• Sonuç bulunamadı

2. GENEL BİLGİ

2.1. Kuramsal Açıklamalar

2.1.2. Okul Yaşam Kalitesinin Boyutları

2.1.2.1. Okula Yönelik Duygular

Okul yaşam kalitesinin bu boyutu; öğrencilerin, okul hakkındaki bütün olumlu veya olumsuz duygu, düşünce ve tutumlarının genel bir sonucu niteliğindedir.

Çocukların; okula karşı sahip oldukları bütün duyguları, tutumları, düşünceleri, bu boyut altında incelenmektedir (11). ''Okula Yönelik Duygular'' adı altında birleştirilen, olumlu duygu ile olumsuz duygu boyutları, okul yaşam kalitesinin ana değişkenleri olarak da ele alınabilir. Çünkü diğer boyutlar, bu iki genel boyutun kapsamı içerisinde yer alabilmektedir. Örneğin çocuğun okulda, diğer kişilerle iletişimi iyi değilse, kendini değerli hissetmiyorsa ya da geleceğine yönelik olarak, okulun kendisine akademik bir yarar olduğu ve sosyal faaliyetler anlamında herhangi bir yerde tutunabileceğini

düşünmüyorsa, okuldaki spor etkinlikleri ilgisini çekmiyorsa, okul yaşam kalitesine yönelik algısında olumsuz bir durum gözlemlenecektir. Tam tersine öğrenci; okuldaki diğer öğrenci ve öğretmenlerle tatmin edici ilişkiler yaşayabiliyor, kendisine değer verildiğini hissediyor, bu okulda başarılı olduğuna inanıyor, okulda akademik gelişimi kadar sosyal gelişiminin de önemsendiğine inanıyor ve eğer sosyal etkinliklere katılımı için sunulan olanaklar yeterli ise okula yönelik algısı da büyük ihtimalle olumlu olacaktır (56).

Okulun, önemli bir görevi de öğrencileri kaynaştırmak ve öğrencilere olumlu nitelikler kazandırmayı destekleyecek ortamlar oluşturmaktır. Okul yaşam kalitesi, sadece kişisel özelliklerden veya kişilerin tecrübelerinden etkilenmez. Aynı zamanda öğrencilerin, öğretmenleriyle ve okul kültürüyle ilişkilerinden de etkilenir (8). Okulları, öğrencilere uygun çalışma yerleri haline getirmek için kullanılacak metotlar arasında;

öğrenciler arasındaki iletişimi arttırmak, öğrencilerin okul personeline kolaylıkla ulaşmasını sağlamak, güvenli bir çalışma yeri sağlamak, okulların fiziki imkânlarını arttırmak, öğrencilerin ilgileri doğrultusunda faaliyetler seçmelerine fırsatlar vermek, risk ve stresi azaltmak, güven ve saygı yaratmak, öğretmenler, personel ve öğrenciler arasında işbirliğini sağlamak, öğrencilerin yetenek ve bilgilerini kullanabilecekleri fırsatlar yaratmak, teknoloji de dâhil olmak üzere yeterli kaynak temin etmek, personel ile örgütün amaçları arasında uyum geliştirmek sayılabilir (12).

Okula bağlılık, okulda başarı ve akran grubu bağlılığına dayanarak ölçülen, düşük düzeyde okul yaşam kalitesi; okuldan kaçma, okulu bırakma ve dersi asma ile yakından ilgili bulunmuştur (12). Öğrencilerin okul yaşamlarına, olumlu katkıda bulunan birçok faktör tespit edilmiştir. Öğrencilerin başarı motivasyonları ve okuldan beklentileri, okul programının içeriği, öğrenci -öğretmen iletişiminin düzeyi bunlara örnek verilebilir (11). Okula ait maddi gelirlerin büyüklüğü, okul faaliyetlerinin çokluğu ve artırılmasının yanı sıra kalitesinin de yükseltilmesi, baskıcı okul kuralları gibi faktörler, öğrencinin okul yaşam kalitesi algılamasını, olumlu veya olumsuz olarak etkilemektedir (12). Okul yaşam kalitesi; çoğunlukla bireylerle, okul toplumu arasındaki etkileşimden doğar. Okulda geçirdiği zaman içerisinde, tüm boyutlarıyla daha çok tatmin olan öğrenciler, daha az stres yaşar ve daha az devamsızlık yaparlar. Böylece okulu, onları geleceğe hazırlayan zevkli ve eğlenceli bir yer olarak görürler (12).

Öğrencilerin, okula ilişkin tutumları, devamsızlık durumları üzerinde de önemli bir etkendir. Devamsızlığı az olan öğrencilerin, devamsızlığı fazla olanlara okula ilişkin daha olumlu tutumlara sahip oldukları belirlenmiştir. Buna paralel olarak, öğrencilerin, devamsızlıkları artıkça okula ilişkin tutumlarının da olumsuz olduğu; diğer bir ifade ile okula ilişkin tutumları olumsuz olan öğrencilerin, devamsızlık oranlarının arttığı belirlenmiştir (57). Okula karşı olumlu tepkiler geliştiren öğrenciler, mezun olana kadar okula dahil olma istekliliğini ve öğrenmeye olan isteklerini devam ettirmektedirler (58).

Okula bağlılık, okula ilişkin olumlu duygular beslemek, eğitim hakkında olumlu çağrışımlar hissetme, okul ortamına ait olma duygusu, okul personeli ve diğer öğrencilerle olumlu ilişki içinde olma, okula devam etme, ders dışı sosyal etkinliklere katılma, okul çalışmaları için fazladan zaman harcama, sınıfta ve okulda alınan kararlara katılma, kendi öğrenme amaçlarını belirleme, kendi fikrini sınıfta söyleyebilme olarak da tanımlanmaktadır (59). Gelişmiş batı ülkelerinde okula bağlılık, okulla ilintili aktivitelere katılım düzeyi ile suç işleme arasındaki ilişkiyi saptama açısından yapılan çok sayıda araştırma, okula bağlılık düzeyi düşük olan ve okulu sevmeyen öğrencilerin, okulu seven ve okula bağlı olan öğrencilere oranla, daha fazla suç işlediklerini ortaya koymuştur (60) Okullarla ilgili; negatif okul iklimi, eğitim programından kaynaklanan sorunlar; kalabalık okul ve sınıflar, öğretimdeki kalitesizlik, tutarsız sınıf yönetim uygulamaları, başarılı olma baskısı sonucu ortaya çıkan stres, öğretmen-öğrenci ilişkilerinde, öğretmenin baskın olması, öğretmenler tarafından uygulanan fiziki cezalar gibi pek çok faktör, çocukların suça bulaşmasına neden olabilmektedir (37).

Okulunu sevmeyen, okula gitmekten hoşlanmayan, nefret eden, okuldan kaçma davranışları sergileyen bir öğrenci ile okulunu seven, okula gitmekten zevk alan, okulun önemine inanan bir öğrencinin okul içindeki akademik başarısının aynı olması beklenemez. Okula ilişkin tutumlar; öğrencilerin, okulda yaşadıkları olumlu ve olumsuz deneyimlerle ilişkilidir, okul hakkındaki olumlu veya olumsuz düşüncelerini kapsar (30) Bailey’e (61) göre öğrencilerin okulu sevmelerindeki en önemli faktör, okuldaki diğerleriyle olan ilişkileridir. Bu nedenle öğrencilerin okul toplumuyla iyi ilişkiler içerisinde olması büyük önem taşımaktadır.