• Sonuç bulunamadı

Menkabevi Hayatı Sonrasında Ad Almaları

5. Türbe ve Yatırlar Üzerine Yapılan Çalışmalar

2.6. Türbe ve Yatırdaki Şahsiyetlerin Menkıbevi Hayatları

2.6.7. Menkabevi Hayatı Sonrasında Ad Almaları

Evliyalar yaşadıkları olaylar neticesinde ad alırlar. Kemal Sultan ismini de şu olay neticesinde alır: Kemal Sultan’ın İnegöl’ün Babasultan köyünde bir hocası olduğu, arada sırada, onun yanına gittiği geldiği bunlardan birinde köye gelirken üzerine bindiği geyik ile dikkat çektiği ifade edilir. Kurt Baba’nın kurtlara hükmettiği gibi Kemal Sultan’ın da İnegöl’deki Geyikli Baba’dan el alıp çevredeki geyiklere hükmettiği geyikler ile savaşlara gittiği için kendisine hocasının Sultan lakabını taktığı rivayet edilir (Çoşkun,1997, 286).

Bölgede türbe ve yatır adlandırmaları şu özelliklere göre yapılmıştır:

2.6.7.1. Çevresinde Yer Alan Nesnelere Göre İsim Alan Türbeler

Örneğin mezarın başında ya da çevresinde yer alan ağaçlardan dolayı Azat Dede, Çam Dede gibi isimler verilir. Türbenin bulunduğu yerde çok sayıda Kara Ağaç bulunduğu için bu türbeye Kara Dede ismi verilmiştir (Kara Dede/ Sofça).

Tarlaya ektiği buğday ve çavdarlar, normal tohumdan olmasına rağmen, çok güzel ve benzersiz olurdu. Bu sebeple Ahmed Dede’ye halk arasında Çavdar Şeyhî de derlerdi (Pir Ahmet Efendi/ Sofça).

Bayır Tekkesi ise, köyün kuzeyinde ve biraz üst tarafında olduğu için bu isimle anılır, mevki adıdır aslında bayır (Bayır Tekkesi/ Beşkarış).

İlçede bu mevkiye Doğruçam mevkisi adı da verilir (Doğruçam Dedesi/ Şaphane).

148

2.6.7.2. Velînin Gösterdiği Kerametlerle Adlandırılan Türbeler

Kalburcu Dede zor durumda olan askerlere kalburla su taşıdığı için bu isimle anılmıştır. Timur zamanında askerler Kalburcu Dede’nin yanına gelmiş, burada dinlenme yeri kurmuş. Dede, askerlere yemek vermiş, su lazım olmuş. Dedenin eline, bir kalbur geçmiş ve askere bu kalburla su taşımış (Pir Ahmet Efendi / Sofça).

Tavşanlı Âlâ Sultan Türbesi’nde yatan Adil Sultan, gösterdiği büyüklük neticesinde Ala sıfatın almıştır. Kocasu taşar, her tarafı sel alır. Pazar Çamı’nın olduğu yer bir ada gibi ortada kalır, su günlerce çekilmez, insanlar ve hayvanlar açlık tehlikesiyle karşı karşıya kalır. Bunu güren Adil Sultan mucizevî bir şekilde su üstünden yürüyerek insanlara ve hayvanlara yiyecek götürür. Bu olaydan çok memnun kalan halk, sen sultan değil, sultanların alasısın diyerek onu överler. O günden bugüne Alâ Sultan olarak anılır (Âlâ Sultan/ Tavşanlı).

Yöre halkı arasında “Kızık Tekkesi örtü kabul etmez, Örtü Kabul Etmez Kızık Tekkesi” olarak bilinir. Saha çalışmasında kaynak kişi tekkenin çatısı birkaç kez onarılmasına rağmen çatı tuğlalarının bir gün sonra yere indiğini ve kırılmadığını belirtmiştir (Kızık Tekkesi/ Kızık köyü).

Küçükköy’e, çevre köylerden birinden gelin alınır. Gelin alayı buraya geldiği zaman gelin hastalanır, su içmek için atından inmek ister, gelin alayındaki insanlar burada su olmadığını söylemesine rağmen gelin attan iner inmez ayağının bastığı yerden su çıkar ve gelin burada ölür. Buraya gelin mezarı adı verilir (Gelin Mezarı/ Küçükköy).

Gediz’in çevresindeki yedi eren, her yıl başka yerde sohbete katılır ve kerametlerini gösterirlermiş. Bu toplantılardan biri de sonbahar aylarında (güzün) bugünkü Güzüngülü Köyünde düzenlenmiş. Sohbet faslı bitip sıra keramet göstermeye gelince, Dede sıkıca yumduğu avucunu açmış o anda avucunun ortasında bir gülfidanı yükselmeye ve her dalında da bir gül açmaya başlamış. Herkes bu keramet karşısında çok şaşırmış köy Dedesinin gösterdiği keramet sonrasında dedeye Güzüngülü Dedesi, köye de Güzüngülü köyü denilmiştir (Güzüngülü/ Gediz).

Bu çeşmenin bulunduğu yere, canlı koçun girip kaybolduğunu görenler vardır (Koçbaba/ Elmalı).

149

2.6.7.3. Bulundukları Yer İle Anılan Türbeler

Bu zatlar bulundukları yerlere kendi adlarını da vermişlerdir. Bölge halkı tarafından bu zatların isimleriyle anılır. Örneğin Somuncu Baba Türbesi’nin bulunduğu yere Ekmeksiz Yokuşu denir.

Kocakapı Tekkesi bu mevkide bulunduğu için bu isimle anılmış ve daha sonra Seyyit Caferi Buyruk Türbesi diye de isimlendirilmiştir (Kocakapı /İnli köyü).

Işık Dede’nin Türbesi’nin olduğu alanda çoban koyunlarını otlatırken uyuya kalır. Aradan bir hayli zaman geçer, uyanır uyanmaz hemen koyunlarını aramaya koyulur. Koyunlarına hiç zarar gelmemiştir. Koyunların tamamı Işık Dede’nin Türbesi etrafında toplanmış ve türbenin olduğu yere de ışık huzmesi inmiştir (Işık Dede/ Gediz).

2.6.7.4. Türbenin Fiziki Durumu ve Ziyaret Fonksiyonun Göre Adlandırılanlar

Garip Tekke denmesinin nedeni ise; köyde bulunan diğer tekkelere göre burasını ziyaret edenlerin sayısının daha az olmasıdır (Garip Tekke/ Karaağaç).

Al Dede denilmesinin sebebi şudur: Başı gövdesinden ayrı olduğu için vücudu kanlar içindeymiş ve askerler tarafından “Al kanlara boyalı” diye tarif edilince, adı Al Dede olarak kalmış. Mezarının başında adı, Ali Dede olarak geçmektedir. Al tabirinin İslamiyet’e uygun olmayacağını düşünen insanlar, Ali ismini uygun görmüşlerdir. Halk arasında hâlâ Al Dede olarak tanınmaktadır (Ali Baba/ Merkez).

Şeyh Buhari Türbesi, Gümüşeşik Tekkesi olarak da tanınmaktadır. 1839 da Mehmet Dilaver Paşa Numan Mescidini ve hazinesinde bulunan türbeyi imar ettirmiştir. Onarım esnasında tekkenin eşiğini gümüşle kaplattırdığı için Gümüşeşik Türbesi denilmiştir.

2.6.7.5.Hastalıkların Sağaltması Sonucunda Adlandırılanlar:

Bun Dede’nin adını nereden geldiği konusunda ise şu ortak görüş vardır: Başı sıkışınca insanlar bu makama gelerek mum yakar kurban keser ve aş kaynatarak

150

fukaraya dağıtırmış (Güner, 1964, 100). Bu yüzden insanlar, Bun Dede adını vermişlerdir.

Sütü kesilen kişiler Sübbah (Süt) dedeyi ziyaret ederler (Süt Dede/ Emet). Söylemez Tekkesine konuşamayan çocuklar getirilir (Söylemez Tekkesi/ Altıntaş).

2.6.7.6. Mesleği İle Adlandırılanlar

Çoban Baba, Erenler mevkiinde hayvanlarını otlatırken rahatsızlanır ve bitkin bir halde yere yığılır. Bir süre kendine gelemez. Kendine geldiğinde nur yüzlü bir kişinin onun hayvanlarına baktığını ve onlara zarar gelmesini engellediğini görür. Çoban tamamen kendine geldiğinde nur yüzlü kişi, ortadan kaybolur. Çoban durumu köylüye anlatır. Köylü bu nur yüzlü kişinin önemli bir evliya olduğu kanaatine varır ve bu kişiye Çoban Baba adını verirler. O gün bu gündür, Çoban Baba olarak anılır ve gerçek kabri olmasa da Türbesi yapılır (Çoban Baba/ Avdan).

Savcı Bey, Babası Ertuğrul Gazi’nin kabilesi ile Anadolu’ya geldiği zaman kendilerine yurt gösterilmesi ricasıyla, Selçuklu Sultanına gönderilmesinden dolayı ona Savcı Bey denildiği kuvvetle muhtemeldir ( Savcı Bey/ Domaniç).

Boncuklu Dede çocukları seven ve onlara hediyeler dağıtan yaşlı bir ihtiyardır. Kendi yaptığı oyuncakları ve boncukları dağıttığı için bu isimle bilinir (Boncuklu Dede/ Çakıl).

Halk tarafından Nallı Medrese’si olarak da bilinir. Alemdâr Sultan vaktiyle Balaban Paşa’nın bayraktarıymış (Alemdâr Sultan/ Merkez).

Cafer Dede’nin mesleği külhancıdır bu yüzden Külhancı Dede olarak bilinir (Cafer Dede/ Merkez).

İyi bir baytar olan Tahir Çelebi, ömrü süresince hayvan bakımı ile uğraşmış ve birçok hayvan hastalığının tedavisinde başarılı olmuştur. Çelebi Tahir, rind meşreb, hoş hal ve cezbeli olduğu için, hareketlerindeki inişli, çıkışlı halleri dolayısıyla halk arasında Esrek Sultan olarak isimlendirilmiş. Sözlükte esrek kelimesi kızgın, öfkeli, meczup, deli anlamlarına gelmektedir (Esrek Sultan/ Merkez).

151

Köye ulaştığında sürüden arta kalan hayvanları hak almadan köy halkının emrine verip yaydığı, çobanlık yaptığı için Haksız adını alır (Haksız Hasan Dede Türbesi/ Şeyhler).

2.6.7.7.Türbe ve Yatırdaki Şahsiyetlerin Cinsiyet ve Ziyaretçilerine Göre

Halktan birkaç kişi, o yoldan tarlaya gidip gelirken Kız Dede’yi görmüşler( Kız Dede/ Emet).

Kızlar ve Oğlanlar Tekkesinde ise yatan şahısların cinsiyetleri nedeniyle türbeye Kızlar Türbesi ve Oğlanlar Türbesi denilmiştir.

Tavşanlı’da yer alan Adamlar Tekkesi de erkek ziyaretçiler nedeniyle bu adı almıştır.

2.6.7.8.Diğer Adlandırmalar

Anadolun’un fethi sırasında buraya gelen bu zatların yardımı karşısında köylü: “Dur aslanım artık” demiş ve köy burada kurulmuştur (Tulaslan).

Hayme Ana’ya “Çadıranası-Çadır büyüğü” anlamına gelen Hayme Ana derlermiş.

Tekke’nin ismi Dua tekkesi olarak geçer.1934 yılında köyün adı Duva olarak değiştirilince türbenin de adı değişmiş ve Duva Tekkesi olarak anılmıştır.

2.7. Türbe ve Yatırdaki Kişilerin Tarihi Şahsiyetleri