• Sonuç bulunamadı

1.2. Normanlar İtalya’dalar

1.2.2. Normanlar İtalya’yı İşgal Ediyor

Normanların İtalya’da ilk görünmeleri, işgal amaçlı değildi. Hatta tam tersine güney İtalya’da Bizans kuvvetlerinde ücretli askerler (Lejyon) olarak hizmet veriyorlardı. İlk olarak gelenler, arkalarından yeni göçmenleri de buraya davet ettiler. Kısa sürede bu davete birçok Normandiyalının katıldığı düşünülebilir. Bunların önemli bir kısmı güney İtalya’da Salerno Dukası’nın hizmetinde çalıştılar136

. Avrupa’nın içinde maceraya atılmaktan çekinmeyen Kuzeyadamları, sahip oldukları aç gözlülükleri sayesinde lejyon askeri olmanın hakkını veriyor olmalıydılar. Çünkü bulundukları yerlerden talep ediliyor olmalılar ki kendi klanlarından akrabalarını da buralara davet edebiliyorlardı. Gün geçtikçe İtalya topraklarında hizmet veren Norman sayısı artıyordu. Daha önce de belirttiğimiz gibi kuzeyliler arasında Hıristiyan inancı, hızla yayılıyordu. 1016 yılında Geata’da Kudüs’e hacı olmaya gidenler arasında Normanlar da vardı. Haclarını tamamlayıp İtalya’ya dönenlerin bir kısmı, ülkelerine geri

135 Vasiliev, a.g.e., s. 416.

136 Savelli, a.g.e., c. 1, s. 55.-Haldon, a.g.e., s. 227.- Tanilli, a.g.e., s. 257.- Le Baron Bazancourt, Hitoire de la Sicilia Sous la Domination des Normands, Paris, 1846, 9. Bölüm, s. 23.

dönmediler137

. Irkdaşlarının teşvikiyle düşledikleri yaşama kavuşabilmenin imkânlarını bu topraklarda görmüş olmalılar.

Normanlar, yavaş yavaş İtalya sızmaya başlamışlardı. Bu gidiş gelişlerden çok şey öğrenmiş olmalılar. Kendi yurtlarından yağma amaçlı ayrılışlarından öte, artık gittikleri yerlerde kalıcı olmanın yollarını arayan kuzeyadamı portresi çiziyorlardı. Bu durum, onların bir yüz yılı aşkın sürede edindikleri tecrübelerin bir sonucu olsa gerek. İtalya üzerine ilk düşüncelerinde saldırı var oldu elbette ki. Fakat bu düşünce dahi onlara yeterli bir tecrübeyle strateji geliştirmelerine yardımcı olacaktı.

Normanlarla İtalya topraklarında çatışma anlamında ilk karşı karşıya geliş, Bizans imparatoru Basileos II dönemindedir. İtalya’daki Bizans’ın zayıf durumundan istifade etmek suretiyle isyan etmiş olan Bizans komutanı Melus’un davetiyle bu topraklara kan dökmek amacıyla geldiler. Ancak Bizans’ın Rus savaşçılarla güçlendirilmiş ordusu bu ilk Norman saldırısını savuşturup onları ağır bir yenilgiye uğratmayı başardı138

.

Normanların İtalya’daki yenilgileri, onların Endülüs’te olduğu gibi arkalarına bakmadan gidişlerine benzemeyecekti. Akdeniz’e inmeyi Endülüs İspanya’sı üzerinden gerçekleştiremeyen Normanlar, İtalya üzerinden inmeyi denemeyi düşünüyor olmalıydılar. Bunun için bekledikleri fırsat fazla sürmeden ayaklarına kadar geldi. Çünkü zaten İtalya’da hayatın içinde bulunuyorlardı. Daha önceleri gibi dışarıdan bir yağmacı veya bir korsan gibi aniden gelmelerine de gerek kalmamıştı. Efendilerine verdikleri hizmetle kendilerine duyulan güven, onların bu topraklarda rahat hareket etmelerine olanak veriyordu. Üstelik hem Bizans hem de yerelde dukalıkların hizmetinde paralı asker olduklarından her iki tarafı da çok iyi tanıyıp gözlemleyebilmişlerdi. Artık İtalya topraklarında biriken bu Norman enerjisini ateşleyip yönlendirebilecek liderlere ihtiyaç vardı.

Beklenen kıvılcım 1027 yılında başlarında Runulf adlı Norman şefinin bulunduğu bir gurup ayaklanarak Napoli Dukası’ndan Aversa’yı koparmayı başardılar. Bu zafer, İtalya’daki diğer Normanları da cesaretlendirdi. Bu haberi alan başka kuzeyadamları da İtalya’ya koştu. Contentin malikânesinde kendilerine yer tutmuş olan Tancrede de Hauteville’in beş oğlu, 1042’de Melfi’yi işgal etmekle başladıkları

137 Haldon, a.g.e., s. 227.

maceralarında elde etmiş oldukları arazilerini kısa sürede büyütmeyi başardılar139

. O ana kadar İtalya’da ücretli askerler olarak hizmet veren Normanlar, artık bağımsızlıklarını elde edip ele geçirdikleri arazilerini büyütmek için kılıçlarını kınlarından çıkarmışlardı.

Güney İtalya’da başlayan bu Norman istilasının bir diğer boyutu ise özelinde bir ayaklanma ve isyan içeriğine sahip olmasıdır. İtalya’daki Norman işgalini, Avrupa’daki birçok istiladan ayıran fark da budur. Genel itibariyle konuyu işleyen çağdaş tarihçi ve yazarlar, bu noktayı ön plana çıkarmak bir yana bu gelişmelerin bir ayaklanma neticesinde gerçekleşmiş olduğunu dahi dile getirmemişlerdir. Oysaki bu önemli bir noktadır. Bu ayrıntı, o dönemki İtalya’ya ve bu topraklarda Norman egemenliğinin kurulmasının anlaşılmasına ışık tutması bakımından önemlidir. Bu durum bize, İtalya ve Sicilya’yı ele geçiren Normanların, buralardaki ileri seviyedeki kültür, medeniyete sahip çıkmanın yanı sıra hali hazırda işleyen idari kurum ve mekanizmaların da devam etmelerini sağlayacak kadar bilinçli olmalarını açıklıyor. Zira Onlar, İtalya topraklarında yerleşmiş ve uzun süreler geçirmişlerdi. Öyle ya da böyle bu bölgenin yaşam döngüsü içinde kalarak bölgenin havasını koklamışlardı. Bu yaklaşım, yukarıda daha önce sorduğumuz soruya verilecek bir cevap da olabilir140

.

Bu istilaların sonucunda sadece Normanlar, etkilenmediler. Onlar da beraberlerinde kuzeyden yani Avrupa içinden geçerken yanına aldıklarıyla beraber geldiler. Üstelik getirdikleri, kendi kültürlerinden değerler de değildiler. Özellikle Frank kültürüne ait öğeleri İtalya ve Sicilya topraklarına kadar getirdiler. Bunun en basit örneği, Frank dillerine ait öğelerin güney dillerine taşınmasıdır. Kültürler arası bu alış- verişler, Avrupa için ortak değerlerin oluşmasında katkı sağlamış oldular141

.

Normanlar için asıl dönüm noktası ise, güney İtalya’daki paralı askerlerden bir bölümünün şefi olan Robert Guiscard’ın Norman ayaklanmasına liderlik etmesidir. Hautaville kardeşlerden olan Robert, gücünü ve itibarını Normanlar arasında giderek arttırıyordu. Normanlar, Robert’in liderliğinde güney İtalya ‘da giderek topraklarını genişletiyorlar ve bu nedenle de Bizans’la karşı karşıya geliyorlardı. 1054 yılında daha önce belirttiğimiz gibi Roma ve İstanbul kiliseleri arasında meydana gelen kesin ayrılıktan sonra Normanlar, içinde bulundukları durumu iyi analiz etmiş olacaklar ki bu

139

Savelli, a.g.e., c. 1, s. 56.-Barber, a.g.e., s. 204.

140 Bk. Giriş Bölümündeki, “Normanların Kökeni” adlı başlık.

141 Haskins, a.g.e., s. 18-23.- F. Marion Crawford, The Ruler of South (Sicily-Calabria-Malta), vol. 2, New York, 1901, s. 142-163.

karşıtlıkta kendilerince haklı nedenlerleden dolayı Roma’nın yanında yer aldılar142

. Güneye doğru istilalaırnı ilerletmekte oldukları için zaten Bizans’la karşı kaşıya gelmiş oluyorlardı. Bu durumda Roma tarafını tutmak elbette ki daha iyi bir politik stratejiydi.

Normanlara talih, her yerden gülüyordu. Karşılarında yani güneylerinde bulunan Bizans’ın başında yeni karabulutlar dolaşmaktaydı. Doğuda aniden beliren Selçuklu Türkleri, kuzeyde ise Uzlar ve Peçenekler durmaksızın Bizans’a hücum ediyorlardı. Bu durum, Bizans ile Güney İtalya’da karşı karşıya gelen Normanlar için elbetti ki bir avantaj yaratıyordu.

Bu arada Salerno’daki Normanlar, güçlerini arttırmış ve Salerno Dukasını tahtından indirmeyi başarmışlardı. Hauteville kardeşlerin önlemez yükselişi devam ediyordu. Salerno tahtına Gisolphe’yu oturttular (1052)143

. Normanlar, İtalya’da artık kendi toprak ve yönetimlerine hem de Salerno gibi çok önemli bir bölge kavuşmuş oldular.

Robert’e geri dönecek olursak ilk olarak Normanlar’a karşı bir tavır sergileyen Papa IX. Leon, yaşanan bu gelişmelerden endişeye kapılarak karşı bir ittifak arayışına girdi. Papa, Normanların kendi kapısına dayanmalarından dolayı endişeleniyordu. Salerno’nun kaybedilmiş olması, onun endişelerini boşa çıkarmıyordu. Bu nedenle Papa’nın destek arayışı yetersiz kalmasına rağmen toplanan birlik Civita’da Normanların karşısına çıktı (1053). Ancak Normanlar karşısında zayıf kalan bu ittifak, ağır bir yenilgiye uğradı. Hatta Papa IX. Leon dahi Normanlar’a esir düştü144

.

Fakat yukarıda anlattığımız gibi 1054’te meydana gelen Roma ve Bizans kiliselerinin kutuplaşmasında Normanlar, Roma tarafını desteklemişlerdi. Bu nedenledir ki Papalık tarafından 1059’da Robert’in güney İtalya’daki egemenliği kabul edildi. Robert, bu tarihten itibaren “Dük” olarak kabul edilmiş oldu145. Bu durum, Normanlar açısından çok önemli bir gelişme olarak kabul edilmelidir. İstilacı olarak ilk göründükleri zamandan bu yana efendilerinin yanında ücretli askerler olarak yaşadıkları topraklarda önce birer isyancı olmuşlardı. Ancak bu durum, onların meşrulaşıp saygınlık kazanmalarını, hatta Bizans’a ve Sicilya’daki Araplara karşı verdikleri mücadelelerin kutsal şavaş sayılmasının önünün açılmasını dahi sağladı. İstilacı

142 Vasiliev, a.g.e., s. 416.- H.L. Fisher, A History of Europe, London, 1930, s. 190. 143

Savelli, a.g.e., c. 1, s. 56. 144 Savelli, a.g.e., c. 1, s. 56.

145Anna Komnena a.g.e, s. 45- İbrahim Altan, İslâm Tarihinde Sicilya Adası’nın Yeri, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, 1993, s. 77.-Barber, a.g.e,, s. 204.-Ostrogorsky, a.g.e., s. 317.

Normanlar, bu yolla İtalya’da soylular sınıfına geçmekle kalmıyorlar aynı zamanda o toprakların efendileri de oluyorlardı.

Normanların 1042 yılında Melfi’nin ele geçirilmesiyle başlayan güney İtalya’daki ileleyişleri, Bizans topraklarına doğru hızla devam ediyordu. 1054’te Capoue, 1077’de Salerno’nun tamamını ele geçiren Hautaville kardeşler, Calabria ve Aupelia’yı ele geçirerek Bizans’ın son askerlerini de güney İtalya’dan çıkarmış oldular146. Daha önce değindiğimiz gibi Bizans, kuzeyden güneye, doğudan batıya kadar birçok yerden saldırı ve baskı altına alınmış durumdaydı. Normanların Bizans’a karşı olan ilerleyişlerinde zaman zaman geri çekildikleri de oldu. Reggo, Tarent ve Bari gibi bazı şehirler birkaç defa iki taraf arasında el değiştirdi. Özellikle 1071’de Bari’nin kesin olarak Normanların egemenliğine boyun eğmesiyle güney İtalya, Normanlarca ele geçirilmiş oldu147

. Her ne kadar Bizans, bu topakları kaybetmiş olsa da ona ait izler nedeniyle orada var olmaya devam edecekti.

1071 tarihi Bizans için oldukça manidar bir yıl oluyordu. Çünkü doğuda Selçuklu Türkleri, Malazgirt’te Bizans ordusunu dize getirmeyi başarıyor batıda ise Normanlar, Bizans kuvvetlerini güney İtalya’dan tamamen çıkarmış oluyordu. Bu gelişmeler, Bizans için gerçekten de sonun başlangıcıydı. Bizans, Normanlara’a karşı yürütmekte olduğu mücadeleden zaferle ayrılabilmek için Venedik’ten destek almış, buna karşılık olarak Venediklilere o güne kadar verilmemiş bazı ticari imtiyazları vermek zorunda kalmıştı. İtalya’nın kurnaz tüccarlarının bulunduğu Venedik, bu işten en karlı ayrılan taraf olmuştu148

.

Dük Robert, bu başarılardan sonra kendisini güney İtalya’da Bizans’ın halefi olarak tanıttı. Ele geçirilen bölgelerde Bizans’ın kurmuş olduğu idari teşkilatlar, kurumsallkları ve bilinen düzenleriyle çalışmaya devam ettiler. Şehirleri yine “strateg” veya “excarh” unvanlı idareciler yönettiler. Kiliselerde ayinler Grekçe yapılmaya devam edildi. Normanlar, bu konularda oldukça fazla hoşgörülüydüler149.

Kazandığı zafer ile taçlanmış bulunan Normanların lideri Robert, Bizans’ı tamamen İtalya’dan çıkarmakla yetinmedi. Kazandığı zaferler, onda Bizans’ın üzerine yürümek ve belki de tamamen Bizans ülkesini teslim almak düşüncesini de oluşturmuş

146 Altan, a.g.e., s. 77.

147

Vasiliev, a.g.e., s. 456.-Ostrogorsky, a.g.e., s. 320.- Şerafettin Turan, Türkiye-İtalya İlişkileri,c. I, Ankara, 2000, s. 16.

148 Turan, a.g.e., s. 17.

olmalıydı. Kara gücüyle olduğu kadar donanmasıyla da kendinde bu yeteneği görüyordu.

Robert’in liderliğinde Normanların Bizans’a karşı bu ilerleyişi karşısında Bizans İmparatoru Mikhael Doukas, sorunun çözümünü bu savaşçı Norman şefiyle akrabalık bağları kurmakta gördü. Robert’in kızını oğlu Constantinos’a150

istedi ve nişanladı151. Pek de isabetli bir karar olmadığına herkes yakında şahit olacaktı. Çünkü Normanlar, çoktan gözlerini karşı kıyıya dikmiş durumdaydılar. Belki de sadece Adriyatik’i kendi denizleri yapmak istiyorlardı. Ama görünen o ki Robert, Balkanları istila edip Bizans başkentine ulaşmanın planlarını yapıyordu. Fakat muhtemel savaşılacak ordu da Hıristiyan olduğu için Robert bu konuda çevresini iknada zorlanıyordu. Durumu Papa çözdü ve karşı tarafı yani Bizans’ı aforoz etti.

Hazırlıklarını tamamlayan Robert, ordusunu Otranto’da toplanmak üzere sevk etti. Birindisi’de Otranto’daki ordusunun toparlanmasını bekleyen Robert, Roul isimli bir adamını elçi olarak Bizans’a gönderdi. Bizans Tahtına çıkan Nikephoros Botaneiates’e gönderdiği elçi aracılığı ile (Komnena’nın Alexiad’ından yaptığımız çıkarıma göre) kızının Constatinos ile nişanlı olması nedeniyle Bizans tahtının bu şekilde el değiştirmesine sessiz kalamayacağını ve haklı olarak Phokas’ın oğlu olması nedeniyle damat adayının tahta geçmesi gerektiğini talep etmişti152

.

Bu talepleri reddedilen Robert, 150 parça gemiden ve 30.000 civarındaki atlı ve piyadeden oluşan ordusuyla hedefleri doğrultusunda 1081’de Arnavutluk sahilinde yer alan Durazzo’ya çıkarma yaptı. Yeni imparator (Anna Komnena’nın babası) yetenekli eski bir asker olan I.Aleksios Komnena, kendine Normanlar’a karşı müttefik bulmaya koyuldu153. Sonunda daimi müttefik olan Venedik’ten donanma desteği almayı başardı. Ayrıca Normanlara karşı İngiltere Normanları’dan oluşan ücretli askerleri de ordusuna kattı. Venediklilerin, Norman donanmasını imha etmesine rağmen karadan ilerleyen Normanlar, Dirrahion kalesini kuşattılar ve İmparator I. Aleksios Komnena’yı yenilgiye uğratmayı başardılar. Kısa süre sonra da Normanlar, Robert’in liderliğinde Durazzo ve

150

Robert’in kızıyla bozulan nişanı sonrasında Anna Komnena ile Nişanlandı. Ancak bu ikili arasında da evlilik gerçekleşmedi. Constantinos 1097’de öldü.

151 Komnena, a.g.e., s .42.-Vasiliev, a.g.e., s. 456. 152 Komnena, a.g.e., s. 54-57.

153

Anna Komnena, babasının yaptığı hazırlıklar ve ona karşı yapılan entrikalar ile ilgili uzun bir hakiye anlatmaktadır. Anna’nın anlatıklarının doğruluğu tartışmalı olsa da her iki tarafın da bu mücadelede müttefik bulabilmek adına çaba sarf ettikleri kesindir. Müttefik bulmak adına uyguladıkları yöntemleri teşhis etmek mümkün görünmüyor. Bk. Komnena, a.g.e., s. 45-60.

Corfu’ya geçip buraları ele geçirdiler154

. İlirya’yı ele geçirmeyi aklına koymuş olan Robert, hızlı ilerleyerek belki de Bizans imparatorluk tacını giymeyi tasarlıyordu.

Bu zaferin ardından Robert ve adamları, Balkanlar’ın içine doğru ilerlerdiler. Epiros, Makedonya ve Tessalya üzerinden uzanarak Larissa’yı ele geçirdiler. Çok hızlı bir şekilde Balkanlarda hareket eden Normanların bu hızını güney İtalya’daki Bizans taraftarlarının başlattığı isyan kesti. Bizans’ın imdadına koşan ayaklanmayı bastırmak üzere oğlu Bohemond’u155

arkasında bırakarak İtalya’ya döndü. Bu arada Venedik, Bizans’ın müttefiki olarak Durazzo’yu Bizans adına geri almayı başardı.

Bununla birlikte Robert’ın İtalya asıl dönme nedeni Papa VII. Gregoire’nin Germen İmparatoru IV. Henry’ye karşı yardım talebiydi. Henry, Papayı Saint Angelo kalesinde tutsak etmiş, Roma’yı da işgal ederek Gregoire’nin yerine de kendince bir atama yapmıştı. Bu şekilde kendi atadığı papa’nın elinden imparatorluk tacını da giymişti. Robert’in ordusu Romaya ulaştı ve kanlı bir mücadele sonunda IV. Henry’nin ordusu yendi. Roma, Robert’in eline geçti. Papa Gregiore’yi de Salerno’ya getirdi (1084). Papa ile arasında kurulmuş olan ittifak nedeniyle bu girişimde Robert de Guiscard’ın tereddüt etmemesi gayet normaldi156

.

Robert’in bu müdahelesi, Normanları aynı zamanda Hıristiyan dünyasında saygın bir konuma yükseltmiş oluyordu. Normanlar, Robert ve kardeşlerinin liderliğinde yükselişlerini sürdürüyorlardı. İsyanı bastırdıktan sonra geri dönen Robert Guiscard, döndüğünde karşısında daha güçlü bir Bizans buldu157

. Bu karşı koyuşun başında Ana Komnena’nın babası imparator olmadan önce iyi bir asker olan Alexios vardı.

Balkanlar üzerinde cereyan eden Norman-Bizans mücadelesinde, diplomatik yollardan müttefik edinme gayretini her iki tarafta da görmekteyiz. Elbette ki temas kurdukları kral ve halklar bu mücadeleden kendilerine menfaat sağlamak amacındaydılar. Özellikle Balkanlardaki Slav ülkeleri, bu yönde hareket ettiler. Dubrovnik, Dalmaçya şehirleri ve Hırvatlar, Normanların tarafını tuttular. Zeta Kralı Constantin Bodin ise Bizans’ın tarafında yer aldı. Ancak Durazzo önünde yapılan

154 Tanilli, a.g.e., s. 257.-Ostrogorsky, a.g.e., s. 330-331. 155 Daha sonra Antakya’nın Haçlı kontu olan I. Bohemond. 156

Savelli, a.g.e., c. 1, s. 66.-Haskins, a.g.e., s. 204-205.-Komnena, a.g.e., s. 49-53. Anna Komnena, Robert de Guiscard’ın Papa’nın yardım talebi üzerine İtalya’ya dönüşünü, onun balkan seferleri öncesine koyar. Oysaki bu daha sonrasında 1084’te gelişen bir olaydır. Yani Robert’in ölümünden bir yıl öncedir. 157 Bk.Komnena, a.g.e., s. 45-60.

savaşta çekimser kalarak Bizans ordusunun yenilmesine neden oldu158

. Buradaki müttefik edinme çabalarıyla ilgili olarak Komnena bazı bilgiler vermektedir. Ancak anlatılan olaylardaki kişiler ve sahip odluları mevkilerde bazı çelişkiler vardır. Bu bakımdan Anna Komnena’nın anlattıkları çok tutarlı olmasa da yine de İmparator Alexios’un mücadeleleri doğruluk payına sahiptir159

.

Robert, düşlediği hedeften geri kalmış ve isyan öncesi ele geçirdiği bölgelerin ötesine geçememişti. Bu yöndeki nancını kaybetmediği halde 1085’de ordusunda çıkan bir salgın hastalık neticesinde öldü160. Böylece Balkanlar’daki Norman ilerleyişi de

durmuş oldu.

Robert Guiscard ve Normanlar’a Anna Komnena, Alexiad’ında oldukça fazla yer ayırmıştır. Hasmane duygularının doruğunda olarak Robert’ın kişiliğinden ve fiziksel görünümünden söz eder. Ancak bu tasvirlerinde onu alçaltmak yerine daha çok över gibidir. Fiziksel özelliklerini betimlerken onun sarışın, uzun boylu, düzgün bir fiziğe sahip olduğunu sesinin hitabetinin güzelliğinden söz eder161. Bu gerçekten de

ilginç bir düşman betimlemesidir. Anna’nın bu betimlemesinden Robert’in ırkının vermiş olduğu genetik özellikleri kusursuzca taşımakta olduğu anlaşılıyor. Tipik bir Norman olan Robert, Normandiya’da doğmuştu. Babası Tancred de Hauteville’nın on iki çocuğundan biriydi. Sekiz kardeşiyle beraber topraklarından ayrılıp İtalya’ya kadar gelmişlerdi162

.

Komnena, Robert’ın İtalya’da Normanların nasıl lideri olduğuyla ilgili biraz öykümsü de olsa, Normandiya’dan kalkıp İtalya gelen her hangi bir Normanın hikâyesinden pek farklı olamayacağını kabul etmemiz gereken bir hikâye anlatır. Her şeye rağmen Anna Komnena’nın anlattığı hikâyeler gerçeklerle de örtüşmektedir. Komnena’ya hak da vermek gerekir ki duyduklarını dikkate almış olduğu için bazı yanılgılara da düşmesi elbette ki mümkündür. Robert, ilk Norman kökenli eşinden sonra Salerno prensinin kızıyla evlenmiş ve arkasından kayınpederinin tüm topraklarını ele geçirmişti. Pek de adilane olmayan bu durum bir Norman için o dönemde uygunsuz bir

158 Ostrogrosky, a.g.e., s. 332. 159 Komnena, a.g.e., s. 57-60. 160 Ostrogorsky, a.g.e., s. 331. 161 Komnena, a.g.e., s. 41-42.

yaklaşıma neden olmazdı. Robert ve diğer Normanların hikâyelerinin Anna Komnena’nın anlattığı hikâyeye benzerlik göstermesi çok muhtemel163

.

Robert’in ölümü Normanları sarsmış ve onların ilerleyişini kısmen durdurmuş olabilir. Hatta Robert’i ve hedeflerini göz önüne aldığımız zaman ölümüyle belki de tarih sahnesindeki oyunun senaryosunun değiştiğini bile söyleyebiliriz. Bu konuda varsayımların ötesine geçmek mümkün değil. Ancak Normanlar, daha güneye, İtalya’daki varlıklarının güvencesini veya sigortasını sağlamak adına hedeflerini belirlemişlerdi. Bu hedef, elbette ki Sicilya’dan başkası değildi. Üstelik talih burada da onların yüzüne gülmeye hazırlanıyordu.

Kısa süre sonra yine Hauteville kardeşlerden biri Sicilya’nın kapılarını Normanlar’a sonuna kadar açacaktı. Bu kişi I.Roger’dan başkası değildi. Her ne kadar Normanlar, sonsuz bir enerjiye sahip olsalar da Sicilya’da Müslümanların direnişleriyle mücadele etmek zorunda kalacaklardı. Bu istila Güney İtalya’daki başarılarından daha zor elde edilecek bir başarıydı. Çünkü artık Sicilyalı Müslümanlar, birer fatih değil kendilerini adanın ev sahipleri olarak görüyorlardı. Kısacası onlar artık Sicilyalı’ydılar. Adayı her şeyleri ile benimsemiş, yaşadıkları şehirleri kendi adetlerine ve günlük yaşam isteklerine göre şekillendirmişlerdi. Şehirlerde pazarlar, camiler, evler, Müslümanlara ait simgeler olarak kendilerine yer bulmuşlardı. Buradan sonra ise Normanlar öncesindeki Sicilya’ya yani İslâm egemenliğindeki Sicilya’yı kısaca anlatalım.