• Sonuç bulunamadı

1.2.4. Olumlu Sosyal Davranışların Gelişim

1.2.4.2. Ergenlik ve Yetişkinlik Döneminde Olumlu Sosyal Davranışlar

Olumlu sosyal davranışlar; çocukluk döneminden ergenliğe geçiş sürecinde artış eğilimi göstermektedir. Eisenberg ve Fabes (1998) yaptıkları meta analiz çalışmasında, araçsal yardım etme ve teskin etme gibi davranışlar yerine özellikle, paylaşma ve bağış yapma türündeki olumlu sosyal davranışların, ergenlik döneminde artış gösterdiğini bulgulamışlardır.

Çocuklarla yapılan, olumlu sosyal davranışlarla ilgili deneysel çalışmalarda, yardım etme davranışı çocukluk dönemi boyunca artış gösterdiği bulunmuştur. Bunun aksine yetişkinlik döneminde yapılan korelasyonel araştırmalarda bu artış boylamsal olarak gözlemlenmemiştir (Eisenberg, Cumberland, Guthrie, Murphy ve Shepard, 2005).

Hoffman’ın (1991) olumlu sosyal davranışların oluşumuyla ilişkisi olduğunu ifade ettiği empati odaklı tepki verme özelliği de ergenlik süresince değişim göstermektedir (aktaran Eisenberg, Fabes ve Spinrad, 2006). Eisenberg ve Fabes (1998) yaptıkları meta analizde empati odaklı tepki vermenin çocukluktan ergenliğe geçişte artış gösterdiğini bulgulamışlar ancak ergenlik süresince bu değişimin nasıl bir seyir izlediği, meta analizde incelenen çalışmalarda yer almamaktadır.

Batson (1991) empati odaklı tepki vermenin olumlu sosyal davranışlarla ilişkili olduğunu diğerinin sıkıntısını gidermeye yönelik eylemleri tetiklediğini belirtirken, kişisel sıkıntının bencil motivasyonları tetikleyerek yardım etme davranışını engellediğini belirtmiştir (aktaran Eisenberg, Fabes ve Spinrad, 2006).

Davis ve Franzoi (1991) tarafından yapılan boylamsal çalışmada, 16 yaşından 17 yaşlarına kadar ergenlerin empati ve sempati odaklı ilgilerinin arttığı gözlenirken,

20

kişisel sıkıntı değişkeninde azalma olduğu bulunmuştur. Bu bağlamda kişisel sıkıntının gittikçe azalmasının, bencil motivasyonları azaltarak bireyi daha özgeci davranmaya itebileceği, bu durumun da, ergenlerin olumlu sosyal davranışlarında görülen artışla ilişkilendirilebileceği düşünülmektedir. Ancak, Karniol ve ark (1998) yaptıkları kesitsel çalışmada, sempati ve kişisel sıkıntı değişkenleri bakımından 14 ve 17 yaşındaki ergenler arasında farklılık bulunmamıştır.

Buna karşın, Van der Graaff ve ark (2013) tarafından 13-18 yaş aralığındaki ergenlerle yapılan boylamsal çalışmada, erkeklerin ve kızların empati düzeylerinin sabit bir seyir izlediği ancak erkeklerin empati düzeylerinde ergenlik süreci ile ilişkilendirilen geçici bir düşüş görüldüğü ancak kızlarda bunun görülmediği bulunmuştur. Bu durum da, empatinin sabit bir seyir izlediğini göstermektedir.

Sempati ve empati odaklı tepki vermenin yaşla birlikte değişiminde tutarsız bulgular mevcut olmasına karşın, kişisel sıkıntı ergenlik süresince azalma eğilimi göstermektedir. Eisenberg ve ark (2005) tarafından yapılan boylamsal çalışmada, orta ergenlikten genç yetişkinliğe geçiş süresince sempati duygularında değişim görülmezken kişisel sıkıntının anlamlı düzeyde azaldığı bulunmuştur.

Olumlu sosyal davranışların değişimi incelendiğinde, Eisenberg ve ark (2005) tarafında yapılan çalışmada, yardım etme davranışının 15 -16 yaşından 17-18 yaş civarına kadar artış gösterdiği, ancak 20li yaşlarda düşüş gösterdiği, 25 ve 26 yaş civarında ise tekrar arttığı bulunmuştur.

Olumlu sosyal davranışlarla ilişkili olan bir başka değişken olan bakış alma becerileridir. Selman’a (1973) göre, ergenlerin başkalarının bakış açısını alma becerileri, genç yetişkinlik dönemine gelindiğinde daha karmaşık bir hal alarak, bireyin karşındakileri bilmesi ve anlaması onların farklı sosyal rollerde değişkenlik gösterebilecek bakış açılarını ve düşüncelerini tahmin edebilmesi özelliklerini kazanır.

Bu bağlamda ergenlikten genç yetişkinliğe geçişte ve ergenlik süresince bakış açısı alma değişkeni bakımından da yapılan çalışmalarda farklılıklar gözlemlenmiştir. Davis ve Franzoi (1991) yaptıkları boylamsal çalışmada, ergenlerin bakış açısı alma becerilerinin ve diğerlerini anlama becerilerinin artma eğiliminde olduğunu bulmuşlardır. Benzeri biçimde, Graaff ve ark (2013) tarafından 13-18 yaş

21

aralığındaki ergenlerle yapılan boylamsal çalışmada, kızların bakış açısı alma özelliklerinin yaşla birlikte artış gösterdiği, bu artış eğiliminin erkeklerde 15 yaşından itibaren görüldüğü bulunmuştur.

Bakış açısı alma, duyguları, sosyal bilişi ve sempatiyi kapsadığı için, bakış açısı alma becerilerindeki değişimin, olumlu sosyal davranışların artışıyla da olumlu yönde ilişkili olduğu belirtilmiştir. Benzeri biçimde Eisenberg ve ark (2005) yaptıkları boylamsal çalışmada ergenlik döneminden genç yetişkinlik dönemine kadar bakış açısı alma becerilerinin yaşla birlikte arttığını bulgulamışlardır (Eisenberg ve ark, 2005).

Daha önce belirtildiği gibi çocukluk döneminden ergenliğe geçişte, bağış yapma ya da gönüllü olma türündeki olumlu sosyal davranışların artış gösterdiği belirtilmiştir. Bununla birlikte yapılan boylamsal çalışmalarda, ergenlikten genç yetişkinliğe geçişte olumlu sosyal davranışlar bakımından nasıl bir değişim olduğu incelenmiştir (Eisenberg, Carlo, Murphy ve Court, 1995; Eisenberg, Cumberland, Guthrie, Murphy ve Shepard, 2005; Luengo ve ark, 2013).

Eisenberg ve ark (1995) yaptıkları çalışmada; ergenlikten genç yetişkinlik dönemine kadar 9 farklı zamanda veri toplayarak, katılımcıların olumlu sosyal ahlaki muhakemelerini, bakış açısı alma becerilerini, empati odaklı tepki verme düzeylerini ve olumlu sosyal davranışlarını, okul öncesi döneminden (4-5 yaş), geç ergenlik dönemine (19-20) kadar incelemişlerdir. Çalışmanın sonucunda olumlu sosyal ahlaki muhakemelerin orta ergenlik döneminden (15-16 yaş) kadar değişim göstermediği, ileri düzeydeki ahlaki muhakemelerin (empati odaklı ya da içselleştirilmiş) orta ergenlikten itibaren kullanılmaya başlandığı bu durumun geç ergenlik döneminde devam ettiği belirtilmiştir. Bilişsel değişkenler (bakış açısı alma, empati odaklı tepki verme) ve yardım etme, bağış yapma gibi olumlu sosyal davranışlar arasındaki ilişkinin; orta ergenlikten, geç ergenliğe kadar benzer bir örüntü sergilediği görülmüştür. Bu değişkenlerin arasındaki ilişkinin iki farklı zamanda yapılan ölçümlerde, olumlu yönde ve anlamlı düzeyde ilişkili olduğu belirtilmiştir.

Eisenberg ve ark (2005) yılında yapılan boylamsal çalışmada; olumlu sosyal davranışlar, orta ergenlik döneminden ergenlik sonrası döneme kadar incelenmiştir. 15-16 yaşlarından 17-18 yaşında kadar yardım etme davranışında artış gözlemlerken,

22

20li yaşların başlarında yardım etmenin azaldığını, ancak 25-26 yaşlarında tekrar artış gösterdiği tespit edilmiştir.

Eisenberg ve ark (2014) tarafından yapılan boylamsal çalışma, bireylerin genç yetişkinlikteki ve erken çocukluk dönemindeki olumlu sosyal davranışlarının ilişkini araştırmıştır. Çalışmanın bulguları, 31-32 yaşlarındaki genç yetişkinlerin olumlu sosyal davranışlarının, hem 27-28 yaşlarındaki olumlu sosyal davranışlarıyla hem de okul öncesi dönemdeki yardım etme davranışlarıyla anlamlı düzeyde ilişkili olduğunu göstermektedir. Buna ek olarak, 27-28 ve 31-32 yaşlarındaki olumlu sosyal davranış eğilimlerinin, ergenlik döneminde anne bildirimine göre kaydedilen yardım etme davranışlarıyla anlamlı düzeyde ilişkili olduğu bulunmuştur.

Bu çalışmanın katılımcılarının bulundukları sosyo demografik özellikler değerlendirildiğinde, büyük çoğunluğunun beliren yetişkinlik evresinde yer aldıkları düşünülmektedir. Arnett (2000) beliren yetişkinliğin, ergenlik ve genç yetişkinlikten farklı bir boyutu olduğunu öne sürmektedir. Ona göre, genç yetişkinlik, yetişkinliğin rollerine ve sorumluluklarına erişilmiş bir evre olarak betimlenmektedir. Ancak, 20li yaşlarının başlarında ve ortalarında olan bireyler henüz bu evreye erişememiştir. Bunun aksine bu bireyler, ergenlikten yetişkinliğe geçmektedirler, kendilerini ne tam olarak ergen ne de tam yetişkin olarak görmektedirler. Bunun nedeni halen eğitim süreçlerinin devam ediyor olması, halen ailelerinden maddi ve manevi anlamda destek görmeye devam etmeleri gibi unsurlardır.

Genç yetişkinlik döneminde yapılan boylamsal ve kesitsel araştırmalar mevcuttur. Araştırmacıların genç yetişkinlik olarak belirttiği evrelerde yer alan katılımcıların demografik özellikleri, Arnett (2000) tarafından belirtilen, “beliren yetişkinlik dönemi” ile de örtüşmektedir. Ancak, “beliren yetişkinlik” vurgusu ile olumlu sosyal davranışları inceleyen araştırma sayısı oldukça sınırlıdır.

Frensch, Pratt ve Norris (2007) tarafından yapılan boylamsal çalışmada, katılımcılar, orta ergenlikten beliren yetişkinlik dönemine kadar, katıldıkları sosyal sorumluluk projeleri, yardım davranışları ve ahlaki muhakemeler bakımından incelenmiştir. 16 yaşından, 20li yaşlara kadar incelenen katılımcıların, yardım etme davranışlarının, kişisel öykülerinde kullandıkları üretkenlik temalarıyla olumlu yönde ve anlamlı düzeyde ilişkili olduğu bulunmuştur.

23

Çocukluk döneminde ailenin ve ebeveyn-çocuk etkileşiminin olumlu sosyal davranışlar bakımından görülen farklılıklara katkısı bilinmektedir. Benzeri biçimde, ergenlik döneminde ve genç yetişkinlik döneminde de, olumlu sosyal davranışların gelişiminde ebeveyn- çocuk etkileşiminin, aile ile olan ilişkilerdeki değişimlerin söz konusu davranışlara olan etkisi bakımından önem kazandığı belirtilmektedir (Carlo, Fabes, Laible ve Kupanoff, 1999).

Luengo ve ark (2014) tarafından, ebeveyn desteğinin, ergenlerin ve genç yetişkinlerin olumlu sosyal davranışlarıyla olan ilişkisini inceleyen boylamsal çalışmada ebeveynden alınan sosyal destek ve olumlu sosyal davranışların ilişkisi araştırılmıştır. Çalışmanın bulgularına göre, anneden ve babadan alınan desteğin, çalışmanın 3 zamanında (16-17;18-19; 20-21 yaş) katılımcıların olumlu sosyal davranışlarıyla olumlu yönde ve anlamlı düzeyde ilişkili olduğu bulunmuştur.

Ebeveyn çocuk etkileşimi ve aileden alınan desteğin yanında; bakış açısı alma, empati odaklı tepki verme ve sempati olumlu sosyal davranışların gelişimiyle bağıntılıdır. Eisenberg ve ark (2005) tarafından yapılan boylamsal çalışmada, empati odaklı tepki verme ve sempati değişkenlerinin, orta ergenlikten genç yetişkinliğe kadar değişim göstermediği gözlemlenirken, bakış açısı alma becerilerinin bu süreçte artış gösterdiği bulunmuştur. Bakış açısı alma becerilerindeki olumlu değişime karşın olumlu sosyal davranışta, orta ergenlikten geç ergenliğe kadar artış gözlemlenirken, geç ergenlikten itibaren azalma görüldüğü, ancak genç yetişkinlik evresine gelinmesi ile birlikte tekrar artış görüldüğü gözlemlenmiştir. Bu bağlamda değerlendirildiğinde, olumlu sosyal davranış ve bakış açısı alma özelliklerini, ergenlik ve genç yetişkinlik dönemleri kapsamında inceleyen daha fazla araştırmaya gereksinim duyulduğu düşünülmektedir.

Çalışmanın bu bölümünde, olumlu sosyal davranışların yaşam boyu gelişim kapsamında nasıl bir seyir izlediği açıklanmıştır. Takip eden bölümde, olumlu sosyal davranışlar, psikanalitik kuram, sosyal öğrenme kuramı, bilişsel gelişim kuramı ve ekolojik sistem kuramı çerçevesinde açıklanmıştır.

24