• Sonuç bulunamadı

1.1. Normanların Avrupa’yı İstilası

1.1.1. Norman İstilası Öncesi Avrupa’nın Genel Görünümü

Normanlar öncesi Avrupa’nın durumuna kısaca değinmekte fayda olduğu görüşündeyiz. Aksi halde Normanların Avrupa üzerine başlatmış oldukları istila hareketlerinin başarısının, neden bu denli hızlı ve karşı konulmaz olduğunu anlamamız güç olur. Bu nedenle Avrupa’nın Norman istilalarından önceki durumunu kısaca betimleyeceğiz.

Avrupa’nın orta ve kuzeyinde yaşayan kavimler yani Büyük Roma’nın dışında kalan tüm bölgelerdeki halk toplulukları barbarlar olarak kabul olunuyordu. Antikçağ’ın son bulduğu dönemde Avrupa, güneyindeki Büyük Roma’nın düşüşüne denk gelen yıllarda, orta ve kuzeyinde henüz barbar olarak nitelendirebileceğimiz kavimlerin ve onların kurdukları krallık ve prensliklerin idaresi altındaydı. Bu kavimler arasında Saksonlar, Angıllar ve Jütler, 5. yüzyılın başlarından itibaren Britanya’ya girmeye

başladılar. 7. yüzyıla geldiğimizde burada bir Anglo-Sakson krallığı mevcuttu. Daha sonra bu bölgeye Galli, İrlandalı ve İskoç kavimleri giriş yapmışlardı. Keltler olarak bilinen bu kavimlerin gelişiyle Britanya krallıkları sarsıldı90.

Geri kalan kısmında ise ağırlıklı olarak Germen kavimlerinin varlığı söz konusudur. Germenler, Jutlanda Adası’nın bulunduğu bölgeden geldikleri öne sürülen ve Hint-Avrupa kavimleri arasında gösterilen bir topluluktu. M.Ö. 4. yüzyıldan önce İskandinavya, Wesser ve Wüstül’e yayılmışlar daha sonra da M.Ö. 3. Yüzyılda Keltler’i Almanya’dan kovarak bu bölgeye yerleşmişlerdi. Germenler, oldukça dağınık boylar halinde varlıklarını sürdürdüler. Bazıları başka kavimler arasında asimile olup giderken bazı Germen kavimleri ise bulundukları bölgelerde öne çıkmayı başarmışlardı91

.

Bunun dışında Frankları ele almak lazım gelir. Frank kavramı, bekli de Avrupa milletleri için en geniş manada kullanılan bir sözcüktü. Özellikle orta ve yeniçağlar, doğu toplumları tarafından nerdeyse tüm Avrupa milletlerinin karşılığı olarak “Franklar” sözcüğü, esasında bu manayı taşımakta haklıdır. Franklar, batı Avrupa’nın yeniden şekillenmesinde ve düzene kavuşmasında önemli roller üstleneceklerdi.

Ren’le Somme arasında yaşayan Sal Frankları “İle de France” adlı küçük Roma devletinin bağlaşığıydılar. Buradaki Franklar, bu devleti Hunlar’a, Vizigotlar’a ve Saksonlar’a karşı savunuyorlardı. Bu bağlaşıklar arasında lider olan Tournai Kralı Childeric, yavaş yavaş Romalı Şeflerin yerine geçer. Onun oğlu olan Clovis, 481 tarihinde babasının tahtına geçtiğinde batıda Galya, güneyde Loire Nehri’ne kadar olan topraklara hükmediyordu. Doğu Franklarının da kral olarak seçtiği Clovis, halkından dolayı Fransa adını alacak olan ülkenin ilk büyük ismidir. Germen kavimleri arasında yayılan Aurisçi Hıristiyanlığın aksine Clovis’in Katolikliği seçmesi, Frankların Katolik olmasında önemli bir ayrıntıdır. Bu yolla Clovis, Roma Kilisesinin desteğini da arkasına alarak batı Avrupa’da Roma’nın mirasçısı konumuna yükseldi92

. Clovis, ülkesinin topraklarını genişletmekle de kalmadı. Kendinden sonra devletini yönetecek ardıllar da bırakarak sonradan Merovenjler adı verilen hanedanın kurucusu oldu.

Franklar, bu dönemlerde barbar denilen diğer kavimlerle boğuşmak zorunda kaldı. Vizgot ve Ostrogotlarla mücadelesi uzun yıllar boyunca devam etti. Özellikle 7. yüzyıla gelindiğinde Avrupa’da sosyal ve siyasal açıdan istikrarın kaybolduğu

90

J.M. Roberts, Avrupa Tarihi, (Çev. Fethi Aytuna), İstanbul, 2010, s. 114.-Server Tanilli, Yüzyılların Gerçeği ve Mirası, c. II, İstanbul, 2003, s. 20.

91 Tanilli, a.g.e., s. 20.-21.-Roberts, a.g.e., s. 114-115. 92 Roberts. a.g.e., s. 115-116.

dönemlerdir. Frankların kovdukları kavimlerden mesela Vizigotlar, İspanya’ya kadar gidebildiler. Onlar ise İspanya’daki Vandalları buradan kovarak Afrika’ya geçmelerine neden oldular93. Kısacası sürekli bir yer değiştirme bazı kavimlerin ani yükseliş ve düşüşlerine sahne olan bir Avrupa gözler önündedir.

Avrupa duvarının örülmesinde dökülen ve dizilen taşlar, bu kavimlerin çalkantılı yaşamlarıydı sanki. Siyasal ve sosyal istikrarsızlık, iktisadi açıdan yetersizlik ve toprak beylerinin keyfi tutumları, Avrupa’daki kargaşanın devamına neden oluyordu. Bu durumun derlenip toparlandığı bir diğer dönem ise; yine Franklar arasında hatta Merovenjler’in sarayından çıkan Karolenjler’in iktidar olduğu yılladır.

Merovenj hanedanı, Clovis’in ardından çok yetenekli ardıllar tarafından Franklar arasında temsil edilemedi. Frank Krallığının kuzeydoğu bölümü olan Austrasia’yı elinde tutan aile, Charles Martel’in liderliğinde Merovenjlere karşı üstünlüğü ele geçirdi. Kısa sürede Franklar arasında öne çıkan Martel’in oğlu Pepin kral seçildi (751). Pepin Merovenj sarayında Devon’lu Saint Boniface tarafından kutsandı. Bu tarihten birkaç yıl sonra Fransa’ya gelen Papa II. Stephanus da Pepini Kral olarak kutsadı. Papa tarafından Pepin’e Romalıların “Patrici” unvanı verildi94

.

Pepin, Lombardlar’a karşı Papa’nın yardımına koştu. Lombardlar’ı yenen Pepin, Ravenna’yı Papalık makamına verdi (756). Böylece Papalık Devletleri olarak bilinen siyasi otorite oluştu95

. Franklar, Hıristiyanlığın özelde ise Katolikliğin koruyucusu olup bu mücadelenin öncüsü konumuna geldiler. Bu hem Franklara hem de Avrupa toplumlarına birlik ve dirilik getirecektir.

Pepin’in büyük oğlu Charlemangne (Şarlman), babasının ölümünden sonra paylaşılan ülke topraklarını kendi elinde toplamayı başardı. Efsaneleşen Charlemangne, Karolenj hanedanını zirveye taşımayı bildi. Avrupa tarihinin en ilginç simalarından biri olan Charlemangne, ordularını bir cepheden diğerine sürükleyip durdu. Lombard tacını ele geçirdi ve ardından da Germenler’e hâkimiyetini kabul ettirdi. Saksonlar’ı yendi ve Hıristiyan dinini kabul etmelerini sağladı. Avarları baskı altına aldı. İslam akınlarını geri döndürmeyi başardı. Güney İtalya’ya kadar Akdeniz’e sokuldu96

.

93

Roberts, a.g.e., s. 118.

94Tanilli, a.g.e., s. 135.- Roberts, a.g.e., s. 161 95 Roberts, a.g.e., s. 163.

Charlemangne, 800 yılında Roma’da St. Peter Kilisesinde İmparatorluk tacını giydi97. O, artık eskinden batı dünyasını temsil eden Roma imparatorları gibi algılanmaya başladı. Charlemangne ile birlikte Avrupa’nın bir kısmı hariç olmak üzere ana kara üzerinde birlik ve asayiş sağlanmıştı. Bu Avrupa halklarının özlediği ve düşlediği bir durumdu. Charlemangne’nı bu kadar efsaneleştiren unsur, askeri başarılarının yanı sıra kurmuş olduğu bu büyük imparatorluktur.

Charlemangne’nin 814’te ölümünden sonra kurduğu büyük imparatorluk dağılma sürecine girdi. Charlemangne, kuruduğu büyük devleti kurumsallaştıramadı. Kendine bağladığı krallar ve toprak sahipleri onun şahsına bağlı kalmışlar hatta onun son zamanlarında kendi başlarına da hareket etmeye başlamışlardı. Bu büyük isimin ardından Frank toprakları tek oğlu Louis’in yönetiminde kaldı. Ancak ondan sonra Charlemangne’nın torunları arasında Frank geleneğince bölüşüldü. Doğu toprakları, kısa süre sonra Germenlerin bu çatı altından ayrılmasıyla dağıldı. Batı toprarkları ise “İle de France”da son Karolenj hükümdarı ölünce yerine 987’de Hugh Carpet seçildi. Buranın dışında kalan batı toprakları ise birçok bölgeye bölündü98

.

Charlemangne’nın liderliğinde Avrupa’da kısa süreli de olsa bir bütünlük sağlanmıştı. Karolenjler döneminde Avrupa, her şeye rağmen geleceği açısından çok şey öğrenmişti. Buradan bakıldığında Avrupa tarihi için Charlmange dönemi, bir dönüm noktasını oluşturur. Artık Avrupa siyasi tablosunda toprak sahipleri baron ve dükler olarak, soylular ise küçük krallıklar ve prenslikler olarak yerlerini almaya hazırlardı.

Karolenjlerin ardından ufukta Avrupa için yeni istilalar görünüyordu. Yeni istilacılar kuzeyden gelecek, Avrupa’nın her ucuna doğru yönelecek ve belki de Franklar’ın izinden gitmeyi deneyeceklerdi. Normanlar, yıllardır Avrupa’nın içine ticaret ve yağma için kısa süreli de olsa geliyorlardı. Ancak artık işgal etmek için geleceklerdi. Elbette ki Karolenjlerin dağılması bu istilacıların işini daha da kolaylaştırdı. Çünkü karşılarında güçlü bir devlet veya herhangi bir ittifak bulunmuyordu.