• Sonuç bulunamadı

Nesimî’nin öldürülmesine sebep olan bazı görüşler

Belgede Nesîmî Kitabı (sayfa 55-58)

NESİMÎ’NİN DİNE AYKIRI GÖRÜŞLERİ VE İDAM EDİLMESİNİN İSLAM HUKUKU

B. Nesimî’nin öldürülmesine sebep olan bazı görüşler

Nesimî, bazı tasavvufi düşünceleri, ahlakî kavramlara getirdiği güzel izahlar, düşüncelerini İslamî terimlerle ifade etmesi, Kur’ân âyetlerine

32 Bk. Ekrem Demirli, “Vahdet-i vücud”, DİA, XXXXII,431. 33 Nesimî Divanı, Gazeller, Mesneviler, 1, s, 7.

34 Nesimî Divanı, Gazeller, 197, s, 710. 35 Nesimî Divanı, Gazeller, 301, s, 321.

yaptığı manalı ve batınî yorumlar sebebiyle muteber bir kısım mutasav- vıflar tarafından tasvip görmüş ve âşıklardan sayılmıştır. Mesela, meşhur sünni mutasavvıf İsmail Hakkı Bursevî onun hakkında şöyle demiştir:

“Allah sırrını takdis buyursun, Bursa’lı Üftâde Hazretleri ise “Mu- hakkak ki Seyyid Nesimî hakikati güzelce anladı. Şu kadar ki sır olan bazı şeyleri açığa vurdu” dedi. Bu iki söz arasında dıştan bir ayrılık vardır. İki ayrı görüşün birleştirilmesi, nasibi olanların zevkine bırakılmıştır. Üftâde Hazretleri Şeyh-i ekber (Muhyiddin İbn Arabi)’nin meşrebindendir. Bâlî Efendi ise Avârifü’l-Maârif sahibi Şeyh Şihabüddin Sühreverdi mizacın- dandır”.37

Bursalı Mehmet Tahir Osmanlı Müellifleri adlı eserinde ondan “âşık” olarak bahseder ve şöyle der: “Âşıklardan ve eserleri Türk şiirine parlak- lık veren eski devir şâirlerinden olup meşhur matbu’ divanından başka bir de basılmamış divanı vardır<Meşrebi şathiyyât-ı sofiyaneye mâil ol- duğu için perdeyi yıkan ve din edebine aykırı bazı sözlerinden dolayı 820 tarihinde Halep’te idam edildiği kesinlikle rivayet edilmiştir”.38 Mehmet

Tahir’in onu suçlayıcı, hele hele zındık ve mülhid olduğunu ima eden bir ifade kullanmadığı ve sadece dinî âdaba aykırı şiir söylediğini vurgula- ması dikkat çekmektedir. Hatta onun vahdet-i vücûdçuluğunu ifade eden ve idamına sebep olan şiirlerinden birisi olan şu ifadeler: “Mansur gibi cûşa gelir söyler “ene’l-hakk”, her âşık-ı sâdık ki bu meyhaneye uğrar”, Tahir Olgun tarafından “âşıkâne” olarak nitelenmiştir.39

Yine Nesimî hakkında iyimser bir yaklaşım sergileyen Tahir Olgun onun hakkında söylenen olumsuz şeyleri dedikodu olarak niteleyip şu ifadeleri kullanmaktadır: “Hususiyle Farsça şiirlerinden Hurufilik mez- hebinin kurucusu Fazlullah Hurufi’den hilafet almış olduğu anlaşıldığı için hakkında bir takım dedikodular yapılmışsa da birçok ârifler bu cüm- leden olarak Mesnevî şârihi Sarı Abdullah Efendi, “Semerâtu’l-fuâd” is- mindeki eserinde aşk ve irfanlarına şehâdet etmektedir<”.40

Halbuki Sofya’lı Şeyh Bâlî Hazretleri, Nesimî hakkında şöyle demiş- tir: “Bilesin ki Seyyid Nesimî, Fazlullah-ı Hurufî, Osman Baba ve daha başkaları gibi Işık adıyla ün salan habis taifenin başlarının hepsi zındık kişilerdir. Namazları terk etmeyi mübah sayarlar”.41

37 Kürkçüoğlu, Kemal Edip, Nesimî Dîvanı’ndan Seçmeler, Ankara 1985, VIII-IX. 38 Bursalı Mehmet Tahir, Osmanlı Müellifleri, İstanbul 1972, II,245.

39 Bursalı Mehmet Tahir, II, 245. 40 Mehmet Tahir, II,245 41 Kürkçüoğlu, VIII-IX.

Yine Ahmet Yaşar Ocak’ın42 tespitine göre Nesimî zındık ve mülhid

olduğu için öldürülmüştür.

Nesimî Fazlullah-ı Hurufî’ye bağlandıktan sonra tam anlamıyla bir Hurufî olmuştur. Onun aşkına gark olduktan sonra söylediği bazı şiirler onu mülhit ve zındıklar grubuna dahil etmiştir. Çünkü bu şiirlerinde za- man zaman Fazlullah’ı ilah, bazen peygamber yerine koymuştur. Mesela bu anlamdaki bazı mısraları şöyledir:

Ey Nesîmî çün refîkim Fazl imiş ya'nî ilâh Lutf ile kahr oldu vâhid hem habîb oldu rakib.43 “Fazlullah, dost oldu,

Bir başka dostsa, benimçün gerek mi var? Nesimî, Fazlullah’ın âciz bir kuludur: Fazl hakdır, Fazl hakdır Hâlikımız.

Genel olarak da benimsemiş olduğu hulul inancı sonucu Tanrı’nın insanda tecelli ettiğini sık sık vurgulamıştır. Özellikle Allah’ın insanın yü- zünde tezahür ettiğini yüz hatlarına verdiği gerçek dışı anlamlarla izaha çalışmıştır. Bütün bu görüşleri onun zındık, mülhid, dinden çıkmış ve ir- tidat etmiş sayılmasına sebep olmuştur. Aynı zamanda onun bu görüşleri, benzer suçu işleyenler gibi44, feci akıbetini de hazırlamış ve derisinin yü-

züldüğü kesin olmasa da en azından ölüm cezasına çarptırılmış ve asıla- rak öldürülmüştür.

Nesimî, Hallac-ı Mansur’dan etkilenerek sürekli onun ölümüne se- bep olan meşhur ifadesi “ene’l-hak/Hak(Allah) benim” ifadesini tekrarla- yan şiirler yazıyordu. Nihayet Hallac gibi o da öldürülmüştü.

Nesimî’nin şiirleri rumuzlarla dolu olup herkesin anlaması mümkün değildir. Şiirleri etrafında bir takım hurafeler de oluşturulmuştur. Mesela, katline fetva veren kadı, derisi soyulurken yanında bulunmuş ve bunun kanı insanın eline sıçrarsa onun kesilmesi gerekir demiştir. Bir süre sonra Nesimî’nin kanı kadının bir parmağına isabet edince orada bulunanlar şimdi senin hükmüne göre bu parmağın kesilmesi gerekir deyince, kadı hayır bu habis şeyi bir parça su ile yıkamak yeterli olur demiştir. Bunun üzerinde derisi yüzülmekte olan Nesimî kadının bu tutarsızlığını görünce ona şu beyitleri söylemiştir:

42 Ahmet Yaşar Ocak, Osmanlı Toplumunda Zındıklar ve Mülhidler, İstanbul 1999, s, 68, 184. 43 Nesimî Divanı, Gazeller, 17, s, 29.

Zahidin yek parmağın kessen döner Haktan kaçar Gör bu miskin aşıkı serâpâ soyarlar ağlamaz!45

(Ey Çalap, bak ki senin rızan için bu miskin Nesimî canından geçer. Hele şu münafık kadı, bir parmağı için Hak’tan kaçar).

Halbuki bu durumda olan bir insanın şiir söylemesi bir tarafa ken- dinde olması bile imkânsızdır.

Nesimî’nin ölüm sebebine dair farklı görüşler vardır. Buna göre, onun mülhid ve zındık olup dinden çıktığı, İslam inançlarına aykırı dav- randığı, onları inkâr ettiği, dinî sembol ve şiarları sapkın bir şekilde yo- rumladığı, âyetleri tahrif ettiği, şeyhi Fazlullah’ı ilah kabul ettiği, onun dinden çıkma ve küfür olarak yorumlanan fikirlerini benimseyip sonunda da “ene’l-hak” diyerek kendisini ilah yerine koyduğu<gibi pek çok sebep zikredilmiştir.46

C. Nesimî’nin ölüm fetvası ve İslam hukuku açısından değerlen-

Belgede Nesîmî Kitabı (sayfa 55-58)