• Sonuç bulunamadı

C. ĠKĠ KAVL-Ġ CEDÎD‟DEN BĠRĠNE UYGUN OLAN KAVL-Ġ KADÎM

12. Ġhrâmdan Çıkmayı ġart KoĢmak

Herhangi bir mazeret olmaksızın ihrâmdan çıkmayı (tahallül) Ģart koĢmak câiz değildir. Bu itibarla ihrâma girerken birinin “dilediğimde” veya “piĢman olduğumda” ihrâmdan çıkarım Ģeklinde bir Ģart koĢması câiz olmadığından bu Ģarta dayanarak ihrâmdan çıkılamaz.1396

Ġhrâma girdikten sonra hastalanan bir kiĢi – hastalığı uzun sürse bile- hastalık veya baĢka bir mazeretle karĢılaĢması durumunda ihrâmdan çıkmayı Ģart koĢmamıĢsa ihrâmlılık hâlini devam ettirmek mecburiyetinde olduğundan ihrâmdan çıkması câiz olmayıp mazeret ortadan kalkıncaya kadar sabreder. Sonra umre ihrâmında ise umreyi tamamlar. Hac ihrâmında ise hacca yetiĢirse haccını tamamlar. Aksi takdirde umre ameli ile tahallül eder. Sonra haccı kazâ etmesi vâcibdir. Ancak bir kimse ihrâma girerken hastalık vb. bir mazeretle karĢılaĢma durumunda ihrâmdan çıkmayı Ģart koĢar da ihrâma girdikten sonra sözünü ettiği mazeret meydana gelecek olursa bu husûsta Ġmâm ġâfiî‟nin iki kavli vardır:1397

a. Kavl-i kadîm

Farz, tatavvu veya nezredilmiĢ hac yahut umre ihrâmına girerken gerektiğinde ihrâmdan çıkabilme Ģartını koĢmak câizdir. ġu hâlde ihrâma girerken birinin mesela “hastalandığımda” veya “yolu kaybettiğimde” yahut “yol azık ve harçlığım tükendiğinde” ihrâmdan çıkarım demiĢ ve ihrâma girdikten sonra sözünü ettiği mazeretlerin meydana gelmesi durumunda ihrâmdan çıkmaya niyet etmeden kendiliğinden ihrâmdan çıkmıĢ olur. Bu durumda yaptığı hac, nâfile ise bu haccını kazâ etmesi gerekmez. Farz ise bu hac onun zimmetinde kalır. Ġmkân bulduğunda bu haccı kazâ etmesi gerekir.1398

Bu görüĢün dayandırıldığı deliller Ģunlardır:

 Hz. ÂiĢe (r.a.) Ģöyle demektedir: “Rasûlullah (a.s.) (hac ibâdeti sırasında hastalanan) Zübeyr‟in kızı Dubâa‟nın yanına vardı. Ona “Sen

1396

Mâverdî, el-Hâvi‟l-Kebîr, c. 4, s. 360; Nevevî, el-Mecmû„, c. 7, s. 25; Müzecced, el-„Ubâb, c. 1, s. 532.

1397 Mâverdî, el-Hâvi‟l-Kebîr, c. 4, s. 359; Cüveynî, Nihâyetu‟l-Matlab, c. 4, s. 428; „Ġmrânî, el-Beyân,

c. 4, s. 400, 407; Nevevî, el-Mecmû„, c. 7, s. 23; a. mlf. , Ravdatu‟t-Tâlibîn, c. 2, s. 445; a. mlf. , el- Îdâh fî Menâsiki‟l-Hacci ve‟l-„Umre s. 549; Ġbnu‟r-Rif„a, Kifâyetu‟n-Nebîh, c. 8, s. 43-44.

1398 Mâverdî, el-Hâvi‟l-Kebîr, c. 4, s. 359; Nevevî, el-Mecmû„, c. 7, s. 23, 25-26; Ġbnu‟n-Nakîb, es- Sirâc, c. 2, s. 367; Ġbnu‟r-Rif„a, Kifâyetu‟n-Nebîh, c. 8, s. 43-44-45; Kalyûbî, HâĢiyetu‟l-Kalyûbî, c. 2, s. 148.

herhâlde hacca niyet etmiĢtin?” diye sordu. O da “Vallahi çok acı

çekmekteyim.” deyince Rasûlullah (a.s.) ona Ģöyle buyurdu: “Haccet ve Ģart

koĢ. ġöyle de: Allahım (hastalık sebebi ile) beni alıkoyduğun yerde ihrâmdan çıkarım.”1399

 NezredilmiĢ bir orucu tutmaya niyet ederken mazeret hâlinde orucu açma Ģartını koĢmak nasıl câiz ise buna kıyâsla ihrâma girerken kiĢinin mazeret hâlinde ihrâmdan çıkmayı Ģart koĢması da câizdir.1400

Hz. Ömer (r.a.), Hz. Ali (r.a.), Hz. Abdullah b. Mes„ud (r.a.), Ġmâm Ahmed b. Hanbel, Ġshâk b. Râhûye, Ebû Sevr,1401Mâverdî,1402

Ebû Ġshâk eĢ-ġîrâzî,1403 „Ġmrânî,1404Beydâvî,1405 Râfiî,1406 Bulkînî,1407Ġbnu‟n-Nakîb,1408Ġbnu‟r-Rif„a,1409

Müzecced ez-Zebîdî,1410Ġbnu‟l-Mülakkın,1411

Erdebîlî,1412 Ġbnu‟l-Mukrî,1413Zekeriyyâ el-Ensârî,1414 Heytemî,1415 Remlî,1416 ġirbînî,1417Ebû Zür„a1418 ve Büceyremî1419 kiĢinin hac veya umre ihrâmına girerken gerektiğinde ihrâmdan çıkabilme Ģartını koĢmasının câiz olduğu kanaatindedirler.

b. Kavl-i cedîd

KiĢi, hac veya umre ihrâmına girerken hastalık vb. bir mazeretle karĢılaĢma durumunda ihrâmdan çıkmayı Ģart koĢar da ihrâma girdikten sonra sözünü ettiği

1399 Buhârî, Nikâh, 16, Müslim, Hacc, 2894.

1400

Nevevî, el-Mecmû„, c. 7, s. 27; Ensârî, Esne‟l-Metâlib, c. 1, s. 524; Remlî, Nihâyetu‟l-Muhtâc, c. 3, s. 364.

1401 Nevevî, el-Minhâc ġerhu Müslim b. Haccâc, c. 8, s. 370.

1402 Mâverdî, el-Hâvi‟l-Kebîr, c. 4, s. 360. 1403 ġîrâzî, et-Tenbîh, c. 1, s. 80.

1404

„Ġmrânî, el-Beyân, c. 4, s. 408.

1405 Beydâvî, el-Ğâyetu‟l-Kusvâ, c. 1, s. 568.

1406 Râfiî, el-„Azîz, c. 3, s. 526; a. mlf. , el-Muharrer, s. 134. 1407 Bulkînî, Tedrîbu‟l-Mübtedî, c. 1, s. 432. 1408 Ġbnu‟n-Nakîb, es-Sirâc, c. 2, s. 367. 1409 Ġbnu‟r-Rif„a, Kifâyetu‟n-Nebîh, c. 8, s. 44. 1410 Müzecced, el-„Ubâb, c. 1, s. 532. 1411 Ġbnu‟l-Mülakkın, „Ucâletu‟l-Muhtâc, c. 2, s. 664. 1412 Erdebîlî, el-Envâr, c. 1, s. 377. 1413 Ġbnu‟l-Mukrî, Ravdu‟t-Tâlib, c. 1, s. 416. 1414 Ensârî, Esne‟l-Metâlib, c. 1, s. 524. 1415 Heytemî, Tuhfetu‟l-Muhtâc, c. 4, s. 228. 1416 Remlî, Nihâyetu‟l-Muhtâc, c. 3, s. 364.

1417 ġirbînî, Muğni‟l-Muhtâc, c. 2, s. 470; a. mlf. , el-Ġknâ„, c. 1, s. 523. 1418 Ebû Zür„a, Tahrîru‟l-Fetâvî, c. 1, s. 670.

mazeret meydana gelecek olsa da ihrâmdan çıkamaz.1420

Bu görüĢün dayandırıldığı deliller Ģunlardır:

“Haccı ve umreyi Allah için tamamlayın.” (Bakara, 2/196) âyeti,

çıkmanın Ģart kılınması ile kılınmaması arasında fark yapmamıĢtır.1421

 ġart kılınmadan hastalığın ihrâmdan çıkmaya bir etkisi olmadığı gibi Ģart kılınması ile de bir etkisi söz konusu değildir.1422

 Dubâa hadîsinde belirtilen hüküm sadece Dubâa‟ya mahsûstur.1423

 Dubâa hadîsinde geçen “habestenî” ifâdesinden ölüm sebebi ile alıkonulma kastedilmektedir.1424

 Hac, mazeret olmaksızın çıkılması câiz olmayan bir ibadettir. Tıpkı namazda olduğu gibi Ģart koĢmakla bu ibadetten çıkılmaz.1425

Abdullah b. Ömer (r.a.),1426

Ġmâm Zührî,1427 Ġmâm Ebû Hanîfe, Ġmâm Mâlik,1428

Ġmâmu‟l-Harameyn1429 ve Beğavî1430 bu görüĢtedirler. c. Nevevî‟nin Tercîhi

Nevevî, mezkûr meselede el-Mecmû„,1431Ravdatu‟t-Tâlibîn,1432Minhâcu‟t-

Tâlibîn,1433

el-Minhâc ġerhu Müslim b. Haccâc1434 ve el-Îdâh fî Menâsiki‟l-Hacci

ve‟l-„Umre1435

adlı eserlerinde hakkında birçok sahîh ve mezkûr hükme delâlet etmede sarîh hadîs bulunduğu gerekçesi ile kavl-i kadîmi tercîh etmiĢtir.

1420Cüveynî, Nihâyetu‟l-Matlab, c. 4, s. 428; Nevevî, el-Mecmû„, c. 7, s. 23.

1421 „Ġmrânî, el-Beyân, c. 4, s. 408.

1422 Cüveynî, Nihâyetu‟l-Matlab, c. 4, s. 428.

1423Nevevî, el-Minhâc ġerhu Müslim b. Haccâc, c. 8, s. 370.

1424

Demîrî, en-Necmu‟l-Vehhâc, c. 3, s. 619.

1425 Ġbnu‟r-Rif„a, Kifâyetu‟n-Nebîh, c. 8, s. 44; Demîrî, en-Necmu‟l-Vehhâc, c. 3, s. 619. 1426 Ġbnu‟r-Rif„a, Kifâyetu‟n-Nebîh, c. 8, s. 44.

1427

Rûyânî, Bahru‟l-Mezheb, c. 4, s. 85.

1428Nevevî, el-Minhâc ġerhu Müslim b. Haccâc, c. 8, s. 370.

1429 Cüveynî, Nihâyetu‟l-Matlab, c. 4, s. 428. 1430 Beğavî, et-Tehzîb, c. 3, s. 275. 1431 Nevevî, el-Mecmû„, c. 7, s. 23. 1432 Nevevî, Ravdatu‟t-Tâlibîn, c. 2. s. 445. 1433 Nevevî, Minhâcu‟t-Tâlibîn, s. 209.

1434 Nevevî, el-Minhâc ġerhu Müslim b. Haccâc, c. 8, s. 370.

d. Değerlendirme

ġâfiî fukahâsı, mezkûr meseledekiihtilâfın aktarımı husûsunda iki tarîk zikreder:

1. Çoğunluğun belirttiği ve meĢhûr olan aktarıma göre; Ģart koĢmanın sahîh olduğu kavl-i kadîm olarak verilirken cedîd mezhebinde ise ġâfiî‟nin iki kavli olduğu belirtilir. Cedîd‟deki iki kavlinden en sahîhine göre Ģart koĢmak sahîh iken diğer kavle göre ise sahîh değildir.

2. Bir diğer aktarıma göre ise ihtilâf Ģu Ģekilde yansıtılmaktadır: Mezkûr meselede sahîh hadîs olduğu için Ġmâm ġâfiî‟nin tek kavli olarak, hastalık vb. mazeretle ihrâmdan çıkmayı Ģart koĢmanın sahîh olduğu belirtilir.1436

Ġmâm ġâfiî cedîd mezhebinde, hastalık vb. mazeretlerin olması durumunda ihrâmdan çıkıĢın Ģart koĢulması ile ihrâmdan çıkılamayacağını ifâde ederken Dubâa hadîsini „Urve b. Zübeyr‟den mürsel olarak rivâyet etmiĢtir. Akabinde Ģu değerlendirmeye yer verir: “Urve hadîsi sâbit olsa idi bu doğrultuda hükmetmekten dönmezdim. Zira Rasulullah (a.s.)‟dan sâbit olanın aksine hüküm beyân etmem câiz değildir.” Beyhakî, Dubâa hadîsinin birçok senedle Rasûlullah (a.s.)‟dan sâbit olduğunu kaydetmiĢtir. ġu hâlde kesin bir Ģekilde, Ģart koĢmanın câiz olduğu ile hükmedilmelidir.1437

Mezhebin ikinci kurucuları olarak addedilen ġeyhayn, bahsi geçen meselede aynı tercîhte birleĢtikleri için bu görüĢ, ġâfiî iftâ usûlu gereği mezheb kanaatini ve müftâ bih görüĢü temsil etmektedir. Bunun yanısıra Zekeriyyâ el-Ensâri, Heytemî, Remlî ve ġirbînî gibi müteahhir otorite fukahânın tümünün de tercîhlerinin bu istikâmette oluĢu artık baĢka bir söze mahal bırakmamıĢtır. ġu hâlde Nevevî‟nin bahsi geçen meselede kavl-i cedîde aykırı bir kavl-i kadîmi değil, iki kavl-i cedîdden birine uygun olan kavl-i kadîmi tercîh ettiği ortaya çıkmıĢtır.

1436 Nevevî, el-Mecmû„, c. 7, s. 22. 1437 Nevevî, el-Mecmû„, c. 7, s. 24.

II. NEVEVÎ‟NĠN MEZHEBDE MÜFTÂ BĠH OLMAYAN KAVL-Ġ