• Sonuç bulunamadı

Nevevî, el-Mecmû„ ve et-Tenkîh adlı eserlerinin mukaddimelerinde, Ġmâm ġâfiî‟nin kavilleri arasında tercîh yapmada mesned olabileceği kanaatine vardığı kâideleri Ģu Ģekilde açıklar:560

1. “Kavl-i kadîm”, muârızı olmayan sahîh hadîsle desteklendiğinde Ġmâm ġâfiî‟nin mezhebi olup ona nisbet edilir.561

Çünkü onun Ģöyle dediği sahîh olarak sâbittir: “Benim kitâbımda, Rasûlullah (a.s.)‟ın sünnetine aykırı bir Ģey bulursanız,

Rasûlullah (a.s.)‟ın sünnetini alın ve benim sözümü bırakın.”562

2. ġâfiî‟nin “kavl-i cedîd”i, “kavl-i kadîm”ine muârız ise kavl-i cedîd, ġâfiî‟nin mezhebidir. Ama cedîd, kadîm kavline muârız değilse veya ġâfiî, cedîd kavlinde, bahsi geçen meseleye hiç değinmemiĢse bu durumda kavl-i kadîm, ġâfiî‟nin mezhebi olup ve bu doğrultuda fetvâ verilir.563

3. Ġki kavil; kadîm veya cedîd olmaları ve delilleri bakımından eĢit olduğunda eğer biliniyorsa sonuncusu ile yoksa ġâfiî‟nin tercîh ettiği kavil ile amel edilir.564

4. ġâfiî eğer aynı anda iki kavli ortaya koyup birini tercîh etmemiĢse - ki bu durum Ġmâm ġâfiî‟den on altı veya on yedi meselede nakledilmiĢtir.565

- veya hangisinin son kavli olduğu bilinmiyorsa hangisinin tercîhe Ģayan olduğu araĢtırılıp onunla amel etmek gerekir. Bu da ġâfiî‟nin nasslarını, delil kaynaklarını ve kavâidini bilmekten geçer.566

559

Dakar, el-Ġmâmu‟n-Nevevî, s. 189.

560 Nevevî el-Mecmû„, c. 1, s. 91-92; a. mlf. , et-Tenkîh, c. 1, s. 86-87; Kavâsimî, el-Medhal, s. 532-

533.

561 Nevevî el-Mecmû„, c. 1, s. 91; a. mlf. , et-Tenkîh, c. 1, s. 85.

562 Nevevî el-Mecmû„, c. 1, s. 86; a. mlf. , et-Tenkîh, c. 1, s. 88; Münâvî, Ferâidu‟l-Fevâid, s. 47. 563

Nevevî el-Mecmû„, c. 1, s. 91;a. mlf. , et-Tenkîh, c. 1, s. 85. 564 Nevevî el-Mecmû„, c. 1, s. 91;a. mlf. , et-Tenkîh, c. 1, s. 86. 565 Nevevî el-Mecmû„, c. 1, s. 91;a. mlf. , et-Tenkîh, c. 1, s. 86. 566 Nevevî el-Mecmû„, c. 1, s. 91;a. mlf. , et-Tenkîh, c. 1, s. 86.

Mezkûr dört kuralı ancak mezheb usûlünü ve delillerini bilen mezheb telîfâtına hâkim, tercîh ve tahrîc ehli tatbîk edebilir.

Ama araĢtırmacı bu konumda değilse onun da tercîh edilen görüĢü tanıyabilmesine yardımcı olacak hatları Nevevî çizmiĢtir. ġöyle ki Nevevî, Ashâb arasında ihtilâflı iki kavil veya iki vecihten müftâ bih ve tercîh edilecek olanın kefesini ağır bastıracak olan Ģu dört karîneyi vaz‟etmiĢ ve bu karinelere baĢvurulması gerektiğini ifâde etmiĢtir:567

1. Ashâbdan çok kiĢinin, en iyi bilenin ve en müttaki olanın tashîhlerine itimat edilir. Teâruz hâlinde, en çok bilenin tashîhi öne alınır.568

2. Ġki kavli nakledenlerin veya iki vecihsahiplerininvasıflarını dikkate alma. Meselâ, ġâfiî‟den Büveytî, Rebi‟ el-Muradî ve Müzenî‟nin rivâyetleri, Cîzî ve Harmele‟nin rivâyetlerine takdîm edilir.569

3. Diğer mezheb imâmlarının çoğunun görüĢüne uygun olan. Bu karîneye, ġâfiî fukahâsından karĢı çıkanlar olmuĢtur ve diğer mezheblerin görüĢüne muhâlif olan görüĢün tercîhe daha layık olduğunu söylemiĢlerdir. Çünkü Ġmâm ġâfiî, diğer mezheblerin görüĢlerine muhâlefeti gerektiren bir sebeb gördüğü için muhâlif olmuĢtur. Ebû Hâmid el-Ġsferâyînî de bu görüĢtedir. Kaffâl, Nevevî ve müteahhir ġâfiî fukahâsına göre, diğer mezheblerin görüĢüne uygun olan, tercîhe daha layıktır.570

Mezkûr ihtilâf, ġâfiî ve ashâbının ibârelerinde tercîh edici bir neden bulunmaması hâlinde geçerlidir.571

4. Ġlgili bâbda zikredilen görüĢ, ilgili olmadığı bâbda zikredilmiĢ görüĢe tercîh edilir.572

567 Nevevî el-Mecmû„, c. 1, s. 92; a. mlf. , et-Tenkîh, c. 1, s. 87.

568 Nevevî el-Mecmû„, c. 1, s. 92;a. mlf. , et-Tenkîh, c. 1, s. 86;a. mlf. , Ravdatu‟t-Tâlibîn, c. 8, s. 97. 569

Nevevî el-Mecmû„, c. 1, s. 92;a. mlf. , et-Tenkîh, c. 1, s. 86;a. mlf. , Ravdatu‟t-Tâlibîn, c. 8, s. 97. 570

Nevevî el-Mecmû„, c. 1, s. 92; a. mlf. , et-Tenkîh, c. 1, s. 86; Münâvî, Ferâidu‟l-Fevâid, s. 36; Ġbrâhîm, el-Mezheb, s. 14.

571 Nevevî el-Mecmû„, c. 1, s. 92; Münâvî, Ferâidu‟l-Fevâid, s. 36.

572 Nevevî el-Mecmû„, c. 1, s. 92; a. mlf. , et-Tenkîh, c. 1, s. 87. Mesela abdest ile ilgili bir meselede birbirine zıt iki kavil bulunuyorsa ve bunlardan biri abdest bâbında diğeri ise oruç bâbında zikrediliyorsa ilki tercîh edilir. Çünkü ilk kavil asaleten abdest bâbında zikredilmiĢken diğeri ise teb‟an oruç bâbında zikredilmiĢtir. Bkz. Kavâsimî, el-Medhal, s. 534.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

NEVEVÎ‟NĠN TERCÎH ETTĠĞĠ KAVL-Ġ KADÎM

Nevevî, Ravdatu‟t-Tâlibîn adlı eserin Kitâbu‟l-Kazâ bölümünde Ġmâm ġâfiî‟nin kavl-i kadîminden bazı fukahâ tarafından tercîh edilip bu doğrultuda fetvâ verilen meselelerin yirmi veya otuz kadar olduğunu,573

el-Mecmû„ ve et-Tenkîh adlı eserlerinin mukaddimesinde ise bunların yaklaĢık yirmi mesele olduğunu belirtmiĢ ve her iki eserde on dokuz tanesini zikretmiĢtir.574

Süleymân b. Muhammed b. Ömer el-Büceyremî (ö. 1221/1806), bu meselelerin yirmi iki,575 Muhammed b. Süleyman el-Kürdî (ö.1194/1780) ise kapsamlı bir tetkikten sonra bu meselelerin ottuzu da aĢacağını576

ifâde etse de tüm bu meselelerin Nevevî tarafından tercîh edildiği dahası mezhebde müftâ bih görüĢler olduğu zehâbına kapılmamak gerekir. Zira bazı fakîhlerin tercîh ettiği bir kavl-i kadîmi diğer fakîhler tercîh etmediğinden, bunların bir bütün olarak mezhebin yerleĢik kabulüne uyan ve mezhebi temsil eden fetvâlar olduğunu ifâde etmek mümkün değildir. Nitekim bizzat Nevevî, tüm bu meselelerin mezheb çevrelerince üzerinde ittifâk edilen meseleler olmadığını bilakis bazı

573 Nevevî, Ravdatu‟t-Tâlibîn, c. 8, s. 98.

574 Nevevî, el-Mecmû„, c. 1, s. 90; a. mlf. , et-Tenkîh, c. 1, s. 83.Nevevî‟nin zikrettiği, fukahâ tarafından tercîh edilen kavl-i kadîm Ģunlardır:

1. Sabah ezânında tesvîb (es-salâtu hayrun mine‟n-nevm demek) müstehabdır. 2. Durgun ve çoksuda bulunan necâsetten uzaklaĢmak Ģart değildir.

3. Dört rekâtlı namazların son iki rekâtında sûre okumak müstehab değildir.

4. Makata (zâhiru‟l-elye) ulaĢmadığı müddetçe, çıkıĢ yerini aĢıp dağılan necâsetin taĢla temizlenmesi (el-istincâ bi‟l-hacer) câizdir.

5. Mahreme temas etmekle abdest bozulmaz.

6. Akarsu ancak necâsetle değiĢime uğrarsa (teğayyur) necîs olur. 7. Yatsı namazının erken kılınması daha faziletlidir.

8. AkĢam namazının vakti, kızıl Ģafağın batıĢına kadar devam eder.

9. Münferit namaz kılan bir kiĢinin namazı esnasında cemâate uyması câizdir. 10. TabaklanmıĢ derinin yenmesi haramdır.

11. Mahremi olan cariye ile cinsel iliĢkiye girmek had cezasını gerektirir. 12. Ölünün tırnaklarını kesmek mekrûhtur.

13. Hastalık vb. nedenle ihrâmdan çıkma Ģartını koĢmak câizdir. 14. Madenlerin (rikâz) zekâtında nisâb Ģartına itibar edilmez.

15. Cehrî namazlarda me„mûmun fâtihadan sonra sesliceâmîn demesi müstehabdır. 16. Oruç borcu olan ölünün yerine, onun velisi oruç tutabilir.

17. Namaz kılanın, baston vb. bir Ģey bulamadığı takdirde sütre olarak önüne çizgi çizmesi müstehabdır.

18. Ortaklardan biri diğerini kaçındığı takdirde ortak oldukları mülkiyette duvar yapmaya zorlayabilir. 19. Mehir, kocanın zimmetinde damânu‟l-yed olarak sâbittir. Bkz. Nevevî, el-Mecmû„, c. 1, s. 89-90; a. mlf. , et-Tenkîh, c. 1, s. 83.

575 Büceyremî, Tuhfetu‟l-Habîb, c. 1, s. 77. 576 Kürdî, el-Fevâid, s. 368.

meselelerde kimi tarafından kadîm tercîh edilirken, kimisi tarafından aynı meselede

cedîd tercîh edildiğini hatta bazen kadîm doğrultusunda fetvâ verildiği düĢünülen

mezkûr bazı meselelerde Ġmâm ġâfiî‟nin kavl-ikadîmine uygun kavl-i cedîdide mevcut olduğundan aslında meselede cedîd doğrultusunda fetvâ verilmiĢ olduğunu ifâde eder.577

ġimdi Nevevî‟nin belirttiği mezkûr iki kısmı bazı misallerle müĢahhas hâle getirelim:

1. Sabah ezânında tesvîb (es-salâtu hayrun mine‟n-nevm demek)‟in sünnet olması kavl-i kadîm doğrultusunda fetvâ verilen meseleler arasında zikredilmektedir. Hâlbuki bu görüĢ aynı zamanda cedîd mezhebinin kaynaklarından el-Ġmlâ ve

Muhtasaru‟l-Büveytî‟de de açık ve net bir Ģekilde belirtmiĢtir.578ġu hâlde bu

meselede cedîde aykırıkavl-i kadîmle değil, kadîme muvâfık kavl-i cedîdle fetvâ verildiği ortaya çıkmıĢtır.

2. Ġbnu‟s-Sabbâğ (ö. 477/1084) ve Kaffâl eĢ-ġâĢî (ö. 507/1114); kavl-i kadîm olan ortaklardan biri diğerini, kaçındığı takdirde ortak oldukları mülkiyette duvar yapmaya zorlayabileceği görüĢünü tercîh etmiĢlerdir.579

3. ġeyh Ebû Hâmid (ö. 406/1016) ve Ġbnu‟s-Sabbâğ; kavl-i kadîm olan mehir, kocanın zimmetinde damânu‟l-yed olarak sabit olduğu görüĢünü tercîh etmiĢlerdir.580

4. Cüveynî (ö. 478/1085), Gazzâlî (ö. 505/1111) ve Beğavî (ö. 516/1122);

kavl-i kadîm olan akarsu ancak necâsetle değiĢime uğrarsa (teğayyur) necîs olur

görüĢünü tercîh etmiĢlerdir.581

5. Bazı fukahâ; kavl-i kadîm olan, kiĢinin neseb, süt veya müsâhere sebebi ile mahremi olan cariyesiyle cinsel iliĢkiye girmesinin had cezasını gerektirdiği görüĢünü tercîh etmiĢtir.

Son dört meselede, adı geçen fukahâ tarafından kavl-i kadîm tercîh edilmesi bakımından bu meselelerinkavl-i kadîme göre fetvâ verilen meseleler arasında

577 Nevevî, el-Mecmû„, c. 1, s. 90; a. mlf. , et-Tenkîh, c. 1, s. 83. 578

Rûyânî, Bahru‟l-Mezheb, c. 1, s. 424; Kürdî, el-Fevâid, s. 347. 579 Nevevî, el-Mecmû„, c. 1, s. 90; a. mlf. , et-Tenkîh, c. 1, s. 84. 580 Nevevî, el-Mecmû„, c. 1, s. 90; a. mlf. , et-Tenkîh, c. 1, s. 84. 581 Nevevî, el-Mecmû„, c. 1, s. 159-160; a. mlf. , et-Tenkîh, c. 1, s. 83.

zikredilmesi, bunlarınmezhebde müftâ bih kavl-i kadîm oldukları anlamına gelmez.582

Mezhebin müftâ bih kavl-i kadîm‟ine ulaĢmayı hedef edinen bir araĢtırma ancak Nevevî‟nin yaptığı tercîhlere odaklanmayı gerektirdiğinden bu bağlamda Nevevî‟nin kavl-i kadîm tercîhleri öncelik kazanır. Bu nedenle Nevevî tarafından muhtelif eserlerinde tercîh edilen yirmi altı kavl-i kadîm, tarafımızdan tespit edilmiĢtir. Ancak Ģunu belirtmeliyim ki Nevevî, tüm bu tercîhlerini belirtirken mezhebin kollektif yaklaĢımı bağlamında ve yerleĢik kabulü çerçevesinde ictihâd faaliyeti ortaya koymuĢ değildir. Bazen de mezhebin genel prensiplerine aykırı olduğunu açıkça ifâde ederek kendi bireysel ictihâdları olan ve ihtiyârâtu‟n-Nevevî olarak nitelendirilen tercîhleri de bulunmaktadır. Nitekim Nevevî‟nin bu tür tercîhlerinde mezhebin kurucu imâmından herhangi bir nakilde bulunmadan ve mezhebin kollektif doktrinini yansıtmayıp subjektif mütâlası ıĢığında ictihâd faaliyeti icrâ ettiğini görmekteyiz. Bu itibarla Nevevî‟nin bütün kavl-i kadîmtercîhleri de bizi mezhebi temsil eden kanaatlere ulaĢtırmadığından Râfiî (ö. 623/1226) ve ikinci tenkîh dönemi fakîhlerinden Heytemî (ö. 974/1567) ve Remlî (ö. 1004/1596) gibi otorite fakîhlerinin meseleye yaklaĢımları ve bahsi geçen mesele ile ilgili onların değerlendirmeleri kritik önemi haizdir. Bu eleme sürecinden geçmiĢ olan hüküm ve ictihâd, rüĢdünü isbat etmiĢ ve artık mezhebin kararı olma hüviyetine ulaĢmıĢtır.

Dikkat edilmesi gereken diğer bir husûs da Ģudur ki: Nevevî‟nin kendi tercîhleri de bazen eserlerinde farklılık arzetmektedir. Nitekim herhangi bir eserinde tercîh ettiği görüĢü, bir baĢkasında tercîh etmediği vâkıadır. ĠĢte bu iki durumda bu ictihâdlardan hangisinin mezhebi temsil ettiğinin tespiti noktasında, eserleri arasındaki hiyerarĢi, daha da önemlisi Râfiî ve ikinci tenkîh döneminin fakîhleri olan Zekeriyyâ el-Ensârî (ö. 926/1520), Heytemî, Remlî ve ġirbînî (ö. 977/1570)‟nin özellikle de bu dönemin Ģeyhaynı olarak isimlendirilen Heytemî ve Remlî‟nin konuya yaklaĢımları müftâ bih görüĢün saptanmasında belirleyici rol oynamaktadır. ġu hâlde Nevevî‟nin ihtiyârât olgusu ve eserlerinde aynı konularda farklı tercîhlerde bulunmuĢ olduğu gerçeği, Nevevî tarafından tercîh edilen yirmi altı kavl-i kadîmin tümünün mezhebi temsil eden görüĢler olmadığı sonucunu doğurur.

582 Kürdî, el-Fevâid, s. 349, 355, 361-362.

Bu nedenle tercîh edilen herhangibir kavl-i kadîm, mezhebde fetvâ verilen

kavl-i kadîmolduğu anlamına gelmez. Bundan hareketle Nevevî‟nin mezkûr yirmialtı kavl-i kadîm tercîhini, baĢtaiki kategoriye ayırarak toplamda beĢ bölüme tasnif

ederek ele alacağız:

A. Nevevî‟nin mezhebde müftâ bih olan kavl-i kadîm tercîhleri. 1. Kavl-i cedîd‟e aykırı kavl-i kadîm.

2. Kavl-i cedîd‟e uygun kavl-i kadîm.

3. Ġki kavl-i cedîd‟den birine uygun olan kavl-i kadîm.

B. Nevevî‟nin mezhebde müftâ bih olmayan kavl-i kadîm tercîhleri. 1. Kavl-i cedîd‟e aykırı kavl-i kadîm.

2. Ġki kavl-i cedîd‟den birine uygun olan kavl-i kadîm.

Kavl-i cedîd‟e veya iki kavl-i cedîd‟den birine uygun kavl-i kadîmtercîhleri, her ne kadarfukahâ tarafından kavl-i kadîm doğrultusunda fetvâ verilen meseleler arasında zikredilse de aslında bu iki kısma dâhil meselelerde kavl-i cedîd doğrultusunda fetvâ verilmiĢ olduğu tartıĢmasız bir gerçektir. Peki buna rağmen nasıl olur da bu tür meseleler için kavl-i kadîm doğrultusunda fetvâ verildiği nitelemesinde bulunulup bu Ģekilde tasnif edilebilir?

Kavl-i kadîm, cedîd mezhebde değiĢtirilmediğinde Ġmâm ġâfiî‟nin mezhebi

olarak sayılması ve ona nisbeti, bu görüĢünden hâlâ vazgeçmediği anlamına geldiğinden câiz olduğu Nevevî tarafından açıkça ifâde edilmektedir.583Öte yandan

Ġsnevî, kadîme muvâfık olan kavl-icedîdin, hem kadîm hem de cedîde nisbet edilebileceğini fukahânın tümünden nakleder.584

Bu itibarla fukahâ, bahsi geçen görüĢlerin kadîmde de ifâde edildiğini vurgulama gâyesi ile böyle bir kullanıma yönelmiĢtir.

Diyâuddîn Muhammed b. Ġbrâhîm el-Münâvî (ö. 747/1394) ve Muhammed b. Süleyman el-Kürdî‟nin kavl-i kadîm çerçevesinde fetvâ verildiği ileri sürülen hiçbir meselenin aslında kavl-i cedîde aykırı kavl-i kadîm olmadığı, bilakis bir kısmının

583 Nevevî, el-Mecmû„, c. 1, s. 90-91.

kadîme uygun, bir kısmının da kadîme aykırı kavl-i cedîd olduklarını bu itibarla bu

meselelerde aslında kavl-i kadîme göre fetvâ verilmediği tezini ısrarla savunmaktadırlar.585

Ancak konuya bu Ģekilde bir toptancı yaklaĢımın tıpkı antitezi gibi isabetli olmadığı kanaatindeyiz. Zira yukarıda tasnif ettiğimiz gibi Nevevî‟nin yirmi altı kavl-i kadîm tercîhinden bazılarıkavl-i cedîde aykırı kavl-i kadîm kısmına dâhildir. Ayrıca Muhammed b. Süleyman el-Kürdî (ö.1194/1780), akıcı kanı olmayan bir canlının kulleteyn miktarından az herhangi bir sıvı içerisine düĢüp ölmesi durumunda sıvıyı necis yapıp yapmadığı meselesinde -ilgili konunun değerlendirme kısmında detaylıca değindik- gâyet zorlama yorumlarla birçok Irak ekolü fukahâsının aktarımına göre kavl-i kadîme göre fetvâ verildiği ortada iken –ki Ġmâm ġâfiî‟nin nasslarını ve ashabın vecihlerini aktarma noktasında Irak ekolü Horasan ekolüne göre daha sağlam ve titiz olmasına rağmen- Cüveynî ve Gazzâlî‟nin aktarımını esas alarak bu meselede cedîde göre fetvâ verildiğini iddiâ etmektedir.586

Hâlbuki Irak ve Horasan ekollerinin bazı fakîhleri arasında vuku„ bulan aktarımdaki bu ihtilâfın bize gösterdiği asgari sonuç, necis yapmadığı görüĢünün kavl-i kadîm olarak da nitelenmesinin câiz olduğudur. ġu hâlde mezkûr meselenin, kavl-i kadîm doğrultusunda fetvâ verilen meseleler kategorisinden sayılması pekâlâ mümkündür.

585 Münâvî, Ferâidu‟l-Fevâid, s. 68; Kürdî, el-Fevâid, s. 363. 586 Kürdî, el-Fevâid, s. 366.

I- NEVEVÎ‟NĠN MEZHEBDE MÜFTÂ BĠH OLAN KAVL-Ġ KADÎM TERCÎHLERĠ

Nevevî‟nin tercîh ettiği yirmi altı kavl-i kadîm‟den mezhebde müftâ bih olanları onsekiz tane olup bunlar da kavl-i cedîd‟e aykırı kavl-i kadîm, kavl-i cedîd‟e uygun kavl-i kadîm, iki kavl-i cedîd‟den birine uygun olan kavl-i kadîm Ģeklinde üç bölümde incelenecektir.

A. KAVL-Ġ CEDÎD‟E AYKIRI KAVL-Ġ KADÎM