• Sonuç bulunamadı

B- Suffa’da Bulunan Sahâbiler

13- Mus‘ab b ‘Umeyr

Mus‘ab b. ‘Umeyr el-Kureşî el-Abderî, Mekkeli zengin bir ailenin çocuğuydu. Henüz genç yaşta anne babasının baskısına rağmen Müslüman oldu. Allah Resûlü, Onun hakkında: “Mekke’de Musab b. ‘Umeyr’den daha güzel giyinen,

daha yakışıklı ve nimetler içerisinde yaşayan başka bir genç görmedim.” dedi.448

Hz. Peygamber, Dâru’l-Erkam’da iken huzuruna çıkıp Müslüman oldu. Bu nedenle ilk Müslümanlardan sayılır. Kabilesinden, özellikle de annesinden korktuğu için Müslümanlığını gizledi. Ancak, Osman b. Talha adında birisi onun namaz kıldığını görünce ailesine haber verdi. Bundan sonra onun için işkence ve baskı

443 Ahmed. b. Hanbel, Müsned, V, 354, 360; Tirmizi, Menâkıb, 18; Ebû Nu‘aym, a.g.e., I, 150;

Zehebî, Siyer, I, 348.

444

İbn Abdilberr, a.g.e., I, 258; İbn Hacer el-Askalânî, a.g.e., I, 455.

445 İbn Sa‘d, a.g.e., III, 236.

446 Bkz.: Buhârî, Ashâbu’n-Nebi, 23; İbn Sa‘d, a.g.e., III, 237; Ebû Nu‘aym, a.g.e., I, 150; Zehebî,

Siyer, I, 356, 357.

447 İbn Abdilberr, a.g.e., I, 259; İbn Esîr el-Cezerî, a.g.e., I, 245; Zehebî, Siyer, I, 347, 359-360; İbn

Hacer el-Askalânî, a.g.e., I, 456.

87 dönemi başladı. O da Habeşistan’a ilk hicret edenlerin arasında yer aldı.449 Daha sonra Mekke’ye geri döndü. Bu arada Akabe Biatı’na katılan Medineli bir grup

İslâm’ı kabul etmiş ve dönüşte kendilerine İslâm’ı anlatmak ve diğerlerini İslâm’a davet etmek için Allah Resûlü’nden bir öğretmen ve davetçi istediler. Allah Resûlü de onlara hem Kur’ân’ı okumak hem de namazlarını kıldırıp, onlara dini öğretmek için onlarla birlikte Musab’ı Medine’ye gönderdi.450 Bu nedenle Musab’a Medine’de “mukrî" (Kur’ân okuyan) denilirdi.451

Medine’ye ilk hicret eden olarak kabul edilir, orada İslâm’a davet etmek vazifesinde başarılı olur ve kısa bir süre içerisinde Medine’de Müslümanların sayısı artar. Bir ara Allah Resûlü’nden haftada bir gün toplanmalarına izin verilmesi için mektup yazdı. Resûlullah izin vererek, nasıl namaz kılacaklarını da anlattı. Bunun üzerine Musab, bir Cuma günü Sa‘d b. Heyseme’nin evinde Müslümanları toplayarak namaz kıldırdı. Böylece Hicretten önce Musab’ın kıldırdığı bu namaz, kılınan ilk Cuma namazı olarak kabul edildiği ifade edilir.452 Böylece Medine’de henüz daha Mescid ve Suffa yok iken, ilk mescidin ve okulun temelini o atmıştı. Resûlullah ve diğer muhâcirlerin hicretinden önce Medine’de onlara yer hazırlayıp, kucak açanların başında o geliyordu. O, birçok ilklerin sahibidir. Hicretten önce Medine’ye ilk o hicret etti. İlk öğretmen olarak gönderildi. İlk Cuma namazını o kıldırdı.

Berâ’ b. Azib diyor ki: “Bize Medine’ye muhâcirlerden ilk gelenler sırasıyla

şunlardır; Mus‘ab b. ‘Umeyr, İbn Ümmi Mektum, Ammâr b. Yasir, Sa‘d b. Ebî Vakkâs, Abdullah b. Mes‘ûd, Bilâl-i Habeşi sonra Ömer b. Hattâb’dır.”453 Hicretten sonra Allah Resûlü onu Sa‘d b. Ebî Vakkâs ve Ebû Eyyup el-Ensâri ile kardeş yaptı.454

449 İbn Sa‘d, a.g.e., III, 116; İbn Abdilberr, a.g.e., IV, 37; İbn Esîr el-Cezerî, a.g.e., V, 181; İbn Hacer

el-Askalânî, a.g.e., VI, 98.

450

İbn Sa‘d, a.g.e., III, 117; İbn Esîr el-Cezerî, a.g.e., V, 181; İbn Hacer el-Askalânî, a.g.e., VI, 98.

451 İbn Hişam, Sire, I, 434; İbn Sa‘d, a.g.e., III, 118; İbn Abdilberr, a.g.e., IV, 37; Kettânî, a.g.e., I,

42.

452 İbn Sa‘d, a.g.e., III, 118; Ebû Nu‘aym, a.g.e., I, 107; İbn Abdilberr, a.g.e., IV, 37; İbn Esîr el-

Cezerî, a.g.e., V, 182.

453

İbn Abdilberr, a.g.e., IV, 37; İbn Esîr el-Cezerî, a.g.e., V, 182.

88 Bedir Savaşı’nda Muhâcirlerin sancağını taşıyan Musab, Uhud Savaşı’nda da sancağı taşıyordu. Müşrikler onun üzerine hücum ederek onu şehit ettiler.455 40 yaşlarında iken şehit düşen Musab ile ilgili, o günü Habbâb şöyle anlatır: “Musab b. ‘Umeyr, Uhud günü şehit olduğunda onu saracak bir kefen bulamamıştık. Yalnız

şehidin bir kaftanını bulmuştuk ve şehidi buna sarmaya çalışmıştık. Başını örterken ayakları açılıyor, ayaklarını kapatırken başı açığa çıkıyordu. Bunun üzerine Allah Resûlü: “Elbisesiyle onun başını örtün ve ayaklarının üzerine de izhir (kokulu ot)

koyunuz.” diye emretti.”456

14- Ebû Zerri’l-Gifârî

Asıl adı Cündüb b. Cünâde olup, Ebû Zerri’l-Gifârî olarak meşhur olmuştur.

İlk Müslüman olan büyük sahâbilerdendir. Bir rivâyete göre beşinci Müslüman olan kişidir.457 ‘Amr b. ‘Abese’nin anne bir kardeşidir.458

Hz. Peygamber’le karşılaşmadan önce de tevhid inancı arayışında idi. En sonunda onun bu Tevhid inancı arayışı, Müslüman olmasıyla sonuçlanmıştır.459 Müslüman olduktan sonra Allah Resûlü’nün tavsiyesi üzerine kendi kabilesine geri döner ve burada İslâm’ı tebliğ etmeye başlar. Bu sayede kabilesinden birkaç kişi Müslüman olmuştur. Bedir, Uhud ve Hendek Savaşları’ndan sonra ancak Medine’ye gelebilmiştir. Bu nedenle ilk olarak Tebük Seferi’ne katılmıştır.460

Ebû Zerr, Medine’ye geldikten sonra devamlı olarak Suffa’da kaldı. Resûlullah’a hizmet eder, bitirdiğinde ise Mescide gelip orada kalırdı. Hatta kendisi o günler ile ilgili bir anısını şöyle anlatır: “Biz Suffa ehlinden idik. Akşam olduğunda Resûlullah’ın kapısına vardık. Allah Resûlü her birimizi bir sahâbe ile gönderdi. Suffa Ashâbından on kişi –az ya da çok da olabilir- kalmıştık. Resûlullah akşam

455

İbn Sa‘d, a.g.e., III, 120; İbn Hacer el-Askalânî, a.g.e., VI, 98.

456 Buhârî, Cenâiz, 27; Megâzi, 26; Menâkıb, 45, Rikâk, 16; Ebû Davud, Sünen, II, 29; Tirmizî,

Menâkıb, 54; Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 109; Nesaî, Cenâiz, 40; İbn Sa‘d, a.g.e., III, 121; İbn

Abdilberr, a.g.e., IV, 37; İbn Esîr el-Cezerî, a.g.e., V, 183; İbn Hacer el-Askalânî, a.g.e., VI, 98.

457 İbn Sa‘d, a.g.e., IV, 224; Ebû Nu‘aym, a.g.e., I, 157; İbn Abdilberr, a.g.e., I, 321; IV, 216; Zehebî,

Tezkiretü’l-Huffâz, I, 17; İbn Hacer el-Askalânî, a.g.e., VII, 105.

458 İbn Hacer el-Askalânî, a.g.e., IV, 545; VII, 106:

459 Buhârî, Menâkıbu’l-Ensâr, 33; Müslim, Fedâilu’s-Sahâbe, 132; Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV,

114; Beyhâki, Delâil, V, 362.

89 yemeğini getirip beraber yedik. Yemeği bitirdiğimizde bize: “Mescidde yatınız” buyurdu. Daha sonra ben mescidde yüz üstü yatarken Allah Resûlü gelerek ayağıyla beni dürttü ve “Ey Cündüb! Bu ne biçim yatıştır. Şüphesiz ki bu şeytan yatışıdır” dedi.”461

İlme karşı çok hırslı olan ve Allah Resûlü’nden ilim öğrenen Ebû Zerr, fıkhî meselelerde fetvâ veren sahâbedendir. Hatta kendisine “Emirü’l-Mü’minin seni fetvâ vermekten men etmedi mi?” diye sorulduğunda, boğazı kesilse dahi son nefesini vermeden önceye kadar Resûlullah’tan duyduklarını anlatmaya devam edeceğini söylemiştir.462 Allah Resûlü’nün vefatından sonra da bir süre Medine’de kalan Ebû Zerr, Hz. Ebû Bekir’in vefatından sonra Şam’a gidip oraya yerleşti.463 Ancak Hz. Osman zamanında Şam Valisi Muâviye ile arasındaki anlaşmazlık nedeniyle Hz. Osman onu Medine’ye çağırdı. Daha sonra Hz. Osman’ın teklifi ile Medine’ye yakın Rebeze’ye yerleşti ve vefatına kadar burada kaldı.464

Kendisinden Enes b. Mâlik, Zeyd b. Vehb, Cübeyr b. Nüfeyr, Ahnef b. Kays, Ebû Sâlim el-Ceyşânî, Süfyân b. Hânîi, Abdurrahman b. Ğanem, Said b. el- Müseyyeb ve diğer bazi sahâbe ve tâbiînlerin önde gelenleri kendisinden hadis rivâyet etmiştir.465

Onun hakkında da Allah Resûlü şöyle dedi: “Lehçe sahibi olarak Ebû Zerr’den daha doğru olanı ne gök kubbesi gölgelendirmiş, ne de yeryüzü sırtında

taşımıştır.”466 Başka bir rivâyette Allah Resûlü: “Allah, Ebû Zerr’e merhamet etsin.

O, yalnız yaşadı, yalnız ölecek ve yalnız haşrolacak.” dedi.467 Nitekim vefatında,

Resûlullah’ın bu sözleri aynen gerçekleşti ve Medine yakınlarında, Rebeze’de hicretin 31/651 ya da 32/652 yılında vefat etmiştir. Oradan geçen Abdullah b. Mes‘ûd ve bir grup arkadaşları cenaze namazını kıldırarak defnetmişlerdir.468

461 Ebû Nu‘aym, a.g.e., I, 352, 353. 462 İbn Sa‘d, a.g.e., II, 354. 463

İbn Abdilberr, a.g.e., I, 321; İbn Esîr el-Cezerî, a.g.e., I, 357.

464 İbn Sa‘d, a.g.e., IV, 226, 227. 465 Zehebî, Tezkiretü’l-Huffâz, I, 18.

466 Tirmizî, Menâkıb, 36; İbn Mâce, Mukaddime, 156, I,55. 467 İbn Hacer el-Askalânî, a.g.e., VII, 109.

468

İbn Abdilberr, a.g.e., I, 321; IV, 218; Zehebî, Tezkiretü’l-Huffâz, I, 19; İbn Hacer el-Askalânî,

90

15- Selman-ı Fârisî

“Selmanü’l-İslâm” ya da “Selmanü’l-Hayr” olarakta bilinen Selman, aslen Fârs’ın (İran) “Ramehurmuzî” denen yerdendir. Bir rivâyete göre ise

İsfahân’dandır.469 Hak ve gerçeği bulmak için yollara düşen Selman, netice de Medine’de Resûlullah ile karşılaşarak Müslüman olmasıyla son bulmuştur.470 Allah Resûlü ona efendisinden kendisini satın almasını istemiştir. O da efendisi ile anlaşma yaparak hürriyetine kavuşmuştur.

Bedir ve Uhud şavaşlarına bir köle olarak katıldığı rivâyet edilsede onun bu dönemlerde köle olduğu için ilk olarak Hendek Savaşı’na katıldığı ve bundan sonraki bütün savaşlara Allah Resûlü ile beraber iştirak ettiği kaydedilir. 471

Selman, kölelikten kurtulduktan sonra Allah Resûlü’nün en yakın sahâbisi arasına katılmış, ilim ve irfanını arttırmak için devamlı Suffa’da kalmıştır.472

Selman’ın Resûlullah ile yakın irtibatı vefatına kadar devam etmiştir. Hatta Hz. Aişe’nin onun hakkındaki rivâyete göre: “Selman birçok geceler Resûlullah ile yalnız kalırlardı. Bu gecelerde Allah Resûlü’nün hanımları dahi hiç kimse onların yanlarına giremezlerdi.473

Hendek Savaşı’nda, hendek kazma fikrinin Selman tarafından verildiği konusunda rivâyetler vardır. Hendek kazılıp savaş nizamı alındığında bir tarafta Muhâcir, bir tarafta ise Ensâr duruyordu. Selman’ı ise bir türlü paylaşamıyorlardı. Ensâr, o bizden; Muhâcir, o bizden diyorlardı. Bunun üzerine Resûlullah: “Selman,

bizdendir. Selman, bizim ev halkımızdandır.” dedi.474

469

İbn Sa‘d, a.g.e., IV, 75; İbn Abdilberr, a.g.e., II, 194; İbn Hacer el-Askalânî, a.g.e., III, 118-119; Diyarbekrî, a.g.e., I, 351.

470 Selman’ın hak ve doğruyu bulmak için birçok memleketleri gezdiği ve en sonunda İslâm ile

şereflendiği konusundaki rivâyetlerle ilgili geniş bilgi için bkz.: İbn Sa‘d, a.g.e., IV, 75 vd.; Ahmet b. Hânbel, Müsned, V, 441-443; Ebû Nu‘aym, a.g.e., I, 185 vd.; İbn Abdilberr, a.g.e., II, 196-198;

İbn Esîr el-Cezerî, a.g.e., II, 417 vd.; Diyarbekrî, a.g.e., I, 351-352.

471 İbn Abdilberr, a.g.e., II, 195; İbn Hacer el-Askalânî, a.g.e., III, 119. 472 Ebû Nu‘aym, a.g.e., I, 367.

473

İbn Abdilberr, a.g.e., II, 196.

91 Allah Resûlü onu, Ebu’d-Derdâ’475ya da Huzeyfetü’l-Yemânî ile kardeş yaptığı rivâyet edilir.476

Hz. Peygamber ve Hz. Ebû Bekir döneminde Medine’de kalan Selman, Hz. Ömer döneminde İran taraflarına gönderilen ordunun içerisinde yer alır. İranlıların topraklarını, dillerini, ahlâk, âdet, gelenek ve göreneklerini iyi bildiğinden Müslümanlara çok büyük yardımları olmuştur. İran’ın Fethinden sonra Hz. Ömer Onu, Medâin’e vali olarak tayin eder. Medâin’de vali iken de Suffa’daki zahidâne hayatını devam ettirmiştir.477

Selman, Müslüman olmadan önce de birçok Hıristiyan papazın yanında eğitim almıştır. Müslüman olduktan sonra sürekli Allah Resûlü ile beraber olduğu ve Suffa’da eğitim gördüğü içindir ki, Hz Ali Onun hakkında şöyle der: “Selman, Lokman Hekim gibidir. O, bizim Ehl-i Beytimizdendir. Ona evvel ve ahirin ilmi verilmiştir. Onun ilmi sınırlandırılamaz.” Başka bir rivâyette ise onun ilmini “Bitmeyen bir deniz” olarak tarif eder.478

Allah Resûlü’nün kendisi ile kardeş yaptığı Ebu’d-Derdâ arasında şöyle bir olay yaşanmıştır: “Selman bir gün Ebu’d-Derdâ’nın evine gider. Zevcesi Ümmü Derdâ’yı perişan bir vaziyette görür ve “bu ne haldir?” diye sorar. O da: “Kardeşin Ebu’d-Derdâ hanımına yanaşmıyor. Gündüz oruç, gece namaz kılar, dünya ile bir ilişkisi yoktur.” der. Selman, Ebu’d-Derdâ’ya dönerek şöyle dedi: “Senin ailenin, senin üzerinde hakkı var. Bazen namaz kıl, bazen yat. Bazen oruç tut, bazen tutma.” Bu olay Allah Resûlü’ne anlatıldığı zaman şöyle buyurdu: “Şüphesiz Selman’a

doyasıya ilim verilmiştir”479 diyerek Selman’ı teyid etmiştir. Diğer bir rivâyette

Allah Resûlü Ebu’d-Derda’ya: “Selman, senden daha fakihtır.”dedi. 480

475

İbn Abdilberr, a.g.e., II, 197; İbn Hacer el-Askalânî, a.g.e., III, 119.

476 İbn Sa‘d, a.g.e., IV, 84.

477 Bkz.: İbn Sa‘d, a.g.e., IV, 87 vd.; İbn Hacer el-Askalânî, a.g.e., III, 119. 478 Ebû Nu‘aym, a.g.e., I, 187.

479 Ebû Nu‘aym, a.g.e., I, 187, 188. Benzeri rivâyetler için bkz.: Buhârî, Savm, 51; İbn Sa‘d, a.g.e.,

IV, 85, 86; İbn Abdilberr, a.g.e., II, 197.

92 Başka bir rivâyette Allah Resûlü onun için: “Din (iman), Ülker yıldızında da olsa, Selman onu elde edecektir.” der. Diğer bir rivâyette ise: “Farslı bazı kimseler

onu elde edecektir.” buyurarak, elini Selman’ın omuzuna koydu.481

Âlim ve zâhid olan Selman’dan İbn Ömer, İbn Abbas, Enes, Ebû Tufeyl, Ka‘b b. Ucre, Ebû Said ve diğer bazı sahâbe ile Ebû Osman en-Nehdî, Tarık b.

Şihab, Said b. Vehb ve diğer bazı tâbiîn hadis rivâyet etmiştir.482

Selman’ın vefat tarihi ve yaşı konusunda farklı rivâyetler vardır. Medâin’de vali iken Hicretin 35/655 ya da 36/656 yılında vefat ettiği rivâyetleri483 olsa da, o daha önce vefat etmiştir. Çünkü Selman vefat edeceği esnada, Abdullah b. Mes‘ûd yanına girdi diye bir rivâyet vardır.484 İbn Mes‘ûd, Hicri 32/652 yılında vefat ettiğine485 göre Selman, daha önce vefat etmiştir. Bir rivâyete göre Hicretin 30/650 yılında 80 yaşı civarında vefat etmiştir.486

16- ‘Ukbe b. ‘Âmir

Ukbe b. ‘Âmir el-Cühenî, Hz. Peygamber’in Medine’ye ilk hicret ettiği zamanlarda Müslüman oldu. Allah Resûlü’nün yanında çok kalıp, O’na hizmet eden sahâbedendir.487 İslâm’ı öğrenmek için Suffa’da kaldı.488 Zehebî ve İbn Hacer onun çok güzel Kur’ân okuduğunu, feraiz ve fıkhi iyi bildiğini, lisanı çok fasih okuyup yazan bir şâir sahâbe olduğunu ifade ederler.489 ‘Ukbe b. ‘Âmir, Kur’ân’ı toplayanlardan olup, Mısır’da Hz. Osman’ın mushafından ayrı olarak kendisinin yazdığı mushafı da vardı.490

481 Bkz.: Buhârî, Tefsir’ül-Kuran (Cum‘a Sûresi), 62; Müslim, Fedailu’s-Sahâbe, 59. 482 İbn Abdilberr, a.g.e., II, 198; İbn Hacer el-Askalânî, a.g.e., III, 119.

483

İbn Abdilberr, a.g.e., II, 197.

484

İbn Hacer el-Askalânî, a.g.e., III, 120.

485 İbn Sa‘d, a.g.e., III, 160; İbn Esîr el-Cezerî, a.g.e., III, 390; Zehebî, Tezkiretü’l-Huffâz, I, 14. 486 İbn Sa‘d, a.g.e., IV, 92, 93.

487

İbn Sa‘d, a.g.e., II, 376.

488 Ebû Nu‘aym, a.g.e., II, 8.

489 Zehebî, Tezkiretü’l-Huffâz, I, 42-43; İbn Hacer el-Askalânî, a.g.e., IV, 429. Hz. Peygamber’in

“İctihad edip isabet edersen on sevab, hata edersen bir sevab alırsın” hadisinin bir rivâyeti ‘Ukbe b. ‘Âmir’e dayanır. Bkz.: İbn Hazm, el-İhkâm, V-VIII, 200.

490

Bkz.: İbn Sa‘d, a.g.e., II, 376; İbn Esîr el-Cezerî, a.g.e., IV, 53-54; İbn Hacer el-Askalânî, a.g.e., IV, 429.

93 Allah Resûlü’nün hizmetinde çok bulunduğundan, hadislerin naklinde de çok büyük hizmetleri olmuştur. Kendisinden Cabir, İbn Abbas, Ebû Umâme, Mesleme b. Muhallad gibi sahâbe ve Ummu Ruvât gibi birçok tâbiîn hadis rivâyet etmiştir.491

Şam’ın Fethinde bulunan ‘Ukbe, Sıffin Savaşı’nda Muâviye’nin yanında yer almıştır.492 Muâviye, onu Mısır valisi olarak atadı, ancak daha sonra görevden aldı. Hicretin 58/677 yılında Mısır’da vefat etti.493

17- Abdullah b. Üneys

Abdullah b. Üneys el-Cühenî, Medine’ye biraz uzakta çölde Seleme oğullarının anlaşmalısı olarak yaşıyordu.494 Medine’de İslâm yayılınca hemen tereddüt etmeden Müslüman olan Abdullah b. Üneys, İkinci Akabe biatında Medine’den Mekke’ye giden 75 kişi içerisinde yer alarak Allah Resûlü’ne bi‘at etti.495 Medinelilerin İslâm’a girmesinde büyük gayretleri olan Abdullah, Seleme oğullarının putlarını kıran kişilerden biridir.496

Hicretten sonra Mescid-i Nebevî inşa edilince Medine’nin dışında çölde oturan Abdullah b. Üneys, zaman zaman Mescid-i Nebevî’ye gelerek Suffa Ashâbı ile birlikte Hz. Peygamber’den ilim öğrenirdi.497 Humma hastalığına yakalandığı için Bedir Savaşı’na katılamadı.498 Ancak, Hz. Peygamber’le birlikte Uhud, Hendek ve diğer bütün savaş ve fetihlere katıldı.499 Hz. Peygamber onu birçok seriyye’de de görevlendirdi.500

Kadir Gecesi’nin zamanı ile ilgili Abdullah b. Üneys’den oğlu Abdullah

şöyle rivâyet eder: “Resûlullah’a gelerek dedim ki: “Ya Resûlallah! Ben Medine’ye uzak çölde bir yerde kalmaktayım. Bana (Kadir Gecesi’nden) haber ver. O gecede

491 İbn Abdilberr, a.g.e., III, 183; İbn Hacer el-Askalânî, a.g.e., IV, 429. 492

İbn Sa‘d, a.g.e., II, 376.

493

İbn Sa‘d, a.g.e., II, 376; İbn Abdilberr, a.g.e., III, 183; Zehebî, Tezkiretü’l-Huffâz, I, 43; İbn Hacer el-Askalânî, a.g.e., IV, 430.

494 İbn Sa‘d, a.g.e., VIII, 407; İbn Abdilberr, a.g.e., III, 7; İbn Hacer el-Askalânî, a.g.e., IV, 13. 495

İbn Esîr el-Cezerî, a.g.e., III, 179.

496 İbn Sa‘d, a.g.e., III, 583; İbn Abdilberr, a.g.e., III, 7. Medine’deki putları gizlice kıran diğerleri ise

Mu‘âz b. Cebel ve Sa’lebe’dir. Bkz.: İbn Sa‘d, a.g.e., III, 583.

497 Ebû Nu‘aym, a.g.e., II, 5. 498 Vâkıdî, a.g.e., I, 117. 499

Bkz.: Vâkıdî, a.g.e., II, 686; III, 908; Beyhakî, Delâil, IV, 243; İbn Abdilberr, a.g.e., III, 7.

94 (Medine’ye) Mescid’e geleyim.” Bunun üzerine Resûlullah: “Yirmi üçüncü gece gel” dedi. Abdullah b. Üneys’in oğluna: “Bu gece geldiği zaman baban nasıl yapardı?” diye sorulduğunda o şöyle cevap verdi: ‘’Babam ikindiyi kılmak üzere Mescid’e girer, sabah namazını kılıncaya kadar da çıkmaya ihtiyaç hissetmezdi. Sabah namazını kılınca hayvanını mescidin kapısında hazır bulur. Ona biner ve çöldeki evine dönerdi.”501

Medine dışında çölde yaşayan Abdullah b. Üneys, Hz. Peygamber’i sık sık görmese de zaman zaman Suffa’da kaldığında ve diğer zamanlarda ondan çok şey duydu, gördü ve öğrendi. Kendisinden bu bilgileri Ebû Umâme, Cabir b. Abdullah, tâbiînlerden de Bişr b. Said ve çocukları Atiye, ‘Amr, Damre, Abdullah rivâyet etmişler.502

Uzun bir ömür yaşadı ve Hz. Peygamber’in vefatından sonra Şam’a yerleşti.

İlminden birçok insan istifade etti. Hatta sahâbe de ona zaman zaman gelerek bir hadis hakkında bilgi soruyorlardı. Abdullah b. Cabir’de bir hadisi sormak için bir aylık yol kat ederek Abdullah b. Üneys’e gittiği nakledilir.503 Bu rivâyetler gösteriyor ki; Suffa’da sadece fakir, kimsesiz ya da bekâr olan kişiler değil, aynı zamanda evli barklı olan ya da durumu iyi olanlar da kalarak ibadetle meşgul oluyor, ilim tahsil ediyordu. Öğrendiği bilgiler doğrultusunda meydana gelen yeni problemler karşısında çözüm buluyorlardı. Bir gün zekât konusunda istişare ederken Hz. Ömer’in ona sorular sorduğunu, Abdullah b. Üneys şöyle anlatır: “Bir gün zekât konusunda Hz. Ömer ile istişare ediyorduk. Bana: “Allah Resûlü’nden zekât mallarında hile yapan hakkındaki: “Kim zekât mallarından koyun ya da devede hile yaparsa kıyamet günü onu taşıyarak gelir.” hadisini duydun mu?” diye sordu. Ben de: “Evet” dedim.504

Vefat tarihi konusunda farklı rivâyetler olsa da, Hicretin 54/673 yılında

Şam’da vefat ettiğine dair rivâyet daha yaygındır.505

501 Ebû Davud, Salât, 319; Muvatta, İ‘tikâf, 12; Müslim, Siyâm, 40. 502 İbn Abdilberr, a.g.e., III, 7; İbn Hacer el-Askalânî, a.g.e., IV, 13, 14. 503 Buhârî, İlim, 19; İbn Hacer el-Askalânî, a.g.e., IV, 14-15.

504

İbn Mâce, Zekât, 14.

95

18- Sâlim b. Ma’kil

Sâlim b. Ma’kil, İran’ın İstehre Bölgesinden olup506 Ebû Huzeyfe el- Yemânî’nin eşi Sübeyte’nin kölesidir. Müslüman olduktan sonra onu azad etti. Ancak Sâlim, Ebû Huzeyfe’nin himayesine girdi. Ona hizmet etti. Sâlim’i çok seven Ebû Huzeyfe, onu evlat edindi ve kız kardeşinin kızı Fâtıma bt. Velid ile evlendirdi.507 Hatta önceleri “Onları (evlât edindiklerinizi) babalarına nisbet ederek

çağırın. Allah katında en doğrusu budur.’’508 âyeti ininceye kadar onun nesebi Ebû

Huzeyfe’ye dayandırılarak Sâlim b. Ebû Huzeyfe deniliyordu.509 Allah Resûlü’nün Mekke’de insanları İslâm’a davet etmeye başlamasından kısa bir süre sonra Ebû Huzeyfe ve bütün aile fertleri Müslüman olmuştu. Bunu gören Sâlim hiç tereddüt etmeden İslâm’ı kabul etti. Mekke’de Dâru’l-Erkâm’a giderek dinini daha fazla öğrenmek için çaba sarf eden Sâlim, Hicret izni çıktıktan sonra Hz. Ömer’in de içinde bulunduğu bir sahâbe grubu ile birlikte Medine’ye hicret etti. Resûlullah gelinceye kadar Medine yakınlarındaki Kuba’da birlikte hicret ettiği gruba Kur’ân’ı daha fazla okuduğu ve sesi daha güzel olduğu için imamlık etmiştir.510

Kur’ân okumayı çok seven ve çok güzel okuyan Sâlim, bazen Mescid’de tek başına kalır ve sabahlara kadar Kur’ân okurdu. Bir gün Hz. Aişe yatsı namazından geç kalınca Allah Resûlü geç kalış sebebini sordu. Hz. Aişe: “Mescid’de Kur’ân okuyan bir sahâbini dinliyordum. Ashâbından onun kadar sesi ve kırâatı güzel olan birini işitmedim” dedi. Birlikte tekrar mescide gidip Kur’ân okuyanı dinlediler. Kur’ân’ı bir süre dinledikten sonra Allah Resûlü: “Bu Ebû Huzeyfe’nin azadlısı Sâlim’dir. Ümmetimin içinde böyle Kur’ân okuyanları nasib eden Allah’a hamd

olsun.” dedi.511

Mekke’de Daru’l-Erkâm’a devam eden Sâlim, Medine’ye hicretten sonra Mescid-i Nebevî yapılınca Suffa’ya yerleşerek, Allah Resûlü’nden ilim tahsil

506 İbn Abdilberr, a.g.e., II, 135.

507 İbn Sa‘d, a.g.e., III, 86; İbn Esîr el-Cezerî, a.g.e., II, 308. Ayrıca bkz.: Zehebî, Siyer, I, 167; İbn

Hacer el-Askalânî, a.g.e., III, 11.

508 Ahzab, 33/5.

509 Ebû Davud, Nikâh, 9; İbn Abdilberr, a.g.e., II, 136; İbn Hacer el-Askalânî, a.g.e., III, 12.