• Sonuç bulunamadı

“ I.Roger’dan sonra iktidarı oğlu II. Roger devraldı. Bu kral devleti güçlendirdi,

memleketi güzelleştirdi, adaleti ve güveni yaydı. Bunun sonucunda da diğer krallar ona itaat ettiler. Her yerden onun memleketine gelerek, onun güvencesi altında yaşamak istediler.”322.

I.Roger, öldüğü zaman arkasında küçük yaşta iki oğul ve soylu ama dul bir eş bıraktığını daha önce söylemiştik. İlk olarak Sicilya Kontluğu tahtına I. Roger’un oğullarından büyük olanı, yani Simon geçti. Annesi Adelaid’ın naipliği ile 1101’den 1105 yılına kadar resmen Simon, fiilen Adelaide, Sicilya hâkimi oldu.

322 el-İdrisî, a.g.e., s. 589.

Adelaide, bu dönemde çok ciddi hamleler yaptı. Kendilerine bağlı olan baronların isyanlarıyla karşılaştı. Bu isyancı baronlara karşı O, güç dengesini yakalamak için özellikle Müslümanlar’dan ve Greklerden yararlandı. Onların devlet teşkilatı içindeki sayılarını arttırdı. Bu sayede Grek ve Müslümanların desteklerinin devamını sağlamış oldu323. Daha önce de belirttiğimiz gibi hükümet merkezini

Simon’un ölümüyle birlikte Mileto’dan Palermo’ya kaydırmıştı. Bunu yapmaktaki amacı; Müslümanların ve Greklerin daha yoğun oldukları bu şehirde kendilerini daha güvende hissetmeleriydi. Adelaide, belli ki Norman kökenli olmaları nedeniyle Sicilya Kontluğu’nun tahtından Hauteville hanedanın alıkoyulma korkusu ve ihtimalini düşünerek bu hamleyi yapmıştı. Muhtemelen kendisinin dul ve çocuklarının da küçük yaşta olmaları nedeniyle Norman baronları iktidarı ele geçirmenin farklı yollarını arıyorlardı.

Sicilya’nın çocuk Kontu Simon on iki yaşındayken 1105 yılında öldü ve onun yerine kendinden küçük olan kardeşi Roger, yine annesinin naipliği ile tahta geçti. 1111 yılına kadar da annesinin naipliği altında kaldı. On altı yaşına gelince yani 1111 yılı itibariyle II. Roger, hâkimiyeti tek başına eline almayı başardı324.

II. Roger, her ne kadar kendi ülkesinde Müslüman halkla yakın ilişkiler içinde olsa da İslâm topraklarına karşı yayılmacı bir politika izlemeyi de ihmal etmedi. Fakat bunu dini taassuptan uzak bir şekilde yapıyordu. Babası I. Roger, kuzey Afrika topraklarına yani İfrikiyye’ye saldırmak bir tarafa onlarla dostane ticari ilişkilerini istikrarlı bir çizgide sürdürmüştü325

. II. Roger, döneminde bu politika yön değiştirecekti. Roger, tahta geçişinin ilk yıllarında İfrikiyye üzerine akınlar düzenletti. Roger’un İfrikiyye üzerine düzenlediği bu akınlarında iki komutanın adı ön plana çıktı. Bu komutanlar, Antakyalı George ve Christodulus isimlerindeki iki amiraldi. Antakyalı George326, daha önce Zırî Emir et-Temim’in hizmetinde bulunmuştu. Fakat 1112 yılında II. Roger’un hizmetine girdi. Bu amiral doğal olarak İfrikiyye kıyılarını çok iyi biliyordu. Norman donaması, bu iki amiral’in komutası altında Afrika ile Sicilya

323 Curtis, a.g.e., s. 101.- Johns, a.g.e., s. 63.-Amari, a.g.e., s. 335-360.- Haskins, a.g.e., s. 227. 324

Haskins, a.g.e., s. 210.- Curtis, a.g.e., s. 102. – Wearn, a.g.e., s. 35. 325

Norman, a.g.e., s. 144.

326 George’un babası Michael ve annesi Antakyalı Theodula idi. Babası Zırî Temim’in hizmetinde donanma kaptanlığı yapmıştı. Kendisi da babasıyla beraber Zırîlerin emrinde finanstan sorumluydu. Fakat Temin ölünce George, geleceğinden endişe ederek Sicilya Kralının yanına iltica etmişti. Müslümanlar, ona Abdurrahman derlerdi. Bk. Curtis, a.g.e., s. 113-114.-245-246.- Hunke, bu iki amiralin de Arap kökenli olduğunu iddia ediyor. Christodolos’un daha önce Müslüman olduğunu ve adının Abdurrahman b. Nasrânî olarak belirtiyor. Kısacsı Sicilya Normanların ilk iki amirali arap kökenli oluyor. Hatta George’u düşünürsek ilk veziri de yine bir Arap oluyor. Bk. Hunke, a.g.e., s. 298-299.

arasında kalan bölümdeki Akdeniz’de mutlak üstünlük sağlayacaktı. II. Roger, saltanatının son altı yılına kadar Christodulus’u en önemli memuru olarak yanında tuttu. Christodulus, “Ammiratus” unvanıyla II. Roger’a hizmet verdi. Ancak 1131’de ölmesiyle birlikte George onun yerini aldı. Hatta onun başarılarının da ötesine geçmeyi başardı. O, emirlerin emiri olarak İbnü’l-Esir’in de belirttiği gibi Sicilya Krallığı’nda vezirlik ( Chancellor) makamına kadar yükseldi327.

II. Roger’un yayılmacı politikaları, İfrikiyye Emiri Ali b. Yahya’yı rahatsız etmişti. Başlangıçta aralarında bir dostluğun ve bu iyi ilişkiye istinaden de diplomatik yazışmaların olduğunu İbnü’l-Esir’den öğreniyoruz. Ancak Roger’un değişen politikaları nedeniyle aralarındaki iyi ilişkinin kısa süre sonra bozularak yerini diplomatik olarak karşılıklı tehdit yazışmaları aldı. Bu durum karşılıklı restleşmeler ile devam etti. Her iki tarafın da bu tehditler karşısında askeri anlamda olası bir saldırıya karşı hazırlıklara giriştikleri anlaşılıyor328

. Zaten II. Roger’un İfrikiyye sahillerine saldırması az sonra gerçekleşecekti.

II. Roger tarafında İfrikiyye üzerine yapılan ilk akınlar, 1118-1127 yılları arasında gerçekleşti. Yapılan akınların birçoğundan önemli sonuçlar alınamadı. Bu arada sarsılan Zırî otoritesi nedeniyle İfrikiyye’de güçlü olan bazı kabileler, kargaşa ortamı doğmasına neden olmuşlardı. Bu kargaşaya neden olan iki kabile ön plana çıkmıştı. Bunlardan biri Benî Hilâl, diğeri ise Beni Cemî kabilesiydi. Yahya b. Temim’in yer verdiği Benî Cemî kabilesine karşı oğlu Emir Ali b. Yahya bir saldırı düzenledi. Ali, bozulan siyasi ve sosyal düzeni yeniden kurmak amacıyla otoritesini bu kabileler üzerinde egemen kılmak düşüncesindeydi.

Bunun üzerine Benî Cemî kabilesi, Ali’ye karşı Sicilya Normanları’ndan yardım istedi. II. Roger’un, yukarıda belirttiğimiz gibi Ali b. Yahya ile karşılıklı olarak iyi ticari ilişkileri vardı. Buna rağmen, II. Roger, gelen yardım talebini geri çevirmedi ve karşılık olarak bir donanmayı İfrikiyye üzerine gönderdi. Ali’nin sefer öncesi tahkimat yapmış olması nedeniyle gelen bu Norman donanması başarısız olarak geri dönmek zorunda kaldı. Yukarı da değindiğimiz gibi ikili arasında bu konuyla ilgili olarak yazışmaların yapıldığını, Ali’nin sıkı ticari ilişkileri olan Sicilya Kontluğu’nu muhtemeldir ki gönderdiği mektuplarda uyardığını biliyoruz329

.

327

İbnü’l-Esir, a.g.e., c. 11, s. 131.- Ahmad, a.g.e., s. 55-56.- Curtis, a.g.e., s. 113-114. 328 İbnü’l-Esir, a.g.e, c. 10, s. 422.-Amari, a.g.e., vol. 3, s. 337.

329 İbnü’l-Esir, a.g.e., c. 10, s. 422.- Loud, “Sicily in the Twelfe century”, Cambridge Madieval History, Vol. 4.2, Cambridge, 2008, s. 442.

Roger, tüm bunlara rağmen İfrikiyye üzerine donanma göndermekten geri durmamıştı. Yapılan bu yardımla birlikte II. Roger ile İfrikiyye emirleri arasında uzunca bir dönem sürecek olan düşmanlığın, başladığını görüyoruz. Karşılıklı olarak tehditlerin başlaması neticesinde de hem İfrikiyye emirlerinin hem de Sicilya Kontu II. Roger’un askeri hazırlık içersine girdiler. Her iki taraf da nihai bir savaş ile netice almayı planlıyor olmalıydı. Bu nedenle Ali, hemen kendi kıyılarında müttefik arayışına girişti ve Murabıtlar’a bir mektup göndererek Sicilya üzerine düzenleyeceği sefer için kendisine katılmalarını ve iş birliği yaparak ittifak kurmalarını talep etti. Bu girişim neticesinde II. Roger, belli ki kendisini ve topraklarını riske atmak istemedi ve bu ittifak karşında teyakkuzda kalarak beklemeyi tercih etti330

.

II. Roger, tahta çıktığında Sicilya’da asayiş sağlanmış ve devlet organizasyonun neredeyse (Normanlardan önceki organizasyonun devamı olsa da) tamamlanmıştı. Yani babası Kont Roger gibi kılıcı elinde at sırtında savaş meydanlarında koşturması gerekmiyordu. Fakat annesi Adelaide’ın naipliğinden çıktığı andan itibaren giderek artan Norman Kontluğunun gücü, bu genç kontla birlikte büyümek arzusundaydı sanki. Belki de Sicilya halkının desteğini sağlamış olması, onda bir özgüven duygusu yaratarak kuzeydekiler gibi sahip olduğu güçle kontluktan krallığa ve sonra da imparatorluğa geçmek istiyordu. İlk ikisini başarmakla birlikte imparatorluk konusu bu gücün uzağında duruyordu. Yine de II. Roger’un emperyal duygulara kapıldığı, İfrikiyye üzerine yapmış olduğu saldırılardan anlaşılmaktadır. Fakat onun emperyal duyguları ve düşüncelerinin Roma veya Bizans’taki gibi olmadığı da kesindir. Onu böyle bir kalıba sokmak kanımızca yanlış olur. Yapmış olduklarını sahip olduğu ülke topraklarının stratejik konumuyla da ilişkilendirmek elbette mümkündür.

Ali b. Yahya’nın Murabıtlar’a yapmış olduğu teklif karşılığını buldu. Fakat Ali, 1122 yılında bu ittifakı şekillendirme ve yönlendirme şansına sahip olamadan vefat etti. Onun yerine oğlu el-Hasan b. Ali. Yahya geçti. el-Hasan babasının ölümüyle yarım kalan bu işi bitirmek istiyordu. Ali’nin sağladığı ittifak neticesinde Murabıtlar, kendilerine bağlı olan Benî Meymûn kabilesini el-Hasan’a yardım için gönderdiler. Murabıtların Emiri olan Ali b.Yusuf’a bağlı olarak 1122 veya 1123 yılında Calabria bölgesindeki Nicotra’ya üzerine bir donanma gönderildi. Bu donanma, şehri kuşattı ve yağmaladı. Şehir halkının büyük bir kısmı katledildi. Geri kalanların çoğunluğu ise esir alındı. II. Roger, bu saldırının arkasında İfrikiyye’deki düşmanlarının olduğunu

anlamakta zorluk çekmedi. Buna karşılık vermek adına acil olarak hazırlıklara girişti. Eski savaş gemilerini tamir ettirdi. Yapılacak bu sefer için çok sayıda asker toplanmasını emretti. Kısa süre sonra Kont II. Roger, büyük bir ordu hazırlamayı başardı. Rivayetlere göre hazırlanan bu donanma 300 parça gemiden oluşuyordu.

Sefer hazırlıklarının düşmanları tarafından duyulmaması için Kont II. Roger, İfrikiyye’ye olan tüm gidiş gelişleri yasakladı. Yine de durumu fark eden Emir Hasan, bu sefere karşı koymak için hazırlıklarına başladı. Şehirleri koruyacak olan surları tamir ettirdi. Büyük bir ordu toplanması için emir verdi. Kısa sürede Arap ve Berberîler’den oluşan büyük bir ordu toplamayı başardı331

.

1123 yılında II. Roger, hazırlıklarını tamamladıktan sonra, İfrikiyye üzerine Antakyalı George’un komutasındaki donanmayı sevk etti. Oldukça kalabalık olan bu donanmada çok sayıda asker ve İbnü’l-Esir söylediğine göre 1001 tane de at vardı. Bu rakam sağlıklı mıdır bilinmez ama at sayısının yüksek oluşu, donanma içerisinde çok sayıda süvari veya şövalyenin bulunduğuna işaret eder. Bu donanmanın önemli bir bölümü, İfrikiyye kıyılarına ulaşmadan önce büyük bir fırtına sonucu yok oldu. Geriye kalan birlikler ise fırtınadan kurtularak Kavsara Adası’nı ele geçirip yağmaladılar. Daha sonra yollarına devam eden Normanlar, Mehdiye’ye vardılar. Ancak fırtınada verdikleri kayıplar nedeniyle kuvvetleri oldukça azalmıştı. Mehdiye’ye giremeyen Normanlar, ed- Damyas adlı kaleyi ele geçirdiler. Buradaki Müslüman halkı kaleden çıkardıktan sonra kendileri kaleye yerleştiler. Ancak el-Hasan’ın gönderdiği birlik onları kale içindeyken kuşattı. Temmuz ayının ortalarında gerçekleşen bu kuşatmada kale içine sıkışan Norman birliğinden birçoğu gemilerine geri dönüp açıklara çekildiler. Geri kalanlar ise 10 Ağustos 1123’te susuzluk ve açlık nedeniyle kale kapılarını açıp Müslümanlarla savaşmayı tercih ettiler. Kale içinde kuşatılan tüm Norman birliği Müslümanlar tarafından yok edildi. Bu birliğin son ferdine kadar hepsi öldürüldü332

. el-Hasan, Sicilya Normanları’na karşı büyük bir zafer kazanmıştı. II. Roger için ise tam bir hezimet anlamına geliyordu.

331

İbnü’l-Esir, a.g.e., c. 10, s. 484.- Ahmad, a.g.e., s. 56.- Ayrıca; Burada her iki tarafın da birbirilerinden kısa süre içerisinde haberdar olduklarını görebiliyoruz. Karşılıklı olarak istihbarat sağlanıyor olması muhtemeldir. Özellikle de Sicilya Krallığı’nda Müslüman-Arapların yoğun olarak bulunuyor olması ve Krallarıyla iyi ilişkiler içinde olmaları bu Müslümanlar arasında Kral’a istihbarat sağlama yönünde de destek verme olasılığı ihtimal dâhilindedir. Buna karşılık İfrikiyye Emirleri de böyle bir yolla istihbarat sağlamış olabilirler. Ayrıca iki ülke arasında sıkı bir ticari ilişki de söz konusuydu. Yapılan hazırlıklara dair haberlerin bu yolla da ulaşması mümkündür.- Curtis, a.g.e., s. 115.

Bu zaferin ardından İfrikiyye emirlerinin Sicilya Normanları’na karşı savunmadan saldırı durumuna geçtikleri anlaşılıyor. Bununla birlikte Sicilya Kontu II. Roger ise; artan İfrikiyye tehdidine karşı kendi krallığına müttefik bulma arayışına girişti. İfrikiyyeliler bu zaferden sonra oldukça cesaretlenmiş görünüyorlar. Çünkü 1127’de Benî Meymûn, tekrar Sicilya Norman Kontluğu sınırlarında göründü. Bu defa Patti’ye saldırdı ve arkasından Catania’ya gözdağı vererek Syracuse’yi kısa süreliğine kuşatıp yağmaladılar. Buralardan çok miktarda ganimet ve tutsak alarak geri döndüler. Buna karşılık olarak da Sicilya Kontu II. Roger, Barcelona Kontu Raymond-Beranger’ ile ittifak kurmanın yollarını aradı333. II. Roger, İfrikiyye’den gelen bu yağmacılardan oldukça tedirgin olmuşa benziyor. Çünkü Müslüma korsanlar, Akdeniz’de yeniden iş başı yapmışlardı.

Normanların Sicilya’yı ele geçirmeye başladıkları 1061 yılından bu yana Müslümanlar, ilk defa Normanlar’a karşı bir ilerleme sağlamışlardı. Kısa sürecek olan bu baskıya rağmen yeniden korkusuzca Sicilya karasularında gemilerini yüzdürüp Sicilya Kontluğu topraklarını yağmalayabiliyorlardı. II. Roger, bu mağlubiyetten sonra düşmüş olduğu durumun farkında olarak öylesine bir endişeye kapılmış görünüyor ki hemen bir müttefik bulma çabasına girişiyordu. O ana kadar Sicilya Normanlarının, birçok defa başka devletler tarafından destek almak amacıyla kapıları çalınmıştı. Şimdi kapı çalma sırası onlardaydı.

Roger, bu gelişmelerden sonra İfrikiyye emirleriyle ilişkilerinin seyrini değiştirmek zorunda kalarak onlarla dostluk kurmanın yolunu arayacaktır. Buna iki nedenden dolayı ihtiyacı vardı: Birincisi, üzerine gelen İfrikiyyeli Müslümanlarının baskısını kırmak, diğeri ise kuzeyde kendi kontluğundan daha üstün bir konuma sahip olmuş olan Apulia Düklüğü meselesidir. II. Roger’un büyük krallığını ihya edebilmesi için beklediği fırsat ayağına kadar gelmişti. İfrikiyye ile olan ilişkilerine tekrar dönmek üzere Roger’un Sicilya Kontluğu’nu nasıl krallığa dönüştürdüğünü ele alalım.