• Sonuç bulunamadı

NATO Perspektifinde Türkiye-Arnavutluk İlişkileri

3.3 NATO ve AB Perspektifinde İlişkiler

3.3.1 NATO Perspektifinde Türkiye-Arnavutluk İlişkileri

Enver Hoca döneminin sonra ermesi ve 1991 seçimleri ile demokrasiye geçen Arnavutluk, dünyaya açılmak ve Batı sistemine ayrılmaz bir biçimde dahil olmak istemiştir. Arnavutluk bu konudaki en büyük desteği ise Kosova ve Makedonya’da olduğu gibi başta ABD ve Türkiye’den görmüştür. ABD, Arnavutluk’un stratejik konumu ve olası bir Balkan savaşında bölgedeki etnik Arnavut yapısının risk oluşturabileceği sebebi ile Arnavutluk ve bölgedeki Arnavutlar ile yakın ilişki geliştirerek, güvenliğini sağladığı Avrupa kıtasının Soğuk Savaş sonrası istikrarsızlık çekmesini ve güvenlik endişesi taşımasının önüne geçmek istemektedir. ABD bu politikası ile gittikçe kendisinden ayrı bir politika geliştirmeye çalışan Batı Avrupa’yı da dengelemek istemektedir. ABD’nin bu yaklaşımı geçmişten bugüne kuşatılmış, bölünmüş ve bölgedeki hakları elinden alınmış hissiyatına kapılan Arnavutlar tarafından büyük destek görmüştür. Özellikle Kosova müdahalesi ile bölgeye yerleşen ABD, Arnavutlar tarafından en büyük dost olarak görülmekte ve o dönem tüm dünyada Amerikan nefreti artarken, Arnavutluk’ta ve Kosova’da Amerikan başkanlarının heykelleri dikilmekte, sokak ve caddelere Amerikalıların isimleri verilmekteydi.567 Bu noktadan hareketle

geçmişteki problemleri geride bırakmak ve gelecekte güçlü bir ülke olmak isteyen Arnavutluk, ABD’yi kendine en yakın stratejik ortak olarak görmektedir.

ABD desteği ile Batı kurumlarına daha hızlı entegre olabileceğini düşünen Arnavutluk, böylece Arnavutluk dışındaki Arnavutların sorunları ile de daha kapsamlı olarak ilgilenebilecekti. Yine, Arnavutluk bu destekle Sırbistan karşısında bir avantaj, NATO ve AB üyesi Yunanistan karşısında da eşitlik sağlayabileceğini düşünüyordu. Zira, Soğuk Savaş’ın sona ermesi ile birlikte Balkanlar’da ortaya çıkan çatışmalar ve özellikle Yugoslavya’nın dağılması Arnavutluk’u hem sınırlarının güvenliği hem de Arnavutluk dışındaki Arnavutların

567 Arnavutların Amerikalı siyasilere olan ilgisi bugün de azalmış değildir. Örneğin son seçimlerde daha başkan

seçilmeden Hillary Clinton’un büstünü Arnavutluk Saranda şehrine yerleştirmişlerdir. İlgili haber için bkz: https://www.rt.com/usa/349065-hillary-clinton-monument-albania/, (erişim tarihi: 14.01.2017).

durumu açısından tedirgin ediyordu. Özellikle Kosova’da yaşananlar Tiran yönetimi ile Belgrad yönetiminin ilişkilerinin büyük hasar görmesine sebep olmuş ve Yunanistan’ın da Kosova konusunda Arnavutluk’un karşısında yer alması sonraki süreçte Arnavutluk’u başta ABD olmak üzere Türkiye’ye yakınlaştırmıştır.

Arnavutluk, demokrasiye yeniden dönüş sürecinde 1992’yılında NATO’ya başvurmuş ve başvuru gerçekleştiren ilk Doğu Avrupa ülkesi olmuştur. Yugoslavya’nın dağılması sürecinde gerçekleşen bu başvuru ile Tiran, NATO üyeliğini daha önce de değindiğimiz gibi Belgrad’ın olası hareketlerine karşı bir güvence olarak görmüştür. NATO da Tiran’ın bu arzusuna ilgisiz kalmamış ve aynı yıl içerisinde dönemin NATO Genel Sekreteri Manfed Wörner’in Tiran’ı resmi ziyareti ile NATO ve Arnavutluk ilişkisi başlamıştır. Bu gelişme sonucu 23 Şubat 1994’te NATO ve Arnavutluk arasında “Barış İçin Ortaklık Programı” dokümanını imzalandı.568 İleride gerçekleşecek NATO üyeliği için Arnavutluk Ordusu ve

kurumları yeniden yapılanmayı kararlaştırdı. Bu program ile askeri personelin ABD, Almanya ve Türkiye gibi NATO ülkelerinde eğitilmesine başlandı. NATO ekseninde Türkiye-Arnavut ilişkisi bu şekilde başlamıştır. Bosna’da yaşananlardan sonra hem Arnavutluk hem de Türkiye’nin bölgede yaşanacaklardan etkilenecek başlıca iki ülke ortaya çıkmıştı. 1952’den bu yana birliğin önemli bir üyesi olan Türkiye de hem yaklaşık 80 yıl sonra bölgede yeniden var olabilmek hem de oluşabilecek tehditlerin önüne geçebilmek adına NATO kapsamında 1992’den itibaren Arnavutluk’u desteklemiş ve yardım etmeye başlamıştır. 1992’de iki ülke arasında imzalanan “Askeri İşbirliği Antlaşması” ile Türkiye’nin, Arnavutluk’un NATO üyeliği için hazırlamaya çalıştığı görülecektir.569

Sonraki süreçte NATO üye ülkeleri de genişlemenin gerekliliğine vurgu yapmışlar ve 1995 yılında “NATO’nun Genişlemesi Üzerindeki Çalışma” NATO tarafından yayınlanmış ve NATO üyeliği için gerekli ilkeler belirlenmiştir. Bu yeni ilkeler neticesinde 1997 yılında Madrid’de bir zirve toplanmış, Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Polonya ittifaka davet edilmişlerdir.570 Bu gelişmeleri Arnavutluk da yakından izlemekteydi. Daha sonraki aşamada

ise NATO 1999’da Washington Zirvesi düzenlemiş ve 1997’de üyeliğe davet edilen üç ülkenin üyelikleri onaylanmıştır. Bu zirvenin önemli bir yanı Arnavutluk, Romanya, Slovenya, Estonya, Letonya, Litvanya, Bulgaristan, Slovakya ve Makedonya gibi eski doğu bloku ve Yugoslavya ülkelerine “Üyelik Eylem Planı/MAP” teklif edilmesidir.571

568 http://www.nato.int/docu/review/2004/issue1/turkish/special.html#top, (erişim tarihi: 14.01.2017). 569 http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2009/08/20090801-1.htm, (erişim tarihi: 14.01.2017). 570 http://www.nato.int/docu/pr/1997/p97-081e.htm, (erişim tarihi: 14.01.2017).

2004 yılı içerisinde NATO’nun Brüksel’deki merkezinde düzenlenen bir törenle Arnavutluk ve Makedonya haricinde MAP içerisindeki diğer 7 ülke üyeliğe kabul edilmiş ve Arnavutluk’un üyeliği için Türkiye bu tarihten itibaren daha sıkı bir diplomasi yürütmeye başlamıştır.572 Türkiye’nin bu çabaları 28-29 Haziran tarihlerinde İstanbul’da düzenlenen

NATO zirvesinde daha da yoğunluk kazanmış görünmektedir. 2004 yılında yazmış olduğu makalesinde dönemin Cumhurbaşkanı Alfred Moisiu, ülkesinin üyelik azmi ile ilgili şunları yazmıştır:

“Arnavutluk NATO üyeliğinin gerektirdiği kriterlere ulaşmak için çalışma azmindedir. Bu çalışmalara özellikle silahlı kuvvetlerimizde yapılacak reformlar dahildir. Bu doğrultuda silahlı kuvvetlerin sivillerce kontrolünün güçlendirilmesi, savunma konusundaki devlet harcamalarının arttırılması, ve askerlerimizin eğitim, öğretim ve tatbikat metotlarında reform yapılması gereklidir. Reformlarımızı desteklemekte son derece verimli olan ikili işbirliği ve yardımlarından dolayı Amerika Birleşik Devletleri ve Almanya, İtalya, Türkiye, ve Birleşik Krallık dahil diğer İttifak üyelerine şükran borçluyuz. Reform paketimiz -2002 Reform Planı’na uygun şekilde yürütülmektedir. Bu plan ülkemizin güvenliği, barışı koruma operasyonlarına katılımımız, Güneydoğu Avrupa ve ötesinde barış ve istikrara katkılarımız ve terörizmle savaşta yeni bir yasal çerçeve oluşturmaktadır.”573

Moisiu’nun özellikle değindiği beş ülke Arnavutluk’un bundan sonraki süreçte öncelikli müttefik olarak gördüğü beş ülkedir. Türkiye’nin bu beşlinin içinde olması önemli görülmektedir. Zira, bu müttefiklik Arnavut ulus kimliğinin oluşmasındaki Türk/Osmanlı imgesini pozitif etkileyebilecektir. Türkiye bu dönemden itibaren Arnavutluk’un NATO üyeliğine desteği daha fazla arttırmıştır. Örneğin 2005’teki Arnavutluk ziyaretinde Recep Tayyip Erdoğan, dönemin başbakanı Fatos Nano ile görüşmesinde Türkiye’nin NATO üyeliği konusunda gereken desteği kesinlikle koşulsuz olarak vereceğini açıklamıştır.574 Türkiye,

Arnavutluk’a verdiği bu destekle böylece hem bölgede güvenilir bir müttefik kazanacak hem de NATO müttefiki olmasına rağmen Yunanistan’a ve Sırbistan’a karşı bölgedeki konumunu Arnavutluk ile güçlendirebilecekti. Tarık Oğuzlu, bu durumu şekilde değerlendirmektedir:

“Ankara, NATO’nun Ukrayna ve Gürcistan’a doğru genişlemesine ihtiyatlı yaklaşırken, ittifakın Balkanlarda genişlemesine destek vermiştir. Arnavutluk’un 2008’de üyeliğe kabulünde ve Bosna-Hersek’in üyelik öncesi son adım olan Üyelik Eylem Planı’na dahil edilmesinde Türkiye destekleyici bir tutum takınmıştır. NATO’nun Balkanlara genişlemesi

572 Aktürk, 2012: 75.

573 http://www.nato.int/docu/review/2004/issue1/turkish/special.html#top, (erişim tarihi: 14.01.2017). 574 http://www.gazetevatan.com/erdogan-arnavutluk-un-nato-uyeligini-destekliyor-47055-gundem/?f=mobil,

sürecinde Türkiye zaman zaman ittifakın Avrupalı üyeleriyle ters düşmüş, ama geri adım atmamıştır.”575

Arnavutluk, NATO üyeliği hedefine 2009 yılında Strazburg’da düzenlenen NATO zirvesinde ulaşmıştır. Strazburg Zirvesi öncesi 2008 yılında üyelik müzakerelerine başlamak için davet alan Arnavutluk, 2009 yılında resmi olarak ittifaka üye olmuştur.576 Hırvatistan ve

Arnavutluk’un da üye olması ile NATO üye sayısı 28’e ulaşmış; Doğu’ya karşı kurulan ittifak eksi Doğu Bloku ülkelerine de içine alarak Rusya ve Çin etkisine karşı bölgede güç kazanmıştır. Türkiye ise bölge ülkelerinin NATO’ya girmesini destekleyerek bölgede daha rahat politika yürütme imkanı kazanmış ve Balkan Savaşları ile çıktığı ve Soğuk Savaş süresince uzak kaldığı Balkanlar bölgesine yeniden dönebilme ve bölge üzerine siyaset yürütme imkanına kavuşmuştur.

Arnavutluk’un NATO üyeliği Arnavutlar tarafından bir zafer olarak tanımlanmış ve tüm ülke de şenliklerle kutlanmıştır. Bugün, Arnavutluk’ta NATO üyeliği Bağımsızlık Günü kadar önemli görülmekte ve geleneksel olarak her yıl kutlanmaktadır.577 NATO bayrakları

bugün ülkenin bütün kurumlarında dalgalanmakta ve her fırsatta ülkenin NATO üyesi olduğu vurgulanmaktadır. Bu durum da Arnavut kimliğinin inşası için NATO üyeliğinin de temel bir parametre olduğunu göstermektedir.