• Sonuç bulunamadı

Yemen Seferi ve Haşimoğulları'na Gözdağı

C. SIFFÎN SAVAŞI SONRASINDA YAŞANAN DİĞER SİYASİ

6. Yemen Seferi ve Haşimoğulları'na Gözdağı

Muaviye ve Hz. Ali arasında kabileleri kendi taraflarına geçirme mücadelesi görüldüğü üzere Hz. Ali'nin vefatına kadar devam etti. Daha çok Muaviyenin yaptırdığı baskınları önleme ile meşgul olan Hz. Ali için en yıkıcı olaylardan biri de Kureyş kabilesinin Âmir b. Lüeyoğulları'ndan Busr b. Ertât'ın Yemen seferiydi. Hicrî 40 yılında üç bin kişilik bir orduyla Hicaz'a doğru yola çıkan Şamlılar, dönemin Medine valisi Ebû Eyyûb el-Ensârî'nin onların gelişini haber alarak Kûfe'ye kaçması üzerine Medine'ye girdiler. Rivayet edildiğine göre Busr Medine'ye girdiğinde direkt olarak mescide gitti ve Ensar'ın kabilelerine gözdağı verecek şekilde şöyle seslendi: "Ey Dinâr, ey Neccâr, ey Züreyk" (bu isimler Ensar'ın büyüklerinin isimleriydi) Devamında ise Hz. Osman'ı kastederek: "Ey ceddim, ey ceddim! Dün sana burada bey'at etmiştim, ama bu gün neredesin?"773 dediği rivayet edilmektedir. Medine halkı Muaviye'ye bey'at ettirildiler. Busr gözü pek ve merhametsizliği ile tanınan bir kişiydi.774 Cemel Savaşı öncesi Hz. Ali

772 Daha önce Hıristiyan oldukları bilinen bu kabile ile Hz. Ömer döneminden beri Hz. Ali arasında bir

rahatsızlık olduğu ifade edilmektedir. Söylentiye göre Tağlibliler Müslüman olduktan sonra çocuklarını vaftiz etmeye devam etmişler. Bu nedenle Hz. Ali onların kökünü kazımak arzusu taşıyormuş. bk. H. Kındermann, "Tağlib" İA, Eskişehir 1997, XI, 620, 625.

773 İbn Kesîr, el-Bidaye, VII, 322.

tarafında olduğunu bizzat ifade eden Ümmü Seleme'nin dahi Busr'un isteğine uyarak bey'at ettiği belirtilmektedir.775

Büsr Medine'de bazı evleri yıktı ve ardından Mekke'ye yöneldi. İfade edildiğine göre Ebû Mûsâ el-Eş'arî Büsr'ün kendisine zarar vereceğinden korkmuştu. Muhtemelen hakem olayında Iraklılar'ı temsil ettiği için korkmuştu. Ancak direkt olarak Hz. Ali taraftarlığı yapmadığı için de Büsr ona bir zarar vermeyi düşünmemişti. Zannediyoruz böyle bir direktif de almamıştı. Mekke'deki Müslümanlar da zorla bey'ate çağırıldıktan sonra Büsr b. Ertât Yemen'ye gitti. Asıl katliamlar Yemen'de gerçekleşti. Yemen valisi Ubeydullah b. Abbas, Büsr'ün onların üzerine geldiğini öğrenince Yemen'den kaçarak Kûfe'ye geldi. Hz. Ali Yemen'e Abdullah b. Abdu'l-Meddân el-Hârisî'yi vekil olarak bıraktı. Ancak Busr onu ve oğlunu öldürdü. Bununla birlikte Hz. Ali'nin yeğenleri, Ubeydullah b. Abbas'ın Abdurrahman ve Kusam adında iki oğlunu da öldürttü. Bu davranış Haşimoğullarına karşı yapılmış büyük bir meydan okumaydı. Ubeydullah bu iki oğlunu çölde yaşayan Kinane kabilesinden bir adama emanet etmişti. Ancak Busr bu iki çocuğu öldürürken onları korumaya çalışan Kinaneli adamı da öldürdü. Kinaneli bir kadının bu durum üzerine: "Ey adam! Erkekleri öldürdün, fakat bu iki çocukcağızı neden öldürüyorsun? Vallahi, bu yaştaki çocuklar ne cahiliye döneminde ne de İslâm'da öldürülmüyorlardı. Ey Ebî Ertât'ın oğlu! Küçük çocukları öldürten, ihtiyarların canına kıyan, acıma duygusunu insanların kalplerinden söken ve akrabalar arasındaki hukuku gözetmeyen bir iktidar son derece kötü ve zalim bir iktidardır." dediği ifade edilir. Büsr'ün bu seferinde çok sayıda Hz. Ali taraftarını öldürdüğü belirtilmektedir.776

Bu olaylar üzerine Hz. Ali Cariye b. Kudama es-Sâdî'yi iki bin kişiyle birlikte Yemen'e gönderdi. Ardından Vehb b. Mes'ud'u da yine iki bin kişiyle birlikte bu bölgeye gönderdi. Busr bu haberi aldığında adamları ile birlikte Yemen'den kaçtı.777 Ubeydullah b. Abbas da Yemen'e geri döndü. Hz. Ali'nin ölümüne kadar Yemen'de görevine devam etti.778

775 İbn Kesîr, el-Bidaye, VII, 322.

776 İbnü'l Esîr, el-Kâmil, III, 383–384; İbn Kesîr, el-Bidaye, VII, 322–323. 777 İbnü'l Esîr, el-Kâmil, III, 383–384.

7. Hz. Ali'nin Öldürülmesi

Muaviye’nin, üzerine gönderdiği sürekli akınlar ile mücadele etmek zorunda kalan Hz. Ali’nin h. 40 yılına Muaviye ile bir anlaşma yaptığı rivayet edilir. Bu anlaşmaya göre Irak Hz. Ali'nin, Şam da Muaviye'nin olacak ve hiçbiri diğerinin topraklarına girmeyecekti.779 İki lider arasında bu anlaşma yapılırken Hâriciler'den üç kişi, Abdurrahman b. Mülcem el-Murâdî, Burek b. Abdullah et-Temîmî es-Suraymî ve Amr b. Bekr et-Temîmî bir araya gelerek Nehrevan'da ölen akrabalarının öcünü almak ve dalalet içinde gördükleri reislerden Müslümanlar'ı kurtarmak amacı ile Hz. Ali'yi, Muaviye b. Ebî Süfyan'ı ve Amr b. el-Âs'ı öldürmeye karar verdiler.780 İbn Mülcem Hz. Ali'yi, Burek b. Abdullah Muaviye'yi, Amr b. Bekr de Amr b. el-As'ı öldürmek üzere sözleştiler. 781

H. 40 (m. 661) yılı Ramazan ayının on yedinci günü, Hz. Ali namaz için evinden çıktığı bir anda Basralı Hâriciler'den Abdurrahman b. Mülcem el-Murâdî tarafından başına indirilen darbelerle öldürüldü.782 Burek b. Abdullah da Muaviye'ye pusu kurmuştu. Muaviye sabah namazına giderken Burek ona kılıçla saldırdı. Fakat hamlesi başarısız oldu. Amr b. Bekr ise aynı gece Amr b. el-As'a pusu kurdu ancak Amr b. el-As o gece rahatsızlığı nedeniyle camiye gidemeyince, yerine yanlışlıkla namaz kıldırmakla görevlendirdiği Hârice b. Ebî Habîbe'yi öldürdü.783

Hz. Ali halifeliği döneminde bitmek bilmeyen iç karışıklıklar nedeniyle fetih hareketlerinde bulunamamamış,784 özellikle Sıffîn Savaşı'nın ardından hilâfetinin sonuna kadar önü alınmaz problemlerle uğraşarak ülkeyi birlik içinde tutma mücadesi vermiştir. Kendisinin halife olarak seçildiği ortam göz önüne alındığında Hz. Ali'nin talihsiz bir dönemi kendi yöntemleri ile aşmaya çalıştığı, ancak rakiplerinin buna fırsat vermedikleri görülmektedir. Gerek Kureyş içinde, gerekse Arap kabileleri arasında yaşanan gruplaşmalar halifeyi oldukça zor bir duruma sokmuştur. Muaviye'nin başarıya ulaşmak için her türlü siyasi oyuna başvurmasının785 Hz. Ali iktidarını ciddi ölçüde yıprattığı görülmektedir. Hz. Osman'ın öldürülmesi ile başlayan Haşimoğulları ile

779 İbnü'l Esîr, el-Kâmil, III, 385–386.

780 Hâriciler Ebû Musa'nın hakemliğinden rahatsızlık duysalardı onu da olayın müsebbiblerinden sayarak

öldürmek isteyeceklerdi. Anlaşılan Hâriciler Kureyş'i hedef almışlardı.

781 İbnü'l Esîr, el-Kâmil, III, 389. 782 İbn Sa'd, Tabakat, III, 23–25. 783 İbnü'l Esîr, el-Kâmil, III, 389–393.

784 Mustafa Zeki Terzi, Hz. Peygamber ve Hulefâ-i Râşidîn Döneminde Askerî Teşkilât, Sönmez yay.,

Samsun 1990.

Ümeyyeoğulları'nın tarihi rekabeti ise bu aşamada Hz. Ali'nin geri adım atmasıyla bir parça duraklamıştır. Ancak henüz finale gelinmiş değildir. Muaviye b. Ebî Süfyan’ın kurduğu Emevî hanedanlığı bu defa Haşimoğullarının Abbas b. Abdülmuttalipoğulları kanadıyla yıkılacaktır.786

SONUÇ

İslâm'dan önce Araplar kabileler halinde yaşıyorlardı. Kabile bireyleri kendi içlerinde büyük bir dayanışma halindeydiler. Bu anlayışa "asabiyet" adı verilmekteydi. Kabileler arasında ise sürekli bir mücadele yaşanmakta, bazı durumlarda çeşitli kabileler rakip kabilelere karşı güç birliği elde edebilmek için aralarında ittifaklar yapmaktaydılar. Bu katı kabile kuralları nedeniyle Araplar İslâm dinine girinceye kadar bir araya gelememişler ve bir devlet oluşturamamışlardı.

Hz. Muhammed ile birlikte bu anlayışta büyük çaplı bir değişiklik yaşandı. Araplar, Hz. Peygamber'in siyasi mücadeleleri ve İslâm dininde yerini bulan din kardeşliği duygusunun da etkisi ile birlikte birleşmeyi başardılar. Böylece güçlerini dış dünyaya karşı birleştirmiş oldular. Bu durum devletin güçlenmesine, halkın göçebeler halinde ve oldukça zor şartlar altında yaşamaktayken yerleşik hayata geçmelerine ve zenginleşmelerine neden oldu. Bu büyük değişim başlangıçta her kesimi memnun etti.

Yeni kurulan askeri vilayetlere yerleştirilen kabileler yine kabileler halinde tasnif edildiler. Ancak bu defa aynı ortamı paylaşması gereken onlarca kabile grupları ortaya çıktı. Yeni ortamlarında birbirlerine karşı siyasi üstünlük elde edebilmek için bu defa daha üst düzeyli ve daha güçlü kabile bağları kurulmaya başlandı. Bu durum ilerleyen yıllarda Adnanî-Kahtanî, Rebia-Mudar boyutlarında daha büyük kitleleri etkileyen siyasi çekişmeleri beraberinde getirdi.

Merkezde ise ilk halifenin seçiminden itibaren iktidar çekişmeleriyle birlikte kabileler arası bir rekabetin canlandığı görüldü. Başlangıçta Ensar ve Muhacir arasında yaşanan bu rekabet, özellikle üçüncü halifenin seçimi sırasında Kureyş içerisinde İslâm'dan önce tüm canlılığı ile yaşanan Emevî-Haşimî çekişmesini gündeme getirdi. Şûra düzeyinde gerçekleşen, henüz halka aksetmemiş olan bu mücadeleyi Hz. Osman ile birlikte Ümeyyeoğulları kazandı.

Hz. Osman'ın kendi kabilesi ile olan gönül bağı akrabalarını kayırdığı noktasında Kureyş içinde ve diğer vilayetlerde yaşayan Araplar nezdinde tepki toplamaya başladı. Ümeyyeoğulları'nın İslâm dinini geç bir dönemde kabul etmiş olmaları, bu nedenle dini anlamda bir saygıdeğerlilik taşımamaları ve Araplara karşı geleneksel bir yaklaşım içine girmeleri, bu tepkinin gittikçe büyümesine neden oldu. Vilayetlerde ortaya çıkan bu kıpırdanışlar fetihlerin durması ve maddi kaygıların artması ile daha da belirginleşmeye

başladı. Arap kabileleri yönetime karşı isyan ederek üçüncü halife Hz. Osman'ı öldürdüler.

Hz. Osman'ın ölümü ile birlikte o güne kadar iktidardan sürekli uzak tutulan Hz. Ali ve Haşimoğulları kanadı Arap kabilelerinin ve çoğunluğunu Ensar'ın oluşturulduğu Medineliler'in desteği ile iktidara geldi. Hz. Ali, iktidardan büyük skandallarla birlikte düşürülen Ümeyyeoğulları için hedef tahtası haline gelmişti. İktidar olma mücadelesi sadece Ümeyyeoğulları'nı değil ilk halife Hz. Ebû Bekir'in akrabaları olan Teymoğulları'ndan Talha ile Hz. Ebû Bekir'in kızı ve Hz. Peygamber'in eşi Hz. Aişe'yi de harekete geçirdi. Hz. Ömer'in seçtiği halife adaylarından Zübeyr b. Avvam'ın da bu gruba katılımıyla Hz. Ali'ye karşı Kureyş içinde muhalefet başlatılmış oldu. Hz. Ali Kureyş'ten destek bulamayınca Haşimoğulları'na hısımlık yolu ile akraba olanYemenli kabilelerle işbirliğine girdi. Özellikle Hz. Osman yönetimine karşı ön planda yer alan Malik el-Eşter Hz. Ali'nin sağ kolu görünümündeydi. Halifenin ilk iş olarak Ümeyyeoğulları'nı idari görevlerden alması tepkileri üzerine çekti. Bununla birlikte halife Hz. Osman'ın katillerini de cezalandırmamıştı.

Kendisine karşı güç birliği eden Ümeyyeoğulları-Talha ve Zübeyr grubu ile yapılan savaştan Hz. Ali galip çıktı. Bu arada Basra ve Kûfe'de yaşayan aynı kabile üyeleri birbirlerine karşı savaşmaktan oldukça rahatsızlık duydular.

Hz. Ali hilafet merkezini Kûfe'ye taşıdı. Kûfe daha çok Yemen kökenli kabilelerden oluşuyordu. Bunlar Kahtanîler de denilen Araplar'dı ki Kureyş'in de içinde bulunduğu Adnanîlere karşı asırlar öncesine dayanan bir rekabet içerisindeydiler. Hz. Ali bir yönüyle Kureyş'e diğer yönüyle Yemenliler'e yakındı. Bu durum da kabilelerin ona yaklaşımını etkiliyordu. Özellikle Yemenli kabileler için önemli bir isim olan Ebû Mûsâ el-Eş'arî, Kûfeliler'i bu olaylara karışmamak konusunda uyarıyor, yaşanan gelişmelerin Kureyş'in bir iç mücadelesi olduğunu savunuyordu.

Hz. Ali ikinci aşamada Ümeyyeoğulları'ndan Şam valisi Muaviye ile karşı karşıya geldi. Muaviye yaklaşık yirmi yıldır Şam valiliği yapmaktaydı. Buradaki kabilelere karşı güçlü bir otorite kurmuş, onları maddi açıdan da tatmin ederek kendisine bağlamıştı. Hz. Osman'ın velisi olduğunu iddia ederek onun kanını talep ediyordu. Şam bölgesinin önde gelen kabilelerinden Kelb kabilesiyle kendisi ve Hz. Osman'ın daha önce kurmuş olduğu hısımlık, Şamlılar'ın bu işi benimsemesinde etkili olmuştu.

Haşimoğulları'nın temsilcisi Hz. Ali ile Ümeyyeoğulları'nın temsilcisi Muaviye b. Ebî Süfyan arasında gerçekleşen Sıffîn Savaşı'nda Hz. Ali tarafının galibiyete yaklaştığı bir anda Kureyş'in önemli siyaset adamlarından Amr b. el-Âs'ın Muaviye'ye getirdiği Kur'an'ın hakemliği konusundaki teklifi savaş için bir dönüm noktası oldu. Farklı kabilelerden oluşan Irak ordusunda bölünmeler meydana geldi. Yemen kökenli kabilelerden Kinde kabilesi reisi Eş'as b. Kays ve daha sonra Hâriciler adı verilen aşırı İslâmcı bir grup savaşın durdurulması konusunda halifeye baskı yaptılar. Sonuçta iki taraf için birer temsilci seçilmesine ve bu temsilciler aracılığı ile gelinen noktanın değerlendirilmesine ilişkin karara varıldı. Eş'as b. Kays ve Yemenliler'in baskısı ile Iraklılar'ın temsilcisi Ebû Mûsâ el-Eş'arî seçildi. Şamlılar'ın temsilcisi ise Amr b. el-Âs oldu.

Bu aşamadan sonra Hz. Ali'yi gittikçe büyüyen problemler bekliyordu. Hakem olayını kabul etmeyen çoğunluğunu kuzey ve doğulu bedevilerin oluşturduğu Hâriciler, Hz. Ali ile anlaşamayarak tamamen ayrı bir grup oluşturdular. Hakemler ise hilafet ile ilgili durum değerlendirmesi yapmak için bir araya geldiklerinde net bir sonuca ulaşamadılar. Böylelikle Hz. Ali'nin halifeliği de tartışılır bir duruma gelmiş oldu.

Muaviye Hz. Ali'nin hâkimiyeti altındaki bölgelere akınlar düzenlemeye başladı. Mısır Hz. Ali'nin elinden çıktı, yer yer küçük çaplı isyanlar oluştu. Hz. Ali Şam üzerine gitmek üzere tekrar ordu hazırlamıştı ki Hârici katliamları ortaya çıkınca bunlar ile savaşmak durumunda kaldı. Halife yine Hâriciler tarafından düzenlenen bir saldırı sonucunda öldürüldü.

Hz. Ali döneminde yaşanan siyasi olaylarda da görüldüğü gibi, kabilecilik anlayışı kendi içerisinde fertlerini birbirine bağlarken, toplum halinde yaşama söz konusu olduğunda toplumda bölücü bir etki yapabilmektedir. Bu gerçeği İslâm öncesi dönemde küçük gruplar halinde yaşayan Arap kabilelerinin Müslümanlıkla birlikte yaşadıkları değişimin ardından bir devlet görüntüsüne bürünebilmelerinde de açık bir şekilde görmekteyiz. Bu başarıya ulaşılmasında Hz. Peygamber’in uyguladığı hassas politikayı göz ardı etmemiz mümkün değildir. İlerleyen dönemlerde yavaş yavaş asabiyeti çağrıştıran problemlerin ortaya çıktığı ve bunun en belirgin şekilde Hz. Osman döneminde yaşandığı anlaşılmaktadır.

Hz. Ali hilafete gerçekten çok karışık bir dönemde gelmiştir. Kabilecilik hareketlerinin yeniden hayata geçmeye başladığı bu ortamda ilk defa Müslüman gruplar

karşı karşıya geldiler. Hz. Ali'nin halifeliği döneminde Haşimoğulları ile Ümeyyeoğulları arasında yaşanan iktidar mücadelesi Arap kabileleri arasında gruplaşmaları meydana getirdi ve eski ittifakların canlanmasına neden oldu. Arap kabileleri İslâm öncesi dönemdeki gibi birbirleri ile savaşmak zorunda kalmışlardı. Bu ise dinin getirdiği prensiplerin bir ölçüde çiğnendiği görüntüsünü vermekteydi. Muhtemelen bu durum vicdani sorgulamayı da beraberinde getirdi ve kabilelerin siyasi yöneliş açısından bocalamalarına neden oldu. Yaşanan gelişmeler aynı zamanda yönetim ile halkın arasının açılmasına da neden olmuştur. Hz. Ali'den sonra Muaviye'nin iktidarı ile kurulan Emevî devletinin, yönetim ile halk münasebetleri açısından daha büyük çekişmelere sahne olmasının ve kabilecilik anlayışının daha üst boyutlara ulaşmasının temelinde bu duygusal kopuşun etkisi olduğu kanaatindeyiz.

BİBLİYOGRAFYA

AHMET CEVDET, Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hûlafa, haz. Mahir İz, T. C. Kültür Bakanlığı yay., Ankara 2000.

AKBULUT, Ahmet, Sahabe Dönemi İktidar Kavgası, Ankara 2001. ALGÜL, Hüseyin, İslâm Tarihi, Gonca yay., İstanbul 1986.

APAK, Adem, Asabiyet ve Erken Dönem İslâm Siyasî Tarihindeki Etkileri, Düşünce Kitabevi yay., İstanbul 2004.

---,Hz. Osman Dönemi Devlet Siyaseti, İnsan yay., İstanbul 2003.

---,İslâm Siyaset Geleneğinde Amr b. el-Âs, Ankara Okulu yay. Ankara 2001. ATEŞ, Ahmed, "Asabiyet", İA, Eskişehir 1997.

AVCI, Casim, ŞENTÜRK Recep, "Kabile", DİA, İstanbul 2001. ---,"Kûfe", DİA, Ankara 2002.

AYAR, Kenan, "Ebû Mûsâ el-E'şarî'nin İdaresi Ve Siyasi Faaliyetleri", Din Bilimleri Akademik Araştırma Dergisi, www.dinbilimleri.com/dergi, Yıl I, Sayı 3, 2001.

---,"Sahabe Dönemi İktidar Mücadelesinde Arap Dâhilerinden Kays b. Sa'd", OMÜİFD, Sayı 20–21, ss. 115–169, Samsun 2005.

---,"Mâlik b. el-Hâris el-Eşter'in İlk Dönem Siyasi Hadiselerdeki Rolü", Din Bilimleri Akademik Araştırma Dergisi, www.dinbilimleri.com/dergi, Yıl 5, Sayı 4, 2005.

AYCAN, İrfan, Saltanata Giden Yolda Muaviye bin Ebî Süfyan, Ankara Okulu yay., Ankara 2001.

BAKIR, Abdulhalik, İktisadi ve İdari Yönden Hz. Ali Dönemi, Ankara 1991. ---,"Basra", DİA, İstanbul 1992.

---,Hz. Ali Ve Dönemi, Bizim Büro Basımevi, Ankara 2004.

BALCI, İsrafil, "Bir Yalnız Sahabi Ebû Zer el-Gıfarî", OMÜİFD, Sayı 10, ss. 351–386, Samsun 1998.

BELÂZURÎ, Ahmed b. Yahya b. Câbir (öl. 279/892), Ensâbü'l-Eşrâf, thk. Süheyl Zekkâr, Riyâd Ziriklî, Dâru'l-Fikr,Beyrut 1996.

---,Futûhu'l-Buldân, Daru'l-Kütübi'l-İlmiyye,Beyrut 1978.

---,Fütûhu'l-Büldân, çev. Mustafa Fayda, T.C. Kültür Bakanlığı yay., Ankara 2002.

BROCKELMANN, C., İslâm Milletleri ve Devletleri Tarihi, çev. Neş'et Çağatay, AÜİF yay., Ankara 1964.

BUHL, F., "Abdülmuttalib", İA, Eskişehir 1997.

CÂBİRÎ, Muhammed Âbid, İslâm’da Siyasal Akıl, çev. Vecdi Akyüz, Kitabevi yay., İstanbul 1997.

ÇAĞATAY, Neşet, İslâm Öncesi Arap Tarihi Ve Cahiliye Çağı, AÜİF yay., Ankara 1982.

ÇELİKKOL, Yaşar, İslâm Öncesi Mekke, Ankara Okulu yay. Ankara 2003. DEMİRCAN, Adnan, Ali Muaviye Kavgası, Beyan yay., İstanbul 2002.

---,Hz. Ali'nin Hilafet Hakkı Meselesinde Gadîr-i Hum Olayı, Beyan yay., İstanbul 1996.

---,Hâricîler'in Siyasî Faaliyetleri, Beyan yay., İstanbul 1996.

DİNEVERÎ, Ebî Hanife Ahmed b. Davud (öl. 282/895), Ahbâru't-Tıvâl, thk. Abdulmün'im Amir-Cemalettin eş-Şeyyâl, Kahire ty.,

DURÎ, A. Aziz, İlk Dönem İslâm Tarihi, çev. Hayrettin Yücesoy, Endülüs yay., İstanbul 1991.

---,İslam İktisat Tarihine Giriş, çev. Sabri Orman, Endülüs yay., İstanbul 1991. EBÛ ZEHRA, Muhammed, İslâm'da Siyasî İtikadî ve Fıkhî Mezhepler Tarihi, çev.

Hasan Karakaya, Kerim Aytekin, Hisar yay., İstanbul t.y.

EMîN, Ahmed, Fecrü’l-İslâm, Dâru'l Kitabi'l-Arabî, Beyrut 1969.

EZRAKÎ, Ebu'l-Velid (öl. 223/837), Kâbe ve Mekke Tarihi, çev. Y. Vehbi Yavuz, Feyiz yay., İstanbul 1974.

FAYDA, Mustafa, İslâmiyetin Güney Arabistan'a Yayılışı, AÜİF yay., Ankara 1982.

---,Allah'ın Kılıcı Halid b. Velid, Çağ yay., İstanbul 1992.

---,"Âişe", DİA, İstanbul 1991.

---,"Cerîr b. Abdullah", DİA, İstanbul 1993.

FAZLUR RAHMAN, İslâm, çev. Mehmed Dağ, Mehmet Aydın, Ankara Okulu yay., Ankara 2000.

FERRUH, Ömer, Tarihu Sadri'l-İslâm ve'd-Devletü'l-Emeviyye, Beyrut 1976. FIĞLALI, Ethem Ruhi, "Abdullah b. Sebe" , DİA, İstanbul 1988.

---,Çağımızda Îtikadî İslâm Mezhepleri, Selçuk yay., Ankara 1990. ---,İbâdiye'nin Doğuşu ve Görüşleri, AÜİF yay., Ankara 1983.

---,"Cemel Vak'ası", DİA, İstanbul 1993.

---,"Hâricîler", DİA, İstanbul 1997.

GİBB, Hamilton A. R., İslam Medeniyeti Üzerine Araştırmalar, çev. Kadir Durak ve diğerleri, Endülüs yay., İstanbul 1991.

GÜNAL, Mustafa, Hz. Ali Dönemi Ve İç Siyaset, İnsan yay. İstanbul 1998.

GÜNALTAY, Şemseddin, İslam Öncesi Araplar ve Dinleri, Sadeleştirenler: M. Mahfuz Söylemez, Mustafa Hizmetli, Ankara Okulu yay., Ankara 1997.

HALİFE, b. Hayât (öl. 240/854), Tarihu Halife b. Hayyât Halife b. Hayyât Tarihi, çev. Abdulhalik Bakır, Ankara 2001.

HASAN, İbrahim Hasan, Tarîhu'l-İslâm, es-Siyâsî ve'd-Dînî ve’s-Sekâfî ve'l-İctimâî, Kahire 1979.

HATİBOĞLU, Mehmed Said, Hilafetin Kureyşliliği İslam'da İlk Siyasi Kavmiyetçilik, Kitâbiyât yay., Ankara 2005.

HAMİDULLAH, Muhammed, İslâm Peygamberi, çev., Salih Tuğ, İrfan yay.,İstanbul 1993.

HİTTİ, Philip K., Siyâsî ve Kültürel İslâm Tarihi, çev. Salih Tuğ, MÜİF yay., İstanbul 1995.

HİZMETLİ, Sabri, İslâm Tarihi, AÜİF yay. Ankara 1991.

---,"Tarihî Rivâyetlere Göre Hz. Osman'ın Öldürülmesi", AÜİF Dergisi, Cilt: XXVII, ss. 149–176, Ankara 1985.

İBN A'SEM, Ebû Muhammed Ahmed (öl. 314/926), el-Futûh, Daru'l-Kütübi'l-İlmiyye, Beyrut 1986.

İBN AL KALBÎ (öl. 204/819), Putlar Kitabı, çev. Beyza (Düşüngen) Bilgin, Pınar yay., İstanbul 2003.

İBN HACER, Şihâbüddin Ebu'l-Fadl Ahmed b. Ali el-Askalânî (öl. 852/1448), Tehzîbü't-Tehzîb, Dâru Sadr, Beyrut 1968.

İBN HALDUN (öl. 808/1405), Mukaddime, çev. Zakir Kadirî Ugan, MEB yay., İstanbul 1989.

İBN HAZM, Ebû Muhammed Ali b. Ahmed (öl. 456/1063), Cemheretu Ensâbi'l- Arab, thk. ve tlk. Abdüsselâm Muhammed Harun, Dâru'l-Mearîf, Kahire, t.y.

İBN HİŞÂM, Ebû Muhammed Abdülmelik b. Hişâm b. Eyyûb el-Himyerî (öl. 218/833), es-Sîretu'n-Nebeviyye, thk. Mustafa es-Saka ve Diğerleri, Kahire 1936.

İBN İSHAK, Muhammed b. Yesâr (öl. 151/768), Sîretü İbn İshak, thk. ve ta'lîk: Muhammed Hamidullah, Hayra Hizmet Vakfı, Konya 1981.

İBN KESÎR, Ebû'l-Fida (öl. 774/1372), el-Bidâye ve'n-Nihaye, Mektebetü'l-Mearif, Beyrut 1974.

İBN KUTEYBE, Ebû Muhammed Abdullah b. Müslim ed-Dîneverî (öl. 276/828), el- İmâme ve's-Siyâse, thk. Taha Muhammed Zeynî, Kahire 1967.

---,el-Mearif, tsh., tlk. Muhammed İsmail Abdullah es-Sâvî, İhyau't-Türasi'l- Arabî, Beyrut 1970.

İBN MANZUR, Ebu'l-Fadl Muhammed b. Mükerrem (öl. 711/1311), Lisânü'l-Arabi'l- Muhît,Dâr-u Lisâni'l-Arab, Beyrut 1970.

İBN SA'D, Muhammed (öl. 230/844), et-Tabakâtü'l-Kübrâ, Daru Sadr, Beyrut, t.y. İBN ŞEBBE, Ebû Zeyd Ömer el-Basrî (öl. 262/876), Tarihu'l-Medineti'l-Münevvere,

thk. Fehim Muhammed Şeltut, Dâru'l-İsfehan, Cidde t.y.