• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.1. Tasarım Eğitimi

2.1.1. Moda Tasarımı Eğitimi

Tüm toplulukların kendine has kültürel özellikleri ve kendini ifade edebilecekleri sanat biçimleri bulunmaktadır. Bir sanat eserinin meydana gelmesi, duygu ve düĢüncelerini ahenkli bir Ģekilde bütünleĢtirebilecek kalitede yaratıcı kimselere ihtiyaç duymaktadır. Tekstil ve tekstil ürünleri Türk toplumunun kendisini ifade etmek için seçtiği sanat biçimlerinden en eskilerinden bir tanesidir.

KiĢinin yarattığı sanat, içinde yetiĢtiği kültür çevresinin, toplumdan kiĢiye geçen duygu ve düĢüncelerin ürünüdür. YaĢadığı çağın hayat tarzının ve zihniyetinin tercümanıdır. Tekstil ve giysi tasarımı da tıpkı bu Ģekilde geliĢmektedir. Tasarımcı çevresinin kiĢiliği üzerindeki yarattığı etkileri Ģekillendirerek topluma sunmaktadır. Tasarlanan ürünler tasarımcının da üzerinde toplumun, içinde yaĢadığı kültürün zevk, duygu ve düĢüncelerini ifade etmektedir (Erkal, 1998: 151, 152). Toplumsal karĢılığını bulamayan tasarımlar kabul görmemektedir. Toplum tarafından benimsenecek ve tüketilecek giysiler yaratabilmek için mevcut trendleri, hedef kitlenin ihtiyaçlarını, toplumun sosyo-kültürel ve ekonomik yapısını bilerek ona göre dizaynlar geliĢtirmek gerekmektedir.

En temel manada endüstriyel tasarım, ürünler ve insanlar arasındaki her tür fiziksel, algısal ve iĢlevsel iliĢkilerin anlamlı bir biçimde kurgulanmasını sağlamaktadır. Bunu bir firma bağlamında ve piyasa mekanizması içerisinde gerçekleĢtirirken, tasarım firmalarının üründen kar beklentisi ile müĢterilerin üründen değer beklentisi yaratıcılık ve yenilik yoluyla uzlaĢmayı amaçlamaktadır. Bir disiplin olarak endüstriyel tasarım insan zekası, yaratıcılığı ve düĢ gücünün somut bir ürüne dönüĢtürülmesinin güçlü bir ifadesidir (Göksel, 2012: 517). Endüstriyel sanatlarda ilk yaratılan örnek, bir tasarımcının elinden çıktığı için sanat eseri kategorisine sokulabilmektedir. Arkasında tekrar eden kopyaları sanat eseri olarak kabul edilemez. Endüstriyel tasarım günlük kullanım eĢyası üretmektedir (Yolcu, 2009: 10). Giysiler ve giyim aksesuarları da günlük kullanım eĢyası kategorisine giren endüstriyel ürünlerdir.

Endüstriyel ürün tasarımcıları bir yandan kendi yaratıcılığının baĢarılı sonuçlarını ararken, bir yandan da çok karmaĢık iliĢkiler ortamında kendi alanında

uzmanlaĢmıĢ bir takımın içerisinde rol almak durumundadır. Ortada olmayan hayali bir ürüne hayat vermenin baĢarısını, heyecanını ve sorumluluğunu taĢır. Ürünün iĢlevine ve hedef pazar kitlesine göre hareket etmek durumunda olan tasarımcı iĢletmenin ticari hedef tanımlamaları içerisinde ulusal ve uluslararası standartlara dikkat ederek her ürünün piyasada alacağı rolden baĢlayıp üretim tekniklerine devam eder (Küçükerman, 2014).

14. yüzyıla dek giysileri yapan kiĢilerin pek fazla sosyal prestiji olmadığı söylenebilir. Giysi tasarlayıp üretenler ancak modanın babası Charles Frederick Worth (1825-1895)‟den sonra imaj yaratan ünlü ve prestijli kiĢilere dönüĢmüĢlerdir. Ġlk defa Fransa‟da modanın kurumsallaĢmasıyla birlikte tasarımcı kavramı ortaya çıkmıĢ, bu iĢi yapanların statüsü zanaatkardan tasarımcıya yükselmiĢtir (Kawamura, 2016: 107). Ġlk dikiĢ makinesinin I. M. Singer 1851‟de geliĢtirmiĢtir. Bu devrim niteliğindeki icattan sonra 1860 yılında hazır giyim ortaya çıkmaya baĢlamıĢtır (Botton, 2017: 43). Evlerde de yaygın bir Ģekilde kullanılmaya baĢlayan dikiĢ makineleri modanın demokratikleĢmesine önemli boyutta katkıda bulunmuĢtur (Kireçci, 2015: 143).

Postmodern dönemde, sanat ve tasarım eğitiminin birlikte verildiği okullar ortaya çıkmıĢ, burada eğitim alan sanatçılar ve tasarımcılar benzer sanatsal kaygılar ve üretim teknikleriyle birbirine yakın eserler ortaya çıkarmıĢlardır. Tasarımın sanatsal bir faaliyet olması görüĢü benimsenmiĢ; güzel sanatlarla uygulamalı sanatlar arasındaki farklılıklar anlamsızlaĢtırılmıĢtır. Statü değiĢtiren moda tasarımcılarının sanat okullarında yetiĢmesini eleĢtiren Mc Robbie ise modanın sanat ve kültür alanında kendine yer açmaya çalıĢırken, dikiĢ dikmek gibi teknik ve mesleki eğitimin göz ardı edildiği eleĢtirisini getirmiĢtir (ġenel, 2013: 411, 412).

Anadolu üç bin senedir tekstil sanayi ve ticaretinde önemli bir merkezdir. Üç bin beĢ yüz yıl önce Hitit merkezi KaniĢ‟e Assur tekstil kervanlarının uğradığı kasabalar sonraki dönemlerde tekstil merkezleri olarak yükselmiĢtir. 1400-1600 yılları arası Anadolu tekstil ürünlerini ihraç eden bir konuma gelmiĢtir (Ġnalcık, 2008: 7, 13). O gün bugündür tekstil, Türk toplumu için oldukça önemli bir gelir

kaynağıdır. Anadolu‟da pek çok Ģehir ve kasaba onlarca, yüzlerce yıldır dokumalarıyla ekonomik hayatlarına devam etmektedirler.

Konfeksiyon alanında ilk seri üretim denemesi, hemen Birinci Dünya SavaĢı‟nın sonunda babası saray terzisi olan Osman Zeki Terzioğlu‟nun ABD‟den getirdiği makinelerle olmuĢtur (GörmüĢ, 1999: 85). Cumhuriyet döneminden sonra özellikle destek verilerek geliĢtirilen dokuma ve giyim sanayii, 80‟lerden sonra ihracat atılımlarıyla devam etmiĢ, uluslararası boyutta pek çok firma kumaĢ, yardımcı malzeme ve bitmiĢ ürün üzerine profesyonelleĢerek üretime devam etmiĢtir.

Hazır giyim endüstrisi, tasarım faaliyeti yoğun ve bol çeĢitli ürün yelpazesine sahip durumdadır. KüreselleĢme ile birlikte tüm pazarlar, sektördeki tüm firmalar tarafından paylaĢılmak durumundadır. Böylesine kıyasıya rekabetin yaĢandığı moda sektörü içerisinde ürün çeĢitliliği ve özgün tasarımlar ön plana çıkmaktadır. Tüketici kendisine hitap eden, özgün tasarımlı, kaliteli, ucuz, kolay ulaĢılabilen, günün modasına uygun, ihtiyaçlarını üst düzeyde karĢılayabilecek ürünleri talep etmektedir (Vural, Çoruh, 2003: 24). Tüketicinin talep ettiği bu ürünleri düĢünerek üretime geçirecek kiĢiler tasarımcılardır. Ġyi bir tasarımcı sadece giysiyi tasarlamakla kalmamalı, giysinin üretimindeki tüm süreçlerden ve iliĢkilerden haberdar olup gereken takibi ve öngörüleri yapabilmelidir. Moda üretiminde, yayılımında ve sürdürülmesinde tartıĢmasız olarak yer alan ana figürler tasarımcılardır. Üretimde yıldız olarak resmedilen tasarımcılar, modaya güncel, zamana uygun ve arzu edilir bir Ģekilde kiĢilik verirler (Kawamura, 2016: 95, 96).

Büyük moda tasarımcıları sanat ile özellikle resim, heykel, mimari ve dans gibi görsel yönelimli sanatlarda ortaya çıkan geliĢmelere karĢı son derece bilinçli ve duyarlıdırlar. Tasarımcı özellikle sanat alanlarından oldukça fazla beslenmekte ve etkilenmektedir. Moda tasarımı alanının dıĢarıdan bakan insanlara en çekici gelen yanı, icattır yani yaratımdır. Giyim alanında yaratıcılığın kaynağı ve koĢulları genel olarak güzel sanatlardakine benzemektedir. Moda güçlü bir biçimde kurumsallaĢmıĢ bir güdü olarak özgünlük arayıĢıdır (Davis, 1997: 142, 146). Bu yüzden daima moda tasarımcısı, mesleki eğitime temel teĢkil edecek gereken ve yeterli düzeydeki sanat eğitimini almalıdır.

21. yüzyılın ikinci yarısında ilk kitlesel pazarlama kampanyaları daha çok reklamlarla ilgiliydi, malların fabrikasyon olmasıyla birlikte yeni ürünler ve eski ürünler daha çarpıcı bir görüntüye sahip oldu. Marka bazlı ilk ürünler icatlara dayalı reklamlarla aynı zamanda ortaya çıkmıĢtır. Reklamın rolü belirli bir ürünün belirli bir markası etrafında imaj ve kimlik inĢa etmeye dönüĢtü (Klein, 2002: 29). Gittikçe üretimden ziyade markalaĢarak satıĢ yapmak daha da önemli bir hal almıĢtır. Tecrübeli sanayici Gürsoy: “Geleceğin giyim dünyasında öznel karakter ağır basacak, bireysel yaklaĢımlar ve tüketici ön planda olacak, örtünmek için giyinme yerine, zevk için giyinme daha ağır basacaktır. Sermaye birikiminin artıĢına paralel olarak kaliteli ürün arayıĢı da artacaktır” (GörmüĢ, 1999: 185) demektedir. Giysi tasarımı bilinmeyenin keĢfi ya da icadı değil; son derece kompleks ve disiplinli iĢlemler zinciridir. Uygulama sistematiğidir. Giysi tasarımında en iyi sonuca ancak bilimin, ekonominin, mühendisliğin, sanatın ve öğretimin bir organizasyonla birbirlerini bütünlediği bir sosyal yapı içerisinde eriĢilebilir (Çakar vd., 2003: 21, 22).

Moda tasarımı eğitiminin Türkiye‟deki geliĢimine kısaca göz atmak gerekirse, moda tasarımı eğitimini bir tarafta; teknik eğitim yönü baskın olan, Kız Sanat Okulları, OlgunlaĢma Enstütüleri ve Mesleki Eğitim Fakültelerini; diğer tarafta ise tasarım ve sanat yönü ağırlıkta olan, tekstil sanatıyla baĢlamıĢ, Devlet Güzel Sanatlar Akademisi, Devlet Tatbiki Sanatlar Yüksekokulu gibi güzel sanatlar eğitimi temelli okulları görmekteyiz. Bugün bu kökleĢmiĢ kurumların devamı niteliğinde gelen fakültelerin yanı sıra, kimisi güzel sanatlar, kimisi uygulamalı sanatlar, kimisi sanat ve tasarım fakülteleri altında çeĢitlenmiĢ, birbirinden farklı prensipler ve yöntemler kullanan pek çok fakülte, yüksekokul ve moda tasarımı bölümü bulunmaktadır.

1864 yılında açılan Kız Sanat Mektebi giyimin AvrupalılaĢmasında önemli bir rol oynamıĢtır. Yine ordunun ihtiyaçlarını karĢılamak üzere açılan Islahhane‟nin de eğitime baĢlaması Kız Teknik Eğitimin baĢlangıcı sayılmaktadır. Ardından gelen Kız Sanat Enstitüleri, Kız Sanat Okulları ve OlgunlaĢma Enstitüleri moda giyim kuĢam üretimindeki ilk okullar olmuĢlardır (Barbarosoğlu, 2009: 137-140). 1883 yılında plastik sanatlar eğitimi vermek için kurulan Sanayi Nefise Mektebine 1923 yılında

“tezniyat”, süsleme bölümü kurulmuĢtur. 1928‟de Ġstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi‟ne dönüĢen okula 1929 ve 1932 yılları arası seramik, grafik ve afiĢ bölümleri kurulmuĢtur (Özsoy, 2007: 77). Sabih Gözen‟in yurda dönüp akademide kumaĢ desenleri dersi vermeye baĢlaması, Türkiye‟de moda ve tekstil tasarımı eğitiminin de baĢlangıcı kabul edilmiĢtir (Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, 2018). Alpan (2003) panelde Ģöyle anlatıyor: Bauhaus ekolünün Türkiye temsilcisi haline gelen akademi, plastik sanatlar ve tasarım eğitimine bir arada devam etmiĢtir. 1943‟te yurtdıĢından gelen Kenan Temizan moda ve süsleme sanatları eğitiminde görev almıĢ, ancak ölümüyle moda atölyesi kapanmıĢtır (ĠTO, 2003: 45). 58‟de baskı atölyesi kurulmuĢ, 71-80 yılları arasında Yüksek Dekoratif Sanatlar Bölümü içerisinde Tekstil Ana Sanat Atölyesi olarak devam etmiĢ, 78‟de dokuma atölyesi de katılmıĢtır (Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, 2018).

1957 yılında Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksekokulu kurulmuĢtur. Tekstil bölümünün ilk kuruluĢundan bu yana devam eden okul, 82 yılında yapılan değiĢiklikler neticesinde 83 yılında Marmara Üniversitesi‟ne bağlanmıĢ ve hala bu üniversitede Güzel Sanatlar Fakültesi‟nde Tekstil Tasarımı Bölümü olarak devam etmektedir (Marmara Üniversitesi, 2018). 1977 yılında Ege Üniversitesi bünyesinde baĢlayan Tekstil eğitimi, Dokuz Eylül Üniversitesi‟ne geçerek (Tansuğ, 2008: 347) moda ve tekstil tasarımı adı altında eğitimine devam ederken, Ege Üniversitesi‟nde Tekstil Mühendisliği olarak devam etmiĢtir. Bugün, bakıldığında moda tasarımı eğitiminin Türkiye çapında onlarca lisans, yüksek lisans, doktora, sanatta yeterlik olmak üzere her ilde ön lisans programları, milli eğitime bağlı ortaöğretim kurumları, özel kurslar, halk eğitim merkezleri ve belediye meslek edindirme kursları da dahil olmak üzere, bu eğitimin farklı anlayıĢlarla, farklı düzeylerde verildiğini ve çok çeĢitlenip dallanarak yayıldığını görmekteyiz.

Güzel sanatlar eğitiminin önemli temsilcilerinden Ġsmail Hakkı Baltacıoğlu‟nun savunduğu eğitim anlayıĢındaki ilkeleri hatırlayarak bunların moda tasarımı eğitimi açısından da kıymetini ifade etmekte yarar bulunmaktadır. Bu ilkeler sırasıyla: KiĢilik ilkesi, verilen eğitim bir mesleğin kiĢiliğini kazandırmalıdır; çevre ilkesi, eğitim gerçek ya da gerçeğe yakın oluĢturulmuĢ mesleki koĢullarda

yapılmalıdır; çalıĢma ilkesi, eğitime öğrenci etkin olarak katılmalıdır; verim ilkesi, eğitimde üretim olmalı ve toplumla bağlantı kurularak bir iĢe yaramalıdır; baĢlatma ilkesi, eğitim öğrenciye tüm mesleği öğretemez, yalnızca baĢlatır (Etike, 1995: 95).

Resim, heykel, mimarlık, grafik, endüstri tasarımı, uygulamalı sanatlar, tekstil, moda tasarımı, seramik gibi geniĢ bir alanı kapsayan görsel sanatlar; bu dalların eğitimi ve öğretimiyle ilgili her türlü kuramsal ve uygulamalı çalıĢmalara, “Görsel Sanatlar Eğitimi” ya da “Sanat Eğitimi” demekteyiz (Buyurgan ve Buyurgan, 2007: 16).

Moda tasarımı eğitimi hem teknik hem de sanat ve tasarım eğitimini bir arada barındırmaktadır. Moda tasarımı eğitiminde bir takım teorik veya uygulamalı teknik ve sanatsal dersler bulunmaktadır. PektaĢ bir moda tasarımcısının eğitimi için Temel Sanat Eğitimi (çizgi, renk, kompozisyon, insan vücudu etütleri, kumaĢ etütleri, ıĢık- gölge, doğal yapay nesne etütleri, yorumlama, stilizasyon, desen tasarımı vb.), Sanat Tarihi, Giyim Tarihi, Giyim Tekniği (dikiĢ, kalıp), Tekstil Teknolojisi, Sosyoloji, Psikoloji derslerini mutlaka almaları gereken dersler olarak önermiĢtir (PektaĢ, 1994: 9). Jones (2009: 12), moda tasarımı programında bulunması gereken derslerin içeriğini Ģöyle belirlemiĢtir: “Çağdaş moda ve görsel kültür bilinci, model kesme ve

kumaşın temel prensipleri, bilgisayar destekli tasarım, tasarım geliştirme, çizim ve illüstrasyon, kumaş bilinci: tür, performans ve kaynak, modanın temelleri: siluet, oran, renk, detaylı çalışma ve kumaş manipülasyonu, elbise yapımı ve teknolojisi, bağımsız çalışma, pazarlama ve işletmecilik bilinci, Portfolyo sunumu ve iletişim teknikleri, kreasyon hazırlama, araştırma teknikleri ve metotları, teknik özellikler ve maliyet hesabı, rapor yazma ve kültürel çalışmalar”. Mevcut fakülte

programlarından iĢlenen ders programları ve müfredatları incelenerek yola çıkılmıĢ, belli gruplar altında bu dersler kısaca ifade edilmiĢtir.

Tarihsel, kültürel ve toplumsal teorik dersler: moda tarihi, moda sosyolojisi, müzecilik, tekstil tarihi vb.

Malzeme ve teknik bilgi içeren teorik dersler: tekstil teknolojisi, kumaĢ ve malzeme bilgisi, tekstil malzemeleri, kumaĢ yapı bilgisi, tekstil terbiyesi vb.

Teorik sanat eğitimi dersleri: tasarıma giriĢ, sanat tarihi, estetik, uygarlık tarihi, renk kuramı, görsel dil, sanat psikolojisi, çağdaĢ tekstil sanatı, çağdaĢ sanat kuramları, sanat sosyolojisi vb.

Uygulamalı (atölye) sanat eğitimi dersleri: temel sanat/tasarım eğitimi, desen, figür çizimi, modelden resim, moda resmi, moda illüstrasyonu, kumaĢ tasarımı, baskı tasarımı, dokuma tasarımı, deneysel tasarım, desen ve form vb.

Teknik teorik alan dersleri: GiriĢimcilik, kariyer planlama, trend analizi, ergonomi, temel bilgi teknolojiler vb.

Teknik uygulamalı (atölye) alan dersleri: moda atölyesi, kalıp atölyesi, drapaj, giyilebilir sanat, lif sanatı, bilgisayar destekli tasarım, bilgisayar destekli kalıp hazırlama, moda tasarımı, moda stüdyosu, ileri kalıp uygulamaları, serileĢtirme gibi dersler oluĢturmaktadır. Bu derslerin yanında moda tasarımı bölümünde çok daha fazla ders çeĢitliliği bulunmaktadır. Bazı derslerin içeriği farklı, ismi aynı, bazı derslerin içeriği aynı, isimleri farklıdır. Bazılarının iĢleniĢi, bazılarının ele alınıĢı, bazı derslerin de saatleri ve dönemleri birbiri ile uyuĢmamaktadır. Türkiye‟de farklı illerde, farklı fakültelerde ve farklı bölümlerde iĢlenen moda tasarımı dersleri ortak amacı güderek birbirlerinden ayrı ders içerikleri ve müfredatları uygulamaktadırlar.

Moda tasarımı tamamen endüstriyle iç içe bir alandır. Toplumsal ve endüstriyel verimlilik açısından endüstri ile iĢ birliğine ihtiyaç duymaktadır. Endüstri ile iĢ birliği okula ve öğrenciye tecrübe ve bilgiye yönelik karlı bir çalıĢma alanı sağlamaktadır. Öğrencilerin çalıĢmalarını değerlendireceği bir endüstriyel alana ihtiyacı bulunmaktadır (Erbay, 1997: 196).

Staj, öğrencinin okulda öğrendiği bilgileri hayata geçirebildiği gerçek iĢ ortamlarıdır. Buradaki deneyimler ve iliĢkiler gerçektir, öğrenci yapar ve yaptığının sonucunu, etkisini ve tepkisini gerçek olarak geri alır. ĠĢ yaĢamının nasıl olacağını, oradaki tüm üretim sistemlerini, iĢ akıĢını, iĢ iliĢkilerini, çalıĢma prensiplerini ve disiplini deneyimler. Tasarımlarının hayalden gerçeğe dönüĢtüğünü görür. Orada iĢleyen süreçleri ve çalıĢma sistemlerini gözlemleyerek çıkarımlarda bulunur. Okullarda ne kadar alt yapı kurulursa kurulsun, asla gerçek bir iĢ yeri ortamı

yakalanamaz. Bu nedenle gerçek deneyimlerin yaĢandığı staj ortamı oldukça öğretici ve gerekli bir çalıĢmadır.

Toplumumuzu oluĢturan ve geleceğe aktaran gençlerimizi yaratıcı bir ortamda yetiĢtirmek zorundayız. Ulusumuzun ve uygarlığımızın devamı bu yaratıcı ve üretken nesile bağlıdır. YaĢadığımız endüstriyel ve teknolojik bilgi çağında en çok problem çözebilen farklı yaklaĢımlar, düĢünceler, fikirler geliĢtirebilen bireylere ihtiyaç duymaktayız. Yaratıcı düĢünen bireyler yetiĢtirirken, aynı zamanda da onların evrensel değerlere saygılı, insancıl, kiĢilikli ve ahlaklı yetiĢmelerini de sağlamalıyız.

Moda tasarımı eğitimini tamamlamıĢ bir tasarımcı, belirli bir vizyona ve estetik beğeniye sahip, problem çözebilen, yaratıcılığını ve yetilerini sürekli güncelleyen, fonksiyonel ve çağdaĢ tasarımlar geliĢtirebilen, tasarım sürecini baĢtan sona iyi organize edebilecek Ģekilde; eğitim kurumları ve sektörle iĢ birliği içerisinde yetiĢtirilmelidir (Koca, Koç, 2009: 42). Öğrenciye bilgiye nasıl ulaĢabileceğini, nasıl bilgi üretebileceğini öğretmemiz gerekmektedir.