• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3: DAVA ROMANININ FİLM UYARLAMALARI İLE KARŞILAŞTIRILMASI KARŞILAŞTIRILMASI

3.2. Seçilen Film Uyarlamalarına Genel Bir Bakış

3.2.1. Orson Welles

Dünyaca ünlü yönetmen Orson Welles, 1915 yılında ABD’nin Wisconsin eyaletine bağlı Kenosha şehrinde doğmuştur. Mucit bir babanın ve sanatçı bir annenin oğlu olarak dünyaya gelen Welles, çocukluk yıllarında sanatla oldukça yakından ilgilenmiş ve Shakespeare’in oyunlarını daha çocuk yaşlarda ezberlemiştir. Birçok alanda dahi olarak adlandırılan Welles, dönemin gazete haberlerine göre iki yaşındayken yetişkinlerle sohbet etmeye başlamış, üç yaşında sahneye çıkmıştır (Schankenberg, 2014:101).

128

Welles yalnız yönetmenlik kariyerliyle değil, aynı zamanda oyuncu, seslendirme sanatçısı, hem de tiyatrocu kimliğiyle tanınmaktadır. Sanat alanına tiyatrocu yönüyle adım atan Welles, daha 13 yaşındayken, okuduğu kolejde bir tiyatro topluluğu kurmuş ve 15’inde Shakespeare’in tarihi konulu sekiz oyunundan tek bir oyun meydana getirip sahneye koymuştur, aynı yıl Chicago Tiyatrocular Derneği’nin ödülünü kazanmıştır. 1939 yılında Hollywood’a ilk kez ayak bastığında, 24 yaşındaki bu delikanlı Amerikan tiyatro ve radyosunun en ünlü sanatçılarından biridir.

Welles’in yönetmenlik tecrübesinden önce Amerika çapında büyük yankı uyandıran ilk çalışması bir radyo programı olarak hazırladığı War Of The Worlds (Dünyalar Savaşı, 1938) adlı radyo piyesidir. Burada hazırlanan oyunu dinleyen birçok Amerikalı dinledikleri oyunun konusunu gerçek bir olay zannederek paniğe kapılmış ve New York sokaklarında bir izdihama yol açmışlardır43. Bu olay Welles’in hem fazlaca negatif eleştiri almasını hem de inanılırlık konusunda da büyük bir popülarite yakalamasını sağlamıştır (Özön, 1961:8 ve Monaco, 2000:464). Yaşanan bu olaydan sonra Hollywood yapımcıları Welles’in peşine düşmüşler ve onun sinemada da başarılı olacağı düşüncesiyle bir film yapma teklifiyle onu beyaza perdeye çekmişlerdir.

Sinemacılık tarihinin “harika çocuğu” olarak anılan Welles, CITIZEN KANE (Yurttaş Kane, 1941) filmini çevirdiğinde henüz 25 yaşındadır ve bu filmiyle sinema anlatımında çığır açar, devrim yapar ve kendinden sonraki çalışmaları etkileyen bir güç taşır (Özön,1965:5).

Bazin’in ifadeleriyle “sinemanın 1946’daki akıl çağına yetişmiş tüm sinemaseverler için Orson Welles adı, Amerikan sinemasının yeniden keşfinin heyecanıyla özdeşleşmiştir; bunun ötesinde, o dönemin tüm genç eleştirmenlerince paylaşılan; ‘Hollywood sanatındaki yeniden doğuş ve devrime tanık olduğu’ inancının da bir simgesi olmuştur” (2005:60).

43 Herbert George Wells tarafından yazılan The War of the Worlds (Tr. Dünyaların Savaşı) adlı roman, Marslılar tarafından istilaya uğrayan bir dünyayı anlatır. Roman Orson Welles tarafından Mercury Tiyatrosu (İng. Mercury Theatre on the Air) kapsamında radyoya uyarlanır, uyarlama kapsamında başlangıçta bir piyes olduğu anons edilse de, biçim olarak haber bülteni gibi sunulmuş, bu yüzden birçok kişinin marslılar tarafından gerçekten bir istilanın gerçekleştiğine inanmıştır. Sokaklarda paniğe yol açan bu olay ‘Radyonun gücü’ kapsamında örnek gösterilir. Ayrıntılı bilgi için Bkz. http://www.dunyabulteni.net/haber/300030/bu-radyo-tiyatrosu-amerikayi-korkutmustu-video

129

Sinema tarihinin en önemli filmlerinden biri olan YURTTAŞ KANE filmi özellikle kamera açıları ve alan derinliği meselesinde dönüm noktası olarak adlandırılabilir. Welles, alan derinliği melesi ile kadrajı ve kadrajın "dışı" ile kadraja katmanlar eklemektedir. Alan derinliği meselesi ile de doğrudan ilişkili olarak filmlerinde kullandığı uzun planlar açıklanabilir. Alan derinliği ve kadrajı sadece tek bir yüzeysel katmandan ibaret olmaktan çıkararak, öne ve arkaya geçmiş diğer olay katmanlarıyla da ilişki içerisine sokmaktadır. Böylece kadraja dikey bir derinlik getirerek iç ve dış arasında dinamik bir bağlantı, uzun planlarla, kadrajın yatayda kadraj dışı mekân ile zaman içerisinden yürüyen bir ilişki kurmaktadır. Diğer yönetmenlerin cansız ve kendi içene kapanan kadrajlarının karşısında, Welles’in daha canlı ve derin bir kadraj kullanımı vardır. Kadraj içinde kısacası katmanlar oluşturur ve kadrajın dışında da yaşamın devam ettiği hissini sağlar. Bu teknik sonraları birçok yönetmen tarafından kullanılmış ve tekniğin öncülüğünü de Welles yapmıştır. Erken yaştaki bu başarısı onun, alanında ne denli uzman olduğunun bir göstergesi olarak kabul edilebilir.

Monaco (2000: 285), Welles’in YURTTAŞ KANE filmini ‘stiller, auteur’ler ve starlardan oluşan karmaşık ortamda yapılmış en önemli Amerikan filmi’ olarak göstermektedir. Welles’in filmi özel bir türe ait değildir ama film mitsel yansımalara dokunması nedeniyle tür filmleri gibi işler ve onları dramatik amaçlarla biçimlendirmektedir. Medya baronu ve politikacı, halk adamı ve özel bir kişi olan Charles Foster Kane’in destanı, bu yüzyılın ilk yarısındaki Amerikan hayatının bir simgesidir ve Welles, anlatısıyla bu simgeyi güzel sinemasal resimlerle biçimlendirmektedir. Ortak-yazar, yapımcı, yönetmen ve yıldız oyuncu olarak da çalışmış olan Welles’in ün salmış egosu, Welles’in sinemasını auteur’lüğün başlıca örneği yapmaktadır. (Monaco, 2000: 285-286). Gerçi bu durumu Welles’in diğer filmlerinde sergilediği söylenemez, zira daha sonraki filmlerinde daha çok yapımcı baskısı ile özgürce davranamayan bir Welles ile karşılaşılmıştır, yine de Monaco (2000:286) tarafından CITIZEN KANE sinema tarihindeki ‘en büyük yetenek gösterisi’ olarak addedilmektedir.

Welles tarafından yönetilen filmler kronolojik sırayla aşağıdaki tabloda verilmektedir. Oyuncu olarak rol aldığı filmler ve aynı zamanda iyi bir seslendirme sanatçısı olarak da yer aldığı filmler, hem çalışmanın konusu bakımından, hem de sayı bakımından fazla

130

olduğundan ayrıca belirtilmemiştir. Ancak birçok çalışmada oyuncu ve seslendirme bakımından görev aldığını söylemek gerekir.

Tablo 1: Welles’in Yönetmenliğini Yaptığı Filmler

YIL FİLM ADI ORİJİNAL İSİM

1941 Yurttaş Kane CITIZEN KANE

1942 Muhteşem Ambersonlar THE MAGNIFICENT AMBERSONS

1946 Yabancı THE STRANGER

1947 Şangaylı Kadın THE LADY FROM SHANGHAI

1948 Makbet MACBETH

1952 Othello OTHELLO

1955 Ölüm Raporu MR.ARKADAIN

1958 Bitmeyen Balayı TOUCH OF EVIL

1962 Dava LE PROCÉS

1965 Gece yarısı Çanları CAMPANADAS A MEDIANOCHE

1968 Ölümsüz Hikaye UNE HISTORIE IMMORTELLE

1968 Cenup Yıldızı THE SOUTHERN STAR

1974 Gerçek ve Yalan F FOR FAKE

Savaş sonrası uluslararası sinemasında, özellikle ‘film noir’ denilen Kara Dizi filmlerine çok etkili itici bir güç kattığı da vurgulanan Welles, ses, filmin kurgusu ve kamera ayarlamalarında yaptığı geleneksel olmayan deneyimleriyle pek çok yönetmeni etkilemiştir. Yönetmenin bu tarzı özellikle CITIZEN KANE filminde ortaya çıkmaktadır,

131

bu yapıtın karamsar, karanlık ve gölgeli atmosferi bu stilin öncüsü olarak adlandırılmasına neden olacaktır. Ayrıca geniş açılı objektif ve derin netlik kullanarak çektiği görüntüler sinemaya yeni bir dramatik hava katmıştır (Kalldewey ve diğerleri, 1994:192-193).

Ünlü kuramcı Andre Bazin de sinema tarihinin önemli isimlerinden olan Orson Welles üzerine bir kitap yazmıştır44. Welles’in plan-sekans tekniğinin tiyatro kökenli bir yönetmende belirmesinin etkileyici bir durum olduğundan bahsetmektedir, Bazin onun ‘dünya sineması üzerindeki belirleyici etkilerini, entelektüel ve ahlaki mesajdan çok biçimsel bir parıltı ve güçlü ifade özgürlüğü’ olarak nitelemektedir. Mizansenini oyuncu temeli üzerine inşa etmektedir ve film anlambiliminde ve sözdizimindeki yeni bir birim olan plan-sekans kullanımının öncüsü olarak göstermektedir. Welles için canlandırılacak her sahne, zaman ve uzamda bütün bir birim oluşturmaktadır (2005:100-101).

1960’tan sonra Avrupa’da daha çok benimsenen yönetmen, çalışmalarıyla burada daha çok ilgi görmüştür. Bu süreçte Kafka uyarlaması ile F FOR FAKE (Kalpazan,1973) filmlerini çekmiştir. LE PROCÈS (Dava, 1962) filmi oyuncu kadrosu ve topladığı ilgi bakımından Welles’in başarılı filmleri arasında sayılmaktadır.

Amerika’da gün geçtikçe ilgi kaybına uğrayan, daha doğru bir ifadeyle Avrupa’da daha çok ilgi toplayan Welles, burada çeşitli ödüller alır. Welles, 10 Ekim 1985 tarihinde Los Angeles’ta evinde kalp krizi geçirerek vefat etmiştir.