• Sonuç bulunamadı

MUHACİRLERİN İSKÂNI VE HAMİ- HAMİ-DİYE MAHALLESİ’NİN TEŞKİLİ

Belgede KONYA KİTABIXVII (sayfa 54-58)

OSMANLI DÖNEMİ’NDE KONYA VİLAYETİ BEYŞEHİR KAZASI’NDA

CHECHEN-INGUSH IMMIGRANTS SETTLEMENT IN BEYSEHIR DISTRICT

A. MUHACİRLERİN İSKÂNI VE HAMİ- HAMİ-DİYE MAHALLESİ’NİN TEŞKİLİ

Konya Vilayeti Beyşehir Kazası’na yerleşti-rilen Çeçen-İnguş muhacirleri hakkında Türkiye Cumhuriyeti Başkanlık Osmanlı Arşivi kayıtların-da ve bu konukayıtların-daki bazı kaynaklarkayıtların-da çeşitli bilgiler yer almakta, ayrıca bu bilgileri büyük oranda teyit eden, halk arasında çeşitli rivayetler bulunmakta-dır. Bu husustaki bilgiler ve rivayetlere göre 1901 senesinde, Çeçenistan’ın merkezi Grozni’den yola

21 . BOA, DH. MKT., Nr.1256/21, 22 Rabiulahir 1326/14 Mayıs 1908.

22 Şamil Mansur, Çeçenler, Ankara 1995, s. 141.

çıkan 120 hanelik Çeçen-İnguş muhaciri, Vladi-kafkas ve Kuban’ın kuzeyinden karayolu ile No-vorosisky İskelesi’ne ve ardından vapur aracılığıy-la Anadolu Kavağı’na, yani İstanbul’a gelmiştir.

Burada bir müddet bekledikten sonra muhacirlerin yarısı Uzunyayla’ya, diğer yarısı da tren yolculuğu ile Konya’ya geçmiştir23. Bu hususla ilgili olarak Atilla Canbolat, Çeçen-İnguş muhacirlerinin İs-tanbul’a Kırım yoluyla geldiklerini, gelenlerin 300 haneden ibaret olduğunu, burada asimile olmak istemeyen Kafkas muhacirlerinden bir kısmının Bursa Çekirge’ye diğer kısmının ise Konya’ya gel-diğini belirtmiştir24.

Konya’ya yerleşmek üzere İstanbul’dan hare-ket eden Çeçen-İnguş muhacirler25, burada bir süre kaldıktan sonra öncelikle Beyşehir Kazası merke-zinde bulunan Çarşamba Çayı kenarında26 uzanan Kosti Bahçeleri’nin olduğu alana yerleştirilmişler-dir27. Beyşehir İçerişehir sakinlerinden Naci Demi-rat Çeçen-İnguş muhacirlerinin ilk olarak İçerişe-hir Mahallesi’nde kale kapısı civarına geldiklerini, daha sonra Kosti Bahçeleri’nin olduğu yere yerleş-tiklerini söylemektedir28.

Çeçen-İnguş muhacirlerin Beyşehir’e yerleş-tirilme süreçleri hakkında muhacirlerden Atilla Canbolat, Konya Vilayeti’ne gelen Kafkas halkı-nın, burada dönemin Konya Valisi olan

Avlonya-23 Yılmaz, Muhacir Yerleşmeleri, s. 188; Berna Korucu Üçün-cü-Hüseyin Muşmal, Tarihi Süreçte Beyşehir Gölü ve Adalarında Hayat, Konya 2014, s. 113.

24 Hüseyin Muşmal tarafından 19.07.2013 tarihinde Atilla Canbo-lat (1940) ile yapılan mülakat.

25 Aynı tarihlerde Çeçen-İnguşlarla birlikte Bulgaristan ve di-ğer mahallerden de muhacirlerin geldiği bilinmektedir. BOA, Y.MTV.,Nr. 216/58, 23 Safer 1319/11 Haziran 1901, A.MKT.

MHM.,Nr. 514/25, 8 Rabiulahir 1319/ 25 Temmuz 1901.

26 Yılmaz, Muhacir Yerleşimler, s. 188.

27 Hüseyin Muşmal tarafından 19.07.2013 tarihinde Atilla Can-bolat (1940) ile yapılan mülakat; Muşmal-Çetinaslan, “Çeçen”, s.

425.

28 Hüseyin Muşmal tarafından 16.07.2013 tarihinde Naci Demirat (1929) ile yapılan mülakat.

lı Ferit Paşa’ya müracaat ettiklerini ve Paşa’nın

“Konya’da nereye yerleşmek isterseniz sizi oraya yerleştireyim” dediğini aktarmıştır29. Bunun üzeri-ne muhacirler, Konya Vilayeti dâhilinde dört bir tarafa atlılar göndermiş ve atlılar Bozkır, Seydişe-hir, Beyşehir ve Hadim taraflarına dağılmışlardır.

Vilayet dâhilinde keşif yapan atlılar geri döndük-lerinde, Beyşehir’in kendileri için en uygun yer olduğuna karar vermişlerdir. Canbolat’a göre, baş-langıçta üçer beşer aile olmak üzere köylere dağıl-mış olsalar da bir süre sonra asimile olmak isteme-dikleri için Beyşehir merkezinde Çarşamba Çayı kenarına yerleşmişlerdir. Bu hususla ilgili olarak Mehmet Yılmaz,“Konya Vilâyetinde Muhacir Yer-leşmeleri 1854-1914” adlı doktora çalışmasında, bir başka rivayeti dile getirmektedir: “Konya’da kalan Çeçenler ulemadan Seydişehirli Abdullah Hoca’ya “Bize öyle bir yer göster ki, bir daha düş-man yüzü görmeyelim demişler. Abdullah Hoca’da Beyşehir’i sağlık vermiş. Çeçenlerin isteği üzeri-ne, 1902 yılında Beyşehir Kasabası’nın güneyinde ve hemen Çarşamba Çayı kenarında kurulan bir mahalleye yerleştirilmişlerdir”30. Muhacirlerden Mustafa Beştoy ise bu konu ile ilgili olarak; Beyşe-hir’e ilk gelen muhacirlerden olan ve Kafkasya’da müderrislik yapan Numan Hacı’nın Beyşehir’e gelir gelmez burada bir gece dahi konaklamadan eşi ve çocuklarını Beyşehir’e bırakıp, kendisinin Seydişehir’de bulunan Abdullah Hoca’nın yanına gittiğini ve burada 2-3 ay kadar konakladığını söy-lemiştir. Fakat Beyşehir’i muhacirlere gösterenin Vali Ferit Paşa olduğunu aktarmaktadır31.

Muhacirlerin geçimlerini sağlayabilmeleri ve Osmanlı’nın düzenine uyum gösterebilmeleri için devlet; bağ, bahçe ve tarla yapmak üzere hem

29. Hüseyin Muşmal tarafından 19.07.2013 tarihinde Atilla Canbo-lat (1940) ile yapılan mülakat.

30 Yılmaz, Muhacir Yerleşmeleri, s. 188.

31 Kübra Benli tarafından 01.08.2019 tarihinde Mustafa Beştoy (1938) ile yapılan mülakat

Kosti Bahçeleri civarından, hem de Mada ile Gül-bant (Çeçen) adalarından Çeçen-İnguşlara arazi vermiştir32. Ancak 1901 tarihli başka bir belge-ye göre Beyşehir’e belge-yerleştirilen bazı muhacirler, Konya’nın havasına ve suyuna alışamadıkları için Şam’a gitmek istediklerini beyan etmişlerdir. Bu doğrultuda da Konya Valisi Avlonyalı Ferit Paşa, Çeçen-İnguşların sık sık bu durumdan şikâyetçi ol-duklarını; dolayısıyla bu husus üzerine gerekli iş-lemlerin yapılmasını merkeze bildirmiştir33. Fakat elimizdeki belgelerden muhacirlerin Şam’a gidip gitmedikleri hususunda herhangi bir bilgi elde edi-lememiştir.

Konya’ya gönderilen muhacirlerin iaşe ve iskân masrafları için 1901 yılı Temmuz ayında, 950.000 kuruş havale edildiği; fakat bu mebla-ğın yerine ulaşmadığı anlaşılmaktadır. Bu tarih-lerde Ereğli ve Beyşehir Kazaları’na yerleştirilen Çeçen-İnguş muhacirlerin evlerinin bir kısmının inşaatına başlanmış, ancak tamamlanamamıştır.

İnşaatların gecikmesi veya kış aylarına kalması halinde muhacirler perişan ve sefil olacaktır. Vila-yet tarafından muhacirler için ayrılan ödeneğin bir an evvel temin edilmesi ve evlerin tamamlanarak muhacirlerin mağdur edilmemesi ısrarla talep edil-miştir34.

Beyşehir’e yerleştirilen Kafkasya muhacirle-rinin konaklayacağı evlerin temelinin 1901 yılı yaz aylarında atıldığı anlaşılmaktadır35.Ancak evlerin yapımının ne zaman tamamlandığı tam olarak bi-linmemektedir. Ancak bazılarının da tamamlanma-mış olması sebebiyle muhacirler, bu süreçte mağ-duriyet yaşamış olabilirler.

32 Hüseyin Muşmal tarafından 19.07.2013 tarihinde Atilla Canbo-lat (1940) ile yapılan mülakat.

33 BOA, Y.MTV.,Nr. 216/58, 23 Safer 1319/11 Haziran 1901.

34 BOA, A.MKT. MHM.,Nr. 514/25, 8 Rabiulahir 1319/ 25 Tem-muz 1901.

35 BOA, DH. MKT.,Nr. 2541/18, 23 Cemaziyelahir 1319/ 7 Ekim 1901.

1901 senesinde Beyşehir’in Çarşamba Çayı kenarına yerleştirilen Kafkas muhacirleri, bir süre kadar burada kaldıktan sonra civardaki batak-lıkların sivrisinek yuvası olması sebebiyle sıtma hastalığına yakalanmışlardır. Bölgeye yeni iskân edilmiş olan muhacirlerin, bölgenin havasına ve iklimine alışamamaları, hastalıklar karşısında ba-ğışıklıklarının olmamasına ve kolayca dirençleri-nin düşmesine neden olmuştur36. Sıtmanın giderek artması ile kısa sürede hastalığa yakalananların sayısı 100’ü bulmuş, hastalananlar arasında ölen-ler dahi olmuştur37. Muhacirlerin torunlarının riva-yetlerine göre sıtma nedeniyle ölenlerin sayısının bazı günlerde 10’a, hatta 15’e ulaşmaktaydı38.1906 tarihli Konya Vilayeti Salnamesi’nde bu tarihlerde kazada yaşanan ölümlerin pek çoğunun muhacirler arasında olduğu ifade edilmektedir39. Sıtma hasta-lığının muhacirler üzerindeki etkisi Çeçen-İnguş muhacirlerinin mezar taşları ile ilgili yapılan bir çalışmada da ortaya konulmuştur. Bu çalışmada incelenen mezar taşlarından hareketle sıtma hasta-lığının görülmüş olduğu 1903-1906 yılları arasın-da vefat edenlerin sayıları diğer zamanlara oranla daha fazla olduğu tespit edilmiştir40.

Büyük bir kıyıma sebep olan sıtma salgını es-nasında; bir yandan hastaların tedavileri yapılırken, diğer bir yandan da hastalığın kaynağı araştırılma-ya çalışılmıştır. Konaraştırılma-ya Vilayeti Sıhhiye Müfettişli-ği’nce yapılan incelemelerde hastalığın sebebinin bataklıklar ve sazlıklardan kaynaklı sivrisinekler

36 Hüseyin Muşmal-Berna Korucu Üçüncü, “XIX. ve XX. Yüzyıl-da Beyşehir Gölü Çevresinde Görülen Sıtma Hastalığı ve Hastalığa Karşı Alınan Bazı Önlemler”, Tarihsel Süreçte Anadolu’da Sıtma, Ed. Şükran Köse-Çağrı Büke-Fevzi Çakmak-Eren Akçiçek, Anka-ra 2017, s. 523.

37 BOA, DH.MKT.,Nr. 1016/26, 13 Şaban 1323/ 13 Ekim 1905.

38 Hüseyin Muşmal tarafından 19.07.2013 tarihinde Atilla Canbo-lat (1940) ile yapılan mülakat; Kübra Benli tarafından 01.08.2019 tarihinde Mustafa Beştoy (1938) ile yapılan mülakat.

39 Salname-i Vilayet-i Konya, 1322 Hicri Sene, Def’a 29, Konya Vilayet Matbaası, s. 352.

40 Detaylı bilgi için bakınız Muşmal-Çetinaslan, “Çeçen”, s. 434.

olduğu anlaşılmış; hatta her sene yaz ve güz ayla-rında bu salgının nüksettiği rapor edilmiştir. Bunun üzerine muhacirlerin nakillerinde bir sakınca bulu-nup bulunmadığı, başka bir mahalleye iskânlarının mümkün olup olmadığı ile hastalığa sebep olan bataklık ve sazlıkların ıslahının yapılıp yapılama-yacağının araştırılması gündeme gelmiştir. Yapı-lan araştırmalarda sazlıkların hemen ıslah edilmesi mümkün olmadığı anlaşılarak, burada yaşayan mu-hacirlerin daha uygun yerlere iskân edilmeleri ge-rektiğine karar verilmiştir41. Nihayetinde kısa süre içerisinde başka bir yere taşınmaları için gerekli izinler alınmış ve muhacirler, gölün yaklaşık 500 metre kadar güneyinde bulunan ve daha havadar bir yer olan Üçler Tepesi’ne yerleştirilmişlerdir42.

Halk arasındaki rivayetlerde muhacirlerin, yeni yerleşecekleri yeri tespit etmek üzere bir uy-gulamaya müracaat ettikleri anlatılmaktadır. Mu-hacirler arasında dilden dile anlatılan bu rivayet göre; bir hayvan ciğeri üçe bölünmüş ve ciğerin parçalarından biri çarşı içi, biri Hacı Akif Tepesi, biri de Üçler Tepesi olmak üzere Beyşehir’deki üç ayrı yere yerleştirilmiştir. Yüksek kazıklar üzerin-de birkaç gün bekletilen ciğerlerüzerin-den en az hangi-sinin çürüdüğüne dikkat edilmiştir. Bunun üzerine muhacirler, çürüme zamanı en uzun olan Üçler Te-pesi’nin eteğine yerleşmeye karar vermiştir43. Se-rin ve yüksek bir coğrafyadan gelen bu muhacirler, muhtemelen eski yaşadıkları bölgenin iklimine en uygun yeri tespit etmek üzere böyle bir uygulaya başvurmuş olmalıdır. Yerleştirildikleri bu ma-halleye dönemin padişahı Sultan II. Abdülhamid’e izafeten “Hamidiye” adı verilmiştir44.

41 BOA, DH.MKT.,Nr. 1016/26, 13 Şaban 1323/ 13 Ekim 1905.

42 Yılmaz, Muhacir Yerleşimler, s. 188; Muşmal-Çetinaslan, “Çe-çen”, s. 425.

43 Hüseyin Muşmal tarafından 19.07.2013 tarihinde Atilla Canbo-lat (1940) ile yapılan mülakat; Kübra Benli tarafından 01.08.2019 tarihinde Mustafa Beştoy (1938) ile yapılan mülakat.

44 BOA, A.MKT.MHM.,Nr. 522/17, 9 Safer 1321/ 7 Mayıs 1903;

İ.DH.,Nr. 1409/6, 5 Safer 1321/3 Mayıs 1903; Bkz. Ek 1.

Muhacirlerin yerleşmesinden sonra iaşelerini temin edebilmeleri maksadıyla hane başına arazi verilmesi uygun görülmüş ve 1903 senesinde ta-limat gereğince bir miktar arazi dağıtılmıştır. Fa-kat arazilerin yeterli gelmemesi nedeniyle, arazi bedeli olarak 76.900 kuruş ödenek çıkartılmış ve bu miktar azaltma yoluyla 47.900 kuruşa kadar dü-şürülmüştür. Nihayetinde 47.900 kuruş karşılığın-da 451 dönüm arazi istimlak edilerek muhacirlere dağıtılmıştır45. 1904 tarihli bir arşiv belgesinden;

muhacirlere verilmiş olan arazilerden 11 parçada 219 dönümünün üzerinde eskiden vakıf eserleri bulunduğu, zamanla bunlardan eser kalmadığı ve bu arsaların Maarif’e intikal ettiği anlaşılmakta-dır. Ancak muhacirlere dağıtılan arazilerin parası Maarif’e ödenmediğinden,1904 senesinde alınan bir karar ile dönümü 90’ar kuruştan 19.710 ku-ruşun Maarif’e Muhacirin Komisyonu tarafından ödenmesi kararlaştırılmış ve arazilerin tapuları muhacirlere dağıtılmıştır46. Bununla birlikte yine bu muhacirlerin geçimlerini sağlamaları amacıyla hayvanat bedeli verildiği ve bunun da 80.400 kuruş olduğu anlaşılmaktadır. Devletin, Beyşehir’e iskân edilen Çeçen-İnguş muhacirlerin geçimlerini sağ-layabilmeleri için arazi ve hayvanat bedeli olarak toplamda 128.300 kuruş ödediği bilinmektedir47. Muhacirlere verilen araziler arasında bugün Çeçen Adası olarak bilinen Gâvur Adası, Terkenli Adası ve Gülbant Adası olarak da adlandırılan bu adadaki araziler de bunlar arasında bulunmaktadır48. Yine

45 BOA, İ.ML., Nr.53/54, 19 Zilhicce 1320/19 Mart 1903; A.M-KT.MHM., Nr. 521/32, 25 Zilhicce 1320/25 Mart 1903; A.MKT.

MHM.,Nr. 522/17, 9 Safer 1321/ 7 Mayıs 1903; ŞD.,Nr. 405/11, 19 Zilkade 1320/17 Şubat 1903; Bkz. Ek 2.

46 BOA, ŞD., Nr.1757/26, 13 Rebiyülahir 1322/27 Haziran 1904;

Yılmaz, Muhacir Yerleşimler, s. 189.

47 BOA, A.MKT.MHM.,Nr. 522/17, 9 Safer 1321/ 7 Mayıs 1903.

48 Yılmaz, Muhacir Yerleşimler, s.189; 595 dekar büyüklüğünde bulunan Çeçen Adası’nın bilinen bir diğer ismi Hacı Osman Ada-sıdır. Adada kavak, söğüt ve dut ağaçları bulunmaktadır. Üzerinde Roma dönemine ait tarihi yapı kalıntılarının yanı sıra hamam, am-barlar, yeraltı dehlizleri ve çiftlik evleri de bulunmaktadır. Üçün-cü-Muşmal, Beyşehir Gölü, s. 68.

muhacirlere Mada Adası’ndan da arazi verildiği rivayet edilmektedir49. Osmanlı Devleti yapmış ol-duğu bu yardım ve hibelerle Beyşehir’e yerleştir-diği Kafkas muhacirlerinin geçimlerini sürdürebil-meleri için çiftçilik ve hayvancılık yapabilecekleri uygun ortamları hazırlamıştır.

XX. yüzyılın başlarında Beyşehir’e yerleşti-rilen Çeçen-İnguş muhacirlerin yanı sıra, yüzyılın ilk yarısında Hamidiye Mahallesi’ne farklı tarih-lerde gelip yerleşen başka Çeçen-İnguş muhacir-ler de bulunmaktadır. Bunlardan ilki, daha önceki tarihlerde Konya Vilayeti’nin Ereğli Kazası’nın Armağanlı mevkiine yerleştirilen ve 32 haneden oluşan Çeçen-İnguş muhacirleridir. İskândan sonra Burhaniye adını alan bu mevkiinin50 zamanla ha-vasına uyum sağlayamayan ve iaşelerini temin et-mekte güçlük çeken muhacirler; hem daha yaşanı-labilir durumda olması, hem de akrabalarının orada bulunması sebebiyle Beyşehir’e gitmek için Konya Vilayeti’ne başvurmuşlardır. Beyşehir’deki akra-balarının yanına iskân edilmeleri uygun görülen Burhaniye’deki muhacirler, 1934 yılından itibaren Beyşehir’e gelip yerleşmişlerdir51. Beyşehir’e yer-leştirilen Çeçen-İnguş muhacirleri yalnızca bun-larla sınırlı değildir. Bunların yanı sıra Rusya’da yaşayan ve II. Dünya Savaşı’nın patlak vermesi ile birlikte Çeçen-İnguşların bir kısmı Alman ordusu-na yardım etmekle suçlaordusu-narak Ruslar tarafından Sibirya’ya sürülmüş, bir kısmı da Almanlar tara-fından esir alınmış ve Polonya’ya götürülmüştür.

Burada esir kamplarında yaşayan Çeçen-İnguşlar,

49 Hüseyin Muşmal tarafından 19.07.2013 tarihinde Atilla Canbo-lat (1940) ile yapılan mülakat.

50 BOA, A.MKT.MHM., Nr.517/21, 29 Zilkade 1319/9 Mart 1902; DH.MKT., Nr. 471/47, 27 Zilhicce 1319/6 Nisan 1902.

51 Muşmal, Beyşehir ve Çevresi, s. 96; Muşmal-Çetinaslan, “Çe-çen”, s. 427. Mustafa Beştoy, Ereğli’den Beyşehir’e gelen muha-cirlerin 1901 senesinde Beyşehir’e gelen muhacirlerden olduğunu, onların önce Beyşehir’den Ereğli’ye gittiklerini, daha sonra ise Ereğli’den Beyşehir’e tekrar döndüklerini ifade etmiştir. Kübra Benli tarafından 01.08.2019 tarihinde Mustafa Beştoy (1938) ile yapılan mülakat.

savaşın sona ermesiyle Rusya’ya geri dönmek is-tememiş, bunlardan bazıları daha önce Türkiye’ye göç eden akrabalarının yaşadıkları yerleri araştıra-rak Hamidiye Mahallesine yerleşmişlerdir52.

B. MUHACİRLERİN

Belgede KONYA KİTABIXVII (sayfa 54-58)