• Sonuç bulunamadı

Bütün Sümer toplumu tarafından kutsanan ve adı yazılı belgelere geçen yüzlerce tanrı, tanrıça ve kutsal varlık vardı. Tanrıların insan, tanrılar aleminin de yöneti-ci sınıf gibi olduğuna inanılmaktaydı. Tanrıların eşleri, çocukları ve yardımcıları vardı. Önem sırasına göre bu tanrılara yapılan tapınakların boyutları da değiş-mekteydi. Mezopotamya’da her kentin bir baştanrı için inşa edildiği ve tanrının

Eski Mezopotamya ve Mısır Tarihi

30

evi olduğu kabul edilmekteydi. Gök tanrısı An başlangıçta Sümerlerin baştanrı-sıyken sonra yerini hava tanrısı Enlil’e bırakmıştır. Ekur adındaki tapınağı Nippur kentinde bulunan Enlil, aynı zamanda tanrıların babası olarak bilinirdi. Nippur, Sümerlerin dini başkentiydi ve orada hizmet etmek, inşaat yapmak veya yapımı-na katkıda bulunmak büyük bir onur olarak kabul edilirdi. Enki bilgelik tanrısı;

Ninmah (Ninhursag) ulu hanım, ana-tanrıça; Nanna ay tanrısı; oğlu Utu güneş tanrısı; İnanna aşk tanrıçasıydı.

Sümer dini ve mitolojisi, Mezopotamya’ya gelen diğer toplumları da etkilemiş-tir. Sümer tanrıları, isimleri değiştirilerek aynen kabul edilmiş, Sümer ilahileri ve mitolojik anlatıları ortak bellekte günümüze kadar ulaşmıştır. Yaratılış ve Tufan gibi Sümer mitosları, tek tanrılı dinlerde de varlığını korumuştur. Önasya’daki birçok toplumun örnek aldığı kahramanlık öykülerinin şiirsel bir biçimde anlatıl-ması modeli ilk kez Sümerlerde karşımıza çıkar. Çoğu kahramanlık öykülerinden oluşan destan biçimindeki bu öyküler olasılıkla arp ve lir eşliğinde okunmakta, yeni kuşak bunları müziğiyle birlikte ezberlemekteydi. Sümer destanlarındaki başlıca kahramanlar arasında, Enmerkar, Lugalbanda ve Gılgamış gibi krallık yapmış olabilecek adlar da bulunur. Uruk Hanedanı’nın kralları arasında da ad-ları geçen bu üç kahramandan Gılgamış, hem bir kral, hem de koruyucu bir ilah olarak kabul edilirdi. Gılgamış destanı hem yazılı ve hem de sözlü bir biçimde Sümerlerden sonra, Akkad, Babil, Assur gibi Mezopotamya toplumlarına ve son-rasında Anadolu uygarlıklarına aktarılmıştır.

Sümerlere ait Tufan Mitosu, Önasya’nın en iyi bilinen ve tek tanrılı dinlerde ben-zer biçimde tekrarlanan olayını anlatır. Bitkilerin, hayvanların ve insanların yaratı-lışı, krallığın gökten indirilişi ile başlayan destan, tanrıların insanları cezalandırmak için Tufan kararı almaları ile sürer. Bu karardan hoşlanmayan bazı tanrılar, kutsal kitaplarda adı anılan Nuh’un karşılığı olan dindar Ziusudra’ya durumu anlatırlar.

Dev bir geminin yapılmasından, her hayvan türünden bir çiftin ve kendisine ina-nan iyi insanların gemiye bindirilmesinden sonra Tufan başlar. Yeryüzü yedi gün yedi gece boyunca suların altına gömülür. Sonra güneş tanrısı Utu (Akkadca Şamaş) görünür ve yeryüzünü aydınlatır. Ziusudra onun önünde eğilir ve kurbanlar sunar.

Ziusudra bundan sonra ölümsüz olarak, ilahi cennet Dilmun’a götürülür.

Sümer kentlerinde büyük tanrıların evi olarak yapılan iki tür tapınak bulun-maktadır. Bunlardan ilki ziggurat olarak adlandırılan anıtsal yapılardır. Günü-müze ulaşan çok sayıda ziggurattan en sağlam olanı Ur kentindedir. Tuğla veya kerpiçten basamaklar halinde inşa edilen yapının tepesinde küçük bir tapınak yer alırdı. Daha yaygın olan ikinci tür tapınak ise hemen bütün Sümer kentlerinde inşa edilmişti. Dikdörtgen bir kutsal odası bulunan tapınağın çevresinde depolar ve görevlilerin ikameti için ayrılmış mekânlar bulunmaktaydı.

Sanat

Sümer sanatının en etkileyici ürünleri, ortasındaki bir delikle tapınak duvarla-rına çivilendiği anlaşılan bezemeli kabartmalardır. Bunların üzerinde genellikle tanrı sembolleri, tapınak inşası veya kutsal varlıkların betimlemeleri bulunur.

Bu belgeler aracılığıyla Sümer kralları, tanrıları ve dini törenler konusunda bil-gi edinmekteyiz. Krallar tarafından tapınağa hediye olarak sunulduğu anlaşılan kabartmaların birçoğunda çivi yazılı metinler de vardır. Ur kentinde bulunmuş bir kabartmada kral Ur-Nammu kendisini başındaki sepet içinde tapınak inşası için tuğla taşıyan, tanrıların hizmetinde bir kişi olarak betimletmiştir. Yanında karısı ve çocukları da vardır. Birçok kabartmada boynuzlu başlıkları ile Sümer

tanrıları da gözükür. Bazı kabartmalarda ise insan biçimindeki tanrı kabartması yerine güneş, ay, fırtına, su gibi tanrıları temsil eden semboller işlenmiştir. Sü-merlerde heykeller de yine kutsal amaçlı olarak yapılmış ve tapınaklara hediye edilmiştir. Sümer heykelleri genellikle eller karın üzerinde bağlı, ibadet pozisyo-nunda yapılmıştır. Üzerlerinde sağ omuzu açıkta bırakan bir elbise vardır. Sümer heykellerinde tanrılar boynuzlu başlıklarıyla işlenmiştir. Kabartma ve heykellerde erkekler yanında kadınlar da işlenmiştir. Bu gelenek Sami kökenli toplumların Mezopotamya’ya gelişiyle, istisnalar dışında ortadan kalkacaktır.

Sümer dönemi mezarlarında bulunan zengin armağanlar, özellikle kral me-zarlarında ele geçenler Sümer sanatının seçkin örneklerini oluşturur. Altın başta olmak üzere, Uzakdoğu’dan gelen değerli taşlardan yapılmış takılar, süs eşyaları ve prestij ürünü müzik aletleri bunlardan bir bölümünü oluşturur. Kabartmalarda kutlama törenlerinde çalındığı gözüken lir, kral mezarına armağan olarak da kon-muştur. Örneğin “Ur Standardı” olarak bilinen müzik aleti, gövdesinin (47 X 20 cm boyutlarında) bir yüzünde savaşa gidiş, diğer yüzünde ise savaştan dönüş ve başarının kutlanması işlenmiştir. Sahneler, deniz kabuklarının ve lapis lazuli gibi taşların ziftle tutturulması tekniğiyle yapılmıştır. Savaşa gidiş sahnesinde, aynı tür kıyafet giymiş, benzer silahları olan Sümer askerlerinin varlığı düzenli orduların oluşturulduğunu göstermektedir. Savaş arabası kullanılmakta, ancak henüz at ev-cilleştirilmediği için eşekler tarafından çekilmektedir. At MÖ ikinci binyıldan iti-baren eşeklerin yerine arabaya koşulmaya başlanmış, ancak MÖ birinci binyılda üzerine binilerek süvari sınıfı oluşturulmuştur.

Bu bölüm, Köroğlu, K., Eski Mezopotamya Tarihi. Başlangıcından Pers Dönemine Kadar, İstanbul 2010 ve Roaf, M., Eski Mezopotamya ve Yakındoğu (Çev. Z. Kılıç), İstanbul 1996 adlı yayınlardan kurgulanmıştır.

Sümerlerin uygarlığa kazandırdığı en önemli yenilikleri maddeler halinde sıralayınız.

Şekil 2.4

“Ur Standardı”

olarak bilinen panodan ayrıntı.

Sümerlerin savaş arabası kullandığını, arabaları eşeklerin çektiğini, düzenli askeri birliklerin oluşturulduğunu göstermektedir.

Kaynak: (Woolley 1934).

3

Eski Mezopotamya ve Mısır Tarihi

32

Özet

İlk uluslararası ticaret hangi gerekçeler ve koşul-larda başladığını tartışabilme

Mezopotamya, insanoğlunun yerleşik yaşama geçişini izleyen süreçte önemli adımların atıl-dığı ve tarihi değiştiren gelişmelerin yaşanatıl-dığı bir coğrafyadır. Güney Mezopotamya’da, ka-baca Bağdat ile Basra arasındaki bölgede MÖ dördüncü binyıldan itibaren yerleşim yerlerinin nüfusu artmış, geleneksel yaşam biçimi değişmiş ve ilk kentler ortaya çıkmıştır. Kentlerde artan ihtiyaçlar doğrultusunda yeni iş kolları oluşmuş, ticaret gelişmiş ve daha karmaşık toplum yapısı oluşmuştur. Kereste, taş ve maden gibi hammad-de kaynaklarından yoksun olan bu bölgehammad-de yaşa-mak ancak gelişmiş bir ticaret ile mümkündü.

Kentleşmenin ortaya çıkışıyla birlikte toplum ha-yatına giren yenilikleri tanımlayabilme

Kentler, ilk krallıkların, anıtsal yapıların, sana-tın, yazının ve teknolojinin ortaya çıktığı ve bir-çok alanda ileri adımların atıldığı yerler olmuş-tur. Güney Mezopotamya’da MÖ 3200 yıllarında çivi yazısını geliştiren Sümerlerin kentleşme ile başlayan sürecin en önemli aktörleri olduğu an-laşılmaktadır.

Yazının gelişim sürecini açıklayabilme

Yazı, Güney Mezopotamya’da organize yaşam bi-çimi, uluslar arası ticaret, kentleşme ve merkezi devletin kuruluşu gibi birbirini izleyen bir dizi gelişmenin sonucunda ortaya çıkan problemleri çözmek için geliştirilmiş gözükmektedir. Yazı-nın kesintisiz bir biçimde devam etmesi, tapınak ve krallıkların yazıcı yetiştirmek için kurdukları okulların devam etmesi ile mümkün olmuştur.

Mezopotamya’da Sümerlerden sonra Akkad, Babil ve Assur ülkesinde binlerce yıl çivi yazısı kesintisiz bir biçimde devam etmiştir. Anadolu’da ise Hitit-lerin yıkılmasıyla çivi yazısı kesintiye uğramıştır.

Doğu Anadolu’da ilk devleti kuran Urartularda da durum benzerdir. Çivi yazısı devletin yıkılması ve kentlerin boşaltılmasıyla son bulmuştur.

Sümerlerden günümüze ulaşan kültürel etkileri değerlendirebilme

Güney Mezopotamya’da Sümerler bağımsız kent devletlerinde yaşadılar. Her kent kutsal bir kült merkezi olarak kabul edilmiş, baştanrı için yapılan bir tapınağın etrafında gelişmiştir. Sü-merler, çivi yazısının üç bin yıla yakın kullanıl-ması nedeniyle kültürlerini kendilerinden sonra Mezopotamya’ya gelen bütün toplumlara aktar-mışlardır. Ayrıca din ve inanç sisteminde de onla-rın çerçevesini belirlediği esaslar kabul edilmiştir.

Özellikle “yaradılış” ve “tufan” gibi Sümer mitos-ları, günümüze kadar benzer biçimde ulaşmıştır.

1

2

3

4

Kendimizi Sınayalım

1. Aşağıdaki ülkelerden hangisinin topraklarının bir bölümü Eskiçağ’da Mezopotamya olarak adlandırılan bölgede bulunmaz?

2. Mezopotamya’da sulama olmadan tarım yapılama-yacak bölge neresidir?

a. Kuzey Mezopotamya b. Bağdat çevresi c. Güney Mezopotamya d. Çöl alanları

e. Yukarı Dicle bölgesi

3. Mezopotamya’dan Doğu Akdeniz kıyılarına bağla-nan en uygun yol güzergâhı hangisidir?

a. Assur - Harran- Kargamış hattını izleyen kuzey b. Mari üzerinden geçen Fırat yoluyolu

c. Diyala geçidini aşan doğu yolu

d. Basra körfezi üzerinden giden deniz yolu e. Dicle yolu

4. Aşağıdakilerden hangisi bir yerleşmenin kent ola-rak tanımlanması için kriter olamaz?

a. Yoğun nüfusun varlığı

b. Farklı sosyal sınıfların bir arada yaşaması c. Yönetici kesimin olması

d. Anıtsal mimari e. Gelişmiş tarım

5. Aşağıdakilerden hangisi Güney Mezopotamya kentlerinden biri değildir?

6. Aşağıdakilerden hangisi yazının geliştirilmesinin nedenlerinden biri olamaz?

a. Kent nüfusunun artması b. Yeni iş kollarının oluşması c. Yaygın ticaret

d. Organize yaşam biçimi e. Hayvancılığın gelişmesi 7. Ziggurat nedir?

a. Tapınak

b. Gözetleme kulesi c. Haberleşme kulesi d. Mezar anıtı e. Sığınak

8. Aşağıdakilerden hangisi Sümer dini ile ilgili değildir?

a. Baştanrı fikri b. Tek tanrı anlayışı c. Güneş tanrısı d. Tufan e. Gılgamış

9. Aşağıdakilerden hangisi yazı geleneğinin kesintisiz sürdürülebilmesinin nedenlerinden biri değildir?

a. Okulların varlığı b. Tapınakların ihtiyacı c. Devletin ihtiyacı

d. Yerleşik yaşamın sürmesi e. Haberleşme ihtiyacı

10. Hangisi Sümer ordusunda kullanılan silahlardan biri değildir?

Eski Mezopotamya ve Mısır Tarihi

34