• Sonuç bulunamadı

“kurmaca” bir mektup ve diğerleri Ergün Özsoy*

2. Epistolae / Mektuplar

2.6. Epistolae Obscurorum Virorum

Kurmaca siyasi mektuplar Reform dönemi Almanyası’nda yaygın olarak rastlanan bir hiciv türü idi. Amaç muhatabın düşüncelerini ve dünyayı algı- layışını sergileyerek onu gülünecek duruma düşürmekti.38 Bu türe Almanca “Dunkelmännerbriefe”, Latincede ise “Epistolae obscurorum virorum” adı verilir.

Orta çağda yazılan mektupların karakterleri bugün anladığımızdan biraz daha farklıydı. Genellikle gelecekte yayınlanabileceği ya da bir koleksiyona dahil olabileceği hesap edilerek adeta kamuya yarı açık standartlarda yazılır- dı. Bu mektupların tam olarak iki kişi arasındaki özel iletişimden daha faz- lasını ifade ettiğini söylemek mümkündür. Bu mektuplar 1515’ten itibaren özellikle skolastik düşünceyi eleştirme amaçlı olarak reformistler tarafından kullanılmıştır.

37 Franz Babinger, “Laudivius Zacchia Erdichter der “Epistolae Magni Turci”, Verlag der Bayerischen Aka-

demie der Wissenschaften, München 1960, s.1-40.

181 3. Fatih Sultan Mehmet’in Papa V. Nikolaus’a mektubu

Burada bahsedilen mektuplara benzer bir mektup Augsburg Üniversite- si kütüphanesinde bulunmaktadır. Mektup içeriği yukarıda bahsedilen genel sultan mektupları versiyon ve türlerinden tam olarak birine girmez biraz daha farklı bir kategoridedir. Epistola Soldani temelli olmakla birlikte o dönemde- ki Türkler ve İstanbul’un fethi güncel olayları sebebiyle Umur Bey’e atfedilen mektubun özelliklerini de taşır.39 Mektup 1455 tarihlidir ve Fatih Sultan Meh- met tarafından Papa V. Nikolaus’a yazılmış ve sonunda İmparator Mehmet, İkinci İskender (Imparator Mahumethei, Secundus Alexander) olarak imzalan- mıştır.40 Elbette kurmaca bir mektup olup burada anlatılan literatürün örnek- lerinden biridir.

Papa V. Nikolaus 30 Eylül 1453 tarihinde Almancada Kreuzzugsbulle adı ile anılan bir haçlı seferi çağrısı yapmış, bütün Hristiyanları topyekün bir mü- cadeleye ve haçlı seferine çağıran büyük bir mektup yazmıştı.41 Papa, II. Meh- met’i Hristiyanların zalim düşmanı olarak tanımladıktan sonra yetinmemiş ve şeytanın oğlu, felaketlerin oğlu, ölümün oğlu, Hristiyanların kanına susamış kişi olarak sayısız Hristiyanın kanına girerek İstanbul’u fethettiğini bunun ya- nında mabedlerini ve mübarek yerlerini talan ettiğini ifade ederek, onu Anti- christ’in habercisi olarak adlandırmış ve bütün Hristiyanlığı yeryüzünden sil- mek istediğini belirtmişti.42 Papanın bu mektubu ya da daha doğru ifadesi ile haçlı seferi çağrısı burada konu edindiğimiz mektubun karşılık olarak yazıldığı 39 15. yüzyıldan itibaren kayda değer bir koleksiyona sahip olan Wallerstein Oettingen Prensliği kütüp-

hanesi, 1980 yılında Bavyera Devleti tarafından 40 milyon Mark karşılığında satın alındı. Koleksiyo- nun en değerli ve tanınmış parçası “Echternach İncili” olarak bilinen eserdir. Evangeliar, Echternach, 705, Universitätsbibliothek Augsburg, Cod. I.2.4.2

40 Karin Schneider, Deutsche mittelalterliche Handschriften der Universitätsbibliothek Augsburg, Otto Harrassowitz, Wiesbaden 1988. Mektupların bulunduğu cildin adı ve kaydı şu şekildedir: “Quellen- sammlung zur Reichsgeschichte des 15. Jahrhunderts - UB Augsburg - Oettingen-Wallersteinsche Bibliothek - Cod.I.3.2.18” adlı bir ciltte bulunur. Bu koleksiyonun daha önce Donauwörth Heilige Kreuz (Kutsal Haç) manastırında olduğu kaydedilmiştir. Quellensammlung zur Reichsgeschichte des 15. Jahrhunderts - UB Augsburg - Oettingen-Wallersteinsche Bibliothek - Cod.I.3.2.18 (Çevrimiçi: urn:nbn:de:bvb:384-uba 002017-1, 19.07.2015)

41 (Alm. Kreuzzugsbulle: Haçlı seferi çağrısı)1545 Şubatından itibaren bu çağrıya uyan ve kutsal savaşa altı ay hizmet edenler günahlarından da kurtulmuş sayılacaktı. Papa bu amaçla elçi ve hatiplerini birçok yere gönderdi, ancak Haçlı Seferi düzenlemek için yeterli desteği bulamadı. Bkz. Damaris Grimsmann, Krieg mit dem Wort, Türkenpredigten des 16. Jahrhunderts im Alten Reich, De Gruyter, Berlin, 2016, s.29.

42 Buradaki ibarelerin kaynağı Arno Strohmayer, “Das Osmanische Reich-ein Teil des europäischen Staatensystems der Frühen Neuzeit”, Das Osmanische Reich un die Habsburgermonarchie, R. Ol- denburg, Viyana, Münih, 2005, s.149. Stromeyer, askeri olarak Türkleri alt edemeyen Hristiyan Av- rupalıların Türkleri en büyük düşman olarak görmelerinin 18. Yüzyıla kadar devam ettiğini belirtir. Strohmayer’in kaynağı ise şöyledir: Kreuzzugsbulle Papst Nikolaus V., Rom 1453 September 30,

Deutsche Reichstagsakten unter Kaiser Friedrich III. Fünfte Abteilung, erste hälfte, 1453-1454, Helmut

mektuptur ve ilhamını papanın bu mektubundan almaktadır. Mektubun muh- temelen II. Mehmet’in ağzından dile gelerek Papaya ve kiliseye karşı bazı eleş- tirilerin dile getirilmesi amacını da taşır. 23-25 folyo numarası ile ciltlenmiş “II. Mehmet’in Papa V. Nikolaus’a yazdığı mektubun43 hemen öncesinde yer alan yazmada ise İstanbul’un fethi ile Osmanlıların balkanlardaki yayılması ve yarattığı baskı konularında Papalık ile Avrupa temsilcilerinin görüşmelerde bulundukları 1454 yılı Frankfurt Reichstag raporu yer alır.

Buraya kadar ele aldığımız mektuplardan genel olarak örneğin Epistola Morbosani, Truva hikayesine atıf yapıyor İtalyanlarla komşuluk ilişkilerinden bahsediyordu. Epistola Soldani ise Haçlı eserlerinden bahsediyor Babil kra- lı olarak kendini tanıtıyordu. Bu mektup daha ziyade Morbosani mektubuna benzerlik göstermektedir. Mektupların yazılışları sırasında bir coğrafyayı te- mel alarak ona göre bir içerik oluşturdukları sonucunu çıkarmak mümkündür. Mektup latince el yazması olarak kopya edilmiş ve Karolinen Miniskül tar- zında (karolingische Minuskel) tarzında yazılmıştır. Bu türden mektupların kendilerine has üslubu ile ayrı bir hiciv türü olduğu kadar bir siyasi eleştiri metodu olduğunu da söylemek mümkündür. Özellikle Papaya Türk Sultanı tarafından yazılan mektuplar kiliseye karşı bazı eleştirileri risk almadan dile getirmek için elverişli bir araç da oluyordu. Mektup, Titus Livius’un “Ab urbe condita” adlı milattan önce 753 yılında Roma’nın kuruluşundan itibaren Dru- sus’un ölümüne kadar Roma tarihini anlattığı eserine yapılan atıflarla yazıl- mıştır. Türklerin İmparatoru Mehmet’ten Papa V. Nikolaus’a hitabı ile başlar.

“İkinci Murat’ın oğlu Büyük Türk, hakiki İskender, hakiki bir Makedonyalı, zira o da yüce kaderin de ispat ettiği üzere Makedonyalı Büyük İskender gibi Make- donya’nın meşhur yıldızları altında doğmuş, papayı, Hristiyanların en yüksek din adamını, sizin mübarek kabul ettiğiniz bizim de Muhammed’in sözlerinden bildiğimiz Roma kilisesini selamlıyoruz“ dedikten sonra devam eder;

“İskender olarak adlandırılan beşinci Türk olarak sık sık hem Makedonya hem de ikinci Pön Savaşlarını Adackaos’un kitabından ve Romalı tarihçi Livi- us’un “şehrin kuruluşu” (ab Urbe Condita) kendi gözümüzle okuduğumuzda haşmetli krallar ve senato bize hatırlatır ki adalet sağlamak dışında bir savaş sebebi yoktur. Ama biz Truva’nın ve Danalılara (Yunanlar) karşı savaşan bizim

43 Brief Mehmeds II. an Papst Nikolaus V. 23v-25r, (Çevrimiçi: urn:nbn:de:bvb:384-uba002017-0052-7, 19.07.2015) Schnedier’in katalogunda yer alan açıklaması şu şekildedir: Brief Mehmeds 11. an Papst Nikolaus V. Anno M CCCC LV Epistola imperatoris Thurcorum ad summ um ponti./icem Nicolaum quin-

tum ... Thuadmiratbey Machomethey magnus Turcorum dominus . .. Cum de Allexandro audito quinto turcio ... - ex Hadrianopoli nostra felicissima civitate. Imperator Machumethei secundus Allexander. Ka- rin Schneider, Deutsche mittelalterliche Handschriften der Universitätsbibliothek Augsburg: die Signatu- rengruppen Cod. I.3 u. Cod. III. 1. Wiesbaden, Harrassowitz, 1988.

183

Hektorumuzun tarafındaydık Burada sana tekrar belirtelim ki önceki mektu- bumuzda yazdığımız gibi Bizans’ta (İstanbul) son talihsizliği bizim zaferimiz olmuş olan şehirde ortalarda yoktun, mazeretin vardı. Macarlar, Venedikliler ve diğer başkaları denedi ama kendimizi teslim ettiğimiz, bize yol gösteren tanrının yardımıyla üstesinden geldik.”

Mektubun kurmaca yazarı Fatih, papaya bir düşüncesizlik edip askerleriy- le karşısına çıkmamasını, atalarının ve becerikli cesur askerlerinin yardımıyla onu perişan edeceğini belirtir. Ölüm korkusu olmayan okçularla yirmi adet gemi donatacağını söyler. Yine tekraren üç ve beş kürekli gemilerle askerler ve silahlar göndererek onları yeneceğini söyler. Kendisine büyük bir sevgi ve hürmetle itaat eden korkusuz yeniçeri askerlerinden bahseder. Mektup özel- likle donanma gemileri ve askerlerinden, savaşta paranın öneminden de bah- seder. Edirne’den yazılmış saadet şehri sonunda İmparator Mehmet, İkinci İskender (Imparator Mahumethei, Secundus Alexander) olarak imzalanmıştır. İkinci İskender imzası da batıda fatih ve Türklerin nasıl görüldüğünü anla- ma bakımından üzerinde düşünmeye değer bir husustur. Mektubun yazıldığı tarihlerdeki genel anlayışa göre Türkler Asyalı değil, Truva kökenli olduğu yönünde görüşler bulunuyordu. Bu nedenle Fatih Sultan Mehmet de İskender gibi Makedonya yıldızlarının altında doğmuş bir cihangir olarak kabul edil- miş olmalıdır.

Bu mektubun belki de en önemli taraflarından birisinin sonunda yer alan “İkinci İskender” imzasıdır. Fatih Sultan Mehmet’in o dönemde Avrupa dün- yasında nasıl algılanmış olduğunu anlamak bakımından bu ibareyi önemli bir işaret olarak değerlendirebiliriz. Bu ibarenin metnin altına tesadüfen iliştiril- memiş olduğunu hem İskendername geleneğine hem de Fatih biyografisi ka- leme alan yazarların verdiği bilgilere hem de Avni mahlası ile şiirler yazmış olan padişahın İskenderle ilgili beyitlerine bakarak söylemek mümkündür.44 Osmanlı Türk anlatı geleneğinde ve siyasetinde İskender/Zülkarneyn önemli bir figürdür, Fatih Sultan Mehmet’in Büyük İskender’i kendine örnek aldığı ve ondan ilham aldığı da çeşitli kaynaklarda dile getirilmektedir.45 Babinger, Gi-

44 Avnî mahlası ile şiirler yazan Fatih Sultan Mehmet’in Büyük İskender’le ilgili beyitleri şöyledir: “İki ‘âlem nakşını görmek dilerseñ âşikâr

Devr içinde şîşe-i mey câm-ı İskender yeter “ “Tevârîh-i Cem ü İskender itmez hâtırum hergiz Meger câm-ı cihân-bîn eyleye anı yine rûşen “

45 Örneğin, Franz Babinger’in Floransalı Benedetto Dei’ye dayanarak verdiği bilgiye göre Fatih, 1460 yılı ikinci Mora seferinden döndükten sonra İstanbul’daki sarayında dinlenmeye çekilmiş ve bu sıra- da B. Dei tarafından ziyaret edilmiş ve aralarında bir konuşma geçmiştir. Her ne kadar Babinger, De- i’nin sözlerinin abartılı olabileceğini belirtse de bunların gerçeğe uygun olduğunu belirtir. İtalya ve buradaki durumla ilgili sözlerinden sonra Fatih Sultan Mehmet: Genç, varlıklı ve talihin kendinden

ritli Georgios Trapezuntios’un Mehmed’e yazdığı iki mektupta da onun İsken- der’le karşılaştırılmasından bahseder.46 Babinger yine Giacomo de Languschi veya Niccolo Sagundino’nun İstanbul’a yaptıkları bir yolculuktan sonra onun İstanbul’u dünya idaresinin başşehri yapma niyetinde olduğunu belirtirler. Doğu ve Batıyı birleştirerek bütün dünyayı tek bir ülke yapacaktır, bunun için İstanbul en uygun yerdir. Babinger ayrıca Fatih’in genç yaşlardan beri İsken- der’in hikayelerini okuyarak incelemiş olduğunu belirtir.47

Sonuç

Epistola olarak bilinen mektup türündeki bu eserler genellikle hem tarihi gerçeklere uyan hem de edebi değeri olan metinlerdir ve kalemi kuvvetli, an- tik dönem kültürü ve latince hakkında yetkin olan kişiler tarafından yazılmış ve/veya yazdırılmışlardır. Bazı tarihçilere göre bu mektuplar tam bir politik sahtecilik sayılmazlar, edebi açıdan fiktif metinlerdir ama tarihsel gerçekten de ayrılmazlar Örneğin Türklerle ilgili olanların arka planında geniş Osmanlı Türk yayılması bulunmaktadır. Bu mektupların tarihi belge ile kurgu metin olmaları arasındaki çizgi belirsizdir bu nedenle her zaman edebi özellikleri ile birlikte değerlendirilmelidir.48

Mektupların amaçlarından biri Aeneas Silvius Piccolomini’nin (Papa II.

Pius) çabalarında olduğu gibi Türkler ile Avrupalılar arasında o zamana ka-

dar dile getirilen muhtemel bağları ortadan kaldıracak ve toplumun bu idare- ye meyletmesinin önüne geçecek yeni teoriler geliştirmektir. Örneğin Umur Bey’e atfedilen Morbosanus mektuplarında Türklerin Truvalı köklerine daya- narak dile getirilen egemenlik ve toprak iddialarının karşısına yeni fikirler ve iddialarla geçilebilirdi. Böylece bir türlü askeri alanda gösterilemeyen mücade- le kalemle ve sözle sağlanmaya çalışılır.

Bu mektupların büyük Türk tehlikesine (Alm.Türkengefahr) karşı ihtiyaç duyulan maddi kaynakların (Alm.Türkensteuer) sağlanması için gerekli orta- mı hazırlama amacı açıktır.

Epistola türü mektuplar çeşitli amaçları hayata geçirmek üzere bazı fikir- lerin dile getirilmesinde önemli bir araç olmuşlardır. İstenen fikir dile getiri- lip ustaca yazılmış bir mektupla yaygınlaşıp dolaşıma çıktıktan sonra artık o

yana olduğunu görmekte olduğunu ve Sezar’ın İskender’in ve Xerkes’in zaferlerini geçmek istediği- ni belirtir. Franz Babinger, Mehmet der Eroberer, Piper 1987, s.193.

46 Babinger, Mehmet der Eroberer, s. 265. 47 Babinger, Mehmet der Eroberer, s.546. 48 Bkz. Giles Constable, aktaran Döring, s.90.

185 mektubun sahte olup olmadığının bir önemi kalmaz. Bir kere bu fikir dolaşı-

ma çıktı mı artık kalıcı olma ihtimali artar. Elbette bu fikirlerin dikkati çeken popüler söylemler olması bu fikirlerin dolaşımda kalma sürelerini artırır. Bu sebeple bu mektuptaki temalar da bu anlayışlara hizmet edecek şekilde özenle seçilmiştir. “Türk tehlikesi” üzerinden yapılan bu yayınlar geniş bir okuyucu kitlesine ulaştığından metin yazarlarının skolastik karşıtı hümanist fikirlerine de yayılma imkânı sağlamış oluyordu.

Sonuç olarak bu mektuplar bir taraftan propaganda bir taraftan da eğlence amaçlarına hizmet ederken aynı zamanda Osmanlı Türk akınları karşısında Batı dünyasının içinde bulunduğu çaresizliğin de göstergesi idi.