• Sonuç bulunamadı

Araştırma Sahamızda sürekli ya da geçici herhangi bir akarsu yoktur. Bu durumun nedeni öncelikle Karakoyunlu ve yakın çevresinin iklim özellikleri ile alakalıdır. Şöyle ki sahamızda yarı kurak bir iklim hâkim durumdadır. Gerek yağışın yetersiz ve belirli mevsimlere dağılmış olması gerekse yaz sıcaklıklarının ve buna bağlı olarak buharlaşmanın çok şiddetli olması sahada sürekli ya da mevsimsel bir akarsuyun oluşumuna engel teşkil etmektedir.

Sahanın etrafının yüksek dağlık alanlarla çevrili olması her ne kadar akarsu oluşumu için elverişli şartlar oluştursa da sahayı oluşturan volkanik formasyonların çatlaklı ve geçirgen yapısı mevcut suyun yeraltına kolayca geçmesini sağlamakta ve böylece akışa geçmesine engel olmaktadır. Sahada toprak oluşumunun yetersiz ve aynı zamanda bitki örtüsünün de büyük ölçüde tahrip edilmiş olması, akarsu oluşumu engelleyen diğer bir olumsuzluktur.

Sahamızda mevcut volkanik formasyonların geçirimli özelliği her ne kadar akarsu oluşumuna engel teşkil etse de özellikle ilkbahar mevsiminde yağan yağmur ve eriyen kar sularının yüksek sıcaklıkla tamamen buharlaşarak ortadan kalkmasını önleyerek yeraltına sızmasını sağlamaktadır. Böylelikle yeraltına sızan sular, ya sahadaki kaynakları ya da ova tabanındaki yeraltı sularını beslemekte ve ovadaki yer altı suyu seviyesinin artmasını sağlamaktadır.

1.4.2.Yeraltı suları

Araştırma sahamız yer altı suları açısından oldukça zengindir.

Gerek inceleme sahasının kuzeyindeki ovalık sahayı oluşturan alüvyal formasyonlar (kil, kum, çakıl) gerekse güneydeki dağlık sahayı oluşturan çatlaklı yapıya sahip genç volkanik formasyonlar(bazalt, tüf, kül) geçirgen yapılarıyla yüzeydeki suların kolayca yeraltına sızmasını sağlamakta ve bu şekilde taban suyu seviyesini yükseltmektedir.

Ovayı oluşturan alüvyal dolgu malzemesi Kuaternerden itibaren Aras Nehri ve kolları tarafından taşınarak depresyon sahasını doldurmuş ve bugünkü ovalık sahayı oluşturmuştur. Söz konusu dolgu malzemesi Pliyosende oluşmuş geçirimli olmayan katmanlar üzerinde yer almakta olup ovalık sahanın en önemli akiferi durumundadır. Aynı zamanda güneydeki volkanik formasyonlarla bağlantılı olan akifer hem alüvyal

hem de volkanik sahalardan taşınan sularla beslenmektedir.

Bu akifer sahası ovanın sadece araştırma sahamızdaki bölümünü değil tüm depresyon sahasını içerisine almaktadır60.

Güneydeki Volkanik sahalar farklı bir akifer sahasını teşkil ederken aynı zamanda buradaki geçirimli kayaç yapısı yeraltına sızan suların ovadan farklı olarak daha derinlere inmesine neden olmakta ve bu sahalarda yer altı sularından faydalanmayı imkânsız hale getirmektedir. Bu nedenle doğal yaylacılık sahası olan bu alanda yaylacılar su ihtiyaçlarını çoğunlukla kamyonlarla ya da traktörlerle ovadan getirdikleri sularla karşılamaktadırlar.

Volkanik formasyonlar içerisinde biriken yer altı suları sahanın doğusunda ilçe merkezine bağlı Bulakbaşı, Aktaş ve Đslamköy adı verilen köylerde ova ile dağlık alanın birleşme noktasında yer yer kaynak şeklinde çıkmakta ve Doğu Iğdır ovasının drenajını sağlayan ve aynı zaman da Iğdır ovasının da sürekli bir akarsuyu olan Karasu çayını oluşturmaktadır. Bu su kaynakları Doğu Iğdır Ovasının geniş bir bölümünün sulamasını sağlarken aynı zamanda burada yer alan birçok köy yerleşmesinin de kuruluşunu sağlamıştır.

Araştırma Sahası’nda akifer kalınlıkları ovanın yüksek kesimlerinden alçak kesimlerine doğru artmaktadır. Şöyle ki bir sübsidans havzası olan ovada torbalaşmaya bağlı olarak alüvyal dolgu kalınlığı ovadan dağlık alanlara doğru gidildikçe incelmektedir. Sahada yapılmış bazı jeolojik araştırmalar ve hazırlanmış raporlarda ovadaki alüvyal örtü kalınlığının yer yer 200–250 m yi bulduğu 61,bir başka çalışma da ise bu kalınlığın bazı alanlarda 10 cm.ye kadar indiği belirtilmektedir62.

Ovalık alanda, statik su seviyesi 1 ile 15 m. arasında değişmektedir63. Su seviyesi derinliği, sahada kuzeye doğru azalırken güneye dağlık alana doğru artmaktadır.

Yeraltı suyu tablasında yıllık seviye değişmeleri 1 ile 2 m. arasında gerçekleşmektedir. Sonbahar yağışlarıyla yükselmeye başlayan taban suyu seviyesi ilkbahar yağışları ve eriyen kar sularının toprak altına geçmesiyle en yüksek seviyeye ulaşır. Buna karşılık taban suyu seviyesi yaz mevsiminin başlamasıyla birlikte yağışların azalması, Aras Nehrindeki seviye düşmesi, yer altı sularının içme, kullanma ve özellikle

60 D.S.Đ,1976,a.g. Rapor, s.40. ANKARA. 61 D.S.Đ,1976,a.g. Rapor, s.40. ANKARA.

62 DSĐ. 1969 Iğdır Projesi Iğdır Ovası Planlama Arazi Tasnif Raporu (Cilt I) Etüt Raporları No:17–128,

Proje No: 2402, ANKARA. 63 DSĐ. 1969,a.g.rapor. s.40-41.

yaz boyunca sulama suyu olarak kullanılması gibi nedenlerle yaz sonu sonbahar başlarında en düşük seviyeye iner.

D.S.Đ yetkililerinden aldığımız bilgilere göre son yıllarda sahada açılan kuyular aracılığı ile yer altı suyunun sulama suyu olarak kullanılması su tablasında önceki yıllara göre 0,5–1 m daha fazla seviye düşmesine neden olmuştur.

Sahada taban suyu seviyesinde görülen değişmeler, büyük ölçüde Aras Irmağı'nın, taşıdığı suyun seviyesine bağlı olarak boşaltım görevini yapıp sapmamasına bağlıdır.

Şöyle ki Ovadaki taban suyu seviyesinin en yüksek olduğu dönem aynı zamanda Aras Nehrinin en yüksek akım gösterdiği Nisan-Mayıs dönemdir. Buna karşılık Taban suyu seviyesinin en düşük olduğu dönem ise aynı zamanda Aras nehrinde ki akımın da en düşük düzeye indiği Ağustos-Eylül aylarıdır. Bu nedenle ovada yeraltı suyu boşalımının düzenli olarak sağlanması, öncelikle Aras Irmağı su seviyesini kontrol altına almakla mümkündür denilebilir.