• Sonuç bulunamadı

TMMOB HARÝTA VE KADASTRO MÜHENDÝSLERÝ ODASI ÝSTANBUL ÞUBESÝ

22. OLAÐAN GENEL KURULU SONUÇ BÝLDÝRGESÝ

(28-29 OCAK 2012 ÝSTANBUL)

HKMO Ýstanbul Þubesi 22.Olaðan Genel Kurulu, dünyada; kapitalizmin ‘olaðanlaþan’ krizlerinden biri olan sonuncusu 2009 yýlýnda baþlayan, özellikle yoksul ve geliþmekte olan ülkeleri etkileyen ekonomik krizin yaný sýra, siyasi krizler, iþsizlik, hak gasplarý, savaþlar, Türkiye’de ise, anti-demokratik uygulamalar, insan haklarý ihlalleri, ‘doðal afetler’ sonucu ölümler ve siyasal iktidarýn kendisine muhalif kesimleri ‘terörist’ ilan edip keyfi tutuklamalarla sindirmeye çalýþtýðý süreçte gerçekleþtirilmiþtir.

Bu baðlamda HKMO Ýstanbul Þubesi 22. Olaðan Genel Kurulu;

· Kapitalizme karþý emekten yana olan, insanca yaþam için mücadele eden bütün kesimleri selamlar, mücadelelerini destekler.

· Düþüncelerinden dolayý tutuklanmýþ aralarýnda meslektaþlarýmýzýn da olduðu, aydýnlarý, gazetecileri, sendikacýlarý, öðrencileri ve siyasal parti üyelerini selamlar, onlarla dayanýþma içerisinde olduðunu ilan eder.

· Deprem nedeniyle büyük acýlar yaþayan ve üzerinden siyasi bir hesaplaþmaya gidilen Van halkýnýn acýlarýný paylaþýr.

· Ekmek uðruna bombalar altýnda yaþamýný yitiren, katliama uðrayan Uludere’deki Kürt yurttaþlarýmýzýn acýlarýný yüreðinde hisseder.

Türkiye, uluslararasý ekonomik krizin etkilerini 2009 yýlýnýn baþýndan itibaren yoðun olarak yaþamaya baþlamýþtýr. 2009 yýlýnda, önce emperyalist-kapitalist sistemin merkezinde finans krizi olarak patlayan küresel kapitalizmin krizi, kýsa sürede bütün ülkelere yansýyarak ekonomik durgunluða, banka iflaslarýna, çeþitli sektörlerde daralmaya, bütün öteki krizlerde olduðu gibi küçük iþletmelerin iflasýna, yüz binlerce çalýþanýn iþsiz kalmasýna ve insanlarýn yoksulluða itilmesine neden olmuþtur.

2009’da baþlayan ‘son’ ekonomik kriz, kürselleþme olarak ifade edilen serbest piyasa ekonomisinin ölçüsüz, kuralsýz, insaný ve emeði yok sayan aþýrý kar hýrsýnýn ne tür sonuçlar doðurabileceðini bir kez daha gözler önünde sermiþtir. Küreselleþme; sosyal devlet anlayýþýnýn rafa kaldýrýlmasý, kamu tesis ve yatýrýmlarýnýn yok pahasýna elden çýkarýlmasý, özelleþtirme ve uluslararasý sermaye için bütün sýnýrlarýn ortadan kaldýrýlmasý, üretim sürecinin sermayenin beklentileri doðrultusunda yeniden yapýlandýrýlmasýdýr.

Her krizde olduðu gibi baþýný ABD’nin çektiði emperyalist sistem, krizi fýrsata dönüþtürerek, siyasal, ekonomik ve sosyal hegemonyasýný güçlendirme yönünde adýmlar atmaktan geri kalmamýþtýr. Demokrasi götürme bahanesiyle iþgal edilen Afganistan ve Irak’ýn ardýndan bu defa kendileri tarafýndan her türlü desteðin verildiði iktidarlarca yönetilen Kuzey Afrika ülkelerine yine demokrasi götürme bahanesi, diktatörlerin devrilmesi gibi bahanelerle ‘Arap Baharý’ gibi kulaða hoþ gelen deyimlerle bu coðrafyanýn yeniden ekonomik çýkarlara göre düzenlenmesi yoluna gidilmiþtir. Taktik bir deðiþiklikle, Irak ve Afganistan iþgallerinden doðan tepkiler nedeniyle, doðrudan iþgal yerine rejim muhaliflerinin örgütlenmesi ve her türlü desteðin verilmesi yoluna gidilmiþtir. Türkiye bu süreçte ‘komþularla sýfýr sorun’ anlayýþýný bir tarafa býrakmýþ, emperyalist sistemin politikalarýný uygulamak için adeta seferber olmuþtur. Kürecik’te kurulmasý planlanan füze savunma sistemi, emperyalizmin ileride çýkacak savaþlara karþý þimdiden hazýrlýk yaptýðý anlamýna gelmektedir. Türkiye bu adýmla daha önce sýkça yapýlan ve eleþtirilen çeþitli askeri havaalanlarýnýn komþu ülkelere karþý kullanýlmasý politikasýný bir adým daha ileri götürmüþ, olasý savaþlarda emperyalizmin safýnda yer alacaðýný açýkça ilan etmiþtir. ABD ve Ýsrail’in Ortadoðu’da kendilerine sorun olarak gördükleri Suriye ve Ýran’a yönelik müdahale giriþimleri etrafýnda þekillenen politikalarýna Türkiye’nin destek vermesi ABD ve Ýsrail politikalarýna hizmet etmekten baþka anlam taþýmamaktadýr. Özellikle Suriye üzerinde yoðunlaþan baský nedeniyle Ortadoðu’da yaþanacak olasý savaþlar ve çatýþma ortamý sadece komþu halklar arasýnda gerginliðe neden olmakla kalmayacak ayný zamanda bölgede emelleri olan emperyalist sistemin ve Filistin halkýna yýllarýdýr zulüm eden Ýsrail’in yararýna olacaktýr.

Emperyalist Kapitalist sistemin ekonomik çýkarlarýný çeþitli söylemlerle manipüle ederek yaptýðý iþgal ve müdahalelerle, yaþadýðýmýz dünya, çevre ve ekosistemi bozulmakta, insanlýðýn binlerce yýllýk emeði ile ortaya çýkan kültürel miras yok edilmekte, milyonlarca insan öldürülmekte ve halklar arasýnda onarýlmasý mümkün olmayan ve geri dönülmez sonuçlara sebep olmaktadýr. Irak ve Afganistan’ýn iþgali sonrasý yaþananlar ortada iken, Türkiye’nin komþularýna yönelik savaþ tehditlerine ortak olmasý kabul edilemez.

Genel kurulumuz; her türlü savaþ tehdidine karþý, ülkeler ve halklar arasýnda kardeþliðin ve barýþýn tesis edilmesini

savunur, bunun yolunu da Türkiye’nin de içinde bulunduðu coðrafyada emperyalist ülkelerin hegemonyasýna karþý mücadelede etmekten geçtiðini bir kez daha hatýrlatýr.

Mevcut iktidar 12 Haziran seçimlerinde, yerli ve uluslararasý sermayenin tam desteðini alarak oy oranýný arttýrmýþ ve iktidarýný pekiþtirmiþtir. Desteðin diyeti olarak, her þeyi piyasanýn belirleyiciliðine terk etmiþ, özelleþtirmelerle topluma ait olan kamu kaynaklarýnýn yerli ve yabancý sermayeye transfer edilmesi görevini üstlenmiþtir. Baþta ücretli çalýþanlarýn sosyal ve ekonomik haklarýna yönelik olmak üzere bir dizi yasal düzenlemeyi ard arda yapmýþtýr. Bütün bu yasal düzenlemeler emeðini satmaktan baþka bir olanaðý olmayan emekçi sýnýf ve tabakalara; iþsizlik, ücretlerin düþmesi, esnek çalýþma, artan çalýþma saatleri, sosyal güvenceden yoksun býrakma ve iþ kazalarýný getirmiþtir. Gelir daðýlýmýndaki uçurum artmýþ, refah seviyesi düþmüþtür.

Üretimden uzaklaþtýrýlan ekonominin kurtarýcýsý olarak, kamu arazilerinin, madenlerin, doðal kaynaklarýn orman alanlarýnýn, tarihi ve kültürel mirasýn, sit alanlarýnýn yerli ve yabancý sermayeye satýþý görülmüþtür. Buradan elde edilen gelirlerle borçlarýn ödenmesi planlanmýþtýr.

Kentsel dönüþüm adý altýnda kapitalizmin sanayi kentinden, hizmet sektörü yoðunluklu kent yapýsýna dönüþümü gizlenip, deprem korkusu üzerinden kentlerin yeniden yapýlandýrýlmasý ve mevcut yapý stokunun yenilenmesi propagandasý yapýlmaktadýr. Merkezinde soylulaþtýrmanýn ve yerinden etmenin olduðu bu çalýþma kentsel dönüþüm deðil rantsal bölüþümdür.

Genel kurulumuz; Ýstanbul’da kentlilerin barýnma ihtiyacýný karþýlayan mevcut konutlarýn; denetimden yoksun,

saðlýksýz, kýrýlgan ve yetersizliði bilinen bir olgu olduðunu kabul eder, deprem, su baskýný, yangýn gibi doðal afetler de dikkate alýndýðýnda, sýnýrlarýna dayanýlan bu kentte konut sorununa çözümün öznesinin, kentsel dönüþüm deðil saðlýklýlaþtýrma/kentsel yenileme olduðunu savunur. Bu baðlamdaki kentsel yenilemenin; özellikle olasý afet bölgelerinde, kamu yararý çerçevesinde, parçacý veya parsel bazýnda deðil yerel kalkýnma programý bütünlüðü içinde ele alýnmasý gerektiðine iþaret eder. Çünkü, Ýstanbul’da ve birkaç büyük þehirde kamu arazilerinin kullanýmýna yönelik uygulamalardan da bildiðimiz gibi ‘kentsel dönüþüm’; yeni rant alanlarý oluþturmanýn, lüks konut için arsa üretiminin, kamu arazilerinin yerli ve uluslararasý sermayenin hizmetine sunulmasýnýn, kent yoksullarýnýn, yaþam alanlarýndan, çevrelerinden, yaþam alýþkanlýklarýndan koparýlmasýnýn, kent merkezinin dýþýna atýlmasýnýn, rant odaklý korunaklý, ayrýcalýklý steril sitelerin adý haline gelmiþtir.

Ýstanbul’a yapýlmasý planlan 3. Boðaz Köprüsü ile Ýstanbul'un ve Kuzey Marmara'nýn kalan son doðal varlýklarý, ormanlýk alanlarý, tarým alanlarý, su havzalarý ve dahasý Ýstanbullunun akciðerleri sermayenin talanýna açýlarak hukuk dýþýlýða imza atýlmýþ olunacaktýr. Ýstanbullularýn ve yakýn çevrede yaþayanlarýn köprüye deðil; ormana, temiz çevreye, içilebilir suya, toplu taþýmaya kýsacasý insanca yaþanabilir bir kente ihtiyacý vardýr. Satýþýna yönelik düzenleme yapýlmaya çalýþýlan 2B alanlarý Ýstanbul’un kuzeyinde yoðunlaþmaktadýr. Tüm bunlar göz önünde tutulduðunda köprü projesinin bir ulaþým projesi olmadýðý, yeni oluþturulacak yerleþim alanlarýna eriþimi saðlayacak, dolayýsýyla kentsel rantlara odaklanan bir proje olduðu açýkça anlaþýlmaktadýr. Tüm bu nitelikleriyle üçüncü köprü projesi halka ihanettir, bilimin ve tekniðin açýkça yok sayýlmasýdýr.

Genel kurulumuz; Baþbakan’ý, Belediye Baþkanlýðý döneminde söylediði ‘Üçüncü Boðaz Köprüsü Ýstanbul'a karþý cinayettir’ sözünün arkasýnda durmaya davet eder.

Merkezi ve yerel yönetimler, son yýllarda, TOKÝ; imar aflarý, mevzii imar planlarý, parsel bazlý projeler, kentsel dönüþüm vb. proje uygulamalarý ile kamu alanlarýnýn talanýna ve ranta dayalý politikalar yürütmektedir. Bu baðlamda binlerce yýllýk doðal, kültürel ve tarihi deðerleri ile dünya mirasý Ýstanbul; hýzlý nüfus artýþý, göçler, hatalý ve yanlýþ yatýrýmlar, plansýzlýk, iþsizlik ve yoksulluðun neden olduðu sorunlar ile boðuþan, her türlü doðal ve yaþamsal eþiðinin zorlandýðý kimliksiz ve kiþiliksiz bir megakent haline dönüþmüþtür. Uygulanan yanlýþ politikalar sonucunda: doðal afetler, trafik, deniz ve hava kirliliði, zehirli atýklar, kirlenen su havzalarý, deprem riski, yeþil alan ve orman talaný, tarihi dokunun bozulmasý, plansýz kentleþme, yerinden edilme, barýnma ve güvenlik sorunlarý nedeniyle yaþanamaz hale getirilmiþtir. Oysa kentlerimizi saðlýklý ve güvenli yaþam alanlarýna dönüþtürecek kentsel politikalar izlenmelidir.

Genel Kurulumuz, kentlerimizi saðlýklý ve güvenli yaþam alanlarýna dönüþtürecek kentsel politikalarýn üretilmesi

için meslektaþlarýmýzý bir kent mücadelesinin içerisinde mahalle dernekleriyle ve platformlarla buluþturarak yaþamda var olan bir mücadelenin örgütlenmesi amacýyla TMMOB’nin tüm birimlerini ortak mücadeleye çaðýrýr. Dünyada enerji alanýnda uluslararasý sermayenin çýkarýna olan fosil yakýt ve nükleer enerji tercih edilmektedir. Türkiye’de nükleer santralin yüksek maliyeti, tehlikesi ve atýk sorunu göz ardý edilerek yasal düzenlemelere gidilmektedir. HES projeleri doða tahrip edilmekte, ekosistem bozulmakta, canlý türlerinin varlýðý tehdit edilmekte ve insanlar binlerce yýllardan beridir yaþadýklarý coðrafyalardan göç etmek zorunda býrakýlmaktadýr.

Genel kurulumuz; çevre ve gelecek açýsýndan yenilenebilir enerji kaynaklarý olan güneþ, rüzgar ve termal kaynaklar

tercih edilmesinin baþta insanlar olmak üzere bütün canlýlarýn kýsacasý dünyanýn geleceði için önemine vurgu yapar. Kapitalist serbest piyasa ekonomisi, dünya ölçeðinde yeni bir devlet yönetimi modelini tarif etmektedir. Türkiye’de küresel sermayenin direktiflerini bir bir uygulamaya sokan siyasi iktidarlar eliyle yürütülen bu süreçte; emek deðersizleþtirilmekte, esnek ve kuralsýz çalýþmanýn yasal altlýðý uygulamaya sokulmakta, iþ güvencesi ve iþçi güvenliði yok edilmekte, kýdem tazminatý gasp edilmekte, aðýr ve uzun çalýþma koþullarý dayatýlmakta, en temel insan haklarýndan biri olan ve kamu tarafýndan parasýz sunulmasý gereken saðlýk hizmetleri, parasý olanýn yararlanacaðý bir ayrýcalýk haline getirilmektedir. Bu sürecin bir parçasý olarak siyasal iktidar Genel Saðlýk Sigortasý alanýndaki düzenlemelerin bazý maddelerini, seçimlerde oy kaybettirir kaygýsýyla erteleyerek 1 Ocak 2012'de yürürlüðe sokmuþtur. Bu uygulama ile saðlýk, ticari bir faaliyet konusu haline getirilirken, hastaneler þirket, vatandaþ müþteri durumuna düþürülmüþtür.

Genel Kurulumuz; SSK hastanelerinin Saðlýk Bakanlýðý’na devrinden itibaren baþlayan ve saðlýkta yýkým, ticarileþtirilme

ve özelleþtirilmesi olarak adlandýrýlan bu uygulamalara karþý, parasýz, eþit ve nitelikli bir saðlýk hizmeti için bütün kesimleri mücadeleye çaðýrýr.

Genel Kurulumuz; emek sömürüsüne, iþsizliðe ve iþ güvencesinden yoksun býrakýlmak baþta olmak üzere hak

gasplarýna karþý meslek odalarýndan baþlayarak, sendikalar ve diðer emek örgütleri ile birlikte ortak mücadele etmenin zorunlu olduðunu savunur.

Türkiye’de uzun süreden beridir sivil ve demokratik bir anayasa yapýmý ile ilgili tartýþmalar sürmektedir. Anti demokratik ve baskýcý 12 Eylül darbesinin ürünü olan mevcut anayasanýn demokratik bir Türkiye’nin önündeki temel sorun olduðu, TMMOB baþta olmak üzere sendikalar, sivil toplum örgütleri, siyasi partilerin de içerisinde yer aldýðý geniþ bir kesim tarafýndan dile getirilmektedir. Hazýrlanacak yeni anayasa gerçekten sivil, demokratik niteliklere ve güçlü bir meþruiyete sahip olmalýdýr.

Genel Kurulumuz; yeni yapýlacak anayasanýn toplumun en geniþ kesiminin ortaya koyduðu bir uzlaþý metni olmasý

gerektiðini, eþitlikten, özgürlükten yana, demokratik hukuk devletini güçlendiren, örgütlenme önündeki engelleri kaldýran, emekten yana hükümler içeren, barýþ içinde yaþamayý saðlayacak olan medeni, siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel haklarý hayata geçiren ve koruyan yapýda olmasý gerektiðini savunur.

Türkiye’nin en önemli sorunlarýndan biri olan Kürt sorunu bütün yakýcýlýðýyla gündemdeki yerini korumaktadýr. Sorunun bugüne kadar askeri yöntemlerle çözülmeye çalýþýlmýþ olmasý ciddi ve derin tahribatlar yaratmýþ, yüz milyarlarca dolar, saðlýk, eðitim, barýnma gibi alanlarda kullanýlacaðý yerde þiddet ortamýna aktarýlmýþ; binlerce can kaybedilmiþ, köy boþaltmalarý, zorunlu göçler nedeniyle milyonlarca insan üretimden koparýlarak þehirlerin varoþlarýnda açlýk ve sefaletle yaþamak zorunda býrakýlmýþtýr.

Þiddet ortamý nedeniyle halklar arasýndaki kardeþlik duygularý zedelenmektedir. Çatýþma ortamýnýn yarattýðý gerilimle toplum kamplaþmaya itilmekte, ölümler üzerinden siyaset yapýlmaktadýr. Bu ortamýn sona erdirilmesi için siyasal, kültürel, toplumsal ve ekonomik haklar saðlanmalý, sanayileþme, yatýrým ve istihdam yaratýlmalýdýr. Saðduyunun ve barýþýn egemen olmasý kardeþçe, bir arada ve birlikte yaþama taleplerinin her zamankinden daha yüksek sesle söylenmeye devam etmesi ve bu yönlü gayretlerin sürdürülmesi gerekmektedir.

Genel Kurulumuz; Ülkemizdeki farklý etnik kimlikler ve kültürleri zenginliðimiz olarak görür, barýþý ve kardeþliði

saðlayacak hak ve taleplerin karþýlanmasýný, insanlarýmýzýn kimliði, dinsel inancý, kültürü ne olursa olsun ötekileþtirilmeden bir arada yaþamalarý gerektiðini savunur.

6223 sayýlý yetki yasasýna dayanýlarak 644 sayýlý Kanun Hükmünde Kararname ile kurulan Çevre ve Þehircilik Bakanlýðý bünyesinde oluþturulan ‘Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüðü’nün görev tanýmlarý incelendiðinde örgütümüze, meslek alanlarýmýza yönelik ciddi müdahalelerin olduðu açýkça görülecektir. AKP Hükümeti, demokratik kanallardan kendi siyasal düþüncesine yakýn mühendis ve mimarlarýn oda yönetimlerine gelememesi durumunu yasa zoruyla ‘düzeltme’ yoluna gitmiþtir.

Genel Kurulumuz; TMMOB ve baðlý odalara, Devlet Denetleme Kurulu incelemeleriyle baþlayan, Kanun Hükmünde

Kararnamelerle devam eden, siyasi iktidarýn bütün engellemelerine ve müdahalelerine karþý, geçmiþten gelen birikimi ve üyesinin örgütlü gücüyle karþý koyar.

Mühendis, mimar ve þehir plancýsý kadýnlarýn eðitim sahibi olmalarý, toplumsal rolleri nedeniyle yüklendikleri sorumluluklarýný azaltmamaktadýr. Ailedeki çocuk bakýmý ve eðitimi, yaþlý ve hasta bakýmý, diðer tüm kadýnlar gibi mühendis, mimar ve þehir plancýsý kadýnlarýn da asli vazifeleri olarak görülmekte, ev içi emekleri görmezden gelinmektedir. Kadýn meslektaþlarýmýz, iþyerlerinde ayný eðitim ve ayný sorumluluklarý taþýdýklarý erkek meslektaþlarýna göre daha düþük ücretlerle çalýþtýrýlmakta, iþten çýkarýlacaklar listesinde ise ön sýralarda yer almaktadýrlar. Doðanýn verdiði doðurganlýk özelliði dezavantaj olmakta, hamile olmak iþe yaramaz eleman olmak anlamýna gelmektedir. Ne zihnen ne de bilgi birikimi olarak erkek teknik elemanlardan hiçbir eksiði olmayan kadýnlarýmýza cinsiyet ayýrýmcýlýðý daha iþ ilanlarýnda dayatýlmakta, erkek mühendis arayan ilanlarla iþ olanaklarý azaltýlmaktadýr. Yasalarla gerçekleþtirilen özelleþtirme, taþeronlaþtýrma uygulamalarý ve esnek çalýþmanýn yaygýnlaþmasýyla, kadýn emeðinin sömürüsü artmaya devam etmekte, kadýnlar daha çok düþük ücretli iþlere mahkûm hale getirilmektedir. Kadýna yönelik ayrýmcýlýk, sömürü ve þiddet, eþitsizliðin, sýnýrsýz tüketimin, sömürünün, yoksulluðun sistemleþtirildiði kapitalizmin doðal sonuçlarýndan sadece biridir. Egemen sýnýfýn çýkarlarýna hizmet eden cinsiyet ayrýmcýlýðý çözülmeden özgür ve eþit bir toplum oluþmasý mümkün deðildir.

Genel Kurulumuz; meslek seçiminde ve mesleðe hazýrlýkta belirleyici olan cinsiyetçi iþ bölümü ve toplumsal

kabullerin deðiþimi için, eðitim süreçlerinde cinsiyet ayrýmcýlýðýnýn ortadan kaldýrýlmasýna yönelik eðitimin her aþamasýnda kullanýlan cinsiyetçi dil ve bakýþýn deðiþtirilmesi için mücadele eder.

Son yýllarda, herhangi bir somut planlamaya dayanmaksýzýn ‘her ile bir üniversite’ argümanýyla çok sayýda kamu üniversitesi açýlmýþtýr. Ayrýca çok sayýda vakýf üniversitesi de kurulmuþtur. Önemli bir bölümü siyasal iktidara yakýn çevreler tarafýndan kurulan bu üniversitelere önemli imtiyazlar saðlanmýþ, kamuya ait yerler tahsis edilmiþtir. Þu an ülkemizde faal olan kamu ve vakýf üniversitelerinin sayýsý 170'i aþmýþ durumdadýr. Bu durum Harita Mühendisliði alanýný da önemli ölçüde etkilemektedir. YÖK kurulduðunda sayýlarý 4 olan bölüm sayýsý þu anda 13'tür. Henüz öðrenci almayan bölümler de eklendiðinde bu sayý 20'yi aþmaktadýr. Odamýzýn üye sayýsýnýn 12000 dolayýnda olduðu ve geçtiðimiz öðretim döneminde, Harita Mühendisliði bölümlerinde yaklaþýk 1500 öðrencinin öðrenime baþladýðý göz önüne alýndýðýnda gelecekte yaþanacak iþsizlik problemi daha net olarak görülebilecektir. Üniversite ve öðrencilerimizin geleceði, siyasi iktidarlarýn gündelik politikalarýna kurban edilmektedir.

Genel Kurulumuz; üniversitelerin bilimsel, akademik ve sanatsal özgürlüðünü, özerkliðini savunur. Üniversiteler

üzerindeki her türlü baskýya karþý mücadele eder, üniversitelerin eþit, parasýz, nitelikli eðitimi bir kamusal hizmet anlayýþýyla verebilmeleri için kamu kaynaklarýyla desteklenmelerini savunur. Yeni bölüm ve üniversitelerin açýlmasýnýn popülist kaygýlar ve günübirlik politikalarla deðil, ülkemizin ihtiyaçlarý göz önünde bulundurularak planlanmasýna vurgu yapar. Meslektaþlarýmýzýn temel mesleki alanlarda ve çalýþma hayatýný belirleyen iþ hukuku, iþ güvenliði ve iþçi saðlýðý, ücretli çalýþanlarýn özlük haklarý gibi konu baþlýklarýnda etkinliklerle bilgilendirilmesi, eðitilmesi ve bu alanlara iliþkin mücadele yürütülmesi büyük önem taþýmaktadýr. Örneðin meslek gündemimizi yakýndan ilgilendiren konulardan olan Sabit Referans Ýstasyonlarý ve Türkiye Ulusal Coðrafi Bilgi Sistemi çalýþmalarýnýn mesleki kamuoyumuz tarafýndan takip edilmesinin saðlanmasý konusunda tüm Þubelerimizin ve Odamýzýn bilgilendirilmesiyle ilgili çalýþmalar yürütülmesi büyük önem taþýmaktadýr. Ayrýca, sabit referans istasyonlarý ile toplanan verinin paylaþýlmasý ve bilgiye dönüþtürülmesi aþamalarýnýn tamamýnda mesleðimizin etkin bir konuma gelmesi yönünde çalýþmalarýn sürdürülmesi de gerekmektedir.

Ayrýca;

· Harita teknik uygulamasý(HUS) konusunda çalýþmalara yürütülmesi,

· Büyük Ölçekli Harita ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliði’nin uygulamasýnda karþýlaþýlan sorunlarýn aþýlmasý için sektörde bilgilendirme amaçlý çalýþmalarýn yapýlmasý,

· Toplumumuzu ve mesleðimizi yakýndan ilgilendiren yasal süreçlerin izlenmesi baþta üyelerimiz olmak üzere ilgililer ve kamuoyunun bilgilendirilmesi,

· Bölgemizdeki kamu kurumlarý ve yerel yönetimlerin haritacýlýk faaliyetlerinin izlenmesi ve bu kurumlarla kurulacak iletiþim kanallarý ile mesleki alanýmýza yönelik yönlendirici katkýlarýn yapýlmasý,

· Teknik altyapý kadastrosu, yersel fotogrametri, hidrografik ölçmeler vb. güncel baþlýklarda düzenlenecek etkinliklerle kamuoyu yaratýlmasý, bu konuda teknik standartlarýn geliþtirilmesi ve yönetmeliklerin hazýrlanmasý iliþkin çalýþma yürütülmesi,

· Araç Ýzleme, Konuma dayalý hizmetler, Coðrafi Bilgi Sistemi, Kent Bilgi Sistemi, Deprem Bilgi Sistemi gibi mekansal bilgi sistemleri, yapý deformasyonlarýnýn izlenmesi, Hidrografik Ölçmeler, Endüstriyel Ölçmeler (IMS), Madencilik ölçmeleri harita üretimi, LIDAR tekniði, Üç boyutlu kent modelleri vb. sayýlarý çoðaltýlabilecek yeni geliþen güncel teknolojiler ile mesleki baðlarýn kurulmasý, bu konularda mesleðimizin üstlendiði rolün tanýmlanmasý, üyelerin ve kamuoyunun bu alanlara dikkatlerinin çekilmesi ve benimsemelerinin saðlanmasý,

· Meslektaþlarýmýz arasýnda haksýz rekabet ve ihalelerde çok düþük bedellerle iþ yüklenilmesine karþý birlikte hareket edilmesi ve dayanýþma içerisinde olunmasý,

· Mühendislik ölçmeleri alanýna giren uygulamalar ve özellikle de inþaat sektöründeki mesleki faaliyetlerimize (örneðin yol inþaatý, yüksek yapýlarýn inþasý, altyapý iþleri vb.) iliþkin yasal düzenlemelerin ve teknik standartlarýn geliþtirilmesi ve yönetmelik vb. çalýþmalarýn yapýlmasý,

· Kamulaþtýrma bilirkiþiliklerinde yaþanan sorunlarýn aþýlmasýna yönelik çalýþma yürütülmesi, bu baðlamda verilen eðitim etkinliklerinin sürdürülmesi,

· Taþýnmaz deðerlemesi konusunda yürütülen çalýþmalarýn ve etkinliklerin sürdürülmesi,

· Ülkemizdeki kadastro uygulamalarýnýn takipçisi olunmasý, Ýstanbul’da yenileme kadastrosu ve Orman kadastrosu baþlýklarýnda etkinlikler düzenlenmesi, 2B yaðmasýna karþý kamuoyunun bilgilendirilmesine devam edilmesi,

· Üyelerimizin teknolojik geliþmelerden haberdar olabilmesi ve teknolojiyi bilinçli olarak kullanabilmesi için gerekli olanaklarýn yaratýlmasý; bu amaçla kurumlarda meslek içi eðitimin özendirilmesi,

· Ülkemizde mekansal verilerin kullanýmý, organizasyonu ve yönetimi sorumluluklarýný kamusal olarak üstlenecek bir Sivil Harita Genel Müdürlüðü'nün kurulmasýna yönelik çalýþmalara öncülük edilmesi,

· Yerel yönetimlerde harita faaliyetlerinin yürütüldüðü birimlerin tek bir çatý altýnda birleþtirilmesi konusundaki