• Sonuç bulunamadı

B- Suffa’da Bulunan Sahâbiler

98- Huneys b Huzâfe

Huneys b. Huzâfe es-Sehmî, İslâm’ın geldiği ilk zamanlarda Mekke’de Müslüman oldu. Habeşistan’a ilk hicret edenlerle birlikte hicret etti. Daha sonra Medine’ye hicret etti. Bedir Savaşı’na katılan Huneys, Uhud Savaşı’nda aldığı bir yaradan dolayı Medine’de vefat etti. Hz. Ömer’in kızı Hz. Hafsa ile evli idi. Huneys’in vefatından sonra Hz. Peygamber, Hafsa ile evlendi.985 Abdullah b. Huzâfe’nin kardeşi olan Huneys,986 Suffa’da kaldığı ifade edilir.987

978 Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 162; İbn Abdilberr, a.g.e., III, 303; İbn Hacer el-Askalânî, a.g.e.,

IV, 625.

979

Ebû Nu‘aym, a.g.e., II, 16; İbn Abdilberr, a.g.e., III, 302; İbn Esîr el-Cezerî, a.g.e., IV, 322.

980 Ebû Nu‘aym, a.g.e., II, 24.

981 Bkz.: İbn Sa‘d, a.g.e., I, 498; III, 248; İbn Abdilberr, a.g.e., IV, 145, 293; İbn Esîr el-Cezerî, a.g.e.,

V, 518; İbn Hacer el-Askalânî, a.g.e., VI, 536; VII, 268.

982 Ebû Nu‘aym, a.g.e. II, 10; İbn Esîr el-Cezerî, a.g.e., III, 152; İbn Hacer el-Askalânî, a.g.e., III,

498; Eyyub Sabri, Mir’at’ul-Harameyn, 459.

983 İbn Abdilberr, a.g.e., II. 352; İbn Hacer el-Askalânî, a.g.e., III, 498. 984 Sehâvî, Ruchanü’l-Kiffe, 228.

985

Bkz.: Ebû Nu‘aym, a.g.e., I, 361; İbn Esîr el-Cezerî, a.g.e., II, 147.

161

99- Hazim b. Harmele

Hazim b. Harmele el-Eslamî’nin de Suffa Ashâbından olduğu rivâyet edilir.

İbn Mâce, Taberânî ve diğer hadis kitaplarında kendisinden rivâyet edilen hadisler bulunmaktadır. Hazim, şöyle bir hadis rivâyet etmektedir: “Ben Resûlullah’a uğramıştım ki, beni görünce çağırdı. Ben de yanına kadar gittim ve durdum. Bana: “Ey Hazım, La havle vela kuvvete illa billahi’l-aliyyi’l-azîm” demeyi artır. Çünkü bu

cennet hazinelerinden bir hazinedir.” dedi.”988

100- Dükeyn b. Said

Dükeyn b. Said el-Müzenî, Suffa’da kaldığı konusunda kesin bir ifade yoktur. Bu nedenle; Suffa Ashâbından olup, olmadığı konusunda farklı görüşler bulunmaktadır. Daha sonra Kûfe’ye yerleşmiştir.989

101- Sâbit b. Vedi‘a

Sâbit b. Vedi‘a el-Ensârî’nin Suffa Ashâbından olup, olmadığı hususunda farklı rivâyetler bulunmaktadır.990

102- Sakf b. ‘Amr

Sakf b. ‘Amr el-Eslemî ya da el-Esdî, Umeyye oğullarının anlaşmalısıydı.991 Künyesi “Ebû Mâlik”tir. İki kardeşi Midlâc ve Mâlik b. ‘Amr ile birlikte Bedir Savaşı’na katılmışlardır. Sakf’ın, Uhud Savaşı’nda şehit olduğu ya da Hayber Savaşı’nda esir bir Yahudi tarafından şehit edildiği992 ve Suffa’da kaldığı nakledilir.993

987 Ebû Nu‘aym, a.g.e., I, 360.

988 İbn Mâce, Edep, 59; Ebû Nu‘aym, a.g.e. I, 356; İbn Esîr el-Cezerî, a.g.e., II, 431. 989

Ebû Nu‘aym, a.g.e., I, 365. Ayrıca bkz.: İbn Esîr el-Cezerî, a.g.e., II, 161; İbn Hacer el-Askalânî,

a.g.e., II, 326.

990 Ebû Nu‘aym, a.g.e. I, 345, 351; İbn Esîr el-Cezerî, a.g.e., I, 164. 991 Ebû Nu‘aym, a.g.e., I, 352; İbn Abdilberr, a.g.e., I, 290.

992 İbn Abdilberr, a.g.e., I, 290; Ayrıca bkz.: Ebû Nu‘aym, a.g.e., I, 352; İbn Hacer el-Askalânî, a.g.e.,

I, 525.

162

İKİNCİ BÖLÜM

İSLÂM HUKUKUNUN OLUŞUMUNDA

SUFFA ASHÂBININ ETKİLERİ

Medine’ye hicretten sonra, ilk başta kimsesi olmayan fakir muhacirler için Mescid-i Nebevî’ye bitişik olarak inşa edilen Suffa, zamanla bir ilim ve ibâdet yuvası olmuştur. Çünkü daha sonra buraya, çevre kabilelerden Müslüman olup gelenler olduğu gibi, Medine’de evi barkı olduğu halde dinî bilgilerini arttırmak, Resûlullah’a daha yakın olmak ve O’nun getirdiği dinî öğretiler hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak için gelenler de vardı. Gerçi bu dönemde Hz. Peygamber’in bulunduğu çarşı, pazar, savaş meydanı, mescid ve evler kısacası hazarda ve seferde her yer bir eğitim- öğretim mekanı idi. Ancak Muhammed Hamidullah’ın da ifade ettiği gibi, Suffa’nın

İslâm tarihinde ilk düzenli dinî öğretimin yapıldığı okul994 olarak görev yapması açısından, dinî bilgilerin sonraki nesillere ulaştırmasında, Suffa’da yetişen sahâbilerin rolu oldukça fazladır. Çünkü sahâbilerin çoğu, kimi pazarda alışverişte, kimi de hurmalıklarında ziraat ile meşgul oluyorlardı. Buna karşın Suffa Ashâbı ise, Hz. Peygamber’in yanından hiç ayrılmamaları, nâzil olan âyetleri, vârid olan hadisleri hem ezberlemeleri hem de bunların içerdiği hükümleri bilmeleri açısından büyük önemi haizdirler.

İlk dönemde yeni Müslüman olmuş kabilelere gönderilen Kur’ân, Sünnet ve fıkıh öğretmenleri de Suffa Ashâbı arasından seçilirdi. Dolayısıyla bunların gerek Hz. Peygamber döneminde, gerek daha sonraki dönemlerde gittikleri yerlerde bilgi ve birikimlerini etrafındakilere aktarmışlardır. Bununla birlikte, karşılaştıkları yeni bir olayı çözmek için izledikleri metod ve verdikleri hükümler de sonraki nesil için önem arzetmiştir. Bu nedenle, İslâm hukukunun gerek furû, gerekse usûlünün oluşumunda ve gelişiminde bunların etkilerini inceleyeceğiz.

163

İslâm hukukundan daha kapsamlı olan fıkıh ilminin oluşumu ve gelişimi konusu, İslâm tarihi boyunca ele alınmış bir konudur. Özellikle son dönemlerde bu konuda bağımsız çalışmalar daha fazla yapılmıştır. Hz. Peygamber’den günümüze kadar İslâm fıkhının geçirdiği dönemler konusunda yazılan eserleri incelediğimizde

İslâm hukuku tarihini farklı dönemlere ayırmışlardır. Ancak bu konuda ilk müstakil eser veren Ezher Üniversitesi şeyhi Muhammed el-Hudarî (ö. 1872-1927), İslâm hukuk tarihini altı dönemde ele alarak şöyle der: “İslâm hukuk tarihini altı döneme ayırmam, benim uygun gördüğüm bir tasnif olup, daha önce başkaları tarafından yapılmadığı kanaatindeyim.” Bu teşrî‘ dönemleri şöyle ayırabilir:

1- Resûlüllah’ın hayatındaki teşrî‘.

2- Hulefa-i Raşidîn döneminin nihayetiyle son bulan büyük sahâbe dönemindeki teşrî‘.

3- Hz. Muhammed zamanında küçük yaşta olup, halifeler döneminden sonra ilim alanında temayüz eden sahâbe ile, onların zamanında yaşayan tabiîler dönemindeki teşrî‘. Bu dönem, yaklaşık olarak hicrî birinci asrın sonuna kadar devam eder.

4- Fıkhın bir ilim dalı haline geldiği dönemdeki teşrî‘. Bu dönemde fıkıh alanında temâyüz eden büyük hukuk bilginleri yetişmiş. Ayrıca bu hukuk bilginleri, kendilerinden sonraki dönemde ortaya çıkacak problemlere çözüm getirebilecek ilim adamları yetiştirmişlerdir. Bununla beraber bu yetişen âlimler, kendi zamanlarında ortaya çıkan hukukî problemleri çözüme kavuşturacakları zaman, önceki hocalarının görüşlerini açıklamakla beraber, kendi görüşlerini de açıklamaktan çekinmemişler. Bu dönem, yaklaşık dördüncü yüzyılın başına kadar devam eder.

5- Büyük eserlerin yazıldığı, fıkhî meselelerin çoğaldığı ve kendilerinden önceki hukuk bilginlerinden alınan fıkhî meselelerin tetkiki için ilgililer arasında ilmî tartışmaların meydana geldiği teşrî‘. Bu dönem, Abbasî devletinin Moğollar tarafından yıkılış tarihine (656/1258) kadar devam eder.

164 6- Taklid dönemi teşrî‘. Bu dönem, Abbasi devletinin yıkılmasından başlayarak günümüze kadar devam eder.995

Daha sonra yapılan çalışmalar aşağı yukarı hep el-Hudarî’nin yaptığı taksim çerçevesinde ele alınmıştır. Söz gelimi; Osman Keskioğlu (1907-1989)’nun yaptığı taksim şöyledir: Vahiy Dönemi, Sahâbe Dönemi, Tâbiîn Dönemi, İctihadlar Dönemi (H. 100-350), Taklid Dönemi (350-656), Duraklama Dönemi olmak üzere altı dönem tespit etmiştir.996 Hayrettin Karaman da: Hz. Peygamber Dönemi (Fıkhın Doğuşu), Sahâbe Dönemi (Fıkhın Gelişme Çağı), Abbasiler Dönemi (Fıkhın Olgunluk Çağı) ve Fıkıh Mezhebleri, Selçuklular Dönemi (Fıkhın Duraklama Çağı), Moğol

İstilasından Mecelle’ye Kadar (Fıkhın Gerileme Çağı), Mecelle’den Zamanımıza Kadar (Uyanış Çağı) adıyla yedi dönem tespit etmiştir.997 Bu konuda yazılan bütün eserlere baktığımızda hem Türkiye’de hem diğer İslâm ülkelerinde, hep bu çerçevede ele alındığını görüyoruz. Ancak biz, çalışmamızın konusu olan “Suffa Ashâbının,

İslâm Hukukunun Oluşmasına Etkileri” olması hasebiyle, fıkhın tedvini ve mezheplerin ortaya çıkışı dönemine kadar, Suffa Ashâbının etkilerini inceleyeceğiz. Bu da, başlangıçtan hicri üçüncü asrın sonuna kadar olan dönemdir. Biz, Suffa Ashâbının İslâm Hukukunun oluşmasına etkilerini, üç bölümde ele alacağız. Bunlar:

1- Hz. Peygamber Dönemi, 2- Sahâbe Dönemi,

3- Tâbiîn ve Tebe-i Tâbiîn Dönemi,

Hz. Peygamber dönemi dışında diğer dönemleri kesin bir tarihle birbirinden ayırmak mümkün değildir. Çünkü, sahâbe döneminin sonuna doğru tâbiînden birçok bilgin yetişmiş ve hatta sahâbilerin önünde fetvâ bile vermişlerdir. Tâbiîn dönemi de devam ederken tebe-i tâbiînden birçok bilgin yetişmiş ve ictihadlarıyla hüküm vermişlerdir. Mezhep imamlarının bir kısmı tebe-i tâbiîn döneminde yetiştiği için, onları da bu dönem altında ele almayı uygun gördük.

995 el-Hudarî, Muhammed, Târihu’t-Taşrî‘i’l-İslâm, 10, Dâru’l-Fikri’l-Arabi, Beyrut 1992. 996

Bkz.: Keskioğlu, Osman, Fıkıh Tarihi ve İslâm Hukuku, TDV Yay., Ankara 1999, 23-206.

165

I- HZ. PEYGAMBER DÖNEMİNDE SUFFA ASHÂBININ FIKHIN GELİŞİMİNE KATKILARI