• Sonuç bulunamadı

Veziriazam Mahmud Paşa’nın,1 Osmanlı devlet ve siyaset adamları arasında başarılı hizmetleriyle, ilim ve sanat adamlarını himaye ve teşvik etmesiyle, ‘Adnî’ mahlası ile yazdığı Türkçe ve Farsça divanıyla, nesirdeki ustalığıyla mümtaz şah- siyetlerden biri olduğu rahatlıkla söylenebilir. Ayrıca halkın muhayyilesinde yer eden ender kişilerden biridir. Adına menakıbnâme (Menâkıb-ı Mahmûd Paşa-yı

Velî)2 yazılmış olması bunun en önemli göstergesidir. Tarihçi ve şair Enverî (ö. 1465’ten sonra) de hamisi Mahmud Paşa’dan övgüyle söz eder.

Bilindiği üzere Enverî, Teferrücnâme’sini Fatih Sultan Mehmed’e,3 Düstûr-

nâme’sini ise Mahmud Paşa’ya ithafen yazmıştır. 22. Kitaptan oluşan Düstûr- nâme’nin 19-22. Kitapları Osmanlı tarihini konu edinir (842 beyit). Enverî, 19.

Kitabı Fatih Sultan Mehmed devrine kadarki Osmanlı tarihine (b. 1-501), 20. Kitabı Fatih devrine (b. 502-700), son ikisini (21-22. Kitaplar) ise Mahmud Pa- şa’ya tahsis etmiştir (b. 701-842). 21. Kitapta, Mahmud Paşa’nın siyasi ve askerî faaliyetlerini (b. 701-799), 22. Kitapta (b. 800-842) yaptırdığı hayır eserleri ile şiir ve nesirdeki başarısını, ilim ve sanat adamlarını himaye edişini ve fazilet- lerini anlattıktan sonra, cömert ve iyiliksever Paşa’dan kendi beklentilerini dile getirmiştir.

* Prof. Dr., Bahçeşehir Üniversitesi

1 Hayatı ve hayır eserleri için bk. Şehabeddin Tekindağ, “Mahmud Paşa”, İslâm Ansiklopedisi (Kısaltma:

İA), VII, 183-188; aynı yazar, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (Kısaltma: DİA), XXVII, 376-378.

2 Ferhat Aslan-Enfel Doğan, “Mahmud Paşa Menkıbesi Üzerine Dil Bilgisel ve Halk Bilimsel Bir İncele- me”, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, XXXIX (İstanbul 2010), 47-102.

3 Çün Teferrücnâmei kıldım temâm Padişah âdına idüp ihtimâm (Düstûrnâme-i Enverî, nşr. M. Halil [Yi- nanç], İstanbul 1928 (Kısaltma: DE 2012 :), s. 4. (Beyit, eserde bu şekilde imla edilmiş)

Mahmud Paşa

Daha öncekiler gibi Mahmud Paşa da burada anıldı; yaptığı fetihleri ve eserleri anlatıldı. Hak teâlâ İslam dininin güç ve kuvvet kazanması işini bazı kullarına nasip eder. Mahmud Paşa da bunlardan birisidir. O, önemli işlerde fikrine başvurulandır; feraset göklerinin güneşidir. Paşa, Süleyman Peygam- ber’in veziri Âsaf görüşlüdür. Meşhur kahramanlardan İskender ve Dârâ’nın bütün özellikleri sanki onda toplanmıştır. Bu değişik özellikleri şahsında to- playan Paşa, padişahın kulları arasında vezirlik makamına en uygun isim- dir. O, saltanat işlerini düzene ve yoluna koyandır. Mahmud Paşa, izzile Hz. Ebubekir’e, adlile Faruk (Hz. Ömer)’a, hilmile Hz. Osman’a ve ilmile Haydar (Hz. Ali)’a benzerdi. O, yiğitlikte ve kahramanlıkta devrinin Behram’ı, Beh- men ve Sam’ıdır.

1. Siyasi ve askerî faaliyetleri

Vezir tayin edilmesi: Sultan Mehmed (Fatih), 859 (1454/55)’da çıktığı Sır- bistan (Laz) seferinde, üstün vasıflara sahip olan Mahmud Paşa’yı, kendisine vezir tayin etti.

Rumeli Beylerbeyi tayin edilmesi: Sultan Mehmed, 860 (1455/56)’da Belgrad seferinden geri döndü. Mahmud Paşa’ya vezirlik görevinin yanında Rumeli Beylerbeyliği görevini de verdi. Vezirlik koltuğuna oturur oturmaz hizmet sancağını yükseklere çıkardı. Osmanlı ülkesinin bayındır hâle gelme- sinde onun hizmetleri çoktur. Osmanlı Devleti’ne karşı düşmanlık duyanların yüreklerine korku saldı; öyle ki, savaşa kimse cesaret edemez hâle geldi.

Enez’in fethi: Padişah, birçok yeri onun isabetli görüşleri sayesinde fethet- ti. Bunlardan biri de Enez’in alınmasıdır.4

Mora’nın fethi:5 Sultan Mehmed, Mora seferine giderken Paşa’ya Sırbistan

(Laz)’a gitmesini buyurdu6 ve ona: “Yankooğlu kim ki, senin karşına çıka, ben

4 Enverî, Fatih devri anlatımında Enez’in fethini 859 (1454/55) olarak gösterir (Düstûrnâme-i Enverî (19-

22. Kitaplar) [Osmanlı Tarihi (1299-1465)], haz. N. Öztürk, Çamlıca Basım Yayın / 118, İstanbul 2012,

Kısaltma: DE 2012 : 46); Tursun Bey (Târîh-i Ebü’l-feth, haz. Mertol Tulum, İstanbul Fetih Cemiyeti, İstanbul 1977 (Kısaltma: TEF 1977 :) 858 (1454) yılını gösteriyor. (TEF 1977 : 79) Âşıkpaşazâde “Ve bu fethün târihi sekiz yüz elli yedisiyile sekizi arasında vâkı‘ olundu, Sultan Mehmed Han Gāzi elinde.”

(Âşıkpaşazâde Tarihi [Osmanlı Tarihi (1285-1502)], haz. N. Öztürk, Bilge Kültür Sanat, Yayın No: 559,

İstanbul 2013 (Kısaltma: ÂPT 2013 : 125. Bâb); aynı bilgi için bk. Mevlânâ Mehmed Neşrî, Cihânnümâ

[Osmanlı Tarihi (1288-1485)], haz. N. Öztürk, 2. Basım, Bilge Kültür Sanat, Yayın No: 535, İstanbul 2013

(Kısaltma: NT 2013 : 291)

5 Enverî, Fatih devri anlatımında Mora’nın fethini 862 (1457/58) (DE 2012 : 47); Âşıkpaşazâde 862 yılı âhiri (ÂPT 2012 : 129. Bâb); Neşrî, 862 (NT 2013 : 298) olarak gösteriyor.

6 “Fatih Sultan Mehmed, 1457/58 yılında Sırbistan meselesinin çözümü işini Mahmud Paşa’ya verdi. Paşa, kendi parası ile hazırladığı Rumeli askerine Anadolu askeri ile Fatih’in verdiği 1000 yeniçeri-

189 senin zaferle döneceğine inanıyorum.” dedi. Paşa, padişahın buyruğu üzerine

emrindeki orduyla Sırbistan’a vardı. Şava7 adında benzeri bulunmayan son derece sağlam bir kale vardı. Paşa, anılan kaleyi fethettikten sonra oradan dö- nerek Sivricehisar üzerine düştü ve onu da aldı. Sivricehisar’ı sağlamlaştırdık- tan sonra oradan Belgrad’a geçti. ‘Nevhisar’ derler Belgrad’a havale bir hisar vardı,8 onu da fethetti. Sonra Güğercinlik Hisarı’nı savaşsız aldı.9 Süleyman Peygamber ins ve cin askerlerini toplayıp gelse Mahmud Paşa’ya karşı zafer kazanamazdı.

Mahmud Paşa, Misişra’ya10 vardı. Ancak tekfuru Paşa’ya karşı savaşa cesa- ret edemedi.

Amasra, Sinop, Trabzon ve Koyluhisar’ın fethi:11 Bu dört sancak, Mah- mud Paşa’nın siyaseti ve isabetli görüşleri sayesinde fazla güçlük çekilmeden fethedildi. Bunlardan biri Amasra (Amasr)’dır, ki Paşa’nın tavsiyesiyle alındı. Çok sağlam bir kale olan Sinop (Sinab)’un fethinde de Mahmud Paşa önemli rol oynadı. Ayrıca altın ocağı Küre ile Trabzon (Tarabuzan) ve Koyluhisar’ın kolaylıkla alınışında da Paşa’nın hizmeti geçmiştir.

Eflak seferi: Mahmud Paşa Eflak ülkesine sefer düzenledi. Eflak voyvo- dası benlik taslıyordu. Paşa, ordusunun başına geçti. İki taraf arasında yapılan savaşta, Allah’ın da yardımıyla düşman mağlup edildi. Gerçi düşman gece baskını yaptı ama yenilmekten de kurtulamadı.

yi de katarak Sofya’ya ulaştı. İleri yürümek istemeyen askerlerini türlü sözlerle ikna ederek Resava, Kürüce gibi önemli kaleleri ele geçirdi.” (İA, VII, 185). Tursun Bey, Fatih Sultan Mehmed kendisi 862 (1457/58)’de Mora seferine giderken Mahmud Paşa’yı da Eflak seferine gönderdiğini, yanına 1000 yeniçeri ile Rumeli askerini ve bazı akıncıları verdiğini kaydeder (TEF 1977 : 91)

7 Böyle bir kale adı diğer kaynaklarda geçmez. Onun yerine Sava Nehri geçiyor. Enverî muhtemelen bu suyun kenarındaki bir kaleden söz ediyor.

8 Enverî’nin Belgrat’a havale dediği ‘Nevhisar’ (DE 2012 : 56) için Tursun Bey, “Ve Güzelce-hisâr’ı – ki havâle-i Belgırad’dur.” diyor. (TEF 1977 : 97)

9 Tursun Bey (TEF 1977 : 91, 93-99), Sultan Mehmed tarafından Laz ülkesinin zaptıyla görevlendirilen Mahmud Paşa’nın Resava, Omol, Belgrad’a havale olan Güzelcehisar, Sivricehisar, Rudnik ve Güğer- cinlik (“Güğercinlik kal‘asınun dizdarından gayrı keferesine tîmârlar adamağ ile ve el altından kaftânlar

göndermek ile ve envâ‘-ı istimâlet ve dil-hôşî sözler ile kalblerini celb itti. Kulleden gayrı üç kat kal‘ayı virecek oldılar.”, s. 98) kalelerinin alındığını; Âşıkpaşazâde Güğercinlik, Sava, Gerüce, Bırancı ve daha nice hi-

sarların (ÂPT 2013 : 129. Bâb); Neşrî, Feth-i Mahmud Paşa Sava ve Kürüce ve gayruhâ mine’l-kılâ‘ başlığı altında (s. 297) Güğercinlik, Dırava, Sava, Kürüce, Brançe ve daha nice kalelerin fethedildiğini yazıyor. 10 Enverî’nin “Misişra” imlasıyla verdiği bu kale Mora’daki “Mistra” olmak gerekir. Sultan II. Mehmed,

Despot Dimitrius’un elindeki Mistra (Isparta)’nın alınması işiyle Mahmud Paşa’yı görevlendirmişti. Tursun Bey (TEF 1977 : 103), Selmenik, Holumic, Gardik, Yılduz-hisar, Mıhlu, Livandar, Toprak-hisar, Helidon; Âşıkpaşazâde (130. Bâb) Mesevri, Lundüre, Yılduz hisarlarının; Neşrî, Feth-i Misivri ve Livindire

ve Yılduz başlığı altında bu üç kalenin 864 (1459/60)’te nasıl alındığını yazıyor. (NT 2013 : 298)

11 Enverî, Amasra hariç bu yerlerin fetih kronolojisini Fatih devri anlatımında 865 (1460/61) olarak veri- yor. (DE 2012 : 49) Âşıkpaşazâde Amasra’nın fethi için “Sekiz yüzaltmış dördüyile beşi arasında vâkı‘ olundu.” (ÂPT 2013 : 132. Bâb); Neşrî ise 864 diyor. (NT 2013 : 300)

Midilli seferi: Sultan Mehmed’in Midilli’ye düzenlediği seferde,12 yanında Mahmud Paşa da bulunuyordu.

Frenk, Germe’yi iyice sağlamlaştırıp güçlendirmişti. Mahmud Paşa çok sayıdaki askeriyle Germe’yi aldı ve düşman kaçıp gitti. Sonra Midilli’ye gitti. Düşman, Paşa’yı deniz savaşı yapamaz sanıyordu. Ceneviz (Cineviz), Gadalan ve Venedik, Paşa’nın geldiğini duyunca darmadağın oldular. Böylece güç iş ko- laylaştı, savaşa bile gerek kalmadı.

Bosna seferi

Yayça (Jajcza / Jajce)’ya karşı saldırıya geçen düşman burayı ele geçirmişti. Mahmud Paşa, padişahtan önce giderek kaleyi topa tuttu. Buradaki çarpışma 20 gün sürdü. Macar (Ungurus) kralının 100.000 atlısı vardı. Padişah henüz gelmemişti. Yankooğlu’yla 350 ban,13 Mahmud Paşa’nın karşısına çıkıp savaş- ma cesareti ve yürekliliğini gösteremediler.14

İzvornik (Zvornički) fethine gelince;15 Çeyh, Alman, Ungurus, Eflak, Bos- na ve Papa’nın kuvvetleri Türklere karşı savaşmak üzere Bosna’daki İzvornik’te bir araya toplanmışlardı. Bunun üzerine Mahmud Paşa, Yayça’dan İzvornik’e hareket etti. Düşmanın 100.000 atlısı ve 50.000 yaya askeri16 vardı. Büyük toplara sahip olan düşman, kendilerine değil İzvornik, dağ bile dayanamaz diyorlardı. Düşmanlar kendilerine o kadar güveniyorlardı ki, İran, Mısır kı- saca bütün Müslümanlar bir araya gelseler İzvornik Kalesi’nden bizi çıkara- mazlar derlerdi. Mahmud Paşa, ordusuyla İzvornik üzerine yürüdü. Doğanını düşman üzerine saldı. Niyeti düşmana gece baskını yapmaktı. Savaş düzeni alan İslam ordusu, saflar tutup alaylar bağlayıp düşmana karşı yürürken âdeta yer yerinden oynuyordu. Zırhlar ve çukalların çıkardığı seslerle, at kişnem- eleri ve gazilerin naraları ortalığı inletiyordu. Martoloslar,17 (kaledekilere)

12 Enverî, Fatih Sultan Mehmed’i anlattığı 20. Kitapta, Eflak ve Midilli seferlerinin aynı yılda (866/1461- 62) yapıldığını, Midilli seferinde kale burcunda ezan okuduğunu söylüyor. (DE 2012 : 50) Aynı yılı veren Âşıkpaşazâde (2013 : 139. Bâb) bu iki seferin yedi ay içerisinde; Neşrî (NT 2013 : 307) ise Midilli seferinin Eflak gazasından iki ay sonra olduğunu yazar.

13 Enverî, Bosna seferini ve Yayça (Yençe)’nın 867 (1462/63)’de fethini Fatih devri anlatımında verdiği için burada tekrar etmiyor. Düşmanın süvari sayısı ile Sırp kralının 350 banı olduğu bilgisi diğer kay- naklarda geçmez. Âşıkpaşazâde (ÂPT 2013 : 140. Bâb)ve Neşrî (NT 2013 : 309) aynı kronolojiyi veriyor. 14 Çok müstahkem bir kale olan Yayça ile igili Tursun Bey ayrıntılı bilgi vermektedir. (TEF : 1977 : 126-

128)

15 Enverî tarih vermez. Oruç Bey (Oruç Beğ Tarihi [Osmanlı Tarihi (1288-1502)], 3. Basım, Bilge Kültür Sanat, Yayın No: 559, 603, İstanbul 2014 (Kısaltma: OBT 2014 : 105) Kovaç, Yayça, ve İznok (Üzvurnuk) seferini 868 (1463/64) olarak gösteriyor.

16 Düşmanın süvari ve yaya birliklerinin mevcudu diğer kaynaklarda geçmez.

191 Paşa’nın gelmek üzere olduğunu, sağlam durmalarını ve sabretmelerini haber

verdiler. Ara yerde Sava Suyu vardı. Düşman, Mahmud Paşa gelmeden kaleye karşı saldırıya geçmişti. Savaş esnasında bir martolos, Paşa’nın geldiğini ve papazın kaçtığını haber verdi. Bunun üzerine Yankooğlu ve ardından Ungu- rus da kaçtı. Mahmud Paşa Sava’yı gemiyle geçince bir de ne görsün, düşman dağ taş demez kaçar. Üstelik İslam ordusunun henüz hepsi gelmemişti. Sa- vaş davulları vuruldu. Kaçan düşman ordusunu dağ bayır demeden takibe koyuldular. 10.000 arabayla, atlarını, toplarını ve diğer araç gereçlerini savaş alanında bırakan düşmanlar canlarını zor kurtardılar. Düşmandan geride kalan ne varsa hepsi yağmalandı. Kaçan düşmanlardan atı yorulanları ya- kaladılar. Ele geçirilen kâfirler zincire vuruldu. İş bilir Mahmud Paşa’nın bu başarısını bütün Doğu ve Batı işitti. Artık benim diyen düşman, onunla savaşa tutuşamazdı.18

2. Hayır eserleri

Mahmud Paşa’nın fetihlerini anlatıp bitirdikten sonra şimdi de yaptırdığı eserleri bildirelim. Paşa, Ankara (Engüri)’da bir bezhane (bezzazhâne) yaptı. Bu tezgâhlarda dokunan ve sırma (istebrak) ile işlenen en iyi sof (yün) ku- maşlar Doğu ve Batı’ya buradan giderdi.19

Mahmud Paşa, Edirne (Edrene)’de büyük bir hamam yaptı. Suyu cana can katan, havası gönüller açan Hasköy’ü20 bayındır hâle getirerek, burayı âde- ta cennet bahçelerinden bir yer hâline getirdi. Burada, cami, hamam, saray, bahçe ve bostan yaptı. İstanbul’da çok güzel bir imaret yaptı. Asker ve halk herkes burada yer içerdi.

tolos’ sözcüğü ilk kez Osman Bey döneminde geçmektedir. Anlaşıldığına göre Osman’ın Aratun adındaki martolosunun görevi (ÂPT 2013 : 3. Bâb; NT 2013 : 37) bölgedeki Rum tekfurlarının niyet ve planları hakkında kendisine doğru bilgi akışını (istihbarî bilgiler) sağlamaktı. Osmanlı padişahlarının Anadolu ve özellikle Rumeli’de güvendikleri bazı Hıristiyanları casus veya istihbarat elemanı olarak istihdam ettikleri anlaşılmaktadır. (ÂPT 2013 : 41. Bâb; NT 2013 : 77-78; ÂPT 2013 : 115. Bâb; NT 2013 : 266) Nitekim Kosova Savaşı (1448) öncesinde II. Murad, düşman hakkında bilgi almak için Martaloz Doğan’ı göndermiştir. (ÂPT 2013 : 120. Bâb; NT 2013 : 274)

18 Enverî’nin, İzvornik’in fethine dair verdiği bilgiler Âşıkpaşazâde, Neşrî ve Oruç Bey gibi bu yüzyılın belli başlı tarihçilerinin verdikleri bilgilerden birçok bakımdan farklılık göstermektedir. Bu sefere işti- rak eden tarihçi Tursun Bey (TEF 1977 : 136-139) ile Enverî arasında bir paralellik var ise de, düşmanın asker sayısı, Macarların yardımına gelen güçler ve ele geçirilen ganimetler gibi bilgilerde farklılık vardır.

19 Enverî’nin verdiği bu önemli kayıt, İA ve DİA’daki “Mahmud Paşa” maddesine girmemiştir. 20 Hasköy / Hasköyü (Uzuncaova): Bulgaristan’da Filibe civarında.