, anla ıldıı üzere, iki askeri hareketler arasında büyük fark var. Yunanistan’da parlamenter sistem mevcut olduu için herhangi bir askeri müdahale Osmanlı politikacıları tarafından kanundı ı ve Yunan Krallıı’nın menfaatlerine aykırı bir eylem olarak algılanmaktaydı. Yunanistan’da, Yunan

84

Tanin, nr. 362; 19 aban 1327 (22 Austos 1325), s.1.

138 subaylarının hareketini me rutla tırabilecek bir istibdat yönetim yoktu. Bu yüzden Askeri ttifak’ın politikaya karı ması, krallık içerisinde istikrarsızlıa yol açabilen bir etken olarak dü ünülmekteydi. Bunun aksine Osmanlı siyasi adamları, Genç Türk subaylarının Abdülhamit’in mutlak idaresinin dei tirilmesi için ihtilal ederek vatana büyük bir hizmet verdiklerini dü üncesindeydiler. Onlara göre Osmanlı ordusunun eylemi me ru bir düzene kar ı bir isyan deildi ve bundan dolayı genel affın ilan edilmesine -Yunanistan’da olduu gibi- lazım yoktu.

Atina’daki karı ıklıkların neticesinde yeni Yunan kabinesinin te ekkül ettii haberi Osmanlı gazetelerine yansımaktaydı. Ancak bundan sonraki geli melerin ne ekilde devam edecei hakkında belirsizlik hükmediyordu: “... Bundan sonra ne gibi teebbüsat tasavvur edecekleri (Yunan subaylar) ve yahud... ne türlü tedabir ittihaz etmi oldukları henüz ma’lum deildir. Yunanistan’dan havadisin büsbütün münkati olması sansür usulünün tatbik edilmekte olduunu ifham ettiriyor.... Fakat Yunan ordusunun bu hareketiyle hiçbir ey kazanamayacaı düünülmekteydi: “... Bi’l-umum Avrupa memalikinin hürmet ve teveccühünü kazanmı olan hükümdarları yüzünden Yunanistan’a münasebat-ı beyne’l-düveliyede haiz olduu mevkiini kaybettirecektir...86”.

Osmanlı basınında, Mavromihalis’in ba bakanlıına getirilmesi ile “Yunanistan’ın her tarafında sükûn ve rahat hükm-ü ferma bulunduu” yazılmakta ve Askeri ttifak’ın hareketinin krala kar ı olmadıı belirtilmekteydi. Bunun dı ında Yunan subayların programının mecliste tartı ılacaı ve Yunan ordusunun ba tan örgütlenmesi ile ilgili kanunlar 15 gün içinde hazırlanacaı ifade ediliyordu: “... Heyet-i cedide-i vükelanın programında evvel-be-evvel idare-i devletin her cihetinde son derece iktisada riayet etmek, vilayatın adedini on ikiye indirmek, fazla mahkemelerle mektepleri kapanmak, ordu ve donanmayı ıslah etmek cihetlerine mütealliktir. Ordu ve donanmanın ıslahına müteallik kanun lahıyaları ancak on be gün zarfında hazırlanacaktır...87”. Askeri darbeye i tirak etmi subaylardan birisi ttifak programının gerçekle tirilmesi urunda unları ifade etti: “Meclis-i Mebusan’da 50 aza bulunmu olsa da hin-i hacette yine ekseriyet bulunabilecek ve

86

Tanin, nr. 362; 19 aban 1327 (22 Austos 1325), s. 2.

139 programımızda muharrer bulunan bi’l-cümle mutalebemiz kabul edilecektir”. Üstelik “mekteb talebesinden ba ka bütün amele irketleri de zabitlerin teklifatını kabul ettirmek için (milletvekillerine) iktiza ederse kanlarını dökmekten geri durmayacakları” beyan edilmekteydi88.

Sükûnetin iade edilmesi hususundaki bütün bu belirtilere ramen Yunanistan’daki durum karı ık olmaya devam etmekteydi. Bunun üzerine kralın istifa edip etmeyecei hakkında çok sayıda ayia dola maktaydı. Yabancı gazetelerde bu konu hakkında yayımlanan makaleler Osmanlı basınında yansınıyordu: “Yunan Kralı’nın siyasiyunden biriyle vuku bulan mülakatında istifa etmek hususundaki azm-i katı olduunu söylemazm-i tazm-ir. Bu beyanat Avrupa mahafazm-il-azm-i sazm-iyasazm-iyesazm-ine aks ederek endi eyi mucip olmu ve kralın u azmi kuvveden fiile çıkacak olursa 1897 muharebesinin Yunanistan için mucip olduu felaketten müthi bir vahameti ... olacaı muhakkaktır...” ve “... Londra’dan alınan malumata nazaran Yunan Kralı’nın izhar eyledii istifa azminden sarf-ı nazar eylemesi ngiltere Kralı tarafından tavsiye olunmu tur. Yunanistan’ın ahiren kesb-i vahamet etmi olan ahval-i dahiliyesinden dolayı Avusturya ve Rusya ve ngiltere donanmalarının Pire pi gahında lenger endaz bulunmasına lüzum görüldüü Viyana mahafil-i siyasiyesine matuf haberler cümlesindedir” 89.

Bu arada Kral Yorgo, Yunanistan içinde sükûnetin salanmasını arzuladıı için Askeri ttifak’ın isteine uyarak olu prens Konstantin’i yurtdı ına gönderdi. Veliaht, talya’ya giderken Patras ve Korfu’dan geçti ve adı geçen ehirlerin halkı tarafından co ku ile kar ılanmı tı. Veliaht, ahaliye “... Bana kar ı icra ettiiniz merasim-i istikbaliye için te ekkür ederim. Bu istikbal meyus olan kalbime ifa verdi” diye hitap