• Sonuç bulunamadı

3. MİLLİ KAPİTALİZM ÇABALARI YA DA DEVLET ELİYLE SERMAYE BİRİKİMİ

1908 devrimi pozitivist kulübünün Le Marais’teki merkezinde yapılan kutlamalarla selamlandı.1908 İttihat ve Terakkinin tam anlamıyla iktidarı ele geçirdiği bir tarihe denk düşmese de; perde arkasında dahi olsa İttihatçıların iktidarının miladı addedilebilir. İttihatçılar iktidarı Mahmut Şevket Paşa’ya karşı tertiplenen suikastın ardından ise perde arkasından

186 Arazi nizamnamesi için bkz. Stefanos Yerasimos, Azgelişmişlik Sürecinde Türkiye, çev. Babür Kuzucu, Cilt: 2 ( Tanzimat’tan I. Dünya Savaşına) , İstanbul: Belge Yayınları, 2001, s. 104–118.

60

çıkarak tamamen ellerine geçirdiler.188 İttihat Terakki dönemi milli burjuvazi yaratma amacı ve İngiliz ve Fransız emperyalizmi yerine Alman emperyalizmiyle yakınlaşma çerçevesinde tanımlanabilir.189 Alman emperyalizminin imparatorlukta uzun vadeli amaçlar taşıyan yatırımlar öngörmesi ve ticaret ilişkilerinde de komprador sınıfı devre dışı bırakmayı öngören bir iktisadi zihniyete sahip olması Almanları imparatorluğun merkezi yapısını korumaya sevk etti.190 Dolayısıyla başlangıçtaki İngiliz yanlılığına rağmen İttihatçıları Alman emperyalizmiyle ittifaka iten nedenlerin başında Almanların imparatorluğa dönük bu telakkisi yatmaktadır. Alman emperyalizmi çıkarları gereği kendine tabi merkezi bir imparatorluktan yanaydı. Çünkü bu şekilde imparatorluğun parçalanmasından çıkarı bulunan Fransa, Rusya, İngiltere gibi diğer emperyalist ülkelerin siyasetini etkisizleştirecekti.191 Yani ittihatçıların milli burjuvazi yaratma amacı ile esasında Alman emperyalizminin sömürgeci amaçları çakışmaktadır. İttihat Terakki’nin milli burjuvazi yaratma doğrultusundaki çabaları devletin sermaye birikimindeki rolünü artırmış; cumhuriyet döneminde de sürecek bürokrasi-burjuvazi kaynaşmasının temellerini atmıştır.192 İttihatçılar döneminde kurulan Müslümanlara ait şirketlerin sahipleriyle İttihat ve Terakki’nin mahalli üyeleri genellikle aynı kişilerdir.193 Adapazarı’nda demir ve tahta aksamı imal eden bir fabrikanın ortaklığının İT’nin yerel merkez üyeleriyle harbiye nezaretine ait olması İTF sermaye yakınlaşmasına bir örnek olarak takdim edilebilir.194 Ayrıca başını Kara Kemal’in çektiği teşebbüslerle İttihatçıların Türk tüccar ve zanaatçısını örgütlemeye çabaladıklarını da eklemekte fayda var.

Abdülhamit döneminde Sakızlı Ohannes Efendi ve Cavit Bey nezdinde temsil edilen klasik liberalizm düşüncesinin yanında; başlıca temsilcileri Ahmet Mithat ve Kazanlı Musa

188 İttihat Terakki dönemindeki siyasi gelişmeler ve İttihat Terakkinin özellikleri için bkz. Sina Akşin. “Siyasal Tarih (1908–1923), Türkiye Tarihi 4: Çağdaş Türkiye (1908–1980) içinde, der. Sina Akşin, İstanbul: Cem Yayınevi, 2002, s. 27–45.

189 İttihat ve Terakki dönemini Boratav eksik kalmış bir burjuva devrimi veya ulusal kapitalizm doğrultusunda atılan adımlar olarak nitelendirmektedir. Bu eksikliğin nedeni ise Osmanlı’nın yarı sömürge yapısı, milli burjuvazinin yokluğu ve imparatorluğun iç parçalanma sürecine girmesidir. Boratav, a.g.e., s. 21.

190 Keyder, a.g.e., s. 81-82.

1911878 Berlin Anlaşması ile Ruslara Ermenilerin hamiliği hakkı tanınarak Rusya’nın imparatorluğun içişlerine müdahalesi resmileştirildi. Ruslar siyasi olarak Amerikalılar ise kültürel düzeyde Ermenilerle ile işbirliği içindeydi. Fransızlar Katoliklerin himayesini üstlenirken, Rumlar ise hem Yunanistan ile hem de Fransa ve İngiltere ile işbirliği halindeydiler. Dolaysıyla siyasi birliğini geç tamamlayan Alman emperyalizminin Abdülhamit döneminde Müslümanları İttihatçılar zamanında ise Türkleri öne çıkaran politikalara destek vermesi bu tabloya bakıldığında daha iyi anlaşılacaktır.

192 Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde ekonomiye devlet müdahalesinin güçlü devlet telakkisinden kaynaklandığını ileri süren ve ayrıca ekonomiye devlet müdahalesinin biçimleri için bkz. Feroz Ahmad, “Türkiye’de Devlet ve Müdahale”, Türkiye Sorunları Dizisi 4, İstanbul: Alan yayıncılık,1993s. 136–147. Ahmad da bu makalesinde ekonomide devlet müdahaleciliğinin belli bir konjonktürün ürünü olduğunu görmek yerine müdahaleciliği güçlü devlet telakkisine özgülemektedir.

193 Keyder, a.g.e., s. 91.

61

Akyiğitzade olan milli burjuvazi inşa etme amacının ideolojik plandaki karşılığı olan milli iktisat okulu; İttihatçı kimi düşünürler şahsında karşılık bulmuştur.195 Alman Tarihçi Okulu’nun korumacı ve sanayileşmeci doktrininden etkilenen bu akımın düşüncelerini196 İttihat Terakki döneminde Parvus Efendi, Yusuf Akçura, Mois Cohen (Tekin Alp), Ziya Gökalp gibi mütefekkirler dile getirdiler. Bu yazarlar görüşlerini genellikle İktisadiyat Mecmuası ve Türk Yurdu dergilerinde serd ettiler. Milli iktisat yaklaşımının temel görüşü her ne surette olursa olsun bir yerli ya da milli burjuvazi yaratmak biçiminde tanımlanabilir. İttihatçılar’a bu ideali gerçekleştirmek için ise 1. Dünya Savaşı gerekli olanakları sundu.197

Savaş sırasında oluşan kıtlık ve karaborsa koşulları ilksel sermaye birikimini tetikleyen asal mekanizmalardır. Savaş bir yandan iç piyasanın entegrasyonu için öte yandan da ilksel sermaye birikimi için gerekli koşulları hazırladı.198 “Sadrazam Talat Bey’in ünlü deyişiyle, bundan önceki bütün savaşlarda, savaşı servete dönüştüren gayrimüslimler olmuştu. Savaştan zengin olmanın sırası şimdi Türklere gelmişti.”199 İttihatçılar savaş sırasında spekülasyon ve karaborsa faaliyetlerine göz yumarak aslında Müslümanların sermaye birikimine imkan sağlamayı amaçlamaktalar. 1.Dünya Savaşı sırasında İstanbul’da spekülasyon faaliyetlerini önlemek amacıyla oluşturulan Men-i İhtikar Heyeti bile; Müslüman Türk burjuvazisine sermaye aktarımının önemli bir mekanizması haline gelmiştir.200 Fakat milli burjuvazi inşa edilmesi doğrultusundaki bütün bu adımlara rağmen yaratılan müslüman Türk tüccarı sayısı hala birkaç binden fazla değildi.201 Yani bütün bu çabalara rağmen yine de ekonominin Türkleştirilmesi hususunda önemli bir mesafe kat edildiği öne sürülemez.202

195 a.g.e., s. 303.

196 Almanya’da milli sanayici görüşler için Kazgan, a.g.e., s. 167-169; ayrıca Alman tarihçi okul için Kazgan, a.g.e., s. 172-174, Gülten Kazgan, “Alman Tarihçi Okulu”, Ekonomi Ansiklopedisi, Cilt: 1 , İstanbul: Paymaş Yayınları, 1984, s. 39-40.

197 İttihatçılar baştan beri bir burjuvazi yaratmak peşindeydiler. Daha savaş öncesinde; yerel üretimde kullanılacak girdilerde gümrük muafiyeti, vergi muafiyetleri, fabrika kurulmasında devlet arazisinin karşılıksız tahsisi gibi sermaye sınıfına ayrıcalıklar tanıyan 1913 tarihli sanayi teşvik kanununda bu çaba görülebilir.

198 Batıda ilksel sermaye birikimi sömürgecilikten elde edildi. Batıda kapitalizm kendi içsel dinamiklerinin dışında sömürgecilik de kapitalizmin gelişimini hızlandırdı. Devlet bu gelişmeyi hızlandırmak yönünde sömürgecilik döneminde önemli bir rol üstlendi. Fügen Eryılmaz, Kapitalizm ve Ulusal Ekonominin Dönüşümü, İstanbul: Belge yayınları, 1993, s. 104. Dolayısıyla devletin sermaye birikimi sürecinde oynadığı roller farklılık göstermekle birlikte, kapitalistleşme sürecindeki rolü ortaktır.

199 Yahya Sezai Tezel, Cumhuriyet Döneminin İktisadi Tarihi (1923–1950), Ankara: Tarih Yurt yayınları, 1982, s. 147–148.

200 Ayşe Buğra, Devlet ve İşadamları, İstanbul: İletişim Yayınları, 2005, s. 73.

201 Keyder, a.g.e., s. 94.

202 Ekonominin Türkleştirilmesinin bir ayağını da Anadolu’nun etnik bileşiminde Türklerin ağırlığını artırmaya dönük İttihat Terakki’nin çekirdek örgütü Teşkilat-ı Mahsusa tarafından yapılan operasyonlar teşkil etmektedir. İttihatçılar daha 1913 yılında Kuşçubaşı Eşref önderliğinde Batı Anadolu bölgesinin Türkleştirilmesi doğrultunda konspiratif çeteci örgütlenmelere girişti. Batı Anadolu’daki Rum çiftliklerin Türkler tarafından gasp edilmesini sağladılar. Batı Anadolu’da Türkleştirme operasyonları sonucunda yalnızca İzmir ve çevresinde

62

1923’te Türk Ticaret Salnamesi için yapılan bir araştırmada hala firmaların %72’si gayrimüslimlerin ya da yabancıların mülkiyetindedir.203 Fakat ilave edilmesi gereken bir husus, milli burjuvazi yaratma gayesine bağlı olarak Anadolu’da türeyen Müslüman Türk kökenli tüccarların daha sonra Kurtuluş Savaşının sınıfsal tabanını ve Müdafa-i Hukuk cemiyetlerinin çekirdeğini meydana getirdiğidir.

Ayrıca imparatorluğun kuruluşundan beri en temel iktisadi meselelerden birisi olan İstanbul’un iaşesi için Anadolu’dan taşınacak buğdaylar için elde edilen vagon imtiyazlarının da Türk-müslümanlara tahsis edilmesi ilksel birikim mekanizmasının en önemli aracıdırlar.204 Savaş yıllarında Alman Merkezi Satın Alma Komisyonu (ZEG) da Alman ordusunun ihtiyaçlarını karşılamak üzere İstanbul’da faaliyet göstermektedir. Alman ordusunun ihtiyaçlarını karşılamaya dönük iktisadi faaliyetler de yerli burjuvazinin sermaye birikimi elde etmesine önemli oranda destek sunmuştur.

Savaş öncesinde Anadolu’da entegre bir iç piyasadan söz etmek mümkün değildir. Selanik, İstanbul gibi imparatorluğun önemli iktisadi merkezleriyle Anadolu arasındaki iktisadi bağlantılar cılızdı. Boratav’ın naklettiğine göre İstanbul’a Anadolu’dan buğday taşımak New York’tan ithal edilen buğdaya göre %75 daha pahalıydı.205 1.Dünya Savaşı’nın uluslararası ticaret yollarını tıkaması neticesi İstanbul’un iaşesi için Anadolu’ya müracaat edilmesi, Anadolu çiftçisinin artık İstanbul için üretmesine neden oldu.

130000 Rum zorla göç ettirildi. Bkz. Akçam, Taner, “Hızla Türkleşiyoruz”, Birikim, Sayı:71-72, Mart-Nisan 1995, ss. 17-33.Bu rakam ise dönemin nüfusu göz önüne alındığında oldukça yüksek bir sayıya tekabül etmektedir. İttihatçılar tarafından iktisadi hayatın Türkleştirilmesine ve Anadolu’nun etnik bileşiminin Türkleştirilmesine dönük icra edilen politikalar Cumhuriyet döneminde de iktisattan, toplumsal hayatın her sahasının Türkleştirilmesine kadar sürecektir. Bu konuda bir makale için bkz. Ayhan Aktar, “Cumhuriyetin İlk Yıllarında Uygulanan “Türkleştirme” Politikaları”, Tarih ve Toplum, Cilt: 26, sayı: 156, Aralık 1996, s. 4–19. Ayrıca 1915 yılında uygulanan Ermeni tehcirinden sonra da Ermenilerin mal varlıkları Müslüman Türkler tarafından gasp edildi. Aslında İttihatçıların gizli suretinde daima Türkçülük birincildir fakat İttihatçılar Balkan Savaşlarının bitimine kadar; imparatorluğun tüm etnik ve dinsel unsurlarının merkeze sadakatine dayalı birliğini öngören İttihadı Anasır siyasetini savundular. Ne ki; bu muhtelif etnik ve dinsel unsurların birliğinin de korunu Türk etnisi teşkil edecektir yani birliğin merkezinde Türkler yer alacaktır. Balkan Savaşları işte bu merkezdeki Türk korunun iyice çevreye de yayılmasına vesile olacaktır. Bu tarihten sonra Türkçülük İttihat ve Terakki düşünce dünyası için hem iktisaden hem de siyaseten hakim ideoloji haline gelecektir.

203 Kazgan , a.g.e., s. 68.

204 İttihatçıların milli iktisat siyasetinden Türk ve Müslümanların yanında Yahudiler de istifade etti. Yunanlıların 1912’de Selanik’i ele geçirmesinin ardından Yahudiler iktisadi ve ticari faaliyetlerini İstanbul’a naklettiler. Yahudilerin herhangi bir emperyalist devletle somut işbirliği içine girmemeleri de İttihatçıların Yahudi sempatisinin en başta gelen nedenidir. Türk milliyetçiliğinin ideologları arasında Yahudilerin yer alması, Yahudi entelektüellerin İT üzerindeki bu iktisadi çıkar ortaklığı bağlamında değerlendirilebilir.

63

1.Dünya Savaşının İttihatçılara milli ekonomi ajandasını hayata geçirme imkanı sunduğundan yukarıda bahsedilmişti. 1. Dünya Savaşının başlamasıyla Düyun-u Umumiye’nin faaliyetlerine son verilirken, 1863 yılında bir İngiliz-Fransız ortaklığı biçiminde kurulan imparatorluğun mali açıdan bağımlı yapısının simgesi Osmanlı Bankası’nın da faaliyetleri durduruldu.206 Bu banka imparatorluğun tüm mali işlerinde yetkili bir nevi merkez bankası fonksiyonuna sahiptir.

İttihatçılar dış ticaret üzerinde denetime giderek; 1914’de %11’lik ad valorem gümrük resmi oranını %15’e çıkardılar. Almanya’nın karşı çıkmasına rağmen savaş yıllarında önce %15 ‘e yükselttikleri gümrük resimlerini daha sonra da %30’a yükselttiler. 1916’da ise spesifik gümrük tarifesini uygulamaya koydular. Ayrıca gümrük tarifelerini de yükselttiler.

Hürriyet ve İtilaf Fırkası kapitülasyonların devam etmesinden yanayken; İttihatçılar kapitülasyonların kaldırılmasına çabaladılar. İttihatçılar 1. Dünya Savaşı’nın neden olduğu koşullardan faydalanıp uluslararası baskının zayıflamasını fırsat bilerek kapitülasyonları kaldırdı. Ayrıca Çerkez köle ve cariye satışı men edilmiş, padişah emlaki maliyeye devredilirken, saray harcamaları da sıkı mali denetim altına alınmıştır. İttihatçılar sathi olarak kapitülasyonlar gibi emperyal enstrümanları lağvederken, emperyal mali ve iktisadi ilişkilerin devamını sağlayan yabancı sermaye ve dış borçlanma gibi temel mekanizmaları gözden kaçırmışlardır. İttihatçılar yabancı şirketleri Osmanlı mahkeme ve mevzuatına tabi kılan hukuksal düzenlemeler yaptılar. İttihatçılar yabancı demiryollarının yönetimini değiştirirken, yabancı bankaları da denetlemeye cehd ettiler. İT zamanında 24 banka, 72 tane A.Ş kurulmuştur. Bu bankaların 6’sı yabancılar tarafından birisi Ermeni azınlıklar tarafından kurulurken; gerisi Müslüman Türklere aittir.207

Ayrıca 1908’in ağustos ve eylül aylarındaki işçi grevlerine İttihat ve Terakki hükümeti işçi-emekçi düşmanı hükümlerle malul Tatil-i Eşgal Kanunu ile karşılık vererek; işçi sınıfının yükselişini önlemeye çalıştı. Bu bakımdan İttihat ve Terakki ile kemalizm arasında illaki bir süreklikten söz edilecekse; bu süreklilik devletçi-bürokratik bir zihniyet temelinde değil, her iki akımın da işçi sınıfı düşmanlığı ile müseccel ideolojik yaklaşımları temelinde kurulabilir.

206 İttihatçılar bankanın faaliyetlerinin durdurulmasıyla birlikte para politikası hususunda ilk defa bir serbesti elde ederek; Berlin’de depolanan altınları karşılık göstermek suretiyle emisyon yoluna gittiler.

64

Tıpkı İttihatçıların Tatil-i Eşgal Kanunu gibi 1936 yılında faşist İtalya’dan adapte edilen İş Kanunu da işçi sınıfı aleyhine hükümler ihtiva etmektedir.

Son olarak İttihatçıların belli bir ideolojik netlikleri, programları bulunmadığı ifade edilebilir.208 İttihatçıların ideolojik yapısını somut koşullara göre politikalarını değiştiren bir pragmatizm düsturu şekillendirmektedir. İttihatçıların pragmatist felsefi mantalitelerini devralan Kemalistler ile İttihatçılar arasında bu zeminde bir ideolojik süreklilikten bahsedilebilir.

4. KURTULUŞ SAVAŞI VE CUMHURİYETİN İLK YILLARI: SINIFSAL VE