• Sonuç bulunamadı

1.6. Öz Bilinç Duyguları

1.6.4. Öz Bilinç Duygularının Ahlaki Temeller

Ahlaki duygular olarak da tanımlanan, suçluluk, utanç gibi öz bilinç duyguları ahlaki standartlar ve ahlaki eylemler arasındaki ilişkiyi etkilemektedir. Bununla birlikte ahlaki duyguların, ahlaki standartlar ve ahlaki biliş özellikleri arasındaki rolünü ortaya koymak, ahlaki eylemleri ve o eyleme götüren niyetleri anlayabilmeyi kolaylaştırmaktadır.

Öz bilinç duygularının ahlaki işlevi, daha önce belirtildiği gibi kendini değerlendirme unsuru ile ilişkilidir. Değerlendirme ile kastedilen, davranış etiği (davranışın diğerleri üzerindeki etkisi) ve davranışın bireyin benliği ile ilgili ortaya çıkardığı özelliklerdir.

Öz bilinç duygularının oluşum süresinde, bireyin bu duyguları, davranışı gerçekleştirmeden önce tecrübe etmesi mümkündür. Burada söz konusu olan,

66

davranışın gerçekleşmesi sonucunda oluşacak duyguya dair öngörünün, bireye davranışı ile ilgili geri bildirim vermesidir. Olthof (2012) tarafından yapılan çalışmada, 10 ve 13 yaş arasındaki ergenlerin, öngörülen suçluluk ve utanç duygularının, arkadaşları tarafından rapor edilen olumlu sosyal davranışlarıyla olumlu yönde ilişkili olduğu görülürken, zorbalık gibi anti sosyal davranışlarla da olumsuz yönde ilişkili olduğu tespit edilmiştir. Öngörülen suçluluk, bireye ahlaki değerleri ve normları hatırlatarak, söz konusu anti sosyal davranışlardan kaçınmayı sağlamaktadır.

Bununla birlikte, öz bilinç duyguları, davranışın gerçekleşmesinin ardından da bireye geri bildirim sunabilmektedir. Bu bağlamda, suçluluk duygusu yaşayan bireylerin, suçluluk duygularını telafi etmek adına olumlu sosyal davranışlarda bulunduğu yapılan çalışmalarda gösterilmiştir (De Hooge, 2008; De Hooge, Zeelenberg ve Breugelmans, 2007; Ketelaar ve Au, 2003).

Öz bilinç duyguları bu bağlamda bir barometre işlevi görerek, öngörülen ya da eyleme konan davranışlara dair geri bildirim sağlamakta, sosyal çevremizde kabul edilebilir ve ahlaki standartlarla örtüşen eylemleri gerçekleştirmemize yardımcı olmaktadır. Bireylerin ahlaki eylemleri ortaya koymalarında, öz bilinç duygularının rolünü ortaya koyan Tangney, Stuewig ve Mashek (2007) modeline göre, söz konusu eylemlerin ortaya çıkabilmesi için üç temel unsur gerekmektedir. Bu unsurlar, ahlaki standartlar, ahlaki biliş ve ahlaki duygulardır.

Ahlaki standartlar, bireyin ahlaki normlara ve geleneklere dair bilgisini ve söz konusu bilgiyi ne kadar içselleştirdiğini kapsamaktadır. Bireylerin ahlaki standartları, evrensel ahlaki kanunlarla ve kısmi olarak da spesifik kültürel kısıtlamalarla oluşmaktadır. Ancak Blasi (2004) ahlaki standartların olmadığını, bireyler arasında, kabul gören davranışlar ve kurallara dair bilgi farklılığının çok az olduğunu öne sürmektedir. Örneğin çoğu insan, öldürme eyleminin, aldatmanın, çalmanın ve diğer insanlara zarar vermenin sonuçlarının, doğru ve yanlış arasındaki farkın bilincindedir. Buna karşın, ahlaki standartlar, kültürel olarak çeşitlilik gösterebilmektedir.

Shweder, Much, Mahapatra ve Park (1997) yaptıkları incelemede, ahlaki standartları inceleyerek, söz konusu standartların, üç etik ilkeye dayandığını belirtmişlerdir; bu ilkeler, özerklik, toplum ve kutsallıktır. Özerklik unsuru, bireyin

67

hakları, adalet kavramlarına odaklanırken, toplum unsuru görev, sadakat, sosyal geleneklere odaklanmaktadır. Kutsallık unsuru ise, fiziksel saflığı koruma, değerlere sahip çıkma anlamına gelmektedir. Schweder ve ark (1997) tarafından, Hindistan'ın Orissa Bölgesinin, Bhubaneswar kentinde, 47 kişi ile yapılan görüşmeler sonucunda, katılımcıların birtakım olaylara ilişkin değerlendirmeleri ahlaki standart unsurlarına göre yüksek, orta ve düşük düzeyde olarak kaydedilmiştir. Örneğin, hasta çocuğu ve eşiyle birlikte dilenen bir dilencinin, ev sahibi tarafından evden atılması özerklik unsuru bakımından yüksek düzeyde aykırı kabul edilirken, arkadaşlarıyla kart oynayan bir kadına kocasının pilav yapması, ahlaki standardın toplum unsuru bakımından yüksek düzeyde aykırı kabul edilmektedir. Kutsallık unsuru bakımından aykırılık teşkil eden bir diğer örnekte, bir kadının kocasının ölümünden 6 ay sonra, parlak giysiler giymesi ve mücevher takmasıdır. Bu bağlamda değerlendirildiğinde, özerklik unsuruna dair standartlar evrensel iken kutsallık ve toplum unsurları kültürlerarası değişkenlik gösterebilmektedir.

Ahlaki eylemi ortaya koyabilmede bir diğer unsur da ahlaki biliştir. Ahlaki biliş ile ilgili yapılan çalışmalar genellikle ahlaki muhakeme kurmayı kapsamaktadır. Bu bağlamda yüksek düzeyde ahlaki muhakemenin bireyleri adaletli ve daha az kendine odaklı davranmaya iterek, ahlaki eylemlerin oluşumuna katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Muhakeme kurmanın yanında ahlaki biliş unsuru içerisinde yer alan bir diğer yapı da kendini düzenleme kapasitesidir.

Bandura, Caprara, Barbaranelli, Gerbino ve Pastorelli (2003) tarafından yapılan çalışmada 14-19 yaşları arasındaki bireylerin duygularını ve davranışlarını düzenleme yetilerinin olumlu sosyal, anti sosyal davranışlarıyla ilişkisi boylamsal olarak incelenmiştir. Duyusal ve davranışsal olarak kendini düzenleme kapasiteleri daha fazla olan bireylerin olumlu sosyal davranışlarda daha fazla bulunduğu gözlemlenmiştir (Bandura ve ark, 2003).

Ahlaki eylemi ortaya koyabilmede yer alan diğer unsur da ahlaki duygulardır. Haidt (2003) ahlaki duyguların, toplumun devamlılığını ve iyi halini sürdürebilmesi için gerekli olduğunu belirtmiştir (aktaran De Hooge, Zeelenberg ve Breugelmans, 2007).

Bunun yanı sıra Haidt (2003) ahlaki duyguların işlevine, sadece bu duyguları deneyimleyenler tarafından bakmamıştır. Bu duyguların oluşumu sonrasında

68

gözlenen telafi edici eylemlerin, izleyiciler tarafından da gerçekleştirilme olasılığının arttığını ifade etmiştir. Bu durumun da, ortak çıkarı gözeterek eylemde bulunma potansiyeline katkıda bulunduğunu belirtmiştir (aktaran Tangney ve ark, 2007).

Özetle ahlaki eylemlerin meydana gelmesinde, ahlaki standartlar, ahlaki biliş özellikleri ve ahlaki duygular önemli rol oynamaktadır. Bununla birlikte öz bilinç duyguları, söz konusu duygular öngörüldüğünde ya da davranış sonrası deneyimlendiğinde, bireye geri bildirim vererek, kendini diğerleri karşısında değerlendirmesine ve davranışlarını sosyal anlamda kabul edilir anlamda düzenlemesine yol açmaktadır. Bu bağlamda öz bilinç duygusu olarak suçluluk duygusunun, bireyin kendini değerlendirme ve düzenleme işlevleri bakımından özelliklerinin incelenmesi önem taşımaktadır.