• Sonuç bulunamadı

Olumlu Sosyal Ahlaki Muhakemeler toplam puanı ve alt ölçekleri puanlarına göre gruplara ayrılan katılımcıların yardım miktarı farklılaşmaktadır.

Çalışmanın ikinci hipotezi kapsamında, olumlu sosyal ahlaki muhakemelerin yapılan para yardımı miktarı bakımından farklılık yaratıp yaratmadığına yönelik analizler yapılmıştır. Bu analizlerden elde edilen bulgular sonucunda, olumlu sosyal ahlaki muhakemeler toplam puanı, hedonistik muhakeme kurma puanı, içselleştirilmiş muhakeme kurma puanı ve stereotipik muhakeme kurma puanları, puan ortalamaları temel alınarak yüksek ve düşük olarak ikiye ayrılan katılımcıların, yardım etme miktarının anlamlı düzeyde farklılaşmadığı görülmüştür. Bu bağlamda çalışmanın söz konusu bulguları ilgili literatürle tutarlı bir eğilim sergilememiştir.

Kumru ve ark (2004) tarafından yapılan çalışmada, ahlaki muhakemelerin yalnızca toplam puanı esas alınarak ergenlerin olumlu sosyal davranışlarıyla olumlu sosyal ahlaki muhakeme düzeyleri arasındaki ilişkiye bakılmıştır. Çalışmanın sonucunda, ahlaki muhakeme toplam puanı yükseldikçe olumlu sosyal davranışların da artış gösterdiği, aralarında olumlu yönde ve anlamlı bir ilişki bulunduğu tespit edilmiştir (Kumru ve ark, 2004). Ancak sözü geçen çalışmada, olumlu sosyal davranışlar, Carlo ve Randall (2002) tarafından geliştirilen olumlu sosyal davranışlar eğilimi ölçeğiyle ölçülmüştür. Bu çalışmada ise, olumlu sosyal davranış, kamusal mallar oyunundan yararlanılarak geliştirilen bir yöntemle ölçülmüş, yapılan para yardımı miktarı bakımından gruplar birbirleriyle kıyaslanmıştır. Bir diğer unsur da çalışmada olumlu sosyal ahlaki muhakemelerin yalnızca toplam puanının analizlerinin yapılmış olmasıdır (Kumru ve ark, 2004). Ancak bu çalışmada olumlu sosyal ahlaki muhakemelerin alt ölçekleri de değerlendirmeye katılmış ve yardım miktarı bakımından kıyaslamalar yapılmıştır.

Kumru ve ark (2004) tarafından yapılan çalışmaya ilişkin bir diğer farklılık, katılımcı grubunun orta ergenlik dönemindeki bireylerden oluşmasıdır. Labouvie- Vief'e (2003) göre, ergenlikten yetişkinlik evresine geçişte bireyler, varsayımsal düşünme biçimlerinden, pragmatik olan düşünme biçimine doğru ilerler (aktaran Berk, 2007). Bu çalışmadaki katılımcıların bulundukları evre göz önüne alındığında,

117

orta ergenlik dönemindeki bireylere göre daha gerçekçi ya da varsayımdan uzak düşünme eğiliminde oldukları düşünülmektedir. Bunun nedeninin de yetişkinlik dönemine geçişle birlikte, artan sorumluluklar ve çeşitlenen roller sebebiyle, günlük yaşamın zorlukları ve çelişkilerinin daha fazla farkına varılması olduğu düşünülmektedir.

Olumlu sosyal ahlaki muhakemelerin olumlu sosyal davranışlarla ilişkisini inceleyen Eisenberg ve ark (2005) tarafından yapılan çalışmada, yardım etme davranışının ve ahlaki muhakeme toplam puanı, onay odaklı muhakeme kurma, stereotipik muhakeme kurma, ihtiyaç odaklı muhakeme kurmanın yaşla birlikte, 15 yaşından 20 yaşına gelinene kadar birlikte artış gösterdiğini bulgulamışlardır.. İçselleştirilmiş ahlaki muhakemelerin ise, ergenlikten 20li yaşların ortasına değin artış göstermediği, bununla birlikte artan yardım davranışıyla söz konusu ahlaki muhakeme tipinin ilişkilendirilemediği belirtilmiştir. Bu bağlamda değerlendirildiğinde, bu çalışmada elde edilen, içselleştirilmiş ahlaki muhakeme puanına göre katılımcıların para yardım miktarının farklılaşmaması bulgusu, Eisenberg ve ark (2005) tarafından yapılan çalışmada elde edilen bulgularla örtüşmektedir.

Eisenberg ve ark (2014) yapılan bir başka boylamsal çalışmada da, olumlu sosyal ahlaki muhakemeler toplam puanının, katılımcıların anneleri tarafından rapor edilen okul öncesindeki olumlu sosyal davranışlarıyla, kendileri ve arkadaşları tarafından rapor edilen güncel olumlu sosyal davranışlarıyla ilişkili olduğu ortaya konmuştur.

İkinci hipotez kapsamında yapılan analizler neticesinde, olumlu sosyal ahlaki muhakemeler toplam puanı, hedonistik ahlaki muhakemeler, stereotipik ahlaki muhakemeler ve içselleştirilmiş ahlaki muhakemeler bakımından gruplara ayrılan katılımcıların, yaptıkları yardım miktarı bakımından farklılık göstermediği ortaya konmuştur. Ancak, onay odaklı ahlaki muhakemeler ve ihtiyaç odaklı ahlaki muhakemeler bakımından katılımcıların para yardımı miktarının anlamlı düzeyde değiştiği gözlemlenmiştir. Onay odaklı muhakeme puanı düşük olan katılımcılar, yüksek olanlara göre daha fazla yardım davranışında bulunmuşlardır. İhtiyaç odaklı muhakeme puanI yüksek olan katılımcıların ise düşük puan alanlara göre daha fazla yardım davranışında bulunduğu gözlenmiştir. Çalışmanın bu bulguları; Carlo ve ark

118

(1996) tarafından yapılan çalışma ile tutarlıdır. Söz konusu çalışmada onay odaklı muhakemelerle yardım davranışlarının negatif yönde; ihtiyaç odaklı muhakemelerin ise pozitif yönde ilişkili olduğu bulunmuştur.

Benzeri biçimde, Eisenberg ve ark (2005) yaptıkları çalışmada, ihtiyaç odaklı muhakemelerin yaşla birlikte gösterdiği artışın, yardım davranışı ile paralel bir artış gösterdiğini bulmuşlardır. Bu bulgular sonucunda, suçluluk duygusu gruplarından bağımsız olarak ahlaki ihtiyaç odaklı muhakemelerde yüksek puan almanın yardım etme miktarına olan olumlu katkısı görülmektedir.

Daha önce belirtildiği gibi, onay odaklı muhakeme puanı düşük olan bireyler, yaşadıkları olumsuz duygulanımdan bağımsız biçimde daha fazla para yardımında bulunmuşlardır. Onay odaklı muhakemeler, diğerlerinden beklenen onay ve takdir beklentisine dair ilgiyi gösteren, kişilerarası ilişkileri geliştirmeye yönelik ve tipik olarak tanımlanan “iyi olma” davranışını sürdürme arzusuna dayanmaktadır. Bu bağlamda onay odaklı muhakemelerin, Marcia (1980,1994) tarafından tanımlanan “ipotekli kimlik” statüsü ile benzerlik gösterdiği düşünülmektedir. Marcia’ya (1980, 1994) göre ipotekli kimlik, bağlılık içeren ancak bu sürecin öncesinde herhangi bir araştırma süreci yaşamamış olan bireyleri ifade eder. Bu kimlik statüsündeki bireyler için, ebeveynlerinin ya da yakın çevresindekilerin onayını almak ve takdirini kazanmak önem taşır, bu nedenle araştırma süreci geçirmeksizin kendilerine uygun görülen kimliği benimserler (aktaran Santrock, 2009).

Bu çalışmada, onay odaklı muhakeme puanı düşük olanlarin daha fazla para yardımı yapması, daha ileri düzey muhakemelerin yardım kararını verdirdiğini düşündürtmektedir. Bu durum da, katılımcıların yaşları ve bulundukları gelişim evresi ile ilişkilendirilebilir. Eisenberg ve ark (2005) tarafindan yapılan çalışmada, orta ergenlikten geç ergenlik dönemine geçişte, onay odakli muhakemelerin azaldığı ve sonrasında durağan bir seyir izlediği belirtilmiştir. Bu durum da, bu muhakemelerde düşük puan alanların, yardım miktarının yüksek olmasını desteklemektedir.

İhtiyaç odaklı muhakemeler ise, bireyin yardım kararının, karşı tarafın buna ne kadar ihtiyaç duyduğunu düşünmesiyle birlikte verilmesini kapsamaktadır. Bu noktada birey, karşı tarafın gereksinimi olmayacağını düşünürse, yardım etmeyecektir. Katılımcıların genç yetişkinlik evresinde bulunduğu göz önüne

119

alındığında da, bu evrede sosyal rollerinin artması ve bu rollerin getirdiği sorumluluk ve talepler bağlamında davranma isteğinin artması neticesinde söz konusu ahlaki muhakemelerin kullanımının yardım etme davranışına katkıda bulunduğu düşünülmektedir. Çalışmada, finansal açıdan güçlük yaşayan birine yardım kararı söz konusudur. Bu yönüyle, katılımcıların, karar verme sürecinde ihtiyaç odaklı muhakemelerin farklılık yaratmasının, ölçülen yardım türü ile de ilişkili olabileceği düşünülmektedir.

Bununla birlikte söz konusu analizlerde bakış açısı alma özellikleri kontrol edilen bir değişken olarak analize dahil edilmiştir. Bunun nedeni; Eisenberg ve ark (2005) , Kumru ve ark (2004) tarafından yapılan çalışmaların her ikisinde de, bakış açısı alma becerilerinin olumlu sosyal ahlaki muhakemeler ve yardım etme davranışının anlamlı düzeyde ilişkili bulunmasıdır. Bakış açısı alma özelliklerinin ileri düzeyde ahlaki muhakeme kurma becerileriyle olan anlamlı düzeydeki ilişkileri göz önüne alındığında söz konusu değişkenin kontrol altında tutulması ve yardım davranışında yalnızca ahlaki muhakemelerin rolünün belirlenmesi hedeflenmiştir.

Hipotez 3: Ahlaki benlik özelliklerinin içselleştirme ve sembolleştirme