• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM: NĠYAZĠ BERKES: YAġAMI VE ESERLERĠ

2.3 NĠYAZĠ BERKES BĠBLĠYOGRAFYASI, ESERLERĠ VE YAZIN HAYATI

2.3.3 Niyazi Berkes’in Eserleri, GeliĢim Süreçleri ve Özellikleri

2.3.3.1 Niyazi Berkes’in Yazın Hayatının Birinci Dönemi (1929-1952)

Niyazi Berkes‟in bu dönemdeki yazın hayatı, aynı zamanda entelektüel yaĢamının yayımlanmıĢ ilk yazısı olan, Felsefe ve İçtimaiyat Mecmuası‟nın Temmuz-Ağustos 1929 tarihli sayısında yayımlanmıĢ kitap tanıtım yazısı ile baĢlar. Sonrasında Berkes‟in İş Mecmuası‟nda bir yazısının çıktığı görülür. Ancak onun bu dönemdeki yoğun yazın faaliyetinin, esas olarak Haziran 1932‟de Mülkiye Mecmuası ile baĢladığı57 ve bu faaliyetlerin, anılan derginin Mülkiye İçtimai İlimler Mecmuası, Aylık Siyasal Bilgiler Mecmuası -İlmi Rövü-, Aylık Siyasî İlimler (Mülkiye) gibi değiĢik adlarla yayımlanan müteakip sayılarında yayımlanan birçok çalıĢmayla devam ettiği görülür.

yaratırken, laik bir toplum yapısını benimseyen genç Cumhuriyet‟le birlikte bu çatıĢmalar, daha çetrefilli bir hal almıĢtır. Keza bu dörtlünün laik Cumhuriyet‟teki yeni iliĢkileri, aralarındaki çatıĢma yumağını daha da saflaĢtırmıĢ ve ayrıĢtırmıĢtır. Berkes, bu ayrıĢmayı, 1940‟lı yıllarda fark etmiĢ ve gayet yakından tecrübe etmiĢtir. Berkes‟in yazınına, 1950‟li yıllardan itibaren daha sıklıkla yansıttığı Türk çağdaĢlaĢması, Kemalist dünya görüĢü ve din-toplum-devlet-siyaset iliĢkileri Ģeklindeki üç ana fikir, günümüz Türk toplumunda bu yönde yaĢanan çatıĢma ve gerginlikleri tetikleyen daha da keskin ayrıĢma alanları olmaya devam etmektedir.

56 Örneğin, Berkes‟in, 1952 öncesinde daha sol ve Marksist bir çizgiye yakın dururken, 1952 sonrasında burjuva sosyalizminden beslenen koyu bir Kemalist devrimciliğe evrildiği yönünde yorumlar ve hükümler mevcuttur.

57 ÇalıĢmanın ayrıntısı için bkz. (Hüsnü, Haziran 1932: 37-42)

Yine bu dönemde Ülkü Halkevleri Mecmuası‟nda bazı yazıları ile DTCF Dergisi‟nde bazı sosyoloji incelemeleri yayımlanan Berkes‟in, bu döneme esas ağırlığını koyan yazın hayatı Yurt ve Dünya dergisinde ĢekillenmiĢtir.58 Yurt ve Dünya‟nın 1944 yılında hükümet baskısıyla kapatılmasının ardından Berkes, yazın hayatını Ant, Söz ve Tercüme dergilerindeki bir iki yazıyla sürdürmeye çalıĢmıĢtır.

Berkes‟in, 1952 yılında Kanada‟ya gitmeden önce Türkiye‟deki son yayımları ise, eĢi Mediha Esenel (Berkes)‟in Adnan Cemgil ile birlikte yayımladığı ve ömrü yalnızca on üç gün sürebilen 24 Saat gazetesinde ġubat-Mart 1947 aylarında neĢredilen bazı yazılardır. Ayrıca Berkes‟in bu dönemde Tan, Vatan gibi dönemin sol eğilimli gazetelerinde de bazı çarpıcı yazılarının yayımlandığı görülmektedir.59

Ayrıca Ek 1‟de sunulan bibliyografyadan da görülebileceği gibi, Niyazi Berkes‟in 1930‟lu yıllarda yazdıklarına, felsefe lisan eğitimi süresince aldığı felsefe, sosyoloji, tarih, terbiye gibi dersler ile 1935‟de ABD‟de baĢladığı ve yarım kalan sosyoloji doktora eğitiminin bilimsel etkilerinin ağırlığını koyduğu aĢikârdır.60

Berkes, 1939‟da ABD‟den Türkiye‟ye dönmesini müteakip, DTCF‟de sosyoloji asistanı olarak göreve baĢlamıĢtır. Bu dönemin Ankara‟sında Berkes, kendisini sol görüĢlü, ilerici-yurtsever ve aydınlanmacı bir entelektüel grubun içinde bulmuĢtur.61 Bu yıllarda Avrupa‟da ve Türkiye‟de ırkçı ve faĢist akımlar da hızla güçlenmekte ve siyasallaĢmaktadır. Türk toplumu da, zorlu savaĢ yıllarının etkisi altında türlü sosyo-ekonomik problemler yaĢamaktadır. Bütün bu geliĢmeler, Berkes‟in felsefe, sosyoloji

58 Aral‟a (2000: 108) göre, 1930 ve 1940‟larda, Siyasî İlimler, İş ve Ülkü gibi dergilerde çeĢitli yazı ve makaleleri çıkan Berkes‟in düĢünceleri, özellikle 20. sayıdan sonra Boratav‟la birlikte yönettiği Yurt ve Dünya‟da yazdığı yazılarla biçimlenmeye baĢlar. Bundan önceki yazıları daha çok bir bilim olarak sosyolojinin Türkiye‟de tanıtılmasına, sosyoloji kuramları hakkında genel bilgilendirmelere dayanır.

Bunların bir kısmı da, Ülkü‟deki bir dizi yazı gibi, doğrudan Amerikan sosyolojisinin tanıtılmasına yöneliktir.

59 24 Saat ve söz konusu diğer gazetelerdeki yazılarının ayrıntısı için bkz. Ek 1 Niyazi Berkes Bibliyografyası, Kısım-4 (Gazete Yazıları)

60 Bunlara verilebilecek birkaç örnek Ģunlar olabilir: (Hüsnü, Eylül 1933b: 16-19); (Hüsnü, Aralık 1933:

16-24); (Hüsnü, Nisan 1934: 109-116); (Berkes, Nisan 1938, Mayıs 1938, Ağustos 1938, Eylül 1938, Ekim 1938, Eylül 1939-ġubat 1940: 157-161, 225-232, 529-538, 21-28, 129-134, 41-46, 513-519).

61 Kayalı‟nın (ġubat 1989b: 76) vurguladığı gibi, 1940‟lı yılların düĢünen insanlarının düĢünsel sorunları vardır. DüĢünsel konumdan bağımsız olarak düĢüncede evrensele açıklık ve evrensel düzeyde bilimsel üretim önemsenmektedir. Bu nedenle de, düĢünen insanın bilgilendirici niteliği üzerinde özenle durulmaktadır. Resmi ideolojiyle çok temel çeliĢkiler olmasa da, bilimsel faaliyetlerin propaganda mahiyetinde bir nitelik kazanmasına karĢı somut bir tepki görülmektedir. Bazı bilim insanlarında, siyasal boyutu da olan bir muhalif tutum söz konusudur. Siyasal boyutlu muhalif eğilime Ülken, Berkes, Boran, Boratav ve BaĢoğlu‟nun yazdıkları örnek teĢkil etmektedir.

eğitimleri ve ABD‟de öğrendiği Marksist görüĢ açısıyla da birleĢince,62 bu durum, onun yazınının 1940‟ların baĢlarıyla beraber teorik ve kuramsal sosyoloji çalıĢmalarından uzaklaĢarak, daha sosyo-politik konu ve sorunlara yönelmesine neden olmuĢtur. Bunun baĢlıca göstergesi, Berkes‟in 1940‟ların baĢlarında Yurt ve Dünya gibi Türkiye ile dıĢ dünyanın sorunları ile bunların birbirlerine olan tesir ve bağlılıkları üzerine eğilen sol bir düĢünce dergisinde,63 hem de önsaflarda yer ve sorumluluk almasıdır.64

Böylece Berkes‟in bu yıllarda artık safını iyice belli ettiği söylenebilir. Ancak dönemin Nazi Almanyası taraftarı yönetici ve sivil egemen sınıfları, Berkes‟in ilerici-yurtsever ve aydınlanmacı dünya görüĢü ve fikirleriyle ilgilenmek yerine, sol görüĢlülüğünden yararlanarak onu bir “Kızıl”, “Komünist”, “Rusya sevdalısı” gibi mesnetsiz iftiralarla karalayıp yok etmeye çalıĢmıĢlardır.65 Ancak onların bilemedikleri husus, insanların bir Ģekilde tasfiye edilebileceği, ama düĢüncelerinin asla silinemeyeceği ve yok edilemeyeceği gerçeğidir. Dünya kurulduğundan beri de bu gerçek değiĢmemiĢtir. Anti-demokratik her türlü düĢünce biçimi, yine de bu gerçeği bir türlü öğrenememiĢtir.

Dolayısıyla Berkes‟in, 1930‟lu yıllarda Ülkü Halkevleri Mecmuası‟ndaki kısa yazılarıyla66 Osmanlı-Türk toplumsal geliĢmesi, Cumhuriyet devrimleri ve din-toplum-devlet-siyaset iliĢkileri gibi konular üzerine filizlenmeye baĢlayan düĢün ve yazın

62 Berkes (1997: 124), Unutulan Yıllar baĢlıklı anılarında, 1930‟ların ikinci yarısında Chicago kentinin bugünkü ile çok farklı olduğuna, hatta üniversitenin kendisinin de bu kategoriye sokulacak denli farklılıklar taĢıdığına vurgu yapmaktadır; “…o zamanki Chicago kenti ile bugünkü arasında yüzde yüz diyebileceğim bir zıtlık vardır. Üniversitenin kendisi de öyle. Hem hocaları ile hem öğrencileri ile.

Bunların ikisi de bugünün Amerika ve Chicago‟su ölçüleri ile bizde “aşırı solda” denen nitelikteki kişilerdi. Bunun belki bir nedeni o dönemde oranın Amerika‟nın ekonomik-sosyal düzeninin en bozuk ve bulaşık hale geldiği bir kenti olmasıydı… Benim gittiğim dönemde toplumsal bilim hocalarının, özellikle ekonomi ve siyasal bilim hocalarının sık sık Washington‟a çağrıldığını görüyordum.” Berkes‟in betimlediği bu hocalardan bazıları Louis Wirth, Herbert Blumer‟dir.

63 BaĢgöz‟ün (1995: 103) de vurguladığı Ģekilde; “Yurdumuzda sol düşüncenin suç sayıldığı 1940‟lı yıllarda [Pertev Naili Boratav] Hoca‟nın, Behice Boran, Niyazi Berkes, Muzaffer Şerif ve Adnan Cemgil gibi arkadaşları ile çıkardığı Yurt ve Dünya dergisi, uzun zaman daha geniş bir demokrasi anlayışının bayrağı oldu.” Nitekim 21. sayısına kadar Boran‟ın, bundan sonra ise kapatılana dek Boratav‟ın çıkardığı Yurt ve Dünya, ilerici bir yaklaĢımla toplumbilim, tarih, ekonomi ve felsefe konularına eğilmiĢ, ırkçı görüĢlere karĢı çıkmıĢ, edebiyat ve sanata ise toplumcu gerçekçi bir açıdan bakmıĢtır (Ersel, vd., 2003:

9).

64 Kayalı‟nın (ġubat 1989a: 7) tespitiyle, 1960‟lı ve 1970‟li yıllardaki çalıĢmalarının aksine “tarih”, ilk yazın döneminde Berkes‟in temel konularından biri değildir. Bununla birlikte, Yurt ve Dünya dergisinde yayımlanan çok sayıda makalesi, birikiminin ve genel yaklaĢımının Türkiye‟nin sorunları konusunda ne ölçüde kullanıldığını gösterecek mahiyettedir.

65 Aksoy‟un (2004: 163) bu konudaki tespiti olağanüstüdür; “„Aydın kişi‟, „ilerici‟, „çağdaş‟ derler ya bazıları için, Türk milleti aldırmaz o lakırdılara. „Komünist‟ der geçer kısaca. Aydının önünde

„Ord.Prof.‟ unvanı olan sözde aydınlardan daha doğrudur onun teşhisi.” Niyazi Berkes de, kanaatimizce bu misalde bir insandır.

66 Bunlara verilebilecek bazı örnekler Ģunlardır: (Hüsnü, Eylül 1933a: 115-117) ve (Hüsnü, Ekim 1933:

241-244).

faaliyetlerini, 1940‟lı yıllarda bu konularda yaptığı yeni çalıĢmalarla67 geliĢtirdiği görülmektedir.

Yine de Ek 1‟deki bibliyografyasından da görüleceği üzere, Berkes‟in 1940‟larda iyice belirgin hale gelen akademik ve entelektüel kimliğinin etkisiyle yaĢamaya baĢladığı sorunlar sebebiyle, Berkes için 1940‟lı yılların telif eserleri bakımından pek de parlak geçtiği söylenemez.68 Nitekim 1940‟larda çeĢitli dergilerde oldukça yoğun bir yazın ve düĢün üretiminde olan Berkes‟in, bu dönemde yalnızca üç telif eseri yayımlandığı görülmektedir. Bunların ikisi 1942 yılında bastırdığı; diğeri ise, fakültedeki görevinden bir süreliğine uzaklaĢtırıldığında yakaladığı zorunlu serbest zamanda -evinde- yazıp bitirdiği 1946 basımlı eseridir.69

Dolayısıyla bir düĢünürün entelektüel yaĢamının geliĢimi ile performansının, esas olarak yazdığı yazılar ve makaleler ile bunların telif eserlerine yansıması üzerinden değerlendirilebileceği açıksa da, Berkes‟in 1940‟lı yıllardaki yazın politikasının bunun tersi olduğu söylenebilir. Diğer bir deyiĢle, 1940‟lı yıllarda Berkes‟in dönemin dergilerinde yayımlanan yoğun yazı ve makaleleri, onun bu on yılda sadece üç telif eserine yansımıĢtır.

Hâlbuki Berkes‟in bu dönemde giriĢtiği yoğun düĢünsel üretim faaliyeti sayesinde, çok daha fazla telif eseri yayımı içerisinde olması beklenebilirdi. Zaten bu dönemde yayımladığı Ankara köyleri üzerine yazdığı sosyolojik eseri (1942a),70 zaten 1930‟lu

67 Bunlara verilebilecek bazı örnekler Ģunlardır: (Berkes, Ocak 1941: 491-497); (Berkes, Eylül 1941:

135-140); (Berkes, Ekim 1943: 374-376); (Berkes, Kasım 1943a: 427-435) ve (Berkes, Mayıs-Haziran 1946: 437-445).

68 1939 sonrası DTCF‟de öğretim görevinde bulunan Berkes, Boran, Boratav ve BaĢoğlu gibi akademisyenlerin yazıları, 1945-1946‟ya kadar, tuhaf bir Ģekilde basında ve hatta TBMM‟de önemli tartıĢmaların konusu olmuĢtur. Söz konusu akademisyenlerin, dünya görüĢlerinin ve bilimsel ahlaklarının dikte etmesiyle, Türk düĢünce ve siyasî hayatında 1940‟lı yıllarda ortaya çıkan yeni düĢünsel ve siyasal yapılanmalara kendilerini uyarlayamamaları, bunların yaptıkları çalıĢmaların, özellikle dönemin siyasetçileri gözünde tümüyle farklı olduğu düĢüncesini uyandırmıĢtır. Bundan ötürü de, bu yıllarda konu ve özne oldukları yoğun ve yaygın tartıĢmalar, Berkes ve arkadaĢlarının bilimsel nitelikli ve düĢünce özgürlüğü bağlamındaki çalıĢmalarının gözden kaçırılmasına, çalıĢmalarının siyasal boyutunun biraz da çarpıtılarak suçlama konusu yapılmasına neden olmuĢtur (Kayalı, ġubat 1989b: 76-77).

69 DüĢün hayatının bahse konu ilk üç telif eseri Ģunlardır: (Berkes, 1942a); (Berkes, 1942c) ve (Berkes, 1946).

70 “Yirminci yüzyılın başlarında Prens Sabahattin‟in Le Play‟ci ve Ziya Gökalp‟in Durkheim‟cı kuram ve yöntemlerle başlattıkları Türk sosyolojisi, Cumhuriyet döneminde İstanbul Üniversitesi‟nde gelişirken, 1940‟lı yıllarda Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi‟nde Berkes ve Boran‟ın başını çektiği rakip bir çizgi ile yeni bir açılım kazanmıştır. Berkes, köylerdeki toplumsal ve ekonomik yapıları ve bu yapıların değişmesini, Bazı Ankara Köyleri Üzerine Bir Araştırma adlı incelemesinde, kapitalizmin girişi çerçevesinde Ankara köyleri örneğinde ele almıştır.” (Kafadar, 2004: 331) Bu arada, Niyazi Berkes‟in (1973: 350) ifadesiyle, Jön Türk grubunun Ahmet Rıza ve Mizancı Murat‟tan sonra üçüncü fikir önderi

yıllarda yaptığı bir saha çalıĢmasının 1940‟ların baĢlarında akademik formasyonda geliĢtirilip sonuçlandırılması ve yayımıdır. Yine Berkes‟in propaganda üzerine olan telif eseri de (1942c), aslında 1939‟da Aylık Siyasî İlimler (Mülkiye) dergisinde bir yazı dizisi olarak yayınladığı71 ve 1940‟ların baĢlarında bu konuda zamanın Polis Okulu‟nda verdiği bir dersin notlarıdır. Nihayet Berkes‟in yabancı siyasal parti sistemlerine iliĢkin yazdığı Siyasî Partiler (1946) baĢlıklı eseri de, aslında dönemi için oldukça önemli bir siyaset bilimi çalıĢması olsa da,72 o dönemde dergilerde yayımladığı yazılarıyla pek de parallelik göstermeyen bir telif eser çalıĢmasıdır.

Yine Berkes‟in bu dönemde yaptığı çevirilerde de oldukça seçici tutum takındığının izlerini görmek mümkündür (Kayalı, ġubat 1989b: 78). Ayrıca Berkes‟in bu ilk yazın döneminde yaptığı önemli tercüme çalıĢmalarının, toplumun olduğu kadar kendi entelektüel geliĢimine de faydalı olduğunu göz ardı etmemek gerekir.73

Bunların yanı sıra Niyazi Berkes‟in hayli yoğun geçen, ancak DTCF‟deki öğretim görevinden tasfiyesi gibi olumsuz bir sonla nihayetlenen ilk yazın döneminden, Kanada‟da 1952‟de baĢlayan ikinci yazın dönemine miras kalacak önemli bir husus daha bulunmaktadır ki bu, Berkes‟in ikinci yazın dönemine de damgasını vurmuĢtur. Bu husus, Niyazi Berkes‟in, eĢi Mediha Esenel (Berkes) ile Behice Boran, Pertev Naili Boratav gibi arkadaĢlarıyla birlikte, 1940‟larda DTCF‟de çalıĢan toplumbilim temelli akademisyenler olarak baĢlattıkları “köy sosyolojisi” çalıĢmalarının yarım kalması ve hedefine ulaĢamamasıdır. Zira Niyazi Berkes, Mediha Berkes, Behice Boran 1948 sonrası Türkiye‟deki üniversite camiasından tamamen uzaklaĢtırılınca, köy sosyolojisine iliĢkin çalıĢmaları kesin bir sona ulaĢmıĢtır.

Nitekim karı-koca Berkesler, Boran, Boratav, ġerifoğlu, Erhat gibi onların kuĢağının yurtdıĢında eğitim görmüĢ diğer üyeleriyle, Türk sosyoloji tarihinde ilk defa olarak Anglo-Amerikan/Ġngilizce tesirinin baĢladığına Ģahit olunsa da, burada vurgulanabilecek en önemli nokta, bu kuĢağın tüm üyelerinin üniversitede kalıcı olan Prens Sabahattin; “…ihtimal ki Avrupa‟da prestij kazandırır düşüncesiyle Abdülhamit‟in iki kızkardeşinden birinin oğlu olduğundan kendisine Prens unvanını takmıştı.”

71 Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. (Berkes, Eylül/ Kasım/ Aralık 1939: 252-257; 375-379; 431-436)

72 Berkes‟in bu eserinin yayımlanmasının, tam da Türkiye‟de çok partili yaĢama geçiĢ günlerine denk gelmesi, eserin dönemin birçok siyasisi tarafından okunmasını ve incelenmesini sağlamıĢtır.

73 Berkes‟in, bu ilk dönemde, Norman Scott Brien Gras, Eflatun (Plato), Aristoteles, Harold J. Laski ve Sigmund Freud‟dan yaptığı tercümelerin ayrıntısı için bkz. Ek 1 Niyazi Berkes Bibliyografyası, Kısım-8 (Tercümeleri)

olamamalarıdır. Bu sosyoloji kuĢağının isimleri sayılan önemli mensupları, değiĢik nedenlerle de olsa, yönetici resmi ve sivil egemen sınıfların baskı ve zulümleri sonucunda kürsülerinden ve ülkelerinden uzaklaĢtırılmak gibi ortak bir kaderi paylaĢmıĢlardır.

Ancak bu kuĢaktan özellikle Berkes ile Boran‟ın, ABD dönüĢünde DTCF‟de ortak konular üzerine yoğunlaĢtıkları görülmektedir. Bu bağlamda, her ikisinin de köy sosyolojisine dair yazdığı, değerleri yadsınamaz ve hatta bu alandaki ilk telif eserleri74 ile birçok yazının yanında, Berkes‟in bu dönemde yaptığı Gras çevirisi75 bu yoğunlaĢmanın bazı bariz örneklerindendir. Bu çalıĢmaların ortak sorunsalı, Türkiye‟nin toplumsal ve ekonomik-politik yapısını kavramaktır. Bu meyanda Berkes ve Boran, anılan çalıĢmalarında, ABD‟de kazandıkları Anglo-Amerikan bilim anlayıĢı çerçevesinde, Türkiye‟nin toplumsal yapısı üzerine belli bilgiler elde etmeye çalıĢmıĢlardır (CoĢkun, 1991: 76-77).76

Niyazi ve Mediha Berkes, Behice Boran ve Pertev Naili Boratav gibi akademisyenlerin 1940‟lı yılların ilk yarısında gerçekleĢtirmeye çalıĢtıkları bu yeni sosyoloji yaklaĢımının, günün siyasal koĢulları nedeniyle bir sonuca varamadığı görülmüĢtür (Berkes, 2000: 1). Zira DTCF‟li bu akademisyenler, 1940‟lı yılların sosyo-politik koĢullarının kurbanı olarak, ne köy sosyolojisi bağlamındaki bilimsel hedeflerine ulaĢabilmiĢler ne de dönemin siyasî tehlikelerinden kendilerini koruyabilmiĢlerdir.

Niyazi Berkes‟in yazın hayatının ilk dönemi, doğal olarak entelektüel ve akademik kimliğinin oluĢmaya baĢladığı ve bu geliĢmenin yazınına yansımaları ile yüklü bir dönemdir. Dolayısıyla, sonuçta Berkes‟in 1929-1952 yılları arasındaki yazın çalıĢmalarını, ileride 1960‟lı yıllarda ardı ardına yayımlanmalarıyla fikrî tekamülünün en üst seviyeye vardığını gösterecek telif eserlerinin fikrî altyapısını besleyen çalıĢmalar olarak görmek mümkündür.

74 Bu iki önemli eser Ģunlardır: (Berkes, 1942a) ve (Boran, 1945).

75 Bu çevirinin ayrıntısı için bkz. (Gras, 1941)

76 Bu paralelde, Fikret Berkes‟in (2000: 4) de vurguladığı gibi, Niyazi ve Mediha Berkes ile Boran ve Boratav, yaptıkları köy araĢtırmalarında, günün en geliĢmiĢ ve çağdaĢ sosyoloji yaklaĢımlarını kullanarak, Cumhuriyet devrimlerini taĢra ve kırsala yaygınlaĢtırmayı amaçlamıĢlardır. Keza onların inancına göre, Atatürk dönemindeki toplumsal değiĢimler, devrimlerin önkoĢuludur. Nitekim 1941-1944 yılları arasında yayımladıkları Yurt ve Dünya dergisindeki yazıları da, tamamen bu fikrî ve yaklaĢımı vurgulamaktadır.