• Sonuç bulunamadı

Son üç sorudan oluþan grup bilimsel araþtýrma yöntemleriyle ilintili olup bu konuþmada bunlara deðinilmeyecektir. Dikkatle gözden geçirilirse ilk dört sorunun, bilimsel araþtýrma yönteminden çok, bilim felsefesini ilgilendirdikleri ve bilimsel araþtýrmalarýn genel amacýnýn belirginleþmesinde rolleri olduðu görülür. Bu gruptaki sorulara açýk ve seçik yanýtlar aranýrken araþtýrmalarda amaç bilinci kendiliðinden oluþur. Her þeyden önce bilimin amaç belirleyici olmadýðýný burada vurgulamakta yarar vardýr. Dolayýsýyla, sorulara yanýt aranýrken amaç arayýþý gibi bir yanýlgýya düþülmemesi gerekir. Ancak, amacý belirli dünya görüþleri belirler. Bir baþka deyiþle araþtýrmalardaki amaç bilinci, benimsenmiþ olan dünya görüþünün bir ürünüdür denebilir. Aþaðýda bir örnek olmaktan öteye hiçbir bir iddiasý olmayan bir düþünüþ bütünlüðünden ve bu bütünlüðün içinde yukarýdaki sorulara verilebilecek yanýtlardan söz edilecektir. Yinelemek gerekirse, burada belirli bir dünya görüþünün empoze edilmesi gibi bir niyet yoktur. Niyet, araþtýrmalarda amaç bilincinden ne kastedildiðini ve buna ulaþmak için kendi içinde tutarlý bir bütünlüðü olan düþünce sistemine olan gereksinimi sergilemektir.

Dünya Görüþüne Bir Örnek (Doða, Ýnsan, Uygarlýk)

Sorunun bilim felsefesini ilgilendirdiði daha önce vurgulanmýþtý. Çünkü, bilimin ve bilimsel araþtýrmalarýn amacýna iliþkin arayýþ da burada olacaktýr. Felsefe sözcüðünün özünde belirli bir düþünce ve deðer yargýlarý sistemi içinde doðanýn yorumlanmasý yattýðýna göre baþlangýç noktasý olarak burada da bir doða tanýmýyla iþe giriþilecektir. Bununla ilgili açýklamalar yapýlýrken de sözü edilen dünya görüþü kendiliðinden ortaya çýkacaktýr. “Doða, kendisini oluþturan tüm nesne ve olaylarýn uyum ve çeliþkileriyle iþleyen ve olumlu olgunluða eriþmede sürekliliði olan devingen, somut bir sistemdir.” Bu tanýmdaki doða, her þeyden önce insanoðlunun kendi aklýnýn zaman ve mekan ortamýnda uzanabildiði bir çerçeve ile sýnýrlýdýr. Çerçevenin dýþý da zaten tüm dillerde metafizik, fizikötesi, doðaüstü, vb. deyimlerle adlandýrýlýr. Çeliþki sözcüðüne itirazlar gelebilir. Ancak unutmamak gerekir ki doðada gözlenen dinamizmin ana kaynaðý uyuþumlar kadar çeliþkilerdir de. Bir baþka deyiþle, doðanýn dinamik düzeni her ikisini de içermektedir. Ýþleme sözcüðü ile tüm canlý ve cansýzlarýn biçim ve öz yönünden oluþmalarýný, aralarýndaki duraðan ve devingen iliþkileri belirleyen yasalar kastedilmektedir. Ýþleyiþteki düzenlemeler bir anlamda sistemin yazýlýmlarýdýr. Olumlu olgunluk yerine belki birçoklarýnýn yaptýðý gibi kararlýlýk kullanýlabilir. Bunlardan ikincisi yalýn düþünce, akýl ve mantýðýn ürünü iken birincisinde duygu, coþku ve sezgilerin de payý vardýr. Aþaðýda bütüne insanoðlu ve onun doða sevgisi açýsýndan yaklaþýlacaðý için birincisi yeðlenmiþdir. Böylesine bir bütünün içindeki insan için yapýlabilecek en basit yorum, onun doðanýn bir parçasý, bir alt sistemi olduðunu söylemektir. Ancak biraz açýlýp bu yoruma þunlar eklenmelidir.

*** Ýnsanoðlunun doðanýn canlýlar kesiminden olmasý, kendi kendisini üretme yeteneðiyle donatýlmýþ olduðu anlamýndadýr.

*** Ayrýca, düþünce, akýl, duygu, coþku, sezgi, konuþma, gülme, vb. gibi öteki canlýlardan ayýran, üstünlükler saðlayan, insan sýfatýný kazandýran daha pek çok ayrýcalýklý nitelik ve yetenekleri bulunmaktadýr. Bu ikinci özellikleri genellikle onun deðerini, yüceliðini, büyüklüðünü, vb.’ni vurgulamak amacýyla dile

getirilir. Ancak, tüm bunlar insanýn da doðanýn bir parçasý olduðu gerçeðini ortadan kaldýrmaz. Tersine, bu ayrýcalýklý özellikleri insana, kendisinin doðanýn bir parçasý olduðu gerçeðini özümsemesi, onu sevmesi ve onunla bütünleþmesinin zorunluluðunu kavramasý, olumlu olgunluk yolunda kendisine bu sistem içinde önderlik görevi düþtüðünü algýlamasýna yardýmcý olmuþtur. Ayrýca bu özellikleri insanoðluna, önderliði ancak doða sevgisi edinmek ve ancak doðaya egemen olmakla saðlayýp sürdürebileceðini, sevmenin ve egemen olmanýn biricik yolunun da bilgi ve deneyim biriktirmek olduðunu öðretmiþtir. Gerçeðin özümsenmesi, zorunluluðun kavranmasý, ödevin ne olduðunun algýlanmasý, baþarý yolunun öðrenilmesi, insanoðlunun uygarlýðý yaratýp geliþtirilmesini saðlamýþtýr. Kýsacasý doða insanýn, insan da uygarlýðýn yaratýcýsýdýr. Bir baþka deyiþle doða var olduðu için insan, insan var olduðu için de uygarlýk vardýr.

Uygarlýk kavramý üzerinde farklý anlayýþlarla farklý spekülatif tanýmlar verilir. Ancak bunlarýn hepsi de insana göredir. Burada yine insana göre olan ama daha çok bilim ve bilimsel araþtýrmalar açýsýndan yaklaþýlan bir uygarlýk tanýmýna gidilebilir. Bununla beraber bu yapýlmayacak yalnýzca bilim, sanat, vb. uygarlýðýn tüm bileþenlerinin özde insanýn hizmetindeki araçlar olduðu vurgulanmakla yetinilecektir. Bileþenlerden hangisi ele alýnýrsa alýnsýn, uygarlýk tarihi boyunca saðlanmýþ olan bilgi ve deneyim birikiminin bir tortusu olarak aþaðýdaki üç ilkede tartýþmasýz birleþildiði görülür. Nitekim çaðýmýzda insanlar arasýnda görülen yaþam biçimlerinin bu ilkelerce belirlendiði söylenebilir.

*** Ýnsanlar toplu halde birlik ve uyum içinde yaþamalýdýr.

*** Ýnsanlar doðayý olabildiðince ayrýntýlý tanýmalýdýr. *** Ýnsanlar doðada güçleri yettiðince kendileri için düzenlemeler yapmalýdýr.

Burada bu ilkelerin ayrýntýlarýna inilmeye kalkýþýlmayacak, gerekçelerle savunmalarýna girilmeyecek, doða ve insan sevgisinin bunlardaki önemi açýklanmaya çalýþýlmayacaktýr. Çünkü, yukarýda da söylendiði gibi bu dünya görüþünün benimsetilmesi gibi bir amaç burada söz konusu deðildir. Buradaki amaç, nesnellik iddiasý olmayan, öznel olduðu açýkça söylenen, ama kendi içinde tutarlýlýðý olan bir düþünce sistemine göre araþtýrmalarda amaç bilincine ne kadar kolay oluþabileceðini sergilemektir.

Araþtýrmalarda Amaç Bilincine Bir Örnek;

Bu düþünce kalýbý içinde yukarýdaki sorulardan ilk dördü özele inmeden genelde cevaplandýrmaya kalkýþýlýnca oldukça yalýn, açýk ve seçik yanýtlar ortaya çýkmaktadýr. Örneðin aþaðýda bir deneme görülmektedir. Soru 1 : Niçin araþtýrma yapýlýr?

Yanýt : Ýnsanlarýn huzur, refah ve mutluluðuna katkýda bulunmak için araþtýrma yapýlýr.

Soru 2 : Ne zaman araþtýrma yapýlýr?

Yanýt : - Ya insanlarýn insanca gereksinimleri, umutlarý, özlemleri ve beklentileri söz konusu olunca, - ya da doðal denge, insan yaþamý ve toplum yaþantýsýyla ilgili somut bir

Soru 3 : Araþtýrma konularý nelerdir?

Yanýt : - Ya insanlarýn toplu halde birlik ve uyum içinde yaþamalarýný sürdürmeleri ilkesine dönük konularda,

-ya da doðayý oluþturan tüm canlý ve cansýzlarýn biçim ve öz yönünden oluþmalarý ile aralarýndaki duraðan ve devingen iliþkileri betimlemeye, açýklamaya dönük konularda,

-ya da doðayý(insanýn kendisi de dahil) düzenlemeye dönük konularda araþtýrma yapýlýr. Soru 4 : Neler araþtýrýlýr?

Yanýt : Fiziksel çevreye (bir anlamda doðanýn kendisi) uygun bir model çevre (insan düþüncesinde oluþan model) ile bunlar arasýndaki geçiþler araþtýrýlýr.

Aþaðýdaki þema bu sözel tanýmlamayý tamamlamak için çizilmiþtir.

KURAM KURAL

Görüleceði gibi doða insan uygarlýk üçlüsünü temel kavramlar olarak alan bir düþünce sistemi yanýtlara tümüyle yansýmaktadýr. Yanýtlar özneldir ama bir iç tutarlýlýk vardýr. Baþka bir dünya görüþünden bambaþka yanýtlar gelebilir ve doðal olarak onlarda öznel olacaktýr. Kendi içinde tutarlý olmak koþuluyla hepsini saygý ile karþýlamak gerekir.

Kuram ile Kural

Yukarýda “neler araþtýrýlýr?” sorusuna verilen yanýtýn tamamlayýcýsý olarak görülen þema, herhangi bir sýnýflandýrmaya yer vermeyecek oranda tüm araþtýrmalarý kavramsal (conceptual) ve iþlemsel (operational) olarak tanýmlamaktadýr. Bu þemada görülen fiziksel ve model çevreler araþtýrmalarýn tümünde var olan vazgeçilmez öðelerdir. Oklar ise araþtýrmanýn ya da bir araþtýrmanýn bir adýmýnýn doðrultusunu göstermektedir. Tüm araþtýrmalar özde fiziksel çevreye uyan bir model çevre tasarýmý olduðuna göre, üzerindeki kuram yazýlý ok doðrultusunda amaç fiziksel çevreyi temsil edecek bir model tasarlamak iken, üzerinde kural yazýlý olan ok doðrultusundaki amaç ise fizik çevreye uyarlanacak bir model çevre tasarýmýdýr. Aslýnda fiziksel çevre doðanýn kendisidir. Ancak gerek özel araþtýrma konusunun sýnýrladýðý zaman ve mekan ortamý, gerekse araþtýrmacýnýn algýlama gücünün sýnýrlarý, vb. nedenlerle burada doða deyimi yerine fiziksel çevre deyimini kullanmaya yöneltmiþtir. Her araþtýrmacý kendi disiplini ve özel araþtýrma konusunu düþünürse bu nedeni daha kolaylýkla anlayabilir. Model çevre herþeyden önce insanýn

düþüncelerinde oluþur. Ondan sonra matematik model, benzeþim modeli, vb. gibi kimliklerle somutlaþýr ve araþtýrmalarda bu biçimleriyle görünürler. Tasarýmý tamamlanýp testleri yapýlarak olgunlaþtýrýlmýþ bir model çevre bir alamda araþtýrmacýnýn ya da araþtýrmacýlar grubunun hem dünya görüþlerinin hem de öteki özelliklerinin bir aynasýdýr da. Çünkü, araþtýrma

yöntemlerinin oturmuþ yollarýnýn ötesinde model çevrenin tasarýmýndaki biçem (üslup), araþtýrmacýnýn bilgi ve deneyim birikimlerinin yaný sýra yalnýzca ona özgü duygu, coþku ve özellikle sezgilerinden kaynaklanan alýþkanlýklarla oluþur. Kýsacasý model çevrenin sýnýrlayýcýlarýnýn fiziksel çevreninkilerden daha çok olduðu söylenebilir. Fiziksel çevreyi temsil edecek bir model çevrenin tasarýmýnda kuram aðýr basar. Çünkü, en basit açýklamayla kuram, doða iradesinin insanlar tarafýndan algýlanýlarak dile getirilebilen biçimidir. Bir baþka deyiþle kuramý doða iradesi dikte ettirir.Mutlak anlamda ulaþýlabilecek en son noktada kuramýn kalýcý (deðiþmez) olacaðýný kabul etmek gerekir.Doðal olarak insanoðlu þu anda bu noktada deðildir ve dolayýsýyla bugüne deðin algýlanabilenlerle var olan kuramlarýn hiçbirisi için kalýcý (deðiþmez) sýfatý kullanýlamamaktadýr.Bunun anlamý ise kuramýn araþtýrmalarda hem bir araç (bugüne deðin geliþtirilenler) hem de bir amaç (tasarýmý yapýlacak olanlar)olduðudur. Fiziksel çevreye uyarlanacak bir model çevrenin tasarýmýnda ise kural aðýr basar. Çünkü, kural insan iradesinin dýþa vurmuþ biçimidir. Daha somut bir açýklamayla denebilir ki kuralý insan iradesi dikte ettirir ve içinde insanlarýn gereksinimleri, umutlarý, özlemleri, beklentileri yatar. Kuram için açýklanan son erimde kalýcýlýk (deðiþmezlik) konusundaki yargý kural için o denli geçerli deðildir. Çünkü doðanýn iradesine baðlý bir biçimde bizzat insanýn kendisi deðiþmektedir. Yukarýdaki þemaya göre kuralda araþtýrmalarda hem araç hem de amaç olarak görünürse de aralarýnda özde bir fark vardýr. Bu fark, insanoðlunun kuramýn kaynaðýna müdahale edememesine karþýlýk kuralýn kendi iradesi olmasýdýr.

Kuram ile kural arasýndaki bu fark yeterince algýlandýktan sonra bu ikisi için þu söylenebilir. Konacak kurallar insanýn kendisine ve dolaysýyla da doðaya ters düþmemeli, insanýn doðayla bütünleþme zorunluluðu hiçbir zaman gözden ýrak bulundurulmamalýdýr. Kuram tasarýmý ise uygarlýðýn geliþimindeki dinamizmin ana kaynaðýdýr.

Bilimin bugün ulaþtýðý aþamada kuram tasarýmlarý ya tümden gelen ya da tüme varan düþünüþ yollarýndan yalnýzca biri ya da bunlarýn bir kombinasyonuyla yapýlmaktadýr. Bu düþünüþ yollarýnda doðrultu hangi yöne olursa olsun düþünüþün eylemsel yöntemi de iki türlüdür. Birisinde neden-sonuç iliþkilerinden hareket eden gerekirci (deterministik) düþünüþ biçimi, ötekinde ise nedenlerine aldýrmaksýzýn veri yýðýnlarýndan sonuç çýkarmayý hedef seçen olasýcý (probabilistik) düþünüþ biçimidir. Bunlardan ilkinin uygulamalarý çok eskilere dayanmaktadýr. Ýkincisinin yaygýn uygulamalarý ise yirminci yüzyýlda, özellikle bilgisayar olanaklarýndan sonra görülmektedir. Ancak, kuram tasarýmlarýnda bunlardan yalnýzca birisinin katý savunucusu olmak çaðdaþ bilimin ve bilimsel araþtýrmanýn amaç bilinciyle baðdaþmaz. Çünkü bu düþünüþ biçimleri birbirini inkar etmedikleri gibi, tam tersine birbirlerini tamamlayan sonuçlara götürür.

Sonuç

Ýster bilimsel araþtýrmalarýn sonuçlarýný kullanacak olsun, isterse bilimsel araþtýrmalarýn bizzat içinde bulunsun, bu olguyla yakýn iliþkisi olan herkesin belirli bir düzeyde amaç bilincine ulaþmasý gerekmektedir. Bu ise benimsenen dünya görüþünün açýklamalarý ve deðer yargýlarýnýn bir ürünüdür. Aradaki baðlantýyý BÝLÝM FELSEFESÝ kuracaktýr. Dolayýsýyla, lisansüstü eðitime yeni baþlayan, bir baþka deyiþle, bilim ve bilimsel araþtýrma ortamýna fiilen yeni girenlere bilim felsefesinden uzak kalmamalarý önerilir. BÝLÝM FELSEFESÝ ise özde bize þunu söyler:

Araþtýrmalarýnýzda TUTARLI BÝR AMAÇ BÝLÝNCݒne sahip olmak isterseniz öncelikle TUTARLI BÝR DÜNYA GÖRÜÞܒne sahip olmalýsýnýz...

Emekli, Prof. Dr., Boðaziçi Üniversitesi, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araþtýrma Enstitüsü, Jeodezi Anabilim Dalý

Eser Adý : Taþýnmaz Deðerlemesi Yazar : Prof.Dr. Müh. Erol Köktürk : Dr. Müh. Erdal Köktürk Ýlke Basýn Yayým Bas. Tarihi : Aralýk 2011 Bas. Bilgisi : 1. Basým Sayfa Sayýsý : 1260 Kitap Boyut : 16 x 24cm

Taþýnmaz deðerleme (gayrimenkullere kýymet takdiri) alanýnda en kapsamlý tek kaynak kitap. Türkiye’de, taþýnmaz hukuku ve imar hukuku ile deðerleme hukukunu ve uygulama tekniklerini birleþtiren ve bilinmesi gereken her þeyi bulabileceðiniz bir baþucu kitabý.

1260 sayfada, “taþýnmaz deðerleme” ve “taþýnmaz geliþtirme” konularýnda çalýþan tüm kiþilerin, kurumlarýn ve kuruluþlarýn ilk baþvuracaklarý bir bilgi hazinesi. Mülkiyet, imar ve deðerleme alanýnda, bugüne kadar ülkemiz koþullarýnda ele alýnmayan birçok konuyu ele alan ve bu amaçla da yerli ve yabancý çok sayýda kaynaktan yararlanýlan bu kitap, taþýnmaz deðerlemesi ile uðraþan veya ilgilenen herkesin bilgi gereksinmelerini karþýlayacak þekilde planlandý ve oluþturuldu. Türkiye’de ve Dünya’da deðerleme sistemleri ve tekniklerini ayrýntýlý olarak açýklayan bu kitap, ayrýca yüzlerce yargý kararýyla ve örnek soru çözümleriyle ilgilenenlerin beklentilerini fazlasýyla karþýlayabilecek ve içerdiði bilgileri yýllarca güncelliðini koruyabilecek bir baþucu kitabý.

Ar. Gör., Yük.Müh. Kandilli Rasathanesi Deprem Araþtýrma Enstitüsü