• Sonuç bulunamadı

Büyükbaş hayvancılık

3.2. Hayvancılık

3.2.3. Büyükbaş hayvancılık

Araştırma sahamızda hayvan sayısı açısından ikinci, buna karşılık aile ekonomisine katkısı açısından birinci dereceden öneme sahip olan hayvancılık türü büyükbaş hayvancılıktır.

2009 yılı itibariyle Karakoyunlu Đlçe Merkezinde beslenen toplam büyükbaş hayvan sayısı 822 olup bu değer toplam küçükbaş ve büyükbaş hayvan varlığının % 30,2’sini oluşturuyordu.(Tablo 50) Ancak beslenen hayvan sayısının fazlalığına karşılık küçükbaş hayvancılıkla uğraşan aile sayısı 25 iken, büyükbaş hayvan besleyen aile sayısının 209 olması sahada büyükbaş hayvancılığın küçükbaş hayvancılığa göre daha yaygın bir faaliyet olduğu ve ekonomik açıdan toplumun daha geniş kesimlerini etkilediği söylenebilir.

Tablo 50. Karakoyunlu Đlçe Merkezinde Büyükbaş Hayvan Sayılarının Türlere Göre Dağılımı

Hayvan Türü Hayvan Sayısı % si

Sığır 802 97,6

Manda 20 2,4

Toplam 822 100

Kaynak. Đlçe Tarım Müdürlüğü Kayıtları ve Yerinde Yaptığımız Anket Sonuçlarından

Yine sahada hayvancılıkla uğraşan 209 ailenin beslediği toplam büyükbaş hayvan sayısının 822 olduğu düşünülürse yörede aile başına düşen büyükbaş hayvan sayısının yaklaşık 4 olduğu ortaya çıkar. Bu durum kesin bir ölçüt olmamakla beraber araştırma sahamızda sürdürülen büyükbaş hayvancılığın modern anlamda yapılan ahır hayvancılığından uzak, geçim tipi bir hayvancılık faaliyeti olduğunu gösterir. Bu faaliyetten elde edilen ürünler genel olarak ailenin kendi ihtiyaçlarını karşılamaya yöneliktir ancak ihtiyaç fazlası ürünler de iç piyasada kendisine pazar bulabilmektedir. Bunun yanında sahada birçok süt üreticisi, elde edilen sütü mandıralara vermektedirler.

Karakoyunlu Đlçe merkezinde beslenen büyükbaş hayvan türlerini sığır ve Manda oluşturmaktadır.

Sığırın toplam büyükbaş hayvan varlığı içerisindeki payı % 97,6 iken, beslenen Manda varlığı sayısı ise büyükbaş hayvan varlığının sadece % 2,4’ünü teşkil

etmektedir.(Tablo 50,Şekil 38). Böylece denilebilir ki araştırma sahamızda büyükbaş hayvancılık çoğunlukla sığır yetiştiriciliği şeklinde ortaya çıkmaktadır.

Şekil 38. Karakoyunlu Đlçe Merkezinde Büyükbaş Hayvanların Türlere Göre Dağılımı

Araştırma sahamızda büyükbaş hayvancılık birkaç modern ahır dışında çoğunlukla modern olmayan ahırlarda kuru ot ve ince yem verilmek suretiyle yürütülmektedir. Sahada tarımsal faaliyetler tamamen bu tür hayvancılığı tamamlayıcı tarzda yürütülmektedir.

Başlıca tarımı yapılan tahıl türlerinden buğday ve silajlık mısır, yem bitkilerinden yonca, küspesi ve yaprakları hayvan yemi olarak kullanılan şekerpancarı sahamızda hayvancılığı tamamlayan ve bu nedenle tarımı yapılan başlıca ilk üç ürün olarak karşımıza çıkar.

Araştırma sahamızda önceki yıllarda tezek yapılarak ısınma amacıyla sobalarda yakıt olarak kullanılan hayvan gübresi, günümüzde tamamen tarım alanlarının gübre ihtiyacını karşılamak amacıyla kullanılmaktadır. (Fotoğraf 29).

Sahada bu yolla toprağa her yıl yaklaşık 400 ila 500 ton arasında hayvan gübresi atılmaktadır178.

Fotoğraf 29.Araştırma sahasında hayvan gübresi yaygın olarak kullanılmaktadır.

3.2.3.1.Sığır yetiştiriciliği

Karakoyunlu Đlçe Merkezinde Büyükbaş hayvancılığının temeli sığır yetiştiriciliğine dayanmaktadır. Şöyle ki araştırma sahamızdaki mevcut toplam 822 baş büyükbaş hayvan varlığının 802’si yani % 97,6’sı sığırdan oluşmaktadır.

Yörede yetiştirilen sığırların 2009 yılı itibariyle, 98 başı (12,2) melez ırklardan, 704 başı (87,8) ise Kültür ırklarından (Montafon, Simental, Holstein, Jersey) oluşuyordu.(Şekil 39)Et ve süt verimi yüksek bu sığır türlerinden en yaygın olarak besleneni Montafondur. Bu sığır türü % 72,9 oran ve 513 baş hayvan varlığıyla hem kendi grubunda hem de tüm sığır türleri içerisinde en fazla beslenen sığır ırkıdır. Et ve süt verimi yüksek olan bu tür yöre iklim ve arazi şartlarına daha iyi uyum sağlamıştır.

Anavatanı Đsviçre olan ve et verimi çok yüksek bir ırk olan Simental türü özellikle 2005 yılından sonra yöreye getirilmiş ve beslenmeye başlanmıştır.

Karakoyunlu Đlçe Merkezinde hayvancılıkla uğraşan aileler hayvan ıslahı konusunda oldukça bilinçli hareket etmektedir.

Hayvan ıslahı çalışmalarına herkes katılmakta ve melez ırklar bir yandan elden çıkarılırken diğer yandan kültür ırklarına son yıllarda olduğu gibi Simental ya da montafona ağırlık verilmektedir. Araştırma sahasında sığır yetiştiriciliği ile ilgili temel

düşünce kültür ırkı olamayan onlarca sığır beslemek yerine birkaç tane kültür ırkı beslemektir. Böylece daha az uğraşı ve masrafla daha fazla hayvansal ürün elde edilebilecektir.

Karakoyunlu Đlçe Merkezinde sığır yetiştiriciliği çoğunlukla ahır hayvancılığı

şeklinde yürütülmektedir. Modern olmayan ancak hayvancılığa elverişli olan ahırlarda ortalama 4–5 hayvan beslenmekte, soğuk dönemde dışarıya pek fazla çıkarılmayan hayvanlar sadece hasat dönemlerinde tarım alanlarında otlatılmaktadır. Kaba yem olarak ahırlarda çoğunlukla kuru ot (yonca) ve saman yedirilmektedir. Đnce yem olarak da arpa ya da buğday kırığı ve ya küspe yedirilmektedir. Araştırma sahamızda son birkaç yıl içerisinde silajlık mısır tarımına başlanmış olup hayvan yetiştiricileri kuru ota göre besleyiciliği çok daha fazla olan bu ürünü hayvan yemi olarak kullanmaya başlamışlardır.

Araştırma sahamızda modern anlamda yürütülen hayvancılık faaliyetleri de söz konusudur. Son 5 yıl içerisinde devletin sağladığı kredi imkânlarıyla kurulan 2 çiftlikte yaklaşık 200 baş kültür ırkı sığır beslenmektedir. Buralarda üretilen süt anlaşmalı mandıraları kilosu 40–50 kuruştan verilmektedir. Söz konusu çiftlikler aynı zamanda ilçe merkezinde sığır türlerinin ıslahı konusunda da önemli rol oynamaktadır. Özellikle burada çoğalmakta olan kültür ırkı sığırlar vatandaşlara satılabilmekte damızlık türler hayvan ıslahı için kullanılmaktadır(Fotoğraf 30).

Araştırma sahamızda sığır yetiştiriciliği konusunda dikkati çeken en önemli husus genel olarak sığır sayısında meydana gelen azalmaya karşılık kültür ırkı oranın artmasıdır.

1988 yılında toplam sığır sayısı 1200 iken 2009 yılında bu sayı 802’ye inmiş, sığır sayısında % 31,5 oranında azalma görülmüştür. (Tablo 52,Şekil 38).

Tablo 51. Karakoyunlu Đlçe Merkezinde Yıllara Göre Sığır Sayıları ve Kültür Irkı oranları

Yıllar Sığır Sayısı Kültür ırkı oranı (%)

1988 1200 9,6

2009 802 87,8

Kaynak. Đlçe Tarım Müdürlüğü, Yerinde Yaptığımız Anket Sonuçları ve Đ,GÜNER.,1991,a.g.s.276 ve 280’den

Fotoğraf 30.Araştırma sahamızda Büyükbaş Hayvan Besiciliği yapan Modern ahırlardan birisi.

Şekil 39. Karakoyunlu Đlçe Merkezinde Yıllara Göre Sığır Kültür Irkı oranları

Yine 1988 yılında yörede beslenen sığır türlerinin sadece % 9,6’sı kültür ırklarından oluşurken bu oran 2009 yılında % 87,8’e çıkmıştır. Bu durum daha önce de belirttiğimiz gibi ilçe merkezinde çok sayıda hayvanın beslenmesi ve bakımının zor olması sahada bitki örtüsünün büyükbaş hayvancılığa elverişli olmaması, tarım

alanlarının yer yer yerleşmelerle iç içe girmiş olması ya da hemen yerleşme sınırından başlaması nedeniyle tarım alanlarının bu faaliyetten zarar görmesi v.b nedenlerden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle törede hayvancılık faaliyetleriyle uğraşan halk sığır yetiştiriciliğinde nicelikten çok niteliğe önem vermektedir.

3.2.3.2. Manda yetiştiriciliği

Manda; Ilıman iklim şartlarının hâkim olduğu, eğimi az, suyu bol ve nispeten de sulak zeminli yörelerde daha iyi yaşama şartları bulan bir hayvandır179. Araştırma sahamız hidrografik özellikleri açısından herhangi bir sürekli ya da geçici akarsuya sahip değildir. Bu nedenle tarım alanları Aras nehrinden Karakoyunlu Đlçe Merkezine doğru açılan toprak kanallar ve arklar vasıtasıyla sulanmaktaydı. Bu sulama şebekeleri aynı zamanda yazları çok sıcak ve kurak geçen yörede bu hayvanların serinleme alanları durumundaydı. Ancak son 20–25 yıl içerisinde özellikle Karakoyunlu Đlçe Merkezinin de içerisin de yer aldığı Batı Iğdır Ovasında yeni sulama şebekesi kurulmuş toprak kanal ve arklar yerini dar ve derin beton kanallara bırakmıştır. Her ne kadar bununla sulama suyunu tarım alanlarına daha hızlı bir şekilde ulaştırmak, suyun toprağa sızmasını engelleyerek su kaybını önlemek ve daha geniş alanların sulanmasını sağlamak amaçlanmışsa da bu durum manda yetiştiriciliğini olumsuz yönde etkilemiştir. Ayrıca yörede tarımsal faaliyetlerin yoğun bir şekilde yürütülmesi ve dışarıda beslenmeye çıkarılan hayvanların tarım alanlarına zarar vermesi daha önemlisi hayvan otlatacak kişilerin bulunmaması ya da çok pahalı olması hayvanların ahırlarda beslenmesini daha ekonomik kılmaktadır. Bu olumsuzluklara rağmen araştırma sahamızda manda yetiştiriciliği, hayvan varlığı sayısı az da olsa devam etmektedir.

2009 yılı itibariyle araştırma sahamızda beslenmekte olan manda sayısı 20 idi. Daha çok eti ve sütü için beslenen mandanın sütü sığıra göre daha yağlı olduğu için yoğurdu ve kaymağı daha fazla tercih edilmektedir. Bu nedenle üretilen bu tür ürünler kolayca pazarlanabilmektedir.