• Sonuç bulunamadı

Muaviye'nin Taraftar Toplama Politikasında Kabileciliğin Yeri

A. EMEVÎ-HAŞİMÎ MÜCADELESİNİN DÖNEME YANSIMASI

2. Muaviye'nin Taraftar Toplama Politikasında Kabileciliğin Yeri

Muaviye b. Ebî Süfyan Cemel Savaşı'ndan galip çıkan Hz. Ali'ye karşı destek arayışına geçti. Bu amaçla çeşitli propaganda faaliyetlerine başladı.537 Öncelikle Hz. Ali'nin yanında yer alan sahabenin önde gelenlerini ve kabile reislerini kendi yanına çekmeye çalışıyordu. Muaviye daha halife ölmeden Hz. Ali'nin iktidar olma ihtimaline karşı olumsuz söylemlerine başlamıştı. Halifenin ölümünün ardından ise Naile'nin kopan parmaklarını ve Hz. Osman'ın kanlı gömleğini Şam halkına sergiledi. Etkileyici şiirler ve hutbeler okutarak onları Hz. Ali ve onun taraftarlarına karşı intikam arzuları ile dolu hale getirdi.538 Muaviye, Cemel Savaşı öncesi Ümeyyeoğulları'ndan Mervan b. Hakem, Abdullah b. Amir, Said b. el-Âs, Velid b. Ukbe, Ya'la b. Ümeyye, ayrıca Talha b. Ubeydullah ve Zübeyr b. Avvam ile mektuplaşarak onları kendi pozisyonlarına göre destekleyici ifadeleriyle Hz. Ali'ye isyana teşvik etmişti.539 Cemel Savaşı'nda yaşanan mağlubiyetin ardından Ümeyyeoğulları'nın bir kısmı Hz. Ali'ye karşı güç birliği etmek

535 Demircan, Ali-Muaviye Kavgası, s. 77. 536 Ahmet Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya, III, 90. 537 İbn Asem, Futûh, I, 542.

538 İbn Kuteybe, el-İmâme, I, 74, 92; İbn Asem, Futûh, I, 548–549; Mes'ûdî, Murûc, II, 381; Aycan,

Muaviye, 98; İbnü'l Esîr, el-Kâmil, III, 277.

üzere derhal Şam'a giderek Muaviye ordusuna katıldılar.540 Ancak Hz. Osman'ın Kûfe valisi Said b. el-Âs, Hz. Osman'ın oğulları Ebân ve Velid, Cemel savaşına katılacakken vaz geçmişlerdi. Muaviye'nin amcasının oğlu Mervan b. Hakem'in ise Cemel savaşının ardından Muaviye'nin saflarına katıldığı rivayet edilmektedir.541

Muaviye Sa'd b. Ebî Vakkas, Abdullah b. Ömer, Muhammed b. Mesleme el- Ensarî, Ubeydullah b. Ömer, gibi önde gelen sahabilere mektuplar yazarak destek istedi.542 Medinelilere yazdığı mektubunda, onları Hz. Ali'ye muhalefet etmenin, hatta gerekirse savaşmanın Müslümanlar üzerine bir görev olduğu ve Hz. Osman'ın mazlum olarak öldüğü konusunda iknaya çalışıyor, Hz. Ali'yi Hz. Osman'ı öldürtmekle suçluyordu. Ardından asıl maksadını ortaya koyarak sözü Hz. Ali'nin halifeliğine getiriyor, bu işi Hz. Ömer'in yaptığı gibi şûraya bırakmak gerektiğini söylüyordu.543 Muaviye'nin sık sık dile getirdiği bu ifadelerde şûranın kimler tarafından seçileceği veya şûrâda kimlerin bulunacağı konusuna değinilmiyor, sanki dikkatler sadece Hz. Ali'nin hilafetinin geçersizliğine çekilmek isteniyordu. Sa'd b. Ebî Vakkas ve Abdullah b. Ömer Muaviye b. Ebî Süfyan'a kesin red cevabı verirken,544 Ubeydullah b. Ömer olumlu cevap vermeyi tercih etti.545 Ubeydullah'ın bu tercihinde kendisinin daha önce babasının katil zanlılarını öldürmüş olması ve Hz. Ali'nin Hz. Osman'dan bu olayda kısas uygulanmasını talep etmesinin etkili olduğu belirtilmektedir.546 Hz. Osman dönemi amillerinden olan547 ve İslâm'dan önce Ümeyyeoğulları'nın müttefiki548 olarak bilinen Mahzumoğulları'ndan549 Halid b. Velid'in oğlu Abdurrahman da Sıffîn Savaşı'nda Muaviye'nin tarafında yerini almıştır.550

Bu siyasi kutuplaşma içerisinde dikkat çeken bir nokta da Hz. Ali'nin kardeşi Akîl b. Ebî Talib'in Muaviye'nin daveti üzerine Şam'a giderek ona katılmasıdır.551 Akîl'in Arap kabile geleneğinde az da olsa rastlanılan bu davranışı maddi sebeplerle

540 Sarıçam, Emevî –Hâşimî İlişkileri, s. 268. 541 İbn Kuteybe, el-İmâme, I, 99.

542 İbn Kuteybe, el-İmâme, I, 89–90;İbn A'sem, Futûh, I/II, 544–546.

543 İbn Kuteybe, el-İmâme, I, 88–89;İbn A'sem, Futûh, I/II, 542; Minkari, Vak'atu Sıffîn, 63. 544 İbn Kuteybe, el-İmâme, I, 89–90; İbn A'sem, Futûh, I/II, 544–546.

545 İbn Kuteybe, el-İmâme, I, 92; İbn A'sem, Futûh, I/II, 540. 546 İbn A'sem, Futûh, I/II, 540.

547 İbnü'l Esîr, el-Kâmil, III, 142; İbn Kesîr, el-Bidaye, VII, 166. 548 Câbirî, İslâm'da Siyasal Akıl, 304.

549 İbnü'l Esîr, Üsdü'l-Ğâbe,III, 440. 550 Minkârî, Vak'atu Sıffîn, s. 426. 551 İbn Kuteybe, el-İmâme, s. 75.

gerçekleştirdiği belirtilmektedir.552 Hatiboğlu hilafetin Kureyşliliği konusunda yapmış olduğu çalışmasında, bir yandan Kureyşin diğer Arap kabilelerine karşı uyguladığı psikolojik ve sosyal baskısını yererken bir yandan da Akîl'in Muaviye tarafında yer almasının nedenini şu şekilde ifade etmektedir: "…Fakat Kureyş'i iktidar koltuğunda ebedileştirmek için girişilmiş faaliyetlerdeki densizlikler, kendi adamlarını bile infi'ale sevk edecek derecede idi. Bu zâtlar arasında en bariz isim, Hz. Ali'nin yirmi yaş büyük ağabeyi Akîl (ö. 61?/680) olmuş görünmektedir. Ebû Tâlib'in bu oğlu Bedir gazvesinde esir düşmüş, fakir olduğu için fidyesini, amcası Abbâs ödemişti. Hudeybiye'den önce Müslüman olup Medine'ye hicret etti. Kureyş'in nesebini ve geçmişini en iyi bilenlerdendi. Mescid-i Nebevi'de kendisine mahsus kilimine oturur, bu sâhalarda cemaate bilgi verir, Kureyş'in mesâlibini, yâni ayıb ve düşüklüklerini geniş geniş anlatırdı. Bu sebebdendir ki, pek çok düşman kazandı, hakkında yalanlar uyduruldu. Adavetin bir diğer kaynağı, kardeşi Ali'yi bırakıp, borçları yüzünden Mu'âviye'nin yanında, Şam'a gitmiş olmasıdır. Sıffîn'de, kezâ, Mu'âviye tarafında olduğu mervidir."553 Bu ifadelere göre Akîl, geçmişten gelen maddi kaynaklı psikolojik rahatsızlıkları nedeniyle Arap kabile geleneğine aykır bir yaklaşımla kabilesine karşı tepkili davranışlar sergilemiştir.

Buna benzer diğer bir kutuplaşma da Abdurrahman b. Ebî Bekir ile Muhammed b. Ebî Bekir arasında yaşanmıştır. Abdurrahman Cemel Savaşı'nda Hz. Aişe gurubunda savaşmıştı. Daha sonra siyasi tercihini yine kardeşine karşı olan taraftan yana kullandı. Zannediyoruz Abdurrahman, Muhammed'in Hz. Ali ile olan yakınlığı sonucu elde edeceği siyasi üstünlüğünü, kendisinin Muaviye'nin yanında yer almakla bir ölçüde kazanabileceğini düşünmüştü. Abdurrahman'ın, Muaviye'nin Mısır'a gönderdiği ordu içerisinde Mısır valisi Muhammed b. Ebî Bekir'in karşısında savaştığı görülmektedir.554

Hz. Ali henüz Medine'deyken Muaviye'ye bir elçi göndermiş ancak olumlu bir yanıt alamamıştı. Sıffîn Savaşı öncesinde Hz. Ali'nin elçi olarak gönderdiği555 Cerir b. Abdullah b. Becelî'yi556 Muaviye planlı bir şekilde üç ay gibi uzun bir müddet yanında

552 Demircan, Ali-Muaviye Kavgası, s. 117. 553 Hatiboğlu, Hilafetin Kureyşliliği, s. 117–118. 554 Taberî, Tarih, III, 132.

555 Dîneveri, Ahbâr, s. 156.

556 Cerîr b. Abdullah aslen Nizarlı olduğu kabul edilen ancak bir dönem Yemende yerleşmeleri nedeni ile

Kahtanîlerden de sayılan Becile kabilesinin reisidir. Mustafa Fayda, "Becîle (Benî Becîle)", DİA, V, 287. Hicretin 10. yılında 150 kişi ile birlikte Hz. Peygamber'in yanına gelerek İslâm'a girdiğini açıkladı. Cerîr, Hz. Peygamber'in kendi kabilesine karşı Yemen Kâbesi de denilen Zülhalasa tapınağının

tuttuktan sonra geriye gönderdi.557 Cerîr, Hz. Osman dönemi idarecilerindendi.558 Bu nedenle Hz. Ali'nin yanında Muaviye'ye karşı savaşmak için çok da geçerli sebepleri yoktu. Ayrıca Hz. Ali halife olduğunda onu valilikten azletmişti. Bu şartlar altında Hz. Ali'nin elçisi olarak Muaviye'ye gitmek ise onun kendi fikriydi. Malik el-Eşter onun bu durumu nedeniyle elçi olarak gönderilmesine karşı çıktı.559 Buna rağmen Hz. Ali onu göndermeyi uygun bulmuştu. Hz. Ali Muaviye'nin ikna olmayacağını zaten biliyordu.560 Ancak elçilerini formalite olarak Şam'a göndermeye başlamıştı. Abdullah b. Becelî üç ay aradan sonra Kûfe'ye döndüğünde, Muaviye'ye yakınlık duyduğu şüpheleri sonucu Muaviye'nin idaresi altında bulunan Karkısıya şehrine kaçtı. Ardından Hz. Ali'nin onun ve onunla kaçan yakınlarının evlerini yıktırdığı rivayet edilir.561 Böylece Hz. Ali, Cerîr b. Abdullah gibi Hz. Peygamber döneminden itibaren devlet adına mücadele eden samimi bir lideri de elinden çıkarmış oldu. Anlaşılan el-Eşter'in telkinleri Halife üzerinde etkili olmuştu.

Becelî'nin Şam'da bulunduğu ve Hz. Ali'nin Muaviye'den cevap beklediği süre içinde Muaviye farklı girişimlerde bulundu. Yezid b. Esed, Büsr b. Ertât, Amr b. Süfyan, Muharık b. el-Haris ez-Zebîdî, Hamza b. Malik ve Hâbis b. Sa'd et-Tâî'yi yanına davet etti. Bunlar Kahtanîler'in ve Yemenliler'in önderleriydiler. Suriye'de yaşayan ve Arap kabileleri üzerinde büyük etkinliği olan Kinde kabilesi reisi Şurahbil b. Sımt ile görüşerek Hz. Osman'ın kanını talep konusunda onun da desteğini aldı. Şurahbil'in Suriye bölgesinin çeşitli bölgelerini gezerek Hıms'da bulunan Yemenliler ile görüştü.562 Yaptığı konuşmalar ile Muaviye için asker topladı. Bu konuşmalarında Hz. Ali'yi Hz. Osman'ın ölümüne sebep olmak, ülkeyi bölmek ve Basralılar'ı katletmekle suçladığı, Hz. Ali'nin Şam için de büyük bir tehdit oluşturduğu konusunda insanları ikna etmeye çalıştığı rivayet edilir.563 Bu arada Basra ve Kûfe gibi şehirlerde yaşayan Hz.

yıkılması için hazırladığı seriyye'ye katıldı. Hz. Ebû Bekir döneminde de irtidat eden Becile ve Has'am kabilesi ile savaştı. Hz. Ömer devri Irak fetihlerine katıldı. Hz. Ömer'in Cerîr'i oldukça benimsediği ve kendisine itimat ettiği belirtilir. Nihâvend savaşında üçüncü kumandan tayin edildi. Hemedan'ı fethetti ve Hz. Osman döneminde buraya vali olarak atandı. Mustafa Fayda, "Cerîr b. Abdullah", DİA, İstanbul 1993, VII, 411. Hz. Ali ise onu buranın valiliğinden azletti. Ya'kubî, Tarih, II, 184.

557 İbn A'sem, Futûh, I/II, 534–535.

558 Mes'ûdî, Murûc, II, 381; Fayda, "Cerîr b. Abdullah" DİA, VII, 411. 559 Ya'kubî, Tarih, II, 184; Mes'ûdî, Murûc, II, 381.

560 Bakır, Hz. Ali ve Dönemi, s. 218. 561 Minkarî, Vak'atu Sıffîn, s. 61. 562 Minkarî, Vak'atu Sıffîn, s. 44–45.

Osman tarafarları da Muaviye'nin hâkimiyeti altında bulunan Cezîre bölgesine kaçmışlardı.564

Apak, Muaviye'nin kendisine taraftar toplama politikasında Arap kabilecilik anlayışından yararlandığını, Hz. Ali'nin ise bunu ihmal ettiğini ifade etmektedir. Apak iki lideri bu yönü ile şöyle değerlendiriyor: "Hz. Ali hilafeti döneminde kabileler arası çekişmelerin ve asabiyet mücadelelerinin problemleriyle uğraşırken, onunla siyasî mücadeleye girişen Muaviye ise, kabileler arasındaki rekabetle uğraşmaktan ziyade, onların asabiyet potansiyellerini kendi lehine harekete geçirmeye çalışmıştır. Muaviye maktul halifenin kanını talep ederek hareketine hukukî görünümlü bir gerekçe bulmasının ardından, merkeze Kureyş'i almak suretiyle bir taraftan Kelb (Kahtân), diğer taraftan da Kays (Adnân) asabiyetinin desteğini sağlamış ve geniş tabanlı bir meşruiyet elde etmiştir."565

Sonuç olarak Muaviye'nin hilafet mücadelesinde Hz. Ali'den farklı olarak İslâm geleneğinden ziyade kabileci bir mantık ile hareket ettiğini görmekteyiz. Bu yaklaşım onun siyasi hedeflerini gerçekleştirmesinde olumlu bir etki yapmıştır. O, Arap mantığını iyi kavramış, kabilelerin ve kabile liderlerinin zaaflarından istifade etmeyi bilmiştir.

Muaviye'nin yine bu zaman dilimi içinde Hz. Ali'ye karşı gerçekleştirdiği en önemli hamlelerden biri Mısır valiliğini kendisine vermek üzere yaptığı anlaşma ile Amr b. el-Âs'ı yanına almış olmasıdır.566 Burada kısaca Amr b. el-Âs ve kabilesinden söz etmemiz yerinde olacaktır. Zira Amr b. el-Âs Arap siyaset geleneği içinde çok önemli bir yere sahiptir. Hz. Ali'nin Muaviye'ye karşı galibiyet elde etmek üzereyken kaybetmesinde onun büyük rolü olmuştur. Amr b. el-Âs Kureyş'in güçlü soylarından biri olan Sehmoğulları kabilesindendir.567 Bu kabile Ahlâf-Mutayyebûn çekişmesinde Ahlâf grubuna dâhil olan Mahzumoğulları'nın müttefikiydi. Dolayısıyla bu kabile de Abdumenafoğullarına rakip tarafta yer alıyordu.568 Amr'ın babası Âs b. Vâil ise Mekke'nin tanınmış tüccarlarındandı. Âs b. Vâil, alış veriş konusunda Yemenli bir tüccara haksızlık yapmış, bu haksızlığın ve benzeri haksızlıkların önlenmesi amacıyla Haşimoğullarının da içerisinde bulunduğu bir grup kabile Hılfu'l-Fudûl derneğini

564 Minkârî, Vak'atu Sıffîn, 12–13. 565 Apak, Asabiyet, s. 169.

566 Minkarî, Vak'atu Sıffîn, s. 38–44; İbn Kuteybe, el-İmâme, I, 87–88; İbn Sa'd, Tabakat, IV, 254. 567 Ahmet Önkal, "Amr b. Âs", DİA, İstanbul 1991, III, 79.

kurmuştu.569 Bu nedenle Sehmoğulları ile Haşimoğulları'nın arasındaki düşmanlık daha da artmış durumdaydı. Ancak Ümeyyeoğulları'nın Hılfu'l-Fudûl'a katılmamış olması Sehmoğulları'nı Haşimoğulları'ndan ziyade bu kabileye yaklaştırmış olmalıdır.570 Sehmoğulları Mekke toplumu içinde söz sahibi olan, bu nedenle Kureyş kabileleri arasında siyasi yönü ile tanınan bir kabileydi.571 Hiç şüphesiz Amr b. el-Âs da kabilesinin bu özellikleri içerisinde yetişmiş önemli bir siyaset adamıydı.

Hz. Osman döneminde yetkileri sınırlanan ve sonuçta Mısır valiliğinden alınan Amr, bundan aşırı derecede rahatsız oldu. Bu rahatsızlığını her türlü ortamda dile getireceğini, Hz. Osman aleyhinde yoğun propagandalarda bulunacağını söyledi.572 Mısır gibi bir vilayetin, Arap dâhilerinden biri olan Amr'ın elinden alınması ile bu şahsın sessizce bu durumu kabullenmesi imkân dâhilinde görünmemektedir. Amr'ın Mısır'da önemli bir mevkii vardı. Mısır'daki memnuniyetsizliklerin Amr'ın valilikten alınmasının ardından başladığı göz önüne alındığında,573 Hz. Osman'a karşı gerçekleşen isyan olaylarında Muhammed b. Ebî Bekir ve Muhammed b. Huzeyfe'nin574 etki sahibi oldukları kadar Amr'ın da etkili olduğu anlaşılmaktadır.575

Muaviye'nin Hz. Ali'ye karşı Amr ile anlaşması ise dikkat çekici diğer bir noktadır. Zira Muaviye Hz. Osman'ın kanı için mücadele ettiğini öne sürerken, Amr Hz. Osman'ın aleyhinde bulunuyordu. Bu birlikteliğin ortaya çıkması muhtemelen politik bir tercihtir. Siyaset arenasındaki bu iki profesyonel insan, ortak çıkarları için Hz. Ali'ye karşı güç birliği oluşturmayı başarmışlardır. Anlaşılan Amr Muaviye'nin yanında olmanın kendisi için daha kârlı olduğunu düşünmüştü. Ayrıca kendisinin Hz. Ali'den hoşlanmadığı ve Muaviye'ye yakınlık duyduğu belirtilmektedir.576 Sanırız kabilesinin Haşimoğullarına karşı duyduğu geçmişten gelen serinlik ve Amr'ın daha önce Ebû Süfyan ile birlikte Müslümanlara karşı ortak hareket etmiş olması da bu tercihinde etkili olmuştur.577 Amr'ın Hz. Ali ile Muaviye arasında tercih yaparken oğullarına da danıştığı ifade edilmektedir.578 Sonuç olarak bu tercihin her ikisine de büyük menfaatler getirdiği

569 İbn Hişam, Sîre, I, 141–142. 570 Apak, Amr b. el-Âs, s. 30. 571 Apak, Amr b. el-Âs, s. 31. 572Taberî, Tarih, II, 656. 573 Apak, Amr b. el-Âs, s. 131. 574 Câbirî, Siyasal Akıl, s. 444. 575 Lewis, Tarihte Araplar, s. 85. 576 İbnü'l Esîr, el-Kâmil, III, 275. 577 Apak, Amr b. el-Âs, s. 56. 578İbnü'l Esîr, el-Kâmil, III, 275.

açıktır. Ayrıca Hz. Ali'nin siyasi tercihlerinde Muaviye'den daha tutucu olması, hoşlanmadığı bir kişiyi idari makamlarda görevlendirmemesi ve menfaate dayalı anlaşmaları sevmemesi, başka bir deyişle kurallarına uygun siyaset yapamaması Hz. Ali'nin Muaviye ile olan mücadelesinde Amr gibi bazı önemli kişileri değerlendirememesine neden olduğu anlaşılmaktadır. Muğire b. Şu'be'nin ve Abdullah b. Abbas'ın Ümeyyeoğulları ile problem yaşanmaması açısından valilikler konusundaki uyarılarına karşı halifenin tepkisinden daha önce söz etmiştik. Talha b. Ubeydullah ve Zübeyr b. Avvam ile Hz. Ali'nin aralarının açılması da yine bu tür beklentilerden kaynaklanmıştı. Yine bir kısım rivayete göre Velid b. Ukbe Halife ile anlaşmak isteğini dile getirmiş, bununla ilgili bir takım beklentileri olduğunu söylemişti.579 Oysaki halife bir takım teklifleri yerine getiremezse de anlaşmalara daha açık olsaydı hilafetini sağlama almış olabilirdi. Muaviye'nin ise bu yöntemi her fırsatta kullandığı görülmektedir.

a. Muaviye'nin Mısır'ı Ele Geçirmesi

Muaviye b. Ebî Süfyan'ın Hz. Ali'ye karşı Sıffîn öncesinden temelini atarak Sıffîn sonrasında sonuca ulaştırdığı siyasi başarılarından birisi de Kays b. Sa'd'ın Mısır valiliğinden azline sebep olması ve bunun ardından Mısır'ı ele geçirmesidir. Zira Mısır zenginliği ve gücü ile Muaviye'yi tehdit edecek bir konumdaydı. Irak bölgesinin yanı sıra Mısır'ın da Hz. Ali'nin elinde olması Muaviye için büyük bir dezavantajdı.580 Bu nedenle Kays b. Sa'd'ın bu bölgeyi problemsiz bir şekilde idare etmesi Muaviye'yi tedirgin etmekteydi. Muaviye'nin asıl hedefi Kays'ı kendi tarafına çekmek olmakla birlikte en azından Mısır valiliğinden azline sebep olması da burayı elde edebilmek açısından önemli bir aşama olacaktı.

Mısır Hz. Ömer döneminde h. 18 (m. 639) / h. 22 (m. 642–643) yılları arasında yapılan savaşlarla fethedilmişti.581 Müslümanların yaptığı fetih hareketleriyle birlikte genelde buraya gelip yerleşenler Yemenli kabilelerden oluşmaktaydı.582 Bilindiği gibi Hz. Osman'ı öldürmek üzere gelen Mısırlılar da Yemenli kabilelerdendiler.583 Sanıyoruz

579 Ya'kûbî, Tarih, II, 178–179. 580 İbnü'l Esîr, el-Kâmil, 269.

581 Halife b. Hayyât, Halife Tarihi, s. 176–178; Belâzurî, Futûh, s. 214–232; Ya'kûbî, Tarih, II, 147–

148.

582 Câbirî, Siyasal Akıl, s. 315.

Hz. Osman'a karşı rahatlıkla kışkırtılmış olmalarında Mısır'a yerleşen Arapların Kahtanilerden olmalarının etkisi olmuştur. Bu topluluk isyan günlerinde de Hz. Ali'ye yakınlık duymuş, onun halife olmasını istemişlerdi.584

Hz. Ali vali atamalarını yaparken yaptığı en isabetli atamalarından biri Mısır valiliğine Kays b. Sa'd b. Ubade'yi getirmesi olmuştu.585 Mısır'da Hz. Osman taraftarı az bir grubun dışında herkes Hz. Ali'ye bey'at etmişti. Sadece Haribta köyüne çekilen on bin kişilik bir grup Hz. Osman'ın kanını talep ettiklerini söylüyorlardı.586 Bunların başında Kinane kabilesinden bir adamla Benû Müdlic kabilesinden olan Yezid b. el- Hars bulunmaktaydı. Hz. Osman tarafında yer alanlardan biri de Ensar'dan Mesleme b. Muhalled'di. Kays, özellikle Ensar'dan olması nedeniyle onu kendisine karşı geldiği için kınamış, Mesleme ise Mısır'da vali olduğu sürece ona karşı her hangi bir girişimde bulunmayacağını ifade etmişti. Kays b. Sa'd gerçekten akıllı ve stratejik davranmayı bilen bir idareciydi. Haribta bölgesine yerleşmiş olan Hz. Osman taraftarlarını, onları bey'ate zorlamaksızın idaresi altına almayı başarmıştı.587 Muaviye bu şartlar altında Mısır'a sahip olamayacağının farkındaydı. Bu durumda Hz. Ali ile Kays b. Sa'd'ın arasını açacak planlar kurmaya başladı. Öncelikle Kays'ı kendi yanına çekmek üzere onunla mektuplaşmayı denedi. Muaviye Kays'a Hz. Ali'nin yanında yer alanların Hz. Osman'ın katilleri olduğunu, dolayısıyla onun valisi olarak suçlu duruma düştüğünü söylüyor, şayet kendi tarafına katılırsa hem suçlamalardan kurtulmuş olacağını hem de kendisine Irakeyn valiliğini vereceğini, dilerse akrabalarını da Hicaz valiliğine getireceğini söylüyordu.588 Muaviye gerek tehdit gerekse vaatlerle yanına çekmeye çalıştığı Kays b. Sa'd'dan olumlu bir cevap alamayınca, bu defa Kays'dan kendisine gönderildiğini iddia ettiği ve Hz. Osman konusunda aynı fikirde olduklarını belirten bir mektubu Şam halkına okudu. Böylece çeşitli bölgelere Kays ile anlaşmalı olduğunu ifade eden söylentiler yayarak ortamı bulandırmayı başardı.589 Bu haberleri Muhammed b. Ebî Bekir ve Muhammed b. Ca'fer b. Ebî Talib Halifeye ulaştırdılar. Hz. Ali ise bu gelişmeler karşısında gerçekten tereddüt içerisine düşmüştü. Onun kendisine bağlılığını

584 İbnü'l Esîr, el-Kâmil, III, 159.

585 Belâzurî, Futûh, s. 229; Kays b. Sa'd'ın Mısır valiliği konusunda ayrıntılı bilgi için bk. Kenan Ayar,

"Sahabe Dönemi İktidar Mücadelesinde Arap Dâhilerinden Kays b. Sa'd", OMÜİFD, sayı 20–21, Samsun 2005, s. 124–144.

586 İbn Kesîr, el-İmâme, VII, 252. 587 İbnü'l Esîr, el-Kâmil, 269.

588 İbnü'l Esîr, el-Kâmil, 269–270; İbn Kesîr, el-İmâme, VII, 252. 589 İbnü'l Esîr, el-Kâmil, 271. İbn Kesîr; el-İmâme, VII, 253.

sınamak amacıyla Harbita bölgesinde yaşayan Hz. Osman yanlıları ile savaşması emrini verdi. Kays ise doğal olarak bu emre itiraz etmek durumunda kaldı. Çünkü böyle bir davranış Mısır'da kurulmuş olan sukûneti bozacak yanlış bir tercihti.590 Bu durum üzerine Abdullah b. Cafer'in halifeyi Kays konusunda olumsuz anlamda etkilediği rivayet edilmektedir.591 Hz. Ali Kays'ın yerine Mısır valiliğine Abdullah b. Cafer'in anne bir kardeşi ve kendisinin de üvey oğlu olan Muhammed b. Ebî Bekir'i atadı.592 Rivayetlere göre Muhammed Mısır'a geldiğinde Kays ona halifenin niçin kendisinden rahatsız olduğunu yoksa birilerinin onunla halife arasına mı girdiğini sormuş, Muhammed ise ona: "Hayır bu hâkimiyet bizimdir" şeklinde talihsiz bir yanıt vermiştir.593 Hz. Osman döneminde Ümeyyeoğulları iktidarına karşı bilenmiş olan Muhammed b. Ebî Bekir'in yine iktidar hırsı ile hareket ettiği görülmektedir.

Kays b.Sa'd Hazrec kabilesindendir.594 Kendisi Hz. Ali'ye bağlılığını Hz. Ali'nin