• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.3. Modanın ve Moda Ġllüstrasyonunun Tarihsel Süreci

Ġnsanoğlu yazıyı keĢfetmeden önce çizgilerle anlaĢmıĢ, çizgilerle iletiĢime geçmiĢtir (Erbay, 1997: 10). Tarih öncesi çağlarda ilk giysi örneklerini tasarlayarak üreten insanoğlu, mağara duvarlarını boyayarak, yakarak ya da kazıyarak hayvan postlarından yapılmıĢ giysilerle kadın ve erkek figürleri tasvir etmiĢlerdir (Gürcüm, 2013: 55). Ġllüstrasyona ilk örneğin, mağara resimleri üzerinden verilmesi bu resimlerin de tıpkı illüstrasyonlar gibi fonksiyonellik özelliğinin olmasıdır. Bazı tarihçiler ise illüstrasyon tarihini resimli kitapların ortaya çıkıĢına dayandırmaktadır (Uçar, 2012: 13, 14). Ġllüstrasyonun tam anlamıyla bilinen ilk örnekleri Ġ.Ö 1900 “Ramesseum Papyrus” rulosu ve “The Egyptian Books of The Dead” daki illüstrasyon örnekleri barındıran erken el yazma, hikâye ve kitaplardır (KeĢ, 2001: 36). Ġnsanoğlunda yaratma isteği asla yeni bir fenomen değildir. Mağara resimlerinden bu yana gördüğümüz bu büyüsel dürtü ve ihtiyacın; makineleĢmiĢ ve dijitalleĢmiĢ günümüz dünyasında da sanat yoluyla yakın çevremizi ve evrenin iĢleyiĢini yorumlama isteğimizin hala değiĢmemiĢ olduğunu görmekteyiz (Ocvirk vd., 2015: 4).

Ġnsan olarak sahip olduğumuz her Ģey ve tüm davranıĢlarımız alıĢkanlıklarımızın ürünüdür. Bıkkınlık duygusu ve yenilik isteği eğilimi bu alıĢkanlıkları dengede tutmaktadır. Kimi zaman duyarlığın yenilenmesi olan bu yenilenme isteği ve arzusu kendisini en güçlü olarak modada göstermektedir (Tunalı, 2009: 105). Moda var olduğu toplumun aynasıdır. Hem kültürel bir fenomendir hem de dönemin toplumsal, ekonomik, cinsel ve politik tutumlarını yansıtmaktadır (Mackenzie, 2017: 6). Modanın baĢlangıcı olarak farklı görüĢler ortaya atılmaktadır. Birinci görüĢ, modanın insanlıkla birlikte eskiçağlardan beri var olduğunu savunurken; ikinci görüĢ modanın baĢlangıç tarihini Fransız Ġhtilali ve Sanayi

Devrimi‟ne dayandığını iddia etmektedir (Barbarosoğlu, 2009: 28, 29). Bir baĢka görüĢ ise modanın ticari kapitalizmin baĢladığı Geç Orta Çağ dönemi ile Rönesans‟ın ilk dönemlerinde görülmeye baĢladığı görüĢüdür (Kireçci, 2015: 12). Aslında Fransız Ġhtilali ve Sanayi Devrimi‟ne dayanan ikinci görüĢ, modern moda dediğimiz günümüz moda anlayıĢına kadar gelen moda sistemini yansıtan görüĢtür. Diğer dönemlerde giysi ve giysi çeĢitliliği olmasına rağmen kıyafet seçiminde kiĢisel bir tercihten çok fazla söz edilememektedir. Modanın asıl oluĢumu modernitenin fikri düĢüncesinin dayandığı Aydınlanma Felsefesi ve Fransız Ġhtilali‟nin oluĢturduğu bireysellikçi ve özgürlükçü alt yapıdır. Ardından gelen Sanayi Devrimi ile atak yapan üretim sistemleri modanın demokratikleĢerek gerçek moda anlamında tüm halka yayılmasını sağlamıĢtır.

Görsel kültürün bir parçası olan moda incelemeleri ve tarihsel değerlendirmeler, resimler, çizimler ve fotoğraflar aracılığı ile yapılmaktadır (Kawamura, 2016: 37). Birçok karmaĢık anlam ve oluĢumdan doğan nesne olan giysi, görsel sanatlar içerisinde bir değer olarak yerini almıĢtır. Tüm görsel sanatlarda ana tema insandır; insanı insana insanla anlatmada insan figürü ve giysiler önemli bir anlatım aracı olmuĢtur (Balkır, 2008: 14).

Moda ve moda illüstrasyonunun kökeni sanata ve zanaate derinden bağlıdır. Her döneminde modanın da moda illüstrasyonunun da o dönemin sanat anlayıĢından etkilendiği ve yakın iliĢki içinde olduğu bilinmektedir. Aynı Ģekilde modanın üretimi de bir zanaat ürünü olduğu için, üretim tekniklerine sıkı sıkıya bağlı olan moda zanaattan beslenmektedir. Moda katalogları tarihsel, toplumsal olayları ve toplumu anlamanın ve tanımanın belgesi niteliğindedirler. Botton Statü EndiĢesi adlı kitabında, Franklin D. Roosevelt‟e “Amerikan toplumunun avantajlarını

anlatabilmesi için Sovyet toplumuna hangi kitabı verirdiniz?” diye sorduklarında, O

da “Sears kataloğunu (Amerika‟nın en eski ve hala yayını devam eden moda kataloğu) verirdim” diye yanıtlamıĢtır (Botton, 2017: 47).

Moda deseni yaratı ile yeniden üretim arasında gidip gelmektedir. Ġlk moda illüstrasyonlarını saraya bağlı desinatörler çizmiĢlerdir. Ġlk iĢleri 14. ve 15. yy‟da saray giysilerini resmetmek olan bu desinatörlerden sonra 18. yy‟da uygulamalı

sanatlarda mücevhercilik, tekstil, yelpazecilik ve resimli kâğıt illüstre eden nakkaĢlar ortaya çıkmıĢtır (Waquet, Laporte, 2011: 46).

14. yüzyıla dek kullanım amacı, biçimi ve fonksiyonu benzer özellikler gösteren, çok uzun yıllar boyunca değiĢmeyen tipte giysiler giyilmekteydi. Varlıklı kesim ile yoksul kesim arasındaki fark giysinin yapımında kullanılan kumaĢ, malzeme ve detaylarda ortaya çıkmaktaydı (Kireçci, 2015: 12). Klasik Osmanlı giyimini ev içinde Ģalvar ve gömlek oluĢtururken, hangi sınıfa mensup olursa olsun hanımlar bu giysileri giymekteydi. Sınıf karakterine göre bu giysiler; kumaĢ, biçim, süs ve mücevherleri itibariyle farklılıklar meydana getirmekteydi. Kürk ve mücevher kullanımı, kadınlar arasında bir nevi statü ve prestij göstergesi olarak kabul görmekteydi (TaĢçıoğlu, 1958: 15-19).

Baskı tekniklerinin geliĢimi illüstrasyonu özel bir konuma getirmiĢtir. 15. yüzyılda ahĢap baskı tekniği geliĢmiĢ, sanatçılar kendi eserlerini kendileri ahĢaba oymaya baĢlamıĢlardır (KeĢ, 2001). 15. yüzyılın baĢlarına kadar kumaĢ, giysinin en ayırt edici özelliği idi, zamanla modanın geliĢmesiyle birlikte terziler dokumacıları geride bırakarak ilerlemiĢlerdir (Gürcüm, 2013: 132). 15. yüzyılda yapılan resimler, gravürler, freskler kadın davranıĢını ve giysilerinin karakteristik özelliklerini hiçbir dönemde görülemeyen biçimde ve çeĢitlilikte yansıtmaktadır (Komsuoğlu vd., 1988: 169). Bu yüzyıllarda bireysellik olağanüstü bir geliĢme kaydetmiĢti. Orta Çağın kolektivist düzenlemeleri bireyin özgürleĢmesiyle kırılmaya baĢlamıĢ ancak bu bireyselci geliĢmeler içerisinde hala kadın yer alamamıĢtır. KiĢisel kendini geliĢtirme özgürlüğü tanınmayan kadınlar, olabilecek en sıra dıĢı ve abartılı giysi modalarıyla bu ihtiyaçlarını telafi etmeye çalıĢmıĢlardır (Simmel, 2013: 117).

1400‟lerde baĢlayan yeni bir gerçekçilik yaratmak isteyen Jan Van Eyk, Van Der Weyden, Hemling ve Hugo Van Der Goes‟un Hollanda‟da baĢlattığı erken dönem Rönesans‟tan sonra, bu yüzyılın sonunda “Yüksek Rönesans” dönemi denilen Lenoardo Da Vinci, Michelangelo ve Raffaello‟nun etkin olduğu sanatın doruklara çıktığı dönem yaĢanmıĢtır (Ahluwalia, vd., 2014: 138, 139). 16. yüzyılda doruk noktasına ulaĢan Rönesans, Orta Çağ öğretilerini ortadan kaldırmayı hedefliyordu. Ġnsan zekasının zaferi ile güçlenmiĢ, insanın güzel sanatlarda ve bilim dallarında

yaratıcı olma yeteneği dönemi biçimlendiriyordu. Kadın ya da erkek kiĢisel beğenilerine göre giyinmeye baĢladı (Komsuoğlu vd., 1988: 174). Rönesans‟la birlikte giyim kuĢamda da yüksek terzilik anlayıĢı baĢladı, drapeli kumaĢlardan vücuda oturan giysilere geçildi, kesimler en az kumaĢlar kadar değer kazandı. Anatomi biliminin giyim kuĢama yansıması ile birlikte vücudu saran ve oturan kıyafetler moda oldu. Kıyafetlerde tam bir çeĢitlilik hakimdi. Moda tarihinin en geometrik olan bu döneminde anormal siluetler ortaya çıkmıĢtır. AĢırı iri dantelli yakalar, derin yaka kesikleri, aĢırı geniĢ tarlatanlar ve abartılı giyim tarzı kullanılmıĢtır (Black vd., 2013: 78-105). Bu dönem seçkin sınıfın giyim kuĢama aĢırı ilgi göstermesi ile giyim desinatörlüğü mesleği Rönesans‟ta oldukça geliĢmiĢtir. Giyilen parıltılı ve Ģatafatlı giysiler hem giyenleri hem de giysinin desenini çizenin baĢarı kazanmasını sağlamaktaydı. Dönemin Pisanello, Holbein, Da Vinci gibi ünlü sanatçıları bile moda ile haĢır neĢir olmuĢ, hatta eğitimini almıĢlardır. Yine dönemin ünlü sanatçıları tiyatro içinde giysiler yaratmıĢlardır (Komsuoğlu vd., 1988: 170).

16. ve 17. yüzyılda gravür ve metal baskının geliĢimiyle baskı teknikleri ilerlemiĢ, daha hızlı ve daha fazla baskı yapabilme imkânı geliĢmiĢtir. Japonya‟da renkli ağaç baskı tekniği kullanılmaya baĢlanmıĢtır (KeĢ, 2001). Artan keĢif ve icatlar dünya ülkelerinin farklı ülkelerdeki kostümlere merak salmasını sağlamıĢ; 1520 ve 1610 yılları arasında baĢka ülkelerden ve sınıfsal alıĢılmıĢlıkların dıĢında 200‟den fazla oyma, gravür ve ağaç baskı koleksiyonu tanıtılmıĢtır. Ġçlerinden en ünlülerinden birisi Cesare Vecellio‟nun “De gli habiti antichi et moderni di diverse parti del mondo (1590)” isimli Avrupa‟dan, Türkiye‟den ve Doğu‟dan giysilerin tanıtıldığı 420 parçalık ağaç baskı koleksiyonudur. Yüzyıllar boyunca sanatçılar kıyafetleri hep resmettiler, ancak bu örnekler, bugünkü haliyle bilinen moda illüstrasyonlarının ilk prototipleri oldular (Blackman, 2017: 6).

16. yüzyılda Osmanlı oldukça geniĢlemiĢ ve büyük bir imparatorluk haline gelmiĢtir. Osmanlı padiĢahının Halifelik unvanını almasıyla birlikte kadınların örtünmesine hassasiyet gösterilmeye baĢlanmıĢtır. 16. yüzyıl ve sonrası Avrupa ile iliĢkiler geliĢmiĢ, pek çok kumaĢ Anadolu‟dan ihraç edilirken; ince yünlü ve ipekli dokumalar, dantel ve parfüm gibi lüks eĢyalar Avrupa‟dan, Hint kumaĢları Doğu‟dan ve kürkler Rusya‟dan ithal edilmeye baĢlanmıĢtır. Bu çeĢitliliğin baĢlamasıyla

birlikte kadınlar giyimde yarıĢır hale gelmiĢlerdir. PadiĢahın durumdan rahatsızlık duymasıyla, sokaktaki kadın giyimi ve sokağa çıkma yasakları fermanlarla ve hükümlerle belirlenmeye baĢlamıĢtır (AktaĢ, 1989: 55,56). Fatih Sultan Mehmet‟in Ġstanbul‟u fethiyle Avrupa‟da baĢlayan Türk hayranlığı sanat, mimari, giyecek ve hatta yiyecek alanlarında bile hissedilmiĢtir. Tüccarlar ve Avrupalılar bu dönemde Osmanlı giyimleri içerisinde kendilerini resmettirmiĢlerdir. Batıda bir Türk modası doğmuĢtur. Buna “A La Turque” denilmiĢtir (Black, 2013 vd., 113).

17. yüzyılla gelen Barok dönemdeki moda, katı, gösteriĢli ve resmiydi. KumaĢlar ve giysiler ağır, dönemin dekoratif sanatlarındaki tipik eğrisel çizgiler modaya da yansımıĢtı (Mackenzie, 2017: 12). KiĢisel ve garip biçimlere, insanları ĢaĢırtan etkilere önem verilmiĢtir. Barok sanatçı özgün buluĢu, yeniyi, garip ve cesur olanı konu edinmiĢti. Bu düĢünce yapısı aynen kılık kıyafet biçimlerini de etkilemiĢ, son derece ilginç ve abartılı modeller ortaya çıkmıĢtır (Komsuoğlu vd., 1988: 181). GösteriĢli erkek kıyafetleri, ĢaĢalı büyük dantelli yaka ve manĢetler, bol bol kullanılan dantel ve kurdeleler erkek kadın tüm kıyafetleri sarmıĢtı (Traphagen, 1947: 150). Fransa‟da 18. yüzyılın baĢında Barok dönemin ardından geliĢen Rokoko, 15 Louis‟in saltanatında yaygın olan duygusallık kültünü yansıtmaktadır. Barok Ġngiliz dilinde garip, acayip ve kaba anlamlarına geliyordu. AĢırı bol çiçekli, abartı ĢaĢalı, savurganca aĢırı renkli, coĢkulu, taĢkınlık derecesinde abartılı bir tarz olarak yorumlanmıĢtır. Rokoko geleneksel, aĢırı el iĢine dayanan ve anlamsızca dekoratif, abartılı ya da tatsızca çiçekli ve süslemeli idi. Yine de bu anlayıĢa rağmen kumaĢlar ve tekstiller ahenkli bir biçimde zengin, zarif ve bol motifli idi (Meller, Elffers, 2010: 420). Rokoko daha kaprisli bir moda sergiledi. Genel siluetler Barok döneme göre fazla değiĢmemiĢse de dekoratif ayrıntılar daha ustaca, süslemeler daha zarifti. Modada kültürler arası etkiler görülmeye baĢlandı ve egzotizm çılgınlığı yaĢandı (Mackenzie, 2017: 12). Çok daha fazla danteller, kurdeleler, sanatsal çiçek tasarımlı kumaĢlar kullanıldı. Yakalar geniĢledi, göğüs dekoltesi belirginleĢti (Traphagen, 1947: 152).

18. yüzyılın ortalarında tüm endüstrilerde olduğu gibi tekstil üretimini de dönüĢtüren Sanayi Devrimi gerçekleĢti. Ardından yaĢanan Fransız Devrimi döneme

ve insanlık tarihine damga vururken, modada yaĢanan büyük değiĢim ve dönüĢümlerin katalizörü oldu. Giyim kuĢamın siyasallaĢması devrimin eĢitlikçi ideolojisini simgeledi (Mackenzie, 2017: 13). 1750‟lerde ortaya çıkan Revivalizm (Canlandırmacılık), Aydınlanma, Fransız Devrimi ve Endüstri Devrimi ile toplumsal ve kültürel dönüĢümlerin yaĢandığı, modern dünyanın büyük sancılarla aralandığı bir ortamda dönüm noktası olmuĢtur. Ġnsan-doğa-nesne iliĢkilerinde geleneksel olandan kopuĢla tanımlanan değiĢimler, inanç sistemleri, değer yargıları, üretim ve iktidar iliĢkileri ile yerleĢim biçimleri gibi pek çok alanda ve kurumda köklü değiĢikliklerin ve kopuĢun yaĢandığı bu kritik dönemde sanatta, tasarımda ve mimaride canlandırmacılık pek çok üslubun bir arada denendiği eklektik bir tavır takınmıĢtır (Korkmaz, 1997: 322).

BatılılaĢmanın belirgin biçimde hissedildiği, Osmanlı‟da daha çok üst tabakalarda görülen sosyal alandaki değiĢiklikler halka inmiĢ, kadınların dıĢarıya çıktığı, mesire yerlerine gittiği, kayık sefalarının yapıldığı bir yaĢam tarzı baĢlamıĢtır. Kadının göz önüne çıkmasıyla 15. ve 17. yüzyıllar arasında sade sokak giyimleri olan feraceler Ģekil değiĢtirmiĢ; model özellikleri artmıĢ, yakaları geniĢleyerek, renkleri çeĢitlenip, canlanmıĢ ve değiĢik harçlarla süslenmiĢtir (Tezcan, 1998-1999: 69). ġeffaf ve beyaz bir tülbentten yapılan yaĢmak, kalın ve yüzü örten peçe yerine geçmiĢ, dekoratif anlamda Osmanlı Türk kadınının giyimini tamamlamıĢtır (Sevin, 1990: 96).

18. yüzyılda hem sanatsal, hem de tarihsel açıdan çekici giysilerin bulunduğu, güzel ve zekice çizilmiĢ gravürlerden bahsetmektedir Baudelaire. Kendi dönemlerinin ahlak ve estetik anlayıĢını yansıtan, çağı sallayan felsefi düĢünceyi barındıran, o çağın modalarını, beğenilerini ve duygularını yansıtan moda gravürleridir bunlar (Baudelaire, 2014: 200-202). Paris‟in tüm moda ve tarzlarının, yeniliklerin ve geliĢimin kaynağı olması 18. yüzyıla dek uzanmaktadır. Ta ki Marie Antoinette‟in ruhunu ve kocasının krallığının tacını, Ģapkacısı Rose Bertin‟e satmasına dek. Bertin sarayın moda tasarımcısı olarak yükselmeden önce ele avuca sığmaz bir terziydi. Marie Antoinette‟in kendisini modaya ve giysilere adamıĢ olması meĢhur Ģapkalarının ve giysilerinin tasarımcısı Bertin‟i kısa bir süre içerisinde ünlü ve zengin bir tasarımcıya dönüĢtürmüĢtür. Kraliçenin örneğine az rastlanır moda

kurbanı olması ve satın almadan asla kendisini alıkoyamaması buna neden olmuĢtur. Bazı kaynaklar Bertin‟in yeteneği sayesinde zengin olup ilk moda tasarımcısı ünvanını aldığını söylemektedir (McDowell, 1992: 145, 146). Neoklasik olarak adlandırılan bu dönemde, Marie Antoinette‟in moda üzerindeki hakimiyeti giyim tarzları üzerinde pek çok değiĢikliğe neden olmuĢtur. Önlükler, korseler, kombinezonlar kat kat kalça üzerinde duran kafeslerin üzerine giyildi ve kat kat dantellerle, fırfırlarla, farbalalarla süslendi. Bu ölçüsüz kabarık etek kafeslerinin üzerine giyilen abartılı ve parlak kıyafetleri, lüle lüle pudralı farklı tasarımlarda oldukça abartılı peruklar tamamlamaktaydı (Baker, Pullen, 2000: 102). Bertin, aynı zamanda dönem kadınlarına daha rahat bir giyim trendi de baĢlattı. Çember kafeslerden vazgeçmeyi önerdi, korseler kadın vücuduyla daha uyumlu bir hal aldı. Moda gravürleri, baĢkentlere ve saraylara gönderilen moda illüstrasyonlarıyla dolu kataloglar, modanın yaygınlaĢmasına neden oldu (Fogg, 2014: 95).

18. yüzyılın sonunda model tasarımları küçük model bebekler üzerinde gösterilirken, Fransa ve Ġngiltere‟de basılan dergilerle moda yayıncılığı baĢlamıĢtır, tamamen moda amaçlı yapılan illüstrasyonlar ve çizimler bu dergilerde bolca yer almıĢtır (Komsuoğlu vd., 1988: 121). Dönemin sonunda giysiler eski rejimin ustalık ve gösteriĢ gerektiren kıyafetleri yerini, sade kumaĢlara, doğal siluetlere ve kullanıĢlılığa bırakmaya baĢlamıĢtır. Savurgan bir giyim tarzını reddetme yönündeki üstü kapalı eğilim, Natüralizm akımının kendini göstermesiyle baĢlamıĢtır (Mackenzie, 2017: 13).

Sanayi devriminin etkilerinin artarak devam ettiği, 19. yüzyıl insanlık tarihi açısından büyük bir geliĢim, değiĢim ve dönüĢümlere sahne olmuĢtur. Geleneksel toplumdan kopuĢun yaĢandığı devrimlerin sonrasından gelen bu yıllar sanattan, ekonomiye toplumdan teknolojiye, kültürden demokrasiye tüm köklü değiĢimlerin yaĢandığı toplumsal buhranların baĢladığı yıllardır. 19. yüzyılın baĢlarında akademik sanat anlayıĢı hakimken; 1820‟lerde Oryantalizm, 30‟larda Realizm, 60‟larda Empresyonizm, hemen ardından Post-empresyonizm, Sembolizm, Primitivizm ve Art Nouveau gibi modern sanat akımları doğmaya baĢlamıĢ; sanatta, kültürde ve modada derin etkileri olmuĢtur (Ahluwalia vd., 2014: 274, 275). 19. yüzyılda giyim

kuĢamın bulunabilirliği, fiyatları, görünümünü ve yayılımını etkiledi; orta sınıfın değer ve kültürel yapısı modayı biçimlendiren yeni bir sosyal yapı türetti. MakineleĢmenin ve sosyal koĢulların getirdikleri, kadının kısıtlayıcı kıyafetlerini reddeden direniĢ gruplarının oluĢmasına neden oldu. BaĢlarda Devrimin rahatlattığı eĢitlikçi kıyafetlerin yerine kadınları rüya gibi göstermek için adeta rasyonelleĢmeye tepki olarak Romantizm doğdu (Mackenzie, 2017: 36). Bu yüzyılda erkek modasını George Brummell yaratmıĢtır. Brummell „dandyism‟ olarak adlandırılacak olan bir moda akımını baĢlatmıĢtır. Centilmen kostümlerini sadeleĢtirmeyi hedefleyen akım, erkek modasını fırfırlardan, ipek çoraplardan ve köĢeli Ģapkalardan arındırmıĢtır (Dereboy, 2004: 95).

1850‟ye doğru ortaya çıkan Dekoratif Stille (Art Nouveau) sanatçı desinatörlerle, tasarımları fabrikalarda üretilecek olan sanayici desinatörler birbirinden ayrılmıĢtır. Sanayi desinatörleri, modeli dikecek kiĢiye ya da müĢteriye sunmadan önce moda figürleri çizmiĢlerdir. Bu desinatörler moda basını ve kataloglar, dergiler için illüstrasyonlar yapmıĢlardır (Waquet, Laporte, 2011: 46). Sanatsal anlamda yeniliklerin ve dönüĢümlerin yaĢandığı bu dönemde sanat tarihçisi H. H. Arnason‟a göre Edouarda Manet‟in dönemin sanat ahlakına ters düĢen tablosu “Kırda Öğle Yemeği” (1863) modern sanatı baĢlatan ilk resim olmuĢtur (Özüdoğru, 2012: 37). 19. yüzyılın ikinci yarısında endüstrileĢmenin en erken baĢladığı ülke Ġngiltere‟de, W. Morris‟in önderliğini yaptığı Arts and Crafts hareketi, seri üretim karĢısında kaybolmakta olan el iĢçiliğini ve zanaatçılığı yeniden canlandırarak, endüstrinin getirdiği makineleĢmeye ve seri üretime bir tepki olarak doğmuĢtur. Bezemede arınmıĢlığı, sadeliği, kullanıĢlılığı ve doğal malzemeyi savunan hareket pek çok akımı ve sanat dalını etkilemiĢtir (Karaören, 1997: 143, 144).

19. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkan Arts an Crafts hareketi, seri üretim eĢyalarının kiĢiliksizliğine tepki duymuĢ; zanaatle sanatın bir araya getirilerek endüstri ürünleri için yapılan sanatsal temelli tasarımların öncüsü olmuĢtur (Keser, 2005: 50). Arts and Crafts hareketi ile birlikte illüstrasyon sanatında çok zengin örnekler ortaya çıkmıĢtır. Bu hareket Art Nouveau‟dan etkilenerek alternatif bir dil yaratmıĢtır. Ġllüstrasyonun altın çağı olarak adlandırılan bu dönem, 19. yüzyılın

sonlarında baĢlayıp neredeyse 1. Dünya SavaĢına kadar devam eden süreçte çok katmanlı bir Ģekilde diğer dönemlerle iç içe geçerek devam etmiĢtir (Uçar, 2012: 22). Doğu ile yapılan ticaretten elde edilen sermaye ve bilgi birikimi ile bu dönemde Avrupa‟daki baskı teknolojisi tasarımlarda değiĢimlere yol açmıĢ, dekoratif sanatlarda natüralist tarz tekstillerin üretimi son noktaya varmıĢtır (Yıldırım, Sakalauskaite, 2011: 32).

Bu dönemde Avrupa‟da ve Osmanlı‟da moda illüstrasyonlarının ve giysi kalıplarının olduğu moda dergileri oldukça fazla yaygınlaĢmıĢtır. Moda yayılımının ayrılmaz bir parçası haline gelen moda dergilerinden öğrendikleri giysi modellerini terzilere diktiren ya da kendisi diken kadınlar, bu dönemde daha çok giysi modasını takip etme imkânı bulmuĢlardır.

19. yüzyılın eklektisizmine ve endüstrinin sanatı öldüren monotonluğuna bir tepki olarak ortaya çıkan, romantik, bireyci ve estetik değerleri ön planda tutan Art Nouveau, 1880-1910 yılları arasında öncelikle grafik tasarım alanında, her türlü illüstrasyon çeĢidinde, uygulamalı sanatlarda, tekstilde, mimaride, iç mimaride ve mobilyada yaygınlaĢmıĢ ve etkisini göstermiĢ bir akımdır. Yeni Sanat ya da Stil 1900 olarak da adlandırılmaktadır. Bitkisel ve geometrik olarak iki farklı eğilim doğrultusunda geliĢen akım; çiçekten, asma filizinden, böcek kanadından pek çok konuda doğal biçimleri inceltip, uzatarak, genellikle asimetrik bir biçimde stilize ederek kullanmıĢtır. Takı ve cam tasarımında Rene Lalique ve Ernst Moritz Geyger, Koloman Moser ve Otto Eckmann‟ın resim ve illüstrasyonlarında, Gaudi, Klimt, Schiele ve Kokoschka‟nın yapıtlarında kendisini göstermiĢtir (Rona, 1997: 141, 142). AfiĢ tasarımında Alfons Mucha, Jules Cheret Art Nouveau‟nun öncüsü konumunda, bu dönem simgeleĢen isimlerdir (Ahluealia vd., 2014: 347). Belle Epoque tasarımı kumaĢlar 1890‟ların havasız salonlarını uyandıran, birbirleriyle uyuĢmayan tarzda desenlerin yüzeyleri kapladığı yüksek Viktoryen stilinin örnekleridir. KumaĢlar oldukça ağır, renkler ise oldukça boğucudur. Somon eti pembeleri, asit yeĢilleri ve zehirli maviler sevilerek kullanılan renkler arasındadır (Meller, Elffers, 2010: 422).

Moda illüstrasyonu bu dönemde aristokrat ve zengin elitlerin kıyafetleriyle ilgilendi. Art Nouveau ile birleĢtirilen stiller kadının zenginliğini, erkeğin sosyal statüsünü gösterdi. Kıyafetlere yapılan cömertçe harcamalar Belle Epoque (Güzel Çağ) ile iliĢkili olarak tüketim kültürünün somut örneğini oluĢturdu (Blackman, 2007: 8). Belle Epoque modanın sanatı taklit ettiği bir dönemdir, Art Nouveau‟nun bitkisel motiflerinden etkilendi. Kadın siluetleri uzadı, yeni “S” biçimli siluet önü düz, uzun, korseyi kalçaya kadar uzatan, kabarık güvercin göğüs görünümünde, kas iskelet yapısını bozan, cazibeli bir figür önerildi. Bu dönemde her ne kadar kullanılmıĢsa da bu sağlıksız görüntü daha sonra terk edildi (Fogg, 2014: 196, 197). Bankacılık ve sanayi ile gelen para ve zenginlik aristokrasinin elinden çıkarak yeni bir zengin kitlesi yarattı. Modaya karĢı artan talep, modanın belirli bir sisteme oturtulması gereğini ortaya çıkardı. Modayı yüksek kalitede, özel ısmarlama dikim ile modanın en lüks ve pahalı halini ortaya çıkaran, tarihte ilk moda tasarımcısı