• Sonuç bulunamadı

1.4 Uluslararası İlişkiler ve Kimlik Tartışması

2.1.6 Arnavutluk Cumhuriyeti Dönemi

Enver Hoca’dan sonra Ramiz Alia başa geçmiş ve Arnavutluk’un izolasyonu bir nebze de olsa sona ermeye başlamıştır. Soğuk Savaş’ın da sona ermesiyle Arnavutluk’taki sistemin devam edemeyeceğini gören Alia, 1990 yılında çok partili seçimlere gitme kararı almıştır.

291 Jelavich, 2006b: 411. 292 Kovaci, 2014: 5.

293 http://www.dunyabulteni.net/index.php?aType=haber&ArticleID=99073 (erişim tarihi: 25.12.2016). 294 Kovaci, 2014: 7.

Ancak, ülkedeki ekonomik ve demokratik durum çok kötü bir hal almış ve ülkedeki gösteriler her geçen gün artmıştır. Alia’ya güvenmeyen muhalefet rejim ve anayasa değişikliği istiyordu. Düzenlenen protestolar kaosa dönüşmüş, gıda fiyatları tavan yapmış ve ülkede ekmek kuyrukları oluşmuştu. Bu süreçte yaşanan kargaşada birçok Arnavut, İtalya ve Yunanistan’a kaçmıştır.296

1991’de düzenlenen seçimleri, İşçi Partisi(daha sonraki adı ile Sosyalist Parti) önderliğinde Fatos Nano kazansa da ülkedeki muhalefet seçimlere hile karıştırıldığını iddia etmiş ve gösteriler Nano hükümeti düşene kadar Tiran’da başlayıp tüm ülkeye yayılmıştır.297

1992 Mart’ında yeni seçimler yapılmış ve Demokratik Parti’nin seçimleri kazanması ile ülkede yaşanan kaos sona ermiştir. Ülkede acil bir özelleştirme ile IMF reçeteleri kabul edilmiş ve hızlıca Batı ve dünya kurumları ile entegrasyon sağlanmaya çalışılmıştır.298 Bu

hızlı Batılılaşmanın alanında uzman kadrolarca yapılmaması ülkede büyük bir yozlaşmayı getirmiştir. Ülkede yaşanan devalüasyon ve banker krizi, bütün dünyayı şok eden 1997 yılındaki iç savaşı ortaya çıkarmış ve ülkede çok büyük yağmalar yaşanmıştır. Başbakan Berisha ülkede olağan üstü hal ilan etse de bu çatışmalarda yaklaşık 2.000 insan yaşamını yitirmiştir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ülkeye güvenliği sağlamak üzere asker göndermiş ve yeni seçimlerin güvenli bir şekilde yapılmasını sağlamıştır.299 Nedim Emin bu

sıkıntıların geçiş dönemi ile ilgili olduğunu belirtmekte ve yaşanan krizin sebebini şu şekilde açıklamaktadır:

“Enver Hoxha döneminde kapalı bir ekonomiye sahip Arnavutluk serbest piyasa ekonomisine zorlu bir geçiş süreci yaşamıştır. Komünist döneminin kalıntıları kendini en fazla ekonomik alanda hissettirmiştir. Hoxha döneminde en katı izolasyonu yaşayan ve bu sebeple ülkenin tüm ekonomi kurumlarının iflasına neden olan gelişmeler Arnavutluk’un ekonomik dönüşüm sürecini zorlu kılmıştır. Avrupa’nın en fakir ülkelerinden biri olan Arnavutluk’un 1990’dan sonra piyasa ekonomisine geçiş tecrübesi esnasında iç dinamikler olduğu gibi, ülke, dış dinamiklerin de negatif etkisi altında kalmıştır.”300

1997’deki erken seçimleri Sosyalist Parti kazanmış ve iktidara neo-liberal reformlarla dönmüştür. 1998 yılında yapılan yeni anayasa ile güçler ayrılığı ilkesi güvence altına alınmış ve parlamenter demokrasiye bağlılık vurgulanmıştır. Ülkede sivil toplum örgütleri oluşmaya başlamış ve medya devletin tekelinden çıkarak çeşitlenmeye başlamıştır. Reform programları 296 Kovaci, 2014: 8. 297 Kovaci, 2014: 8. 298 Kovaci, 2014: 8. 299 George, 1997: 30. 300 Emin, 2014: 35.

başarı kazansa da bu durum 1999’daki Kosova krizine kadar sürmüş ve ülkeye gelen 400.000 Kosovalı Arnavut mülteci sebebi ile ülkede yeniden bir ekonomik kriz baş göstermiştir.301 Bu

durum sadece ekonomik krizi değil ülkedeki kimlik inşasını da derinden etkilemiştir. Enver Hoca döneminde unutulan dışardaki Arnavutlar, Yugoslavya İç Savaşı’nın tetiklediği Kosova ve Makedonya’daki Arnavutlar sorunu ile tekrar gündeme gelmiştir. Dışarıdaki Arnavutlar konusu Arnavutluk Cumhuriyeti Anayasası’nda da yer bulmuştur. Örneğin 1998’de yeniden güncellenen Arnavutluk Anayasa’sının 8.maddesinin 1. ve. 3. Bendinde dışarıdaki Arnavutların haklarının da koruyucusunun Arnavutluk olduğu vurgulanmaktadır.302

1997’den 2005’e kadar süren Sosyalist Parti döneminde öncelik ülkedeki mali yapının düzeltilmesi olmuştur. Özellikle dış borçları açısından bir düzelme olduğu görülmektedir.303

Bu dönem AB ile ilişkilerin düzeldiği görülmektedir. 2003 yılında ‘İstikrar ve Katılım Sürecine’ başlayan Arnavutluk potansiyel aday ülke olarak kabul edilmiştir.304 2005’teki

seçimleri yeniden Berisha liderliğinde Demokratlar kazanmıştır.305 2013 yılına kadar süren

sekiz yıllık iktidar döneminde Arnavutluk, Batı kurumları ile entegrasyon için çalışmış ve 2009 yılında NATO üyesi olmuştur. Böylece Varşova Paktından NATO’ya üyelikle sonuçlanan bu durum hem devlet kimliği hem de ulus kimliğinin inşasını önemli ölçüde etkilemiştir. Yine bu dönem AB üyelik süreci için önemli adımlar atılmış. 2009 yılında AB’ye tam üyelik için resmen başvurulmuştur.306 2010 yılında da AB tarafından Arnavutluk

pasaportuna vize serbestisi tanınmıştır.307

2013 yılındaki seçimleri Sosyalist Parti liderliğindeki “Avrupalı Arnavutluk İttifakı” kazanmış ve Edi Rama Arnavutluk Başbakanı olarak göreve başlamıştır.308 Edi Rama,

yönetiminde Arnavutluk çok büyük siyasi çalkantılar geçirmemiş ve daha oturmuş bir sistemle yönetiliyor görünmektedir. Rama’nın ülkedeki çok kültürlülüğü bir zenginlik olarak gördüğü ve kimlik politikalarını buna göre düzenlediği görünmektedir. Örneğin, Paris’te yaşanan Charlie Hebdo Saldırısı sonrası düzenlenen anmaya Arnavutluk’taki Bektaşi, Sünni, Ortodoks ve Katolik topluluklarının dini liderlerini alarak katılmış ve tüm dikkatleri üzerine

301 Kovaci, 2014: 9.

302 http://publicofficialsfinancialdisclosure.worldbank.org/sites/fdl/files/assets/law-library-

files/Albania_Constitution_1998_amended_2008_EN.pdf, (erişim tarihi: 19.12.2016).

303 Detaylı bilgi için Dünya Bankası Verileri bkz: http://www.worldbank.org/en/country/albania/overview,

(erişim tarihi: 24.12.2016).

304 http://www.ab.gov.tr/index.php?p=49992&l=1, (erişim tarihi: 24.12.2016). 305 Emin, 2014: 19.

306 http://avrupa.info.tr/tr/bilgi-kaynaklari/haber-arsivi/news-single-view/article/ab-genislemesi-2014-

oencelikleri.html, (erişim tarihi: (24.12.2016)

307 http://www.dw.com/tr/bosna-hersek-ve-arnavutluka-vize-serbestisi/a-5628020, (erişim tarihi:24.12.2016). 308 http://www.dw.com/tr/arnavutlukta-se%C3%A7imi-muhalefet-kazand%C4%B1/a-16910709,(erişim tarihi:

toplamıştır.309 Bu durum da Arnavutluk kimlik inşasında artık dış Arnavutlar kadar bu

kültürel çeşitliliğinde olumlu anlamda etkili olduğunu göstermektedir.

Arnavut siyasetini ve kimliğini belirleyen önemli siyasi ve kültürel unsurlara değinmeden bu bölüm eksik kalacaktır. Bunlardan birincisi sosyo-ekonomik unsurlardır.310

Özellikle 1991 sonrası dönem sosyo-ekonomik unsurların Arnavut siyasetini sistemi tıkama noktasına getirebilecek noktada etkilediği görülecektir. 1997’de iç savaşa dönüşen ekonomik ve siyasi kriz buna en büyük örnektir. Bir diğer unsur da Arnavut toplumunun toplumsal ve kültürel olarak ayrımını belirleyen ‘kuzeyli/Geg’ ve ‘güneyli/Tosk’ ayrımıdır.311 İki topluluğu

ayıran en önemli unsur, kullandıkları lehçedir. Gegler daha geleneksel dağlı kültüre ve muhafazakar yapıya sahipken, güneydeki Tosklar daha şehirli kültüre ve modernist yapıya sahiptir.312 Geg ve Tosklar arasındaki bu kültürel fark, Arnavut kimliğini de etkilemekte ve

parti kimliklerine de yansıyarak ülkede çift kutuplu bir siyaseti yönlendirmektedir. Nedim Emin bu kültürel ayrımın siyasete etkisini şu şekilde aktarmaktadır:

“Arnavutluk siyasetinde bu kültürel farklılık siyasetteki kamplaşmaya da yansımaktadır. Zira Sali Berisha’nın 1990’lardaki Arnavutluk’ta devrim niteliğindeki demokratikleşme adımları sonucunda Gegler ilk defa ülke siyaseti ile doğrudan temas kurmuştur. Enver Hoxha dönemindeki yönetici elitler genelde güneyli Tosklar’dan seçilirken, Gegler yönetime pek dâhil edilmemiştir. Sali Berisha 1992’de iktidar olduğunda ona destek veren Gegler kısa sürede yönetici zümreye dâhil olmaya başlamıştır.40 Daha önce Hoxha’nın İşçi Partisi mensuplarından oluşan yönetici elitler, Berisha tarafından tasfiye edilmek istenirken, Demokratların kadrolaşma politikasının merkezinde Gegler olmuştur. Berisha’nın bu hamleleri ülkede ciddi bir tepki meydana getirmiş ve yaşanan krizlerden sonra 1997’de daha fazla güneylileri yani Toskları temsil ettiği düşünülen Sosyalistler Arnavutluk siyaset sahnesine yeniden dönmüştür.”313

Son dönem Arnavut siyasetinde bu ayrımın gittikçe ortadan kalktığını söylemek mümkündür. Çünkü popülist söylemler ülkedeki gerginliği arttırmakta ve yozlaşmaya sebep olmaktadır. Özellikle Edi Rama liderliğindeki sosyalistlerin Geg ve Tosk ayrımından öte ‘birleştirici’ bir dil kullanmaya çalıştığı görülmektedir. Örneğin ‘Arnavut Rönesans’ı’ gibi bir sloganla bu ayrımın üstesinden gelinerek bir birliktelik kurulmaya çalışılmaktadır.314 Bu

309 http://www.independent.co.uk/news/world/europe/the-albanian-prime-minister-paid-a-classy-sartorial-tribute-

at-the-charlie-hebdo-paris-rally-9971728.html, (erişim tarihi: 25.12.2016).

310 Emin, 2014: 27. 311 Elsie, 2010: 163. 312 Emin, 2014: 27. 313 Emin, 2014: 28.

Rönesans söylemi Osmanlı’dan bağımsızlığa giden süreçteki Arnavut birlikteliğini hatırlatan bir vurgudur. Özellikle AB üyeliği hedefi ve Kosova konusunda iki toplumun da ortak duygulara sahip olması, partilerin birbirine yakın söylemlere geçmesi ise geçmiş dönemde yaşanan bu kutuplaşmayı ortadan kaldırıyor gibi görünmektedir.