• Sonuç bulunamadı

DEĞERLENDİRME VE SONUÇ

Belgede Nesîmî Kitabı (sayfa 61-65)

NESİMÎ’NİN DİNE AYKIRI GÖRÜŞLERİ VE İDAM EDİLMESİNİN İSLAM HUKUKU

DEĞERLENDİRME VE SONUÇ

Batınî yorumlara sapmamış olan mutasavvıf ve âşıklar yaşadıkları subjektif tecrübe, manevi haz ve keşfiyât gereği bir takım sözler sarf et- mektedirler ki bu sözler aynı tecrübeleri yaşamayan diğer insanlara garip gelmektedir. Aynı zamanda bu sözler objektif durumları esas alan şeriat âlimlerine ve şeriatın zâhirine ters düşmektedir. Bu cümleden olarak bazı şâir ve mutasavvıflar düşüncelerini geleneksel kalıp ve terimlerle ifade

58 Sultan hakkında ayrıntılı bilgi için https://islamansiklopedisi.org.tr/seyh-el-mahmudi 59 Bk. Halebî, Muhammed b. Râğıb b. Mahmud b. Hâşim et-Tabbâh, İ’lâmu’n-nübelâ bi târîhi

ederken onlara farklı anlamlar yüklemektedirler. Onlar diğer insanlara göre bir anlamda manen sarhoşluk yaşadıklarından ne dediklerini bile- medikleri düşünülmekte ve bu durum şatahat olarak adlandırılmaktadır. Bu sözleri sebebiyle de şeriattan saptıkları hatta dinden çıkıp zındık ol- dukları değerlendirmesi yapılmaktadır. Ancak bu sûfî ve şairlere sorulur- sa onların yorumu şöyledir: Zâhir ehli ve şeriatın zâhirini esas alan fakih- ler/İslam hukukçuları bizim yaşadığımız tecrübeyi yaşamadığı ve bizim ulaştığımız manevi makama ulaşmadığı için bizi anlayamamaktadır. Ger- çek ve hakikat bizim hissedip yaşadığımızdır.

Nesimî de bu şekilde düşünen şâirlerdendir. Ancak onun yukarda ör- nekleri verilen bir çok sözü şeriatın zahirine aykırı bulunmuş ve bundan dolayı yargılanıp idama mahkum edilmiştir. Derisinin yüzülerek öldürül- düğü kesin olmasa da en azından idam edilerek öldürüldüğü konusunda görüş birliği vardır. Derisinin yüzülmesini, olayı ajite etmek, onu idam edenleri yerin dibine batırmak ve onu efsaneleştirmek isteyenlerin abartılı olarak ifade ettiği veya uydurduğu söylenebilir. Şayet derisinin yüzülerek öldürüldüğü doğru ise bunu İslam ceza hukuku açısından hukuka uygun bulmak mümkün değildir. Çünkü İslam ceza hukukunda böyle bir ceza yoktur. Zira organların parçalanarak öldürülmesi anlamına gelen müsle Hz. Peygamber tarafından yasaklanmıştır. Onun bir takım sözleri sebebiyle ir- tidat ettiği yani dinden döndüğü düşünülse bile bunun cezası mutlak ola- rak ve hemen öldürmek değildir. İrtidat eden kişi önce tevbeye ve kelime-i şehadeti söylemeye davet edilir. Nitekim nakledilen tarihi bir bilgide Ne- simî’nin yargı meclisinde kelime-i şehâdet getirdiği görülmektedir. Bir baş- ka görüşe göre de irtidat eden kişi devlete baş kaldırıp silahlı mücadeleye girişmediği sürece sırf irtidatı sebebiyle öldürülmez.

Nesimî’nin öldürülmesini İslam hukuku açısından daha çok irtidat suçu bağlamında yorumlamak mümkündür. Anlaşıldığı kadarıyla şiirle- rinde dile getirdiği bazı hususlar şeriatın zahirine aykırı bulunduğu için hakkında ölüm ve idam fetvası verilmiştir. Ancak şöyle bir durum var: Nesimî’nin idamının dînî olmaktan çok siyasî olduğu söylenebilir. Zira İs- lam hukukunda unsurları oluştuğu zaman irtidat cezası bulunmakla bir- likte müsle denilen derinin yüzülerek öldürülmesi şeklinde bir ceza yok- tur. Ayrıca onun bu şekilde öldürüldüğü kesin değildir, kesin olsa bile İs- lam hukukuna uygun değildir. Onun öldürülmesinin esas sebebi, görüş- leri dolayısıyla taraftar toplaması ve siyasi otoritenin bunların da isyan edeceğinden endişe duymasıdır. Özellikle Nesimî’nin öldürüldüğü Halep bölgesinin saltanat bölgesinden uzak olup tarihen bu tür bir isyana ve bölgesel bir devlet kurmaya müsait olduğu bazı tarihçiler tarafından ifade

edilmektedir. Tarihte bu gibi hareketlerin Celali İsyanlarını tetiklediği de bilinmektedir. Nitekim bazı kaynaklardan anlaşıldığına göre kadılar ölüm ve deri yüzülme fetvası vermediği halde veya onların farklı kararına rağ- men siyasi otorite derisinin yüzülerek öldürülmesini emretmiş ve parçala- rını Dulkadiroğlu gibi bazı siyasi rakiplerine göndermiştir.

Bizim kanaatimiz onun öldürülmesinin dinî olmaktan ziyade siyasî olduğu yönündedir. Nitekim bu kanaat başkaları tarafından da dile geti- rilmiştir. Mesela, onun hakkında yazı yazanlardan biri şöyle demektedir:

“Bu belgeler ile İbn-i Hacer'in verdiği bilgi gerçeğe daha da yaklaş- mış oluyor. Tezkireler ve tarihi kaynaklar Nesimî'nin derisi yüzülerek öl- dürüldüğünü yazmaktadırlar. Buna neden olarak da şeriatın dış yüzüne aykırı görülen düşünceleriyle, bu düşünceleri yayan şiirler söylemiş ol- ması gösteriliyor.

Oysa ki, Arap tarihlerinden edindiğimiz bilgi bu nedenlerin birer ba- hane olduğunu, gerçekte sağlam kişiliği, güçlü etkisi olan Nesimî'nin ma- nevi etkisinin daha da artmasıyla çevresine pek çok yandaş toplaması ve böylece zaten o zaman karışık bir ortam olan Halep'te adamlarıyla yeni olaylar çıkarması kuşkusu ile politik bir tedbir olarak onu öldürmüş ol- maları ihtimalini kuvvetlendirmektedir. Aslında Nesimî'nin Anadolu'daki birçok ünlü emirlerle ilişkisinin bulunması, onların saygılarını kazanmış olması Memlûk emirlerini dehşete düşürüyordu.

Kaldı ki, XIV. yüzyıl gibi Önasya'da tasavvuf ya da vahdet-i vücûd akımının pervasızca geliştiği bir dönemde, yalnız bu yöndeki inançlarını ve görüşlerini açığa vurduğu için insafsız bir ölümle cezalandırılmasına inanmak biraz güçtür”.60

Nesimî’nin ölüm fetvası İslam hukukunda yer alan irtidat suçu açı- sından değerlendirildiği zaman şunlar söylenebilir: İrtidat eden isyan edip silahlı karşılık vermedikçe öldürülmez. Onun ölümüne sebep olan şi- irlerine bakıldığında onların tevili mümkündür ve bunlar sebebiyle ölüm fetvası vermek zordur. İrtidat ettiği kabul edilse bile silahlı isyana karış- mamışsa öldürülmez. Fakat onun öldürülmesinin bir şekilde siyasi yönü vardır.

KAYNAKLAR:

Aksu, Hüsamettin, “Fazlullah-i Hurufî”, DİA.

Âşık Çelebi, Meşâirü’ş-şuarâ (Hazırlayan, Filiz Kılıç), Ankara 2018.

60 Bk. İbrahim Olgun, “Seyyid Nesimî Üzerine Notlar”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı Belle-

Atalay, Besim, Bektaşilik ve Edebiyatı (Osmanlıca’dan çeviren, Vedat Atila), İstanbul 1991.

Banarlı, Nihat Sami - Gönensay, Hıfzı Tevfik, Türk Edebiyatı Tarihi, İstanbul 1943. Bilgin, A.Azmi, “Nesimî”, DİA.

Bursalı Mehmet Tahir, Osmanlı Müellifleri, İstanbul 1972. Demirli, Ekrem, “Vahdet-i vücud”, DİA, XXXXII.

Eski Ahit, Hazekiel (40).

Gölpınarlı, Abdulbaki, “Nesimî”, MEB İslam Ansiklopedisi, 1964, IX.

Halebî, Muhammed b. Râğıb b. Mahmud b. Hâşim et-Tabbâh, İ’lâmu’n-nübelâ bi

târîhi Haleb eş-Şehbâ, Halep 1988.

Halebî, Sıbt İbnü’l-acemî, Künûzu’z-zeheb fî târîhi Haleb, Halep 1996. https://islamansiklopedisi.org.tr/Nesimî

https://islamansiklopedisi.org.tr/seyh-el-mahmudi https://islamansiklopedisi.org.tr/sibt-ibnul-acemi. Hüseyin Ayan, Nesimî, Ankara 2014.

İbn Hacer el-Askalanî, İnbâu’l-ğumr bi enbâi’l-umr, Kahire 1998. İbn İyas, Bedaiu’z-zuhur ve vekâiu’d-duhûr, Mekke 1984.

İbrahim Olgun, “Seyyid Nesimî Üzerine Notlar”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı Bel-

leten, 1970.

Kınalızâde Hasan Çelebi, Tezkiretü’ş-şuarâ (yayına hazırlayan, Aysun Sungurhan), Ankara 2017.

Kürkçüoğlu, Kemal Edip, Nesimî Dîvanı’ndan Seçmeler, Ankara 1985. Latîfî, Tezkiretü’ş-şuarâ (Hazırlayan, Rıdvan Canım), Ankara 2018. Melikof, İrene, Uyur İdik Uyardılar (çeviri, Turan Alptekin), İstanbul 1994. Nesimî Divanı, Hazırlayan, Hüseyin Ayan, Ankara 2014.

Nesimî Divanı, Hüseyin Ayan, Ankara 1990.

Ocak, Ahmet Yaşar, Osmanlı Toplumunda Zındıklar ve Mülhidler, İstanbul 1999. Şemseddin Sâmi, Kâmûsu’l-a’lâm, İstanbul 1889, “Nesimî”md.

Yeni Ahit, Yuhanna (21).

Belgede Nesîmî Kitabı (sayfa 61-65)