• Sonuç bulunamadı

34

inisiyatifleri takip etmiştir. Bu kısa girişten sonra şimdi Birlik enerji politikasının gelişimini belirleyen gelişmeler tarihsel süreç bağlamında incelenecektir.

35

Antlaşmanın da önemini azaltmıştır.123AET Antlaşması (Roma Antlaşması) ise enerjiden tek kelime dahi bahsetmemiştir. Bununla birlikte içermiş olduğu hükümler ile mallar kapsamında değerlendirilecek olan kömür ve nükleer enerji harici enerji kaynaklarında etki doğurmuştur.Kısacası 1950-57 döneminde Topluluğun önem verdiği enerji kaynakları kömür ve nükleer enerji olmuştur ve iki kurucu Antlaşma ile bu doğrultuda bir gelecek perspektifi benimsenmiştir.Kurucu antlaşmalara değişiklik getiren Avrupa Tek Senedi, Maastricht Antlaşması, Amsterdam Antlaşması ve Nice Antlaşmalarından da hiçbiri enerji politikası konusunda kapsayıcı hükümler içermemiştir.124Ancak Maastricht Antlaşması aşağıda değinileceği üzere diğerlerinden farklılık arz ediyordu.

Uluslararası arenada petrol ve doğal gaz ticaretinin II. Dünya Savaşı sonrasında önem kazanması ve yaygınlaşması ile125AKÇT’nin kurulmasından kısa bir süre sonra kömürün yerini de yavaş yavaş Orta Doğu’dan ucuza mal edilen petrol almaya başlamıştır. AB için enerji konusunda güvenlik sorunu bu gelişme sonrasında ciddi anlamda ilk defa 1956-57 Süveyş Kriziile gündeme gelmiştir. Uzun yıllar Avrupa’ya petrol sevkiyatında birinci rota olmuş olan Süveyş Kanalı’nın millileştirilme kararı üzerine çıkan krize karşın Topluluk nükleer enerjiyi petrole bir ikame olarak gündemine almıştır.126 1962 yılında ise Topluluk ortak bir enerji politikası benimseme konusundaki ilk resmi belgesi olan ‘Enerji Politikası

123Janne Haaland Matláry, Energy Policy in the European Union, New York, S.T Martin’s Press,1997, s.18.

124 Sami Andoura, Leigh Hancher, ve Marc Van Der Woude, Towards a European Energy Community: A Policy Proposal, Notre Europe-Jacques Delors Institute, Studies and Research 76, 2010, s.7, http://www.delorsinstitute.eu/011-2155-Towards-a-European-Energy-Community-A-Policy-Proposal.html (Erişim Tarihi: 05.01.2016).

125Andrei Belyi, “New Dimensions of Energy Security of The Enlarging EU And Their Impact on Relations with Russia”, Journal of European Integration, 2003, C.25, S.4, s.351.

126Andrei Belyi, “EU External Energy Policies”, POLINARES Working Paper, No 69, December 2012, s.3.

36

Hakkındaki Bildiri’sini yayınlayacaktır.127 Bildiri, ortak bir enerji politikasının adım adım gerçekleştirilmesine ve uzun vadede enerji arz güvenliği ile birlikte düşük fiyat garantisinin sağlanmasına dair hükümler içermekteydi. Petrol ve kömürde bu hedeflere ulaşılabilmesi için bir geçiş dönemi öngörülmüş ve belirlenen hedefler için Üye Devletler’in bireysel olarak hareket etmemeleri gerektiği vurgulanmıştır.

Komisyon’un 1962 yılında hazırlamış olduğu söz konusu Bildiri’deki serbest dolaşım, rekabetin sağlanması ve kaynak çeşitlendirmesi Birliğin bugünkü enerji politikasının da temel sütunlarındandır. Bugünden farkı ise çok açık biçimde görülebileceği üzere çevre konularına dair bir önlemin bulunmayışıdır.

Üye Devletler Füzyon Antlaşması’nın imzalanmasının ardından 21 Nisan 1964 tarihinde Lüksemburg’daki Bakanlar Konseyi toplantısında enerji sorunları üzerinde mutabık kalarak enerji politikasının bir Topluluk politikası olmasını öngören Protokolü imzaladılar.128 Protokol, Ortak Enerji Politikasının hedeflerini şu şekilde sıralamıştır:

- Ucuz enerji arzı - Arz güvenliği

- İkame malların aşamalı gelişimi - Maliyet ve miktara ilişkin arz istikrarı

- Tüketicinin hizmet sağlayıcısını seçme özgürlüğü

- Farklı enerji kaynakları arasındaki ortak pazarda adil rekabet

127 25 Haziran 1962 tarihli Enerji Politikası Hakkındaki ilk Komisyon Bildirisi,

http://aei.pitt.edu/mwg-internal/de5fs23hu73ds/progress?id=0a4cKruyPk&dl (Erişim Tarihi:

06.12.2015).

128 21 Nisan 1964 tarihli Enerji Politikasının Topluluk Politikası Olmasını Öngören

Protokol,http://eur-lex.europa.eu/legal-content/FR/TXT/?uri=uriserv:OJ.P_.1964.069.01.1099.01.FRA (Erişim Tarihi: 06.12.2015).

37 - Genel ekonomik politika

Protokol metninde ayrıca ‘Ortak Enerji Politikası’nın bir tanımının yapılması ihtiyacı ile birlikte Üye Devletler’in ortak enerji politikası oluşturulması için özelikle üçüncü ülkelerden alınan enerji ürünleri ve ticaret politikası alanlarında çaba göstermeye devam edecekleri de yer almıştır.

Söz konusu Protokol’ün Komisyon’un kendi ifadesiyle sadece genel ilkeler belirlemiş olması dolayısıyla kendisine verilen ödev doğrultusunda gerekli hazırlıkları gerçekleştirmek amacıyla ilk olarak Şubat 1966’da petrol ve doğal gaz hakkında Topluluk politikasına ilişkin ilk Bildiri’sini yayınlamıştır.129 Bildiri metninde ilerleyen dönemlerde petrole daha da bağımlı hale gelecek olan Topluluğun güvenlik konusunda yapması gereken ilk faaliyetin ara ara kesintilere uğrayan petrol ithalatını garanti altına almak olduğu belirtilmektedir.Komisyon bu doğrultuda 1964 yılının sonunda Üye Devletler’in 65 günlük zorunlu petrol stoğu bulundurmasına dair taslak Direktifi Konsey’e sunmuştur.130

Bildiri ayrıca Üye Devletler’in enerji ticareti politikalarına dair birbirleri ile danışma mekanizmasının işletilmesini önermekte ve bu sürecin de ortak ticaret politikası için önemli bir halkayı tamamlayacağını belirtmektedir. Komisyon, Bildiri metninde doğal gazın ileride ortak pazarın oluşturulması konusunda sebep olacağı zorluklara işaret ederek gazın yerel bir çıkar malzemesi olarak görüldüğünü, Hollanda, Almanya ve Kuzey Denizi’ndeki rezervlerin büyük kısmının Topluluk içi ticarete malzeme olacağının kesin olduğunu ve bunun da sorunun büyüklüğünü toptan değiştirdiğini belirtmektedir. Bunlarla birlikte doğal gazın boru hatları ile

129 Petrol ve doğal gaz hakkında Topluluk politikasına ilişkin ilk Komisyon Bildirisi, http://aei.pitt.edu/15728/ (Erişim Tarihi: 29.11.2015).

130 Ibid.

38

iletim ve dağıtımı konusunda da ortak kuralların belirlenmesini, yeni kanun veya tüzükler ile iletim alanındaki yeni yatırımlar hususunda danışma mekanizması kurulmasına dair düzenlemelerin gerçekleştirilmesini de önermektedir.

Bildirinin sonunda ise Komisyon Konsey’e Bildiri’de geçen alanlardaki gelişmelere ilişkin ulusal makamlarla işbirliği içerisinde çalışarak her yıl rapor sunma niyetini taşıdığını ve Bildiride bahsi geçen alanlardaki tekliflerinin Konsey tarafından kabul edilmesi durumunda uygulamaya ilişkin faaliyet adımlarına ilişkin önerileri hazırlayacağını belirtmektedir.

1967 yılında Altı Gün Savaşları’nı sebep olarak gösteren Arap ülkeleri petrol ambargosu uygulamaya başlamışlardı. Ambargo uygulayan ülkeler arasında yeterli uyum sağlanamadığından dolayı ambargo beklenen etkiyi doğurmamış olsa da Avrupa Birliği Bakanlar Konseyi enerji güvenliği alanındaki ilk inisiyatif olan 68/414/EEC numaralı Üye Devletler’in 65 günlük petrol stoğu bulundurmasını zorunlu kılan Komisyon’un 1964 yılında taslak olarak sunduğu Direktifi kabul etmiştir.131

1968 yılında Komisyon bu kez 1964 yılındaki Protokole ve 10 Temmuz 1967 tarihinde Konsey’in yukarıda bahsedilen Bildiri’deki Komisyon’un önerilerini onaylayan Kararı’nı temel alarak “Topluluk Enerji Politikası İçin İlk Kılavuz İlkeler”

başlıklı Bildirisini yayınlamıştır.132 Bildiri, enerji güvenliği ve ortak enerji pazarı konularında tarihsel süreç bağlamındaikinci önemli belge durumundadır.Giriş,

131 20 Aralık 1968 tarihli 68/414/EEC numaralı Üye Devletler’in 65 günlük petrol stoğu bulundurmasını zorunlu kılan Direktif, http://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/PDF/?uri=CELEX:31968L0414&from=EN (Erişim Tarihi: 05.12.2015).

132 18 Aralık 1968 tarihli “Topluluk Enerji Politikası İçin İlk Kılavuz İlkeler” Bildirisi, http://aei.pitt.edu/mwg-internal/de5fs23hu73ds/progress?id=LUzLCw+k/U&dl (Erişim Tarihi:

05.12.2015).

39

Faaliyet Çerçevesi, Ortak Enerji Pazarının Kurulması ve Ucuz ve Güvenli Arz Politikasının Oluşturulması olmak üzere dört bölümden oluşan belge ortak enerji politikası oluşturabilmek için hazırlanmış bir Eylem Planı niteliğindedir.

Bildiri metninde Topluluk Ortak Enerji Politikasının neden gerekli olduğu, amaçları ve bu politikanın gerçekleştirilebilmesi için gerekli araçların neler olduğu açıklanmıştır. O zamana dek diğer sanayi alanlarında ve tarımdaki gelişmiş bütünleşmeye rağmen enerji alanında ciddi engellerin bulunduğu ve bu durumun değişmemesi durumunda yani kısa vadede enerji ortak pazarı kurulamaması durumunda mevcut bütünleşme düzeyinin de tehlikeye gireceği belirtilmiştir. Üye Devletler’in farklılaşan enerji politikaları sebebiyle ortaya çıkan enerji fiyatlarındaki farklılığın yüksek enerji tüketimli sanayi alanlarındaki rekabeti olumsuz yönde etkilediği kaydedilmiştir. Bunu aşmak için ulusal düzeyde alınan tedbirlerin ise durumu daha da kötüye ittiğini bütünleşme yerine ayrışmaya sebep olduğu vurgulanmıştır. Ek olarak Üye Devletler’in enerjideki aşırı ithalat bağımlılığının ve yetersiz kaynak çeşitlendirmesinin de enerji alanında Topluluk için ciddi zorluklar oluşturduğuna dikkat çekilmiştir. Komisyon, bu olumsuz gidişatın ise ancak enerji sektörünü ortak pazara dahil edecek bir Topluluk enerji politikası benimsenmesi ile durdurulabileceğini belirterek ortak bir enerji politikasının gerekliliğini işaret etmiştir.

Komisyon’un önerdiği önlemler arasında belki de göze çarpan belirgin fark çevresel konuların da Topluluğun enerji politikalarına dahil edilmek istenmesidir.

Her ne kadar güçlü biçimde bir faaliyet önerilmemişse de Komisyon, uzun vadede çevresel konuların Topluluk enerji politikasına etki edeceğinin bilincindedir. Nitekim

40

çevresel konuların AB düzeyindeki enerji politika hedeflerine dahil oluşu ancak 1990’lı yıllar ile birlikte mümkün olacaktır.133

Önlemler arasındaki Üye Devletler arasında enerji yatırımı ve ticaretine ilişkin uyumlaştırmaya ilişkin önlemler ciddi yer teşkil etmektedir. Ortak bir enerji politikasının oluşturulmasında Komisyon’un Üye Devletler’i bu alanlarda birbirleri ile işbirliğine teşvik ettiği görülmektedir. Nitekim Komisyon’un bu davranışı 1972 yılında meyvesini verecektir. Konsey, Üye Devletler’in ithal ettikleri ham petrol ve doğal gaz miktarları ile petrol, doğal gaz ve elektrik sektörlerinde Topluluk çıkarına olacak yatırım imkânları hakkında Komisyon’u bilgilendirmelerine dair 2 adet Tüzük kabul edecektir.134

2.2. 1973 Petrol Krizi ve Sonrasındaki Girişimler

1970’li yıllar dünya siyaseti ve Topluluk gelişmeleri açısından hareketli yıllar olmuştur. 1970’li yılların başındaki önemli bir gelişme Topluluğun enerji politikalarını ciddi şekilde etkileyecektir. Bu gelişme başta ABD olmak üzere İngiltere ve diğer Taraf devletlerin dalgalı kura geçmeleri ile birlikteBrettonWoods Sistemi’nin çökmesi ve değeri düşen ABD Doları’nın OPEC Ülkeleri’nin gelirlerini ciddi oranda düşürmesi ile birlikte gelişen Petrol Şoku’dur.

133 Belyi, 2012, op. cit., s.5.

134 Üye Devletler’in ithal ettikleri ham petrol ve doğal gaz miktarları ile petrol, doğal gaz ve elektrik sektörlerinde Topluluk çıkarına olacak yatırım imkânları hakkında Komisyon’u bilgilendirmelerine dair Tüzük, http://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/PDF/?uri=CELEX:31972R1055&from=en (Erişim Tarihi: 29.11.2015).

Yatırım imkanlarına dair Komisyon’a bilgi verilmesine dair Tüzük 4 Mayıs 1976 tarihinde (EEC)1215/76 numarası ile yeniden düzenlenmiştir. Bkz.:http://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/PDF/?uri=CELEX:31976R1215&from=EN (Erişim Tarihi: 29.11.2015).

41

Yukarıda ayrıntılarına değinilen “Topluluk Enerji Politikası İçin İlk Kılavuz İlkeler” başlıklı ilk Eylem Planı niteliğindeki Komisyon Bildirisi’nin ardından Komisyon 4 Ekim 1972 tarihindeikinci bir Eylem Planı niteliğindeki Bildirisi’ni yayınlar. Bildiri “1975-1985 Enerji Politikası: Topluluk Enerji Politikası’nda Sorunlar, Kaynaklar ve Gerekli İlerleme” başlığını taşımaktadır.135 Komisyon, Bildiri’de mevcut dış gelişmeleregönderme yaparak ve petrol politikasının Topluluk enerji politikasındaki temel çekirdeği oluşturduğunu işaret ederek enerji sorunlarınışu şekilde belirlemiştir:

- Topluluk içerisindeki özerk enerji politikaları - Artan petrol fiyatları ve talebi

- Petrol arzını etkileyen belirsizlikler

Bildiri’de dikkat çeken bir nokta Komisyon’un Topluluk enerji politikası kapsamındakendi özgül problemlerini küçümsememekle birlikte petrol harici enerji kaynaklarına söz konusu Bildiri metnindeki analizlerde petrol sorunundaki etkileri derecesinde önem verdiğini belirtmesidir. Komisyon’un Bildiri’deki bir diğer önemli tespiti ise 1985 yılına gelindiğinde nükleer enerjide elde edilecek başarılar sebebiyle Topluluk üyesi olmayan devletlerden ithal edilecek petrol miktarının orta bir düzeyde artış gösterecek olmasıdır. Ancak ileride değinileceği üzere 1986 yılında gerçekleşecek olan Çernobil Faciası Komisyon’un bu tespitinin geçerli olmayacağını gösterecektir.

135 4 Ekim 1972 tarihli 1975-1985 Enerji Politikası: Topluluk Enerji Politikası’nda Sorunlar, Kaynaklar ve Gerekli İlerleme Bildirisi,

http://aei.pitt.edu/mwg-internal/de5fs23hu73ds/progress?id=aem3/B3YqK&dl (Erişim Tarihi: 05.12.2015).

42

Bildiri’nin yayınlanmasının üzerinden çok geçmeden19 Aralık 1972 tarihinde Konsey’in yayınladığı 72/425 nolu Direktif ile Üye Devletler’in bulundurması gereken petrol stoğu [65 günlük miktardan] 90 günlük miktara çıkarılmıştır.136

Petrol ambargosu başlamadan önce Komisyon bu kez “Topluluk Enerji Politikası Kılavuz İlkeleri ve Öncelikli Eylemler” başlığıyla 1968 yılındaki yayınladığı ilk kılavuz ilkeler belgesinden sonra ikinci kılavuz ilkeler Bildirisi’ni yayınlamıştır.137 Bildiri metni öncekinden farklı olarak Topluluk ile enerji ithal eden ülkeler ve Topluluk ile petrol ihraç eden ülkeler arasındaki ilişkiler başlıklı iki ayrı bölüm içeriyordu. Petrol piyasasının ağırlığı oluşturduğu metinde çevresel konuların da ilk kılavuz ilkeler Bildirisi’nden sonra tekrar bir Komisyon belgesinde bu defa ayrı bir bölüm halinde yer aldığı görülüyor. Petrol pazarındaki etkin rekabetin ve dolaşım serbestliğinin Topluluk içerisindeki petrol ürünlerine yönelik farklılaşan teknik engeller sebebiyle sağlanamadığını ve bunların sağlanmasının temel hedef olmaya devam ettiği vurgulanmıştır.

Bildiride Topluluğun enerji politikasındaki en büyük sorununun tatmin edici ekonomik koşullar çerçevesinde uzun vadeli arz güvenliğinin olmayışı şeklinde belirtilmiştir.138 Bildiri, Topluluk ile diğer büyük enerji ithalatçısı ülkelerin başında gelen ABD ve Japonya ile karşılıklı hak ve yükümlülüklere dayanan işbirlikleri oluşturulmasını tavsiye etmektedir. Bu işbirliğinin temel içeriğini ise ham petrole

136 19 Aralık 1972 tarihli Üye Devletler’in Bulundurması Gereken 65 Günlük Petrol Stoğuna Dair 20 Aralık 1968 tarihli Konsey Direktifini Değiştiren Direktif, http://eur-lex.europa.eu/LexUriServ/LexUriServ.do?uri=CELEX:31972L0425:EN:HTML (Erişim Tarihi:

05.12.2015).

13719 Nisan 1973 tarihli Topluluk Enerji Politikası Kılavuz İlkeleri ve Öncelikli Eylemler Bildirisi, http://aei.pitt.edu/1520/ (Erişim Tarihi: 05.12.2015).

138 Bildiri, mevcut sorunu Ekim 1972’de Paris’teki AB Zirvesi Kararları’nda belirtildiği şekliyle benimsemiştir. 19-21 Ekim 1972 Paris Zirvesi Kararları, http://www.cvce.eu/mwg-internal/de5fs23hu73ds/progress?id=pp0Zjyaoqp_XaY6w7TO45OvTYxSyqGRp-Buqyzn93NQ (Erişim Tarihi: 18.04.2016).

43

gereksiz aşırı yüksek ücret ödemekten kaçınılması ve muhtemel arz kesintileri için zorunlu stok bulundurmaları oluşturmaktadır. Önerilen işbirliği dahilindeki diğer önlemler enerji görünümleri ve önlemleri hakkında karşılıklı bilgi alışverişinin sağlanması, çevresel korumada ortak kriterlerin belirlenmesi, yeni enerji kaynaklarının veya kullanım yöntemlerinin bulunmasını hedefleyen bilimsel ve teknik araştırmalar konusunda işbirliği yapılmasıdır. Bu işbirliğinin gerçekleştirilmesi için Komisyon herhangi bir kurumsal mekanizma önermemekle birlikte Topluluk, ABD ve Japonya temsilcilerinden oluşan bir ortak danışma grubu oluşturulmasını tavsiye etmiştir.

Komisyon, Bildiri’deki petrol ihraç eden ülkeler ile ilişkiler bölümünde ise Topluluk ve arz sağlayıcıları arasında inşa edilecek karşılıklı güvenin enerji alanındaki en temel hedef olan istikrarın tesis edilmesinde birincil öneme haiz olduğunu belirtmiştir. Petrol ihraç eden söz konusu ülkeler ile ilişkilerin Topluluğun Akdeniz ülkelerine yönelik benimsediği “kapsamlı yaklaşım” dahilinde olduğunu da ayrıca belirtmiştir.

17 Ekim 1973 günü de OPEC Ülkeleri Yom Kippur Savaşı’nda İsrail’e verdiği desteği gerekçe göstererek ABD ve Batı Avrupa ülkelerine petrol ambargosu uygulamaya başlamışlardır. 1 Ocak 1973’te üç yeni Üyesini (İngiltere, Danimarka ve İrlanda) kabul eden Topluluk artık 9 üyelidir ve üyeleri söz konusu ambargodan ciddi biçimde etkilenmeye başlamışlardır. 1973 krizinden sonra cevap niteliğindeki“ilk tedbirler OECD çerçevesinde özellikle de birincil görevi petrol arzında aciliyet gereken durumlarda önlemleri koordine etmek olan Uluslararası

44

Enerji Ajansı’nın kurulması ile alınmıştır.”139 Topluluğun kendi açısından petrol krizine verdiği ilk yanıt ise 73/238/EEC sayılı Konsey Direktifi140 olmuştur. Söz konusu Direktif petrol ve petrol ürünlerinin arzında yaşanan sorunların etkilerinin azaltılmasına yönelik önlemler içermekteydi.

17 Eylül 1974 tarihli Konsey Kararı ve 27 Kasım 1974 tarihli Komisyon Bildirisi de Topluluk için bir enerji politikası oluşturmayı öneriyor ve 1985 yılına kadar ulaşılması gereken hedefleri sıralıyordu.141 Bu Konsey Kararı aynı zamanda kaynak çeşitlendirmesini öngören ilk resmi belge niteliğindedir. Enerji ithalat bağımlılığının %63’ten %50’ye, mümkünse %40 seviyesine düşürülmesi; Topluluk çapındaki enerji tüketiminin 1973’e göre %15 azaltılması; doğalgaz rezervlerinin araştırılması ve üretiminin arttırılması ve nükleer enerji ile elektrik üretiminin arttırılması bu hedefler arasındaydı.

OECD ve dünya enerji piyasalarının analizi için petrol ambargosuna cevaben oluşturulmuş olan Uluslararası Enerji Ajansı142 girişiminden farklı olarak Topluluğun acil durumlar için kendi sistemini kurması 1977 yılında kabul edeceği iki Karar ile gerçekleşecektir.143 Kararlardan ilki arz kesintisi yaşanması durumunda bir Üye Devlet’teki ham petrol ve petrol ürünlerinin diğer Üye Devlet’e ihracına dair iken diğeri arz kesintisi durumlarında birincil enerji kaynaklarının tüketiminin

139 Andoura et al., op. cit., s.18.

140 Ham petrol ve petrol ürünleri arzında yaşanan zorlukların etkilerinin azaltılmasına yönelik eylemlere dair 24 Temmuz 1973 tarihli Direktif, http://eur-lex.europa.eu/LexUriServ/LexUriServ.do?uri=CELEX:31973L0238:EN:HTML (Erişim Tarihi:

06.12.2015).

141 17 Eylül 1974 tarihli Topluluk İçin Yeni Bir Enerji Politikası Stratejisine Dair Konsey Kararı, http://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/PDF/?uri=CELEX:31975Y0709(01)&from=EN;

http://aei.pitt.edu/mwg-internal/de5fs23hu73ds/progress?id=R/6cOV6Y2l&dl (Erişim Tarihleri:

06.12.2015).

142 Paul Belkin, “The European Union’s Energy Security Challenges”, CRS Report for Congress, 30 January 2008, s.3.

143 Andoura et al., op. cit., s.19.

45

kısıtlanmasına dairdir.144 1997 yılında ise arz kesintisi yaşanması durumunda bir Üye Devlet’teki ham petrol ve petrol ürünlerinin diğer Üye Devlet’e ihracına dair olan Karar 97/374/EC Sayılı Karar ile yürürlükten kaldırılmıştır.

Görüldüğü üzere1970’li yıllar Topluluk enerji politikası açısından birçok önemli tasarrufun oluşmasına tanıklık etmiştir. 1973-74 ve 1979-80 krizleri Topluluğun güvenlik temelli bir enerji yaklaşımı benimseme eğilimini artırmıştır.145 Bunda stratejik ham maddelerin ticaretinin siyasi emeller için tarihte ilk defa bu kadar açık ve net biçimde kullanılmış olmasının etkisi çok büyüktür.146Ancak 70’li yıllardaki tüm bu inisiyatiflere rağmen Konsey ve Komisyon Üye Devletler’in farklılaşan çıkarlarını uzlaştırmada başarısız olmuştur.147 Belki de bunu gerçekleştirmenin çok zor bir hedef olduğunun farkına varan Komisyon 2 Ekim 1981 tarihinde “Avrupa İçin Bir Enerji Stratejisi Geliştirilmesi” başlığıyla yayınladığı Bildiri’de148 farklılaşan ve de-sentralize olmuş bir enerji politikasının mümkün olduğu yaklaşımını benimsemiştir. Bununla birlikte Antlaşma’nın gerektirdiği durumlarda daha verimli olması halinde ortak hareket etmenin uygun olacağını belirtmiştir.149 Son olarak söz konusu 70’li yıllardaki petrol ambargoları aynı zamanda Birliğin Rusya ve Avrasya ülkelerini potansiyel enerji tedarikçileri olarak tanımlamaya başlamasına neden olacaktır.150

144 77/186/EEC ve 77/706/EEC sayılı Kararlar.

145 Belyi, 2012, op. cit., s.3.

146 Dyduch, op. cit., s.86.

147 Andoura et al., op.cit., s.19.

148 2 Ekim 1981 tarihli Avrupa İçin Bir Enerji Stratejisi Geliştirilmesi Bildirisi, http://aei.pitt.edu/1508/ (Erişim Tarihi: 18.04.2016).

149 Andoura et al., op.cit.

150 Belkin, op.cit., s.3.

46

2.3. 1986 Çernobil Faciası-I. Enerji Paketi’nin Yayımlanması Arasındaki Gelişmeler

1980’li yıllar Topluluk Ortak Enerji Politikası belirlenmesi için 70’li yıllara göre daha ciddi gelişmelere sahne olacaktır. Nitekim Topluluğun ana gündeminde Tek Pazar’a tam geçiş vardır. Bir yandan ‘enerji piyasalarında serbestleştirme’

Topluluk enerji politikasının gündemine ciddi bir amaç ve tek enerji pazarı için aynı zamanda araç olarak dâhil olacak, diğer yandan özellikle Çernobil Faciası sebebiyle nükleer enerjinin sürdürülebilir olmadığının farkına varılmasının ardından

‘sürdürülebilirlik’ kriteri de Topluluk enerji politikasında yerini alacaktır.

İlk önemli gelişme olarak Delors Komisyonu’nun 1992 yılına kadar Birlik içerisindeki tüm sınırların kaldırılarak iç pazarın tamamlanması amacıyla ‘İç Pazarın Tamamlanması Beyaz Kitabı’nı151 yayınlaması gösterilebilir. Ardından 27 Haziran 1986 tarihinde Komisyon’un tek pazarın tamamlanması önerileri bir antlaşma tadilatı ile neticelenmiş ve Tek Avrupa Senedi kabul edilmiştir.

Ne var ki “Avrupa enerji piyasaları geleneksel olarak ağır bir hükümet kontrolü çerçevesinde ulusal enerji politikaları şeklinde işleyen, değişmesi en zor olan piyasalar arasında görülmekteydi.”152 Pointvogl’ün belirttiği gibi,

Tek Avrupa Senedi çevre ve rekabet konularını içermekteydi ve hâlâ daha öyledir ve İç Pazarın Tamamlanması Beyaz Kitabı’nda bahsedilmiş olmasına rağmen, enerji pazarı 1988’e kadar iç pazar programının dışında tutulmuştur.153

151 29 Haziran 1985 tarihli İç Pazarın Tamamlanması Beyaz Kitabı, http://ec.europa.eu/white-papers/pdf/com85-310-internal-market_en.pdf (Erişim Tarihi: 06.12.2015).

152Matláry, op. cit.,s.21.

153Andreas Pointvogl, “Perceptions, Realities, Concession – What is Driving the Integration of European Energy Policies?” EnergyPolicy, 2009, C.37, s.5708.

47

Ancak Avrupa Tek Senedi’nin getirmiş olduğu Konsey’in Parlamento ile ortak karar alma sürecinde nitelikli oy çokluğunun alanının genişletilmesi enerji konusunda ortak karara varmayı kolaylaştırıcı bir etki yaratacağı değerlendirilmesi yapılabilir.

Komisyon 2 Mayıs 1988 tarihinde ‘Enerji İç Pazarı’ başlıklı mevcut iç pazarın tamamlanması için engelleri ve çözüm önerilerini içeren Raporunu154 yayınlamıştır.‘Enerji iç pazarı’ ifadesinin ilk defa155 gündeme geldiği bu rapor enerji piyasalarınıserbestleştirmek için atılan ilk adım olarak düşünülebilir.156 Rapor “geçici önlemlerin Topluluğun enerji sorununa çözüm getiremeyeceğini ve enerji geleceğinin, kapsamlı bir eylem planı çerçevesinde enerji ortak pazarını da kapsayan bir politikayı gerektirdiğini reddedilemez şekilde ortaya koyması” ile de bundan sonraki Topluluk enerji politikası konulu belgelerin içeriğini belirleyecektir.157 Rapordaki öneriler ışığında doğal gaz ve elektrik fiyatlarında şeffaflaşma,158 elektriğin AB şebekeleri ile iletimi159 ve ardından doğal gazın AB şebekeleri ile iletimi160 ve hidrokarbon ürünlerinin aşamalı serbestleştirilmesi161 için Direktifler yayınlanmıştır. İlk 2 direktif aynı zamanda serbestleştirme için hazırlanan Cardoso

154 2 Mayıs 1988 tarihli Enerji İç Pazarı Raporu, http://aei.pitt.edu/4037/ (Erişim Tarihi: 29.11.2015).

155 Belyi, 2012, op. cit., s.6.

156 Andoura et el., s.20.

157 Burak Oder, “Avrupa Topluluğu’nda Elektrik Enerjisi Pazarının Düzenlenmesi”, İdare Hukuku ve İlimleri Dergisi, C.13, S.1, s.224.

158 29 Haziran 1990 tarihli Doğal Gaz ve Elektrik Fiyatlarının Şeffaflaşması İçin Konsey Direktifi, http://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/?uri=URISERV:l27002 (Erişim Tarihi: 29.11.2015).

159 29 Ekim 1990 tarihli Elektriğin AB Şebekeleri İle İletimine Dair Konsey Direktifi, http://eur-lex.europa.eu/LexUriServ/LexUriServ.do?uri=OJ:L:1990:313:0030:0033:EN:PDF (Erişim Tarihi:

29.11.2015).

160 31 Mayıs 1991 tarihli Doğal Gazın AB Şebekeleri İle İletimine Dair Konsey Direktifi, http://eur-lex.europa.eu/LexUriServ/LexUriServ.do?uri=CELEX:31991L0296:EN:HTML (Erişim Tarihi:

29.11.2015).

161 30 Mayıs 1994 tarihli Hidrokarbon Ürünlerinin Aşamalı Serbestleştirilmesi İçin Konsey Direktifi, http://eur-lex.europa.eu/LexUriServ/LexUriServ.do?uri=CELEX:31994L0022:EN:HTML (Erişim Tarihi: 29.11.2015).

48

Paketi’nin162 içeriğini oluşturmaktaydı.Bu 4 Direktifin oluşturduğu paket hükümleri ise çok geçmeden uluslararası arenada bir antlaşmaya dönüştürülecektir: Avrupa Enerji Şartı.163

Haziran 1990’daki Dublin AB Zirvesi’nde Hollanda Başbakanı Birliğin ekonomik büyümesini ve arz güvenliğini garanti altına almak için Doğu Avrupa ve eski Sovyet ülkeleri ile bir enerji işbirliği kurma önerisi üzerine Zirve, Komisyon’dan bu konuda bir öneri sunmasını talep etmiştir. Bunun üzerine Komisyon’un sunduğu Avrupa Enerji Şartı Deklarasyonu 17 Aralık 1991’de Lahey’de imzalanmıştır. Doğu-Batı arasında enerji alanında yatırım, ulaştırma ve ticareti garanti altına almak için oluşturulan Şartın hukuken bağlayıcı nitelik kazanması için ilgili belge Enerji Şartı Antlaşması olarak ve bir de buna ekli Enerji Verimliliği ve İlgili Çevresel Yansımaları Hakkında Protokol metni 17 Aralık 1994’te Lizbon’da ABD ve Kanada hariç olmak üzere 1991 Şartı’nın tüm imzacı devletleri tarafından imzalanmıştır.Enerji Şartı’nın küresel bir yönetişim aracı olması hedeflenmişken esasen AB-Rusya enerji ilişkilerini düzenler bir hâl almıştır.164 Ancak, Rusya’nın Transit Protokol’ün Gazprom’un boru hatlarını Orta Asya ülkelerine açması gerekeceği düşüncesi165 sebebiyle, müzakerelerin yürütülmesinde ön planda olmasına ve Antlaşma metninin oluşturulmasında aktif rol almasına rağmen166 Antlaşmayı henüz onaylamamış olması Antlaşmayı tam da bu yüzden etkisiz kılmaktadır.

162 Paket, dönemin Enerjiden Sorumlu Komiseri AntonioCardoso e Cunha’nın adıyla anılmaktadır.

163 Matláry, op. cit., s.21.

164 Belyi, 2012, op. cit., s.15.

165 Esra Demir, “Enerji Şartı Anlaşması”, http://www.mfa.gov.tr/enerji-sarti-anlasmasi.tr.mfa (Erişim Tarihi: 30.11.2016).

166 Dyduch, op. cit, s.88.