• Sonuç bulunamadı

Nüfus yoğunlukları ve dağılışı

2.1. Nüfus

2.1.5. Nüfus yoğunlukları ve dağılışı

Toprak ve nüfus sayısı arasındaki ilgi derecesinin ortaya koyan en açık göstergelerden biri de nüfus yoğunluklarıdır. Nüfus yoğunluğu, belli bir coğrafi ünitede barınan nüfus sayısının, bu ünitenin yüz ölçümü değerine oranlanması sonucunda elde edilen bir orantı değeridir. 121.

Nüfus Yoğunlukları aritmetik(matematik),fizyolojik ve tarımsal(zıraai) Yoğunluk olmak üzere 3 şekilde incelenmektedir.122

2.1.5.1.Aritmetik (matematiksel) nüfus yoğunluğu.

Nüfus yoğunluğu denilince ilk akla gelen ve coğrafya gibi diğer ilgili disiplinler tarafından da en çok faydalanılan yoğunluk kavramı, nüfus toplamını arazi toplamına bölerek elde edilen “aritmetik yoğunluk” yahut ”Global Yoğunluk”

adı verilen alışılmış yoğunluktur ki, bu kavram bir ülke ya da bölgede alanı belli bir saha dâhilinde yaşayan ortalama nüfus sayısını göstermektedir123.

Araştırma sahamızı oluşturan Karakoyunlu Đlçe Merkezi yüzölçümü 10600 ha. olup bu alanda 2008 yılı itibariyle toplam 2432 kişi yaşamaktaydı. Bu durumda sahamızda aynı yıl aritmetik yoğunluk km2 ‘ye 22,9 kişi olup, bu yoğunluk değeri Iğdır geneline göre (km2 ‘ye 51,4 kişi) oldukça düşüktür.

Araştırma sahamızda aritmetik nüfus yoğunluğunun oldukça düşük olması sahamızın nüfusuna karşılık yüzölçümünün büyük olmasından kaynaklanmaktadır. Bu durum Karakoyunlu Đlçe merkezinin Büyük Ağrı Dağı’nın kuzeyinde yer alan bazaltlardan oluşan dağlık saha ile ovalık alanın kesişme noktasında yer alması ve idari olarak bu dağlık sahanın ilçe merkezi sınırları içerisinde kalmasıyla izah edilebilir. Her ne kadar araştırma sahamızda aritmetik nüfus yoğunluğu düşük olsa da önceki sayım yılları göz önüne alınarak bir değerlendirme yapıldığında geçmişe nazaran önemli artışlar gösterdiği görülebilir. Örneğin araştırma sahamızda 1935 yılında aritmetik nüfus yoğunluğu km2/10,3 kişi iken bu değer 2008’de km2/22,9 kişiye çıkmış ve iki kattan daha fazla bir artış göstermiştir.

Araştırma sahamızda nüfus oldukça eşitsiz bir şekilde dağılmıştır. Hem dağlık

126 A,TANOĞLU.,1969.Nüfus ve Yerleşme. s.54-68.Taş Matbaası. ĐSTANBUL. 122

A,TANOĞLU.,1969.a.g.e.s.54.

hem de ovalık alanda arazisi olan bir yerleşim birimi olan Karakoyunlu’da dağlık alanlar toplam alanının yaklaşık % 85 inden fazlasını (%86,4) oluşturmakta ve birkaç geçici yerleşme dışında genel olarak yerleşim sahası dışında kalmaktadır. Yine dağlık alan herhangi önemli bir ekonomik faaliyete konu olmamaktadır. Buna karşılık ovalık alan ilçeyi oluşturan yerleşmelerin yer aldığı, nüfusun tamamının toplandığı ve başlıca ekonomik faaliyet türü olan ekme-dikme faaliyetlerin yoğunlaştığı yer durumundadır.

Ovalık Sahalarda nüfusun yoğunlaşmış olması öncelikle buradaki toprak tipinin tarıma elverişli alüvyallardan oluşması, içme ve sulama suyu temininin daha kolay olması, iklim koşullarının tarıma ve yaşama daha uygun olması, ulaşımda kolaylık gibi olumlu sebeplere bağlı olmuştur.

Buna karşılık dağlık saha geçirgen volkanik kayaçlardan oluşan jeolojik yapısı nedeniyle ortaya çıkmış, yaşamı ve tarımı zorlaştıran hidrografik koşullar, yine elverişsiz iklim, toprak ve ulaşım koşulları nüfus yoğunluğunu azaltan faktörler olmuştur.

Görüldüğü gibi aritmetik nüfus yoğunluğu araştırma sahamızda birtakım fiziki ve beşeri coğrafya koşullarına bağlı olarak oldukça düzensiz dağılmış bulunmaktadır. Bu nedenle nüfusun araziye eşit dağıldığı varsayımından yola çıkılarak toprak ve nüfus arasındaki ilişki derecesini ortaya koymak ve nüfus yoğunluğu ile dağılışını izah etmede kullanılan aritmetik nüfus yoğunluğu yöntemi bu açıdan oldukça yetersiz kalmaktadır. Çünkü araştırma sahamız da dâhil olmak üzere yeryüzünde hiçbir bölgesinin her yönünde aynı fiziki, beşeri ya da ekonomik coğrafya koşullarına sahip bir yer bulmak mümkün değildir.

2.1.5.2. Fizyolojik nüfus yoğunluğu

Tarımsal potansiyel ile nüfuslanma arasındaki ilişki derecesini ortaya koyma açısından matematiksel nüfus yoğunluğuna göre daha az yanıltıcı olan fizyolojik nüfus yoğunluğu ekili ve dikili olan arazi yüzölçümü ile toplam nüfus miktarının birbirine oranlanması esasına dayanmaktadır124.

Araştırma sahamızı oluşturan Karakoyunlu Đlçe merkezinde fizyolojik nüfus yoğunluğu km2 ’ye 155,9 kişidir. Fizyolojik nüfus yoğunluğunun Matematiksel ya da aritmetik nüfus yoğunluğuna göre yaklaşık 8 kat daha fazla olması araştırma sahamızda toplam nüfusa oranla ekilebilir ve dikilebilir arazilerin alanının az olmasıdır. Gerçekten

de toplam 106 km2 ‘lik alana sahip ilçe merkezinin sadece 15,6 km2 si (% 14,7 si) ekilebilir ve dikilebilir arazilerden oluşmaktadır. Sahamızın geriye kalan 90,3 km2 ‘lik saha ise dağlık alanlardan oluşup tarıma elverişli değildir. Bu dağlık alanlarla alanı sınırlı olan ve kuru tarımın uygulandığı birkaç km2 ‘yi bulan alanlarda fizyolojik yoğunluk km2ye 1200 kişiyi geçebilmektedir. Böylece matematiksel yoğunlukta olduğu gibi fizyolojik yoğunluk da sahamızda düzensiz bir dağılış söz konusudur.

Şüphe yok ki, tarımı temel ekonomik kaynak sayan ve nüfus sayısını ekime ve dikime elverişli toprağa oranlayan fizyolojik yoğunluk, aritmetik nüfus yoğunluğuna göre gerçeğe daha yakın sonuçlar vermektedir125.Bununla beraber bu metodun da bazı eksik yönleri mevcuttur. En önemlisi araştırma sahamızda çalışma çağındaki herkesi tarımla uğraşan nüfus gözüyle görerek oranlama ve değerlendirmeyi buna göre yapması başka bir deyişle bir yerin şehirleşme düzeyi hakkında bir fikir sahibi olabilme açısından da önemli olan tarım dışı sektörlerde çalışan nüfusu da tarımla uğraşıyormuş gibi göstermesidir. Hâlbuki araştırma sahamızda mevcut çalışma çağı nüfusun ancak % 52,9’u tarımla uğraşmakta diğer 47,1’lik çalışma çağı nüfus ise başta hizmet sektörü olmak üzere tarım dışı sektörlerde çalışmaktadır.

Yine toprak örtüsünü sadece tarıma yönelik alanlar olarak kabul etmesi, toprakların verimlilik derecelerinin dikkate alınmaması, bu toprakları işleyen insanların ekonomik ve teknik seviyesine göre değişen üretim kapasitelerini dikkate almaması, en önemlisi sanayi faaliyetlerinin ilerlemiş olduğu ülkelerde ekonomik hayatın ekime elverişli topraklara dayanan tarımdan çok sanayiye dayandığı gerçeğini göz ardı etmesi bu yöntemin en önemli bir diğer eksiğidir126.

2.1.5.3. Tarımsal nüfus yoğunluğu

Đnsanla toprak arasındaki münasebetleri daha doğru olarak aydınlatmak üzere başvurulan diğer bir nüfus yoğunluğu yöntemi de tarımsal yoğunluk ya da çiftçi yoğunluğudur127.

Tarımla uğraşan nüfusla tarımsal arazi yüzölçümünün birbirine oranlanması ile tespit edilen tarımsal nüfus yoğunluğu Karakoyunlu kasabasında 35,1 km2/ kişidir. Ancak bu hesaplamaya herhangi bir sebeple ekili ya da dikili bulunmayan araziler de dâhildir.

125 A,TANOĞLU.,1969.a.g.e.s.62. 126

A,TANOĞLU.,1969.a.g.e.s.62-63.

1.9 km2 olan boş sahaları toplam ekili ve dikil alanlardan çıkararak bir hesaplama yaptığımızda Karakoyunlu da tarımsal nüfus yoğunluğunun 40,3 km2/ kişi olduğunu görürüz. Araştırma sahamız da dâhil olmak üzere herhangi bir sahanın tarımsal nüfus yoğunluğunu doğru bir şekilde ortaya koymak için ekili ve dikili arazilerin alanı yanında tarımsal ya da kırsal nüfusun doğru bir şekilde tespit edilmesi de gerekmektedir. Yeni

şehirleşmeye başlayan yerleşmeler de ekonomik yapı ya da geçim kültürü karmaşık bir yapı gösterir ve çalışan nüfusun sektörel dağılımını belirlemek oldukça güçtür. Bu nedenle tarımsal nüfus yoğunluğu ile ilgili kesin değerler vermek imkânsız hale gelir. Örneğin araştırma sahamızda çalışma çağındaki nüfusun hangi sektörde çalıştığını kesin çizgilerle ayırmak oldukça zordur. Çünkü gerek hizmetler sektöründe olsun gerekse de sanayi ya da tarım dışı diğer sektörlerde çalışan nüfus olsun ek gelir sağlamak amacıyla sahip oldukları topraklarını ya kendileri işlemekte ya da ortakçıya vermekte ve böylece tarımsal faaliyetlere de katılmaktadır. Yerinde yaptığımız tespit ve anket sonuçlarına göre Sahamızda toplam 463 ailenin 239’u yani % 73,2’si kendi işlerinin yanında ek iş olarak tarımla da uğraşmaktadırlar.

Tarımsal nüfus yoğunluğu yönteminde kırsal nüfusun tarım alanlarına eşit olarak dağıldığı varsayımı yine bu yöntemin nüfus ve toprak ilişkisini ortaya koyma hususunda yetersiz kaldığını göstermektedir. Çünkü araştırma sahamızda tarım sektöründe çalışan birçok ailenin toprağı bulunmamakta ve bu faaliyeti ortakçılık şeklinde yapmaktadırlar.

Şöyle ki Karakoyunlu Đlçe Tarım Müdürlüğü kayıtlarına göre 2008 yılını sonu itibariyle 1412 parsel sayısına karşılık işletme sayısı sadece 177 idi. Bu da gösteriyor ki araştırma sahamızda kırsal nüfusun tarım alanlarına eşit olarak dağılması söz konusu değildir.

Aslında nüfus yoğunluğu hesaplamaları hangi yöntemle yapılırsa yapılsın elde edilen sonuçlar sadece varsayımdan öteye geçmemektedir. Çünkü tüm yöntemlerde nüfusun araziye eşit olarak dağıldığı kabul edilmekte128 ve hesaplamalar bu varsayım üzerine temellendirilmektedir. Oysaki yeryüzünde herhangi bir bölge ya da yörede nüfusun dağılışını etkileyen gerek fiziki gerekse de beşeri ve ekonomik coğrafya koşulları olsun çok kısa mesafelerde farklı özellikler gösterebilmektedir. Bu da nüfusun alansal dağılışlarıyla yoğunluk merkezlerinin farklılaşmasında belirleyici etken olarak karşımıza çıkmaktadır.