• Sonuç bulunamadı

MUHACİRLERİN SOSYO-EKONO- SOSYO-EKONO-MİK VE KÜLTÜREL ÖZELLİKLERİ

Belgede KONYA KİTABIXVII (sayfa 58-63)

OSMANLI DÖNEMİ’NDE KONYA VİLAYETİ BEYŞEHİR KAZASI’NDA

CHECHEN-INGUSH IMMIGRANTS SETTLEMENT IN BEYSEHIR DISTRICT

B. MUHACİRLERİN SOSYO-EKONO- SOSYO-EKONO-MİK VE KÜLTÜREL ÖZELLİKLERİ

1901 yılında Beyşehir’in Üçler Tepesi’ne yerleştirilen ve yerleştirildikleri yere Hamidiye Mahallesi adı verilen muhacirlerin torunları hala burada yaşamaktadır. Ancak muhacirlerin bu coğ-rafyada yaklaşık 120 yıldır yaşamaları, dolayısıyla hem yerli halk ile olan etkileşimleri, hem de zama-nın ve modern çağın bir sonucu olarak geçirdikleri değişimler; Kafkas göçmenlerinin torunlarının sos-yal ve kültürel özelliklerini büyük oranda yitirme-lerine sebep olmuştur. Günümüzdeki göstergeler geçmişe dair bir parça ipucu verse de; günümüz-deki mahalle sakinlerinin 1901 yılında gelenlerin özelliğini bütünüyle yansıttığını söylemek müm-kün değildir. Buna rağmen; mevcut vesikalar, çe-şitli kaynak ve çalışmalar ile tarafımızdan yapılan mülakatlar ışığında, muhacirlerin sosyal-kültürel ve ekonomik özellikleri ortaya konulmaya ve bun-lar üzerinden de bazı değerlendirmeler yapılmaya çalışılacaktır.

1. Fiziksel Özellikleri ve Kıyafetleri

Serin ve yüksek bir coğrafyadan gelen ve farklı bir yapıya sahip olan Kafkas muhacirleriy-le ilgili akla ilk gemuhacirleriy-len soru, fiziksel özellikmuhacirleriy-lerinin nasıl olduğudur. Çeçen-İnguşların fiziksel özellik-leriyle ilgili çeşitli bilgilere ulaşılmış olup; burada yalnızca Beyşehir Kazası’nın Hamidiye Mahalle-si’ne yerleştirilen muhacirlerin fiziksel özellikleri üzerinde durulacaktır. Kaynak kişilerin

anlatımla-52 Hüseyin Muşmal tarafından 21.07.2013 tarihinde Derya Sagon (1959) ile yapılan mülakat; Kübra Benli tarafından 01.08.2019 ta-rihinde Mustafa Beştoy (1938) ile yapılan mülakat. 1929 yılında çıkarılan bir kararname ile Kafkas Müslümanlarından olup hicret ve iltica suretiyle Anadolu’ya gelen muhacirler de Türk vatandaşlı-ğına alınmıştır. BCA, 030-18-1/02-4-35-3, 12 Haziran 1929.

rından edindiğimiz bilgilere göre Beyşehir’e gelen muhacir kadınları beyaz tenli, sarışın ve uzun saçlı olup uzun örgülü saçları, onların vazgeçilmezleri idi. Muhacir erkeklerinin ise genel olarak sarışın, mavi gözlü, uzun boylu ve zayıf insanlar oldukları bilinmektedir. Hatta Beyşehir’deki muhacirler ara-sında şişman olmanın ayıp kabul edildiği; dolayı-sıyla zayıf kalmaya özen göstererek görünüşlerine dikkat ettikleri rivayet edilmektedir53.

Muhacirlerin torunları ile yapılan mülakat-larda onların giyim tarzları ile ilgili de bilgi edin-mek mümkün olmuştur. Bu bilgilerden yola çıka-rak erkeklerin, kışın sıcak yazın serin tutan ipek kumaştan dik yakalı gömlek ve iplikten yapılan düğmelerle tamamlanmış cepken ve üzerine uzun etekli ve göğüs kısmında fişekler bulunan yünlü bir elbise ile altlarına ise kolay hareket edebilecekleri bir pantolon giydikleri söylenebilir. Çeçen-İnguş-lar, özellikle ata binerken zorluk yaşamamak için pantolon giymeyi tercih etmişlerdir. Ayaklarında ise kendilerini soğuktan ve yağmurdan koruyacak uzun çizmeler bulunmaktadır. Bununla birlikte er-keklerin giyiminde; kalpak, kama ve kemer gibi aksesuarların önemli bir yer teşkil ettiği; muhacir-lerin aynı zamanda giysimuhacir-lerinin mühim bir parçası olan kamayı, nefs-i müdafaa niyetiyle de yanların-da taşıdıkları bilinmektedir. Kılık ve kıyafetlerine çok önem veren Beyşehirli muhacir kadınlar ise;

rahat hareket edebilecekleri şalvar yerine, elbise giymeyi tercih etmişlerdir. Kaftanı andıran bir el-bise/ceket giyen kadınlar, bunun altına boyundan bağlamalı sırtı açık başka bir elbise daha giyerlerdi.

Elbiselerinin üzerinde gümüşten, işlemeli bir ke-mer bulunurdu. Kadınlar ve erkekler için kıyafet-lerini süsleyen bu kemerlerin ehemmiyeti büyük-tür. Başlarına şal gibi bir tülbent takan kadınların evli olanları başlarını tamamıyla kapatırken; genç

53 Kübra Benli tarafından 01.08.2019 tarihinde Mustafa Beştoy (1938) ve 18.05.2019 tarihinde Selman Beştoy (1974) ile yapılan mülakat.

kızları, başörtülerini daha serbest bırakmışlardır.

Ayrıca dokumacılıkla uğraşan ve elbiselerini kendi diken Çeçen-İnguş kadınları, kıyafetlerinde hem koyu, hem de açık renkleri kullanmışlardır. Erkek-ler ise daha çok kıyafetErkek-lerinde koyu rengi tercih et-mişlerdir. Erkeklerin ve çocukların kıyafetleri için

“Çerkeska” tabirinin kullanıldığı bilinmekte olup;

kadınların kıyafetlerinin ise nasıl isimlendirildiği hakkında bir bilgi elde edilememiştir. Kız ve erkek çocukların giyimlerinin, yetişkinlerin kıyafetleri ile aynı tarzda; ancak yetişkinlere nazaran daha sade kaldığı bilinmektedir54.

2. Hayat Tarzları ve İnanışları

Gelenek ve göreneklerine son derece bağlı olan muhacirler, Beyşehir’de kendi kültürlerini uzun yıllar boyunca yaşatmaya çalışmıştır. Hal ve hareketlerine dikkat eden, insanlarla kurdukla-rı ilişkilere özen gösteren muhacirler muhtemelen hem kültürlerinin, hem de İslam dininin etkisiyle büyüklere karşı oldukça saygılı davranmışlardır.

Hatta Beyşehir’deki muhacir kadınlarının yolda giderken bir erkeğin önünden geçmemeye çalış-tıkları, üstelik erkeklere yol verdikleri; dolayısıyla bu durumun Çeçen-İnguşlar arasında, kültürel bir görgü kuralı olduğu bilinmektedir55.

Evlilik hususunda titiz davranan Kafkas mu-hacirleri, akraba evliliği yapmamaya özen göster-mişlerdir. Genellikle kendi kültürlerinden olan ve herhangi bir kan bağlarının bulunmadığı kişilerle evlenmişlerdir. Fakat Beyşehir’e geldiklerinde yo-ğun bir nüfusa sahip olmamaları sebebiyle zaman içerisinde evlenebilecekleri kişilerin yakınlık dere-cesi artmıştır. Nitekim başlarda komşu evliliklerini ve akraba evlilikleri tercih etmeyen Çeçen-İnguş-ların araÇeçen-İnguş-larında artan yakınlık derecesi, onları

Bey-54 Mansur, Çeçenler, s. 129-130; Kübra Benli tarafından 01.08.2019 tarihinde Mustafa Beştoy (1938) ve 18.05.2019 tari-hinde Selman Beştoy (1974) ile yapılan mülakat. Bkz. Ek 4-5.

55 Kübra Benli tarafından 01.08.2019 tarihinde Mustafa Beştoy (1938) ile yapılan mülakat.

şehir’deki yerli halk ile evlilikler yapmaya sevk etmiştir56.

Çeçen-İnguşların hayat tarzlarına dair bir baş-ka özelliği dans etmeyi ve eğlenmeyi çok sevmele-ridir. Beyşehirli muhacir torunlar Mustafa Beştoy ve Atilla Canbolat, Kafkas gençlerinin her akşam tepelere çıkarak akordeon, armonika, mızıka ve pandirgibi enstrümanlar çalıp şarkılar söyledikle-rini uzun uzun anlatırlar. Bununla birlikte her aile-nin kendine has bir oyunu olduğunu ve kendilerine mahsus olan Kafkas havasını oynadıkları bilin-mektedir57. Şarkı söylemek, dans etmek ve enstrü-man çalmak gibi eğlencelerinin yanı sıra Çeçen-İn-guşların hem spor amaçlı, hem de eğlence amaçlı olarak yaptıkları bir etkinlikten daha bahsedilmek-tedir. Binicilik olduğunu bilinen bu etkinliğin, aynı zamanda hayatlarının vazgeçilmez bir parçası ol-duğu da söylenmektedir58. 120 yıldır Beyşehir’de yaşayan muhacirler, her ne kadar kültürlerini ve yaşam tarzlarını korumaya çalışsalar da; günümüz-de bu özelliklerini büyük oranda yitirmişlerdir.

Kafkasya’dan Anadolu’ya geldiklerinde zaten İslamî inanca sahip olan Çeçen-İnguş muhacirler, bu inançlarını ülke içerisinde de devam ettirmiş-lerdir. Beyşehir’de Hamidiye Mahallesi’ne yerleş-tirildiklerinde, ibadetlerini yerine getirebilmek için ilk olarak kendilerine burada bir cami yapmışlar-dır59. 28 Aralık 1904 tarihinde Çeçen-İnguş mu-hacirlerinden Hacı Koytemir’in, Beyşehir Mahke-mesi’ne müracaat ederek Hamidiye Mahallesi’nde

56 Kübra Benli tarafından 18.05.2019 tarihinde Selman Beştoy (1974) ve 01.08.2019 tarihinde Mustafa Beştoy (1938) ile yapılan mülakat.

57 Hüseyin Muşmal tarafından 19.07.2013 tarihinde Atilla Can-bolat (1940) ve 21.07.2013 tarihinde Mustafa Beştoy (1938) ile yapılan mülakat. Bkz. Ek 6.

58 Mansur, Çeçenler, s. 130; Kübra Benli tarafından 01.08.2019 tarihinde Mustafa Beştoy (1038) ile yapılan mülakat.

59 Kübra Benli tarafından 18.05.2019 tarihinde Selman Beştoy (1974) ile ve Hüseyin Muşmal tarafından 19.07.2013 tarihinde Atilla Canbolat (1940) ile yapılan mülakat.

inşa edilecek olan Hamidiye Camii’ne yardımda bulunduğu; dolayısıyla vakfın ilk mütevellisi oldu-ğu ve bu sebeple de vakfiyeye yalnızca kendi so-yundan gelenlerin mütevelli olabileceğine dair şart koyduğu bilinmektedir60.

3. Geçim Kaynakları

Osmanlı Devleti tarafından ev, arazi ve çift hayvanı yardımı yaparak geçimlerini ziraat yoluyla temin etmelerine imkân tanınan Çeçen-İnguş mu-hacirler; yaşadıkları bölgeye ve Beyşehir’e alışa-rak zamanla çeşitli sektörlere yönelmişlerdir. Ha-midiye Mahallesi’ndeki Muhacirler çiftçiliğin yanı sıra, dokumacılık, değirmencilik dokumacılık ve kerestecilik gibi işler yapmışlardır61. Ancak bazı muhacirler geçimlerini tarım ve hayvancılıktan sağlamayı uzun bir süre sürdürmüşlerdir.

Bu konuda anlatılan bir rivayete göre Kırım üzerinden deniz yoluyla Osmanlı topraklarına gelen Çeçen-İnguşlar, Kırım Bahçesaray’da gör-dükleri elmanın çekirdeğini alarak Beyşehir’e ge-tirmiş ve kırmızı renkte olan ve Kırım Elması ola-rak adlandırılan meyvenin burada yetiştiriciliğini yapmışlardır. Muhacirlerin bağcılık konusunda da Beyşehir’e ciddi katkıları olmuştur62. Atilla Can-bolat, üzüm ve elmanın yanı sıra Kafkas muha-cirlerinin Kosti Bahçeleri’nde ayva, armut, vişne ve kiraz yetiştiriciliği yaptığını; hatta Kanal ke-narından bugünkü hapishaneye kadar olan hattın bahçelerden, evlere kadar olan kısmın da tarla ve bağlardan teşekkül ettiğini, dolayısıyla burada ya-şayan muhacirler için çiftçiliğin önemli bir geçim

60 Muşmal, Beyşehir ve Çevresi, s. 169.

61 Hüseyin Muşmal tarafından 19.07.2013 tarihinde Atilla Canbo-lat (1940) ile yapılan mülakat.

62 Beyşehir’in yerli üzümlerinde görülen filoksera parazitini önle-mek adına muhacirlerden Abdurreşit Beştoy, Amerika’dan İzmir’e getirilen Amerikan çubuğunu, İzmir’den Beyşehir’e getirerek ve bu çubukları yerli üzüm çubuklarına aşılayarak hastalığı önlemiş-tir. Hüseyin Muşmal tarafından 21.07.2013 tarihinde Mustafa Beştoy (1938) ve Kübra Benli tarafından 01.08.2019 Mustafa Beş-toy(1938) ile yapılan mülakat.

kaynağı olduğunu söylemektedir63. Selman Beştoy bu hususu doğrulamış ve muhacirlere ait bir un fabrikasının bulunduğunu da ilave etmiştir64.

Muhacirler arasında çiftçilik faaliyetlerinin yanı sıra keresteciliğin de mühim bir konuma sahip olduğu söylenebilir. Özellikle muhacirlerin önde-ri konumunda olan Süleyman Efendi’nin65 kereste şirketi66 olduğu, Anamas Dağları’nın işletmesinin bu şirkete tahsis edildiği; ayrıca çok ortaklı olarak girdikleri bu işin Almanya ve Fransa’da bir hay-li alıcı bulduğu bihay-linmektedir. Süleyman Efendi, 1918 senesinde yeniden inşa edilen Beyşehir Hü-kümet Konağı’na yardımlarda bulunmuş ve bu katkısı neticesinde de devlet tarafından beşinci rüt-beden mecidiye nişanı verilerek ödüllendirilmiştir.

Keresteciliğin yanı sıra Milli Mücadele döneminde, Beyşehir Umum Kuvâ-yı Milliye Kumandanlığı ve bir süre de Beyşehir Belediye Reisliği görevini icra

63 Hüseyin Muşmal tarafından 19.07.2013 tarihinde Atilla Canbo-lat (1940) ile yapılan mülakat.

64 Kübra Benli tarafından 18.05.2019 tarihinde Selman Beştoy ile yapılan mülakat.

65 Konya Lisesi’nde eğitim görmüş olan Süleyman Efendi, maddi durumunun yetersizliği sebebiyle eğitim hayatına devam etmemiş, ticarete atılmış ve ortaklı bir kereste fabrikası kurmuştur. Hüseyin Muşmal tarafından 21.07.2013 tarihinde Mustafa Beştoy (1938) ile yapılan mülakat.

66 BOA, DH.KMS., Nr.53/2, 3 Zilhicce 1337/30 Ağustos 1919.

Süleyman Efendi, lise öğrenimine devam ederken maddi imkân-larının yetersizliği sebebiyle burs ihtiyacı duymuştur. O sırada okul müdürü aracılığıyla, hali vakti yerinde olan bir hayırsever ile yolları kesişen Süleyman Efendi, zamanla kendisine burs imkânı tanıyan hayırsever ile ortaklık kurarak ticarete atılmış ve bu du-rum ortak iş kurmaya kadar gitmiştir. Süleyman Efendi ve ortak-ları tarafından kurulan ve kereste ticareti yaptıkortak-ları bu şirketin adı

“İnkişafı Milli Ticaret ve Sanayi Osmanlı Anonim Şirketi” olmuş;

Beyşehir Anamas Ormanları’nın işletmesi Süleyman Efendi’nin Milli İnkişaf Şirketi’ne verilmiştir. Çok ortaklı olarak girdikleri ke-restecilik işi Almanya ve Fransa’da çok fazla alıcı bulmuştur. Fakat zamanla Almanya’da Hitlerin başa geçmesi ve Türkiye’de çıkarı-lan orman kanunu, kereste işlerinin duraklamasına sebep olmuş-tur. Buna rağmen 1933’lere kadar faaliyetini sürdürdüğü bilinen fabrikanın kritik durumuna bir de hayırseverin ailesi ve ortakların ayrılma kararı eklenmiş ve küçültme yoluna gidilmesi fabrikanın sonunu getirmiştir. Hüseyin Muşmal tarafından 21.07.2013 tari-hinde Mustafa Beştoy (1938) ile yapılan mülakat; BOA, A.DVN.

MKL.,Nr. 65/34, 21 Muharrem 1337/7 Ekim 1918; BCA, 030-11-1/75-1-17, 8 Ocak 1933.

etmiştir. Ayrıca Beyşehir 7. Süvari Alay Kuman-danı M. Nazım ile birlikte, Mayıs 1919 senesinde Beyşehir Kuvâ-yı Milliye’sini kurmuştur67.

Birçoğunun eğitimli olduğunu bildiğimiz mu-hacirlerin, Anadolu’ya geldiklerinde kendi mes-leklerini de icra ettikleri bilinmektedir. Örneğin;

Vladikafkas’da veterinerlik eğitimi almış olan İsa Sagon68 ve Kafkasya’da medrese eğitimi alan, aynı zamanda da iyi derecede Arapça bilen Numan Hacı69 bunlardan bir kaçıdır. Bunların yanı sıra bir kısmının buraya gelince tahsilini tamamladığı; ay-rıca çocuklarının da yüksek tahsilli olmasına özen gösterdikleri anlaşılmaktadır. Bu hususla ilgili ola-rak Abdurreşit Beştoy70, Mustafa Beştoy71, Atilla

67 BOA, DH.KMS., Nr.53/2, 3 Zilhicce 1337/30 Ağustos 1919;

DH.KMS., Nr.48/56, 18 Zilhicce 1336/ 24 Eylül 1918; Necmi Uyanık, “İzmir’in İşgaline Karşı Konya Yöresinden Gelen Tep-kiler”, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi/ TheJournal Of International SocialResearch, 5, 2008, s. 851, 857; Muşmal-Çeti-naslan, “Çeçen”, s. 427;Ayr. Bkz. Ek 3.

68 1920 senesinde Nazran’da doğan İsa Sagon, Vladikafkas’da ve-terinerlik okumuştur. Okulu bitirir bitirmez askere gitmek isteyen Sagon, II. Dünya Savaşı’nın başladığı sırada askerlik görevini icra etmektedir. Savaş esnasında Almanlar tarafından esir alınmış ve 1949 senesinde Türkiye’ye göç etmiştir. Beyşehirde’ki Çeçen-İn-guşların yanına gelen 8-10 kişiden biri olan Sagon, Ankara Üni-versitesi’nden diploma denklik belgesi alıp veterinerlik görevini burada icra ettirmiştir. Hüseyin Muşmal tarafından 21.07.2013 tarihinde Derya Sagon (1959) ile yapıla mülakat.

69 Beyşehir’e ilk gelen muhacirlerden olan Numan Hacı müderris-tir. Kafkasya’da medresede eğitim alan Numan Hacı iyi derecede Arapça bilmektedir. Numan Hacı, oğlu Süfyan Tultay’ın da med-resede eğitim almasını sağlamıştır. Hüseyin Muşmal tarafından 21.07.2013 tarihinde Mustafa Beştoy (1938) ile yapılan mülakat.

70 Abdurreşit Beştoy’un ailesi, Anadolu’ya ilk geldiklerinde Muş’a yerleşmişlerdir. Muş’ta doğan Abdurreşit daha sonrasın-da ailesinin Beyşehir’e göç etmesiyle birlikte buraya yerleşmiştir.

Muallim mektebinde eğitim gören Abdurreşit Beştoy, öğretmenlik görevinde bulunmuştur. Hüseyin Muşmal tarafından 21.07.2013 tarihinde Mustafa Beştoy (1938) ile yapılan mülakat.

71 1938’de Beyşehir’de dünyaya gelen Mustafa Beştoy, Abdurre-şit’in oğludur. Muallim olan babasının görev yeri değişikliği ile çeşitli yerleri gezen Mustafa, ilköğretimine Beyşehir’de başlamış ve Konya’da devam etmiştir. Konya Lisesi’nde okuyan Beştoy, Kabataş Erkek Lisesi’nde eğitimine devam etmiş ve İstanbul Üni-versitesi Tıp Fakültesi’ni kazanmıştır. Daha sonra Tıp Fakültesi’ni bırakıp Diş Hekimliği okumuş ve diş hekimi olarak hala görevini icra etmektedir. Kübra Benli tarafından 01.08.2019 tarihinde Mus-tafa Beştoy (1938) ile yapılan mülakat.

Taçoy72, Şerif Baştav73 gibi kişileri saymak müm-kündür. Netice itibariyle eğitime önem veren Çe-çen-İnguşların arasından birçok farklı meslekten kişilerin olduğu, nitekim bir kısmının geçimlerini bu mesleklerden karşıladığı anlaşılmaktadır.

4. Evleri

Beyşehir’e yerleştirilen muhacirlerin hayat tarzlarının ve kültürlerinin mimariye olan yansı-masını evlerinde görmek mümkündür. Beyşehir’e ilk geldiklerinde yerli halkın evlerinin kerpiçten olmasına rağmen, taş ve ahşaptan evler inşa edil-diği, kiremidin ilk kez Çeçen-İnguşlar tarafından kullanıldığı bilinmektedir. Genellikle geniş bir av-lusu bulunan ve 3-4 metre uzunluğundaki yüksek duvarlarla çevrili olan bu evlerin, adeta bir kaleyi andırdığı söylenebilir. Muhtemelen mahremiyeti sağlayabilmek açısından bu tarz bir mimarî yapıyı tercih ettikleri düşünülmektedir.

Bu konudaki bazı rivayetlere göre, bina yapı-mında önemli bir malzeme olan ve çatı, kiriş, sütun ve pencere çerçevelerinde kullanılan ahşap malze-melerin seçimleri Çeçen-İnguş kadınları tarafından yapılmıştır. Evlerinde misafir için ayrı bir kısmın bulunduğu; ayrıca banyolarının gömme banyo ol-duğu bilinmektedir. Buna rağmen kanalizasyon sisteminin gelişmesi çok ileri dönemlerde gerçek-leştiği için tuvaletler, evin dışına bir müştemilat olarak inşa edilmiştir. Yine evlerin içerisinde hem ısınma, hem de yemek pişirme ihtiyaçlarını

kar-72 1939 senesinde Konya’da dünyaya gelen Taçoy; ilköğretim, ortaöğretim ve lise öğrenimini Konya’da tamamlamıştır. Sonra-sında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde eğitim gören Taçoy, tahsilini tamamladıktan sonra akademik hayata atılmıştır. Ankara Üniversitesi’nde başladığı akademik hayatını Akdeniz Üniversite-si’nde devam ettirmiş ve burada profesör olarak göreve başlamıştır.

Buna ilaveten Türk Hava Kurumu Genel Başkanlığı’nda da görev-de bulunmuştur. Mehmet Bildirici, Konya Lisesi’ngörev-den Elliyedililer de Geçti, İstanbul 2007, s. 125.

73 Beyşehir’de 1913 senesinde dünyaya gelen Şerif Baştav, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nde başladığı akademik hayatına, profe-sör olarak devam etmiştir. Kübra Benli tarafından 01.08.2019 tari-hinde Mustafa Beştoy (1938) ile yapılan mülakat.

şılayacakları bir ocak bulunmaktaydı. Bu ocağın içerisinde yer alan ve biri büyük, biri küçük olan iki taşın bulunduğu; büyük taşın üzerinde yemek pişirilirken; küçük taşın üzerinde ise daha küçük kaplarda pişirme ve ısıtma gibi işlemlerin yapıldığı rivayet edilmektedir74.

SONUÇ

XIX. yüzyılın ikinci yarısından sonra Kaf-kasya’dan Osmanlı topraklarına iskân eden Çe-çen-İnguş muhacirler, 1901 senesinde Konya Vila-yeti’neve buradan Beyşehir’e yerleştirilmişlerdir.

Gelenek ve göreneklerine oldukça bağlı olan bu Kafkas halkının, Osmanlı topraklarına gelmele-rindeki en büyük etken; Ruslar tarafından asimile olmak istememeleridir.Ne yazık ki büyük umutlar-la geldikleri Anadolu toprakumutlar-larında, aradıkumutlar-larını bulamamışlardır. Hatta başlangıçta karşılaştıkları bulaşıcı hastalıklar, özellikle sıtma hastalığının vermiş olduğu kayıplar, bölgeye alışma süreçleri ve iaşe sorunu, bu muhacirleri oldukça olumsuz şekilde etkilemiştir.Tabi ki Osmanlı Devleti’ne ge-len muhacirler sadece Çeçen-İnguş ile sınırlı değil-dir. Aynı dönemlerde devlete sığınan başka Kafkas halkları da mevcuttur. Hem yoğun bir şekilde Ana-dolu’ya muhacirlerin gelmesi, hem buranın havası-na ve suyuhavası-na alışamamaları, dolayısıyla da birçok hastalıkla mücadele etmeleri ve hatta yerli halk ile anlaşmakta zorlanmaları gibi durumlar göz önü-ne alındığında,devlet tarafından yapılan yardım-lar ve muhacirlerin sorunyardım-ları ile ilgilenme hususu yetersiz kalmış olabilir.Her ne kadar muhacirler burada olumsuzluklar yaşamış olsalar da; zaman-la bölgeye alışmışzaman-lardır. Hatta Beyşehir’e önemli katkılarda bile bulunmuşlardır. Bunlar arasında;

inşaatlarda kiremittin kullanılmaya başlaması, Kı-rım elmasının yetiştirilmesi, bağcılığın sekteye uğ-ramasının önüne geçilmesi, kerestecilik ticaretinin

74 Kübra Benli tarafından 18.05.2019 tarihinde Selman Beştoy (1974) ve 01.08.2019 tarihinde Mustafa Beştoy (1938) ile yapılan mülakat.

ülkeye olan katkıları gibi hususlar sayılabilir. Neti-ce itibari ile XIX. yüzyılın ikinci yarısından sonra Osmanlı himayesine giren, Beyşehir’de keresteci-lik, dokumacılık, değirmencikeresteci-lik, bağ ve bahçecilik gibi işlerle ilgilenen ve geçimlerini bunlardan sağ-layan, dolayısıyla zamanla bölgeye uyum gösteren bu Kafkas halkının, günümüzde hala torunlarının burada yaşadığı bilinmektedir.

KAYNAKLAR A-Arşiv Kaynakları

Başkanlık Osmanlı Arşivi(BOA)

Sadaret Divan Mukavelenameler (A.DVN.

MKL): Nr.65/34.

Sadaret Mektubî Kalemi Muhimme Odası Belgeleri (A.MKT.MHM): Nr.332/72, 337/72, 343/6, 510/35, 514/25,517/21, 521/32, 522/17.

Dâhiliye Nezareti Kalem-i Mahsûs Müdüri-yeti Belgeleri (DH.KMS): Nr.48/56, 53/2.

Dâhiliye Nezareti Mektubi Kalemi (DH.

MKT): Nr. 471/47, 1016/26, 1256/21, 1544/100, 2541/18.

Hariciye Nezareti İdare (HR. İD.): Nr.12/8.

İrade Dahiliye (İ..DH..):Nr. 1409/6.

İrade Maliye (İ.ML..):Nr.53/54.

Şura-yı Devlet (ŞD.): Nr. 405/11, 1757/26.

Mütenevvi Maruzat Evrakı (Y.MTV.):

Nr.216/58.

Başkanlık Cumhuriyet Arşivi(BCA) BCA, 030-11-1/75-1-17.

BCA, 030-18-1/02-4-35-3.

Selman Beştoy Özel Arşivi B-Süreli Yayınlar

H. 1322 (1906) Konya Vilâyeti Sâlnâmesi, Defa 29, Konya Vilâyet Matbaası, 1322/1906.

C-Mülakatlar

Hüseyin Muşmal tarafından 16.7.2013 tari-hinde Konya Beyşehir’de Naci Demirat (D.1929);

19.7.2013 tarihinde Konya Beyşehir’de Atilla Can-bolat (D.1940); 21.7.2013 tarihinde Konya Beyşe-hir’de Mustafa Beştoy (D.1938); 21.07.2013 tari-hinde Konya Beyşehir’de Derya Sagon (D.1959) ile yapılan mülakat.

Kübra Benli tarafından 18.05.2019 tarihin-de İstanbul Kadıköy’tarihin-de Selman Beştoy (D.1974), 01.08.2019 tarihinde Konya Beyşehir’de Mustafa Beştoy (D.1938) ile yapılan mülakat.

Belgede KONYA KİTABIXVII (sayfa 58-63)