• Sonuç bulunamadı

MEZAR TAŞI İNCELEMELERİNDE SİSTEMATİK VE BEKTÂŞÎ MEZAR TAŞLAR

Doç. Dr. Gülgün YAZICI Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi

gulgunyazici@hotmail.com

ÖZET

Bilindiği üzere mezar taşı kitabeleri tek tek incelendiklerinde ait oldukları kimselere, toplu olarak değerlendirildiklerinde ise ait oldukları şehir veya bölgenin sosyal hayatına dair bize pek çok ipucu verirler.

Mezar taşı kitabeleri manzum veya mensur olabilirler, manzum olmaları halinde edebî bir öneme de sahiptirler. Aynı zamanda yapıldıkları devrin zevkine göre işlenmiş süslemeleri ve hat sanatının birer numunesi olan yazılarından dolayı sanat tarihi açısından da önemli birer kay- naktırlar.

Bütün bu özellikleriyle mezar taşı kitabeleri, edebiyat tarihi, sanat tarihi, şehir tarihi ve şehir kültürü araştırmaları için vazgeçilmez birer kaynaktırlar, dolayısıyla bütün bu yönleri açı- sından sistematik olarak ve dikkatle incelenmelidirler.

Bektâşî mezar taşları üzerine yapılan yayınlarda genellikle bu taşlar sanat tarihi açısından taşıdıkları süsleme ve semboller yönüyle değerlendirilmişler, kitabelerin dili ve muhtevasının Bektâşî inanç ve geleneklerini ne şekilde yansıttığı üzerinde hiç durulmamıştır.

Bu çerçevede tebliğimizde Bektâşî mezar taşları üzerine yapılmış yayınlar genel bir değerlendir- meye tabi tutularak Bektâşî mezar taşı kitabelerinin muhteva itibarıyla diğer mezar taşlarına göre gösterdiği farklı özellikler belirlenecek, Bektâşî inanç ve gelenekleri çerçevesinde nasıl şekillen- dikleri ortaya konmaya çalışılacaktır.

Mezar Taşı Çalışmalarında Sistem ya da Sistemsizlik

Bilindiği üzere bir mezar taşı kitabesi bize öncelikle ait olduğu kimsenin adını, kimliğini, mensup olduğu aileyi, mesleğini, ölüm tarihini verir. Bunun yanında mezar taşları toplu olarak değerlendirildiklerinde bir şehrin nüfus yapısı, o şehirde yaşayan insanların menşei, dinî- tasav- vufî eğilimleri, hangi sülalelerin burada yerleştiği, şehirde salgın hastalık olup olmadığı gibi şehrin / bölgenin sosyal hayatına dair ipuçlarını da ihtiva etmektedirler.

Mezar taşı kitabeleri manzum veya mensur olabilirler, manzum olmaları halinde edebî bir öneme de sahiptirler. Aynı zamanda yapıldıkları devrin zevkine göre işlenmiş süslemeleri ve

hat sanatının birer numunesi olan yazılarından dolayı sanat tarihi açısından da önemli birer kay- naktırlar.

Bütün bu saydığımız özellikleriyle mezar taşı kitabeleri, edebiyat tarihi, sanat tarihi, şehir tarihi ve şehir kültürü araştırmaları için vazgeçilmez birer kaynaktırlar, dolayısıyla bütün bu yön- leri açısından sistematik olarak ve dikkatle incelenmelidirler.

Yukarıda sayılan özelliklerinden dolayı önemlerine binaen son zamanlarda mezar taşı araştırmalarına son derece büyük bir rağbet olmuştur ve farklı disiplinlerden akademisyenler, araş- tırmacılar Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde yer alan mezarlıklar, cami, mescit, türbe vs. hazireleri üzerine çok sayıda yayın yapmışlar ve yapmaktadırlar.

Yapılan çalışmaların sayısının artmasına rağmen hâlâ da yurt içinde ve yurt dışında in- celenmeyi, araştırılmayı bekleyen pek çok mezarlık, hazire vs. mevcuttur. Ancak yapılan bu ya- yınların pek çok okuma ve değerlendirme hatalarıyla dolu olması bir yana büyük bir çoğunluğu- nun sistematikten uzak olduğu da bir gerçektir.

Her şeyden önce muhtemelen herkesin üzerinde ittifak edeceği şu hakikati vurgulamak isterim. Mezar taşı çalışmaları bir hayli masraflı ve yorucu çalışmalardır. Genellikle geniş bir alana yayılmış, çoğu zaman bozulmuş, dağılmış, kırılmış, toprak altında kalmış mezar taşlarını adeta bir arkeolojik kazı yaparak toprak altından çıkarmak, temizlemek, numaralandırmak, fotoğ- raflamak, ölçümlerini yapmak, okuyup yazmak, ihtiva ettikleri bilgiyi ve fizikî özelliklerini dil, edebiyat, tarih, sanat yönüyle hatta sosyolojik, demografik ve onomastik açıdan değerlendirmek gibi aşamaları gerektiren bu uzun soluklu çalışmalar için sağlam bir ekip ve sağlam bir bütçe gerekmektedir. Öncelikle bütün bu zorluklarına rağmen bu konuda çalışma yürüten araştırmacıları tebrik ve takdir etmek gerekir. Ancak hemen her alanda yapılan yayınların çokluğu karşısında eleştiriden gitgide uzaklaştığımız şu günlerde bu yayınları değerlendirip hiç değilse bundan sonra yapılacak çalışmaların daha sağlam temeller üzerinde gelişmesi için önerilerde bulunmaktan da geri durulmamalıdır. Bu çerçevede mezar taşı konusunda yapılan yayınlarda dikkatimizi çeken aksaklıkları şöyle sıralayabiliriz:

Mezar taşları üzerine genel olarak tarih, edebiyat, sanat tarihi, ilahiyat alanından akade- misyenler ya da amatör kültür tarihi araştırmacıları çalışmaktadır. Konunun bütün bu alanları il- gilendirmesi dolayısıyla mezar taşı çalışmalarının mutlaka bu alanlardan uzmanların bulunduğu ekipler tarafından disiplinler arası bir işbirliği içinde gerçekleştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü sadece bir alandan uzman(lar)ın yaptığı yayınlarda konunun diğer alanları ilgilendiren bo- yutu eksik kalmaktadır. Tarih ya da edebiyat uzmanları tarafından yapılan yayınlarda mezar taş- larının sanat tarihi açısından değerlendirilmesi eksik kalmakta, buna karşılık sanat tarihçiler tara- fından yapılan yayınlarda metinlerin okunması konusunda eksik ve yanlışlar ortaya çıkabilmekte-

dir. Tarih uzmanlarının yaptıkları yayınlarda ise kitabelerin dil ve edebiyat yönünün değerlendi- rilmesinde eksikler, hatalar olabilmektedir. Halbuki manzum ve mensur yazılabilen kitabelerin, bilhassa manzum ise veznine, kafiyesine, mânâsına, devrinin dil özelliklerine dikkat ederek doğru bir şekilde okunabilmesi, edebî değerinin ortaya konabilmesi için ekipte mutlaka bir edebiyat uz- manı, bir Türkolog bulunmalıdır. Bu metinlerde geçen tarihî şahsiyet ve olayları doğru değerlen- dirmek üzere mutlaka bir tarih uzmanı, mezar taşlarının fizikî özelliklerini, sanat tarihi açısından değerlerini ortaya koymak için de bir sanat tarihi uzmanı ekibin vazgeçilmez elemanı olmalıdır.

Mezar taşlarına yönelik yayınlarda dikkatimizi çeken en önemli şey ortak bir metot ve sistematiğin bulunmamasıdır. Genellikle kullanılan metot çalışmayı hazırlayan araştırmacının mensup olduğu disipline göre farklılık göstermektedir. Buna göre kimi yayınlarda mezar taşlarının fizikî özellikleri kimi yayınlarda ise kitabe metinleri ön plana çıkarılmış diğer özellikler ihmal edilmiştir. Dolayısıyla sadece fotoğraflanıp gelişigüzel metinleri okunup (veya okunmadan) be- zemeleri açısından değerlendirilen mezar taşı çalışmaları olduğu gibi hiçbir değerlendirmeye tabi tutmaksızın mezar taşlarını sadece fotoğraf ve kitabe metinleriyle veren yayınlar da mevcuttur.

Hangi disiplinden olursa olsun bu konuyla ilgilenecek olan araştırmacılar, mezar taşları- nın bu iki yönünün; biçim ve metin yönünün aynı derecede önemli olduğunu ve bize çok önemli bilgiler verdiğini unutmamalıdır. Özellikle Türkoloji dışındaki alanlarda çalışanlar tarafından me- tin neşrinin kendine mahsus usullerine uyulmadığı dikkat çekmektedir. Mezar taşı çalışmaları Arap harfli bir metni Latin harflerine aktarmayı, yani metin neşrini beraberinde getiren bir alandır ve metin neşrininin kendine mahsus usulleri vardır. Ancak genellikle Türkoloji alanında çalışan- ları istisna tutacak olursak mezar taşı kitabelerinin neşrinde transkripsiyon sistemi kullanılmadığı gibi Türkçe, Arapça, Farsça kelimelerin, eklerin, terkiplerin yazımında bir dikkatsizlik, özensizlik, tutarsızlık görülmektedir. Aynı şekilde metnin manzum olması durumunda vezin, kafiye ya da manzum metinlerin yapısı bilinmediği için pek çok okuma hatası yapılmakta, dönemin dil özel- liklerine ve ebcedle tarih düşülen metinlerde ebcede dikkat edilmemektedir.

Bu çalışmalarda fotoğraflama da ayrı bir önem arz etmektedir, mutlaka her bir mezar taşının mümkün olduğunca uygun saatlerde, uygun ışıkta, yazısı okunabilir şekilde –belki tebeşir- leme gibi bazı ameliyelerle- fotoğrafının çekilmesi gerekmektedir. Bilhassa okunamayan kitabeler için bu fotoğraflar son derece önem arz etmektedir, uygun fotoğrafın alınamadığı durumlarda, ıstampaj bir çözüm olabilir veya Arap harfleriyle metnin orijinali verilebilir.

Çalışmalarda birkaç istisna hariç genellikle farklı amaçlarla hazırlanmış indekslerin bulunmaması da büyük bir eksikliktir, hâlbuki bir ilmî çalışmanın kullanışlılığını artıran en önemli şey indeks- lerdir.

Bektâşî Mezar Taşları

Mezar taşları arasında farklı tarikatlere mensup derviş mezarları hem biçimleri / fizikî özellikleri hem bezemeleri hem de kitabe metinleri açısından özel ve müstesna bir yere sahiptir. Dolayısıyla mezar taşı çalışmaları içinde belli bir dikkatin bu tür taşlara yöneldiği görülmektedir. Genellikle mezar taşları üzerine yapılan yayınlar ya belli bir dönem, ya belli bir bölge / şehir / semt / hazire ya da belli bir mesleğe, zümreye, tarikate mensubiyet çerçevesinde ele alınmakta ve yayınlanmaktadır. Bu çerçevede Bektâşî mezar taşlarıyla ilgili de bazı çalışmalar yapılmıştır. Bektâşî mezar taşları üzerine yapılan ve zaten çok az olan yayınlarda genellikle bu taşlar sanat tarihi açısından, taşıdıkları süsleme ve semboller yönüyle değerlendirilmişler, kitabelerin dili ve muhtevasının Bektâşî inanç ve geleneklerini ne şekilde yansıttığı üzerinde pek durulmamıştır.

Buradan hareketle tebliğimizde Bektâşî mezar taşları üzerine yapılmış yayınlar genel bir değerlendirmeye tâbi tutularak Bektâşî mezar taşı kitabelerinin muhteva itibarıyla diğer mezar taşlarına göre gösterdiği farklı özellikler belirlenecek, Bektâşî inanç ve gelenekleri çerçevesinde nasıl şekillendikleri ortaya konmaya çalışılacaktır.

Bektâşî mezar taşlarının yoğun olarak bulunduğu yerler, Bektâşîlik kültürünün yayıldığı bölgeler, özellikle Bektâşî dergâhlarının hazireleridir. Anadolu’da 150 civarında Bektâşî tekke / türbesi bulunduğu tespit edilmiştir. Bu tekke ve türbelerden üzerinde çalışma yapılan, hazirelerin- deki mezar taşları yayınlananların sayısı ise 15-20’yi geçmemektedir. Bunlar içerisinde Hacıbek- taş ilçesi ve burada bulunan Hacı Bektâş-ı Velî Türbesi, tarikatin merkezi olduğu gibi Bektâşî mezar taşları açısından da önemli bir merkezdir. Hacı Bektâş-ı Velî haziresinin yanı sıra Bektâşîli- ğin Antalya’daki temsilcisi Abdal Musa Dergahı, İstanbul’daki temsilcisi Şahkulu Sultan, Nâfi Baba ve Emin Baba Tekkesi, İzmir Şemsi Baba Tekkesi de önemli merkezler olup hazirelerinde bulunan mezar taşları açısından özel bir yere sahiptirler. Bu sebeple araştırmacıların dikkatini çek- miş ve üzerlerine çalışmalar yapılmıştır1.

Bektâşî mezar taşları üzerine yapılan çalışmalar da yukarıda saydığımız illetlerden uzak değildir. Buna ilave olarak bu çalışmalarda taşlarda yer alan her unsurun Bektâşîlikle ilgisini kurma gayreti görülmektedir ki ki bu zaman zaman zorlama yorumlara sebep olmaktadır. Mesela

1 Bektâşî mezar taşları üzerine yapılmış belli başlı çalışmalar şunlardır: Ali Aktaş, “Merdivenköy Bektaşî Tekkesi-I”, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velî Araştırma Dergisi, Sayı 33 (2005); Sedat Bayrakal, “Ölümsüzlüğe Uzanan Taşlar: Hacı Bek- taş Velî Külliyesi Haziresi'ndeki Mezar Taşları”, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi, S.59, 2011, s.15- 70; Ahmet Çaycı, Bayram Ürekli , “Dediği Sultan Haziresi Mezar Taşları”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi S.10, 2003, s.359-402; Abdullah Karaağaç, “Elmalı Abdal Musa Dergâhı’ndaki Bektâşî Mezartaşları”, Türk Kül- türü ve Hacı Bektaş Velî Araştırma Dergisi, S. 57, 2011; Günay Kut, Edhem Eldem, Rumelihisarı Şehitlik Dergahı Mezar Taşları, İstanbul 2010; Fahri Maden, “Edirnekapı'da Bir Bektâşî Ocağı: Emin Baba Tekkesi ve Haziresi”, Osmanlı İstan- bul’u II, (II. Uluslar arası Osmanlı İstanbul’u Sempozyumu Bildirileri 27-29 Mayıs 2014), İstanbul 2014, s. 471-498; Hazal Ceylan Öztürker, “Bektâşî Mezar Taşları Üzerine Bir İnceleme: Şemsi Baba Tekkesi Örneği”, Iğdır Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı: 4, Ekim 2013, 155-193 ; Necmi Ülker, “İzmir-Yağhanelerdeki Bektaşî Mezar Kitabeleri (XIX ve XX. yüzyıl)”, IV. Araştırma Sonuçları Toplantısı, Ankara, 28-30 Mayıs1986, 1-25; Mustafa Yıldırım, “Bektâşî Mezar Taşlarında Dekoratif Sanatlar”, Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, S.8, 1998, s. 189-202.

Bektâşî mezar taşlarında genellikle talik yazının kullanıldığı, bunun da İran ve Şiilikle ilgili ol- duğu gibi yorumlar, mezar taşlarına dair bütün yayınlardan elde edilen istatistiki veriler olmaksı- zın ve mukayeseli bir çalışma yapmaksızın son derece yanlıştır.

Aynı şekilde Bektâşî mezar taşlarının hemen hepsinde Türkçenin hakim olduğu, bunda Hacı Bektâş-ı Velî’nin Türkmen oluşu, tarikatin Türk ve Türkmen unsurlara dayanıyor oluşunun büyük rolü olduğu gibi yorumlar da gerçeği yansıtmamaktadır. Özellikle manzum mezar taşla- rında kullanılan dil, diğer mezar taşlarından çok da farklı değildir, azınlıkta olsa da Arapça ve Farsça mezar taşları da mevcuttur. Bu noktada bütün mezar taşlarını genellemek yerine döneme ve bölgeye göre değerlendirme yapmak çok daha isabetli sonuçlar verecektir.

Bektâşî Mezar Taşı Kitabelerinde Bektâşîliğe Dair İzler

Bektâşî mezar taşları metinlerinde en ayırt edici unsur başlangıç ifadeleridir. Genel ola- rak mezar taşlarında en çok kullanılan başlangıç kalıbı “Huve’l-Bâkî, Huve’l-Hayyu’l- Bâkî, Huve’l-Hallâku’l- Bâkî” olurken Bektâşî mezar taşlarında “Hû, Hû Dost, Yâ Dost, Hak Dost, Al- lah Dost, Allah Hû Dost, Yâ Hû, Hû Allah, Huve’l- Bâkî erenler” gibi kalıplar sıklıkla kullanıl- mıştır.

Bektâşî mezar taşlarında ölenin kimliğine dair bilgi verilen bölümde kullanılan ifadeler, tanımlamalar, unvanlar da tarikat terimleriyle uyumluluk göstererek farklılaşmakta,

“Hacı Bektaş hulefâsı, tarîk-i nâzenîn bendegânı, ehl-i ikrâr-ı tarîk-i Alevî, ehl-i tarîk-i Hacı Bektâş-ı Velî, Hacı Bektâş-ı Velî’ye bende, bende-i âl-i abâ, muhibb-i ehl-i beyt, tarîk-i abdâlândan, muhibb/muhibbe” gibi ifadelerle ölen tanımlanmakta ve isimlerin sonuna da “dede, baba”, derviş” eğer ölen kadın ise “ana, bacı” gibi unvanlar eklenmektedir.

Kitabe metinlerinde tasavvuf kültürünü yansıtan

“hânkâh, tekyegeh, dergâh, tarîk, tarîkat, pîr, mürşid, post-nişîn, sâlik, sülûk, abdâlân, derviş, sır gibi kavramlar, lâ mevcûde illâ hû” gibi formüller,

Bektâşî kültürünü yansıtan

“âl-i abâ, ehl-i beyt, Ali, Murtaza, Haydar, Haydar-ı Kerrâr, Kerbelâ, aşk-ı Hüseynî, hûn- ı Hüseyn, 12 imam, şehr-i Muharrem” gibi önemli terim, şahıs ve yer isimleri,

“erenler, baş kesmek, gerçekler demine hû, gerçeğe hû, Hû deyip gitdi ukbâya, Hû deyip teslįm-i rûh etdi” gibi özel kullanımlar da sık sık geçmektedir.

Bektâşî mezar taşları ölüm tarihi bilgisinin verilmesinde de diğer taşlardan farklılık gös- terir, özellikle ebcedle tarih düşülen taşlarda tamiyeye işaret etmek üzere

“2 er geldi, geldiler üçler, dedim üçler ile, çıkdı üçler, gelip bir er” gibi Bektâşîlik kültü- rünü yansıtan ifadeler kullanılmıştır.

Bektâşî mezar taşlarıyla ilgili olarak 7 Bektâşî dergâhı haziresine yönelik 8 çalışmanın incelenmesiyle elde edilen bilgileri tebliğimizde değerlendirmeye çalıştık. Bütün Bektâşî hazire- lerinin çalışılmamış olması bir tarafa yayınlarda kitabe metinleri konusundaki hata ve dikkatsiz- likler daha geniş bir değerlendirmeyi mümkün kılmamaktadır. Gönül ister ki bütün Anadolu coğ- rafyasında yer alan ve günümüze ulaşmış Bektâşî tekkeleri tespit edilsin, hazireleri sağlam bir ekiple sistematik olarak bütün yönleriyle ele alınıp çalışılsın, yayınlansın, böylece Bektâşî mezar taşlarıyla ilgili elimizde daha sağlam bir veri tabanı oluşsun ve bu verileri hem kendi içinde dö- nemler ve bölgelere göre mukayese ederek değerlendirelim hem de diğer mezar taşları karşısın- daki durumlarını ortaya koyabilelim.

Kaynaklar

Aktaş, Ali, “Merdivenköy Bektaşî Tekkesi-I”, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velî Araştırma Der- gisi, Sayı 33 (2005).

Bayrakal, Sedat, “Ölümsüzlüğe Uzanan Taşlar: Hacı Bektaş Velî Külliyesi Haziresi'ndeki Mezar Taşları”, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi, S.59, 2011, s.15-70. Çaycı, Ahmet, Ürekli Bayram, “Dediği Sultan Haziresi Mezar Taşları”, Selçuk Üniversitesi Sos-

yal Bilimler Enstitüsü Dergisi S.10, 2003, s.359-402.

Gülçiçek, Ali Duran, “Anadolu ve Balkanlardaki Alevî-Bektâşî Dergâhları”, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velî Araştırma Dergisi, S.16, 2000, s.212-217.

Karaağaç, Abdullah, “Elmalı Abdal Musa Dergâhı’ndaki Bektâşî Mezartaşları”, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velî Araştırma Dergisi, S. 57, 2011.

Kut, Günay, Eldem, Edhem, Rumelihisarı Şehitlik Dergahı Mezar Taşları, İstanbul 2010. Maden, Fahri, “Edirnekapı'da Bir Bektâşî Ocağı: Emin Baba Tekkesi ve Haziresi”, Osmanlı İs-

tanbul’u II, (II. Uluslar arası Osmanlı İstanbul’u Sempozyumu Bildirileri 27-29 Mayıs 20149), İstanbul 2014, s. 471-498.

Öztürker, Hazal Ceylan, “Bektâşî Mezar Taşları Üzerine Bir İnceleme: Şemsi Baba Tekkesi Ör- neği”, Iğdır Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı: 4, Ekim 2013, s. 155-193. ÜLKER, Necmi, “İzmir-Yağhanelerdeki Bektaşî Mezar Kitabeleri (XIX ve XX. yüzyıl)”, IV.

Araştırma Sonuçları Toplantısı, Ankara, 28-30 Mayıs 1986, s. 1-25.

Yıldırım, Mustafa, “Bektâşî Mezar Taşlarında Dekoratif Sanatlar”, Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, S.8, 1998, s. 189-202.

ARŞİV VESİKÂLARINA GÖRE XIX. VE XX. YÜZYIL BAŞLARINDA EDREMİT